Ingiliz roman ve oyun yazari, sair Aphra Behn'in dogum yildonumu (10 Temmuz 1640)
https://quotefancy.com/media/wallpap...turns-more.jpg
"Ask da sohret gibidir; bir defa giderse bir daha geri gelmez."
Printable View
Ingiliz roman ve oyun yazari, sair Aphra Behn'in dogum yildonumu (10 Temmuz 1640)
https://quotefancy.com/media/wallpap...turns-more.jpg
"Ask da sohret gibidir; bir defa giderse bir daha geri gelmez."
Fransiz Empresyonist ressam (Jacob-Abraham) Camille Pissarro'nun dogum yildonumu (10 Temmuz 1830)
https://pbs.twimg.com/media/DET2lT8XYAA1x_u.jpg
https://www.settemuse.it/pittori_scu...ssarro_060.jpg
Sirp asilli Amerikali mucit, fizikci ve elektrofizik uzmani Nikola Tesla'nin dogum yildonumu (10 Temmuz 1856)
"Bireyler arasindaki kavgalar, tipki devletlerle milletler arasindakiler gibi, kelimenin en genis anlamiyla, daima yanlis anlasmalardan; bir baskasinin gorus acisini takdir etme kabiliyetsizliginden kaynaklanir. Bu da cehaletten, kendi alanlarinda degil ama karsilikli alanlardaki cehaletlerinden dolayidir. Ihtilaf tehlikesi, her insanda bulunan mucadelecilik ozelliginin baskinligina bagli olarak artiyor. Dogustan gelen bu savascilik temayullerine direnmek icin en iyi yol, baskalarinin faaliyetlerinden yana cehaletin, genel kulturun sistemli bir sekilde arttirilmasi yoluyla defedilmesidir. Bu amaci gozardi etmeden fikir teatisinin ve karsilikli iliskilerin desteklenmesi cok onemlidir."
https://pbs.twimg.com/media/DEXO815WAAA-0Ox.jpg
"Fights between individuals, as well as governments and nations, invariably result from misunderstandings in the broadest interpretation of this term. Misunderstandings are always caused by the inability of appreciating one another's point of view. This again is due to the ignorance of those concerned, not so much in their own, as in their mutual fields. The peril of a clash is aggravated by a more or less predominant sense of combativeness, posed by every human being. To resist this inherent fighting tendency the best way is to dispel ignorance of the doings of others by a systematic spread of general knowledge. With this object in view, it is most important to aid exchange of thought and intercourse."
https://media.giphy.com/media/WicEI5OTMGI24/giphy.gif
https://pbs.twimg.com/media/DEWpbq0XsAA0ZVN.jpg
"Bugun onlarin olsun; ama ugrunda calistigim gelecek benimdir."
https://pbs.twimg.com/media/DEVAlJ7XsAIw3-t.jpg
"Bugunun bilim insanlari matematigi ve deneyleri dallandirdi ve denklem uzerine denklemlere saptilar ve sonunda gerceklikle alakasi olmayan bir yapi olusturdular."
Kolombiya Universitesi'nde edebiyat profesoru, Yunan ve Dogu edebiyatı alanlarinda uzman Amerikali sair Clement Clarke Moore’ın olum yildonumu (10 Temmuz 1863)
Noel Baba
…Gozleri nasil da parildar gamzeleri ne kadar sen,
Yanakları gule benzer, burnu ise kiraza
Genis yuzuyle kahkaha attiginda
Hop Hop oynar yuvarlacik gobegi tombul ve tiknazdir
Yasli neseli bir Cin gibi
Ve ben onu gordugumde gulmekten alamam kendimi…
http://jaxexaminer.com/wp-content/up...resdefault.jpg
…His eyes—how they twinkled! his dimples how merry!
His cheeks were like roses, his nose like a cherry!
He had a broad face and a little round belly,
That shook when he laughed, like a bowlful of jelly.
