-
Yeni Zelandali modernist kisa oyku yazari Katherine Mansfield'in (Beauchamp) dogum yildonumu (14 Ekim 1888)
"Hayat ne kadar korkunc. Yalnizlik cok guzel gorunuyor. Yapraklar gibi savruluyoruz, kimse nereye dustugumuzu bilmiyor, kimsenin umurunda degil hangi siyah nehrin bizi alip goturdugu." Album Yapragi
https://images.gr-assets.com/books/1...l/18459570.jpg
"Oh, how terrifying life was, how dreadful. It is the loneliness which is so appalling. We whirl along like leaves, and nobody knows - ťnobody cares where we fall, in what black river we float away."
"Yureklilik, soz dinlemeyen kopege benzer, bir kez kacmaya koyuldu mu ne kadar cagirmaya kalkissaniz o kadar hizla kosar." Cocuksu Bir Sey
https://pictures.abebooks.com/isbn/9...186-us-300.jpg
"Courage is like a disobedient dog, once it starts running away it flies all the faster for your attempts to recall it."
“Sabahin dordunde kalktim, o zamandan beri trafik gurultusunden baska bir sey isitmedim. Duydugum tek sey, kirlara, ormana, bahcelere, ilkbahar orkestrasinin korosuna buyuk bir ozlem.” Huzun Guncesi (1904 -1922)
https://pictures.abebooks.com/FENIXA...7364911906.jpg
“I woke this morning at four and since then I have heard nothing and feel nothing except a great longing to be back in the country, among woods and gardens and the meadows and the chorus of the Spring orchestra.”
-
Amerikali sair, ressam, deneme ve oyun yazari E. E. Cummings'in (Edward Estlin Cummings) dogum yildonumu (14 Ekim 1894)
https://s3-us-west-2.amazonaws.com/h...ry/1590/tw.jpg
Seviyorum beraberken vucudumu
vucudunla. Oylesine yepyeni bir sey ki bu.
kaslar daha bir gergin sinirler daha da
vucudunu seviyorum senin. Yaptigini seviyorum
nasillarini seviyorum. Belkemigini seviyorum
vucudunun, kemiklerinin titreyisini sonra
sert duzgunlugunu ve art arda, art arda
opecegim, opmeyi seviyorum sununu bununu
seviyorum carpici elektrikli kurkunu
okasmasini yavaaca kivircikligini
ve ikiye ayrýlan etten cikani, geleni
seviyorum... Ve gözlerin iri ask kirintilari,
ve belki de kivancini seviyorum
altimda benim yepyeni
https://s3-us-west-2.amazonaws.com/h...ry/1621/tw.jpg
Askim
krali karanlik olan
bir ulkedir sacin
ciceklerin kacisidir alnin
uyuyan kuslarla dolu
yasayan bir ormandir basin
bedeninin dallarinda kaynasan
beyaz arý surusudur memelerin
koltuk altinda bahar yeserir
Nisan’imdir bedenin
-
Alman asilli Amerikali siyaset bilimci Hannah Arendt'in dogum yildonumu (14 Ekim 1906)
"Dunyanýn elli yil icinde nasil olmasini istersiniz? Kendi yasaminizin bes yil icinde nasil olmasini istersiniz? Yanitlar genellikle soyle baslayacaktir: Eger hala dunya diye bir yerin var olacagini kabul edersek ve hala yasiyor olursam..." Siddet Uzerine
https://images-eu.ssl-images-amazon....1JEj7vecSL.jpg
“Come vorresti che fosse il mondo da qui a cinquant'anni? Come vorresti che fosse la tua vita da qui a cinquant'anni? Le risposte vengono molto spesso precedute da considerazioni come: Ammesso che ci sia ancora un mondo, e Ammesso che io sia ancora vivo…”
"Eichmann aptal biri degildi. Donemin bas suclularindan biri haline gelmesine olanak saglayan - aptallikla kesinlikle ozdes olmayan bir seyden- fikirsizlikten baska bir sey degildi. Aslinda insanin Kudus'teki durusmadan cikarabilecegi ders buydu. Ama bu bir dersti, sozu edilen fenomenle ilgili bir aciklama veya teori degildi." Kotunun Siradanligi
https://images-na.ssl-images-amazon....1br2NHyOoL.jpg
“Eichmann non era stupido, era semplicemente senza idee. Quella lontananza dalla realtŕ e quella mancanza di idee, possono essere molto piů pericolose di tutti gli istinti malvagi che forse sono innati nell'uomo. Questa fu la lezione di Gerusalemme. Ma era una lezione, non una spiegazione del fenomeno, né una teoria.”
-
Ingiliz yazar A. A. Milne (Alan Alexander Milne), Winnie-the-Pooh kitabini 14 Ekim 1926’da Methuen & Co. Ltd. araciligiyla Londra’da yayimladi.
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
https://pbs.twimg.com/media/DAGBwp_VYAQguhk.jpg
"Sandigindan daha cesursun. Gorundugunden daha guclu. Ve dusundugunden daha zeki."
http://classicwinniethepooh.com/wp-c...at_Day_New.jpg
“Bugun gunlerden ne?” diye sordu Winnie the Pooh
“Bugun gunlerden bugun,” diye cevap verdi Piglet
“En sevdigim gun,” dedi Pooh.
