neyi beklion acaba tavan için..:)
Printable View
neyi beklion acaba tavan için..:)
Beklemiyor artık...Mi Note 3 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
bu ne yapıyor bugün , saçma sapan hareketler..
Sabır...
Mi Note 3 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Pandemi dönemi iyi iş yaptı test kiti vs iyi bir bilanço öncesi hazırlık çalışmaları toplama çıkarma yapıyor. Redmi Note 8 cihazımdan hisse.net mobile app kullanarak gönderildi.
Sert fiyat hareketleri sonucunda volatilite bazlı tedbir sisteminin devreye girmesi ile piyasa etkisinden arındırılmış bir kuvvet merkezinin etkilerini gördük. Şirket mali performansının yetersizliği ana faktör olduğu, analist toplantı ve sunumlarının bu başarısız tabloya olumlu etki etmemesinin sonucunda oluşan çözüm arayışı projesi olarak değerlendirilebilir. Bu değerlendirmeyi yapabilmek için uzunca bir deneyim sahibi olmak gerekir.
Bilanço dip notlarında açıklamak zorunda kalınan Peşin Ödenmiş Giderlerin, iki yıl içindeki akıbeti dikkatle takip edilecek başlıca konu olacaktır. Hissedarlarına karşı önyargılı ve ayrımcılık yapan bakış açısı, tartışma konusu olmaktan çıkmış duruma gelmiştir. Devletin ilgili kurumları hissedarlar adına yasal düzenlemeler ile gerekli takip, kontrol ve girişimleri yapmaya devam edecektir.
Büyüyen Etlik projesinin mahcubiyet göstergesi olan inşaat başlangıç tarihini belirtemeden, volatilite bazlı tedbir uygulandığı bir dönemde, birçok örneğin aksine seans içinde haber paylaşımı yapmak iyi niyetten uzak bir tablo oluşturduğunu ifade etmek gerekir. Şu ölümlü dünyada bu tür etik ve standart dışı uygulamalar ile ahiret için kötü yatırımlar yapıldığı hatırlanmalıdır.
Profesyonel trader edasıyla satılan ve alınan paylar şirketin piyasa değerini belirleyen aynı kuvvet merkezinin etkisinde gerçekleştiğini görebiliyoruz.
Şirketin en kritik pozisyon temsilcisinin siyasi faaliyetleri son bulması ile şirket mali performansına olumlu etkileri beklentilerin çok üzerindedir. Mütevazi ve çalışkanlık övgülerinin şirket faaliyetlerinde kaybolmadan devam etmesi en büyük temennidir.
Devlet otoritesinin şirketlerin mali yapısını güçlü tutması için kâr dağıtımına getirdiği sınırlama ile şirketin kâr dağıtım politikası kendimce eleştiri konusu olmuştu. Devletin kâr payı ödeme sınırlaması dikkatli değerlendirilmelidir. Şirket, geleceğine olan güven ve inancını sürdürüyor olması hissedarları için olumlu bir durum.
Etkileri bakımından doğru işleyen ve katma değerli konularımız olmalı. Negatif geri beslemeden uzak etkili iletişim politikasının esas alındığı, herkese eşit ve şeffaf yürütülen projeler. En büyük sınav mali yapıyı bozmadan bunu başarabilmek. Çözüm örnekleri arasında bulunan kazan kazan mantığı ile yürütülen girişim sermayelerine odaklanmak değerlendirilebilir. Mevcut yönetim kapasitesini aşacak bir konu olduğunu hatırlayarak.
Halka açık bir şirketin neden siyasetten uzak durması gerektiği Mansur Yavaş öncülüğünde ABB ile imzalanan anlaşmada açıkça görülmüştür. Siyasi olarak yandaş pozisyonunda kalınıp Mustafa Tuna döneminde makam odalarında poz verenler bu önemli anlaşmayı görmezden gelip sessizliğe bürünmek zorunda kalanlardır. Siz, bize muhalif olan bir düşünceyle nasıl iş yaparsın korkusunu yaşar tabanından eleştiri almamak için görmez duymaz ve konuşamazsın. Bizler ve onlar ayrıştırmasının en güzel örneğini yaşarsınız, yaşatırsınız.
Doluluk oranı ile göz kamaştıran Lokman Hekim Üniversitesi, kapasite kullanım oranını yukarı çekecek ana unsur olmaya devam edecek gibi görünüyor. Üniversite, güçlenen akademik kadrosu ile fark yaratmaya devam ediyor. İdeal bir liderlik örneği ortaya koyan Sayın Rektör iyi bir sinerji oluşturmayı başarmış görünüyor. Uyumlu ekip ruhunu başarı ile destekleyen mütevelli heyetinin hakkını vermeden geçersek haksızlık etmiş oluruz.
Akademik kadro deyince Sayın Çapan ve Yerlikaya (FDA çalışmaları & Elixir vb.) hocalar, etkileyici alanları ve geçmişleri ile gelecek açısından umut kaynağı olmaktadırlar. Bu nokta ilginç potansiyel barındırıyor. Hissedarlar bu alandaki atılımların dışında bırakılacağından beklenti oluşturmak pek anlamlı olmaz sanırım.
Mütevelli Heyeti Başkanının müjde olarak açıkladığı kampüs arazi tahsisine imrenmemek elde değil. Öz evladın doğum günü kutlamasında üvey evlat olmak gibi. Hissedarlara müjde vermenin haram sayıldığı politikaların sonucu maalesef bu şekilde.
Sektöre öncülük eden Sayın Altuğ, 9. Sağlık Zirvesinde net istek ve beklentilerini Sağlık Bakanına aktararak taleplerini dile getirdi. Aynı savunma ve koruyuculuğu zarar eden hayvancılık ve anlamsız gayrimenkul yatırımlarında kendi şirketi için de kullanması gerekirdi. Yine de çabaları için sektör adına teşekkürü ve takdiri hak ettiği görülüyor.
