-
Turk Yahudi kokenli, Fransiz asilli Uruguay vatandasi filozof, yazar, denemeci ve sair Albert Caraco’nun dogum yildonumu (8 Temmuz 1919)
“Dunya cirkin, giderek daha da cirkinlesecek, ormanlar balta darbeleriyle yok oluyor, her yandan sehirler her seyi yutarak yukseliyor, coller her yerde yayiliyor, coller de insanýn eseri. Topragin olumu sehirlerin uzaga yansiyan golgesidir, simdi buna suyun olumu de ekleniyor, sirada havanin olumu var, ama dorduncu element olan ates, digerlerinin intikamini almak icin varligini surdurecek; bizler siramiz geldiginde atesle olecegiz. Evrensel olume dogru ilerliyoruz, en bilgili ve gorgulu olanlar bunun farkinda.” Kaos’un Kutsal Kitabi
https://images.gr-assets.com/books/1...4l/1818603.jpg
“El mundo es feo, lo será cada vez más, los bosques caen bajo el hacha, las ciudades crecen engulléndolo todo, y por doquier los desiertos se extienden, los desiertos también son obra del hombre, la muerte del suelo es la sombra que las ciudades proyectan a la distancia, ahora se une a eso la muerte del agua, después será la muerte del aire, pero el cuarto elemento, el fuego, subsistirá para que los otros sean vengados, por el fuego nos tocará morir. Caminamos hacia la muerte universal y los más enterados lo saben, saben que no hay remedio para esas calamidades desencadenadas por las obras.”
“Icinde yasadigimiz sehirler olumun okullaridir, cunku gayri insanidirler. Bu sehirlerin her biri ugultunun ve les kokusunun kesistigi kavsaklar halini almistir, her biri binalardan olusan bir kaos olmustur, milyonlarcamiz bu sehirler icine yigilarak yasama nedenimizi yitirmekteyiz.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Las ciudades que habitamos son las escuelas de la muerte, porque son inhumanas. Cada una se ha convertido en el cruce del rumor y del hedor, cada una convertida en un caos de edificios, donde nos apilamos por millones, perdiendo nuestras razones de vivir.”
-
Fransiz filozof ve sosyolog Edgar Morin’in dogum gunu (8 Temmuz 1921)
“Guven verici ve rahatlatici Sapiens kavraminin ardina saklanan insanin gercek yuzu ortaya cikiyor. Insan, yogun ve kararsiz bir duygusalliga sahip, gulumseyen, gulen, aglayan, endiseli, kaygili, oyuncu bir canli; mest olan, kendinden gecen ve seven bir varlik; hayallerle dolu, olumu bilen ama olume inanmayan bir yaratik; miti ve buyuyu yaratan, kendisine hayaletlerin ve Tanrilarin musallat oldugu, hayal ve vehimlerle beslenen, nesnel dunyayla daima kararsiz iliskiler icinde olan oznel bir canli; hataya, gaflete acik, duzensizlik yaratan mufrit bir varliktir. Ve hayali olan ile gercek olan arasindaki gidip gelmelerin, kararsýzligin, istikrarsýzligin, olcusulugun ve vehimlerin bir arada olusuna, nesnel ile ozneli, yanlis ile duzensizligi karistirmaya delilik adini verdiđimize gore homo-sapiens'in homo-demens oldugunu gormek zorundayiz.” Yitik Paradigma: Insan Dogasi
https://www.zupimages.net/up/17/29/w23k.jpg
“Dčs lors surgit la face de l’homme cachée par le concept rassurant et émollient de sapiens. C’est un ętre d’une affectivité intense et instable qui sourit, rit, pleure, un ętre anxieux et angoissé, un ętre jouisseur, ivre, extatique, violent, aimant, un ętre envahi par l’imaginaire, un ętre qui sait la mort et ne peut y croire, un ętre qui sécrčte le mythe et la magie, un ętre possédé par les esprits et les dieux, un ętre qui se nourrit d’illusions et de chimčres, un ętre subjectif dont les rapports avec le monde objectif sont toujours incertains, un ętre soumis ŕ l’erreur, ŕ l’errance, un ętre ubrique qui produit du désordre. Et comme nous appelons folie la conjonction de l’illusion, de la démesure, de l’instabilité, de l’incertitude entre réel et imaginaire, de la confusion entre subjectif et objectif, de l’erreur, du désordre, nous sommes contraints de voir qu’homo sapiens est homo demens.“
-
Isvicreli - Amerikali psikiyatrist Elisabeth Kubler-Ross’un dogum yildonumu (8 Temmuz 1926)
https://2.bp.blogspot.com/-WK_U-wq2E...76227758_n.jpg
"Tanidigim en guzel insanlar, yenilgiyi, aciyi, mucadeleyi ve kaybi yasamis olan ve diplerden cikis yolunu kendileri bulmus romantik olan insanlardir. Bu kisiler yasama karsi gelistirdikleri kendine has takdir, direnis, duyarlilik ve anlayisla; sefkat, nezaket, bilgelik ve derin sevgiden kaynaklanan bir ilgi ve sorumlulukla doludurlar. Guzel insanlar oylece ortaya cikmazlar; onlar olusurlar.”