-
Ingiliz aktor Sir Roger George Moore'un dogum yildonumu (14 Ekim 1927)
https://68.media.tumblr.com/tumblr_l...uo1_r2_500.gif
-
Turk sair ve yazar Haydar Ergulen’in dogum gunu (14 Ekim 1956)
Nasipsiz bir terziyim, hatiram tenha
kim ususe kuskusu sirtimdaki gomlekten
irmaklar akar gibi uzayip her makasa
kesildi kumasim, yolculuk keten
ustami ben secmedim, sinavim yakin
elim donse dilim donmez, bos birakin
basim dondu bu gomlegin rengini
ayriliktan bagislayip ipege kavusturmaya
bu kacinci gomlek ruzgari tamam
kulleri ekim'dir, saclari nisan
diliyle yaraliyor gelecegin hatirasini
sessizligi, onarirdim ciragi dursam
sanki yoksulluga odunc vermisim aski
gomlek, tenler dolasir: 'giyilmeye hazirim'
ruzgarsiz bir terziyim, nasibim tenha
ciplak, canlar dolasir: 'yenilmeye hazirim'
http://i2.haber7.net//haber/haber7/p...0_h1126120.jpg
I’m a luckless tailor, my memories solitary
chill as a river, misgivings ripple down
my shirt with each snip of the scissors
through my fabric, linen of the journey
I chose not my master, my trials draw near
if my hand skews my tongue does not, leave that blank
the colour of this blouse makes me giddy
restoring silk requires pardoning the tear
which of these shirts does the wind fill out
October is ashes, April is hair
the coming memory is gashed open by the tongue
were I an apprentice I’d repair the quiet
it’s as though I’d loaned out passion to penury
shirts haunt one skin after another: ‘I am ready to be worn’
I’m a tailor at the end of my breath, loneliness my lot
nakedness haunts life after life: ‘I am ready to be beaten down'
-
-
Amerikali sair, edebi elestirmen, cocuk kitaplari, deneme, roman yazari ve 11. Amerikan bassairi Randall Jarrell’in olum yildonumu (14 Ekim 1965)
Soguk, agir agir, sessizce -
Ama donuyor ya, bunca saat sonra:
Disimda olan bir seyi gormek -
Gun agariyor.
Tek bu gun icin
Tuzun tadi tam tuz olsun dilimde:
Deliksiz bir uyku uyuyayim
Tek bu gece icin.
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
Cold, slow, silent,
but returning, after so many hours.
The sight of something outside me,
the day is breaking.
May salt, this one day,
be sharp upon my tongue;
May I sleep, this one night,
without waking.
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...t-gunner-2.jpg
Annem uykusundan Devlete dustum, karnina;
Islak tuylerim donana dek, kivrildim.
On bin metre yukarisinda
Yasama dusunun topragin, uyandim:
Patlamalar vardi, lekeler ve avci ucaklari.
Olunce hortumla cikardilar beni taretten.
-
Bernardo Bertolucci’nin yonettigi, Marlon Brando, Maria Schneider, Maria Michi’nin rol aldigi Paris'te Son Tango (Ultimo tango a Parigi - Last Tango in Paris) 14 Ekim1972’de New York Film Festival’inde gosterime girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...2,1000_AL_.jpg
-
Amerikali ekonomist Milton Friedman, 14 Ekim 1976 tarihinde Nobel Ekonomi Odulunu kazandi.
http://media.hoover.org/images/hillside1.jpg
"Eger kasitli olarak, yaratici, atilgan ve kendine guvenen insanlari isten cikarip onlarin yerine kalin kafali, siradan ve hayal gucunden yoksun olanlari ise alacak bir sistem gelistirmek isterseniz yapmaniz gereken tek sey bugun buyuk kentlerde ve ulke capinda uygulanan sistemi taklit etmek ve ogretmen olabilmek icin diploma zorunlulugu koyarak standart maas sistemi uygulamaktir."
https://upload.wikimedia.org/wikiped...nd_Freedom.jpg
"If one were to seek deliberately to devise a system of recruiting and paying teachers calculated to repel the imaginative and daring, and to attract the mediocre and uninspiring, he could hardly do better than imitate the system of requiring teaching certificates and enforcing standard salary structures that has developed in the largest city and state-wide systems. The alternative system would resolve these problems and permit competition to be effective in rewarding merit and attracting ability to teaching."
