Uzun vadeli, üstelik dolar bazlı bakıyorsan...vade biraz daha uzun olmalı...en az 15 sene.
Değişik yerlerde yazdım...yakın tarihin en büyük global krizi sonrası bakılan fiyat grafikleri tatlı rüyalar için iyidir..ama realiteden uzaklaştırır.
Printable View
Bugünkü YENİÇAĞ Gazetesinden,
TÜİK, enflasyonu böyle düşürüyormuş! 05 Ocak 2019
Çünkü, ben Türkiye'de yaşıyorum...Çünkü, ben çarşıya pazara gidip alış veriş yapıyorum...TÜİK'in enflasyon rakamlarını nasıl düşük göstermeyi becerebildiğini anlayamadığımı ifade etmiştim önceki günkü yazımda.
Dün, TÜİK'den üst düzey bir bürokrat aradı, isminin yazılmaması şartıyla kısaca izah etmeye çalıştı;"Fiyatlar derlenip bittikten sonra merkeze gönderilir, 2. tur fiyatları derlendikten sonra ne oldu ise 26 Aralık'ta yeterli düşüş olmasa gerek ki son günde bir talimat; fiyatı düşen veya çok tüketilen parfüm vb... maddelerin fiyatları tekrar derlendirildi, bu fiyatlar dikkate alındı. 2 ay önce de sabit madde çeşidi olan ve zincirleme endekste yer almayan BİM ve A 101 marketleri ENFLASYON SEPETİNE dahil edildi, birden yüzde 2'ye yaklaşan düşüş... Ve bu şekilde metodolojiye ters bir durumla fiyat takibi yapılarak enflasyon hesaplandı. Madem bu kadar düşük 2005=100 temel yıllı enflasyon oranlarını 1994=100 bazlı yıla dönüştürerek açıklasınlar ki gerçek enflasyon oranı meydana çıksın ya da sayın yetkililer daha önce derlenmiş olan fiyatları 26 Aralık'ta neden tekrar fiyat derlettiler onu açıklasınlar."Kafam hesap kitap işlerine pek basmaz. TÜİK yetkilisinden durumu sade vatandaşa anlatır gibi bana izah etmesini istedim.
Yetkilinin söylediklerini virgülüne, noktasına dokunmadan aynen naklediyorum;"2005 yılında belirlenmiş olan bir enflasyon sepeti var. Bu maddeler 100 kabul edilir, enflasyon ondan sonra hesap edilir. Daha önce 1994 yılı 100 kabul edilip hesaplar ona göre yapılıyordu. Şimdi 2005 yılında zincirleme endeks diye bir güncel enflasyonu güncel geliştirebilen gerçekten doğru hesap edebilen bir sisteme geçilmişti. Bir süre takip edildi, bu 100 madde ilaveler çıkarmalar bir sürü şeyler oldu. Ama bugüne gelindiği zaman son 2 ayda olağan dışı bir şey oldu. Nedir? Bu enflasyon sepeti her sene Kasım ayında güncellenir. Ve Aralık ayında net güncellenir. Sepete girecek maddeler, yani aileler kullanmışsa onlar girer kullanmadığı malzemeler de çıkar. Bu Aralık ayında hesap edilir biter. Bu yılın zincirleme endeksi Aralık ayında bitmesi lazım. Ocak ayındaki enflasyon bu Aralık ayına göre ne yapacak? Güncellenen endeks sepetine göre değerlendirme olacak. Anladınız mı?.. Şimdi burada olağanüstü bir şey oldu. 'Enflasyonla mücadele edeceğiz' açıklamalarından sonra olağanüstü bir şekilde BİM ve A 101'lerden tüm bölgelere -26 bölgemiz var bizim- 26 bölge ve 81 ilimizde bazı ilçelerde buluna BİM ve A 101'lerden fiyat toplayacaksınız dediler. Enflasyon sepetinde olan fiyatlar var ya onları toparlayacaksınız dediler. Ekim ayında emirle bunu söylediler.
Oysa şöyle olması gerekiyordu, eğer ihtiyaç var ise ilgili bölgenin fiyat sorumlusu bunu ne yapacaktı? Bunu doğrudan doğruya kendi bölgesinden yazacaktı. Bu fiyatları başka işlerin ikamesi olarak Ankara'ya sunacak, Ankara'da kabul* edecekti. Yani, 'A' marketinin fiyatlarında bazı sapmalar varsa, örneğin, çayı, pirinci eksik getirir... Bırakır o işyerini bir başka işyerine geçmesi gerekiyor, bunu bölge fiyat sorumlusu alması gerekiyordu. Ama Ankara talimatla BİM ve A 101'lerden alınmasını bildirdi.Neden bunu böyle yaptılar?Diğer marketlerde 10 çeşit pirinç varsa -en az 4 çeşit pirinç var- bunlar da 2 çeşit pirinç var. Kalitesine göre bunlardan fiyat alınır. Burada fiyatları standartlaştırmış oluyor. Bu da tüketicinin gerçek alım gücüne yansımıyor. Fiyat da böylece düşürülüyor. Metodolojiye ters. Neden?. Bunların geçen yıl Aralık ayında alınması gerekiyordu. Ona göre fiyatlar takip edilecekti ki 1 yılık artışlar ay ay takip edilmesi gerekiyordu. 2 ayda aldılar.Pat ne yaptılar?. Bir anda bazı elektroniklerin, otomobil fiyatları hiç yokken aldırdılar. Sanki her bölgede 1 aile otomobil alıyormuş gibi.. Ne oldu?.. ÖTV indirimi ile birlikte... Birden bire sepetin artış ve enflasyon oranlarını düşürdü. Neye* göre?.. Göreceli olarak sübjektif olarak düşürdü. Kağıt ve sepet üzerinde gerçekten düşürüldü!..Bunların daha vahimi nedir?Temel fiyatlar 2 tur toplanır. Ayın 10 ile 15'i arasında birinci tur, 20 ila 25'i arasında 2. tur toplanır. Veri girişi yapılır, bu merkeze anında düşer. Ayın 26'sında enflasyon fiyatlarına parfüm ve hediyelik eşyalarla ilgili bir talimat gönderdiler. 2. tur fiyatlarını kabul etmediler. Son alınan fiyatları tamamen yeniden aldırdılar. 'Öyle geçerli olacak' dediler. Vahimi buydu. 26 Aralık'ta fiyatları tekrar derlettiler parfüm ve diğerlerinin de* alınması talimatıyla. Eskiden alınan parfüm fiyatlarını kabul etmediler. Yılbaşı dolayısıyla indirime* girdi ya bunların çoğu... Bütün metodoloji ve kuralları bozdular. 26'sından sonra alınan rakamlar geçerli oldu ve enflasyon düşük çıktı.*Zaten, bütün bölge müdürleri ve daire başkanlarını da mülakata çağırdılar. Niye? Gözdağı veriliyor. Kol kırıldı yen içinde kaldı!.."Demek hedeflerin tamamı böyle tutturuluyormuş!..