He was chubby and plump, a right jolly old elf,
And I laughed when I saw him, in spite of myself…
Fransiz roman ve deneme yazari, edebi elestirmen Marcel Proust'un dogum yil donumu (10 Temmuz 1871)
"Tiyatro sanatcilari benim gozumde uslup ve oyunlariyla bir sanatsal gercegin tek temsilcileri olmaktan ciktigindan beri, onlarin kendileriyle ilgilenir olmustum; eski bir komik romanin kahramanlarini seyreder gibi, oyundaki saf genc kizin, salona yeni giren genc bir soylunun cehresini gorunce, oyunda kendisine askini itiraf eden yakisikli delikanliyi dalgin dalgin dinleyisini, ote yandan delikanlinin, sevda tiradinin yaylim atesinin ortasinda, yan taraftaki locada oturan yasli hanima, muhtesem incilerine carpilarak atesli bir bakis firlatisini gormekten hoslaniyordum; boylece, ozellikle de sanatcilarin ozel hayatlari hakkinda Saint-Loup'nun verdigi bilgiler sayesinde, sozlu oyunun ardinda sessiz ve anlamlı ikinci bir oyunun oynanisini seyrediyordum; aslinda siradan olmakla birlikte sozlu oyun da ilgimi cekiyordu; cunku sahne isiklarinin altinda, oyuncunun yuzune makyaj ve kartondan bir baska yuzun, ruhuna bir rolun repliklerinin yapismasiyla, bir oyunun kahramanlari olan o gecici ve canli kisiliklerin bir saatligine filizlenip gelistigini hissediyordum; bu kisilikler de cekicidir, onlari sever, takdir eder, kendilerine acir, tiyatrodan ciktigimizda tekrar bulmak isteriz, ama onlar artık dagilip oyundaki formuna sahip olmayan bir oyuncuya, oyuncunun yuzunu gostermeyen bir metne, mendille silinen renkli bir pudraya donusmusler, kisacasi, kendilerinden hicbir iz tasimayan unsurlar olmuslardir yeniden; temsilin sona ermesiyle hic vakit gecirmeden cozulmeleri, tipki sevdigimiz bir kisinin yok olmasi gibi, bizi benligin gercekliginden supheye dusurup olum konusunda dusundurur." Guermantes Tarafi
http://www.modernlib.com/authors/pAu...guer.8.big.jpg
"Ever since I had ceased to see actors solely as the depositories, in their diction and acting ability, of an artistic truth, the had begun to interest me in their own right; with the feeling that I was watching the characters from some old comic novel, I was amused to see the naïve heroine of a play, he attention drawn to the new face of some young duke who has just taken his seat in the theater, listen abstractedly to the declaration of love the juvenile lead was addressing to her, while he, through the rolling passion of this declaration, was in turn directing an enamored eye at an old lady seated in a stage box, whose magnificent pearls had caught his interest; and in this way, largely owing to what Saint-Loup had told me about the private lives of actors, I saw another drama, silent but telling, being played out beneath the words of the play that was being performed, yet the play itself, however uninspired, was still something that interested me, too; for within it I could feel germinating and blossoming for an hour in the glare of the footlights--created out of the agglutination on the face of an actor of another face of greasepaint and pasteboard, and on his individual soul the words of a part--the ephemeral and spirited personalities, captivating, too, who form the cast of a play, whom one loves, admires, pities, whom one would like to met again after the play is over, but who by that time have already disintegrated into the actors, who are no longer what they were in their roles. into a script that no longer shows the actors' faces, into a colored powder that can be wiped off by a handkerchief, who have reverted, in a word, to elements that contain nothing of them, because their dissolution is complete as soon as the play has ended, and this, like the dissolution of a loved one, causes one to doubt the reality of the self and to meditate on the mystery of death."
https://pbs.twimg.com/media/DEXhCyiWAAE9FYp.jpg
"Ask, kalbin zaman ve mekana duyarlilik kazanmasidir."
https://pbs.twimg.com/media/DEXlb7xW0AAvcLN.jpg
"Gercek bir kesif yolculugu icin yeni yerlere ulasmak gerekmez, yeni gozlere sahip olmak da yeterlidir."
Fransiz sair Paul Verlaine, 10 Temmuz 1873’de sevgilisi Arthur Rimbaud’u silahla yaraladi.
Rimbaud’nun Verlaine’e kendisinden ayrılacagini soylemesi uzerine Verlaine Rimaud’ya tabanca ile iki el ateş etti ve iki yil kurek mahkumu oldu.
http://emilyspoetryblog.com/wp-conte...l-Verlaine.jpg
Italyan surrealist ressam ve yazar Giorgio De Chirico'nun dogum yil donumu (10 Temmuz 1888)
Il Canto d'Amore (The Song of Love, 1914)
http://cultura.biografieonline.it/wp...irico-1914.jpg
http://www.progetti.iisleviponti.it/...img/piazza.jpg
"Gunesli bir gunde yuruyen bir adamin golgesi, dunyadaki tum dinlerden daha fazla gizem barindiriyor. / Son più gli enigmi nell’ombra di un uomo che cammina in pieno sole che in tutte le religioni del passato, del presente o del futuro." Giorgio de Chirico
Archeologi (The Archeologists, 1968)
http://www.italianways.com/wp-conten...08-665x870.jpg
Kubali sair Nicolás Guillén’in dogum yildonumu (10 Temmuz 1902)
Ask dilenen gece.
