Dün olaydı keşke
hisse.net kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Printable View
Dün olaydı keşke
hisse.net kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Commerzbank - Ulrich Leuchtmann
This TRY crisis is a prime example of markets role. In the sense that they provide unbending signals - if one leaves them alone. Politics - in particular populist politics - tend to ignore budget restrictions: government budget restrictions (in the case of the new government in Italy) and restrictions of the balance of payments (in case of the Turkish President). This ignorance is supported by the fact that these restrictions have long term effects and that marginally a lot is possible without breaking them. But only if later corrections are possible and likely. Otherwise the financial markets will be the first to remind politicians of the budget restrictions (when a return to sustainable politics is still possible). President Recep Tayyip Erdogan had ruined the prospect of a return to sustainable politics - visible for anyone in his infamous Bloomberg interview of 14th May. And by doing so he turned "normal" depreciation into a currency crisis.
...in my view a lot depends on Erdogan approach. 300bp rate hikes are important. However, what is also important is Erdogan's announcement that Turkish monetary policy would "abide by the global governance principles on monetary policy" also in the future. That can mean two things: (1) He respects - contrary to what he announced in the Bloomberg interview - the independence of the central bank, or (2) he is abandoning his ludicrous idea that rate cuts might dampen inflation. What is decisive for the future of the lira medium term is: is Erdogan credible? Or is his back-paddling merely an election campaign tactic because he fears that a currency crisis and current account crisis before the elections could cost him his victory? I tend to the sceptical interpretation. Also because Erdogan left an escape route for himself: "we will not let global governance principles finish off our country". This is not what someone sounds like who over the past ten days has had a road-toDamascus experience and who has realised that these "governance principles' are designed to ensure that his country is not "finishing off" itself.
That honor goes to Turkey’s firms, who have almost $340 billion in foreign currency denominated debt ($185 billion is owed to domestic creditors, and $150 to external creditors—$110 in loans and $40 in trade credit [source]). The quality of their hedges will be tested: I never have been convinced all foreign currency debt is really backed by export receipts.
@jondowes Happy CCS times !
So how do the banks transform dollars into lira?
A couple of tricks:
They swap a lot of dollars into lira. Fair enough. But the tenor of the swaps is fairly short (see box III.2.1 of the central banks financial stability report . The lira can run even if the dollars raised by selling longer-dated bonds cannot.)
And the central bank lets the banks meet their reserve requirement in lira by posting foreign exchange or gold at the central bank (so gold deposits in effect fund lira lending, indirectly). This means the banks have a decent buffer of foreign exchange—which they can draw on if their creditors start to withdraw funding. One secret source of strength of the system is that the banks themselves have a fairly large stockpile of foreign exchange deposits that matches their large short-term external debts.***
https://www.cfr.org/blog/turkey-coul...Z21haWwuY29tS0
Sayın JonDowes;
Yurt dışından bir aracı kurumdan dolar ile özel tahvil bonosu alacağım.
Aşağıda linkte verilen yeni kanuna göre dolarları eft ile aracı kuruma göndermem bir sorun yaratır mı?
https://tr.sputniknews.com/turkiye/2...URL_shortening
HTML Kod:https://www.reuters.com/article/us-turkey-markets-lira-graphic/graphic-markets-see-more-turkish-lira-losses-and-more-cenbank-moves-to-support-it-idUSKCN1IQ24K
Sayın JonDowes,
Kanun Resmi Gazatede yayınlandı. Linkteki Madde 1 kanunla ilgili.
http://www.resmigazete.gov.tr/eskile...0180525-18.htm
Sayın jondowes
option embedded swap nedir yada cheaper swap diye geçiyor?
Bizim bankalar CDS leri bu mekanizma da mı kullanıyor?
Bir de bir bankalar CDS yaratıyor mu? burasını bir türlü anlamıyorum
ABD de mac ve mae CDS yapıyordu bir nevi sigorta
türkiyede olayı çözemiyorum
Sizin ticari bir faaliyetiniz yok. Şahsi parayı değerlendirmek yatırıma girer. Kanun firmaları ilgilendirir.
