-
Kadin, cocuk ve ev sahnelerinde uzmanlasmis Ingiliz ressam Laura Theresa Alma-Tadema'nin olum yildonumu (15 Agustos 1909)
Always Welcome, 1887 (Russell-Coates Art Gallery and Museum)
http://albertis-window.com/wp-conten...ys-Welcome.jpg
The Pledge, 1904
https://upload.wikimedia.org/wikiped...%281904%29.jpg
-
Fransiz roman yazari ve sinema yonetmeni Régine Deforges'in dogum yildonumu (15 Agustos 1935)
"1939, Lea Delmas on yedi yasindadir. Yasami Bordeaux topraklarinin mis gibi kokusu, uzum baglarini pýriltilari, cevresindekilerin sevgi ve sevkat cemberi icinde gecmektedir. Savasin ilaný bu guzelligi yok edecek, Lea'yi yikim, goc, olum ve Nazi isgalinden olusan bir kaosun icinde surukleyecektir."
https://www.fayard.fr/sites/default/...?itok=gaafiDk_
"1939. Léa Delmas a dix-sept ans. Sa vie se résume aux senteurs de la terre bordelaise, à la lumière des vignobles, à la tendresse des siens. La déclaration de guerre va anéantir l'harmonie de cette fin d'été et jeter Léa dans le chaos de la débâcle, de l'exode, de la mort et de l'occupation nazie. Léa va être contrainte à des choix impossibles."
-
Amerikali vodvil sanatcisi, mizahci, sosyal yorumcu ve aktor William Penn Adair 'Will' Rogers'in olum yildonumu (15 Agustos 1935)
https://cdn.lifehack.org/wp-content/...ects-92593.png
"Herkes cahildir... Farkli konularda."
https://www.azquotes.com/picture-quo...s-24-94-51.jpg
"Uygarlik ilerlemiyor diyemezsiniz... her savasta sizi yeni yollarla olduruyorlar."
https://izquotes.com/quotes-pictures...ers-156961.jpg
"Kahramanlik, dunyda en kisa omurlu ugrasilardan biridir."
https://www.brainyquote.com/photos_t...rogers1-2x.jpg
"Baska birisinin basina geldigi surece her sey eglencelidir."
-
1926 yilinda Nobel Edebiyat Odulu'nu kazanan, dogalcilik akiminin onde gelen Italyan yazari Grazia (Maria Cosima Damiana) Deledda'nin olum yildonumu (15 Agustos 1936)
"Ama kucuk ogrencimizin ilgisini en cok ceken sey Signor Carlino' nun kitapcisiydi, cunku orada defter, murekkep ve kalem uclari, yani kelimelerin, kelimelerden de cok insanin dusuncelerinin isaretlere donusturulmesine izin veren butun o buyulu seyler satilirdi." Cosima
http://kbimages1-a.akamaihd.net/Imag...alse/image.jpg
"Ma quella che più interessa la nostra scolaretta è la libreria del signor Carlino, dove si vendono i quaderni, l'inchiostro, i pennini; tutte quelle cose magiche, insomma, con le quali si può tradurre in segni la parola, e più che la parola il pensiero dell'uomo."