-
David Bowie, 12.studyo albumu Heroes’i 14 Ekim 1977’de RCA etiketiyle piyasaya surdu.
https://images-na.ssl-images-amazon....bL._SY679_.jpg
-
Amerikali hard rock, heavy metal ve glam metal grubu Kiss, 2.canli albumu Alive II'yu 14 Ekim 1977 tarihinde Casablanca etiketiyle piyasaya surdu.
https://jamesostafford.files.wordpre...e-ii-front.jpg
-
Ingiliz heavy metal grubu Iron Maiden, canli konser albumu Live After Death'i 14 Ekim 1985 tarihinde EMI etiketiyle piyasaya surdu.
https://img.buzzfeed.com/buzzfeed-st...41424214-2.gif
-
John Cleese, Jamie Lee Curtis ve Kevin Kline’in rol aldigi komedi Wanda Adinda Bir Balik (A Fish Called Wanda - Un pesce di nome Wanda), 14 Ekim 1988’de Ingiltere’de vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...6,1000_AL_.jpg
-
Quentin Tarantino’nun yonettigi, John Travolta, Uma Thurman ve Samuel L. Jackson’in rol aldigi Ucuz Roman (Pulp Fiction), 14 Ekim 1994’de Amerika ve Kanada’da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...6,1000_AL_.jpg
https://media.giphy.com/media/PdX8JgqWrHE7m/giphy.gif
https://66.media.tumblr.com/bf1cd9f7...6759o1_500.gif
-
Populer romanlarin Amerikali yazari Harold Robbins’in dogum yildonumu (14 Ekim 1997)
Firtinanin sekizinci gunuydu. O gune kadar, boylesine siddetli bir firtinaya rastlanmamisti. Kervandakilerin hepsi daha kucucukken dinledikleri deveci ihtiyar Mustafa'nin anilari arasinda bile boyle bir firtinayi duymamislardi. Mustafa kefiyesiyle yuzunu iyice orterek kervanbasi Fuat'in cadirina dogru zorlukla ilerlemeye calisti. Yolunu kaybedip de ucsuz bucaksiz colun ortasinda kalmamak icin, ara sira duraklayip ortuyu aralayarak cevresine bakmiyordu. Her durusunda da o minicik kum taneleri birer igne gibi yuzune saplaniyordu. Yasli adam, cadira girmeden once durdu, genzine dolan kum tanelerinden kurtulmak icin kendini zorlayarak, tukurmeye calisti. Ama agzi islanmamisti bile, sadece kumun puturlu kurulugunu hissediyordu. Fuat, titrek aleviyle karanlikta golgeler olusturan yag kandilinin durdugu masanin yanindaki koltugundan deve surucusune sessizce bakti. Dev gibi bir adamdi; konusmaktan da pek hoslanmazdi.” Fedai
https://fullenglishbooks.com/files/0...lic/cover.jpeg
“It was the eighth day of the storm. There had never been a storm like this one before. Not even in the memory of old Mustapha, the camel keeper, who was himself an old man when all the others in the caravan were boys.Holding his ghutra close to his face, he made his way laboriously toward the tent of Fouad, the caravan master, pausing every few moments to peer through the narrow cloth slits, to make sure he did not lose his bearings and wander away from the tiny shelter of the oasis out into the ripping, swirling sand of the open desert. Each time he stopped, the grains of sand tore into his face like so many shotgun pellets. He hawked and summoned up his spit to clear his throat before he entered the small tent. But there was no moisture, only the grainy dryness of the sand. Fouad looked up at the camel keeper from his chair next to the small table on which the oil lamp flickered, lending only shadows in the darkness. He did not speak. A giant of a man, he was not much given to words.”
-
Amerikali yazar, muhabir ve hayvan haklari aktivisti Cleveland Amory’nin dogum yildonumu (14 Ekim 1998)
“Kediyle bir sure birlikte olan herkesin cok iyi bildigi gibi, kediler insan zekasinin kitligi karsisinda buyuk bir sabir gosterirler. Hoslansalar da hoslanmasalar da, aci verecek denli yavas bir beyinsel surece katlanmak zorunda kaldiklarinin, biz insanlarin utanilacak denli dusuk bir zeka duzeyimiz oldugunda ve belki de bu kusurlarimiz nedeniyle, en basit ve acik talimati anlamaktan bile aciz oldugumuzun farkindadirlar.”
https://4.bp.blogspot.com/-n7mp20fp4...+Christmas.jpg
“As anyone who has ever been around a cat for any length of time well knows, cats have enormous patience with the limitations of the human mind. They realize that, whether they like it or not, they are simply going to have to put up with what to them are excruciatingly slow mental processes, that we humans have embarrassingly low I.Q.'s, and that probably because of these defects, we have an infuriating inability to understand, let alone follow, even the simplest and most explicit of directions.”
-
https://pbs.twimg.com/media/DI2KXtXVAAAxNpW.jpg
Hic gitmedigim bir yerde, sevincle otesinde
her turlu yasantinin, kendi sessizligi var gozlerinin:
en ince kimiltisinda birsey var icime gomen beni,
birsey dokunamayacagim kadar bana yakin
kolayca acar beni en urkek bir bakisin
parmaklar gibi kapamis olsam bile kendimi,
sen hep yaprak yaprak acarsin beni, Baharin
(dokunup ustaca, gizlice) acisi gibi ilk gununu
ya da beni kapatmaksa istedigin, ben,
hayatim kapaniriz guzelce, birden
karin her yere ozenle inisini
dusleyen yuregince su cicegin;
duydugumuz hicbir sey bu ulkede
eriţemez gücüne sonsuz inceliđinin:
renkleriyle yapisinin beni baglayan,
olduren, hic durmadan, her nefeste
(bilmiyorum nedir bu sende olan, bu kapayan
ve acan; yalniz anliyor icimde birsey
gozlerinin sesini gullerden derin olan)
kimsenin yok, yagmurun bile, boyle kucuk elleri
-
Ve asagida, tepenin dibinde butunuyle degisik bir sey vardi -kocaman mavi bir su parcasi karanin ustunde surukleniyordu. Ciglik atti, kocaman kadina sikica sarildi. "Ne o, ne o?"