http://www.azquotes.com/picture-quot...s-16-39-18.jpg
“Dunyamýzda sinirli bir zamana sahip oldugumuzu anladigimizda ve son anin geldigini asla bilmenin bir yolunun bulunmadigini gercekten bildigimizde – her gunu tam anlamiyla yasar ve sadece buna sahip oldugumuzu anlariz.”
http://emilierichards.com/wp-content...e-1024x512.png
“Insanlar renkli cam pencerelere benzerler. Gunes parildarken onlar da piril pirildir; fakat karanlik olunca gercek guzellikleri ancak iceriden isik gelirse meydana cikar.”
-
Ingiliz doktor, yazar, entelektuel ve sosyal reformcu Havelock Ellis’in (Henry Havelock Ellis) olum yildonumu (8 Temmuz 1939)
https://izquotes.com/quotes-pictures...llis-57383.jpg
“Yasama sanati aldirmamanin ve dayanmanin hassas karisimýndan olusur.”
https://izquotes.com/quotes-pictures...lis-227010.jpg
“Cagdas dunyanin butun dinsel sorunlarinin kaynagi, Kudus'te bir akil hastanesinin bulunmayisidir.”
-
Addams Ailesi’nde anne karakteri Morticia Addams’i canlandiran Amerikali aktris, yonetmen ve eski model Anjelica Huston’in dogum gunu (8 Temmuz 1951)
https://media.giphy.com/media/SxtYnwaV9HvwI/giphy.gif
http://38.media.tumblr.com/3613505e9...0vkjo1_500.gif
-
Amerikali manevi ogretmen, yazar ve ogretim gorevlisi Marianne Williamson’in dogum gunu (8 Temmuz 1952)
http://www.azquotes.com/picture-quot...-57-1-0188.jpg
“Bir kimse ile karsilastiginiz zaman, bunun kutsal bir karsilasma oldugunu unutmayin. Onu nasil gorurseniz, kendinizi de oyle goreceksiniz. Ona nasil davranirsaniz, kendinize de oyle davranacaksiniz. Onun hakkinda ne dusunurseniz, kendi hakkinizda da oyle dusuneceksiniz. Bunu asla unutmayin, cunku siz o insanda ya kendinizi bulacak ya da yitireceksiniz.”
https://quotefancy.com/media/wallpap...hat-we-are.jpg
“Bizim en derin korkumuz yetersiz olmak degildir. En derin korkumuz sinirsiz guce sahip olmamizdir. Bizi en cok korkutan karanlik yanimiz degil, aydinlik yanimizdir.”
https://quotefancy.com/media/wallpap...ened-about.jpg
“Etrafinizdaki insanlar kendini guvensiz hissetmeyecek diye sizin kendinizi kucultmenizde bir aydinlanma yoktur. Hepimiz tipki cocuklarýn yaptigi gibi parildamak icin buradayiz.”
-
Amerikali yazar, gazeteci ve Newsweek kose yazari Anna Quindlen’in dogum gunu (8 Temmuz 1953)
“Asla yasaminizi ve isinizi birbirine karistirmayin. Size bunu soylemek zorundayim. Ikincisi ilkinin yalnizca bir parcasi. Senator Paul Tsongas, kanser oldugunu ogrendikten sonra yeniden secime girme karari aldiginda bir arkadasimin ona yazdigi su sozleri her zaman hatirlayin: ‘Hic kimse olum doseginde keske buromda daha fazla zaman gecirseydim demez.’ ”
https://www.fearrington.com/wp-conte...en-946x519.jpg
“Don't ever confuse the two, your life and your work. That's what I have to say. The second is only a part of the first. Don't ever forget what a friend once wrote to Senator Paul Tsongas when the senator had decided not to run for reelection because he'd been diagnosed with cancer: ‘No man ever said on his deathbed I wish I had spent more time at the office. ‘"
-
Italyan gazeteci, denemeci, edebiyat elestirmeni, sair ve roman yazari Giovanni Papini’nin olum yildonumu (8 Temmuz 1956)
http://www.fondazioneprimoconti.org/...nni-papini.jpg
"Yalnizca yasamin gizi olumde degil, isigin gizi de karanlikta, iyinin gizi kotulukte, dogrunun gizi yanlislikta, evetin gizi hayirdadir! Bu yuzden yasamak isteyen her Faust, yasami, tipki bir sevgiliyi kucaklar gibi, onun her seyini duyumsamak, her yanini kucaklamak, her seyin tadina varmak isteyen her tutkulu olmeye hazirlanmali, kendini olumun icine koymalidir. Bir an yogun bir bicimde yasamayi basarabilirsek, yasam agir bir olumdur, her kosnu, bu uzun can cekisin onca sicrayisindan, olum hiriltisindan biridir yalnizca." Kacan Ayna
http://image.anobii.com/anobi/image_...892a6eaaa33fb0
“Non soltanto il segreto della vita č nella morte ma il segreto della luce č nelle tenebre, il segreto del bene č nel male, il segreto della veritŕ č nell'errore, il segreto del sě č nel no! E allora ogni Faust che vuol vivere, ogni anima avida che vuol abbracciare la vita come si abbraccia un'amante per sentirla tutta, per baciarla tutta, per goderla tutta deve prepararsi a morire, deve mettersi dentro la morte. Se noi riusciamo, in qualche momento, a vivere intensamente, gli č che la vita č un lento morire e che ogni voluttŕ č uno dei tanti sobbalzi e rantoli di questa lunga agonia.”
