-
Amerikali sair ve yazar Sylvia Plath'in dogum yildonumu (27 Ekim 1932)
“Ne kadar hevesli olursan ol, karakterinin kaderin oldugundan ne kadar emin olursan ol, elektrik lambasinin sahte neseli parlakliginda, saatin yuksek sesli tiktaklarinin esliginde yapayalniz odandayken ne gecmiţ ne gelecek, hicbir seyin gercek olmadigina dair ciplak ve aci gercegin farkina varmaktan kendimi alikoyamam. Ve neticede su ani olusturan yegane sey olan gecmis ya da gelecekten yoksunsan, neden simdinin bos kabugunu kirip canina kiymiyorsun ki? Ancak kafatasimin icinde duran, ‘Dusunuyorum, oyleyse varim!’ sozunu papagan gibi yineleyen, mantik yurutebilen, o soguk, gri organ parcasi her zaman bir sapak, bir yokus, yeni bir cikis olacagini fisildiyor. Iste bu yuzden bekliyorum.” Gunlukler
https://images-na.ssl-images-amazon....1BhvpgxcQL.jpg
“I can't deceive myself that out of the bare stark realization that no matter how enthusiastic you are, no matter how sure that character is fate, nothing is real, past or future, when you are alone in your room with the clock ticking loudly into the false cheerful brilliance of the electric light. And if you have no past or future which, after all, is all that the present is made of, why then you may as well dispose of the empty shell of present and commit suicide. But the cold reasoning mass of gray entrail in my cranium which parrots, ‘I think, therefore I am,’ whispers that there is always the turning, the upgrade, the new slant. And so I wait.”
https://i2.wp.com/www.carteggiletter...e21.jpeg?w=744
Gulumseseydi ay, sana benzerdi.
Guzel bir seyle ayni izlenimi
Birakirsin, fakat yok edicisin.
Ikiniz de isigin buyuk odunc alicilarisiniz.
Acilanir dunyaya onun O-agzi; seninkiyse umursamaz.
Ve her seyi tasa dondurmek senin ilk katkin.
Bir anit mezara uyaniyorum; buradasin,
Tikirdatarak parmaklarini mermer masaya, sigara ariyorsun,
Bir kadin kadar kindarsin, fakat o denli urkek degilsin,
Ve yanitlanamayacak bir seyler soylemeye can atiyorsun.
Ay da hor gorur tebaasini,
Fakat gunduz vakti maskaranin biridir.
Hosnutsuzluklarin, ote yandan,
Ulasir mektup kutusuna hos araliklarla,
Beyaz ve yazisiz, karbon monoksit gibi yayilir.
Hic bir gun yok ki senden haber gelmesin,
Dolanip durursun belki Afrika’da, fakat dusunursun beni.
(Sylvia Plath, Venedik’te, 8 Nisan 1956)
https://2.bp.blogspot.com/-pw8d85Q6Y..._1_flipped.jpg
https://2.bp.blogspot.com/-7y1udnzki...ice_1_blog.jpg
-
Zero ve Gustave, 27 Ekim 1932’de Capraz Anahtar Cemiyeti’nin (The Society of the Crossed Keys - La Societŕ delle Chiavi Incrociate) yarimiyla hapishaneden kactilar. (The Grand Budapest Hotel - Buyuk Budapeste Oteli)
https://davidandstan.files.wordpress...itle.jpg?w=695
https://upload.wikimedia.org/wikiped...7721802%29.jpg
-
-
Albert Camus tarafindan yazilan SIKIYONETIM (L'etat de Siege - The State of Siege - Lo stato d'assedio) oyunu, 27 Ekim 1948 tarihinde Paris, Theatre Marigny’de promiyerini yapti.
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
http://media.gettyimages.com/photos/...ure-id56230698
“Ben ancak cellatlari hor gormedim. Ne yaparsan yap, bu insanlar senden yucedir. Arasira birini oldurseler bile, cilginlik aninda yaparlar bu isi. Sense yasaya ve mantiga dayanarak kiriyorsun insanlari. Alay etme one egik baslariyla, yuzyillardir korkunun kuyruklu yildizlari geciyor tepelerinden. Urkekliklerine bakip gulme, yuzyillardir sapir sapir dokuluyorlar, sevgileri paramparca oluyor. En buyuk suclarina bile bir ozur bulunabilir. Dunya kuruldu kurulali kendilerine karsi islenen ve senin de, ustune tuy dikmek uzere su pis duzeninle yasalar baglamayi, dusundugun suclaraysa hicbir ozur bulamiyorum.”
https://image.slidesharecdn.com/lost...?cb=1330354249
“Io non disprezzo che i carnefici. Qualunque cosa tu faccia, questi uomini saranno sempre piů grandi di te. Se uccideranno sarŕ in’ora di pazzia. Tu invece massacri secondo la legge e la logica. Non beffarti dei loro dorsi curvati, poiché da secoli le comete della paura passano sopra di loro. Da secoli essi muoiono e il loro amore č straziato. Il loro delitto piů grande avrŕ sempre una scusa. Ma non ci sono scuse al delitto che č sempre stato commesso contro di loro e che, alla fine, tu hai avuto l’idea di codificare nello sporco ordine che č il tuo!”