"Ne," dedi kadin, "deniz o."
"Canimizi yakar mi - geliyor mu?"
"Yoo, hayir, bize gelmiyor. Cok guzel. Bir daha bak sen."
Bakti Pearl. "Gelemeyeceginden emin misin?" dedi.
"Yoo, hayir. Yerinde kalir," dedi kocaman kadin.
https://pictures.abebooks.com/YARROW/10708168127.jpg
And down at the bottom of the hill was something water was creeping over the land. She screamed and clutched at the big woman, “What is it, what is it?”
“Why,” said the woman, “it's the sea.”
“Ai-e, no, it doesn't come to us. It's very beautiful. You look again.”
Pearl looked. “You're sure it can't come,” she said.
“Ai-e, no. It stays in its place,” said the big woman.
-
“Yalanciligin Alman ulusunun karakterinin ayrilmaz bir parcasi haline geldigini dusunmemek zordur. Savas sirasinda, Alman halkinin tamami ustunde en cok etkili olan yalan, ‘Alman halkinin kader savasi’ [der Schicksalskampf des deutschen Volkes] sloganiydi. Hitler'in veya Goebels'in buldugu bu slogan, insanin kendini aldatmasini uc acidan kolaylastiriyordu: Birincisi, bu savas aslinda savas degil, demeye getiriyordu; ikincisi savasi baslatan Almanya degil, kader olmustu; ucuncusu, bu savas Almanlar icin bir olum kalim meselesiydi: ya dusmanlarini yok edeceklerdi ya da kendileri yok olacaklardi.” Hannah Arendt, Kotulugun Siradanligi
https://multimedia.knv.de/cover/33/5...413100001Z.jpg
“Oggi che ormai il contenuto specifico di quelle menzogne č stato dimenticato, ogni tanto si č portati a credere che il mendacio sia divenuto parte integrante del carattere tedesco. Durante la guerra la menzogna piú efficace per incitare e unire tutta la nazione tedesca fu lo slogan della ‘lotta fatale’ (der Schicksalskampf des deutschen Volkes). Coniato che fosse da Hitler o da Goebbels, quello slogan serviva a convincere la gente che, innanzitutto, la guerra non era guerra; in secondo luogo, che la guerra era venuta dal destino e non dalla Germania; e in terzo luogo che per i tedeschi era una questione di vita o di morte: o annientare i nemici o essere annientati.”
-
-
Romali sair Publius Vergilius Maro'nun dogum yildonumu (M.O 15 Ekim 70)
"Atin korkuyu icinizden, atin endiseyi Troia'lilar! Guc durumdayiz biz de, devletimiz yeni kurulmakta, boyle davranmak zorundayim, gozculerle koruyorum butun sinirlarimizi. Kim tanimaz Aeneas'ýn soyunu, kim tanimaz kahraman Troia kentini, yigitlerini butun? Kim duymadi yanginini, onca unlu savasin? Oylesi kati degildir biz Pon'lerin yuregi. Gunes de atlarim, Tyrus'tan cok uzaklarda kosmaz arabaya. Ister buyuk Hesperia'ya, ya Saturnus ovasina, ya Eryx topragina ister kral Acestes'e gidin, sizi sag salim, ugurlarim oraya; elimden geleni yaparim; esit hakla kalmak isterseniz de bu krallikta, sizindir kurdugum kent. Gemilerinizi cekin, Troia ile Tyrus ayri olmayacak benim icin. Keske buraya atsa Aeneas'i kesisleme!"
https://images-na.ssl-images-amazon....130Fkr-v6L.jpg
"O miei Troiani, Toglietevi dal cuore ogni timore, Ogni sospetto. Gli accidenti atroci,La novitŕ di questo regno a forza Mi fan sě rigorosa, e sě guardinga De’ miei confini. E chi di Troia il nome, Chi de’ Troiani i valorosi gesti, E l’incendio non sa di tanta guerra? Non han perň sě rozzo core i Peni: Non sě lunge da lor si gira il sole, Che nč pietŕ nč fama unqua v’arrive. Voi di qui sempre, o de la grand’Esperia E di Saturno che cerchiate i campi, O che vogliate pur d’Aceste e d’Erice Tornare ai liti, in ogni caso liberi Ve n’andrete e sicuri. Ed io d’aita Scarsa non vi sarň, nč di sussidio: E se qui dimorar meco voleste, Questa č vostra cittŕ. Tirate al lito Vostri navili: chč da’ Teucri a’ Tiri Nulla scelta farň, nullo divaro."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
-
Ingiliz sair Robert Herrick'in dogum yildonumu (15 Ekim 1674)
Guller once sut berrakti
Hatta aralarinda anlasamazlardi
Sappho'nun gogusleri mi
Yoksa onlarýnki mi daha akti.
