Alıntı:
Mehmet Rahmi Aktaş
@ekberiy
Kendilerinden birkaç açıdan hoşlanmam ama bu yanlarını anmak isterim: Biz S. Arabistan'da çocukların basit sokak kavgaları haricinde neredeyse hiçbir olay görmemiş, duymamıştık. Cinayet, hırsızlık, gasp gibi bir olay yaşanırsa buna çok şaşırırdık; böyle bir şey nasıl olabilir, ne acayip bir şey, derdik.
Hele tecavüz, sadece bir kere işittiğim ve yapanların da sonlarının çok acıklı bir şekilde bittiği tek bir hadiseydi.
Kapılar ahşaptı ve kilitleme huyumuz yoktu. Mağazaları, dükkanları öyle açık bırakıp uzaklaşmaktan kimse korkmazdı. Allah korusun denerek kavga çıksa bile itişme kakışmayla sonlandırılırdı. Ayyaş, uyuşuk birine rast gelmek zaten mümkün değil; ama insanlar "sinirli, öfkeli" de olmazdı. Ben Türkiye'de gördüm siniri, öfkeyi, kini. Orada bazı bedeviler haricinde böyle şeyler pek görülmezdi. Bir sürtüşme başgösterdiği anda "Salli âlâ'n-Nebi (peygambere salât getir)" denir, ve hemen herkes yumuşardı. Bu en çok gördüğüm hadisedir. Bu söz söylendimi kesinlikle mevzu biterdi.
Bilhassa Medine, bence asayişi tabî olarak en düzgün şehirdi.
Arka analizlere girerek sözü uzatmak istemiyorum; kısaca bu kadarı düşünmeğe değerdir.
.......................................