-
-
Walt Disney'in ilk televizyon sovu Disneyland Hikayesi (Disneyland) 27 Ekim 1954’den ABC kanalinda yayinlandi.
https://1dcem613f5v8509f13ajfcqx-wpe...d-tv-guide.jpg
https://images.indianexpress.com/201...ey-abc-759.jpg
-
-
Ingiliz New Wave muzik grubu Duran Duran'in solisti, Ingiliz soz yazari ve muzisyen Simon Le Bon’in dogum gunu (27 Ekim 1958)
http://easyxana.altervista.org/wp-co...le-bon-gif.gif
https://media.giphy.com/media/UixN7VDL1YKIg/giphy.gif
-
Cocuklar ve genc yetiskinler icin fantezi kurgu romanlarin Ingiliz yazari Jonathan Stroud’un dogum gunu (27 Ekim 1970)
“George kirik gozlugunun ardindan bana bakiyordu. ‘Gordum onu.’
‘Neyi?’ dedim. ‘Neyi gordun? Bir sey olmadi ki.’
‘Aynen. Niye ona tokat atmadin? Neden onu sertce sarsmadin? Burada cifte standart konusuyor.’
‘Merak etme.’ dedim. ‘Bir dahaki sefere ona mutlaka tokat atacagim.’
George inledi. ‘Harika... O zaman, beni kendime getirmek icin de tekme atacaksin demektir.’
‘Bunu kesinlikle aklimda tutarim.’ “ Haykiran Merdiven
https://images-na.ssl-images-amazon....1Ge37ajjCL.jpg
“George was watching me through cracked spectacles. ‘I saw that.’
‘What’ I said. ‘Saw what? Nothing happened.'
'Precisely. Where was his slap round the chops? Where was his firm shaking? There're double standards at work here.
'Don't worry, I said. ‘I'll be sure to slap him next time.'
George grunted. Great... Yhough that means you'll probably kick me awake.’
'I'll certainly bear that in mind.' “
" ‘Sabir,’ derdi kadin ona. ‘Sabir en onemli erdemdir. Acele edersen, basarisiz olursun. Ve basarisizlik aci verir. Sogukkanliligini her zaman korumali ve elindeki ise kendini vermelisin.’ “ Semerkant Tilsimi
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“ ‘Patience,’ she told him. ‘Patience is the prime virtue. If youhurry, you will fail. And failure is painful. You must always relax and concentrate on thetask in hand.’ ”
-
Pulitzer Odullu Amerikali roman ve kisa oyku yazari Anthony Doerr’un dogum gunu (27 Ekim 1973)
" ‘Sen cok cesursun,’dedi Werner.
Kiz kovayi indirdi. ‘Adin ne?’
Werner adini soyledi. Kiz, ‘Gorme yetenegimi kaybettgimde herkes benim cesur oldugumu soyledi,’ dedi. ‘Babam gittiginde de herkes benim cesur oldugumu soylemisti. Ama bu cesaret degil: Baska secenegim yok. Uyaniyorum ve hayatýim iyasiyorum. Sen de aynisini yapmiyor musun?’
‘Yillardir yapmiyorum,’dedi Werner.” Goremedigimiz Tum Isiklar
https://images-na.ssl-images-amazon....X-2C%2B9lL.jpg
“He says,’You are very brave.’
She lowers the bucket. ‘What is your name?’
He tells her. She says, ‘When I lost my sight, Werner, people said I was brave. When my father left, people said I was brave. But it is not bravery; I have no choice. I wake up and live my life. Don’t you do the same?’
He says ‘Not in years.’ “
“Korluk neydi? Bir duvarin olmasi gereken yerde, insanin parmaklarinin hicbir sey bulamamasi veya hicbir seyin olmasi gereken yerde, bir masanin bacaginin kaval kemigini oymasi. Sokaklarda arabalarin homurdanmasi, yapraklarin gokyuzunde fisildasmasi, kaninin kulaklarinin icinde hisirdayarak dolasmasi. Marie-Laure, merdivenlerde, mutfakta, yataginin yaninda bile yetiskin kisilerin umitsiz sesleri duyuyordu:
‘Zavalli cocuk.’
‘Zavalli Mosyo LeBlanc.’
