-
Alman yazar Hans Fallada’nin dogum yildonumu (21 Temmuz 1893)
“Her yaptiklarina boyun mu egecegiz yani? Sicacik saraylarinda, bolluk ve guven icinde oturup bizi yoneten bunlar degil mi? Sonra da bizi yalancilikla sucluyorlar. Hayir, buna izin vermeyecegim, savunacagim kendimi, bir seyler yapmam gerek." Kucuk Adam Ne Oldu Sana
https://media1.jpc.de/image/w600/fro...3746633442.jpg
“Aber sollen die alles machen dürfen? Sitzen die nicht schon warm und sicher und reich in ihren Palästen und verwalten uns? Und nun sollen sie uns noch mies machen dürfen und zu Stänkerern! Nein, ich lasse das nicht durch. Ich wehre mich, ich will was tun.”
“Her gun binlerce insanin oldurulmesine karsi cikmadikca analarin ogullarini, kadinlarin kocalarini, kizlarin nisanlilarini yitirmesinde senin de sucun var! Bu cinayetlerin islenmesini engellemek icin parmagini bile oynatmiyorsun. Sen butun bunlari en az benim kadar iyi biliyorsun. Bu nedenle dusunuyorum da acaba sen kahverengiye boyanmis bir Nazi'den daha mi kotusun?” Herkes Tek Basina Olur
https://pictures.abebooks.com/isbn/9783351033491-uk.jpg
“Doch, du stiehlst! Du stiehlst Müttern ihre Söhne, Frauen ihre Männer, Mädchen ihren Freund, solange du duldest, daß die täglich zu Tausenden erschossen werden, und machst nicht einen Finger krumm, um dem Morden Einhalt zu tun. Das weißt du alles ganz gut, und ich frage mich, ob du nicht beinah schlimmer bist als jeder braun in der Wolle gefärbte Nazi.”
-
Nobel Edebiyat Odulu ve Pulitzer Odulu sahibi Amerikali efsane roman, hikaye yazari ve gazeteci Ernest Miller Hemingway'in dogum yildonumu (21 Temmuz 1899)
https://pbs.twimg.com/media/DFPGOEcVoAA2llC.jpg
"Yasli adam okyanusa 'la mar' diyordu; bu, okyanusu seven insanlarin ona Ispanyolca verdikleri isimdi. Bazi kotu sozler de soylenir okyanus icin ama bir kadindan soz eder gibi hep disi olarak anilir okyanus. Aglari icin samandira kullanan ve kopek baligi yaginin pahaliya satildigi donemlerde motorlu tekne almis olan bazi genc balikcilar okyanusu erkek yerine koyarak ona el mar derler. Onu bir hasim, bir yer, bir dusman yerine koyarlar. Yasli adam icinse okyanus hep la mardi; buyuk sevgiler dagitan ya da geri ceviren bir sey. Bazen la mar bir cilgin kadin gibi deliriyorsa ya da bir cadaloz gibi davraniyorsa bu baska turlu yapamadigi icindir. Ay, nasil bir kadini degistirip etkiliyorsa onu da etkiler." Yasli Adam ve Deniz
https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/...00213528-1.jpg
"He always thought of the sea as 'la mar' which is what people call her in Spanish when they love her. Sometimes those who love her say bad things of her but they are always said as though she were a woman. Some of the younger fishermen, those who used buoys as floats for their lines and had motorboats, bought when the shark livers had brought much money, spoke of her as 'el mar' which is masculine.They spoke of her as a contestant or a place or even an enemy. But the old man always thought of her as feminine and as something that gave or withheld great favours, and if she did wild or wicked things it was because she could not help them. The moon affects her as it does a woman, he thought."
https://pbs.twimg.com/media/DFKUFSZXoAAUTj9.jpg
"Ahlak konusunda inandigim ilke sudur; bir seyi yaptiktan sonra kendini iyi hissediyorsan o ahlakidir; eger kendini kotu hissediyorsan o gayri ahlakidir."
Bazi film uyarlamalari:
https://pbs.twimg.com/media/DFQQTWaVYAEEEFu.jpg
-
Amerikan edebiyatinda cok onemli bir figur kabul edilen, romantik sair Hart Crane’nin dogum yildonumu (21 Temmuz 1899)
Agacin ustunde elma, sehvetidir kadinin-
Pariltilarla asili, gunesten maskarasi.