"Her dag, her koy kilisesi, her sato kalintisi, her orman, her magara, kendi hazinesini saklar. Kimin koydugu hazineyi? Bu soruyu sorarsaniz, son derece makul aciklamalar getirirler size. Sardinya'nin, tarihinin her doneminde, ozellikle Sarazenler, Gotlar ve Vandallar eliyle ugradigi savaslar, akinlar, yagmalar, belleklerde belli belirsiz bir iz birakmistir, dolayisiyla cok eski atalarimizin, para, mucevher ve degerli taslardan olusan hazinelerini, isgalcilerin talanindan kurtarmak icin erisilmez yerlere gizledikleri ve bu hazinelerin buyuk bir bolumunun, ilk sahipleri oyle istedigi ya da tam tersine onlar istemese de, gizli yerlerde kaldigi, hala varligini korudugu soylenir.Buraya kadar anlattiklarim, isin dogal kismi. Dogaustu kismi ise, hazinelerin basinda seytanin nobet tuttugudur. Bu son derece koklu inanca gore, insanlar belli bir sure sonunda hazineyi bulamazlarsa, onu bizzat seytan sahiplenip cehenneme goturecektir; altin ve incilerin bulundugu testilere ya da mucevher kutularina, o altin ve inciler yerine, bir o kadar komur ve kul birakarak. Hazineler efsanesinin oyle derin kokleri vardir ki, herhangi bir kimse, kisisel emegi ve zekasiyla ya da belki de dolandiricilik ve ahlaksizlik yoluyla, soyle ya da boyle bir servet edinmeye gorsun, halk arasinda o kisinin bir aschisorgiu, yani bir hazine buldugu soylentisi yayilir hemen." Sardinya Efsaneleri
https://images-eu.ssl-images-amazon....1mI0oxitwL.jpg
"Ogni montagna, ogni chiesa di campagna, ogni rudere di castello, ogni bosco ed ogni grotta na-sconde il suo tesoro. Posto da chi? Se fate questa domanda vi si dànno delle spiegazioni plausibilissime. Si ha un vago ricordo delle guerre, delle escursioni, dei saccheggi sofferti in ogni tempo dalla Sardegna, e specialmente dai Saraceni, dai Goti e dai Vandali, e si dice che i nostri antichissimi avi nascondessero in siti impenetrabili i loro tesori - denaro, gioielli e pietre preziose -, per scamparli dall'espilazione degli invasori, e che la maggior parte di questi tesori, rimasti nei nascondigli per volontà o contro la volontà dei primi possessori, sussista ancora. Sin qui il naturale. Il sovrannaturale è la credenza radicalmente invalsa che a guardia dei tesori vigili il diavolo: il diavolo che, se alla fine di un certo tempo gli uomini non ritrovano il tesoro, se ne appropria lui stesso e se lo porta indice all'inferno, lasciando nelle anfore o negli scrigni contenenti l'oro e le perle, tanta bella quantità di carbone o di cenere. La leggenda dei tesori ha così profonde radici da noi che non appena un individuo è riuscito, col suo lavoro e con la sua intelligenza, o magari con l'inganno e la perversità, ad acquistarsi qualche fortuna, subito la voce del popolino afferma che egli ha trovato un aschisorgiu, cioè un tesoro."
-
Oz Buyucusu'nun (The Wizard of Oz - Il mago di Oz), 15 Agustos 1939’da Hollywood, California, Grauman's Chinese Theatre'da ve Philadelphia, Pennsylvania’da gosterime girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....0,1000_AL_.jpg
https://media.giphy.com/media/ubKUtThRLlly8/giphy.gif
-
Isvecli gazeteci ve yazar Stieg Larsson'in dogum yil donumu (15 Agustos 1954)
"Amerikan ic savasina yaklasik 600 kadin katildi. Erkek kiyafeti giymislerdi. Belki de ideolojik acidan rahatsiz edici oldugundan, Hollywood, tarihin bu kesitini gormezlikten geldi. Tarih kitaplarinin, cinsler arasi siniflara aldirmayan kadinlarla hep sorunu olmustur, bu sinir baska hicbir yerde, savas ve silah soz konusu oldugundaki kadar keskin degildir. Bununla birlikte, kadin savascilar -Amazonlar- hakkinda Antik Cagdan gunumuze ulasan bir suru soylence vardir. Tarih kitaplarinda yalnizca 'prenseslere' yer verilir, yani yonetici sinifin temsilcilerine. Erkekler acisindan ne kadar rahatsiz edici olursa olsun, bazen tahta bir kadin oturur. Savas, cins ayrimi gozeterek baslamadigindan, bazen ulkeyi bir kadin yonetirken patlar ve bunun sonucunda tarih kitaplari, tipki Churchill, Stalin ya da Roosevelt'e yer verdigi gibi savasci kralicelere de yer vermek zorunda kalir. Asur'u kuran Semiramis, Ingiltere'de Romalilara karsi kanli bir ayaklanmayi yoneten Boadicea yalnizca iki ornektir. Ustelik Boadicea'nin, Times Nehri uzerindeki Westminister Koprusu'nun, Big Ben'e bakan tarafina bir heykeli dikilmistir. Eger bir gun yolunuz oraya duserse onu mutlaka selamlayin.Bununla birlikte tarih kitaplari, silah kullanmayi ogrenip cephede erkeklerle yan yana savasan, siradan kadin savascilara genel olarak kayitsizdir. Ama tarih kitaplari gormese de onlar vardir ve kadinlarin katilmadigi savas neredeyse yoktur." Ari Kovanina Comak Sokan Kiz
https://www.kitantik.com/product/ima...=1531066119000
"An estimated 600 women served during the American Civil War. They had signed up disguised as men. Hollywood has missed a significant chapter in cultural history here – or is this history too ideologically difficult to deal with? Historians have often struggled to deal with women who do not respect gender distinctions, and nowhere is this distinction more sharply drawn than in the question of armed combat. But from antiquity to modern times, there are many stories of female warriors, of Amazons. The best known find their way into the history books as worrior queens, rulers as well as leaders. They have been forced to act as any Churchill, Stalin, or Roosevelt: Semiramis, from Nineveh, who shaped the Assyrian Empire, and Boudicca, who led one of the bloodiest English revolts against the Roman forces of occupation, to cite just two. Boudicca is honoured with a statue on the Thames at Westminster Bridge, opposite Big Ben. Be sure to say hello to her if you happen to pass by. On the other hand, history is reticent about women who were common soldiers, who bore arms, belonged to regiments, and took part in battles on the same terms as men, though hardly a war has been waged without women soldiers in the ranks."