Farklı kavramları entegre etmişsiniz:
Option embedded swap, yani swaption, bir swap yapma hakkını içeren opsiyondur. Opsiyonu satın alan (komisyon ödeyen) taraf, isterse swap'ı aktive edebilir. Bu swap genelde interest rate swap'tır ancak bu bir zorunluluk değil. Her tür swap'ın üzerine opsiyon yazılabilir.
CDS, bir kredi riski ürünüdür. "Credit Default Swaption" diye bir kavram var ama TR'de yapıldığını hiç duymadım. NŞA, swaption ile CDS aynı paragrafta geçmez.
Türk Bankaları kendi başlarına kredi riski alıp satacak kadar ileri düzey mekanizmalara sahip değiller. Sadece Londra ile işlem yaparak müşteri aracısı ve trader yönleriyle işlem yaparlar.
Freddie Mac (Federal Home Loan Mortgage Corporation) ve Fannie Mae (Federal National Mortgage Association), çok büyük, devlet tabanlı özerk organizasyonlar. Bizde bunlara en yakın Emlakbank var ancak kompleksite ve piyasa etkisi açısından kıyas kabul edilmez. Bunların ilkinin 2 trilyon dolar, ikincisinin 3.3 trilyon dolarlık toplam aktifleri var ve ana işlevleri (farklı yollardan) gayrimenkul sektöründeki kredi derinliğini arttırmak. (farklarını şuradan görebilirsiniz)
Türkiye'de "kredi riski pazarı" diye bir olgu yok. Birkaç banka ve birkaç özerk firma kendi kendilerine CDS trade ediyorlar hepsi o. Ağırlıklı olarak Türk tahvillerini alanların hedge ihtiyacına hitap ediyor. (Tahvili illikit piyasaya satmak yerine CDS alabilirsiniz. Tam tersi de geçerli)
@jondowes hocam öncelikle iyi ki varsınız ! Şu tartışmayı kaç kişiyle yapabiliriz bilmiyorum :)
option embedded swap ya da swaption sizin dediğiniz gibi, swap aktivitasyonu için opsiyon hakkı kullanma, aşağıda da güzel bir örnek buldum. İleride konuyu araştıran çıkar diye :)
In 6 months, a firm will begin making semiannual payments at 5% on debt that it has issued. They are concerned that interest rates may fall in the next 6 months, which would mean that they are paying a higher rate on their debt than the market rate, which is not desirable.
Scenario 1: Swap
If they feel confident that rates will fall, they could enter into a swap where they receive a fixed rate and pay a floating rate. If the notional value of the swap is the same as the value of their outstanding debt obligation, they are effectively converting their debt into floating-rate debt which will reduce their payments as interest rates fall.
Scenario 2: Swaption
If they are less certain about the direction of rates, the firm could enter into a swaption that gives them the right to enter into a swap in 6 months, but does not obligate them to do so. If interest rates do fall, they can enter into the swap and achieve the same result as scenario 1. If interest rates stay the same or increase, they will choose not to enter into the swap, and will be better off paying the lower fixed rate they are currently obligated to pay. The firm will pay a premium for the right to this option, but if interest rates do rise it will prevent them from having to pay a higher rate as they would have to do if they were using a swap.
Banka türev piyasalarında çalışan arkadaş şunu söylemişti
bankaların borçlanmalarını ucuzlatmak için sattıkları CDS'ler varmış
bunları da swaplarla birleştiriyorlarmış
opsiyonu satıp ccs ile fonlama sağlanıyormuş
opsiyon değerine eşit olacak şekilde swap faizi azalıyormuş.:(
Bir yerde bir eksik var ama bulacağız :)
Türk Bankaları Türk Eurobond portföyü taşıyıp, bununla birleştirecek şekilde TR CDS alıp satabilir. Portföy riskini yönetmek için IRS veya CCS de yapabilir. Bunu yaparken, maliyet azaltıcı (risk arttıcı) yönde de işlem yapabilir; maliyet alıcı (risk azaltıcı) yönde de... Ancak herhangi bir özel sektör şirketinin CDS'inin yaratılıp direkt piyasa sürüleceğini (yani outright satılacağını) zannetmiyorum.
sayın @jondowes
ali ağaoglu faiz artışı olursa;
Eski verdiği sabit faizli uzun vadeli kredileri yeniden fiyatlayamazken, mevduatlar iki ayda yeni yüksek faizlerle yenileniyorlar...! Sizce bu durumda banka bilançosu nasıl etkilenir...? negatif.
buna katılıyormusunuz?