“Ben para kazanmak icin, kendimi guzel gostermek icin, mutevazi genc kizlara ve sisman adamlara kur yapmak icin ya da kentsel sohretin defne dallarindan olusan karnavalimsi pacavrasini siyah sapkamin uzerine takmak icin yazmiyorum. Sadece icimi dokmek icin yaziyorum; akla gelebilecek en pis cukurlara icini dokmek, ey aylak baritonlarin duyarli dus gucleri.” Bitik Adam
https://images.gr-assets.com/books/1...9l/1010504.jpg
“Io non scrivo per far quattrini, non scrivo per farmi bello, non scrivo per ruffianeggiare colle modeste fanciulle e cogli uomini grassi, non scrivo neanche per metter sul mio nero cappello a cencio la carnevalesca rama d'alloro della fama cittadina. Scrivo unicamente per sfogarmi — per sfogarmi nel senso piů fognaiolo che vi sia dato pensare, delicate immaginazioni di baritoni a spasso. “
-
-
2013 yýlýnda Locus Odulunu kazanan, Amerikali fantezi roman yazari Erin Morgenstern’in dogum gunu (8 Temmuz 1978)
“Sirlarin gucu vardir ve o gucler paylasilinca azalir. Bu yuzden iyi, cok iyi saklanmalari gerekir. Sirlari, gercek sirlari, onemli olanlari, baskalariyla paylasmak, bir tek kisiyle bile olsa, degismelerine neden olur. Kagida dokmek daha beterdir; cunku ne kadar ozenli olursan ol, karalanmis o sirlari kac gozun gorecegini kim bilebilir? Bu yuzden sirrini kendine saklamak onun icin oldugu kadar kendi iyiligin icin de en iyisidir.” Gece Sirki
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Secrets have power. And that power diminishes when they are shared, so they are best kept and kept well. Sharing secrets, real secrets, important ones, with even one other person, will change them. Writing them down is worse, because who can tell how many eyes might see them inscribed on paper, no matter how careful you might be with it. So it's really best to keep your secrets when you have them, for their own good, as well as yours.”
“Gecmiţ tipki parmaklarinda kalan pudra sekeri gibi ustunde kalir. Bazi insanlar geçmislerinden kurtulabilirler ama o, seni su anda oldugun yere iten olaylar ve seyler hala oradadir.”
https://www.washingtonpost.com/rf/im...jpg?t=20170517
“The past stays on you the way powdered sugar stays on fingers. Some people can get rid of it but it's still there, the events and t hings that pushed you to where you are now.”
-
Kaliforniyali new wave grubu The Go-Go's, cikis albumu Beauty and the Beat’i 8 Temmuz 1981’de I.R.S. etiketiyle piyasaya surdu.
http://vinylsamongotherthings.com/wp...9/105_5271.jpg
-
Ingiliz yazar J. K. Rowling, Harry Potter serisinin 3.kitabi Harry Potter ve Azkaban Tutsagi’ni (Harry Potter and the Prisoner of Azkaban - Harry Potter e il prigioniero di Azkaban) 8 Temmuz 1999’da Bloomsbury araciligiyla Londra’da yayinladi.
" ‘Mr Aylak, Profesör Snape'e selamlarini sunar ve anormal derecede buyuk burnunu baskalarinin isine sokmamasini rica eder.’
Snape dondu kaldi. Harry nutku tutulmus halde mesaja bakiyordu. Ama harita bununla kalmadi. Ilkinin altinda baska yazilar da beliriyordu.
‘Mr Catalak, Mr Aylak'a katilmakla kalmayip, Profesör Snape'in cirkin bir rezil oldugunu eklemek ister.’
Durum o kadar ciddi olmasa, cok komik olurdu aslinda. Ustelik dahasý da vardý...
