Özeti izlemedim çünkü kitabı okuyacağım.
Printable View
sn dudu, senelik artış beklentilerini verince kendi durumumu test edeyim dedim, çok da iç açıcı çıkmadı. bundan 9 yıl önce öğretim üyeliğinden emekli olup, kendi portföyümü daha iyi yönetirim diye düşünüyordum. 9 yılda portföyümü yaklaşık tl bazında % 150, dolar bazında ise % 10 ancak artırabilmişim.
bunda acaba son yıllarda türkiyedeki siyasi çalkantıların ekonomiye olan olumsuz etkisini mi yaşadım diyorum. yoksa yaşar erdincin dediği gibi borsayı daha yakından takip etmemin dezavantajı mı oldu?
https://www.youtube.com/watch?v=TJ7VhDzVrWQ
belki de yaş dan dolayı daha tutucu, defansif davranıyor da olabilirim.
Bir arkadaşım ile konuştum finansal özgürlük diye bir şey yoktur dedi bu konuyu idrak eden insan sayısı az. Ben patronumun mal aldığı şirkete hatta tüm şirketlerin ihtiyacı olan ürünleri üreten şirketlere imkanlar ölçüsünde azda olsa ortağım
. İşim gereği siparişi geçerken mal satma duygusunuda yaşıyorum. 😅
LG-D802TR cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Tekrar yatırım stratejilerine dönelim,
Bir enstrüman var, hem yatırım, hem değil, hem uzun vadeli, hem kısa vadeli, hem her ay nakit döngüsüne katkı sağlıyor, hem de eksiltiyor...nedir bu?
oturmak için alınan ev tabii ki.
yatırım olarak tarla-arsa almaya sıcak baksam da, kira getirisi için konut alımına sıcak bakmıyorum (kirada bir evim var ve kiracıyla sorun yaşamıyor olmama rağmen böyle düşünüyorum)...ancak oturmak için alınan evi yatırım olarak değerlendirmiyorsak, oturacağımız evi ne zaman almalıyız, nasıl seçmeliyiz.
İş yerinde finansal konularsaki bilgim ve ilgim nedeniyle, pek çok genç arkadaş gelip danışırdı...evler çok pahalı, ama her ay kira vermek de koyuyor, ev alsak mı? beğendiğimiz evler çok pahalı, alabileceğimiz evler merkezden uzaklaştıkça güzelleşiyor, ama şehir merkezinden çok da uzaklaşmak istemiyoruz vs vs.
Bu konudaki görüşüm şu: Bir kere evli ve çocuksuz olduğunuzu kabul edelim..Zira bekar olmak, ya da çocujlu olmak stratejide değişikliklere sebep olacaktır...madde madde yazalım,
i-) evi yatırım olarak görmesek de, yine de potansiyeli ve geleceği iyi, değerlenme trendi makul, en azından reel olarak zarar ettirmeyecek bir ev seçilmeli,
ii-) zaman olarak, almayı planladığınız evin yarısını peşin ödeyecek durumua geldiğinizde ilk evinizi alabilirsiniz...evin çok pahalı ve çok büyük olmamasına dikkat edin...özellikle aidatı ve sosyal olanakları fazla olmayan bir site seçin..ne de olsa karı-koca çok çalıştığınız bir dönem, evinizde muhtemelen sadece uyuyacaksınız.
iii-) mesela 2+1 bir evi, 300 bine alacaksanız, 150 bin nakit ve 150 bin kredi ile...en fazla 5 yılda borcunuzu kapatacak şekilde bir ödeme planı yapın...ve mutlaka ev kredisi dışında diğer yatırımlar için en az 500-1000 tl biriktirebilecek şekilde taksitlendirme yapın.
iv-) mesela 10 yıl sonra, ikinci çocuk planı yaparken, mevcut evinizi satıp, üstüne yaptığınız birikimleri ekleyip, yine 5 yılı geçmeyecek ve ayda 500-1000 tl kenara koyacak şekilde mesela 600.000 tl değerine bir eve geçin (paranın ve evin zaman değerine takılmayın).
Yapılabilecek en büyük hata ilk başta %20 gibi bir peşinat ile 600 binlik bir eve sulanmak ve 15-20 yıllık ağır borç yükü altına girmektir...bir kere bu tuzağa düşerseniz, modern köle olarak özgürlüğünüze kavuşmanız çok çok zor olacaktır..aman diyim...zaten bu durumda başka yatırım matırım yapamazsınız.
zaten modern kölelik için bu düzenin kurduğu iki tuzak var..birisi pahalı ev ve 20 yıl gibi uzun vadeli ev kredisi (amerikan kölelik sistemi bu 20-30-40 yıllık ev kredisi üzerine kuruludur,)...diğeri ise çocukları pahalı özel okullarda okutmak...sanırız ki çocuğu 50 binlik okula gönderince onun geleceğini kurtarıyoruz..itü mühendisliği bitirince dünyaları fethedecek...büyük ihtimal kendin gibi çocuğun da sistemin kölesi olacak.
neyse...bazı arkadaşlar da hiç ev alma işine girişmeden, hep kirada yaşamayı önerebilir...ama ne dedik, ev işi, biraz da yuva işi...kişi bekarsa ve bekar kalacaksa ev almamayı önerebilirim...ama evlilik varsa, ev işi, biraz da yuvaya dönüşüyor...sen kabullensen de, eşin ev ev diyip başını yiyor..kendi tarafını ikna etsen de, eşinin tarafı illa ki ev alın diyor..çok da haksız sayılmazlar...kendine ait bir evin verdiği güven duygusu da azımsanmamalı..işler çok kötü gittiğinde en azından kira derdinin olmayack olması önemli bir avantaj.
