-
1959 Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Italyan sair ve edebiyat elestirmeni Salvatore Quasimodo'nun olum yildonumu (14 Haziran 1968)
Batiya doner aycicegi
Gun hizlanmistir bile
Egildi mi o - yogunlasir
Yaz havasi, kimil kimil yapraklar, islik
Dumanlari. Catirdayivermesiyle yildirimlarin,
Bulutlarin akivermesiyle bir, uzaklasir yiter
Gogun bu son oyunu da.Yillardan beri,
Sevgilim, hep boyle saskina cevirir
Bizi agaclarin degismesi
Navigli'deki. Ama gunlerimiz hep ayni,
Gunes o gunes, cekip giden
Bir isik cizgisiyle ardinda, sevgi dolu.
Anilar bitti artik, animsamak istemiyorum;
Bellegimi olum almis,
Yasamin sonu yok. Butun gunler
Bizim. Vakit gecti diyerek sen de
Birakacaksin beni, durunca devinim.
Burda kanalin ustunde yukselerek
Salincakla cocuklar gibi, suya
Bakiyoruz, kararan
Yesilindeki ilk dallara.
Bicak degil avcunda gizledigi
Sessizce yaklasan adamin
Tek bir itir cicegi.
http://www.si24.it/wp-content/upload...-parafrasi.jpg
Il girasole piega a occidente
e già precipita il giorno nel suo
occhio in rovina e l'aria dell'estate
s'addensa e già curva le foglie e il fumo
dei cantieri. S'allontana con scorrere
secco di nubi e stridere di fulmini
quest'ultimo gioco del cielo. Ancora,
e da anni, cara, ci ferma il mutarsi
degli alberi stretti dentro la cerchia
dei Navigli. Ma è sempre il nostro giorno
e sempre quel sole che se ne va
con il filo del suo raggio affettuoso.
Non ho più ricordi, non voglio ricordare;
la memoria risale dalla morte,
la vita è senza fine. Ogni giorno
è nostro. Uno si fermerà per sempre,
e tu con me, quando ci sembri tardi.
Qui sull'argine del canale, i piedi
in altalena, come di fanciulli,
guardiamo l'acqua, i primi rami dentro
il suo colore verde che s'oscura.
E l'uomo che in silenzio s'avvicina
non nasconde un coltello fra le mani,
ma un fiore di geranio.
http://images.slideplayer.it/2/93737...es/slide_4.jpg
Hala tas elinde dusunde hala sapan
cagimin insani. Ucaktaydin,
kanatlari olum ve kotuluk tasiyan,
-gordum seni- ates arabasinda, daragaclarinda,
iskence carklarinda, gordum : sendin,
kiyima inanan biliminle, yanilmaz,
asksiz, Isasiz. Oldurdun yine
hep oldurdugu gibi atalarin oldurdugu gibi
Insani ilk goren hayvanlari.
Ve bu "Daga gidelim" dedigi gunku
koku kardesin kardese bu kan
kokusu. Ve sana kadar gunune kadar
gelen o soguk inatci yanki.
Unutun ey ogullar topraktan yukselen
kan bulutlarini unutun babalarinizi:
kul altinda kalmis mezarlari,
ruzgar yureklerini karakuslar almis.
https://s-media-cache-ak0.pinimg.com...9f6e6201da.jpg
Gece bitti
Ay eriyor dogan gunde
Batti batacak sulara
Bu ovada Eylul ne kadar diri
Cayirlar yemyesil
Bahar topraklari sanki guneyde
Biraktim esi dostu
Eski bahcelere gittim gizli gizli
Seni anmak icin tek basima
Sen Ay'dan otelerde bir yerdesin
Burda gun dogarken
Nal sesleri gelirken kaldirimlardan.