‘Mr Patiayak boyle bir budalanin Profesor olabilmesine nasil hayret ettigini belirtmek ister.’
Harry dehset icinde gozlerini yumdu. Onlari yeniden actiginda, harita son sozunu soylemisti.
‘Mr Kýlkuyruk, Profesor Snape'e iyi gunler diler ve sacini yikamasini salik verir, pis herif.’"
https://hpmedia.bloomsbury.com/rep/s...76_309040.jpeg
“ ‘Mr Moony presents his compliments to Professor Snape, and begs him to keep his abnormally large nose out of other people's business.'
Snape froze. Harry stared, dumbstruck, at this message. But the map didn't stop there. More writing was appearing beneath the first.
'Mr Prongs agrees with Mr Moony, and would like to add that Professor Snape is an ugly git.'
It would have been funny if the situation hadn't been so serious. And there was more...
'Mr Padfoot would like to register his astonishment that an idiot like that ever became a Professor.'
Harry closed his eyes in horror. When he'd reopened them, the map had had its last word.
'Mr Wormtail bids Professor Snape good day, and advises him to wash his hair, the slimeball.’ ”
-
Christopher Nolan’in yonettigi, Leonardo DiCaprio, Joseph Gordon-Levitt ve Ellen Page’in rol aldigi aksiyon-macera-bilim kurgu Baslangic’in (Inception) promiyeri 8 Temmuz 2010’da Londra’da yapildi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...5,1000_AL_.jpg
-
1 Akademi, 1 Golden Globe ve 1 BAFTA Odulu sahibi Amerikali aktor Ernest Borgnine'in olum yildonumu (8 Temmuz 2012)
http://i.dailymail.co.uk/i/pix/2012/...79_634x450.jpg
http://nightflight.com/wp-content/up...-THE-BUS-5.jpg
-
Ingiliz heavy metal grubu Judas Priest, 17.studyo albumu Redeemer of Souls’u 8 Temmuz 2014’de Amerika’da Columbia etiketiyle piyasaya surdu.
https://imagescdn.juno.co.uk/full/CS539685-01A-BIG.jpg
-
http://cristianaziraldo.altervista.o...he-shelley.jpg
Eski bir diyardan bir yolcuya rastladim
Dedi ki; koca bir anitin iki ayagi duruyor
Colun tam ortasinda,kumlarin tam uzerinde
Yari batmis,kaslari catik yuzuyle bir bas
Buzulmus dudaklariyla sanki sesleniyor
Yontucunun nice tutkularini yakalayip
Simdi bile yasayan bu cansiz seylere aktardigi
Elleriyle taklit ettigi ve kalbiyle besledigi
Anitin kaidesinde sunlar okunuyor:
"Ben Krallar Krali Ozmandias'im."
Ey guclu olan, su yaptigim islere bak ve titre"
O tarihi anitin, ucsuz bucaksiz cevresinde
Arasan sadece koca bir govde ve kalintilar
Baskaca uzanip giden yalnizlik ve kumlar.
-
https://pbs.twimg.com/media/CoNLVzhW8AARHvq.jpg
Bir dagin cenneti opsunene bak
Ve birbiriyle kucaklasan dalgalara;
Kardes cicek bagislanmaz
Kardesi onu hos gorduyse:
Ve gunisigi kucaklar topragi,
Ve ayisigi oper denizi
Ne degeri var tum bu opuslerin,
Sen beni opmedikce?
-
Japon sair ve saray mensubu Ariwara no Narihira’nin olum yildonumu (9 Temmuz 880
Su bizim dunyamizda eger
Butun acan kiraz cicekleri
Tukenseydi
Baharin kalbi
Belki rahat ederdi.
https://bushoojapan.com/wp-content/u...0477a7c7-1.jpg
The heart of Spring
If, in this world of ours
All the cherry blossom
Disappeared
The heart of spring
Might find peace
-
Belcikali ressam Jan van Eyck'in dogum yildonumu (9 Temmuz 1390)
Ritratto dei coniugi Arnolfini (Portrait of Giovanni Arnolfini and His Wife, 1434)
https://artmasko.files.wordpress.com...pg?w=460&h=626
-
Italyan ressam Orazio Gentileschi'nin(Ressam Artemisia'nin babasi) dogum yildonumu (9 Temmuz 1563)
Ritrovamento di Mosč (The Finding of Moses, 1623)
http://www.settemuse.it/pittori_scul...C3%A8_1623.jpg
-
Alman sair Angelus Silesius’un (Johannes Scheffler) olum yildonumu (9 Temmuz 1677)
Gul gibidir ruhum, ve dikenidir bedendeki sehvet
Bahar Allah’in rahmeti, gazabý ise soguk kis
Tomurcuklarý iyi ameller, dikenleri bedenin ayibi
Faziletle suslenir o, ve cennette huzur bulur.
