-
Polonyalý dusunur ve dusunceler tarihcisi Leszek Kołakowski’nin olum yildonumu (17 Temmuz 2009)
“Tanri'nin yapamayacagi bazi seyler vardir, der Anselmus. Gecmisi silemez. Dogruyu yanlis ya da yanlisi dogru yapamaz. Yalan soyleyemez. Yine de bu onun her seye gucunun yettigi anlamina gelir mi?” Neden Hicbir Sey Yok Da Bir Sey Var?
https://images-na.ssl-images-amazon....1kwDaGJjSL.jpg
“There are some things, Anselm says, that God cannot do. He cannot undo the past. He cannot make the true false or the false true. He cannot lie. Does this mean that He is not omnipotent after all? “
-
-
Universal Pictures, Bruce Willis’li Glass'in yeni teaserini yayinladi.
https://youtu.be/9zNINvh0eMc
-
IFC Films ve Front Row Filmed Entertainment, gerilim Elizabeth Harvest'in fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/RaVwtaXaQcA?t=2
-
"Belli bir noktadan sonra artik geri donus yoktur. / Da un certo punto in avanti non c'è più modo di tornare indietro. / From a certain point onward there is no longer any turning back." Franz Kafka
https://pa1.narvii.com/6270/53d1709f...b98e8ec_hq.gif
Dehsetin Nefesi (Jacob's Ladder - Allucinazione perversa, 1990) Yonetmen: Adrian Lyne
-
"Once dans et, sonra dusun. Dogal kanun budur. / Prima Danza. Dopo pensa. E' l'ordine naturale delle cose. / Dance first. Think later. It's the natural order." Samuel Beckett
https://media.giphy.com/media/d2Z6lc...7ImQ/giphy.gif
Altina Hucum (The Gold Rush - La febbre dell'oro, 1925) Yonetmen: Charles Chaplin
-
“Icimde oyle bir guc var ki anlayamazsin, hayatimda bir ask var ve bu beni hayal edebilecegin herseyden daha guclu yapiyor. / Ho l’amore nella mia vita. E questo mi rende più forte di quello che tu possa immaginare! / I have so much strength in me, you have no idea. I have a love in my live. It makes me strong than anything you can imagine."
https://youtu.be/HdVmnZ88ECM?t=16
Ask Sarhosu (Punch-Drunk love - Ubriaco d'amore, 2002) Yonetmen: Paul Thomas Anderson
-
Yonetmen Paul Verhoeven'in dogum gunu
Turkish Delight (1973)
https://pbs.twimg.com/media/DiX3eB5W4AI-DAa.jpg
-
-
-
"Yikilmis olan ask yeniden kuruldu mu, daha da gur guzel ve yuce olurmus meger. / Un amore crollato, ricostruito cresce forte, leggiadro grande più di prima." William Shakespeare
https://pbs.twimg.com/media/Diaj51jX4AYsOdC.jpg
-
Sairlerin sairi Italyan Francesco Petrarca'nin olum yildonumu (19 Temmuz 1374)
http://biografieonline.it/img/bio/Fr...Petrarca_1.jpg
http://images.slideplayer.it/3/97884...s/slide_21.jpg
Dagilir yele karsi altin saclari
Ucucurdu binbir buklum icinde
Bir hos isik vardi gözlerinde
Piril piril, sonmus o zamandan beri.
Bir iyilik sarardi yuzunu bazen,
Bilmem, belki bana oyle gelirdi;
Ben, o sevdadan can atan deli
Nasil yanip tutusmazdim o zaman.
Yurudu mu yerden kurtulurdu sanki,
Melekler oyle yuruse gerek; sozleri
Bir baska turluydu insan sozlerinden.
Gokte bir ruhtu o, bir canli gunesti.
Oyle gordum ben; oyle degilmis simdi.