Lokman Hekim Üniversitesi ne kadar şeffaf ise Lokman Hekim Sağlık Grubu o kadar şeffaflıktan uzaktır. Üniversite yönetimi ne kadar başarılı ve etkiliyse şirket tarafı tersi durumdadır. Şirketlerin kapasitesi amaçlarını gerçekleştirme gücüyle ölçülür. Bir tarafta güvenle bizi izlemeye devam edin diyen Üniversitenin lider kadrosu diğer tarafta sanki miras paylaşımı yapıp hisseleri ile oynaşan, paslaşan vizyonu ve etkileri sınırlı bir kadro.
Dediğiniz gibi tercih meselesi!
Mehmet KAYA
Sanal ortamda Pandemi ve Sürdürülebilir Sağlık" temasıyla yapılan 9. Sağlık Zirvesi, sektördeki finansal sürdürülebilirlik yanında, sağlık turizmi ve özel sağlık sistemi açısından önem taşıyan tamamlayıcı sağlık sigortası ana tartışma konularından biri oldu.
Zirvenin Açılışına Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, SGK Başkan İsmail Yılmaz, Özel Hastaneler Platformu Başkanı Mehmet Altuğ ve OHSAD Başkanı Reşat Bahat katıldı. Zirve kapsamında düzenlenen sergi ve konferanslar tasarlanan sanal arayüzle yayınlandı ve erişime açıldı. Hem etkinliklere hemde sergi salonlarına kayıtla ulaşılabildi. Açılış törenini 1000’den fazla profesyonel takip etti.
Sağlık Bakanı Koca: Salgın insan kaynağının önemini ortaya koydu
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca açılışta yaptığı konuşmada, salgın döneminde özel hastanelerin mücadeleye gönüllü olarak katıldığını ve başarıda büyük payları olduğunu belirtti. Bakan Koca, “Salgın döneminde insan kaynaklarının finansal kaynaklardan daha önemli olduğunu tüm dünya gördü†dedi.
Bakan Koca, “Sürdürülebilirlik deyince genellikle finansal bir kaygı akla gelmektedir. Bu eksik bir bakış açısıdır. Pandemi bunu tüm dünyaya ziyadesiyle göstermiş oldu. Bu yolda ihtiyaç duyduğumuz ana unsurlar yetişmiş insan gücü, güçlü sağlık altyapısı, istikrarlı ve kapsayıcı bir sağlık sistemi, işbirliği, siyasi kararlılık ve liderlik ve hepsinden önemlisi fedakarlık ve adanmışlık. Bunlar olmadan topyekun bir mücadelede sürdürülebilir bir sağlıktan bahsetmemiz mümkün değil†diye konuştu.
Ortak çalışma kültürü: Kurumların öncelikleri nedeniyle çelişki var gibi görülüyor
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sağlık sisteminin yönetiminde paydaşlar olar düzenleyici, hizmet sunucu, tedarikçi, ödeyici kurum ve kuruluşların her birinin önceliklerinin farklı olduğunu hatırlatarak, her kurumun kendi önceliklerine dair kararlar almasının çelişki gibi göründüğünü ancak paydaşların birlikte bu süreci yönetebileceğini vurguladı.
Her krizin içinde fırsatlar barındırdığını ve pandeminin de bu ortak kültürün gelişmesi adına hem devlet hem özel sektör tarafına bir fırsat sunduğunu ifade eden Koca, “Ortak iş yapabilme sayesinde ülkemiz tüm dünyaya tıbbi malzeme desteği sağlamış ve kendi tedavi algoritmasını geliştirerek dünyaya örnek olmuştur. İhtiyaç duyduğu ventilatör gibi cihazları kısa sürede üretebilecek bilgi, beceri ve tesis yatırımına sahip olduğunu da tüm dünyaya göstermiştir. İlaç ve tıbbi cihaz sektörümüz pandemi mücadelesinde motor güçlerimizden olmuştur. Hızla üretime geçerek ülkemizin ihtiyaçlarını karşılayan, dünyaya ihraç edecek üretim kapasitesi oluşturan sektörümüz bizim için iftihar vesilesi olmuştur†dedi.
Çalışma Bakanı Selçuk: GSS iyileştirilecek
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk da konuşmasında, genel sağlık sisteminin öneminin salgında görüldüğünü belirterek, SGK’nın uzun vadeli aktüearyal dengesinin korunmasının önemli olduğunu belirtti. Bakan Selçuk, genel sağlık sistemine yönelik olarak iyileştirmeye yönelik bir hazırlık içinde olduklarını da belirterek, salgın döneminde gerek ilaç gerekse hekime erişim konusunda iyi bir sınav verildiğini belirtti. Selçuk, “SGK reformunun en önemli kısmı hem daha çok vatandaşa ulaşabilmek hem de aynı zamanda gelecekteki vatandaşlarımıza ulaşabilmek. Dolayısı ile sürdürülebilirlik önemli. SGK’nın aktüeryal sistemlerinin doğru yönetimin fazlası ile önemsiyoruz ki böylelikle daha etkin, adil, kolay ve erişilebilir bir sosyal güvenlik sistemimiz olabilsin†dedi.
Genel sağlık sigortasının salgında toplumu koruma yönünde büyük bir rol oynadığını vurgulayan Zehr Zümrüt Selçuk, “Hem sağlık hizmetleri ve altyapısı hem hekimlerimizin mesleki yeterliliği hem de sağlık sigortacılığı anlamında dünyada çok az ülkenin başarabildiği, gurur verici bir hikayemiz var. Sağlık sistemimizin ne kadar güçlü olduğunu bu Covid salgını bir kez daha gösterdi†diye konuştu.
Mehmet Altuğ; Sağlık mevzuatı yeniden düzenlenmeli
Özel Hastaneler Platformu Derneği Başkanı Mehmet Altuğ da konuşmasında, sektörün bir dizi talebi bulunduğunu belirtti. Tamamlayıcı sağlık sigortasının yeniden tasarlanması gerektiğini vurgulayan Altuğ, “Tamamlayıcı sağlık sigortası geliştirilmeli, özendirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. SUT fiyatlarının güncel tutulduğu, hastanelerin cari giderlerini tamamlamak şeklinde ki bir uygulama ile hem hastayı hem hastaneleri hem de sigortaları düşünen 3 ayaklı bir sistemi uygulanabilir olarak görüyoruz†dedi.