Agac, kesmis solugunu kadinin; yeltenip
Yukselip ustune dal dal, dilsizce dilli sesi
Cikiýverir gozlerine bir kararti perdesi.
Kadin tutsak agaca ve yesil parmaklarina.
Ve kendini agac sanir dusuncesinde kadin.
Ruzgar kucaklayip orer taze damarlarini,
Kaldirir onu goklere, ucari mavilige,
Ellerinin atesini bogup gun isiginda.
Hic anisi yok kadinin, korkusu, umudu yok
Ayaklarindaki ottan ve golgelerden ote.
https://images.gr-assets.com/books/1...150l/75495.jpg
The apple on its bough is her desire,—
Shining suspension, mimic of the sun.
The bough has caught her breath up, and her voice,
Dumbly articulate in the slant and rise
Of branch on branch above her, blurs her eyes.
She is prisoner of the tree and its green fingers.
And so she comes to dream herself the tree,
The wind possessing her, weaving her young veins,
Holding her to the sky and its quick blue,
Drowning the fever of her hands in sunlight.
She has no memory, nor fear, nor hope
Beyond the grass and shadows at her feet.
-
Ispanyol yazar, gazeteci ve oyun yazari Miguel Mihura Santos'un dogum yildonumu (21 Temmuz 1905)
Paula: Nisanlin seni hic opmedi mi?
Dionisio: Hayir.
Paula: Nicin?
Dionisio: Evlenene kadar opemez.
Paula: Bir kere bile opemez mi?
Dionisio: Olmaz, hayir. Bir kere bile. Yapamayacagini soyluyor.
Paula: Zavalli kiz... Bunun icin gozlerinde bir huzun var...
(Uc Silindir Sapka Oyunu)
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
Paula: ¿Tu novia nunca te besa…?
Dionisio: No.
Paula: ¿Por qué?
Dionisio: No puede hasta que se case…
Paula: Pero ¿ni una vez siquiera?
Dionisio: No, no. Ni una vez siquiera. Dice que no puede.
Paula: Pobre muchacha, ¿verdad?... Por eso tiene los ojos tan tristes…
Don Sacramento: Duzenli olmak zorundasiniz... Siz benim evimde yasayacaksiniz ve benim evim namuslu bir evdir! Geceleri yagmur altinda dolasmaya cikamazsiniz! Ayrica altiyi ceyrek gece kalkip altý bucukta sahanda yumurtayla kahvalti yapmak zorundasiniz... Sadece halk sutlu kahve ve tereyag ile ekmek yer.
Dionisio: Hayir. Bir sey gormuyorum.
Don Rosario: Siz biraz aptalsini galiba, Don Dionisio.
Dionisio: Nicin bana boyle seyler soyluyorsunuz?
Don Rosario: Cunku su isiklari gormuyorsunuz...
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
Don Sacramento: Usted tendrá que ser ordenado... ¡Usted vivirá en mi casa, y mi casa es una casa honrada! ¡Usted no podrá salir por las noches a pasear bajo la lluvia! Usted, además, tendrá que levantarse a las seis y cuarto para desayunar a las seis y media un huevo frito con pan... Sólo los bohemios toman café con leche y pan con manteca.
Dionisio: No. No veo nada.
Don Rosario: Parece usted tonto, don Dionisio.
Dionisio: ¿Por qué me dice usted eso, caramba?
Don Rosario: Porque no ve las lucecitas.
-
Kanadali iletisim kuramcisi Marshall McLuhan’in dogum yildonumu (21 Temmuz 1911)
"Simdiki zamanda olan odur ki, artik degisim oyle buyuk bir hizla gerceklesmektedir ki, dikiz aynasi ise yaramamaktadir.Jet hiziyla giderken dikiz aynalari ise yaramazlar.Kisi,gelecekle basa cikmanin bir yolunu bulmak zorundadir. Insanoglu bundan boyle,bilinmeyen karsisinda duydugu korku yuzunden yeni olan seyleri eskisi gibi bir seylere donusturmek icin bu kadar cok enerji harcayamaz ve sanatcinin yaptigini yapmalidir. Simdiki zamana bir gorev anlayisiyla yaklasmali; tartisilmasi gereken bir cevre olarak cozumleme ve basa cikma aliskanligi gelistirmeli ki,gelecek cok daha net bir bicimde gorulebilsin" Global Koy
https://images.gr-assets.com/books/1...46l/225112.jpg
“At jet speed there is no rear-view mirror. What does one see in the rear-view mirror at motor-car speed? In the jet plane at jet speed, there is no rear-view mirror and nothing can be seen. What do you see in the rear-view mirror of a motor car? The foreseeable future. You don’t see what went past, you see what is coming. It is obvious, isn’t it? The phrase “rear-view mirror” tells you that you are looking at something that went past, but, in fact, you never do. All you can look at in the rear-view mirror is literally the foreseeable future.”
https://image.slidesharecdn.com/fina...?cb=1467794175
“Teknolojiler yalnizca insanlarin kullandigi icatlar degildir, insanlari yeniden icat eden araclardir.”