aslında şöyle düşünmek lazım...ilerde işlerin çok çok kötü gitmesi durumu için(bu ihtimal %1bile olsa) bir ev sahibi olmaya çalışmak fena fikir değil....hem ev kredisi ödüyor olmak, sağdan soldan borç taleplerini engeller..elinizin altında para olmadığını dosta düşmana ilan etmiş olursunuz:)
insanlar zaman zaman zaaflarına yenilebilirler...bankada ya da yastık altında duran para, harcanmak için sizi taciz eder...eşlerden birinin biraz savurgan olması bu parayı aşındırabilir...yani çelik gibi sinirleriniz yoksa, ev kredisi tasarruf disiplini için yardımcı bile olabilir...hele hele kumara meyilli iseniz, borsada ya da başka bir işte birikimlerinizi 2-3 e katlamak için, var olanı da çar çur edebilirsiniz.
yani, kendi evini alman, yuva sahibi olmak gibi mutluluk vesilesi olabileceği gibi, pek çok açıdan psikolojik üstünlük, tasarruf bilinci oluşması açısından da destek sağlar...bu kardeşiniz 10 yıldır evli ve kazandıkları parayı yiyip içmiş, hiç para biriktirememiş, bu kültürü edinememiş çok arkadaş tanıdı.
İlgiyle takip ediyorum bende. 26 yaşındayım bir çok kez küçük miktarlarda da olsa para biriktirdim ama çoğu kez ihtiyaçlardan dolayı harcadım. Üniversitenin ilk yıllarında burslardan,krediden kalan paranın bir kısmını biriktirdim ama onu da babama vermiştim kendimce aile bütçesine destek işte , borc-harç var onlar kapansın maksat. Üniversitenin sonlarına geldim yüksek lisans düşünüyorum. Çevreme kalsa bir işe girmeli evlenmeli, çoluk çocuğa karışmalıyım . Ama ben pek o niyette değilim. Bir çok yer yeni mezun mühendise 2000 tl veriyor ve tabiri caizse gece gündüz .. gibi çalıştırıyor. Şu an part-time çalışıyorum kiramı ödüyorum, istediğim gibi yiyip içiyorum, ayda bir iki sinemaya gidiyorum. Sigara ve alkol kullanmadığım için böyle bir masrafım da yok en büyük zevkim çay ve kahve. Bir işe girip saati belirsiz çalışıp şimdiki kazandığımdan biraz daha fazla kazanabilirim ama harcamak için enerji bulabileceğimi sanmıyorum, bu yüzden pek canım istemiyor açıkçası. Para biriktiriyorum ama bunu yapmak içinde iş yerinde karton bardakta sallama çay içmek veya ucuz olsun diye o yarısı şeker , birazı kahve kalıntısı geri kalanı da ne olduğu belli olmayan kahve benzeri şeyleri içmek istemiyorum . (bu dediğim yanlış anlaşılmasın bu dediklerimi bende tükettim ara ara tüketiyorum ama bunu sürekli hale getirmek istemiyorum ) kısacası bir ikilem içerisindeyim ama buna rağmen son 10-11 aydır da düzenli olarak (neredeyse her ay ama değişen miktarlarda) gelirimin bir kısmıyla BİST'e yatırım yapıyorum. şu ana kadar ana paranın %40 kadarı bir getirisi oldu. 10 12 ayda borsadaki bu yükselişte az gelebilir ama buna parayı parça parça yatırmamam sebep oldu. En büyük şanssızlığım borsanın yükseliş zamanında yatırım yapmış olmam bence . bu yükselişten önce 70 binlerdeyken 8 bin puan civarı bir düşüş olmuştu bu yükseliş başlamadan evvel.Zararı görünce biraz paniklemiştim ama hemen satıp çıkayım falan demedim bir süre sonra sonra toparladı. daha sert düşüşlerde ne yaparım şu an için kestiremiyorum. Umarım herkes kazanır :) Sağlıcakla kalın.
Asagidaki kitabi ilgi ile okudum.
http://www.dr.com.tr/Kitap/Mezeleri-...SAAEgIyYfD_BwE
Internette pdf'i de var.
Bence bu kitabi bir okumali.
Yanlis yapilan hususlar, yasam tarzindan, tuketim aliskanliklarina durust ve samimi olarak belirlenmeli sonra bunlardan asama asama kurtulmak icin harekete gecilmeli.
Syg,
Piyasada cok kaliteli termoslar ve sefer taslari satiliyor.
Bir lattenin kac lira oldugu herkesin malumu.
Eve orta kalite bir kahve makinasi almak bence cok iyi bir yatirimdir.
Ogrencilik yillarimda butcem cok kisitli idi, uni kutuphanesinde ders calismayi adet edinmistim.
Bir termosa kahvemi doldurur ve orada mola verdikce icerdim.
Beyaz yakalinin bence en buyuk problemlerinden birisi disarida sagliksiz yemeklere yuksek ucretler odemektir.
Bir sefertasi bu problemi cozer.
Hem sagliga hem de butceye cok buyuk katki yapar.
Bu yazdiklarim bazilariniza komik gelebilir ama yatirimdan once tasarruf etmek ve bunun yollarini bulmak gerekir diye dusunuyorum.
Syg,
Beyaz yakali daha cok masa basi isler yapar, oturarak calisir.
Kotu beslenme hareketsiz bir yasam tarzi ile birlesince devreye spor salonu uyelikleri de girer.
Alin size bir gider kalemi daha.
Syg,