Fakat gorur gormez gercegi
Yuzleri al al kanlandi
Bundan sonra, sonuna inan
Gullerin yuzu boyle yandi.
http://www.spiderbomb.com/blog/wp-co...esperides1.jpg
Roses at first were white
Till they could not agree,
Whether my Sappho's breast
Or they more white should be.
But, being vanquish'd quite,
A blush their cheeks bespread ;
Since which, believe the rest,
The roses first came red.
-
Rus sair ve yazar Mihail Yuryevic Lermontov'un dogum yildonumu (15 Ekim 1814)
"Tutkular dusuncelerin ilk asamasindan baska bir sey degildir: onlar genc kalbin malidir ve kim butun omrunce onlarla heyecanlanacagini saniyorsa budaladir; bir cok sakin nehir, gurultulu selalelerle baslar, oysa bunlardan hic biri ziplayip kopurerek denize kadar akmaz. Ama bu sessizlik cogunlukla, buyuk, ama gizli bir gucun isaretidir; duygularin ve fikirlerin dolgunlugu, derinligi, cilgin egilimlere engel olur; ruh istirap ve sevgi duyarken kendinden kesin bir hesap sorar ve bunun boyle olmasi gerektigine inanir. O bilir ki firtina olmazsa gunesin surekli isisi kendisini kurutur; kendi hayatinin icine isler; kendi kendini sevgili bir evlat gibi oksar ve cezalandirir. Bir insan ancak kendi kendini tanimanin bu yuksek haline erisince Tanri'nin adaletini olcup bicebilir." Mihail Yuryevic Lermontov, Zamanimizin Kahramani
https://imnews777.files.wordpress.co...2345-small.jpg
“Passions are merely ideas in their initial stage. They are the property of youth, and anyone who expects to feel their thrill throughout his life is a fool. Tranquil rivers often begin as roaring waterfalls, but no river leaps and foams all the way to the sea. Tranquility, however, is often a sign of great, if hidden, power. Intensity and depth of feeling and thought preclude wild outbursts of passion; in sorrow and joy the soul takes careful stock of every situation, and sees that so it must be. It knows that without storms the constant heat of the sun would dry it up. It gets steeped in its own existence, coddles and chides itself like a loved child. Only this higher state of self-knowledge can give man a true appreciation of divine justice.”
-
Alman filolog, filozof, kulturel elestirmen, sair ve besteci Friedrich Wilhelm Nietzsche’nin dogum yildonumu (15 Ekim 1844)
“Pohpohlama, yalan soyleme ve aldatma, arkadan konusma, baska turlu gosterme, sahtelik icinde yasama, maske takma, seylerin uzerini orten uzlasimlar, baskalari karsisinda da kendi karsisinda da oyun oynama, kisacasi tek bir kendini begenmislik alevinin cevresinde ucusup durma, oylesine kural ve yasadir ki, insanlarin arasindan bir durust ve ari dogruluk gudusunun nasil olup da ortaya cikabildiginden daha anlasilamaz bir sey yoktur. Neredeyse, insanlar derinden derine sanrilarin ve hayal tasarimlarinin icinde yuzerler, gozleri seylerin yalnizca yuzeylerinde gezinir ve ‘bicimler’ gorurler.” Ahlakdisi Anlamda Dogruluk ve Yalan Uzerine
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Deception, flattering, lying, deluding, talking behind the back, putting up a false front, living in borrowed splendor, wearing a mask, hiding behind convention, playing a role for others and for oneself — in short, a continuous fluttering around the solitary flame of vanity — is so much the rule and the law among men that there is almost nothing which is less comprehensible than how an honest and pure drive for truth could have arisen among them. They are deeply immersed in illusions and in dream images; their eyes merely glide over the surface of things and see ‘forms.’ ”
http://www.azquotes.com/picture-quot...e-34-72-80.jpg
"Bazen insanlar gercegi duymak istemezler cunku yarattiklari iluzyon yikilsin istemezler. / A volte le persone non ascoltano la veritŕ, perché non vogliono che le loro illusioni siano distrutte”
-
Friedrich Nietzsche, Ecce Homo (Kisi Nasil Kendisi Olur)kitabini, 44.dogum gununde, 15 Ekim 1888 tarihinde yayinladi.
“Fisildanan sozlerdir firtinalari getiren. Guvercin ayaklariyla gelen dusunceler yonetir dunyayi.”
https://pictures.abebooks.com/isbn/9...936-uk-300.jpg
“It is the stillest words that bring on the storm. Thoughts that come on doves’ feet rule the world.”