-
Amerikali yazar John Champlin Gardner Jr’in dogum yil donumu (21 Temmuz 1933)
“Eger sanatin fikirleri guzel idiyse bu sanatin kabahatiydi, Ozan'in degil. Bir koor secici, neredeyse bir cilgin: Bir kus. Ormanda tatli tatli sakiyan kuslar var diye insanlar birbirlerini daha nazikce mi oldurduler?”
https://www.worldswithoutend.com/alt...r_grendel3.jpg
“If the ideas of art were beautiful that was art’s fault, not the shaper’s. A blind selector, almost mindless: a bird. Did they murder each other more gently because in the woods sweet songbirds sang?”
“ 'Neden benim konusacak kimsem yok?' dedim. Yildizlar hicbir sey soylemedi, ama ben onlarin bu kabaliklarini gormezden geldim. 'Ozanin konusabilecegi birileri var' dedim. Parmaklarimi SIKTIM. 'Hrothgar’in da konusabilecegi birileri var.' ”
https://www.sharecg.com/images/medium/17517.jpg
“ 'Why can’t I have someone to talk to?' I said. The stars said nothing, but I pretended to ignore the rudeness. 'The Shaper has people to talk to,' I said. I wrung my fingers. 'Hrothgar has people to talk to.' ”
“Ama daha kotu bir sey vardi. Ejderhanin bana bir buyu yaptigini anladim; hicbir silah bana karsi islemiyordu. Solen salonuna istedigim zaman gidebilirdim, bana karsi gucsuzlerdi. Bu yuzden icim daha da karardi. Onlarý kucumsememe ragmen, bazen onlardan nefret etmeme ragmen, onlarla savasabildigimde insanlarla aramizda bir sey vardi. Simdiyse, yenilmez olarak, bir komur arazisinde hayatta kalan tek agac gibi, olabildigince yalnizdim.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“But there was one thing worse. I discovered the dragon had put a charm on me: no weapon could cut me. I could walk up to the meadhall whenever I pleased, and they were powerless. My heart became darker because of that. Though I scorned them, sometimes hated them, there had been something between myself and men when we could fight. Now, invulnerable, I was as solitary as one live tree in a vast landscape of coal.”
-
Bertie Wooster ve jeeves karakterlerini yaraticisi, Ingiliz yazar ve 20. yuzyilin en yaygin okunan mizahcilarýndan Sir Pelham Grenville Wodehouse, Fransa'nin Le Touquet sehrinde bir villada yasarken 21 Temmuz1940’da 60 yasin altýndaki tum Ingiliz vatandaslari gibi Alman isgal gucleri tarafindan tutuklandi.
https://alchetron.com/cdn/p-g-wodeho...resize-750.jpg
https://upload.wikimedia.org/wikiped...llis_Mills.jpg
-
Nijerya asiili Ingiliz roman, oyun ve otobiyografi yazari Florence Onyebuchi 'Buchi' Emecheta'nin dogum yildonumu (21 Temmuz 1944)
"Savi'nin hukumdari Kral Patayon'un ulkesine gokten dusen 'atesten bir kus'un icinden cikan 'albino yaratiklar', bu ulkenin sade, barisciýl insanlarini yepyeni soylem, gorenek ve somuru bicimleriyle tanistiriyor. Neticede Kral Patayon, artik gol tanricalarinin bile cozemedigi turden sorunlarla yuzlesmek zorunda kaliyor." Savi'nin Igfali
https://static1.squarespace.com/stat...pg?format=750w
"King Patayon, ruler of Shavi, has more that his shares of trouble already, when from out of the sky a group of 'albino aliens' comes crashing down in an enormous "bird of fire". From then on Patayon is faced with the sort of problems that even the most powerful goddesses of the lakes cannot solve. As the albinos and the Shavis are introduced to entirely new forms of language, custom, and exploitation, both are left to wonder just what exactly is civilization?"