Altuğ, sağlık turizminin de geliştirilmesine büyük önem verdiklerini belirterek, salgın sonrası sektörün gelişiminde buna ihtiyaç olduğunu, tanıtıma ağırlık verilmesini talep ettiklerini belirtti. Sağlıkta mevzuatın tamamının yenilenmesi gerektiğini vurgulayan Altuğ, “Sadece ikincil düzenlemeler değil, sağlık sektörünü ilgilendiren kanunların yeni yaklaşımla tekrar düzenlenmesi gerekir. Mevzuatın tamamının sektörün tüm paydaşları ile istişare içinde hazırlanması, saha deneyiminin düzenlemelere yansıtılması gerekir†diye konuştu.
Salgın döneminin özel hastaneler için zor bir dönem olduğunu, bu nedenle zirvenin temalarından birini istişare kültürü olarak belirlediklerini vurgulayan Mehmet Altuğ, personel düzenlemeleri, geri ödemede yaşanan karar dönüşü gibi sorunların kendilerini zorladığını anlattı.
SGK Başkanı İsmail Yılmaz: SUT güncellemesi için sürekli çalışılıyor
Sektörün en önde gelen talepleri arasında bulunan SUT fiyat güncellemelerine değinen SGK Başkanı İsmail Yılmaz da kurumun sağlıkta tek geri ödeme kurumu olarak kaliteli bir sağlık ve sosyal koruma hizmeti vermeye çalıştıklarını vurgulayarak, “Geri ödemesini yaptığımız tüm sağlık hizmetlerinin her biri için belirlenecek doğru strateji ve ihtiyaç analizi ile Kurumumuzun uzun vadeli finansal sürdürülebilirlik ilkesi ve sektörün ihtiyaçları doğrultusunda Sağlık Uygulama Tebliği’nde güncelleme çalışmalarımız ilgili birimlerimiz tarafından sürekli olarak gerçekleştirilmektedir. Sağlık hizmetleri için ödenen fiyatların güncellenmesi, vatandaşlarımızın daha kaliteli bir sağlık hizmetine erişimine; sağlık hizmetini sunan sağlık tesisleri için de sağlık hizmeti sunumunun sürdürülebilirliğine katkı sağlayacaktır†dedi.
OHSAD Başkanı Reşat Bahat da konuşmasında, özel sektörün de dahil olduğu mücadele ile Türkiye’nin salgınla çok iyi bir mücadele verdiğini, dünyaya bunun anlatılması gerektiğini vurguladı. Salgın hastalıkla mücadelede geri ödemenin sınırlandığı bir dönem yaşandığını hatırlatan Bahat, “Yok olma sınırından döndük. Pandemi sonrasında da bu kararın istişare olmadan tek taraflı olmasını da eleştirdik. Bundan dönülmesi ve pandemi ödemelerinin tekrar geri getirilmesini de alkışlamak gerekiyor†diye konuştu. Reşat Bahat buna karşılık PCR testlerinin tek geri ödeme unsuru olmasını eleştirerek, “Burada yüzde 40’ı yanlış negatiflik veren PCR testinin ödemenin esası olarak alınmış olması bizi yine üzdü. Çünkü hastalarımızın çoğu Covid 19 hastasıydı. Ciddi akciğer tutulumları vardı ama biz bunların ödemesi için PCR pozitifin esas alınmasını doğru bulmuyoruz†diye konuştu.
Ekspotürk Genel Müdürü ve Sağlık Zirvesi Etkinlik Direktörü Beşir Kemal Şahin ise konuşmasında “Pandemi süreci her ne kadar bizleri zorlasa da teknolojiye hızlı bir şekilde adapte olmamıza da ciddi katkı sağladı. 9. Sağlık Zirvesi’nde Türkiye’nin ilklerinden diyebileceğimiz bir kongre ve fuar alanı ile dijital bir etkinlik merkezi oluştu†dedi.
https://www.dunya.com/saglik/ozel-ha...-haberi-484645
Devlet hastaneleri salgın yüzünden ağzına kadar doldu. Kalp, şeker, hipertansiyon, böbrek yetmezliği gibi hastalığı olan yurttaşlar ise mecburen özel hastanelerin yolunu tuttu. Pandemi sürecinde zarar eden özel hastaneler bu zararı Covid-19 dışındaki hastalara yüzde 200 zam yaparak karşılamaya çalışıyor.
Birgün'den Dr. Ergün DEMİR ve Dr. Güray KILIÇ haberine göre,
Pandemi döneminde yurttaşların cepten sağlık harcamalarının artışının iki önemli nedeni bulunuyor: Salgın ile birlikte kamu hastanelerinin neredeyse tamamının pandemi hastanesi ilan edilmesi ve elektif vakaların ertelenmesi ile birlikte özellikle riskli gruplara yönelik sağlık hizmetlerine erişimde bir planlama yapılmaması nedeniyle yaşlı hastalar, gebeler, hematoloji-onkoloji hastaları, kronik hastalığı (kalp, şeker, hipertansiyon, böbrek, KOAH vb.) olanlar, acil ameliyat olması gerekenler özel sağlık kuruluşlarına yöneldiler.
1-Salgının başlangıcından bugüne bu durumu fırsat olarak gören birçok özel hastane ve sağlık kuruluşu yoğun bakım ücretleri dahil olmak üzere yüzde 200 ve üzeri gayriresmi ücret almaya devam ettiler. Özel sağlık sektörü pandemi döneminde bile Covid-19 hastalığına “maliyet” ve “kâr” penceresinden bakarak özel hastanelere müracaat eden Covid-19 ön tanı/tanılı hastalardan her türlü işlem/girişim/tetkik/tahlil /yatak için ilave ücret alıyorlar.
2-Hane halkı tarafından tedavi, ilaç vb. amaçlı yapılan cepten sağlık harcamalarına bir de maske, yüz siperliği, hijyen malzemesi, ateş ölçer vs. kişisel koruyucu ve tıbbi malzemelerin ücretleri de eklenmiş oldu.
Yurttaşların sağlık hizmetine ulaşabilmeleri için sadece genel sağlık sigortası primi ödemeleri yeterli olmayıp, ek olarak cepten SGK’ye katılım payı, vakıf üniversitelerine ve özel sağlık kuruluşlarına SUT’taki (Sağlık Uygulama Tebliği) bedelin yüzde 200 kadarını ilave ücret olarak ödemeleri söz konusu. Halkın bir yandan cepten ödemeleri artarken diğer yandan test kuyruklarında ve yoğun bakım önlerindeki çileleri de devam ediyor.