-
Ispantol roman ve oyun yazari Enrique Jardiel Poncela’nin dogum yildonumu (15 Ekim 1901)
https://www.azquotes.com/picture-quo...a-54-25-17.jpg
“Eger bir sey caba harcanmadan okunup anlasilabiliyorsa, onun yazilmasinda cok emek harcanmistir. / Cuando algo se puede leer sin esfuerzo, gran esfuerzo se ha invertido en su escritura. / Quando qualcosa si puň leggere senza sforzo, un grande sforzo č stato fatto per la sua scrittura. “
-
Ingiliz roman yazari ve fizikci Charles P.Snow’un dogum yildonumu (15 Ekim 1905)
“Kutuplarin birinde, bilimsel kultur sadece dusunsel anlamda degil antropolojik anlamda da gercekten bir kulturdur. Yani, bu kulturun uyelerinin birbirlerini her zaman butunuyle anlamalarina gerek yoktur, zaten cogunlukla da anlamazlar; biyologlarin cagdas fizik hakkindaki dusunceleri cogunlukla epey bulaniktir; ama aralarinda ortak tavirlar, ortak standartlar ve davranis modelleri, ortak yaklasimlar ve varsayimlar vardir. Bu ortaklik sasirtici olcude genis ve derin boyutlara ulasir. Obur zihinsel modelleri, ornegin din, siyaset ya da sinif kaynakli zihinsel modelleri capraz keser.”
https://images-na.ssl-images-amazon....1WIztYBlxL.jpg
“At one pole, the scientific culture really is a culture, not only in an intellectual but also in an anthropological sense. That is, its members need not, and of course often do not, always completely understand each other; biologists more often than not will have a pretty hazy idea of contempory physics; but there are common attitudes, common standards and patterns of behaviour, common approaches and assumptions. This goes surprisingly wide and deep. It cuts across other mental patterns, such as those of religion or politics or class.”
https://static.scientificamerican.co...9ECD8C7911DB7B
-
Kanada asilli Amerikali ekonomist John Kenneth Galbraith’in dogum yildonumu (15 Ekim 1908)
“Lidya’nin tum genc kadinlari evlenirken kocalarina drahomalarini biriktirebilmek icin kendilerini satiyorlardi. Genc kadinlarin fahiselik yapmalari acisindan Lidya’nin gelenek ve gorenekleri Yunan’dakinden pek farkli degildi. Tarihi kayitlara gore, Lidyalilar altin ve gumus para yapan ve perakende ticarette kullanan ilk insanlardi.” Para
http://kbimages1-a.akamaihd.net/Imag...alse/image.jpg
“All the young women of Lydia prostitute themselves, by which they procure their marriage portion; this, with their persons, they afterwards dispose of as they think proper. The manners and customs of the Lydians do not essentially vary from those of Greece, except in this prostitution of the young women. They are the first people on record who coined gold and silver into money, and traded in retail.”
-
Hollandali egzotik dansci Mata Hari'nin dogum yil donumu (14 Ekim 1917)
https://img-s1.onedio.com/id-5554aa3...9925abf848.jpg
http://www.frasiaforismi.com/wp-cont...ce-400x348.jpg
"Dans, bedenin kelimeler olarak kullanildigi bir siirdir."
-
Italyan asilli Amerikali yazar, senarist ve gazeteci Mario Gianluigi Puzo’nun dogum yil donumu (15 Ekim 1920)
“Sevdigin insanlara hayir diyemezsin. Hic olmazsa SIK SIK. Isin sirri burada. Ama hayir demek zorunda kalirsan bunu, evet demek dercesine soylemelisin. Ya da onlari hayýr demek zorunda birakacaksin. Sabirli olmali, zamani beklemelisin.”
http://toptenplus.com/wp-content/upl...ather-puzo.jpg
“Non puoi dire di no alle persone che ami, almeno non sempre. Questo č il segreto. Quindi quando lo fai, deve suonare come un sě oppure portare loro a dire no. Devi prenderti il tempo e il fastidio.”
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...c5eZW5Zm_424ew
“Arkadaslik her seyden ustundur. Hemen hemen aile gibi bir sey. Bunu hic aklindan cikarma.”
http://nst.sky.it/content/dam/static...si-celebri.jpg
Ben… Karima ihanet ettim.
Kendime ihanet ettim.
Adam oldurdum.
Adam oldurulmesi icin emir verdim.
Oldurdum…Agabeyimin olumunu emrettim.
Beni incitmisti.
Annemin oglunu oldurdum.
http://nst.sky.it/content/dam/static...si-celebri.jpg
“Ailesiyle zaman gecirmeyen biri asla gercek bir adam olamaz.”