Vakit eristiginde, bahar vasil oldugunda,
Allah’in gulu olacaktir, tek secilmiţ olan.
https://anotherthousandwords.files.w...sius-quote.png
Die Ros ist meine Seel, der Dorn des Fleisches Lust,
Der Frühling Gottes Gunst, sein Zorn ist Kält und Frost,
Ihr Blühn ist Gutes tun, den Dorn, ihr Fleisch, nicht achten,
Mit Tugenden sich ziern und nach dem Himmel trachten.
Nimmt sie die Zeit wohl wahr und blüht, weils Frühling ist,
So wird sie ewiglich für Gottes Ros erkiest.
-
Ingiliz roman yazari Ann Radcliffe'in dogum yildonumu (9 Temmuz 1764)
"Satonun yillardir kapali kalmis ve gecen zaman icinde sartlarin etkisiyle tuhaf bir kasvet havasina burunmus bir bolumunde isik gorulmesi, dogal olarak saskinlik ve korku yaratmisti. Siradan halkin zihni, dogaustune dair her seyi buyuk bir hevesle kabul eder. Dolayisiyla hizmetkarlar da satonun guney bolumunun dogaustu bir guc tarafindan ele gecirildigine inanmakta gecikmediler. Uykuya dalamayacak kadar tedirgin olduklari icin de gecenin geri kalaninda nobet tutmaya karar verdiler. Bu amacla, isigin geldigi guney kulesini gorebilecekleri dogu balkonuna yerlestiler. Gece olaysiz gecti ve tarifsiz bir keyifle izledikleri safak vakti, ustlerine coken korkunun kasvetini bir sureligine dagitti. Ne var ki, aksamin geri gelisi genel korkuyu yeniden canlandirdi ve sato halki ardi ardina birkac gece boyunca guney kulesini gozetledi. Bu sure icinde kayda deger bir sey gorulmemis olsa da, cok gecmeden satonun guney tarafinin hayaletli oldugu yonunde bir bilgi ortaya cikti ve herkes tarafindan benimsendi." Sicilya'da Bir Ask Hikayesi
http://images.gr-assets.com/books/14...l/25008408.jpg
"The appearance of a light in a part of the castle which had for several years been shut up, and to which time and circumstance had given an air of singular desolation, might reasonably be supposed to excite a strong degree of surprise and terror. In the minds of the vulgar, any species of the wonderful is received with avidity; and the servants did not hesitate in believing the southern division of the castle to be inhabited by a supernatural power. Too much agitated to sleep, they agreed to watch for the remainder of the night. For this purpose they arranged themselves in the east gallery, where they had a view of the south tower from which the light had issued. The night, however, passed without any further disturbance; and the morning dawn, which they beheld with inexpressible pleasure, dissipated for a while the glooms of apprehension. But the return of evening renewed the general fear, and for several successive nights the domestics watched the southern tower. Although nothing remarkable was seen, a report was soon raised, and believed, that the southern side of the castle was haunted."
-
Irlanda asilli Ingiliz siyaset adami, yazar, hatip, siyaset kuramcisi ve filozof Edmund Burke’nin olum yildonumu (9 Temmuz 1797)
“Bizler Rousseau'nun donmeleri ya da Voltaire'in muritleri degiliz; aramizdan Helvetius'un da bir ilerleme kaydettigi soylenemez. Ateistler bizlere ogut veremez, deliler de bize kural koyamazlar.”
https://static01.nyt.com/images/2014...rthy-jumbo.jpg
“We are not the converts of Rousseau; we are not the disciples of Voltaire; Helvetius has made no progress amongst us. Atheists are not our preachers; madmen are not our lawgivers.”
http://izquotes.com/quotes-pictures/...rke-215050.jpg
“Tavirlar kanunlardan onemlidir. Tavirlar; daima, surekli, icinde yasadigimiz hava gibi, fark edilmeksizin; kizdirir ve sakinlestirir, yozlastirir ve saflastirir, barbarlastirir ve inceltir.”
-
Cek gazeteci, yazar ve sair Jan Neruda’nin dogum yildonumu (9 Temmuz 1834)
“Hic kimse, yeni fikirler olmadan edebiyata girme hakkina sahip degildir.”
https://images-na.ssl-images-amazon....1YEVVrQqOL.jpg
“No one has the right to enter literature without fresh new ideas.”
http://www.azquotes.com/picture-quot...a-37-75-72.jpg
“Erkekler, kendilerine en ufak bir ilgisi olmadigi halde, her kadini kiskanir.”
https://quotefancy.com/media/wallpap...question-A.jpg
“Hicbir okuyucunun bir soru sormadigini biliyorum. Bir yazar, okuyucularina onun iyiligine zorlamalidir.”
-
-
Ingiliz yazar Barbara Cartland’in dogum yildonumu (9 Temmuz 1901)
James Sokaginda sarhos adamlar.