Soguk yel, gok kulrengi.
Olu gunes.
Ask dilenen gece.
Kapali gozkapaklarini dusunuyorum onun,
ask dilenen gece,
kansiz dizlerini dusunuyorum onun,
ask dilenen gece,
ve yesil tirnakli ellerini,
solgunlugunu alninin,
ve tikanmis agzini onun...
ask dilenen gece,
ask dilenen gece,
ask dilenen gece.
Hayir,
adimlarim uzre yuruyor cunku,
hayir;
cunku bana seslendi, selamliyor beni,
hayir,cunku gecisine bakiyorum cenaze alayinin,
hayir,
cunku gulumsuyor bana, uzanivermis,
uzanivermis, yumusacik ve uzanivermis,
olmus bir tek vurusta, uzanivermis...
Hayir.
http://libreria.gerona.inf.cu/images...as_Guillen.jpg
La soirée qui mendie l’amour.
Vent froid, ciel gris.
Soleil mort.
La soirée qui mendie l’amour.
Je pense à ses paupières closes,
la soirée qui mendie l’amour,
je pense à ses genoux exsangues,
la soirée qui mendie l’amour,
et à ses mains aux ongles verts
et à la pâleur de son front
et à sa gorge bâillonnée…
La soirée qui mendie l’amour,
la soirée qui mendie l’amour,
la soirée qui mendie l’amour.
Non,
Car elle marche sur mes pas,
non ;
car elle m’a parlé, car elle me salue,
non ;
car je regarde passer son enterrement,
non ;
car elle me sourit, étendue,
étendue, douce et étendue,
sur la terre, étendue,
morte d’un seul coup, étendue…
Non.
Ingiliz bilim kurgu yazari John Wyndham’in (Parkes Lucas Beynon Harris) dogum yildonumu (10 Temmuz 1903)
"Anlamaya calisma zahmetine girdiklerinde kadinlarin en karmasik ve hassas makineleri kullanabildiklerini ve kullandiklarini pekala biliyorsun. Ama genelde, zorunlu olmadiklari surece anlamaya calismaya zahmet etmeyecek kadar tembeller. Cazip bir caresizlik geleneginin kadinsi bir erdem olarak rasyonalize edildigi bir kulturde, yapmalari gereken isi baskasinin uzerine yikabildikleri surece neden zahmet edecekler ki? Normalde, boyle bir yapmacikligi yok etmek icin ugrasmaya degmez. Tersine, herkesin tesvik ettigi bir tavir bu. Erkekler de zavalli sevgililerinin elektrikli supurgelerini yigitce onararak ve patlamis ampullerini beceriyle degistirerek desteklediler. Butun bu sacmalik her iki taraf icin de kabul edilebilirdi. Mizacinizin narinligini ve erkeklere pek sevimli gelen bagimliliginizi pratik sebepler tamamliyordu ve ellerini kirletmek zorunda kalan erkek oluyordu." Triffidlerin Gunu
https://images-na.ssl-images-amazon....16dqoIyksL.jpg
“You know perfectly well that women can and do – or rather did – handle the most complicated and delicate machines when they took the trouble to understand them. What generally happens is that they’re too busy to take the trouble unless they have to. Why should they bother when the tradition of appealing helplessness can be rationalized as a womanly virtue – and the job just shoved off on to somebody else? …Men have played up to it by stoutly repairing the poor darling’s vacuum cleaner, and capably replacing the blown fuse. The whole charade has been accepatable to both parties. Tough practicality complements spiritual delicacy and charming dependence – and he is the mug who gets his hands dirty.”
Irlandali-Amerikali yazar ve oyun yazari Jean Kerr’in dogum yildonumu (10 Temmuz 1922)
http://www.azquotes.com/picture-quot...r-15-65-63.jpg
“Bir erkekle evlenmek; uzun suredir vitrinde gozunuze takilmis bir seyi satin almaya benzer. Cok hosunuza gider, ama eve gelir gelmez evdeki hicbir seye uymadigini fark edersiniz.”