-
Ilk Hard Rock Cafe, Isaac Tigrett ve Peter Morton tarafindan 14 Haziran 1971'de Londra'da Hyde Park yakinlarinda Hyde Park Corner'da, eski bir Rolls-Royce araba galerisinde acildi.
https://pbs.twimg.com/media/DflYUrvWAAAS0NF.jpg
-
Jack Nicholson, Kathleen Turner ve Robert Loggia'nin rol aldigi komedi Prizzi'lerin Onuru (Prizzi's Honor - L'onore dei Prizzi) 14 Haziran 1985'te vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...yOTc@._V1_.jpg
https://media.culturalist.com/media/...50873b0881.gif
-
Arjantinli oyku, deneme yazari, sair ve cevirmen. Buyulu gercekcilik akiminin onde gelen isimlerinden Jorge Francisco Isidoro Luis Borges Acevedo'nun olum yildonumu (14 Haziran 1986)
https://pbs.twimg.com/media/DCNY6D6XYAATRpJ.jpg
Eger,yeniden baslayabilseydim yasamaya,
Ikincisinde daha cok hata yapardim.
Kusursuz olmaya calismaz,sirtustu yatardim.
Neseli olurdum, ilkinde olmadigim kadar,
Cok az seyi
Ciddiyetle yapardim.
Temizlik sorun bile olmazdi asla.
Daha cok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha cok gunes dogusu izler,
Daha cok daga tirmanir,daha cok nehirde yuzerdim.
Gormedigim bir cok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasiya ve daha az bezelye.
Gercek sorunlarim olurdu hayali olanlarin yerine.
Yasamin her anini gercek ve verimli kilan insanlardandim.
Yeniden baslayabilseydim eger,yalniz mutlu anlarim olurdu.
Farkinda misiniz bilmem. yasam budur zaten.
Anlar,sadece anlar.Siz de ani yasayin.
Hicbir yere yaninda su, semsiye ve parasut almadan,
Gitmeyen insanlardandim ben.
Yeniden baslayabilseydim eger, hicbir sey tasimazdim.
Eger yeniden baslayabilseydim,
Ilkbaharda pabuclarimi firlatir atardim.
Ve sonbahar bitene kadar yururdum ciplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar kesfeder, gunesin tadina varir,
Cocuklarla oynardim, bir sansim olsaydi eger.
Ama iste 85'indeyim ve biliyorumn...
Oluyorum.
http://aforismi.meglio.it/img/frasi/...ta-e-unica.jpg
"Hayatimiza giren herkes benzersizdir. Artik hayatimizdan ciktiklarinda, her zaman icin bir parcalarini bize birakirlar ve bizden de bir seyler alip gotururler. Kimileri cok sey goturur, ancak kimse geride bir seyler birakmadan gitmez. Iki ruhun birbirini sans eseri bulmadiklarinin kaniti da budur iste."
-
Kevin Costner, Morgan Freeman ve Mary Elizabeth Mastrantonio'nun rol aldigi Robin Hood - Hirsizlar prensi (Robin Hood: Prince of Thieves - Robin Hood - Principe dei ladri)14 Haziran 1991'de Amerika ve Kanada'da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...wMjI@._V1_.jpg
https://78.media.tumblr.com/52b6ad66...uuvno1_500.gif
-
Ingiliz-Amerikali rock grubu Foreigner, 7.studyo albumu Unusual Heat'i 14 Haziran 1991'de Atlantic Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/Dfpw9G-X4AEHrOD.jpg
-
Polonya asilli Amerikali fantezi ve bilim kurgu yazari Roger Zelazny'nin olum yildonumu (14 Haziran 1995)
"Balkonda cekistigimiz sirada benimle nasil alay ettigini animsiyor musun? Benim de senin gibi aci vermekten zevk aldigimi one surmustun. Hakliydin, cunku her insan yureginde hem karanlik hem de aydinlik olani tasir. Insanoglu bircok parcanin bileskesidir; senin bir zamanlar oldugun gibi; saf, berrak bir ates degildir. Zekasi SIK SIK duygulariyla catisir, istenci ihtiraslariyla... Ulkuleri cevresine ters duser ve eger onlarin pesi sira giderse, eskiyi nasil yitirmekte oldugunu yuregi sizlayarak gorur. Ama onlarin pesi sira gitmezse bu kez de yeni ve soylu bir dusu yuz ustu birakmanin acisini duyar. Ne yaparsa yapsin, bir kazanc ve bir kayip, bir kavusma ve bir ayrilik hissedecektir. Gidenlerin ardindan yas tutar ve yeni olanlardan korkar. Mantigi gelenegine ters duser. Duygulari, diger insanlarin ona zorladigi kisitlamalara karsi cikar. Bunlarin surtusmeleri sonucunda ise, senin insanoglunun laneti dedigin ve hor gordugun bir sey dogar: Vicdan!"
