Originally Posted by
deniz43
Alıntıdır:
"Bundan çok uzun yıllar önce İktisada Giriş dersinde Taner Berksoy kısa bir tanışma sonrası derse iktisatın ana konusunun kıt kaynakların sınırsız ihtiyaçlar karşısında kaynak dağılımında optimum çözüm aramak olduğunu söyleyerek başlamıştı. Bu sözleri aynı zamanda ünvirsite yaşamımda ilk aldığım ders notuydu. Bu yüzden aklımda çok iyi yer etmiştir.O ilk anda basitmiş dediğim şey esasında en zor problemerden birisi olduğunu her geçen yıl daha iyi anladım
Her ekonomik sistem bu soruya değişik açılardan yaklaşır. Hali hazırda dominant olan kapitalist sistemin dinamik yapısının temel dayanaklarından birisi verimsiz firmaların sistem dışına itilmesi ve kaynakların daha üretken, yenilikçi aktörlere kanalize edilmesi.
Ancak günümüzde uygulanan birçok ekonomik politika, bu mekanizmanın doğal işleyişşni bozmakta, sistemdeki verimsizlikleri yapısal hale getirmektedir.
Yüksek enflasyonist ortamlarda, fiyat sinyalleri bozulur ve kaynak tahsisi etkinliğini kaybeder. Girdi maliyetlerindeki öngörülemezlik ve finansman maliyetlerinin dalgalanması, özellikle KOBİ düzeyindeki üretici firmaları karar alma süreçlerinde zorlar. Bu ortamda, maliyet enflasyonuna karşı tampon görevi görebilecek ölçek ekonomilerine sahip olmayan firmalar sistemde tutunamazken; politik bağlantıları veya geçici teşviklerden faydalanan zombi firmalar yaşamaya devam ederler.
Zombi firmalar, ne sermaye ne de işgücü piyasasında optimal sonuçlar üretir. Ancak batmalarına izin verilmediği için, hem finansal aracılık sisteminde risk transferini bozmakta hem de daha verimli firmaların erişebileceği kaynaklara erişimlerini kısıtlamaktadırlar. Bu, makro düzeyde toplam faktör verimliliğini aşağı çekerken, mikro düzeyde girişimcilik dinamizmini bastırır.
Günü kurtarmaya yönelik kısa vadeli müdahaleler -örneğin geçici vergi indirimleri, sübvansiyonlu kredi mekanizmaları, fiyat kontrolleri - sistemin yapısal sorunlarını çözemez, yalnızca ertelenmesine neden olur. Bu tür müdahaleler, Schumpeterci mekanizmanın temel dayanağı olan "yaratıcı yıkımı" baskılayarak, uzun vadede inovasyonu ve rekabet gücünü zayıflatmaktadır.
Dolayısıyla, sürdürülebilir büyüme için gerekli olan kaynakların etkin dağılımı esası , kısa vadeli politik kaygılarla yer değiştirmiş durumda. Enflasyonla mücadelede nominal göstergelere odaklı bir yaklaşım, reel ekonomideki verimlilik sorunlarını maskeler ve orta-uzun vadede sistemik kırılganlıkları artırır.
Sonuç olarak, ekonomik sistemin doğal seleksiyon sürecine geri dönmesi için politika yapıcıların yaratıcı yıkımı teşvik eden bir çerçeveye dönmeleri gereklidir. Bu, kısa vadede sosyal ve politik maliyetler doğurabilir; ancak uzun vadede sermayenin, emeğin ve inovasyonun daha etkin kullanımıyla sürdürülebilir bir kalkınma patikasına geçiş sağlanabilir.
Bunları demenin yapmasından çok daha kolay olduğunun farkındayım. Nihayetinde atasözümüzde olduğu gibi sırtımda yumurta küfesi yok. Tüm bunlar ancak sosyal uzlaşı ile mümkün. O sosyal uzlaşı olmadıkça bir gün duvara çarpana kadar enflasyon da devam eder verimsizlik de."
İmza...