Kanadali kisa oyku yazari Alice Munro’nun dogum gunu (10 Temmuz 1931)
“Eger bir cocuksan her yil farkli bir insan olursun. Genellikle sonbaharlari, okulda egitim yeniden basladiginda, yaz tatili kesmekesini ve uyusuklugunu uzerinden atip bir ust sinifta yerini aldiginda boyle hissedersin. Degisikligi en kesin haliyle kaydettigin zamandir bu. Sonrasinda hangi yilda ya da ayda oldugunu bilmezsin; ama degisim eskisi gibi devam eder. Uzun bir sure boyunca gecmis senden kolayca ve sanki otomatige baglamis gibi duzenli bir sekilde akip gider. Gecmişin sahneleri yok olmazlar da, gundem disi kalirlar. Sonra keskin bir donemece cika gelirsin ve ardinda biraktigin olan bitenler taptaze yeni surgunler verip ilgini, hatta bir seyler yapmani ister, elden bir sey gelmedigi asikar olmasina ragmen.”
https://static1.squarespace.com/stat...8/?format=300w
“Every year, when you're a child, you become a different person. Generally it's in the fall, when you reenter school, take your place in a higher grade, leave behind the muddle and lethargy of the summer vacation. That's when you register the change most sharply. Afterwards you are not sure of the month or year but the changes go on, just the same. For a long while the past drops away from you easily and it would seem automatically, properly. Its scenes don't vanish so much as become irrelevant. And then there's a switchback, what's been all over and done with sprouting up fresh, wanting attention, even wanting you to do something about it, though it's plain there is not on this earth a thing to be done.”
http://s3.amazonaws.com/zweb-s3.uplo...lice-munro.jpg
Fransiz oyun ve roman yazari, sair Jacques Audiberti’nin olum yildonumu (10 Temmuz 1965)
https://www.potdecitations.com/citations/300540.jpg
“Yuruyen bir dangalak, oturan on entellektuelden daha iyidir. / Uno stupido che cammina va più lontano di dieci intellettuali seduti. / A cunt who walks is better than ten seated intellectuals.”
Modern Family dizisinin Gloria Pritchett'i Kolombiyali oyuncu, model, komedyen, TV sunucusu ve yapımcisi Sofía Vergara'nin dogum gunu (10 Temmuz 1972)
https://media.giphy.com/media/Jtnefj5gytkbe/giphy.gif
https://68.media.tumblr.com/tumblr_m...KHA1r81sif.gif
John Carpenterin yonettigi, Kurt Russell, Lee Van Cleef ve Ernest Borgnine’in rol aldigi New York'tan Kacis (Escape from New York - 1997: fuga da New York) 10 Temmuz 1981’de vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...3,1000_AL_.jpg
Universal ve Legendary, Mamma Mia : Here We Go Again'den yeni klip yayinladi.
https://youtu.be/a8qjWaKsR_o?t=1
Paramount Pictures Corporation, Mission: Impossible 6'in fragmanini ve tum kliplerini yayinladi.
https://youtu.be/uXXEN5pzBqc?t=1
Netflix ve Blumhouse, yeni korku dizisi Ghoul'un fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/MjAUo9L-Lkk?t=1
Amazon Studios, Dan Fogelman'in yonettigi, Olivia Cooke, Olivia Wilde, Oscar Isaac, Antonio Banderas ve Samuel L. Jackson'in rol aldigi romantik komedi Life Itself'in fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/b5kwtJkUdpA?t=2
Hulu, Castle Rock'in yeni fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/gXsKCQenpt0?t=2
http://www.azquotes.com/picture-quot...n-45-18-43.jpg
"Icimdeki butun dunlerle yeni bir seye nasil baslayabilirim? / Come posso cominciare qualcosa di nuovo se ho ancora tutto ieri dentro di me?"
Roma Imparatoru Jul Sezar'in (Gaio Giulio Cesare) dogum yildonumu (12 Temmuz 100)
https://pbs.twimg.com/media/DEdQvWLXsAELtKI.jpg
"Genellikle insanlar olmasini istedikleri seye inanirlar."
http://www.chieracostui.com/costui/i...barbarano1.jpg
Kuzey Avrupa Ronesansi'nin onemli ustasi ve klasik edebiyat arastirmacisi, humanist bilgin ve ilahiyatci Desiderius Erasmus’un olum yildonumu (12 Temmuz 1536)
"Delinin ruhunda ne varsa yuzunde yazilidir, agzi da bunu gizlemeden soyler; oysa ki bilgenin, yine Euripides'e gore iki dili vardir: biri hakikati soylemek icin, oteki de yeri gelince hakikatin kiligini degistirmek ya da onu gizlemek icin. Bilgede aki kara, karayi da ak kilmak sanati vardir. Agzindan hem soguk hem sicak soluk cikar. Sozleri de cogu zaman dusuncelerinden epey uzaktir." Delilige Ovgu
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"For whatever a fool has in his heart, he both shows it in his looks and expresses it in his discourse; while the wise men's are those two tongues which the same Euripides mentions, whereof the one speaks truth, the other what they judge most seasonable for the occasion. These are they "that turn black into white," blow hot and cold with the same breath, and carry a far different meaning in their breast from what they feign with their tongue."