https://i.pinimg.com/originals/25/2f...b6a995b01f.jpg
"Do you recall how, when we strove upon the balcony, you mocked me? You told me that I, too, took pleasure in the ways of the pain which you work. You were correct, for all men have within them both that which is dark and that which is light. A man is a thing of many divisions, not a pure, clear flame such as you once were. His intellect often wars with his emotions, his will with his desires . . . his ideals are at odds with his environment, and if he follows them, he knows keenly the loss of that which was old—but if he does not follow them, he feels the pain of having forsaken a new and noble dream. Whatever he does represents both a gain and a loss, an arrival and a departure. Always he mourns that which is gone and fears some part of that which is new. Reason opposes tradition. Emotions oppose the restrictions his fellow men lay upon him. Always, from the friction of these things, there arises the thing you called the curse of man and mocked—guilt!"
"Daha once hic olmamis bir sey olur. Bunu goren bir kisi hakikate bakiyor demektir. Gordugu seyi baskalarina anlatamaz. Ama baskalari da bilmek ister ve, 'Neye benziyordu?' diye sorgularlar onu. Boylece, onlara anlatmaya calisir. Belki de yeryuzundeki ilk atesi gormustur. Onlara der ki: 'Kizildi, gelincik cicegi gibi, ama icinde diger renkler de dans ediyordu. Bicimsizdi, su gibi, her yana akiyordu. Sicakti, yaz gunesi gibi, ama daha sicak. Bir tahta parcasinin uzerinde var olabiliyordu bir sure ve sonra tahta yok oluyordu yenmiscesine ve ardinda ruzgarda savrulan siyah, kum gibi elenebilen bir madde birakiyordu. Tahta yittiginde, o da yitiyordu.Dolayisiyla, dinleyenler gercekligin gelincik cicegi gibi, su gibi, gunes gibi, yiyen ve diskilayan bir seye benzedigini sanirlar. Ama onlar atesi gormemislerdir. Onu gercekten bilmezler. Sadece onun hakkinda birseyler bilirler. Ama ates yeryuzune defalarca geri doner. Daha cok sayida kisi gorur onu. Bir sure sonra ates de artik siradanlasmistir, cayirlar ve bulutlar ve soluduklari hava gibi. Gorurler ki, gelincik cicegi gibi olsa da gelincik cicegi degildir, su gibi olsa da su degildir, gunes gibi olsa da gunes degildir, yiyen ve diskilayan bir sey gibi olsa da yiyen ve diskilayan bir sey degildir, ama teker teker ya da tumunden farkli bir seydir. Boylece bu yeni seye bakar ve onun icin yeni bir sozcuk uretirler. Ona 'ates' derler. Eger onu henuz gormemis birine rastlar ve ona atesi anlatirlarsa neden bahsettiklerini anlayamayacaktir. Boylece onlar da adamin basina ususup ona atesi tarif etmeye baslarlar. Bunu yaparlarken, kendi deneyimlerinden dolayi, ona anlattiklarinin hakikat degil, hakikatin sadece bir parcasi oldugunu da bilirler. Her ne kadar dunyanin tum sozcukleri emirlerine amade de olsa bilirler ki bu kisi onlarin sozleriyle hicbir zaman cikaramayacaktir gercekligin ne oldugunu. Onun atesi gormesi gereklidir, koklamasi, onunla ellerini isitmasi, ta yuregine bakmasi ya da sonsuza dek cahil kalmasi."