‘Hayati pek kolay gecmedi, biliyorsunuz. Babasi savasta oldu, karisi dogururken oldu. Simdi de bu.’
‘Kizi bir yerlere gondermesi gerek.’ "
https://img1.od-cdn.com/ImageType-40...2%7DImg400.jpg
“What is blindness? Where there should be a wall, her hands find nothing. Where there should be nothing, a table leg gouges her shin. Cars growl in the streets; leaves whisper in the sky; blood rustles through her inner ears. In the stairwell, in the kitchen, even beside her bed, grown-up voices speak of despair.
‘Poor child.’
‘Poor Monsieur LeBlanc.’
‘Hasn’t had an easy road, you know. His father dead in the war, his wife dead in childbirth. And now this?’
‘Ought to send her away.’”
-
Amerikali yazar ve gazeteci James (Mallahan) Cain’in olum yildonumu (27 Ekim 1977)
— Arabayi almiyor muyuz? / Too bad Nick took the car. / Peccato che Nick abbia preso l'auto.
— Ilk geceyi hapishanede gecirmek istemiyorsan, hayir. Bir adamin karisini calmakta sorun yok ama arabasini calmak; buna hirsizlik denir. / Even if the car were here, we couldn't take it, not unless we want to spend the first night in jail. Stealing a man's wife, that's nothing. But stealing his car, that's larceny. / Anche se l'avesse lasciata non l'avremmo toccata. A meno che tu non voglia passare la prima notte in prigione. Portar via la moglie ad un uomo non č niente, ma rubargli la macchina č un reato.
https://whatareyoureadingfor.files.w...wice-cover.jpg
“Yarin aksam eger donersem seni opucuklere bogacagim. Sarhosken olanlardan degil. Icinde hayaller olan opucukler. Olumden degil yasamdan gelenler.” Postaci Kapiyi Iki Kere Calar
https://www.antiqbook.com/books/AB_i...RO60073550.jpg
“Tomorrow night, if I come back, there'll be kisses. Lovely ones, Frank. Not drunken kisses. Kisses with dreams in them. Kisses that come from life, not death.”
“Basarili bir cinayetin uc temel unsuru vardir. Birincisi, yardim almaktir. Bir kisi eger isledigi cinayetin ortaya cikmamasini istiyorsa kesinlikle yardim almalidir. Hatta birden fazla kisiden yardim almalidir. Ikincisi, cinayet saati, yeri, sekli, ve cinayet ile ilgili her sey onceden senin tarafindan bilinmeli; ancak bunlarýn hicbiri kesinlikle oldurulecek kisi tarafindan bilinmemelidir. Ucuncusu ve onemlisi, cesarettir.” Cifte Tazminat
https://images.huffingtonpost.com/20...nity-thumb.jpg
“There's three essential elements to a successful murder. The first is, help. One person can't get away with it, that is unless they're going to admit it and plead the unwritten law or something. It takes more than one. The second is, the time, the place, the way, all known in advance-to us, but not to him. The third is, audacity.”
-
Cin-Tayland asilli Ingiliz Keman sanatcisi Vanessa Mae'in (Vanakorn Nicholson) dogum gunu (27 Ekim 1978)
https://images-na.ssl-images-amazon....S._SL1000_.png
https://www.youtube.com/watch?v=Tgb0jK143MI
-
Prince, kendisinin besinci ve The Revolution grubuyla cikardigi ilk album olan 1999’i 27 Ekim 1982’de Warner Bros. etiketiyle piyasaya surdu.
https://img.discogs.com/jqkPkyxZZ8Pw...-5620.jpeg.jpg
-
Bob Dylan, 22.studyo albumu Infidels’i 27 Ekim 1983 tarihinde Columbia etiketiyle piyasaya surdu.
https://img.discogs.com/QneqC6-g6M9K...-2208.jpeg.jpg
-
Buyuk Tikinma (La grande abbuffata - La grande bouffe - The Big Feast, 1973) filminin Ugo'su; Cilginlar Kulubu (Il vizietto - La Cage aux Folles - Birds of a Feather) filminin Renato Baldi'si Italyan aktor Ugo Tognazzi'nin olum yildonumu (27 Ekim 1990)
http://www.cinema4stelle.it/immagini...eabbuffata.jpg
https://78.media.tumblr.com/4f08e628...d7lko1_400.gif
https://68.media.tumblr.com/936742e9...d7lko1_400.gif
http://giffetteria.it/archivio/anatrafine.gif
-
AC/DC, Belfast’taki King's Hall’de verdigi canli konserin albumunu 27 Ekim 1991 tarihinde yayinladi.
https://images-na.ssl-images-amazon....VL._SX466_.jpg
-
Frank Zappa, canli albumu Playground Psychotics’i 27 Ekim 1992’de Barking Pumpkin etiketiyle piyasaya surdu.
https://img.discogs.com/ZYAu0yfG-z1v...-4910.jpeg.jpg
-
Nicolas Cage, Elisabeth Shue ve Julian Sands’in rol aldigi romantik drama Elveda Las Vegas (Leaving Las Vegas - Via da Las Vegas), 27 Ekim 1995’te Amerikada’da bazi bolgelerde vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...6,1000_AL_.jpg
-
Ingiliz roman yazari Ian McEwan, 27 Ekim 1998 tarihinde Amsterdam romaniyla The Man Booker Odulunu kazandi.