Boyali gozlu kucuk kizlari satin alirlar,
Ayaklari kanayarak baca tirmanan cocuklar,
Acikli feryatlarini kurumlar yutar.
https://images.gr-assets.com/books/1...9l/7049273.jpg
Drunken fops in St. James Street
buy little girls with painted eyes,
while climbing boys with bleeding feet
choke in the soot their piteous cries
-
Ingiliz yazar, sanatci, sair ve illustrator Mervyn Peake’in dogum yildonumu (9 Temmuz 1911)
“Simdi kapilar savrularak acilmaya, koridorlarda sesler yankilanmaya, duvarlarda isiklar titresmeye baslayacakti. Simdi tas peteklerde ihtiraslar kilden formlar icinde dolasacakti. Gozyaslari ve tuhaf kahkahalar olacakti. Golgeli tavanlarin altinda vahsice dogumlar ve olumler yasanacakti. Ve dusler, ve siddet, ve hayal kirikliklari. Ve yakinda alev yesili bir safak sokecek. Ve sevgi isyanini haykiracak! Cunku yarin baska bir gun…”
https://images-na.ssl-images-amazon....1tcbrjZYLL.jpg
“And yet, by now there would be doors flung open; there would be echoes in the passageways, and quick lights flickering along the walls. Through honeycombs of stone would now be wandering the passions in their clay. There would be tears and there would be strange laughter. Fierce births and deaths beneath umbrageous ceilings. And dreams, and violence, and disenchantment. And there shall be a flame-green daybreak soon. And love itself will cry for insurrection! For tomorrow is also a day.. .”
-
Senegal ve Kamerun kokenli Fransiz sair David Diop’un dogum yildonumu (9 Temmuz 1927)
Gunes piril pirildi kulubemde
Karilarim meltemlerle salinan
Agaclar gibi parlak ve inceydiler
Cocuklarim buyuk nehrin sularina
Dalarlardi, ta dibine kadar
Kanom, timsahlarla kavga ederdi
Sevgili ay, danslarimiza gulumserdi
O gunlerin tam tamlari guzeldi
Tam tamlari neseli gunlerimin
Gecmiste kalmis ozgurluk gunlerimin.
Sonra bir gun –bir uzun sessizlik
Gunesin iisiklari olmustu kulubemde
Simdi kulubem bombos.
Karilarimin boyali agizlari
Ezildi celik bakisli zalimlerin agizlarinda
Cocuklarim ciplak guzelliklerini terk ettiler
Giydiler uniformasini demirin ve kanin
Senin sesin bile oldu
Esirligin zinciri benim kalbimi bile kiraladi
Ah nerde o gunlerin tam tami
Nerde bizim atalarýmizin tam tami.
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
The sun used to laugh in my hut
And my women were lovely and supple
Like palm trees in the evening breeze
My children would go gliding over the mighty river
Whose waters were deep as death
And sny dug-outs used to wrestle with the crocodiles
The mother moon would take part in our dancing
Frenzied and heavy the beating of the tom-tom
Tom-tom of Joy Tom-tom of Come-what-may
All around the fires of liberty
Then one day, silence .
The rays of the sun seemed to fade and. die
And in my but now emptied of meaning
My women pressed their painted mouths
Against the hard thin lips of steel~eyed conquerors .
My children laid aside their peaceful nakedness
For the uniform of iron and blood
And now you are no more, yes even you
Tom-tom of roy nights Tom-tom of my fathers
The chains of slavery have torn my heart to shreds
-
Ingiliz Norolog ve unlu Karisini Sapka Sanan Adam'in (The Man Who Mistook His Wife for a Hat) yazari Oliver Sacks'in dogum yildonumu (9 Temmuz 1933)
"Her birimiz, bir biyografi bir hikayeden ibaretiz. Her birimiz, algilarimiz, duygularimiz dusunce ve davranislarimizla bilincdisi olarak, icimizde, surekli, etkili bir anlatiyi yapilandiririz. Icsel konusmalarimiz, sozel anlatilarimiz da buna dahildir. Biyolojik ve fizyolojik acidan birbirimizden pek farkli olmasak da tarihsel olarak, hikayelerimiz acisindan hepimiz birbirimizden farkli ve ozgun kisileriz."ť Oliver Sacks, Karisini Sapka Sanan Adam
http://www.oliversacks.com/os/wp-con...-For-A-Hat.jpg
"If we wish to know about a man, we ask 'what is his story--his real, inmost story?'--for each of us is a biography, a story. Each of us is a singular narrative, which is constructed, continually, unconsciously, by, through, and in us--through our perceptions, our feelings, our thoughts, our actions; and, not least, our discourse, our spoken narrations. Biologically, physiologically, we are not so different from each other; historically, as narratives--we are each of us unique."