Bankacılığın tanımı bu: kısa vadeli pasiflerle uzun vadeli aktifleri fonlamak. Kredilerin ciddi kısmı sabit faizlidir ve uzun yıllar ortalama getirisi oynamaz. Bu nedenle para piyasası oranının hızlı yükseldiği dönemlerde bankaların net karlılığı düşmeye başlar; hisse senetleri değer kaybeder. (Kısa vadeli krediler aynı mevduatlar gibi hızlı faiz değişikliğine uğrar ancak bu sadece o kısım için net kar marjını korur. Genel toplamda ise beklenmedik kadar hızlı artan faizler mutlaka negatif sonuç getirir)
Sn jondowes,
Bilindiği üzere 1 yıl ödemesiz ve 3 yıl vadeye yayılan KGF kredilerileri dağıtıldı. Ortalama faiz %15'ti. Sizin gözleminize göre bu kredilerin rotatif krediler gibi belirli sürelerde faizi güncelleniyor mu?. Yoksa 3 yıl boyunca 240 milyar TL'lik bu kredi bloğu %15 faiz ile mi fonlanacak?
Uzun vadeli olarak (>2 yıl) subvanse edilmiş konut kredileri, piyasa yapıcı bankaların sahip olduğu düşük faizli devlet tahvilleri, ve bu tür KGF kredilerinin sizce toplam kredi hacmindeki oranı (2.3 trilyon TL) kabaca nedir?
Tutar veremem ancak bilançonun yarısı saydığınız uzun vadeli sabit faizli aktiflerdir. Yabancı bankaların bankacılık raporlarında faiz hassasiyetinin hisse gelirine etkilerini sıkça okuyabilirsiniz. Genel olarak: beklenenden hızlı faiz düşüşleri borsa tepelerini, beklenenden hızlı faiz artışları da diplerini işaret eder. Faiz trendi yataya girmeden banka hisseleri de girdiği trendi bozamaz.
Ben de düzenli katkılarınız için teşekkür ederim.
Ben de benzer düşünüyorum, ufak ufak alımlara başladım önümüzdeki 1 yıl boyunca borsada alıcı olmayı planlıyorum.
Konuyla bağlantılı bir sorum var,
Tamamen sallama olarak diyelim ki politika faizi %25, döviz sepeti ise 6 tl civarında sabitlendi. Neticede (hala operasyonel olan) bankalar dövizden dolayı tl olarak çok yüksek bilançolar açıklamaya başlayacaklar ve bugünkü tl cinsi değerleme komik kalacak. Faiz düşmeye başladığında ise aradaki vade farkından dolayı dönemsel yüksek karlar yazacaklar. Bu da satma zamanı olacak.
Dövizdeki artış hayatta kalan bankalar için özellikle tl cinsinden hisse senedini alan yatırımcıya büyük getiriler vaat ediyor diyebilir miyiz?
Sayın @jondowes
sadece krediler için soruyorum. Hisse senetine ben de katılıyorum.
1-Amorti edilmiş faizle değerleme yapılıyorsa sabit faizle kredi verse de sıkıntı olmaz 2- Yeni aldığı artan mevduat faizine karşı yeni kredileri artan faizle verir 3-Kredi faizi ve mevduat faizi arasında her zaman makas vardır.
1. Amortizasyon zararın vadelere dağıtılmasına yarar, zarar edilmesinden kaçmaya yaramaz. Banka mutlaka zarar eder demiyorum; 40 kazanç bekliyorsa bu 30'a, 25'e düşebilir. Zarar kelimesini çoğu noktada "beklenenden düşük toplam kâr" olarak okuyun. Net zarar ancak ev kredilerini tek başına bir pakette düşünürseniz olabilir.
2. Elbette zaman içinde aktiflerin ortalama getirisi artar. Ancak ilk 2 yıl kayıpları telafi edecek kadar çok yeni kredi verilemez (kar hemen 40'a geri dönmez). Özellikle yüksek durasyonlu ev ve proje kredilerinde.