Yay gevsemis, ne cikar, yara gitmez gonulden
-
Isvicreli yazar ve sair Gottfried Keller'in dogum yildonumu (19 Temmuz 1819)
"Bir derebeyi kalkar gelir, topraklara ve halka sahip cikar; dini butun olmayan bir papaz kilisesine gelenleri, inanmadigi þeylere inandirmaya kalkarken, kilise gelirlerini rahat rahat, hatta onur duyarak yemekten kacinmaz; kendini begenmis bir ogretmen, saygin mesleginin sagladigi her turlu haktan yararlanir da eksik bilgisini artirmayi bir an bile aklina getirmez; erdemlikten uzak bir sanatci, isini kolay yonunden alip birtakim goz boyamalarla kendine un yapmayi basarir ve boylece gercek basari sahibinin hakki olan ekmegi ve unu calar; ya da bir uckagitci babadan kalma ya da turlu duzenbazlýkla ele gecirdigi tuccar adini kotuye kullanir ve insafsiz ve vicdansýzlikla binlerce kisinin disinden tirnagindan arttirdigi ve kara gun icin sagladigi paralari dolandirir ve tum bu insanlar utanilacak hallerine aglayacak yerde cevrelerine toplanan dostlariyla keyif catar, birbirinden guzel neseli aksamlar gecirirler." Seldwyla Insanlari,
https://pictures.abebooks.com/PETERS...1205913270.jpg
"Wenn ein Fürst Land und Leute nimmt, wenn ein Priester die Lehre seiner Kirche ohne Überzeugung verkündet, aber die Güter seiner Pfründe mit Würde verzehrt; wenn ein dünkelvoller Lehrer die Ehren und Vorteile eines hohen Lehramtes inne hat und genießt, ohne von der Höhe seiner Wissenschaft den mindesten Begriff zu haben und derselben auch nur den kleinsten Vorschub zu leisten; wenn ein Künstler ohne Tugend, mit leichtfertigem Tun und leerer Gaukelei sich in Mode bringt und Brot und Ruhm der wahren Arbeit vorwegstiehlt; oder wenn ein Schwindler, der einen großen Kaufmannsnamen geerbt oder erschlichen hat, durch seine Torheiten und Gewissenlosigkeiten Tausende um ihre Ersparnisse und Notpfennige bringt, so weinen alle diese nicht über sich, sondern erfreuen sich ihres Wohlseins und bleiben nicht einen Abend ohne aufheiternde Gesellschaft und gute Freunde."
-
-
Amerikali gazeteci, elestirmen ve kadin haklari savunucusu Margaret Fuller’in (Sarah Margaret Fuller Ossoli) dogum yildonumu (19 Temmuz 1850)
"Dagin ustundeki bu siire tirmanarak ulasamam. Belki, ancak fuzyon ve pariltiyla. Benim icin asil olan, dogaya dair soylu bir farkindalik, baslica birkac fikir, belli bir yer ve huzunlu bir muzik."
https://daily.jstor.org/wp-content/u...r_1050x700.jpg
“I do not find the poem on the mountains improved by mere compression, though it might be by fusion and glow. Its merits to me are, a noble recognition of Nature, two or three manly thoughts, and, in one place, a plaintive music.”
https://quotefancy.com/media/wallpap...-a-love-to.jpg
“Kadini sadece sevmek kaba bir hata cunku kadinlarin varolusunda hem dogruluk hem sevgi vardir. Dunyadaki enerjileri bu ikisinden olusur.”
-
Rus sair, oyun yazari, film ve tiyatro aktoru Vladimir Vladimirovic Mayakovski’nin olum yildonumu (19 Temmuz 1893)
https://pbs.twimg.com/media/CJUty97WoAAlTlH.png
Hicbir sey silemez aski,
ne tartismalar ne ayrilik.
bir de bakarsin
yeniden gozden gecirilmis, olculup bicilmis,
ustunde dusunulmustur.
Ve simdi duzyazi parmakli
sancagimi kaldiriyor,
dogdum dogali ve yurekten,
sevdigime,
olene dek de sevecegime yemin ediyorum.
Tutun dumani kemiriyor havayi.
Oda, Kruçyonih'in Cehennem' inden bir bolum gibi.
Animsiyor musun
Ilk kez
ardinda bu pencerenin
tutkudan cildirmiscasina
oksamistim ellerini.
Simdi
oturuyorsun ayni yerde,
yuregin
demirden bir kilif icinde.
Ve yarin
paralayan sozlerle
kovacaksin belki beni
Ve los antrede
uzun sure
titreyislerle sarsilan bir kol
bulamayacak
ceketteki yerini.
Cikacagim, ezilmis.
Firlatacagim vucudumu sokaga.
Yabanil
cilgin
umutsuzlukla paramparca.
Hayir
gerek yok buna,
sevgilim,
biricigim,
gel
vedalasalim simdiden.