FİYATI YILLIK EN ÇOK ARTAN HARCAMA GRUPLARI:
>Alkollü içecekler ve tütün: Yüzde 2,44
>Haberleşme: yüzde 6,37
>Eğlence ve kültür: yüzde 6,61
>Eğitim: yüzde 8,50
>Ev eşyası: yüzde 8,90
>Giyim ve ayakkabı: yüzde 9,22
>Konut: yüzde 11,34
>Enflasyon: yüzde 11,77
>Lokanta ve oteller: 11,80
>Ulaştırma: yüzde 12,69
>Gıda ve alkolsüz içecekler: yüzde 13,51
>Sağlık: yüzde 14,68
HALKIN YAŞADIĞI GERÇEKLER
Yurttaşların gelen tepkiyi azaltmak ve algıyı yönetmek için, Hazine ve Maliye Bakanı “Vatandaşlara ücretsiz sağlık/ücretsiz tedavi imkânı sunan nadir ülkelerden biriyiz!’’ şeklinde tweet atsa da, Sağlık Bakanı “Covid-19 tanı ve tedavi sürecinde kamu ya da özel hiçbir sağlık kuruluşunun ücret talep edemeyeceğini’’ sık sık ifade etse de artık mızrak çuvala sığmıyor.
Yurttaşın yaşadığı gerçekler şunlardır:
>Birçok ilde yoğun bakımlarda yer bulanamadığından halk perişan oluyor
>Yurtdışına çıkışta PCR testi için sıkılmadan verilen İBAN numarasına para yatırılıyor.
>Ameliyat için halk sıra bekliyor. Başta kanser olmak üzere birçok kronik hastalığı olanlar sağlık kuruluşlarına gidemediği için evde beklemek zorunda kalıyor ve sonunda özel sağlık kuruluşuna yönlendiriliyor.
>Zatürre ve grip aşısının bulunamaması sonucu cepten alınan aşıların, hastaneye gidemediği için cepten alınan ilaçların, 5 maskeyi halkına dağıtamayınca vatandaşa satılan maskelerin bedelleri hane halkına cepten yaptıkları sağlık harcamalarının faturasında artış olarak yansıdığı yaşanarak görülüyor.
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/...ciligi-1763647
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tensipleriyle hazırlanarak, Meclis'te kabul edilen vakıf üniversitelerinin tıp fakültesi kurmalarına ilişkin yasal düzenlemeden dolayı teşekkürlerini bildirdi.
Saraç, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, tıp eğitiminde ihmalin müsamahayla karşılanmasının telafisi mümkün olmayacak sonuçlara yol açacağına işaret etti.
Öğrencilerin gerekli ve yeterli tıp eğitimi alabilmeleri için teorik dersler dışında, uygulamalı eğitim de alarak sağlık hizmeti sunmaları gerektiğini vurgulayan Saraç, tıp fakültesi bulunan vakıf üniversitelerinin kendi hastanelerine sahip olmasının tıp eğitimi açısından niteliği artırıcı önemli etkileri olacağı, bazı aksamaları ortadan kaldıracağı gerekçesiyle dün Meclis tarafından önemli bir kanuni düzenleme yapıldığını anımsattı.
Tıp eğitimi açısından çok önemli olan bu yasal düzenlemeyle vakıf üniversitelerinin tıp fakültesi kurabilmeleri için kedilerine ait hastane olma şartı getirildiğini belirten Saraç, şunları kaydetti:
"Eğitim ve öğretimin niteliğine ve kalitesine sürekli dikkat çeken Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile hazırlanan, iktidar muhalefet değerli milletvekillerinin desteği ile Meclisimizde kabul edilen yasal düzenlemeden dolayı müteşekkir olduğumuzu ifade etmek isteriz."
kademeler burda da çok boş 11,62 ortalama ile 16000 küsür lot var. 200k ile 10 kademe kalkıyor
11,55 de 1er 2 şer lotlar ın anlamı ne yuzlerce girildi
Ek 26241
Fincan kulp
Bilanço ne zaman gelecek ?
Lokman Hekim (LKMNH): Şirket'in üçüncü çeyrek ana ortaklık net* dönem karı 8mn TL olmuştur. Şirket geçen yılın aynı döneminde 1,4mn TL* kar açıklamıştı. Satış gelirleri üçüncü çeyrekte bir önceki yılın aynı* dönemine göre %3,8 oranında artan şirketin brüt karı ise %159 oranında* artarak 25,1mn TL'ye yükselmiştir. Operasyonel giderler aynı dönemde %3,7 oranında artarken, faaliyet karı 21,8mn TL'ye ulaşmıştır. Geçen* yılın aynı döneminde 3,9mn TL faaliyet karı açıklamıştı. Ayrıca* finansman giderleri de %82,3 oranında artarak 6,1mn TL olmuştur. 6,7mn TL vergi gideri sonrası şirketin üçüncü çeyrekteki ana ortaklık net* dönem karı 8mn TL olmuştur. 3. çeyrek ile birlikte Şirket'in Ocak-Eylül dönemi ana ortaklık net dönem karı 12,6mn TL'ye ulaşmıştır.
Diğer forumda bedelli yapacak deniyor....Bilgisi olan varmı...
bedelli yok. 4 ocak 2021 de nakit temettü var. hisse başına 11 kuruş.
esas beklenti yıl sonu bilançosunda satış ve karlılığı 9 aylıkta çok iyi geldi. covid 19 testleri de ciroyu yükseltiyor. yılsonu bilanço gelmeden 19 - 20 liraları görür.
hareket öncesi mal toplanıyor, biraz sabırla en az %60 kar yakındır.
hastaneler soğuk depolamaya eczanelere göre daha uygun özellikle avrupa aşılarından da özel hastaneler iyi pay alacaklar. bu hissede potansiyel yüksek. sabırla olacaktır. ocak başında temettü verdiğinde en az 15-16 lira olacaktır.