-
Amerikali sair, Johns Hopkins Universitesi'nde Yazma Seminerleri profesoru ve Norton Siir Antoloji editoru Mary Jo Salter'in dogum gunu (15 Agustos 1954)
Ben niye geldim bu gece?
Cok gec: Anantarlarimi vermis bulundum bir kere
kibar bir otopark soforune.
Nazikti kustah denilecek sekilde.
O o kadar genc ben bu kadar yasli-
Gercekten, kizacak ne var ki
zaman bile harcamak hatta
kiymetli zamani, bunu animsamaya
bir zamanlar onun gibiydim ben de,
dehsete duserek resmi gecidinden
sac spreyinin mi yoksa kabak kafalilarin mi?
Ona bahsis verdim, kalabaligi inceledim,
Ve geri zekali takimlarina dogru ilerledim
ponpon kizlarinin, esrarkeslerin,
eksersiz sapiklarinin ve Isa ucubelerinin.
Onlarla garip hissedecektim kendimi,
ve kirk yil sonra, fakat eninde sonunda bunlar akranlarim benim
evet, bu gurup benimkisi.
Haziran-ortasi simdi, ve parlak cadirlar dikili
bizim gibileri,
korumak icin...
https://lareviewofbooks-org-cgwbfgl6...surveyors.jpeg
Why did I come tonight?
Too late: I've handed my keys
to some boy valet, polite
to the point of insolence.
He's so young, I'm so old-
really, why take offense
or even take the time,
the precious time, to reflect
that I was once like him,
appalled at the parade
of the hair-sprayed and the bald?
I tip him, scan the crowd,
and advance toward the cliques
of nerds, cheerleaders, potheads,
jocks, and Jesus freaks
I'd felt awkward with, and forty
years on, at last are peers:
yes, this is my party.
It's mid-June, and bright tents
are erected to shield our kind
against the elements...
-
Ingiliz psikolog ve Cambridge Universitesi gelisimsel psikopatoloji Profesoru Simon Baron-Cohen’in dogum gunu (15 Agustos 1958)
“Diger insanlara nesne muamelesi yapmak, baska bir insana yapabileceginiz en kotu seylerden biridir; onlarin oznelliklerini, dusuncelerini, duygularini gormezden gelmektir. / Treating someone as if they are an object––ignoring their thoughts and feelings, that is, their subjectivity––is one of the worst things a person can do to another.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
‘’Empati, baskalarinin ne dusundugu ve hissettigini tespit edebilme, onlarin dusunce ve hislerine uygun bir duyguyla karsilik verebilme yetenegimizdir. / Empathy, our ability to identify what someone else is thinking, and to respond to their thoughts and feelings with an appropriate emotion.”
“Sifir derecedeki empatiye sahip olmak nihayetinde yapayalniz bir varolus, en iyi ihtimalle yanlis anlasilmis bir hayat, en kotu ihtimalleyse bencil olarak ayiplanmak anlamina gelir. Davranislarinizin onundeki frenleri kaldirarak her bir arzu nesnesini kovalamak veya eylem ve sozlerinizin baskalari uzerindeki etkilerini hesaba katmadan aklinizdaki her dusunceyi ifade etmek uzere sizi basibos birakir. Uc noktadaki durumlarda, sizin cinayet islemenize ya da tecavuz etmenize bile sebep olabilir.“
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
”Zero degrees of empathy is ultimately a lonely kind of existence, a life at best misunderstood, at worst condemned as selfish. It means you have no brakes on your behavior, leaving you free to pursue any object of your desires, or to express any thought in your mind, without considering the impact of your actions or words on any other person. In the extreme case your lack of empathy might lead you to commit murder or rape.”