Agir bir gulle gibi
askim
nereye kacarsan kac
asilidir sana
nasil olsa.
Birak
son bir haykirisla uluyayim
horlanmisligin aci yankisini.
Calismaktan
anasi agladiginda okuzun
gider
salar kendini soguk sulara.
Askindan baska
deniz yok bana,
ve gozyaslari da
bir erinc
koparamiyor ondan.
Yorgun fil
sessizligi aradiginda
yatar
kizgin kumlara saltanatla.
Askindan baska
gunes yok bana.
Ve bilmiyorum bile
neredesin simdi ve kiminle.
Eger
bir baska sair olsaydi
boylesine uzdugun,
onarirdi acisini
parayla ve unle.
Fakat
sevinc vermiyor bana hicbir cinilti
senin sevgili adinin
ciniltisindan baska.
Atmayacagim
bir bosluga kendimi,
zehir icmeyecegim.
Ve dayayip
sakagima namluyu
cekmeyecegim tetigi.
Agzi hicbir bicagin
bakislarin kadar senin
kesemez beni.
Yarin unutacaksin
seni taclandýrdigimi,
ve yakip tukettigimi
ciceklenmis bir ruhu
askla.
Ve ucari gunlerin firtinali karnavali
dagitacak
sayfalarini kitaplarimin.
Sozlerimin kurumus yapraklari mi
durduracak seni
cirpinan soluguyla.
Birak hic degilse
son bir sevgi dalgasi sereyim
beni býrakip giden adimlarinin altina.
https://www.illibraio.it/wp-content/...ajakovskij.jpg
Il fumo del tabacco ha roso l’aria.
La stanza
è un capitolo dell’inferno di Kruchenych.
Ricordi?
Accanto a questa finestra
per la prima volta
accarezzai freneticamente le tue mani.
Oggi, ecco, sei seduta,
il cuore rivestito di ferro.
Ancora un giorno,
e mi scaccerai,
forse maledicendomi.
Nella buia anticamera, la mano, rotta dal tremito,
a lungo non saprà infilarsi nella manica.
Poi uscirò di corsa,
e lancerò il mio corpo per la strada.
Fuggito da tutti,
folle diventerò,
consunto dalla disperazione.
Ma non è necessario tutto questo;
cara,
dolce,
diciamoci adesso addio.
Il mio amore,
peso così schiacciante ancora,
ti grava sopra
lo stesso,
dovunque tu fugga.
Lasciami sfogare in un ultimo grido
l’amarezza degli offesi lamenti.
Se lo sfiancano di lavoro, un bue,
se ne va
ad adagiarsi sulle fredde acque.
Ma, al di fuori del tuo amore,
per me
non c’è mare,
e dal tuo amore neanche col pianto puoi impetrare tregua.
Se l’elefante sfinito cerca pace,
si stende regalmente sulla sabbia arroventata.
Ma, al di fuori del tuo amore,
per me
non c’è sole,
e io non so neppure dove sei e con chi.
Se così tua avessi ridotto un poeta,
lui
avrebbe lasciato la sua amata per la gloria e il denaro
ma per me
non un solo
suono è di festa
oltre a quello del tuo amato nome.
Non mi butterò nella tromba delle scale,
non ingoierò veleno,
non saprò premere il grilletto contro la tempia.
Su di me,
al di fuori del tuo sguardo,
non ha potere la lama di nessun coltello.
Domani dimenticherai
che ti ho incoronato,
che l’anima in fiore ho incenerito con l’amore,
e lo scatenato carnevale dei giorni irrequieti
socompiglierà le pagine dei miei libri
Potranno mai le foglie secche delle mie parole
trattenerti un momento
per aspirare avidamente?
Ma lascia almeno
ch’io lastrichi con un’ultima tenerezza
il tuo passo che s’allontana.
-
Iskoc doktor ve roman yazari Archibald Joseph Cronin'in dogum yildonumu (19 Temmuz 1896)
"Odam, cati alti odasi kadar ufak ve fakirce dosenmisti; icinde bir demir karyola, beyaz boyali tahta yuz yikama yeri vardi!. Biricik ustunlugu yesile boyanmis ufacik penceresinin konservatuara bakmasi, gecmis gunlerimin izi gibi duran siralari ve sandalyeleri seyretmeme musait olmasiydi!. Kisin soguk, yazin da bunaltici derecede sicak olan bu oda yine de calisma yeri olarak kullanilmaya cok elverisliydi!"
https://pictures.abebooks.com/isbn/9780450018541-us.jpg
"My room, at the top of the boarding-house, was small, almost an attic, funished sparsely with iron cot, a white wooden washstand a black framed woolwork text. But it had the advantage of communicating with a little green painted glass conservatory still equipped withstandsand benches, arelic of the palmy days of the mansion. Although cold in winter and sweltering in summer, this served me adequately as a study."