TARİKATA YAKIN OL,SEVGİ İLE ARSA TAHSİSİ YAPILSIN
Celal Eren Çelik
Efendim malumunuz ülkemizde en moda ve revaçta şeylerden bir tanesi vakıf kurmak… Tabii vakıf konusu Türk tarihinde çok çok eskiye dayanan bir “Gelenek” ve yüzlerce yıllık bir geçmişi var.Lakin AKP iktidarı bu “Vakıf” olayını baya bir tersinden anlayıp vakıfları millete yarar sağlayacak kurumlar olmak yerine kendisine rant sağlayacak kuruluşlara çevirdiğinden bu yana ne kadar yandaş AKP’li varsa bir vakıf kuruyor ve bu vakıflar üzerinden çok ciddi rantlar elde ediliyor.
Ha tabii bu arada mutlaka vurgulayalım, vakıf işinden rant elde edecekseniz öyle sıradan bir AKP’li olmanız yetmiyor vakıf mutlaka bir tarikata yakın olacak… Hele bir de İskenderpaşa Cemaat yahut orijinal ismi ile Gümüşhanevi Tekkesi’ne yakın isimlerden teşekkül eden bir vakıf kurduysanız bakı siz o zaman kapılar nasıl teker teker açılıyor,işleriniz nasıl “Ballı kaymaklı” yürümeye başlıyor…
Evet yazımızın girizgahından mutlak surette anlayacağınız üzere bugün sizlere harika bir “Ballı kaymaklı” vakıf hikayesini anlatacağız…
Evet efendim haydi başlayalım o zaman…
****
Tarih yaprakları 1978 yılını gösterdiğinde Ankara’da sessiz sedasız bir vakıf kuruluyordu ve bu vakfın ismi SEVGİ KURAN KURSU İMAM HATİP VE YÜKSEK OKUL OĞRENCİLERİNİ KORUMA EĞİTİM VAKFI…
1980 askeri darbesinin hemen öncesinde kurulan ve eğitim alanında faaliyet göstermeyi amaçlayan SEVGİ VAKFI araya askeri darbenin girmesi ile çok fazla etkin şekilde faaliyet yürütemez…
1990’lı yıllarla birlikte Türkiye’de siyasal İslam ile birlikte siyasal sermayenin iş adamlarının oluşturduğu “YEŞİL SERMAYE” de büyümeye başlamıştır. “Ne alakası var siyasal islamın,yeşil sermayenin bir eğitim amaçlı vakıf” ile demeyin siz notunuzu alın ve okumaya devam edin efendim…
***
Dedik ya efendim 1990’lı yıllar Türkiye’de Refah Partisi öncülüğü ile Siyasal İslam’ın yükselişe geçtiği ve o dönem “Anadolu kaplanları” olarak adlandırılıp,kısa süre sonra MÜSİAD’a evrilecek büyük “YEŞİL SERMAYE”nin palazlandığı dönem…
1994 yerel seçimlerinde Ankara’yı Refah Partili Melih Gökçek kazanırken,Ankara’nın Sincan ilçesinin belediye başkanlığını ise yine Refah Partili Bekir Yıldız kazanıyordu...
Bekir Yıldız,Sincan’da öyle icraatlara imza atıyordu ki 28 Şubat’a giden süreçte TSK’nın gözü adeta Ankara’da “İrticai faaliyetlerin kalesi” olan Sincan’a çevrilmişti…Nitekim yine Sincan’da düzenlenen Kudüs gösterileri sonrasında tanklar Sincan caddelerinde yürüyecek, dönemin “Kudretli Paşası” Çevik Bir “Demokarasiye balans ayarı çektik” diyecek ve kısa süre sonrasında gerçekleşecek 28 Şubat post-modern darbesinin fitili Sincan’da ateşlenecekti.
28 Şubat süreci ile Refah Partisi kapatıldı ama Siyasal İslam’ın Ankara Sincan’daki hakimiyeti de zihniyet yapısı da milim değişmedi…
1999 yerel seçimlerinde Sincan’da seçimleri kazanan ise kapatılan Refah Partisi’nin yerine kurulmuş olan Fazilet Partisi’ydi ve belediye başkanlığına seçilen isem bu kez Rüstem Alınbaş olacaktı…
Dedik ya “Zihniyet milim değişmemişti” diye…Efendim Rüstem Altınbaş da görevi döneminde yaptığı icraatlar ile kendisinden önce başkanlık yapan ve Sincan’ı “İrticai faaliyetlerin kalesi” ve sembolü haline getiren Bekir Yıldız’ı zerre aratmadı.
Evet Rüstem Altınbaş ismine kısa süre sonra geri dönmek üzere bir virgül koyarak devam ediyoruz…
Bu arada aynı tarihlerde Dr.Mustafa Sarı ise Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları bölümünde ihtisasını tamamlamış ve hemen arkasından Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıklar ve Gastroenteroloji kliniğinde görev yapmaya başlamış genç bir hekimdi…
2002 yılına gelindiğinde AKP’nin iktidar olması ile Dr.Mustafa Sarıoğlu “Jet hızı” ile bir yükseliş dönemine girdi.Dr.Mustafa Sarıoğlu 2002 yılında Engürüsağ A.Ş Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevine geldi… Ama sadece 7 yıl sonra 2009 yılında Dr.Mustafa Sarıoğlu Engürüsağ A.Ş’yi komple devraldı.
Engürüsağ A.Ş’nin bir hastanesi vardı:LOKMAN HEKİM HASTANESİ…
Ancak Dr.Mustafa Sarıoğlu sadece Engürüsağ A.Ş’yi ve Lokman Hekim Hastanesi’ni devralmamış, hani 1978 yılında kurulmuş olan SEVGİ KURAN KURSU İMAM HATİP VE YÜKSEK OKUL OĞRENCİLERİNİ KORUMA EĞİTİM VAKFI vardı ya; işte bu vakfın da yönetimini almıştır ve vakfın ismi 2015 yılında SEVGİ VAKFI olarak değişmiştir.