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"A thing happens once that has never happened before. Seeing it, a man looks upon reality. He cannot tell others what he has seen. Others wish to know, however, so they question him saying, 'What is it like, this thing you have seen?' So he tries to tell them. Perhaps he has seen the very first fire in the world. He tells them, 'It is red, like a poppy, but through it dance other colors. It has no form, like water, flowing everywhere. It is warm, like the sun of summer, only warmer. It exists for a time upon a piece of wood, and then the wood is gone, as though it were eaten, leaving behind that which is black and can be sifted like sand. When the wood is gone, it too is gone.' Therefore, the hearers must think reality is like a poppy, like water, like the sun, like that which eats and excretes. They think it is like to anything that they are told it is like by the man who has known it. But they have not looked upon fire. They cannot really know it. They can only know of it. But fire comes again into the world, many times. More men look upon fire. After a time, fire is as common as grass and clouds and the air they breathe. They see that, while it is like a poppy, it is not a poppy, while it is like water, it is not water, while it is like the sun, it is not the sun, and while it is like that which eats and passes wastes, it is not that which eats and passes wastes, but something different from each of these apart or all of these together. So they look upon this new thing and they make a new word to call it. They call it 'fire. If they come upon one who still has not seen it and they speak to him of fire, he does not know what they mean. So they, in turn, fall back upon telling him what fire is like. 'As they do so, they know from their own experience that what they are telling him is not the truth, but only a part of it. They know that this man will never know reality from their words, though all the words in the world are theirs to use. He must look upon the fire, smell of it, warm his hands by it, stare into its heart, or remain forever ignorant."
-
Italyan yazar ve sair Gesualdo Bufalino’nun dogum yildonumu (14 Haziran 1996)
“Ah ne huzunlu gunlerdi onlar, yasamimin en mutlu gunleri”
https://wordsocialforum.files.wordpr...o-bufalino.jpg
“Oh sì, furono giorni infelici, i più felici della mia vita.”
-
Jim Carrey, Matthew Broderick ve Leslie Mann'in rol aldigi komedi Bas belasi (The Cable Guy - Il rompiscatole)14 Haziran 1996'da Amerika ve Kanada'da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...5,1000_AL_.jpg
-
Italyan yonetmen Bernardo Bertolucci’nin babasi sair Attilio Bertolucci’nin olum yildonumu (14 Haziran 2000)
http://www.parcopoesia.it/sites/defa...2002.57.07.png
https://pbs.twimg.com/media/DflIv9lWAAAclZB.jpg
https://image.slidesharecdn.com/laro...?cb=1360050697
Senin icin toplayacagim
Bahcenin son gulunu
Ilk sislerde
Ciceklenen beyaz gulu.
Onu gordu hirsli arilar
Dune kadar
Ama o hala o kadar tatli ki
Titretir.
Otuz yasindaki bir resmindir
Biraz unutkan, o zaman olacagin gibi.
-
-
Amerikali rock grubu Foo Fighters, En Iyi Rock Albumu Grammy Odulunu kazanan 5.studyo albumu In Your Honor'i 14 Haziran 2005'te RCA Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/Dfpe6ScW4AAn8gq.jpg
-
https://pbs.twimg.com/media/CdiND-XWIAEnL-N.jpg
https://pbs.twimg.com/media/DflCtaYX4AELlYZ.jpg
Hoslanirim oldum olasi bu issiz tepeden, bu citten,
bircok yerinden en uzaktaki
ufkun goruntusunu yok eden gozumden.
Ama durup bakarken ardindaki bitmez
tukenmez bosluklara, insanotesi sessizlik,
sinirsiz huzura; dalip giderim dus
dunyama; duracak gibi olur kalbim orada.
