Originally Posted by
delimeli
DÜŞÜNCELERİM:
Türkiye Ekonomisi
Şimşek ve Erkan'a birlikte enflasyonu kontrol altına almak için para politikası yön değiştirdi. Parasal sıkılaşma uygulanıyor. MB politika faizini artırıyor. Politika faizinin yılı muhtemelen 37,5-40 civarında kapatma ihtimali yüksek.
Parasal sıkılaşmaya paralel olarak mevduat ve kredi faizleri de yükseliyor. Yükselmeye devam edecek.
Para pahalanıyor.
Piyasada likidite ve kredi daralıyor.
Yabancı kendini garantiye almadan (kur anlamında) Türkiye'ye girmek istemiyor.
Bunun için enflasyonda düşüş sürecine girildiğini görmek, ekonominin kırılganlığının azaldığına şahit olmak (rezervlerde artış), para politikasında değişikliğe gidilmeyeceğinden emin olmak istiyor.
Kısacası dövizini en iyi fiyattan bozduracak zamanı bekliyor. Türkiye'ye girdikten sonra kurlarda bir patlama yaşayarak kayba uğramak istemiyor.
Yurtdışı swap kanalının açılması yabancıların Türkiye'ye döviz getirip bozdurma durumunda kendilerine hedge imkanı sağlaması bakımından beklediği bir emniyet supapı konumunda.
Swap kanalları hâlâ açık değil. Berat Albayrak zamanında swap kanalının kapatılması yabancıların çok ciddi zarar yazmalarına yol açtı. Şimdi yoğurdu üfleyerek yemek istiyorlar.
Bu gerekçelere bakıldığında yabancıların Türkiye'ye girişi için uygun zaman sanki gelecek yılın ortaları gibi duruyor.
Dış Dünya'da ABD ekonomisinde işler fena gitmiyor. Resesyon tehlikesi beklenmiyor. Faiz artışlarında sona gelindiği yönünde bir kanaat var. Ancak faizlerin uzun bir süre yüksek seyretmesi bekleniyor (gelecek yılın ortalarına kadar).
ABD'de faiz indirimlerin gelecek yıl ortalarında başlanacağı beklentisi ve Türkiye'deki koşulların yabancıları ikna edeceği umulan tarihler üst üste çakışıyor gibi.
Sonuç olarak; Türkiye'ye yabancı sermaye girişleri muhtemelen 2024 yılı ortasını bulacak gibi.
Türkiye'de kurun MB'nın kontrolünde seçimlere kadar yavaş bir tempoda (enflasyona paralel olarak) artacağı beklentisi hâkim (enflasyonu kontrol etmek, umutları bozmamak adına).
Kurların seçimlerden sonra (2023 yılındaki seçimlerinde olduğu gibi) ihracatı teşvik, ithalatı yavaşlatmak, cari dengeyi sağlamak adına serbest bırakılma ihtimali bulunuyor.
Borsadaki yerliler tüm oyunu yabancıların girişi üzerine kurmuş gibi. Yabancı gelene kadar durumu 7400-8400 aralığında götürmeye çalışıyor.
Kredililer faizler arttıkça çok zorlanmaya başladı. Zaman zaman onların yüzünden borsada sert satışlar görülebiliyor (algoritmalar yüzünden). Kaldıraçlı işlem yapılan vadeli pay piyasalarında margin call uygulaması (teminat tamamlama çağrısı) sık sık yaşanmakta.
Sonuç; borsada yerlilerin yakıtı tükeniyor. Yükselen faizler de borsadan kaynak çalan bir alternatif konumuna geliyor.
Borsa yeni bir hikâyeye ihtiyaç duyuyor. Ama ufukta henüz bir şey görülmüyor.
Yerliler yabancıların girişine kadar dayanmaya çalışıyor. 3. Çeyrek bilançolar da açıklandı. Kârlar fena değil. Buna rağmen şimdilik beklentiler bitmiş durumda. Bilançolara bağlı olarak hisse değişimleri olabilir.
HEKTAŞ'A GELİRSEK
Küresel ısınma ve savaşlar gıdanın önemini daha da artırdı. Herkes bu konuda hemfikir.
Gıda stratejik bir sektör.
Türkiye'de gıda sektörü de bu anlamda çok önemli bir sektör.
Ancak OYAK ve onun çok önem verdiği "tarımın Ereğlisi" mottosuyla ortaya çıkan HEKTAŞ iyi yönetilmiyor.
OYAK 2022 Aralığında trade yapmak için Tarım Kredi Kooperatiflerinden toplu olarak 30 TL civarında aldığı 33 milyon lot Hektaş hissesini 51 TL fiyatlardan sattı.
Hektaşta şişen balonu patlattı. Kağıt o zamandan beri iflah olmadı.
OYAK 2023 Ağustos ayında elinde nakit parası olmadığı için Hektaş"ın Gebze arazisi-binalarını satın almak üzere ihtiyacı olan parayı temin etmek üzere elindeki bir kısım Hektaş hissesini (% 3,5) borsada 23,37 TL'den satarak 2,1 milyar TL gelir elde etti.
Bu paranın 1,25 milyar TL'sini Hektaşa gayrimenkul bedeli olarak aktardı. Bu yolla Hektaş'ın finansman zorluğunu hafifletmeye gayret etti.
Kasasına para girmesine rağmen bu rakam Hektaş'ın 10 milyarı aşan kısa vadeli borçlarının neredeyse onda biri seviyesinde.
Ayrıca bu satış Kralın Çıplak kaldığını gözler önüne serdiği için moralleri daha da bozdu. Hektaş algısının daha da kötüleşmesine yol açtı.
Hektaş yatırımcısı ümidini kaybetme noktasında.
Bu satış Hektaşın zor durumda olduğu algısını güçlendirerek piyasadaki imajını iyice bozdu.
Bütün bu olumsuz gelişmeler Hektaş yönetiminin hesapsız-kitapsız-yanlış plânlamaları nedeniyle ortaya çıktı.
Tabi ki tek suçlu Hektaş yönetimi değildir.
Diğer bir suçlu da Hektaşa yatırım hızı konusunda fren koymayan, geleceği okurken bu finansman zorluklarını öngöremeyen ve bu nedenle hızlı koşmasına ses çıkarmayan OYAK Yönetimidir.
Hektaşta bundan sonraki beklentiler nelerdir?
2023 yılı geçti.
2024 yılında yatırımlardaki ilerlemenin etkisiyle yavaş bir toparlanma bekleniyor.
Esas güçlenmenin 2025 yılında yaşanacağı ümit ediliyor.
Şunu da unutmamak lazım; Hektaş tek başına kalmış öksüz bir şirket değildir.
Arkasında Türkiye'nin 3. Büyük holdingi bulunmaktadır. Bu holdingin 500 bine yaklaşan bir üye grubu vardır. OYAK bu gruba hesap vermek zorundadır.
OYAK'ın, bu kadar harcamanın yapıldığı, kendi bünyesinde ve Türkiye tarım sektöründe önemli bir yer tutan bu stratejik firmayı gözden çıkarması mümkün değildir. Firmanın yavaş ve zor da olsa toparlanmasına bir şekilde yardımcı olmak zorundadır.
O zamana kadar bakalım yatırımcılarından kaç kişi bu duruma dayanabilecek o günleri görebilecektir.
Yatırım tavsiyesi değildir. Yanılabilirim. Kendimi avutmak amaçlı düşüncelerimdir.