3. Faiz artışı "her uzun vadeli krediyi hemen zarar ettirir" demiyorum. Evet uzun kredilerde bir miktar risk primi hep olur ancak fonlama ve tahvil faizi aniden 5 puan artarsa o marj erir gider. Kredi ne kadar uzun vadeli ve düşük faizli ise etki o kadar fazla hissedilir.
Özetle; şu anki maliyet ortamı bankaları net toplamda faiz zararı ettirmez. Ancak kredi batıkları artarsa o zaman kümülatif etkisi karlılığı zora sokar. Tek faize bakılırsa "banka kârları beklenenden düşük gelir".
Merhaba,
konu fx ancak gelebilecek cevaplarda makro ekonomi işleyişine dair ayrıntılar olacağını düşündüğümden sorumu buraya yazıyorum.
Bir devlet, fx piyasasında pozisyon alarak kendine döviz cinsinden kar sağlayabilir mi?
Bir şahsın, aracı bir kurum kullanarak piyasada anlık alım satım pozisyonlarına girip çıkması kadar kolay mıdır?
Bir şahıs, 1 lot(100.000 usd) değerinde bir pozisyonu çok rahat açıp kapatabiliyorken, 1000 lot (100.000.000 usd) veya daha büyük değerlerde bir pozisyonu da aynı rahatlıkla açıp kapatabilir mi?
merhaba...
Bir devlet, fx piyasasında pozisyon alarak kendine döviz cinsinden kar sağlayabilir mi?
Devlet fazla genel bir tanım. Hazine mi? Nakiti varsa, yapabilir. TCMB mi? Bilançosu zaten bir fx pozisyonundan oluşuyor. Kamu bankaları? Tüm diğer bankalar gibi işlem yapıyorlar.
Fiiliyatta; devletler FX trade etmezler. Tuval üreticilerinin gelip ressamın işine müdahale etmesi gibi bir şey olur bu. İlla "daha büyük boyutta resim" istiyorsanız tuvali büyütürsünüz. İşiniz olmayan kısma (resme / piyasaya) herhangi bir ressam (oyuncu) gibi dalmazsınız.
Bir şahsın, aracı bir kurum kullanarak piyasada anlık alım satım pozisyonlarına girip çıkması kadar kolay mıdır?
İlla yapacaklarsa; kamu bankaları var. Ajan tutup gizlice 1 milyar dolar alıp satamazlar sonuçta.
Bir şahıs, 1 lot(100.000 usd) değerinde bir pozisyonu çok rahat açıp kapatabiliyorken, 1000 lot (100.000.000 usd) veya daha büyük değerlerde bir pozisyonu da aynı rahatlıkla açıp kapatabilir mi?
Teminatı varsa neden olmasın? Tabii 1.000 lot işlem yapmaya yetecek sermayeli bir aracı kurum ile çalışıyorsa. Yok ufak bir yerle çalışıyorsa; riske edeceği tutar kadar teminat istenebilir?
Haklısınız biraz genel olmuş soru.
Örnekleyerek alanı daraltalım.
Geçen dönemlerde hayli popüler olan bu aralar adı anılmayan 'varlık fonu' kavramı vardı.
İşin bürokratik yanını bilemem ancak sanırım özetle devlet bu fon ile kazanç elde etmek istedi. Fonun başına da kendince bir yönetim atadı.
Soruma buradan gidersek istediğim cevaplara daha yaklaşırız sanırım.
O fon yönetimi,
örnek olarak eurusd paritesinde pozisyon alabilir kar ve zarar elde edebilir miydi?
Pozisyonun maksimum büyüklüğü sanırım piyasa büyüklüğü ve derinliğiyle ilgili. Bu sebeple maksimum pozisyon büyüklüğünde bir sınır yok.
Evet yapabilir. Ancak fonun kuruluş amacına ters olur bu. O fon, ucuz döviz borç bulabilmek için bir nevi "havuz olarak ipoteklenebilecek, kreditörlerin hoşuna gidecek varlıklar" olarak tasarlandı. Al-sat yaparak günde 1 milyon dolar veya 20 milyon dolar kazansa ne anlamı olacak büyük resimde?