Ne ki, duyar duymaz hisirti sesini
yapraklarin ruzgarda olcerim o sonsuz
sessizligi bu sese oranla: Bir yandan
olumsuzluk gelir aklima, bir yandan olu
mevsimler; yasanmakta olan güncel ve
ardindan yasananlarin yankisi. Dalarken bu
sonsuzluga düsüncelerim, keyif alirim bu
denizde, batan gemide olmaktan.
Giacomo Leopardi
-
https://i.pinimg.com/originals/12/fc...c6178b4ce3.jpg
"Ask kizamik gibidir; er ya da gec hepimiz gecirmek zorundayiz. / L'amore è come il morbillo, dobbiamo passarci tutti. E, sempre come il morbillo, lo prendiamo una volta sola." Jerome K. Jerome
https://pbs.twimg.com/media/DfpG1D0W4AM1iKg.jpg
-
https://quotefancy.com/media/wallpap...s-just-the.jpg
‘’Asla vazgecme! Belki gelgitin geri donecegi yerdesin.’’ Harriet Beecher Stow
-
"Ask mi evet ask tabii; bir yil ates, yangin ve otuz yil kul. Ben de aski bilirim. / L’amore. Certo, l’amore. Fuoco e fiamme per un anno, cenere per trenta. Lo sapeva lui che cos’era l’amore. / Yes, love, of course! Fire and flames for a year, ashes for thirty. I too know what love is." Giuseppe Tomasi di Lampedusa
https://i.pinimg.com/originals/b0/a6...c3b3ba3892.jpg
-
Italyan ronesansi Floransa ekolu ressami Paolo Uccello’nun (Paolo di Dono) olum yildonumu (15 Haziran 1397)
La battaglia di San Romano (The battle of San Romano, 1456)
http://www.settemuse.it/pittori_scul...omano_1456.jpg
-
Italyan Ronesansinda esinin istegiyle Leonardo da Vinci tarafindan Mona Lisa adiyla tablosu yapilan Lisa del Giocondo’nun dogum yildonumu (15 Haziran 1479)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ci_043-mod.jpg
-
Japon sair Kobayashi Issa’nin dogum yildonumu (15 Haziran 1763)
Yalnizlik,
Ne yana donsem
Menekseler.
http://2.bp.blogspot.com/-7fXwZBgkN2...s320/haiku.jpg
Loneliness,
Whichever way I turn
Violets.
Boylece bahar baslar:
eski aptalliklar tekrarlanir
yeni hatalar kesfedilir.
https://mypoeticside.com/wp-content/...s/2c89425.jpeg
Thus spring begins: old
stupidities repeated,
new errs invented
Bir adam ile
paylasiyor odayi,
Bir buyuk sinek
https://4.bp.blogspot.com/-Zpp2uUKPm...2Bin%2BEdo.jpg
One man and one fly
buzzing together in one
big bare empty room.
-
Romantik donemin Norvecli bestekar ve piyanisti Edvard Hagerup Grieg’in dogum yildonumu (15 Haziran 1843)
https://s3-eu-west-2.amazonaws.com/l...g-1200x793.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=bR3N1yBEGbw
-
Rus sembolist sair ve cevirmen Konstantin Balmont’un dogum yildonumu (15 Haziran 1867)
Kadin, dogdugumuzda bizimledir,
Kadin, son nefesimizde bizimledir,
Kadin, savastigimizda bayragimiz olur,
Kadin, acilan gozlerimizin mutlulugudur.
http://mtdata.ru/u19/photo50E1/20028282052-0/big.jpeg
A woman – with us when we are born,
a woman – with us in our last hour,
a woman – our standard during battle,
a woman – the joy of open eyes
-
Romen romantik sair, roman yazari ve gazeteci Mihai Eminescu’nun olum yildonumu (15 Haziran 1889)
http://www.baricada.ro/fisiere/stiri...ddc500aa90.jpg
Uykulu kuslar
Yuvalara toplanirlar,
Filizlere saklanir, rahat ederler
Iyi geceler!
