-
Avusturyali oyun ve roman yazari Arthur Schnitzler’in dogum yildonumu (15 Mayis 1862)
—Nereye?
— Nereye mi? O gece babamin parayi gomdugu yere.
—Demek gommus!
—Evet, ya... yerini unutmus.
—Unutmus mu?
—Evet , unutmus . Yirmi sene parasinin nerede oldugunu bilmeyen zengin biri olarak yasamis. Harika, degil mi? Ancak olum doseginde hatirladi.
—Nasil? Ne bicim bir masal bu?
—Hayir , gercek bay Kont! Sonra yine ayni hayat! Bitmeyen istirap... Zengin olup ihtiyac icinde kivranmak ... Sonra ben ! Sonra birden benim elime gecti. Artik ben, bagimsiz biriyim...
https://images-eu.ssl-images-amazon....14G9xvg2CL.jpg
—Wohin?
—Wohin? Dorthin, wo mein Vater an jenem Abend das Geld vergraben hatte.
—Also doch vergraben!
—Ja... und er vergaß die Stelle.
—Vergaß?
—Ja – vergaß sie. Zwanzig Jahre lebte er so hin, als ein reicher Mann, der nur nicht wußte, wo er sein Geld liegen hatte. Köstlich, nicht? Und auf dem Totenbette fiel es ihm ein.
—Wie? Was ist das für ein Märchen?
—Nein, Wahrheit, Herr Graf! Und dieses Leben! Die ewige Qual... als reicher Mann darben zu müssen... Und ich! Plötzlich fiel es mir zu! Und ich stand da als ein Unabhängiger...
-
Amerikali sair Emily Dickinson'in olum yildonumu (15 Mayis 1886)
http://images.slideplayer.com/13/406...s/slide_20.jpg
En huzunlu ses en tatli ses
En cilgin ses buyuyen,
Kuslarin sesidir baharda,
Gece hos bir tat birakip giderken.
Mart'la Nisan arasındaki cizgi
O buyuk sihirli sinir
Otesinde Yaz, nefes alsa duyulur
Yakinlikta, kararsizliklar yasamaktadir.
Umut, o tuylu nesne
Ki vermez asla hic ara,
Tuner ruhun icine
Ceker sozsuz makara,
En tatli borada duyulur otusu;
Cok siddetli bir saganak
O sicacik tutan kucuk kusu
Bozabilir ancak.
Onu en soguk ulkede
Ve en yabanci denizde isittim;
En uc noktada bile, yine de
Istemedi tek kirintimi benim.
https://pbs.twimg.com/media/C_aj7huW0AAbeNs.jpg
Bir kitap kadar elverisli degildir hicbir gemi
Uzak ulkelere goturmek icin bizi.
Ve hicbir atin saha kalkmis
Bir sayfa siire ulasamaz hizi.
En yoksullar bile katılabilir bu tura
Kacak yolculuk etmelere son,
Ne kadar hesapli su
Insan ruhunu tasiyan fayton
https://pbs.twimg.com/media/C9em-eAXYAEo-74.jpg
Cicegimde gizliyorum kendimi.
Vazonda soldukca,
Benim yerime hissediyorsun, kusku duymadan
Neredeyse bir kimsesizligi.
-
Kurgu dalında Pulitzer Odulu sahibi Amerikali gazeteci, makale, kısa oyku ve roman yazari Katherine Anne Porter’in dogum yildonumu (15 Mayis 1890)
“Girdiginde, canta elindeydi. Odanin ortasinda, bornozuna sarinmis, islak havlusunu yerde suruyerek dururken, olanlari gozlerinin onune getirdi, hepsi acik secik aklindaydi. Evet, mendiliyle kuruladiktan sonra ic gozu ters yuz etmis, cantayi sedirin ustune yaymisti. Ust gecitteki metroya binmeyi dusundugunde, yol parasi var mi diye bakmistida, demir para koydugu gozde kirk senti gorunce bayagi sevinmisti. Kendi yol parasini odeyebilecekti. Gerci Camilo, onu basamaklarin tepesine kadar gecirip makineye caktirmadan bes sent attiktan sonra turnikeyi hafifce iterek yol vermeyi aliskanlik edinmisti ama olsun.”
https://images.gr-assets.com/books/1...37l/129671.jpg
“She had the purse in her hand when she came in. Standing in the middle of the floor, holding her bathrobe around her and trailing a damp towel in one hand, she surveyed the immediate past and remem-bered everything clearly. Yes, she had opened the flap and spread it out on the bench after she had dried the purse with her handkerchief. She had intended to take the Elevated, and naturally she looked in her purse to make certain she had the fare, and was pleased to find forty cents in the coin envelope. She was going to pay her own fare, too, even if Camilo did have the habit of seeing her up the steps and dropping a nickel in the machine before he gave the turnstile a little push and sent her through it with a bow.”