FX piyasasında en başarılı oyuncular ortalama %55 doğru yönde işlem yaparlar. %55 kazanç %45 zarar yani. Hadi kar ederken yeterince beklemeyi ve zarar ederken de hızlıca stopladıklarını varsayalım. İyi bir gününde 20 milyon dolar kazanan oyuncunun yıllık ortalama kazancı kabaca 1 milyar dolar olacaktır. Kendi başına çok iyi rakam. Ancak bu kazancı; 50 milyarlık sermaye ile ve ciddi risk ile yapıyorsa, hele ki o sermayenin amacı on milyarlarca dolarlık dış borca destek vermek ise... anlamsız ve ufak bir rakam.
Ama bunlar oldukça farazi konular. Ferrari ile tarla süremezsiniz. "Ama motoru çok güçlü" deseniz de bu gerçek değişmez. Devlet hak ve varlıkları FX piyasasında kullanıma açık değildir. Bu kadar iyi kazanan bir trader varsa, koyarsınız Ziraat hazinenin başına, sermayeyi her yıl FX trade edip 2'ye katlar. Yapamıyorsa; o kadar inanılmaz bir trader yoktur ortalıkta. Yok konu başarı değil de; çok büyük bir sermayeyi riske etmek ise, fikirlerimi yukarıda yazdım.
20m usd iyi para değil mi?
cevap: 50 milyar dolar ile kazanılıyorsa değil.
Daha fazla kazanılamaz mı?
Cevap: kazanılsaydı bunu görür hissederdik.
Anladığım kadarıyla böyle bir girişimin: teknik, bürokratik veya finansal herhangi bir engeli yok. Piyasa açısından da dert değil. Devlet açısından da.
Yeterki kurbağayı ürkütecek taş atılabilsin.
Demekki 1.10 dan euroya geçip 1.20 den çıkmak istenilse bu işlem milyarlarca dolar ile tek merkezden hızlıca rahatlıkla yapılabilir.
Ancak bu öngörüde, devamlılıkta pozitif sonuçlar ortaya koyacak babayiğit bir trader yok.
Değil Tükiye'de dünyada da yok olacak ki, para hızlıca bir merkeze doğru akmıyor.
Eğer böyle ise koskoca fx fiyasasındaki oyunculardan, sadece al sat ile sürdürülebilir kazanç elde etmeye çalışan herkes koca bir yanılgı içindedir ki bu da buranın konusu değil.
Yine de iyi bir trader %55 e 45 şeklinde trade eder diyorsanız bence bu da dikkate alınmalı. Statik bir şekilde bu oran ortaya konursa tek dert lot artırmak. Kasa her şekilde büyür. Haliyle sizin cevaplarınızdan anladığım : %55 e 45 şeklinde bir oran bile sürdürülebilir değil.
Süre uzadıkça bu oran en iyi ihtimalle %50 ye yakınsar o zaman.
Evet, çok büyük parayla, çok uzun süre çok fazla başarılı işlem yapamazsınız. Zaten yaptığınız her büyük işlem piyasada etki yaratır. Siz dalgayı tahmin etmeye çalışırken dalganın kendisi haline dönüşürsünüz.
Bunu devlet adına yapmak zaten olanaksız; yoksa FED gelir Asya'yı dağıtır, ECB gelir İngiliz sterlini bırakmaz...
Sayın @jondowes
BDDK, mevduat bankaları için "deposit bank" terimini kullanıyor.
Bir yabancı arkadaş bu "retail bank" olmalı dedi.
Ben de şaşırdım :)
İki yazı Dünya'dan
1-
Y-ÜFE grafiği maliyeti yansıtan üretici fiyatlarının kura adeta yapışarak yükseldiğini ve son 15 yılın zirvesine ulaştığını gösteriyor.
https://www.dunya.com/kose-yazisi/en...-onemli/418191
2-
İşte ara mal fiyatlarındaki artış da gerçekten ürkütücü boyutta. Yİ-ÜFE kapsamındaki ara mal fiyatları mayısta yüzde 3.69, ilk beş ayda yüzde 12.21, mayıs itibarıyla son bir yılda ise yüzde 24.02 oranında arttı. Çok yüksek oranlar bunlar.
Ara mal fiyatları bu kadar artacak, böylesine zam görmüş bu ara mallar kullanılarak yapılacak üretimden sonra tüketiciye yansımada çok çok düşük artışlarla yetinilecek, öyle mi!
https://www.dunya.com/kose-yazisi/en...er-gibi/418228
Sn jondowes,
Bu hafta tcmb'nin kademeli olarak sadeleşmeye geçtiğini görüyoruz.