Kara orman susarken,
Sadece Kaynaklar inler;
Bahcede cicekler de uyur
Sakin uykulu geceler!
Kugu gecer su ustunden
Sazlar arasinda yatmak icin
Meleklerin yakin olsun,
Yukun derin!
Gecenin o periliginde
Gururlu ay yukselir, gecer,
Hepsi dus ve hepsi ahenk
Iyi geceler!
https://ssli.ebayimg.com/images/g/4S...68/s-l1600.jpg
All those sleepy birds
Now tired from flight
Hide among the leaves
Good-night!
Only the spring whispers
When the wood sleeps silently;
Even flowers in the gardens
Sleep peacefully!
Swans glide to their nest
Sheltering among the reeds
May angels guard your rest,
Sweet dreams!
Above a night of sorcery
Comes the moon's graceful light,
All is peace and harmony
Good-night!
-
Ingiliz cocuk kitaplari yazari Kenneth Grahame, Sogutlerdeki Ruzgar (The Wind in the Willows) romanini 15 Haziran 1908 tarihide yayinladi.
"Kostebek, butun sabah evini bahara hazirlamak icin cok ama cok calismisti. Once supurge ve toz bezleriyle bogusmus; sonra bir elinde firca diger elinde boya kovasi merdivenlerin, basamaklarin, sandalyelerin uzerinde, bogazina ve gozlerine toz dolana, siyah kurku boyaya bulanana, agriyan bir sirt ve yorgun kollara sahip olana kadar kosturup durmustu.Sonsuz arayis ve ozlem ruhu ile Kostebegin karanlik ve basik tavanli kucucuk evine bile yayilan bahar, her yerdeydi; nefes aldigi havada, ayak bastigi toprakta... Onu cevreleyen her yerde... Tam da bu yuzden Kostebegin ‘Bahar temizliði de neymis!’ diye soylenerek elindeki fircayi yere firlatip ceketini bile almadan disariya firlamasina sasmamak gerekir. Yukarilardan bir sey, emredercesine onu cagiriyordu. Bu cagriya uyan Kostebek, dik tunelin yolunu tuttu. Evleri gunese ve havaya yakin olan hayvanlar icin cakil kapli binek arabasi yollari ne ise bu tunel de Kostebek icin oydu."
https://images-na.ssl-images-amazon....1DCh7vgWHL.jpg
"The Mole had been working very hard all the morning, spring-cleaning his little home. First with brooms, then with dusters; then on ladders and steps and chairs, with a brush and a pail of whitewash; till he had dust in his throat and eyes, and splashes of whitewash all over his black fur, and an aching back and weary arms. Spring was moving in the air above and in the earth below and around him, penetrating even his dark and lowly little house with its spirit of divine discontent and longing. It was small wonder, then, that he suddenly flung down his brush on the floor, said, "Bother!" and "O blow!" and also "Hang spring-cleaning!" and bolted out of the house without even waiting to put on his coat. Something up above was calling him imperiously, and he made for the steep little tunnel which answered in his case to the gravelled carriage-drive owned by animals whose residences are nearer to the sun and air."
http://redfreebooks.com/the-wind-in-the-willow
-
-
-
Turk sair, romanci, dusunur, deneme yazari, gazeteci, senarist ve elestirmen Attila Ilhan’in dogum yildonumu (15 Haziran 1925)
https://4.bp.blogspot.com/-UKJ_Hf7zt...4%25B0lhan.png
You are indispensable; how can you not know
that you’re like nails riveting my brain?
I see your eyes as ever-expanding dimensions.
You are indispensable; how can you not know
that I burn within, at the thought of you?
Trees prepare themselves for autumn;
can this city be our lost Istanbul?
Now clouds disintegrate in the darkness
as the street lights flicker
and the streets reek with rain.
You are indispensable, and yet you are absent ...