-
Amerikali bilim kurgu ve korku romanlari yazari Dean Ray Koontz’un dogum gunu (9 Temmuz 1945)
“Onlarýn sevgisi tutkudan, sefkatten, saygidan daha derindir. O kadar derindir ki, onun kaynagi mizahtir. Mizah, umut ciceginin bir yapragidir ve umut, guven agacinin dallarýnda acan bir cicektir. Onlar birbirlerine ve hayatin bir anlami olduguna inanirlar.” Kehanet
http://ecx.images-amazon.com/images/I/41XXjyNr7aL.jpg
“Their love is deeper than desire, than affection, than respect, so deep that its wellspring is humor. Humor is a petal on the flower of hope, and hope blossoms on the vine of faith. They have faith in each other and faith that life has meaning,”
"Cesaret, sevgi, dostluk,
Merhamet ve anlayis,
Bizi basit hayvanlardan ayirip yukseltin
Ve insanligi tanimlayin. " Yabancilar
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Courage, love, friendship
Compassion, and empathy
Lift us above the simple beasts
And define humanity.”
“Yer ustunde yasadigi gunlerin artik geride kaldigini farketmesiyle birlikte GPS'i olmayan ilk arabasi, eskice bir Chevy'i ikinci el pazarindan almisýţ; Meksika'da yeniden modifiye edilmis calinti araclara henuz bulasmamisti. Travis ile birlikte Virginia'dan Kaliforniya'ya ulkeyi bir uctan diger uca gecmis; yasalara uyma egitimini kullanarak,sonuna kadar hayatina adapte ederek takip edilmediklerinden, peslerine dusulebilecek bir iz birakmadiklarindan, her ţeyi nakit parayla alip dikkat cekmediklerinden emin olmustu.” Sessiz Kose
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Once she realized that her days of living an aboveground life were behind her, she'd gotten her first car without GPS, an ancient Chevy purchased off a used-car lot, not yet a stolen vehicle repurposed and souped-up in Mexico. With Travis, she'd driven cross-country, from Virginia to California, employing her law-enforcement training to be sure they were never tailed and that they left no trail to follow paying cash and keeping a low profile.”
-
-
Russell-Einstein Bildirisi (The Russell-Einstein Manifesto) Bertrand Russell tarafindan 9 Temmuz 1955’te Londra’da yayinlandi.
"Insanligin kargi kargiya oldugu bu trajik durumda, bilim insanlarinin kitle imha silahlarinin gelistirilmesi sonucu olarak ortaya cikan tehlikeleri degerlendirmek ve ekteki taslak belge ruhuna uygun bir cozum onerisini tartismak icin bir araya gelmelerinde yarar oldugunu dusunuyoruz.
Bu nedenle, burada su ya da bu devletin, kitanin ya da inancin mensuplari olarak degil, ama birer insan ve varligi tehlikede olan insan neslinin birer mensubu olarak konusuyoruz. Dunyamizin her tarafi catimalarla dolu ama komunizm ile anti-komunizm arasindaki muthis mucadele diger tum catiţmalari golgede birakiyor…”
https://yp6uap4od3sncuze-zippykid.ne...7/einstine.png
“In the tragic situation which confronts humanity, we feel that scientists should assemble in conference to appraise the perils that have arisen as a result of the development of weapons of mass destruction, and to discuss a resolution in the spirit of the appended draft.
We are speaking on this occasion, not as members of this or that nation, continent, or creed, but as human beings, members of the species Man, whose continued existence is in doubt. The world is full of conflicts; and, overshadowing all minor conflicts, the titanic struggle between Communism and anti-Communism…”
-
-
-
Fransiz yazar, sosyolog, antropolog ve filozof Georges Bataille’in olum yildonumu (9 Temmuz 1962)
"Reims'daki evimizin sokaginda. Bisikletle yola cikiyorum. Arnavut kaldirimli sokak ve tramvay raylari. bisiklet ustundeyken insani epey rahatsiz ediyor. Arnavut kaldirimli sokakta insan sagdan mi yoksa soldan mi gidecegini bilemiyor. Raylarýn sayisi artiyor. Bir tramvayi siyirip geciyorum ama bir sey olmuyor. Bir donemecin hemen sonundaki, puruzsuz bir yolun bulundugu yere dogru gitmek istiyorum fakat eminim ki artik cok gec ve once yokus yukari cikip sonra hizla yokus asagi indiginiz o harika yol coktan arnavut kaldirimiyla kaplanmis. Nitekim donemeci gectigimde goruyorum ki yol eskisi gibi degil, yeniden yapmislar ama yeniden yapmak icin onu kopru seklinin iyice one ciktigi kocaman bir hendege donusturmusler. Bu guclu payandalari goruyorum, fakat bicimleri giderek degisiyor; once, icleri toprakla doldurulmasi gereken, tahtalari gevsemis fici iskeletlerinden cemberler goruyorum, sonra, tahtalari dagilmis ficilara donusuyorlar. Devam ediyorum, asiri