Amerikali yazar, filozof, sair, tarihci Henry David Thoreau'nun dogum yildonumu (12 Temmuz 1817)
"Cogu insan, nispeten ozgur olan bu ulkede bile, mutlak cehalet ve yanilgi sonucu, sahte kaygilarla ve gereksizce bayagi yasam cabalariyla oyle çok mesgul oluyor ki hayatin daha guzel meyvelerini toplayamiyor. Asiri calisma sonucu parmaklari bu is icin cok sakar ve cok titrek hale geliyor. Hakikaten, calisan insan emegi pazarda deger kaybedeceginden gercek bir butunluk icin ihtiyac duydugu bos vakte gun gectikce daha az sahip olabiliyor; insanlarla kurulan en insanca iliskileri surdurmeye zaman bulamiyor. Bir makineden baska bir sey olabilmeye zamani yok."
http://sanatkaravani.com/wp-content/...lden-kitap.jpg
"Most men, even in this comparatively free country, through mere ignorance and mistake, are so occupied with the factitious cares and superfluously coarse labors of life that its finer fruits cannot be plucked by them. Their fingers, from excessive toil, are too clumsy and tremble too much for that. Actually, the laboring man has not leisure for a true integrity day by day; he cannot afford to sustain the manliest relations to men; his labor would be depreciated in the market. He has no time to be anything but a machine."
Acik havada ilk resim yapan, Fransiz manzara ressami Eugène Boudin'n dogum yildonumu (12 Temmuz 1824)
La spiaggia di Vikkerville( The Beach at Vikkerville, 1864)
https://pbs.twimg.com/media/DEherUGXoAA9eq1.jpg
Rus materyalist filozof Nikolay Gavrilovic Cernisevski’nin dogum yildonumu (12 Temmuz 1828)
“Birtanem! Lütfen soyler misin, nedir au ‘kadınsilik’ dedigin sey? Tamam, kadin kontralto, erkek bariton sesle konuşur.Iyi ama bundan ne cikar? Bizim sesimizin kontralto olmasindan cikarak birtakim yorumlar yapilabilir mi? Neden sirf sesimiz kontalto diye bizi kandirmak icin yalvarip yakarirlar? Neden bize hep kadinsi olmamizi, kadınsi kalmamizi soylerler? Aptallik degil mi butuütün bunlar birtanem?” Nasil Yapmali?
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Akh! my dearest, what does that word 'femininity' mean? I understand that a woman speaks in a contralto voice,—a man, in a baritone; but what of that? Is it worth while to bother about our contralto voices? Is it worth while to ask us about such things? Why do people keep telling us that it is our duty to remain feminine? Isn't it a piece of nonsense, dear?"
Kanadali doktor ve Johns Hopkins Hastanesi'nin dort kurucu profesorunden biri olan Sir William Osler’in dogum yildonumu (12 Temmuz 1849)
http://thequotes.in/wp-content/uploa...r-Quotes-4.jpg
“Yarin icin en iyi hazirlik, bugunun isini fevkalede iyi yapmaktir.”
http://www.azquotes.com/picture-quot...r-22-15-39.jpg
“Cehalet ne kadar fazla ise dogmatizm de o kadar buyuktur”.
Alman sembolist sair ve cevirmen Stefan George’un dogum yildonumu (12 Temmuz 1868)
Gel benimle sevgili cocuk
Uzak mustu ormanlarina
Ve al armagan boncuk
Yalniz turkumu agzina.
Yunalım ipek mavisinde birak
Gemi mahmuzlarinin misk dolu:
Govdelerimiz oyle isiltili
Cig tanesinden daha berrak
Havada incecik gumus
Isinlar bize duvak orecek.
Cimlerde ketenler acacak
Narin kar ve yildiz isiltisi dusmus.
Gol cevresinde agaclar altında
Birleşmiş süzüleceğiz sevincle.
Sarkilar mirildanip. Cicekler sacip erincle.
Beyaz karanfiller beyaz yonca.
