-
Amerikai sair Edgar Lee Masters'in olum yildonumu (5 Mart 1950)
Topragimin topragisin,
Ve topragimdaki topraksin,
Ah, dunyaya gelir gelmez olen cocuk,
Olumumde olensin!
Oyle caba gostersen de, bilmeden nefesi,
Ve icimde yasarken carpan yuregin durmustu
Yasamak icin benden ayrildiginda.
Pekala, cocugum. Degil mi ki hic gitmeyeceksin
Okul gunleriyle baslayan o uzun, upuzun yoldan,
Carpik harflerin ustune dusen gozyaslari altinda
Belirsizlesir kucuk parmaklarin.
Ve ilk yara, kucuk bir arkadasin
Biraktiginda seni baskasi yuzunden;
Ve hastalik, ve yataga dusmusken korkunun yuzu;
Babanin ya da annenin olumu;
Ya da onlari utandirmak, ya da sefalet;
Okul bitiminde genc kizlik uzuntuleri;
Ve kor icgudu hazirlar ickini
Askin kabinda, zehirli oldugunu bilsen bile;
Kime gulumseyecek o cicek yuzun?
Cicekciye mi, iradesiz birine mi? Hangi kanin cigligi sana dogru? -
Saf ya da aptal, fark etmez,
Kandir cagiran kanimizi,
Ve senin cocuklarin - ah, ne bekler orada?
Ve hangi uzuntulerin? Ah cocuk! Cocugum!
Olum daha iyidir hayattan!
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
Polvere della mia polvere,
e polvere con la mia polvere,
o bimbo, che moristi mentre entravi nel mondo,
morto della mia morte!
Che non conoscesti il respiro, nonostante gli sforzi,
e il cuore ti batteva quando vivevi con me,
e si fermò quando mi lasciasti per la vita.
È bene così, bimbo mio. Così non percorresti mai
la lunga, lunga strada che inizia coi giorni di scuola,
quando le piccole dita si fanno sfuocate dietro le lacrime
che cadono sulle lettere sbilenche,
e la prima ferita, quando il tuo piccolo compagno
ti abbandona per un altro;
e la malattia, e il volto della paura accanto al letto;
la morte del padre o della madre;
o la vergogna per causa loro, o la miseria;
poi, cessato il virgineo dolore dei giorni di scuola,
una natura cieca ti fa bere
alla coppa dell'amore, che tu sai avvelenata.
A chi avresti proteso il tuo viso di fiore?
Un botanico, fragile creatura? Quale sangue avrebbe gridato col tuo?
Puro o contaminato, non importa,
è sangue che chiama il nostro sangue.
E poi i tuoi figli - oh, che sarebbe stato di loro?
E quale il tuo dolore? Figlio! Figlio!
La morte è migliore della vita!
https://images.genius.com/8306703d79...1000x719x1.jpg
-
Amerikali politik filozof Michael J. Sandel'in dogum gunu (5 Mart 1953)
"Basarili olanlar basarilarinin sansa bagli kismini siklikla gozden kacirirlar. Cogumuz, toplumumuzun odullendirdigi ozelliklere sahip olmakta en azindan bir dereceye kadar sansliyiz. Kapitalist toplumda olmak girisimci durtuye sahip olmaya yardim eder. Burokratik toplumda olmak amirlerle iyi gecinmeye yardim eder. Kitle demokrasisi toplumunda yasamak televizyonda iyi gorunmeye ve kisaca soylemek gerekirse gelisiguzel konusmaya yardim eder. Dava acmaya merakli bir toplumda yasamak hukuk fakultesine gitmeye ve hukuk fakultesi sinavinda yuksek not almanizi saglayacak mantiksal yeteneklere sahip olmaniza yardim eder. Toplumumuzun deger verdigi bu seyler bize ait degildir. Teknolojik olarak gelismis bizimki gibi kavgaci bir toplumda yasamak yerine mevcut yeteneklerimizle, avci ya da savasci bir toplumda ya da en buyuk odulleri ve prestiji fiziksel olarak guclu olanlara ya da dinsel takva sahibi olanlara veren bir toplumda yasadýigimizi dusunun. Bu durumda bizim yeteneklerimiz ne ifade eder?"
https://images-na.ssl-images-amazon....1cmL7-vdxL.jpg
"The successful often overlook this contingent aspect of their success. Many of us are fortunate to possess, at least in some measure, the qualities our society happens to prize. In a capitalist society, it helps to have entrepreneurial drive. In a bureaucratic society, it helps to get on easily and smoothly with superiors. In a mass democratic society, it helps to look good on television, and to speak in short, superficial sound bites. In a litigious society, it helps to go to law school, and to have the logical and reasoning skills that will allow you to score well on the LSATs*. That our society values these things is not our doing. Suppose that we, with our talents, inhabited not a technologically advanced, highly litigious society like ours, but a hunting society, or a warrior society, or a society that conferred its highest rewards and prestige on those who displayed physical strength, or religious piety. What would become of our talents then?"
