-
Fransiz oyun yazari, senarist ve film yonetmeni Jacques Deval'in dogum yildonumu (27 Haziran 1895)
https://qqcitations.com/images-citat...val-106458.jpg
"Tanri kuslari sevdi, agacları yaratti. Insan kuslari sevdi, kafesleri yaratti. / God loved the birds and invented trees. Man loved the birds and invented cage. / Gott liebte die Vögel und erfand Bäume. Der Mensch liebte die Vögel und erfand Käfige. / Dio ha amato gli uccelli e inventato alberi. L'uomo amava gli uccelli e le gabbie inventato."
-
Ingiliz yazar Catherine Cookson’in dogum yildonumu (27 Haziran 1906)
“Dehsetten donmus bir halde otururken, onunden gecen insanlarin ve kendisine yoneltilen bakislarin farkindaydi. Sabah saat dortte uyandigindan beri yukseliyordu bu icindeki korku. Zaman kazanabildigine şükrediyordu, boylece adliyeye geldiginden beri guc toplamisti. Gozlerini kirpmadan onune bakarken, kendi kendine tekrar neden burada oldugunu sordu. Nasil olmustu bu? Onun, Harry Blenheim'ın basina nasil gelmisti boyle bir sey? Iyi bir adamdi, Harry Blenheim. Birkac ay oncesine, kendisine olan saygisini yitirene dek o da ayni kanidaydi.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“He sat encased in frozen terror aware of people passing him and the looks they cast on him as they went into the Court. The terror had been rising in him since he awoke at four o'clock this morning. He was grateful even for this respite because, gathering force as it had done since he entered the Court-house. His eyes unblinking, he stared before him and again asked himself why he was here, how had it come about? How had it happened to him, Harry Blenheim? He was a nice man, was Harry Blenheim. It had been his own opinion up till a few months ago, at which time he had been full of selfrespect.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
-
Turk yazar ve ogretmen Yusuf Atılgan’in dogum yildonumu (27 Haziran 1921)
“Kadinin biraktigi gibi duruyordu her sey: yatagin ayakucuna dogru atilmis yorgan, kirisik yatak carsafi, terlikler, sandalye, basucu masasindaki gece lambasi, bakir kullukte bitmeden sondurulmus iki sigara, tepside caydanlik, suzgu, cay bardagi, kasik, kucuk bir tabakta bes seker (alti seker koymustu o gece bir cay icebilir miyim acaba demisti odaya girince ucluk caydanlikta demlemisti cayi bir elinde tepsi kapiyi vurmustu girin yatagin kiyisinda oturuyordu paltosunu cikarmis kara kazagi iri yuvarlakli gumus kolyesi bakmisti zahmet oldu size sonra o koye nasil gidilecegini sormustu oyleyse saat sekizde uyandirin beni lutfen olagan bir seymiş gibi nufus kagidim yok demisti. Kokuyu ertesi sabah o gittikten sonra odaya girerken duydu; kapiyi cabucak kapadi; isigi sondurmemisti giderken.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“He leaves her room as it was: the quilt thrown back, the rumpled sheet, the slippers, the chair, the reading lamp on the bedside table, two half-smoked cigarettes stubbed out in the copper ashtray, the teapot, strainer, tea-glass and spoon, the small dish with its five lumps of sugar (that night he had brought her six Could I have some tea she’d asked and he had brewed it in the three-serving pot then tray in hand had knocked Come in she sat there on the edge of the bed coat off black sweater necklace of large silver balls she’d looked up Sorry for the trouble and asked how to reach that village Then wake me at eight casually saying she carried no ID. The next morning he had noticed the scent on entering and quickly shut the door. She had left the light on.”