“—Sen kafayi falan mi yedin?
—Belki. Ama para ve maddi basari pesinde kosmayi birakacagim. Iyi bir doktorun vermesi gereken sinav bu degil. Eger bir doktor yilda bes bin gine kazaniyorsa, saglikli degildir. Ve aci ceken insanlik uzerinden para kazanmaya calimak neden?”
http://pictures.abebooks.com/isbn/97...034-uk-300.jpg
“—Have you gone off your rocker, or what?
—Perhaps, I've gone off my rocker. But I'm going to try and stop thinking of money and material success. That isn't the test of a good doctor. When a doctor earns five thousand a year, he's not healthy. And why---why should a man try to make money out of suffering humanity?"
-
Alman asilli Amerikali filozof, sosyolog, politik felsefeci Herbert Marcuse'un dogum yildonumu (19 Temmuz 1898)
"Eger isci ve patronu ayni televizyon programinin keyfini cikarir ve ayni tatil yerini ziyaret eder, eger daktilocu, patronun kizi kadar cekici makyaj yaparsa, eger zenci Kadillak sahibi olursa, eger hepsi ayni gazeteyi okursa bu benzeyis siniflarin gorunmez olmasi degil ama, duzenin korunmasina hizmet eden kitlenin ihtiyaclarinin ve doyumlarinin genislemesidir." Tek Boyutlu Insan
https://pbs.twimg.com/media/DF1G8z_W0AECcYs.jpg
"If the worker and his boss enjoy the same tv program and visit the same resort places, if the typist is as attractively made up as the daughter of her employer, if the Negro owns a Cadillac, if they all read the same newspaper, then this assimilation indicates not the disappearance of classes, but the extent to which the needs and satisfactions that serve the preservation of the Establishment are shared by the underlying population."
-
Isvicre dogumlu avangart Fransiz yazar Robert Pinget'nin dogum yildonumu (19 Temmuz 1919)
"Bahcesine dondugunde Mosyo Songe, yasli amator balikcinin cevabindan cok etkilendigini fark ediyor. Yalnizca zaman gecirmek icin yararsiz olandan baska bir sey yapmamak! O zaman gundelik yazi denemelerini dusunuyor ve onlarda birden rahatlatici bir yerindelik buluyor. Belli belirsiz, en basitinden en soylusuna, bir insanin ustlenebilecegi ve sonucta bu tek hakli gerekceye dayanan tum mesgaleleri gozunun onune getiriyor. Yanlis muhakeme eder korkusuyla sorunu desmeye cesaret edemiyor, ama bu cevabi unutmamak icin de kendi kendine soz veriyor. Enine boyuna dusunulmedigine gore, tasidigi anlam icin degil ama, kendisine sagladigi rahatlama duygusu icin."
https://images-na.ssl-images-amazon....1-9uk6rqeL.jpg
"De retour dans son jardin monsieur Songe s'avise qu'il est comblé par la réponse du vieux pêcheur amateur. Ne faire que l'inutile rien que pour passer le temps ! Et il pense à ses exercices quotidiens et leur trouve du coup une apaisante justification. Il imagine vaguement toutes les occupations qu'on peut avoir, des plus humbles aux plus élevées, qui n'auraient en définitive que cette seule justification. Il n'ose approfondir la question, crainte de mal raisonner, mais il se promet de ne jamais oublier cette réponse, non pour ce qu'elle signifierait dans l'absolu mais pour le sentiment d'apaisement qu'elle lui procure."
"Ben burolari hic sevmedim ama yine de zaman zaman eglenceli seyler olur oralarda , degil mi? Hayir mi? Hic mi? Hep ayni bitmez tukenmek bilmez maas sizlanmalari, patrondan, sosyal haklardan, aldatilmalardan sikayetler mi ? Ne kadar uzucu!"
http://www.leseditionsdeminuit.fr/im...2707306126.jpg
"Je n’ai jamais apprécié les bureaux mais il doit bien s’y passer de temps à autre des choses amusantes, non ? Rien ? Toujours les mêmes jérémiades sur le salaire, le patron, les assurances sociales et le cocuage ? Quelle tristesse!"