Cuma günü 29 milyar TL verdi geri kalan 114 milyar TL'yi GLP'den verdi. (Likidite açığı 145 milyar TL'idi)
Pazartesi 28 milyar TL verdi geri kalan miktarı tekrar GLP'den verdi. (Likidite açığı da azaldıysa GLP miktarı daha da düşmüş olabilir)
Tam olarak haftalık repoya geçtiğinde 5xRepo ile toplam likidite açığını kontrol edecek.
Soru 1: Tcmb sabah saatlerinde likidite açığındaki miktarı nasıl belirleyecek? ve ihale miktarını nasıl saptayacak?. Zira likidite açığı çok dalgalı bir seyir izleyebiliyor. Ayrıca 1 günlük yerine ihale 1 haftalık olduğundan tcmb bankaların 1 hafta boyunca kullanmak için kendisinden gerçek likidite açığından daha fazla bir miktar talep edip etmediklerini nasıl tespit edecek?
Soru 2: Tcmb 1 haftalık repo ile verdiği paranın miktarını likidite açığından bağımsız olarak kısabilir mi?. Veya kısarak piyasayı faizin yanında bir de miktarsal sıkılaşma ile kontrol edebilir mi?. Böyle bir durumda ihale'den para alamayan banka yine eskisi gibi GLP'den rahat para bulabilecek mi? (GLP eski cezai statüsüne döndürüldüğü için bankalar için bu eskisine göre daha zor ve problemli olmayacak mı?)
1. Likidite açığı dediğimiz kavram zaten her sabah TCMB tarafından duyuruluyor, sonradan hesaplanan bir şey değil.
2. Likidite açığı herhangi bir pencereden eninde sonunda kapanır. Seçilen pencere kombinasyonu vade ve AOFM'yi ince ayar yapmaya yarar. GLP'nin rahatı zoru olmaz; o pemcere var ise, o fiyattan alıcı var ise, TCMB diğer pencerelerinin kepenklerini açık kapanmadan indirmiş ise... kullanılır.
Peki tcmb 1 haftalık repo ihalesinde belirlediği miktarı tam likidite açığı kadar mı açıyor?. Yoksa ihale miktarının kendisi de ince ayar için bir parametre mi?
Sabah belirlenen likidite açığı gün içinde (özellikle ay sonlarına doğru) değiştiğinde gün sonu sistem nasıl kapatılıyor. (GLP normal fonksiyonuna döndüğünde neredeyse hiç bu imkan kullanılmamış olduğu için soruyorum. GLP kullanılmadan sistem kendini akşam her seferinde kapatabilmiş.)
Repo ihalesi haftalık olduğu için 5 ihale toplamını ortalama likidite açığına eşitlemek bir tercih olabilir (şart değil).
Her banka kendi açığını bilir ve haftalık aldığı tutarı ona göre ayarlar. Artı, imkb repo var, likidite fazlası olan tek tük bankalar var. Sistemi yağlayacak kadar akıntı var yani.
Sn jondowes,
2 yıllık tahvil faizini gösterge olarak nitelendiriyoruz ve bu tahvilin piyasa faizini yansıttığını veya en azından beklentilerini yansıttığını söylüyoruz. Ancak bu tahvilin günlük işlem hacmine baktığımda 15mTL , 25mTL bazen de en fazla 40-50mTL'lik çok düşük bir hacim görüyorum. 2.4 trilyon TL'lik kredi pazarı için nasıl oluyor da 2 yıllık bu tahvilin bu kadar düşük hacim ile tırmanışı ya da düşüşü ciddi bir yön ifade ediyor?
Neredeyse forumdaki 10-15 kallavi mevduatçının her biri 1mTL'lik işlem yapsa faizi yukarı çekecekler gibi bir tablo oluşuyor.
Kaçırdığım nokta nedir?
NOT: bloomberght üzerinde gördüğüm işlem hacimleri x1000TL olarak veriliyorsa yani işlem hacmi günlük 30-50 milyar TL ise o zaman durum değişir ama o işlem hacmi de günlük para girişleri ile epey uyumsuz oluyor.