İşte bu SEVGİ VAKFI’nın ilk Mütevelli Heyeti Başkanı ise Sincan’da tankların yürümesine sebebiyet veren dönemin Sincan Belediye Başkanı Rüstem Altınbaş olacaktır. Rüstem Altınbaş’ın en önemli özelliği tıpkı Necmettin Erbakan,tıpkı Recep Tayyip Erdoğan,tıpkı Kemal Unakıtan,tıpkı Korkut Özal ve tıpkı Fahrettin Koca gibi İskenderpaşa Cemaati’nin yahut orijinal adı ile “GÜMÜŞHANEVİ TEKKESİ”ne mensup olmasıdır…
“SEVGİ” güzel şeydir ve adım adım büyüyecektir..
***
Efendim AKP’de Cumhurbaşkanlığı’na Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilmesinin sonrasında partideki Genel Başkanlık makamı için devir-teslim yapılmış Erdoğan’ın işaret ettiği Ahmet Davutoğlu AKP Genel Başkanlığı görevine seçilmiştir.
Davutoğlu bu dönemde sağlığına daha bir özen göstermeye başlamıştır ve o dönemde kendisinin yanından ayrılmayan bir doktor dikkat çekmektedir.O doktorun ismi Celil Göçer’dir. Celil Göçer, bu yakınlığın ödülünü kısa süre sonra alacak ve Davutoğlu liderliğinde AKP’nin girdiği 2015 seçimlerinde AKP’den Tokat Milletvekili seçilecek aynı zamanda BAŞBAKANLIK SAĞLIK KOORDİNATÖRÜ olarak atanacaktır…
İşte aynı Celil Göçer karşımızda Sevgi Vakfı’nın mütevelli heyet üyesi olarak çıkmaktadır…
***
16 Nisan 2017 Anayasa referandumu için AKP özellikle İstanbul,Ankara ve İzmir’de çok yoğun bir çalışma yürütmektedir…
AKP bu çalışmalarında en çok il teşkilatlarına güvenmektedir ve AKP il teşkilatları 24 saat aralıksız çalışmaya devam etmektedir.
İşte bu il teşkilatlarından AKP İl Teşkilatında bir isim yaptığı yoğun çalışmalar ile dikkat çekmektedir. Bu isim AKP Ankara İl Başkan Yardımcısı Nazım Bilgen’dir. Bilgen referandum çalışmalarında Seçim Koordinasyon Merkezlerinin yönetimi gibi çok zorlu bir görevi yürütmektedir.
Aynı Nazım Bilgen’in tek göre vi AKP Ankara İl Başkan Yardımcılığı değildir. Zira Nazım Bilgen de aynı zamanda Sevgi Vakfı’nın mütevelli heyeti üyesidir.
***
SEVGİ VAKFI’nın arkasındaki şirket az önce de belirttiğimiz gibi Dr.Mustafa Sarıoğlu’nun sahibi olduğu LOKMAN HEKİM ENGÜRÜSAĞ SAĞLIK, TURİZM, EĞİTİM HİZMETLERİ VE İNŞAAT TAAHHÜT A.Ş….
Bu şirketin en üst düzey yöneticilerinden birisi olarak CFO görevini yürüten isim ise Süleyman Alper İnceöz…Süleyman Alper İnceöz AKP’nin uzun yıllar Ankara Yenimahalle İlçe Başkanlığı görevini yürütmüş bir isim…
***
Ankara’da uzun yıllar Altındağ Belediye Başkanlığı yapan,Büyükşehir adaylığı 2 kez “Direkten dönen” ve son seçimlerde de AKP’nin Ankara Yenimahalle Belediye Başkan Adayı olan isim Veysel Tiryaki..
Veysel Tiryaki seçimi kaybettikten sonra Türkiye Diyanet Vakfı’na mütevelli heyeti üyesi olarak atandı.
Ama daha öncesinde Veysel Tiryaki ile Türkiye Diyabet İşleri Vakfı’nın yolları kesişmişti.
Veysel Tiryaki Altındağ Belediye Başkanlığı döneminde dönemin AKP Altındağ İlçe Başkanı İdris Atalay ile İŞNSAN VAKFI adı ile bir vakıf kurdu.
Ve bu İNSAN VAKFI için Altındağ Belediyesi kasasından tam 14 milyon TL değerinde öğrenci yurdu, dükkân ve sosyokültürel tesis inşa edildi. Yani vatandaşın parası Veysel Tiryaki’nin kurucusu olduğu vakıf için harcanmış oldu…
“Arkadaş şimdi ne alaka Veysel Tiryaki ile SEVGİ VAKFI” demeyin ve okumaya devam edin lütfen…
İşte bu İNSAN VAKFI için Altındağ Belediyesi kasasından milyonlar harcanarak yapılan “Kıyak” yeterli olmamış olacak ki, Türkiye Diyanet Vakfı İNSAN VAKFI için yaptırılan öğrenci yurdunu8 Veysel Tiryaki Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi olarak atanır atanmaz ayda 90 bin TL’ye kiraladı.
Peki bu Türkiye Diyanet Vakfı adına bu “Ballı kaymaklı” kiralamanın altında kimin imzası vardı? Dönemin TDV Yurtlar ve Sosyal Tesisler İktisadi İşletmesi Müdürü Yavuz Kocamış’ın…
Peki Yavuz Kocamış’ı biz nerede görüyoruz dersiniz? Bingo! SEVGİ VAKFI’nın arkasındaki şirket olup Lokman Hekim Hastanelerinin de sahibi olan LOKMAN HEKİM ENGÜRÜSAĞ SAĞLIK, TURİZM, EĞİTİM HİZMETLERİ VE İNŞAAT TAAHHÜT A.Ş.… Yönetim Kurulu Üyesi olarak…
Veysel Tiryaki Yenimahalle Belediye Başkan Adayı olduğunda seçim kampa nyası boyunca en yakın mesaiyi kimle yaptı? Tabii ki aynı zamanda LOKMAN HEKİM ENGÜRÜSAĞ SAĞLIK, TURİZM, EĞİTİM HİZMETLERİ VE İNŞAAT TAAHHÜT A.Ş.‘nin CFO’su olan Süleyman Alper İnceöz ile…
Biz dedik size ama “Veysel Tiryaki ne alaka şimdi?” demeyin diye…
***
Efendim Ankara Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü, 2019 yılında Ankara’nın Beytepe Mahallesi’ndeki 35 bin metrekarelik arazi için nazım imar planı değişikliği yaparak bu devasa alanı üzerinde Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsisli arazinin tahsisini kaldırdı. Yapılan bu değişikliklerinden ardından 35 bin metrekarelik arazi Türkiye Verimlilik Vakfı’na devredildi… Bu olay yaşandığı dönemde kamuoyunda çok ses getirmiş ve tartışmalara da yol açmıştı.