-
Isvecli yazar ve kose yazari Jan Myrdal'in dogum gunu (19 Temmuz 1927)
http://www.azquotes.com/picture-quot...l-53-34-98.jpg
"Seyahat sadece yeni olani gormek degildir, ayni zamanda arkanda birakmaktir. Sadece kapilari acmak degil, ayni zamanda donmemek uzere kapiyi arkandan kapatmaktir. Ama terk ettigin yer, ne zaman gozlerini kapatirsan senin icin oradadir."
-
Tom ve Jerry, ilk kez 19 Temmuz 1941'de William Hanna ve Joseph Barbera'nin Geceyarisi Atistirmasi (The Midnight Snack) isimli animasyonunda kendi isimleri ile piyasaya ciktilar.
https://s1-ssl.dmcdn.net/DvPrp/x1080-SVG.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=ZU2dL1CowLY
-
Ingiliz Queen grubunun gitaristi Brian May'in 51.dogum gunu (19 Temmuz 1947)
https://pbs.twimg.com/media/DFFwcNZXgAE-NYE.jpg
-
Italyan gazeteci, roman, oyku ve oyun yazari Curzio Malaparte’nin olum yildonumu (19 Temmuz 1957)
“Yururken bir yandan dusunuyordum: Acaba Fransizcaya nasil cevrilir, ‘you bastard ,you son of a bitch, you dirty ýtallian officer.’
Acaba Rusca'ya, Sirpca'ya, Lehce'ye, Danca'ya, Hollandaca'ya, Norvecce'ye, Arapca’ya nasil cevrilir? Ya Hintce’ye, Bantuca’ya, Madakaskarca’ya? Acaba Almanca’ya nasil cevrilir? Dusunurken gulme tutuyordu. Galiplerin o dili kuskusuz Almanca’ya da pek pek guzel cevrilirdi. Almanca’ya bile; cunku Almanca da Italyanca’yla kiyaslandiginda, galip bir halkin dili sayilirdi . Yeryuzundeki tum dillerin Bantuca ve Cincenin bile Almancanin bile ‘galip halklarýn’ dilleri oldugunu dusunerek guluyordum. Ve yanlizca biz, yanlizca biz Italyanlar Napoli’de Chiaia Caddesinde ve tum Italyan kentlerinin tum caddelerinde ,’galip bir halka ait olmayan’ bir dili konusuyorduk. Ve ben, bir zavalli ‘itallian bastard’ bir zavalli ‘son of a bitch’olmaktan gurur duyuyordum.”
https://media.adelphi.it/spool/b9c69...h_cs_cx_cy.jpg
"E io pensavo camminando: 'chi sa come si traduce in francese "you bastard, you son of a bitch, you dirty italian officer?"
E come si traduce in russo, in serbo, in polacco, in danese, in olandese, in norvegese, in arabo? Chi sa, pensavo, come si traduce in brasiliano? e in cinese? e in indiano, in bantù, in malgascio? chi sa come si traduce in tedesco?'. E ridevo pensando che quel linguaggio di vincitori si traduceva certamente benissimo anche in tedesco, perfino in tedesco, perché anche la lingua tedesca, nei confronti dell'italiana, era la lingua di un popolo vincitore. Ridevo pensando che tutte le lingue della terra, perfino il bantù e il cinese, perfino il tedesco, erano lingue di popoli vincitori, e che noi soltanto, noi italiani soltanto, in Via Chiaia a Napoli, e in tutte le vie di tutte le città d'Italia, parlavamo una lingua che non era quella di un popolo vincitore. E mi sentivo orgoglioso di essere un povero itolion bastarci, un povero som of a bitch.”