-
Amerikali Sair Frank O'Hara'nin dogum yildonumu (27 Haziran 1926)
https://pbs.twimg.com/media/D9p5D7kXkAE7A73.jpg
https://image.slidesharecdn.com/fran...?cb=1435751232
Nasil da matraksin bugun New York
tipki Swingtime'daki Ginger Rogers gibisin
ve St.Bridget'in biraz sola meyleden kulesi gibisin
burada henuz atlamisim V-gunleriyle dolu yataktan disari
(biktim usandim D-gunlerinden) ve mavisin sen orada hala
kabullenirsin beni aptalca ve ozgurce
butun istedigim bir odadir orada
ve icinde de sen olacaksin
ve trafik SIKISIKLIGI bile oyle kalin bir yoldur
degil mi ki insanlar birbirlerine surtunup durur
ve kilitlenir onlarin cerrahi gerecleri
desteklerler birbirlerini
geri kalan zamaninda gunun (amma da gun)
bir slayt gosterimini denetlemeye giderim ve derim ki
bu resim o kadar da mavi degil
nerede Lana Turner
yemege cikti
ve Garbo sahne arkasinda Met'te
herkes paltosunu cikariyor
ki gosterebilsinler gogus kafeslerini gogus seyredicilerine
ve kucukk cantalardaki taytlariyla ve ayakkabilariyla
danscilarla doludur park
ki SIKLIKLA West Side Y'de spor yapanlarla karistirilmislar
neden olmasin ki
bagiriyor Pittsburgh Pirates cunku kazanmislar maci
ve bir anlamda hepimiz kazanmisiz maci
yasiyoruz
apartman dairesi bosaltildi eglence olsun diye
tasraya tasinan escinsel bir cift tarafindan
bir gun oncesinden tasindilar
bicaklamalar bile yardimci oluyor nufus patlamasina
yanlis bir ulke olsa bile
ve butun bu yalancilar terk etmisler Birlesmis Milletler'i
ickiye olan ihtiyacimiza oranla (ki cok hoslaniriz ickiden)
artik ilgimizi cekmemektedir Seagram binasi
ve yasli adam ustune oturabilsin ve bira icsin diye
ve henuz gunes parildiyorken daha
karisitarafindan gun ilerlediginde alasagi edilsin diye
sarkuterinin hemen yanindaki
kaldirima konmus olan su kucuk kutu
ah tanrim nasil da harika
yataktan cikmak
ve o kadar cok kahve içmek
ve o kadar cok sigara icmek
ve seni o kadar cok sevmek
-
-
Amerikali yazar, sair ve egitmen Lucille Clifton’in dogum yildonumu (27 Haziran 1936)
https://luannecastle.files.wordpress...le-clifton.jpg
Kim inanirdi kanatli olduklarina onlarin
Kim inanirdi onlarin
guzel olabildiklerine kim inanırdı olumlulere
bu kadar asik olabildiklerine onlarin
kendilerini bitistirinceye kadar
deriyle bitisip gezdigi gibi yaralarin
bazen duslerimizde isitiriz onlari
kafataslarini zangirdatarak kemikli parmaklarini sakirdatarak
catirdayan sacimizi kiskanarak
baharat dolu etimizi
beni yalvarirken isitmislerdi
ben fisildarken icine kendiminkinin
iki eli bardak gibi yaparak yeter ben degilim artik
yeter fakat farkini kim anlayabilirdi
bir insan sesinin
buna benzer korolarinin arasinda gonlun
-
80 yil once bugun, (Clark Gable) Rhett Butler ve (Vivien Leigh) Scarlett O’Hara, sinema tarihinin en unlu sahnelerinden birinin cekimlerini gerceklestiriyorlardi. (27 Haziran 1939) Ruzgar Gibi Gecti / Gone with the Wind
https://media2.giphy.com/media/BdywPZuStHF6M/giphy.gif
https://media3.giphy.com/media/O1MDmwgLyHdAI/giphy.gif
Scarlett : Rhett, Sen gidersen ben nereye giderim?
Rhett Butler : Acikcasi canim. Umrumda bile degil!
https://youtu.be/xLnTWxpTQt4?t=1
-
Polonyali yonetmen ve senaryo yazari Krzysztof Kieślowski'nin dogum yildonumu (27 Haziran 1941)
https://i.cnnturk.com/ps/cnnturk/75/...2798cdd76f.jpg
https://youtu.be/xECEAPfdqic?t=4
Uc Renk: Beyaz (Three Colors: White, 1994)