Ama burada tahsisin yapıldığı Türkiye Verimlilik Vakfı sıradan bir vakıf değildi elbette…
Amman efendim bu Türkiye Verimlilik Vakfı mütevelli heyeti yıldızlar geçidi gibiydi...
AKP’nin yan şubesi gibi olan vakıf aynı zamanda Ankara Bilim Üniversitesi’nin de kurucu vakfı olma özelliğini taşırken, yönetim kurulu başkanlığını AKP Ankara İl Başkan Yardımcılarından Cemalettin Kömürcü yapmaktaydı.
Bu kıymetli arsanın tahsisini yapan Ankara Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’nün bağlı olduğu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda 2014 yılından bu yana Bakanlık Müşaviri olarak görev yapan A Çağatay Dikmen vakfın yönetim kurulu başkan yardımcısı…
AKP Yenimahalle Belediye Meclis Üyesi ve Ankara Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Ali Demirdağ yine yönetim kurulu üyesi…
Ve Türkiye Verimlilik Vakfı’nın o yıldızlar geçidi gibi olan yönetiminde bir isim daha var.:Uzun yıllar AKP Çankaya İlçe Başkan Yardımcılığını yapan,Karate Federasyonu ile Wushu Federasyonunda da yönetim kurulu üyeliği yapmış olan Ömer Göktaş...
İşte maşallah on parmağında on marifet olan Türkiye Verimlilik Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Göktaş’ı biz aynı zamanda LOKMAN HEKİM ENGÜRÜSAĞ SAĞLIK, TURİZM, EĞİTİM HİZMETLERİ VE İNŞAAT TAAHHÜT A.Ş.Yönetiöm Kurulu Üyesi olarak görmekteyiz…
***
2017 yılının Aralık ayında tüm gazetelerin arka sayfalarını tam sayfa olarak bir gazete ilanı süslemektedir…
İlanda yeni kurulmuş bir vakıf üniversitesinin rektörü başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere,Başbakan, bakanlara ile YÖK Başkanı’na övgüler düzülüyor ve teşekkürler sunuluyordu…
İşte o gazetelere o tam sayfa “Teşekkür” ilanını veren LOKMAN HEKİM ÜNİVERSİTESİ,o rektörün adı ise Rektörü Prof. Dr. Ali Koşar’dır…
Rektörü Prof. Dr. Ali Koşar ilerleyen zaman zarfında da resmi sosyal medya hesabını CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı’na hakaret etmek ve AKP propagandası yapmak için kullanılacak bir süre sonra bu kadar “Yağdanlık” yapması tepki çekince Rektörlük görevinden alınarak Lokman Hekim Üniversitesi’nde Tıp Fakültesinde Öğretim Üyesi olarak “TENZİL-İ RÜTBE” alacaktır.
Bu arada LOKMAN HEKİM ÜNİVERSİTESİ de tahmin edeceğiniz üzere SEVGİ VAKFI‘na ait olan bir üniversitedir.
***
Şimdi efendim Ankara’yı bilenler bilir Eskişehir Tolu olarak adlandırılan bölgede bulunan araziler son derece değerli arazilerdir.
İşte Ankara’nın bu en değerli arazilerinin bulunduğu lokasyonda belirli araziler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na aittir…
Bakanlığa bağlı bu arazilerden birisi için çok çeşitli kurum ve kuruluşlar yıllardan beri çeşitli başvurular yaparak arsanın kendilerine tahsis edilmesini istiyorlar, bu kıymetli arazi için araya ricacılar ve aracılar sokuluyor ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 176 bin metrekare büyüklüğündeki bu “Elmas değerindeki” araziyi kimseye vermiyordu.
İşte efendim bu son derece kıymetli arazi için daha 3 senelik mazisi olan LOKMANM HEKİM ÜNİVERSİTESİ de başvuru yaptığında kimse ilk önceleri ciddiye bile almamıştı…
Ama efendim ne oldu? Eylül ayı itibariyle Eskişehir Yolu üzerinde bulunan 1767 bin metrekarelik “Elmas değerinde” olan milyonlarca TL değerindeki bu arazi şak diye LOKMAN HEKİM ÜNİVERSİTESİ’ne tahsis edildi.
Nasıl güzel mi?
***
Kendisine gösterilen bu “SEVGİ” ile büyüyen bu güzide vakfımızın temel amaçlarında birisi ise “Gerekli görülen yerlere Kur’an kursu, imam hatip okulu ve yüksek İslam Enstitüsü için lüzumlu binayı kiralayarak, satın alarak veya inşa ederek temin etmek; tadilat, bakım ve onarımlarını sağlamak” olarak belirlenmiştir.
Öte taraftan bu güzide vakfımız alınan bir karar ile vergiden de muaf tutulmuştur.
Ve daha enteresanı sağlık,süt ürünleri,taahüt alanında faaliyet gösteren LOKMAN HEKİM ENGÜRÜSAĞ SAĞLIK, TURİZM, EĞİTİM HİZMETLERİ VE İNŞAAT TAAHHÜT A.Ş.’nin arka planında sahibi olduğu bu vakfa ciddi miktarda para aktardığı ve bu paranın vergiden muaf vakıf üzerinden sisteme dahil edildiği iddiaları bulunmakta..