Kaynak Yeniçağ: TÜİK, enflasyonu böyle düşürüyormuş!.. - Ahmet TAKAN
Herkese merhaba.
Bu forumdaki tüm sayfaları yaklaşık bir hafta gibi sürede zevkle ve ilgiyle okudum. Herkesin borsa ile ilgili bir hikayesi olduğu gibi benim de kısa da olsa bir hikayem var. Bu vesile ile ilk yazımı yazmaya karar verdim.
Borsa ile mühendis olarak çalıştığım iş hayatımın ilk yıllarında (1996) iş arkadaşlarımın vesilesi ile tanıştım. Para kazanma hırsı ile birikimlerimi hiçbir bilgi sahibi olmadığım bir alanda kullanmaya başladım. Aklım başıma geldiğinde bu hevesimin zararı 4-5 sene sonunda yaklaşık 10 bin dolara mal oldu. Diğer taraftan da psikolojim bozuldu. Zararın neresinden dönersen kardır misali bir daha dönmemek üzere borsa ile hiç ilgilenmedim.
Bu zamana kadar biriktirdiğim tasarruflarımı birkaç arsa alarak değerlendirdim. Fakat son dönemde arsa alacak kadar birikimim olmadığından ve bir taraftan da eldeki nakitin enflasyon karşısında erimesine çözüm bulmam gerektiğini düşündüğümden çıkış yolu olarak tarihinin inişli döneminde olan borsada sağlam hisse senetlerinden almamın en doğru karar olduğuna karar vererek araştırmaya başladım. Bu esnada bu forumu keşfederek tüm sayfaları dikkatle okudum ve çok güzel bakış açıları edindim.
Bu forumun kuruluş amacına fazlasıyla hizmet ettiğini, nitelikli insanların bu forumda az, öz ve usule dayalı yazdıkları bilgilerin buradaki benim gibi yeni arkadaşlara değer kattığını düşünüyorum. Üstatlar Sayın Cautionarye ve Dudu Beye teşekkür ediyorum.
Bu forumu okuyana kadar aklımda tek bir Aselsan hisse senedi vardı. Son yıllarda yaptığı ataklarla göz kamaştırması, dünya liginde 61. sırada olmasından ve sürekli yükselen bir yıldız olmasından dolayı hep ilgimi çekti. Fakat yaklaşık bir aydır yapmış olduğum araştırmalarım sonucunda başka yıldızlara ulaştım. Sürekli büyüyen, karının çoğunu esas faaliyetinden kazanan, indir bindire gelemeyecek kadar özgül ağırlığı yüksek olan ve satışının önemli bir kısmını ihracat yaptığı için krizden çok az etkilenen şirketler.
Ticaretin en önemli kurallarından biri olan malı alırken kazanacaksın prensibini işleterek; tahtaların kırmızıya döndüğü, hisse senetlerine dokunmanın el yaktığı ve tünelin en karanlık yerinden geçtiğimiz bu dönemde sabırla ve azar azar hisse almaya başladım. Yıldız hisselerim: Ereğli, Petkim, Aselsan, Sarkuysan.
Sarkuysanın keşfedilmeyi bekleyen, yıldız olmaya aday enterasan bir hisse olduğunu düşünüyorum. Tahtası çok sığ. Ne alan var ne satan. Fakat şirket grafikleri hep yukarı gibi gözüküyor. Benim bilemediğim ve göremediğim yanları olabilir. Fakat risk almadan da para kazanılmıyor maalesef.
Herkese hayırlı bol kazançlar dilerim.
Yazdıklarım tamamen kişisel yorumlarım olup hiçbir şekilde yatırım tavsiyesi değildir.
Burada % 500 ler, % 1.000 ler uçuşurken demek istediğim buydu hep...Gayet tabiki şirketlerin geçmiş performansları yatırımcılar açısından önemli bir kriter...AKSA ve PNSUT örneklerini de bu yüzden veriyorum zaten...Bazen patron da yanlış yatırım kararı verebilir ya da dışsal bazı sebepler -şirket açısından- beklentilerin ötesinde apayrı bir gelecek ortaya çıkarabilir...Bu iş yarı yarıya bilgi, tecrübe ise; yarı yarıya da şans ya da kader...Özelden soruyorlar "dışsal" ne demek diye...En yakın örnek Doğan-Erdoğan ilişkisi; sadece global piyasalar ya da ülkedeki makro dinamikler değil yani...