Originally Posted by
hellistheothers
Yani can sıkmak istemem ama bununla ilgili dostlarımın deneyimi hep kötü oldu. Bir kamu bankasının portföy şirketine 23 milyon civarındaki portföyünü devreden arkadaşım, 2 sene sonrasında maalesef mevduat getirisinin dahi altında kalmıştı.
Kağıt üstünde finansal okuryazarlığı , derinliği çok insanlara portföyü devretmek çok anlamlı ve doğru görünebiliyor ancak pratikte, bizim ülkede bu birikimde portföy kuruluşlarının olduğundan çok emin değilim. Bir çok yurtdışı şirkette, burada çalışan kişiler 50'sini 60'ını geçmiş insanalrdan oluşurken , ben bir çok portföy departmanında yeni mezun çalışanlar gördüm.
Bu elbette ölçü değil ama, bizde genelde istihdam yaratan bir taraf gibi görünüyor sadece. Bir önceki görevi şube müdürü olan adam portföy yöneticisi oluyor vs.
Bunda başarılı olabilecek daha küçük ve aktif olabilecek kurumlara da parayı teslim etmek içerdiği riskler açısından bana çok uygun gelmiyor pek. Bunların bir çoğu leventte 3 oda bir salon evden bozma ofislerde. Belki ben fazla temkinliyim bilmiyorum. Zaten o kurumun fonlarını da portföy müşterilerini de aynı kişiler yönetiyor ve bunlar arasında çok büyük farklar beklemiyorum pek.
Bu anlamda hem fonları hem portföy yönetimi ile gerçekten anlamlı fark yaratan 3-4 kurum var: onlar da benim risk algıma göre çok küçük cirolu şirketler. ( zaten 2-3 m'den düşük hesap yönetmiyorlar)
Finansal bilgi derinliği ile piyasalarda para kazanabilme/yön okuyabilme yetisinin ilişkisi çok şüpheli hem bizde hem dünyada. Hatta bazılarının iddia ettiği gibi bu işin sanatsal , saf yeteneğe dayalı bir yanı da olabilir. Hangi kuruma gitse o kurumun fonlarını coşturan adamlar var.