LOKMAN HEKİM ENGÜRÜSAĞ SAĞLIK, TURİZM, EĞİTİM HİZMETLERİ VE İNŞAAT TAAHHÜT A.Ş.’nin Sevgi Vakfı’na para aktarıp aktarmadığı, bu paraların nereye kanalize edildiğine dair resmi makamlara yazılan pek çok soru dilekçesi ise anında “Buhar” olmakta, hiç birisine yanıt verilmemekte…
Nasıl sevgili okurlarımız? Memlekette vakıf kurmak güze iş…
Bir tekkeye de sırtınızı dayadıysanız işte böyle “SEVGİ” ile büyütürler sizi…
Arakanızda bir tekke,tarikat,AKP’li vekil yoksa vakıf işini falan hiç aklınızdean geçirmeyin,yaşadığınıza dua edin memlekette…
Zira AKP’nin “SEVGİ” anlayışı “Rabbena hep bana” şeklinde özetlenebilecek bir anlayış,o nedenle hiç girmeyin bu toplara…
İyi “Uykular Türkiyem”, her nerede uyuyor ve uyutuluyorsan…
Kefen paraları olsun...
Ne biçim firma ya bu.Böyle halka açık şirket mi olur.Bir tane olumlu haberlerini görmedim.Ya siyaset ya tarikat haberleri.Böyle giderse borsada kayyum atanacak ilk firma bunlar olur.
Bir şirkette yeşil sermaye siyaset vakıf öğrenci yurdu gibi bileşenler varsa uzak duracaksın. Bu tür yapılanmalara kimse sıcak bakmaz. Ne yatırımcı ne halk. Bir yöneticisi özel hastaneler derneği başkanı olarak pandemi döneminde devletten maddi destek istiyor.Sen şirketin kaynakları ile öğrenci yurdu yapıp neye hizmet ediyorsun da devletten yardım bekliyorsun. Yatırımcıları uyanık olacak borsada işlem gören şirketlerin bu tür durumları spk ya şikayet ederek araştırılmasını sağlayacak..SPK bültenlerinde artık bunları mahkemeye verebilirsin gibi yönlendirmeler çıkıyor.
‘’
.................................................. ........................ile ilgili olarak ayrıntıları verilen suç nedeniyle (varsa) zarara uğrayan yatırımcıların, genel hükümler çerçevesinde, yasal koşulların oluşması halinde, suç teşkil eden bahse konu işlemlerde sorumluluğu bulunan kişiler aleyhine dava açabilecekleri hususunun Kurulumuz Bülteni ile kamuya duyurulmasına karar verilmiştir. ‘’
İmkanı olan ne hastanesinde doktor olur ne üniversitesinde hoca olur.Bilgisi olan ne hastanesine gider ne okuluna çocuklarını gönderir.Bir de yönetim kurulu başkanı bize güvenen yatırımcılarımıza teşekkür ediyoruz demiş şaka gibi.Kim güvenir böyle bir şirkete.
Yazılanların doğruluğunu destekler nitelikte borçlanarak öğrenci yurdu yapmak ve bunu da bilançolarda yatırım amaçlı gayrimenkul diye kılıfına uydurmak çok masum görünmüyor.
Sektörüne yapılmayan yatırım ve para transferlerine otoriteler ve yatırımcılar şüphe ile bakmalı.
Borçlanarak yatırım amaçlı gayrimenkul yapılmaz.
Yatırım amaçlı gayrimenkulün varken de yüksek faiz ile borçlanmaya devam edilmez.
Bunlar doğanın kanunlarına aykırı durumlardır.
Neresinden bakarsanız tutarsızlıklar söz konusu.
https://s12.directupload.net/images/201217/nxcdouwl.jpg
üç aylık takas
Burada her an dev bir hareket olacakmış gibi bir his var içimde...
Çok büyük baskı var..
Yatırım tavsiyesi değildir
bugun bir miktar alis yaptik 11seviyesinden
bakalim hakkimizda hayirlisi
yatırım tavsiyesi değildir !
Emir telakki ederek ışık hızında kendi şirketini terk edip Gübretaşa atanan zat kendisine yenilmesi ile kürkçü dükkanına geri dönmüş.Döneminde şirket yerinde sayarken geçmişte anlamlandırılamayan zamanla anlam kazanan sözde yatırımların neler olduğu halen hafızalarda. Tehlike geçmiş olmalı !!!. Bir çok otoritenin gözü şirketin üzerinde olduğu akıllardan çıkarılmamalı.
Giderken telli duvaklı gidip dönüşünün ne kadar sessiz olduğunu hatta bu durumu açıklamaktan bile imtina etmenin ne anlama geldiğini iyi düşünmek gerekir.
Yoksa reklam filmlerinde figüran olmaktan ileriye gidemezsin...
https://i.hizliresim.com/9PQzLP.jpg
haftalık
Sektör ve benzer şirket çarpanlarının altında seyreden temel göstergeler nedeniyle zaman yatırımcının lehine işliyor diyebiliriz.Yüksek fiyat kazanç oranı zaman zaman büyümenin göstergesi olarak değerlendirilir.Lokman Hekimin fiyat kazanç oranı sektör ortalamalarının altında olması belki de büyümenin yavaşladığını ifade ediyor olabilir. Bu noktada yanlış fiyatlama oluyorsa temel değerlerde bozulma olmadığı sürece mutlaka düzelir.
Fakat ana ortaklık yapısı haberlerden anladığımıza göre şirket iskontosunun ana sebebi.Finansal piyasalarda ilk kural patron ve sahiplik kriteridir. Güven veren şeffaf ve kurumsal yapı bu konunun en belirleyici unsurlardır.
Riskleri zayıflıkları ve eksiklikleri ifade ettiğimiz konuları haber olarak görmek şaşırtıcı değil.
Sayın Sarıoğlu olumlu yıl sonu beklentisini hisse senedi alarak desteklemiş ve özlenen liderlik duruşunu göstermiştir.Diğer üyelerinde destekleri birlik ve bütünlük açısından elzem bir tutumdur.
Öte yandan Şirket, geri alım yaptıgı hisse senetlerini düşük değerden satmış olduğunu tescil etmiş oldu.Geri alınan payların satışı kesinlikle yanlış bir karardi.Sıkı ve güçlü şirket görünümü fırsatı yok edildi.Kredi teminatı için kullanılmış olsa bile kabul edilir bir karar değildi.
Lokman Hekim gibi kurumsallıktan uzak firmalarda bu tür çelişkiler hiç şaşırtıcı değil.
Satış baskısının nedeni yükselişi bitiren tavandan hisseleri satan lokmancılar yuzunden.Tahtayı bozdular resmen.Sıvadılar şimdi tüy dikiyorlar.