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
Zieh mit mir, geliebtes kind,
In die wälder ferner kunde,
Und behalt als angebind
Nur mein lied in deinem munde.
Baden wir im sanften blau
Der mit duft umhüllten grenzen:
Werden unsre leiber glänzen,
Klarer scheinen als der tau.
In der luft sich silbern fein
Fäden uns zu schleiern spinnen,
Auf dem rasen bleichen linnen,
Zart wie schnee und sternenschein.
Unter bäumen um den see
Schweben wir vereint uns freuend,
Sachte singend, blumen streuend,
Weisse nelken, weissen klee.
Fransiz sair, ressam ve yazar Max Jacob’un dogum yildonumu (12 Temmuz 1876)
Bilir misiniz Buyuk Albert’i?
Joachim’i? Amaury de Bene’i?
Ya insan kiligina girip Isa’nin
Thoss’te gebe biraktigi Margareta Ebner’i?
Bilir misiniz Henri Suso’yu?
Nam-i diğer Saygideger Ruysbrock’u?
Ya balonluga ozenip de
Kanatlanmak isteyen Cupertino’yu?
Bilir misiniz butun bunlari?
Ya torenlerini Jean Tauler’in?
Gokten inmis bir Amazon sanilan
Delikanlisini Yedi Rahibeler’in?
Bilir misiniz Jacob Boehm’i?
Ya Signatura Rerum’u?
X-isinlarinin oncusu olan
Arsiduk Paracelsus’u?
Sevdiklerini pek bilmez insan,
Beni bir yana koyun,ben bilirim,
Butun bunlarin hepsi de benim,
Yine de sebegin tekiyim.
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
Connaissez vous le grand Albert ?
Joachim ? Amaury de Bène ?
à Thöss, Margareta Ebner
de Christ enceinte en chair humaine ?
Connaissez vous Henri Suso ?
Ruysbrock surnommé l'Admirable ?
et Joseph de Cupertino
qui volait comme un dirigeable ?
Et les sermons de Jean Tauler ?
et le jeune homme des Sept Nonnes
qu'on soigna comme une amazone
débarquant des Ciels-univers ?
Connaissez vous Jacob Boehm
et la signatura rerum?
Et Paracelse l'archidoxe,
le précurseur des rayons X ?
On connaît bien peu ceux qu'on aime
mais je les comprend assez bien
étant tous ces gens là moi même
qui ne suis pourtant qu'un babouin.
Italyan ressam ve heykeltiras Amedeo Clemente Modigliani'nin dogum yildonumu (12 Temmuz 1884)
Jeanne Hebuterne con cappello e collana (Jeanne Hebuterne with Hat and Necklace, 1917)
https://pbs.twimg.com/media/DEdY6f3XkAEtIM2.jpg
Polonyali yazar, guzel sanatlar sanatcisi, edebi elestirmen ve sanat ogretmeni Bruno Schulz’un dogum yildonumu (12 Temmuz 1892)
"Uyusuk kentin , o dipsiz bucaksiz sikintisina karsi savas acan bu yalniz kahramani, ancak bugun anlayabiliyorum. Bizim tarafimizdan gelecek her turlu destek ve saygidan yoksun kalmis bu tuhaf adam, siirin yitik sorununu savunuyormus meger. Dogu baharatlarinin tum renkleri ve kokulariyla birlikte ogutulerek ortaya cikmasi icin, icine, bos saatlerin kepeklerinin akitildigi harika bir degirmenmis o. Ama o muhtesem sihirbazin , o fizik otesi numaralarina alisik oldugumuz icin, bizi gunlerin ve gecelerin uyusuklugundan kurtaracak o sinirsiz buyunun kıymetini bilememisiz."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Only today do I understand the lonely heroism with which he gave single-handed battle against the boundless element of boredom numbing the town. Bereft of all support, without acknowledgement on our part, that astonishing man defended the lost cause of poetry. He was a wondrous mill, into whose hoppers the bran of the empty hours was poured, bursting into bloom in its mechanism with all of the colours and aromas of oriental spices. But we, having grown accustomed to that metaphysical prestidigitator’s magnificent jugglery, were inclined to misapprehend the value of his sovereign magic, which delivered us from the lethargy of our empty days and nights.”
Silili sair ve yazar Pablo Neruda'nin dogum yildonumu (12 Temmuz 1904)
https://3.bp.blogspot.com/-8L3_vjEUm...s1600/Base.JPG
Olursem, sag kal butun pak gucunle
uyandir olumun ve sogugun ofkesini,
kaldir kalici gozlerini guneyden guneye,
duyulsun gitarin agziı gunesten gunese.
https://pbs.twimg.com/media/CnLeA_hWEAAOY1R.jpg
Ve siir cime dusen ciy gibi duser cana.