Love sometimes is akin to terror:
a man tires suddenly at nightfall,
of living enslaved to the razor at his neck.
Sometimes he wrings his hands,
expunging other lives from his existence.
Sometimes whichever door he knocks
echoes back only heartache.
A screechy phonograph is playing in Fatih ...
a song about some Friday long ago.
I stop to listen from a vacant corner,
longing to bring you an untouched sky,
but time disintegrates in my hands.
Whatever I do, wherever I go,
you are indispensable, and yet you are absent ...
Are you the blue child of June?
Ah, no one knows you, no one knows!
Your deserted eyes are like distant freighters ...
perhaps you are boarding in Yesilköy?
Are you drenched there, shivering with the rain
that leaves you blind, beset, ravished,
with wind-disheveled hair?
Whenever I think of life
seated at the wolves’ table,
shameless, yet without soiling our hands ...
Yes, whenever I think of life,
I begin with your name, defying the silence,
and your secret tides surge within me
making this voyage inevitable.
You are indispensable; how can you not know?
-
Cizgi roman kahramani Corto Maltese’yi yataran, Italyan cizgi roman sanatinin en buyuk ustalarindan Hugo Pratt’in dogum yildonumu (15 Haziran 1927)
http://www.sceneario.com/images/couv...en-siberie.jpg
https://blogpasblog.files.wordpress....to-maltese.jpg
-
Alman expressionist ressam Ernst Ludwig Kirchner'in olum yildonumu (15 Haziran 1938)
Davos in estate (Davos in summer, 1925)
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._im_Sommer.jpg
-
Sesi uc bucuk oktav araligina sahip bir tenor olan, Amerikali pop-rock sarkicisi ve soz yazari Harry (Edward) Nilsson’in dogum yildonumu(15 Haziran 1941)
https://johnrieber.files.wordpress.c...ight.jpg?w=700
https://www.youtube.com/watch?v=2AzEY6ZqkuE
-
Amerikali Aktor ve yazar Jim Belushi'nin dogum gunu (15 Haziran 1954)
https://pbs.twimg.com/media/DCW3BVfXsAAhXSJ.jpg
-
Jack Lemmon, Shirley MacLaine ve Fred MacMurray ‘in rol aldigi romanrik drama-komedi Garsoniyer (The Apartment -L'appartamento ) 15 Haziran 1960’da New York’ta gosterime girdi. (23 Subat 1961, Turkiye)
https://m.media-amazon.com/images/M/...7,1000_AL_.jpg
https://thumbs.gfycat.com/Glittering...restricted.gif
https://i.gifer.com/L1Kr.gif
-
-
-
-
-
Ingiliz new wave grubu Duran Duran, kendi ismi verdigi cikis albumunu 15 Haziran 1981'de EMI ve Capitol etiketleriyle piyasaya surdu.
https://vignette.wikia.nocookie.net/...20161217075659
-
Amerikali Country rock, blues rock, psychedelic rock, pop rock grubu Steve Miller, 12.studyo albumu Abracadabra’yi 15 Haziran 1982’de Capitol etiketiyle piyasaya surdu.
https://img.discogs.com/T49-5UzvXue4...-1010.jpeg.jpg
-
-
Yirminci yuzyilin en onemli caz vokalistlerinden, entonasyonunun ve yorumunun kusursuzlugu, dogaclamalarda bir trompet gibi kullanabildigi uc oktav araligini asan sesiyle taninan Amerikali Ella Jane Fitzgerald'in olum yildonumu (15 Haziran 1996)
https://pbs.twimg.com/media/C-QpbMuUwAEE2in.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=lnXLVTi_m_M
-
Amerikali heavy metal grubu Dokken, 7. Studyo albumu Erase the Slate'i 15 Haziran 1999'da CMC International (Amerika), SPV/Steamhammer (Avrupa) ve Mercury (Japonya) etiketleriyle piyasaya surdu.
https://www.besteveralbums.com/album...2be0fe04e8.jpg