-
Rus roman ve oyun yazari Mihail Afansyevic Bulgakov'un dogum yil donumu ( 15 Mayis 1891)
"Kartlariniz?" diye tekrarladi yine kadin."Guzelim..." diye basladi Korovyev oksayici bir sesle. "Ben guzel muzel degilim" diye onun sozunu kesti kadin. "Ama soyleyin bana: Dostoyevski'nin yazar olduguna inanmak icin kendisinden kimlik karti mi istemeniz gerekirdi? Hicbir kimlik karti gerekmeksizin rastgele bir eserinden bes yaprak alin, karsinizdaki adamin yazar oldugunu hemen anlarsiniz. Hem, onun bir kimlik karti edindigini de hic sanmiyorum! Sen ne dersin?" diye sordu Korovyev Behennot'a. Gazocagini kalin defterin yanina birakmis, isten kararan alnini silmekle ugraşan Behennot, "Hayati boyunca yazar oldugunu gösterir bir kimlik karti bulunmadigina bahse girerim!" dedi. Korovyev'in mantık orgusu karsisinda iyiden iyiye sasiran kadin, "Siz Dostoyevski degilsiniz" dedi. "Hah hah ha! Kim bilir, kim bilir?" diye soylendi Korovyev. "Dostoyevski oldu" dedi kadin. "Protesto ediyorum!" diye atesli bir sesle haykirdi Behennot. "Dostoyevski olumsuzdur!" "Kimlik kartlariniz yoldaslar" dedi kadin. Bir turlu inadindan vazgecmeyen Korovyev, "Insaf edin, artik bu is gulunc olmaya basladi" dedi. "Bir yazar, kimligini kartiyla degil yazdiklariyla ispatlar. Kafamda ust uste yigilan tasarilar hakkinda ne biliyorsunuz? Ya da su kafanin icinde biriken tasarilar hakkinda?" Ustat ile Margarita
https://alastairsavage.files.wordpre...-margarita.jpg
"Where are your membership cards? ' the woman repeated.'Dear lady . . .' Koroviev began tenderly. 'I'm not a dear lady,' interrupted the woman.'Oh, what a shame,' said Koroviev in a disappointed voice and went on : ' Well, if you don't want to be a dear lady, which would have been delightful, you have every right not to be. But look here--if you wanted to make sure that Dostoyevsky was a writer, would you really ask him for his membership card? Why, you only have to take any five pages of one of his novels and you won't need a membership card to convince you that the man's a writer. I don't suppose he ever had a membership card, anyway I What do you think?' said Koroviev, turning to Behemoth.'I'll bet he never had one,' replied the cat, putting the Primus on the table and wiping the sweat from its brow with its paw."You're not Dostoyevsky,' said the woman to Koroviev."˜ How do you know? ''Dostoyevsky's dead,' said the woman, though not very confidently.'I protest! ' exclaimed Behemoth warmly. ' Dostoyevsky is immortal!' 'Your membership cards, please,' said the woman. 'This is really all rather funny! ' said Koroviev, refusing to give up. 'A writer isn't a writer because he has a membership card but because he writes. How do you know what bright ideas may not be swarming in my head? Or in his head? "
-
Isvicreli yazar ve mimar Max Frisch’in dogum yildonumu (15 Mayis 1911)
“Bir balayi yolculugu (derdi hep) yeter de artar bile, bunun disinda yolculuk yapmak gereksizdir, her seyi yayinlardan izleyebilirsiniz, yabanci dil ogrenebilirsiniz beyler ama yolculuk yapmak beyler, Ortacag davranisidir, bugun arti haberlesme araclarina sahibiz, kaldi ki yarin ya da obur gun dunyayi evimize getiren haberlesme araclarina sahip olacagiz, bir yerden bir yere gitmek geriye donustur, guluyorsunuz beyler ama boyledir bu, hicbir trafigin kalmadigi gun gelecektir, yalniz yeni evliler bir faytonla dunyayi gezecekler, baska da hic kimse - guluyorsunuz beyler, ama yasayacaksiniz bunu!”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“ ‘A honeymoon’ (he always said that) "is quite enough, afterward you will find everything of importance in publications, learn foreign languages, gentlemen, but traveling, gentlemen, is medieval, today we have means of communication, not to speak of tomorrow and the day after, means of communication that bring the world into our homes, to travel from one place to another is atavistic. You laugh, gentlemen, but you will live to see it!”
"Onemli olan, sozcuklerin arasindaki ifade edilemeyen beyaz alandir. Sozcuklerin anlattigi, gercek dusuncemizi dile getirmeyen onemsiz seylerdir hep. Gercek niyetimizi en iyi ihtimalle dolambacli bir yoldan ifade edebiliriz."
https://www.swissinfo.ch/image/30170...6-30170444.jpg
“What is important is what cannot be said, the white space between the words. The words themselves always express the incidentals, which is not what we really mean. What we are really concerned with can only, at best, be written about, and that means, quite literally, we write around it.”
-
Ingiliz oyun yazari ve senarist Peter (Levin) Shaffer’in dogum yildonumu (15 Mayis 1926)
http://www.azquotes.com/picture-quot...r-41-35-84.jpg
“Sorun su ki; sen hayatini kendin harcamazsan, baskalari senin yerine harcar.”
https://quotefancy.com/media/wallpap...rustration.jpg
“Kendi husranimin suc ortagiydim.”
-
Italyan asilli Amerikali aktor, televizyonda oyunculuk kariyerinin disinda, sinemada yonetmenlik, oyunculuk ve senaristlik yapan Calogero Lorenzo "Chazz" Palminteri'nin dogum gunu (15 Mayis 1952)
https://italialiving.com/wp-content/...e-1024x954.jpg
https://38.media.tumblr.com/726ba381...efdfo2_500.gif
https://68.media.tumblr.com/tumblr_m...4tbno1_500.gif
-
Fransiz oyun ve roman yazari Sidonie-Gabrielle Colette’in romanindan uyarlan, Vincente Minnelli’nin yonettigi romantik komedi-muzikal Gigi, 15 Mayis 1958’de New York City’de gosterime girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...7,1000_AL_.jpg
http://i.cdn.turner.com/v5cache/TCM/...2016042313.jpg