Ne cikar sevdam onu tutamadiysa.
Gece yildizla dolu ve yanimda degil o.Hepsi bu.
Sarki soyluyor uzaklarda biri. Cok uzaklarda.
Ruhum kayboldu onsuzlukta.
Gozlerim onu ariyor geri getirirmis gibi, yuregim onu.
Ve yanimda degil o.
https://pbs.twimg.com/media/DEdco9uW0AAugRZ.png
"Butun cicekleri koparabilirsiniz ama baharin gelisini engelleyemezsiniz."
Budizm, Zen ve Shin konularinda kitap ve makaleler yazan Japon Budist bilgin ve yazar Daisetsu Teitaro Suzuki’nin olum yildonumu (12 Temmuz 1966)
“Yasamin su kati gercekleri dedigimiz seylerle surekli olarak karsi karsiya olmak zihnimizi kemiklestiriyor. Yumusaklik kalmiyor, siirsellik gidiyor. Orada yesil otlarin bitmesine olanak veremeyen bir kum coluyle karsilasiyoruz. Basho’nun caginda yasam daha boylesine siirsellikten yoksun, boylesine tikistirilip SIKISTIRILMIS degildi. Bambu kamislarindan yapilmis bir kulube, bir kamis sopa, pamukludan yapilmis cuval gibi bir cul sair icin cevresinde dolanmak, gonlunun cektigi, hosuna giden koyde kalmak, her turlu yasantiyi tatmak icin yeterliydi. Bu yasantilarin cogunlugu da ilkel bir yolculukta karsilasilacak gucluklerin getirecegi yasantilardi. Yolculuk cok kolay, cok rahat olunca yolculugun ruhsal anlami yok oldu. Belki buna duygusallik diyebilirsiniz ama yolculugun uyandirdigi bir tur yalnizlik duygusu vardir, insani yasamin anlami konusunda dusuncelere goturur. Aslina bakacak olursaniz yasam da bir bilinmezden otekine bir yolculuk degil mi? Payimiza dusen altmis yetmis ya da seksen yillik omrumuzde, eger elimizden gelirse gizlerin ortulerini kaldirmaya calisiyoruz. Bu kisa omru uzuntusuz sikintisiz da olsa kapali gozle gecirmek bizi bu sonsuzluk duyarliginin yalnızligindan yoksun birakir.” Zen Budizm
https://pictures.abebooks.com/isbn/9780090484317-us.jpg
“Where science rules the imagination beats a retreat. We are all made to face so-called hard facts whereby our minds are ossified; where there is no softness left with us, poetry departs; where there is vast expanse of sand, no verdant vegetation is made possible. In Basho's day, life was not yet so prosaic and hard-pressed.: One bamboo hat, one cane stick, and one cotton bag were perhaps enough for the poet to wander about with, stopping for a while in any hamlet which struck his fancy and enjoying all the experiences-which were likely mostly hardships of primitive travelling. When travelling is made too easy and comfortable, its spiritual meaning is lost. This may be called sentimentalism, but a certain sense of loneliness engendered by travelling leads one to reflect upon the meaning of life, for life is after all a travelling from one unknown to another unknown. A period of sixty, seventy, or eighty years alloted to us is meant to uncover if we can the veil of mystery. A too smooth running over this period, however short it may be, robs us of this sense of Eternal Aloneness.”
Alman thrash metal grubu Destruction, 2.studyo albumu Eternal Devastation’i 12 Temmuz 1986’da Steamhammer etiketiyle piyasaya surdu.
https://t2.genius.com/unsafe/571x0/h....500x500x1.jpg
Alice Cooper, 20.studyo albumu The Last Temptation’i 12 Temmuz 1994’de Epic Recors etiketiyle piyasaya surdu.
http://www.musicandcomics.com/wp/wp-...8/03/Album.jpg
Pakistanli insan haklari aktivisti Malala Yusufzay’in dogum gunu (12 Temmuz 1997)
“Bir erkek ise gider, para kazanir, eve doner, yemek yer ve uyur. O kadar. Bizim erkeklerimiz para kazanip etrafindakilere emirler vermenin insani guclu kildigina inanirlar. Gucun, butun herkesle ilgilenen, cocuklarini doguran kadinlarin elinde oldugunu dusunmezler.”
https://images-na.ssl-images-amazon....j%2BOWbC1L.jpg
“A man goes out to work, he earns a wage, he comes back home, he eats, he sleeps. That’s what hedoes. Our men think earning money and ordering around others is where power lies. They don’t thinkpower is in the hands of the woman who takes care of everyone all day long, and gives birth to theirchildren.”