*LSAT: Law School Admissions Test (Terraluna)
-
Frank Sinatra, 10.studyo albumu Songs For Swingin' Lovers’i 5 Mart 1956’da Capitol Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://images.eil.com/large_image/F...BVG-563336.jpg
-
-
Rus sair Anna Ahmatova’nin (Anna Andreyevna Gorenko) olum yildonumu (5 Mart 1966)
https://pbs.twimg.com/media/CrdHiFpWEAASkJO.jpg
Kapi yari aralik
Ihlamurlarin kokusu...
Bir eldiven, bir kirbac
Unutulmus, bir masanin uzerinde
Gaz lambasinin sari aylasi
Ortaligi dinliyorum.
Nicin cekip gittin?
Anlayamiyorum...
Yarin sabah
Gunluk guneslik olacak
Ne guzel bu yasam,
Uslu dur yuregim.
Cok bitkinsin,
Yavas yavas atiyorsun, boguk...
Biliyor musun, bir yerde okudum
Olumsuzmus ruhlarimiz.
Ayni bardaktan icmeyecegiz
Ne sicak sarabi, ne suyu,
Kusluk vakti opusmeyecegiz,
Pencereden bakmayacagiz aksama dogru.
Sen gunesle soluklaniyorsun, ben ayla,
Ama dustugumuz ayni sevda,
https://ilricordoperduto.files.wordp...09383861_n.jpg
Non berremo dallo stesso bicchiere
L'acqua o il dolce vino,
Al mattino non ci daremo baci,
E a sera non guarderemo alla finestra.
Tu il sole respiri, io la luna,
Ma siamo vivi dello stesso amore.
-
Arthur Hailey’in romanindan uyarlanan, George Seaton’in yonettigi, Burt Lancaster ve Dean Martin’in rol aldigi Havaalani (Airport) 5 Mart 1970’de vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....1,1000_AL_.jpg
https://mindreels.files.wordpress.com/2013/03/dean.jpg
-
Led Zeppelin'in Stairway to Heaven sarkisinin ilk canli performansi, 5 Mart 1971’de Robert Plant, Jimmy Page, John Bonham ve John Paul Jones tarafindan Belfast Ulster Hall’da gerceklesti.
http://i28.tinypic.com/24fh1fl.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=3R2aiLglVRM
-
Kanadali yazar Nelly Arcan'in dogum gunu (5 Mart 1973)
"Bir de uyumayan ve Tanriya inanan babam vardi, zaten bundan baska da bir sey yapmazdi, Tanriya inanmak, Tanriya dua etmek, Tanriyla konusmak, herkes adina beterin beterini ongormek, Kýyamet Gunu' ne hazirlanmak, aksam yemegi sirasinda haberleri izlerken insanlari kinamak; 'Ucuncu Dunya' dakiler acliktan olurken, derdi her seferinde, burada boyle rahat rahat, bolluk icinde yasamak ne utanc verici, sevmis oldugum ve karsiliginda da beni sevmis olan babam vardi anlayacaginiz, iki kisilik, hatta uc kisilik sevgi verdi bana, beni oyle sevdi ki, distan gelen bu sevgi seli karsisinda ozsaygiya siginmak nankorluk olurdu." Fahise
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Et puis il y avait mon père qui ne dormait pas et qui croyait en Dieu, d’ailleurs il ne faisait que ça, croire en Dieu, prier Dieu, parler de Dieu, prévoir le pire pour tous et se préparer pour le Jugement dernier, dénoncer les hommes à l’heure des nouvelles pendant le souper, pendant que le tiers-monde meurt de faim disait-il chaque fois, quelle honte de vivre ici si facilement, si grassement, il y avait donc mon père que j’ai aimé et qui m’a aimée en retour, il m’a aimée pour deux, pour trois, il m’a tellement aimée que l’amour-propre aurait été de trop, ingrat devant ce jet qui me parvenait de l’extérieur, heureusement qu’il y avait Dieu et le tiers-monde pour me protéger de lui, pour canaliser ses forces ailleurs."
https://pbs.twimg.com/media/D0114M0XgAAUF6r.jpg