derecede erkeksi ve kaba saba kiler iscileri ve hatta [korkunç zenciler], gevsemis ince uzun ficiyi dogrultmaya geliyorlar. O an feci bir karanlik cokuyor; Amerikali bir beyefendi olmusum, dolaniyorum. Ficiyi dikmek için, kurumdan kapkara olmus dev halatlari var gucle cekmek gerekiyor, kocaman igrenc sicanlar gibi birtakim hayvanlar kuyruklarindan asilmis halatlara fakat isirabilirler de, hepsini oldurmek gerek. Kiler iscileri bu igrenç mahluklara buyuk zevkle dokunuyor ve gule oynaya tutup asiyorlar onlari; Amerikali ziyaretcininse takim elbisesi kirlenebilir ve sicanlar onu isirabilir, ama onda ne korkudan ne tiksintiden eser var. Fakat zar zor duruyor ayakta, kan icindeki yapis yapis baliklar ya da olu ama tehditkar sicanlar suratina degdi degecek." Ruya
https://images-na.ssl-images-amazon....15dU-b4guL.jpg
"In the street in front of the house we lived in in Reims. I leave on a bicycle. Paved street and streetcar rails. Very annoying on a bicycle. paved street one doesn't know whether to go left or right. Multiplication ofstreetcar rails. I brush against a streetcar but there is no accident. I would like to reach the place where after a turn there is a smooth road but from now on it is no doubt too late and the wonderful smooth road on which you go up and then down with the speed you gain [is] now paved. In fact when I turn the road is no longer as it was before they redid it but in order to redo it, they ,ave transformed it into an immense trench in which pronounced stand out. I see these strong supports but more and more I see them in precarious forms first they are formed by the frames of barrels with disconnected planks in circles that will have to be filled with earth then more and more disconnected barrels to erect. One proceeds as it follows extremely virile and brutal cellar workers and even [horrible blacks] arrive to set up the long and thin tottering barrel. Suddenly an atrocious darkness descends; I go around in the form of an American gentleman. To erect the barrel it is necessary to pull on thick cords black with soot on which animals such as enormous atrocious rats are hung by the tail but which threaten to bite, but they must be killed. The cellar workers are with great pleasure in contact with this scum which they joyfully hang up but the American visitor in his suit risks being stained and bitten and he is not a little disgusted and frightened. however he stands his ground with difficulty the slimy and bloody fish or dead but menacing rats at the level of his face."ťDream
-
Belcikali Frankofon roman yazari Amelie Nothomb’un dogum gunu (9 Temmuz 1966)
"Seni kaybettiysem bunu kabulleniyorum ve gecmisin pirlantalari icin sana tesekkur ediyorum. Bana geri donmen icin kucucuk bir umut varsa seni bekliyorum ve ruhumda sebep oldugun mutlu karmasayi bundan boyle senden saklamayacagima soz veriyorum."ť Kis Yolculugu
https://www.images-booknode.com/book...ver-190543.jpg
"Si je t'ai perdu, je m'incline et te remercie pour les carats du passé. S'il demeurait le moindre espoir que tu me reviennes, je t'attends et te promets, sinon d'ętre plus habile, au moins de ne plus te cacher le désarroi bienheureux qui t'est dű."
https://tabook.it/image/big/78449-9788862430579.jpg
"Se ti ho perduto, mi inchino e ti ringrazio per i carati del passato. Se esiste una minima possibilitŕ che tu torni da me, ti aspetto e ti prometto, se non di essere piů attenta, almeno di non nasconderti il felice scompiglio che ti č dovuto."
-
Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl (Karayip Korsanlarý: Siyah Ýnci'nin Laneti), 9 Temmuz 2003 tarihinde vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....2OTU@._V1_.jpg
http://pa1.narvii.com/6330/37ab6b977...d6cfdc6_hq.gif
-
-
-
5 Iyi imparatorun ucuncusu Roma Impatatoru Publius Aelius Hadrianus'un olum yildonumu (10 Temmuz 138)
"Ask tanrilarin en akillisi...Ancak, bir akarsunun tasidigi altinin kumla karisik olusu gibi ask da tutkuya, umursamazliga, sertlige, duyarsizliga ve kendi kendisini aldatan yasli adamin lafta kalan mutluluguna karisir; bundan sorumlu tutulamaz ask.”
https://2.bp.blogspot.com/-ncDEIqdFr...Y/s1600/19.jpg
"L'Amore, il piů saggio degli dei...Ma l'amore non era responsabile di quella negligenza, di quelle asprezze, di quella indifferenza, mescolate alla passione come la sabbia all'oro trascinato da un fiume, di quell'accecamento grossolano d'un uomo troppo felice, e che invecchia."