Jamie Lee Curtis’in basrol oldugu komedi-korku- gerilim Cadilar Bayrami: Korku Bayrami 2 (Halloween: Resurrection - Halloween - La resurrezione) 12 Temmuz 2002’de Amerika ve Kanada’da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...0,1000_AL_.jpg
https://fat.gfycat.com/UntimelyDefiniteGerenuk.gif
https://pbs.twimg.com/media/Bt8stU7CcAEOIdl.jpg
Hayranim denizcilerin sevdasina,
operler ve cekip giderler
soz verirler,
ama donmezler bir daha.
Her kapida bir kadin yollarini gozler.
Denizciler operler ve giderler.
Ve olum yatirir onlari bir gece
denizin dosegine.
Pablo Neruda
https://pbs.twimg.com/media/C1RE-a7WQAA44O1.jpg
"...İste sizin butun istediginiz, bayim. Sarki soyleyen, yukselen ve dusen sozler... Onlarin onunde ben diz cokerim... Severim onlari, deger veririm onlara, arkalarindan giderim, isiririm onlari, agzimda eritirim... Ben boylesine severim sozleri... Beklenmeyenleri... Hirsla beklenenler, gizlenecek, aniden dussunler diye... Sevgili sozler... Renkli taslar gibi patlarlar, platinden baliklar gibi sicrarlar, kopukturler, isindirlar, madendirler ve de ciy... Bazi sozleri izlerim ben... Oylesine guzeldir ki onlar, elimden gelse hepsini siirlerimde kullanmak isterim... Vizildayarak ucarlarken yakalarim onlari havada, SIKI SIKI tutarim elimde, temizlerim onlari, kabuklarini soyarim, onumdeki tabaga koyar ve hissederim, titreyerek, abanoz agaci gibi bitkisel yosunlar, zeytinler gibi yagli... Sonra ceviririm, onlari hareket ettiririm, agzima atarim, yutarim, agzimdan cikaririm, serbest birakirim... Stalaktitler gibi sallandiririm onlari siirimde, cilali agac, komur, dalgalarin kiyiya attigi armaganlar gibi... Sozde her sey vardir... Bir dusunce degisir, bir soz kucuk bir kralice gibi cumleye girdigi ve digerini disariya attigi icin... Yeni sozu beklemeyen cumle buna boyun eger... Karanliktirlar, saydamdir, agirliklari vardir, saclari ve tüyleri de, yasadiklari surece ulkenin nehirlerinde yaptiklari o sonu olmayan yolculuklarda uzerlerine cok sey takilip kalmistir... Cok yaslidirlar ve de cok genc... Giz dolu tabutlarda ve daha acmamis ciceklerin icinde yasarlar... Ne guzeldir anadilim, o korkunc istilacilar ne guzel sozler birakmislar bize... Dev adimlarla ilerlemisler, patates, fasulye, kara tutun,altin, misir ve yumurta arayarak - dunyanin bilmedigi bir aclikla... Her seyi yutmuslar, dinleri, kabileleri, putlari... Nereye ugramislarsa giderlerken arkalarinda yikintiya donmus topraklar birakmislar... Ancak bu barbarlarin sakallarindan, migferlerinden, atlarinin, nallarindan cakil taslari gibi, bize piril piril sozler kalmis! Anadil... Sonunda biz kaybettik... Sonunda biz kazandik... Altinlarimizi aldilar, bize altin biraktilar... Her seyi aldilar, her seyi biraktilar... Bize sozleri biraktilar." Pablo Neruda, Yasadigimi Itiraf Ediyorum / Confesso que Vivi
"Ah, sar beni tutusmus agzinla, yokla istersen geceden gozlerinle, ama birak yuzeyim ve uyuyayim adinin ustunde. / Oh invadimi con la tua bocca bruciante, indagami, se vuoi, coi tuoi occhi notturni, ma lasciami nel tuo nome navigare e dormire. / "Invade me with your hot mouth; interrogate me with your night-eyes, if you want—only let me steer like a ship through your name; let me rest there." Pablo Neruda
https://data.whicdn.com/images/10437464/original.jpg
Netflix, komedi The Package'in fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/FA_K9QPuKuM?t=2