-
Italyan yazar ve romanci Italo Calvino'nun dogum yildonumu (15 Ekim 1923)
"Bir kente girer Marco; bir meydanda, birinin, gecmiste kendisinin olabilecek bir yasami ya da bir ani yasadigini gorur; cok zaman once, zamanin icinde durmus olsaydi, ya da cok zaman once, bir yol sapaginda, saptigi yola degil de onun tam karsisindakine sapsaydi ve uzun zaman dolastiktan sonra donup o meydandaki o adamin yerinde durmus olsaydi, orada, o meydanda o adam degil, kendisi olabilirdi simdi. Marco, bu gercek ya da kuramsal gecmisinin disindadir artik; duramaz; kendisini bir baska gecmisinin, ya da bir olasilik, gecmiste onun olasi bir gelecegi olmus ve su anda bir baskasinin simdisi olan bir seyin bekledigi bir baska kente kadar devam etmelidir yoluna. Yasanmamis gelecekler gecmisin dallaridir yalnizca: kuru dallari." Italo Calvino, Gorunmez Kentler
https://static.lafeltrinelli.it/stat...21_1855747.jpg
"Marco entra in una cittŕ; vede qualcuno in una piazza vivere una vita o un istante che potevano essere suoi; al posto di quell'uomo ora avrebbe potuto esserci lui se si fosse fermato nel tempo tanto tempo prima, oppure se tanto tempo prima a un crocevia invece di prendere una strada avesse preso quella opposta e dopo un lungo giro fosse venuto a trovarsi al posto di quell'uomo in quella piazza. Ormai, da quel suo passato vero o ipotetico, lui č escluso; non puň fermarsi; deve proseguire fino a un'altra cittŕ dove lo aspetta un altro suo passato, o qualcosa che forse era stato un suo possibile futuro e ora č il presente di qualcun altro. I futuri non realizzati sono solo rami del passato: rami secchi."ť
"Keske her sey boyle ikiye bolunebilse. Boylece herkes bon ve cahil butunlugunden kurtulabilse. Bir butundum ben ve her sey dogal, karmakarisik ve anlamsizdi gozumde; her seyi gordugumu saniyordum, oysa gordugum bir kabuktu yalnizca. Eger bir gun kendinin yarisi olabilirsen, ki bunu butun gonlumle dilerim, butunlugu olan beyinlerin siradan zekasini asan seyleri anlayacaksin. Kendi yarini ve dunyanin yarisini yitirmis olacaksin, ama geride kalan o yari, bin kez daha derin, daha degerli olacak. Hatta her seyin sana benzer sekilde ikiye bolunup parcalanmasini isteyeceksin, cunku guzellik, bilgelik ve adalet parcalardan olusan seyde vardir."Ikiye Bolunen Vikont
http://www.mondadoristore.it/img/Il-...=Italo+Calvino
"Cosě si potesse dimezzare ogni cosa intera, cosě ognuno potesse uscire dalla sua ottusa e ignorante interezza. Ero intero e tutte le cose erano per me naturali e confuse, stupide come l'aria; credevo di veder tutto e non era che la scorza. Se mai tu diventerai metŕ di te stesso, e te l'auguro, ragazzo, capirai cose al di lŕ della comune intelligenza dei cervelli interi. Avrai perso metŕ di te e del mondo, ma la metŕ rimasta sarŕ mille volte piů profonda e preziosa. E tu pure vorrai che tutto sia dimezzato e straziato a tua immagine, perché bellezza e sapienza e giustizia ci sono solo in ciň che č fatto a brani."
-
Fransiz yazar, sair, ve gercekustucu kuramci André Breton Surrealist Manifesto’yu 15 Ekim 1924 tarihinde yayinladi.
“Ne sekilde ortaya cikarlarsa ciksinlar, siirsel aldirmazlik, sanatin baska yone cekilmesi, bilimsel arastirma, saf spekulasyonla mucadele ediyoruz; buyuk ya da kucuk, zihinlerini bir tasarruf bankasini kullanacaklari gibi kullananlarla hicbir isimiz olsun istemiyoruz.”
http://www.e-skop.com/images/UserFil...nifesto_02.jpg
“Nous combattons sous toutes leurs formes l’indifférence poétique, la distraction d’art, la recherche érudite, la spéculation pure, nous ne voulons rien avoir de commun avec les petits ni avec les grands épargnants de l’esprit.”
-
Fransiz dusunur, sosyal teorist, tarihci, edebiyat elestirmeni, antropolog, psikolog ve sosyolog Michel Foucault’nun dogum yildonumu (15 Ekim 1926)
“Agacin bir agaca, yapragin bir yapraga benzemesi de yeterli degildir; agacin yapraginin agacin kendisine benzemesi ve bunun da kendi yapraginin formunu edinmesi (l'Incendie) gereklidir; denizin uzerindeki gemide bir gemiye benzemekle yetinemeyecektir, ama ayni zamanda denize benzeyecektir ve govdesiyle yelkenleri de denizden yapilmis gibi olacaktir (le Sedacteur) ve bir cift ayakkabinin sasmaz canlandirilmasý, kaplamak zorunda oldugu ciplak ayaklara da benzeyecektir.” Bu Bir Pipo Degildir
https://images.gr-assets.com/books/1...24l/119933.jpg
“Nor is it enough that the tree so closely resembles the tree, and the leaf the leaf. Rather the leaf of the tree will take on the shape of the tree itself, and the latter will take the form of the leaf (L’Incendie ’). The ship at sea will not resemble merely a ship, but also the sea itself, even to its hull and sails being composed of waves ( Le Seducteur). And the exact representation of a pair of shoes more- over will try to resemble the bare feet the shoes ought to cover.”
http://www.azquotes.com/picture-quot...-157-18-22.jpg
“Bir kitap yazmaya basladiginizda sonunda ne soyleyeceginizi bilseniz, onu yazmaya cesaret edeceginize inaniyor musunuz? Yazi ve ask iliskisi icin gecerli olan, yasam icin de gecerlidir. Oyun, ancak nasil bitecegi bilinmiyorsa zahmete deger.”