-
-
-
Firlama Kizlar'in (Clueless - Ragazze a Beverly Hills) 23.yili (19 Temmuz 1995)
https://pbs.twimg.com/media/DieKiXmVQAAEKuh.jpg
-
Muhammad Ali, 19 temmuz 1996'da Atlanta Olimpiyat Oyunlari'nin acilis mesalesini atesledi.
https://pbs.twimg.com/media/Did29KNXUAAKVOZ.jpg
-
Pulitzer Odullu Irlanda asilli Amerikali ogretmen ve yazar Frank McCourt'un olum yildonumu (19 Temmuz 2009)
"Yattigim yerden annemin mutfak masasinda bir sigara yaktigini goruyorum. Bir yandan da, agliyor. Yatagimdan kalkip yanina giderek artik buyudugumu ve yakinda o buyuk kapili fabrikada ise girecegimi, her Cuma aksami parami eve getirecegimi soylemek istiyorum. Recel, yumurta, yag alabilirsin ve yine sarkilarini soyleyebilirsin, annecigim. En sevdigin sarkiyi. 'Herkes anlayabilir neden seni opmek istedigimi.' "
https://images.gr-assets.com/books/1...39l/252577.jpg
"I look out at Mam at the kitchen table, smoking a cigarette, drinking tea, and crying. I want to get up and tell her I'll be a man soon and I'll get a job in the place with the big gate and I'll come home every Friday night with money for eggs and toast and jam and she can sing again 'Anyone can see why I wanted your kiss.' "
"Annem, yumurta babaniza daha cok gerekiyor, diyor. Uzun bir yola cikacak ve orada cok yorulacak. Babama kati bir yumurta pisiriyor. Babam yumurtayi soyup bese boluyor ve hepimizin ekmeginin arasina bir parca koyuyor. Annem kiziyor. Babam ise, cocuklarinin onunde evdeki tek yumurtayi kendine saklayan bir baba olabilir mi, diyor. "
https://d28hgpri8am2if.cloudfront.ne...3541596_hr.jpg
"An egg. Mam says, This egg is for your father. He needs the nourishment for the long journey before him. It's a hard boiled egg and Dad peels off the shell. He slices the egg five ways and gives each of us a bit to put on our bread. Mam says. Don't be such a fool. Dad says, What would a man be doing with a whole egg to himself?"
-
-
-
-
STX Films, Jennifer Lopez'li Second Act'in fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/YsVo5necW6Q?t=1
-
FX Networks, yeni dizisi Mayans MC'nin fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/wA_vFpFsZrI?t=1
-
Netflix, yeni komedi dizisi Insatiable'in fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/z-81WVD8xTs?t=1
-
AMC, Better Call Saul'un 4.sezon frgamanini yayinladi.
https://youtu.be/qefARQ10r3s?t=3
-
Mad Men, AMC kanalinda 19 Temmuz 2007'de yayinlanmaya basladi.
https://pbs.twimg.com/media/DielXQqWsAAigc9.jpg
-
“Cennette enteresan insanlarin hicbirini bulamazsiniz. / In heaven, all the interesting people are missing.”
https://78.media.tumblr.com/fd37e805...1dolo1_500.gif
Cennet Gunleri (Days of Heaven, 1978) Yonetmen: Terrence Malick
-
“ 'Iyi olmaktansa, sansli olmayi tercih ederim' diyen adam, hayati anlamis adamdir. Insanlar, yasamin cok buyuk bir kisminin sansa bagli oldugu gercegiyle yuzlesmekten korkarlar. Bu kadar cok seyin, insanin kontrolunde olmamasi urkutucudur. / The man who said "I'd rather be lucky than good" saw deeply into life. People are afraid to face how great a part of life is dependent on luck. It's scary to think so much is out of one's control."
https://78.media.tumblr.com/1e7878fc...jvbvo6_500.gif
https://66.media.tumblr.com/8c886c9f...to3_r1_500.gif
Mac Sayisi (Match Point, 2005) Yonetmen: Woody Allen
-
"Bazilari hic yasamaz, fakat cilginlar asla olmez. / Some may never live, but the crazy never die.” Hunter S. Thompson
https://78.media.tumblr.com/63f0895d...xfipo3_540.gif
Katil Doganlar (Natural Born Killers, 1994) Yonetmen: Oliver Stone
-
Pam: Seninle seks yapmak cok kafkaesk bir deneyimdi. / Sex with you is really a kafka-esque experience.
Alvy singer: Sey, tesekkur ederim. / Oh, thank you.
Pam: Yani bunu bir iltifat olarak soyledim. / I mean that as a compliment.
https://youtu.be/Va4UHIlYLEI?t=2
Annie Hall (1977) Yonetmen: Woody Allen