-
Ernest Hemingway, Varlik ve Yokluk (To Have and Have Not - Avere e non avere) romanini 15 Ekim 1937 tarihinde Charles Scr****r's Sons araciligiyla yayimladi.
“Sabahin erken saatlerinde Havana'nin nasil oldugunu bilirsiniz. Aylaklar duvar diplerine dayanmis henuz uyurlarken, birahanelere buz getiren buz arabalari daha gelmemisken! Iste boyle bir sabah, rihtimdan dogru geldik, meydani gecip San Francisco Kahvesi'ne kahve icmeye, meydanda uyanik bir tek dilenci vardi, cesmeden su iciyordu.
Kahveye girip oturunca, ucunun de orada bizi bekledigini gorduk. Iclerinden biri yanimiza geldi.
‘E, na haber?’ dedi.
‘Yapamayacagim,’ dedim. ‘Sizin hatiriniz icin yapmak isterdim ama, dun gece de soyledim size, yapamayacagim.’ ”
https://d28hgpri8am2if.cloudfront.ne...6770222_hr.jpg
You know how it is there early in the morning in Havana with the bums still asleep against the walls of the buildings; before even the ice wagons come by with ice for the bars? Well, we came across the square from the dock to the Pearl of San Francisco Café to get coffee and there was only one beggar awake in the square and he was getting a drink out of the fountain. But when we got inside the café and sat down, there were the three of them waiting for us.
We sat down and one of them came over.
‘Well,’ he said.
‘I can’t do it,’ I told him. ‘I’d like to do it as a favor. But I told you last night I couldn’t.’ ”
-
-
Arjantin dogumlu Ingiliz-Irlandali sarkici ve sarki sozu yazari Chris de Burgh’un dogum gunu (15 Ekim 1948)
http://www.goldenplec.com/wp-content...s_de_burgh.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=FC1C4g8YOA4
-
Amerikali yazar E. B. (Elwyn Brook) White Charlotte'un Sevgi Agi (Charlotte's Web - La tela di Carlotta) cocuk kitabini 15 Ekim 1952’de Harper & Brothers araciligiyla Amerika’da yayimladi.
“Bir sakiz parcasi buyuklugundeydi. Sekiz bacagi vardi, bunlardan bir tanesini de, Wilbur'i dostca selamlamak icin salliyordu. ‘Beni gordun mu simdi?’ diye sordu.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“She was about the size of a gumdrop. She had eight legs, and she was waving one of them at Wilbur in friendly greeting. ‘See me now?’ she asked.”
-
Steve McQueen, Ann-Margret ve Edward G. Robinson’in rol aldigi drama Kumarbazlar krali (The Cincinnati Kid) 15 Ekim 1965’te New Orleans, Louisiana’da gosterime girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/..._SX653_AL_.jpg
-
Turk sair Fazil Husnu Daglarca’nin olum yil donumu (15 Ekim 2008)
Bu eller miydi masallar arasindan
Ruyalara uzattigim bu eller miydi.
Arzu dolu, yasamak dolu,
Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan.
Bilyelerin aydinlik dunyacýklari
Bu eller miydi hayatý o dunyalarin.
Altin bir oyun gibi eserdi
Altin tuylerinden mevsimin ruzgari.
Topraktan evler yapan bu eller miydi
Ki simdi degmekte toprak olan evlere.
El isi vazifelerin onunde
Tirnaklarini yiyerek dusunmek ne iyiydi.
Kaybolmus o cizgilerden
Falcinin saadet dedikleri.
O koylu cakisinin kestigi yer
Sogut dallarindan duduk yaparken...
Bu eller miydi kesen mavi serceyi
Birkac damla kan ki zafer ve kahramanlik.
Yorganin altina saklanarak
Bu eller miydi sevmeyen geceyi.
Ayrilmis sevgili oyuncaklardan
Kirmis kucucuk siselerini.
Ve her seyden ve her seyden sonra
Bu eller miydi Allaha acilan !
https://img.antoloji.com/media/sair_.../71_b_9435.jpg
Erano queste mani che attraverso le favole
Tendevo ai sogni, erano queste mani?
Piene di desiderio, piene di vivezza
Erano queste mani a dormire mentre tenevano immagini?
Piccoli mondi chiari di biglie
Erano questa mani la vita di quei mondi?
Uguale ad un gioco d'oro soffiava
Il vento di stagione tra piume d'oro.
A fare casa di terra erano queste mani
Che ora poggiano su case che sono di terra?
Davanti ai compiti di lavoro a mano
Com'era bello pensare mangiandosi le unghie.
Da quelle linee č scomparsa
Ciň che gli indovini chiamano felicitŕ.
Dove ha ferito quel temperino da campagnolo
Modellando lo zufolo dai rami del salice...
Erano queste mani ad uccidere il passero azzurro
Per qualche goccia di sangue ch'č vittoria e coraggio?
Nascoste sotto le coperte
Erano questa mani a non amare la notte?
Si sono separate dai cari giocattoli
Han rotto quelle minuscole bottiglie.
E dopo ogni altra, ogni altra cosa
Erano queste mani ad aprirsi a Dio!