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._2015_logo.png
http://news.bbc.co.uk/olmedia/155000..._mcewan300.jpg
“Soguk bir Subat sabahi iki eski dost, Molly Lane'e son bir saygi gosterisinde bulunmak uzere onun cenaze toreninde bulusurlar. Clive, Ingiltere'nin en basarili bestecisi, Vernon da saygin bir gazetenin yayin yonetmenidir. Bu iki kisinin ortak noktasi, bir zamanlar yasam dolu Molly'nin asigi olmalaridir. Ancak Molly, bu ikisiyle de, kocasiyla da yetinmemis, Basbakan adayi olan, sag egilimli, tutucu Disisleri Bakani ile de iliskiye girmistir. Bu bakanin sirrini ise Molly, bilmektedir. Ancak onun olumunu izleyen gunlerde Clive ile Vernon'un yaptiklari tuhaf bir anlasma, bu iki eski dostun aralarindaki yakinligi alabildigine sarsar. Disisleri Bakaninin sirrinin gundeme getirilmesi konusunda sorumluluk tasidigina inanan Vernon'la benmerkezci bir ahlak anlayisi olan Clive'nin arasinda ahlaksal bir duello baslar.”
https://images-na.ssl-images-amazon....hc0EC2%2BL.jpg
“On a chilly February day, two old friends meet in the throng outside a London crematorium to pay their last respects to Molly Lane. Both Clive Linley and Vernon Halliday had been Molly's lovers in the days before they reached their current eminence: Clive is Britain's most successful modern composer, and Vernon is editor of the newspaper The Judge. Gorgeous, feisty Molly had other lovers, too, notably Julian Garmony, Foreign Secretary, a notorious right-winger tipped to be the next prime minister. In the days that follow Molly's funeral, Clive and Vernon will make a pact with consequences that neither could have foreseen. Each will make a disastrous moral decision, their friendship will be tested to its limits, and Julian Garmony will be fighting for his political life.”
-
Bryan Adams, 8.studyo albumu On a Day Like Today’i 27 Ekim 1998 tarihinde piyasaya surdu.
https://http2.mlstatic.com/bryan-ada...5_052018-F.jpg
-
-
“Yasamimin, oykudeki yesil incir agaci gibi onumde dallanip budaklandigini goruyordum.Her dalin ucunda tombul, mor bir incir gibi essiz bir gelecek beni cagiriyor, goz kirpiyordu. Incirlerden biri, bir es, mutlu bir yuva ve cocuklardi. Bir baskasi, unlu bir ozan, oteki parlak bir profesor, biri sasirtici editor Esther Greenwood, oburu Avrupa, Afrika ve Guney Amerika, biri Constantin, Sokrates, Attila ve garip adlari degisik meslekleri olan daha bir yigin asik, bir baskasiysa Olimpiyat takim sampiyonu bir kadindi. Bu incirlerin uzerinde ve otesinde, ne olduklarini pek cikaramadigim daha bir suru incir daha vardi. Kendimi dallarin catallandigi noktada otururken goruyordum.Ve incirlerden hangisini sececegime bir turlu karar veremedigim icin acliktan oluyordum. Hepsini ayri ayri istiyordum incirlerin, ama birini secmek otekilerin hepsini kaybetmek demekti. Ve ben orada karar veremeden otururken incirler burusup kararmaya basliyor ve birer birer topraga, ayaklarimin dibine dusuyorlardi.” Sylvia Plath, Sirca Fanus
https://edajeapristoblogsu.files.wor...camp.jpg?w=620
“Vidi la mia vita diramarsi davanti a me come il verde albero di fico del racconto.Dalla punta di ciascun ramo occhieggiava e ammiccava, come un bel fico maturo, un futuro meraviglioso. Un fico rappresentava un marito e dei figli e una vita domestica felice, un altro fico rappresentava la famosa poetessa, un altro la brillante accademica, un altro ancora era Esther Greenwood, direttrice di una prestigiosa rivista, un altro era l’Europa e l’Africa e il Sudamerica, un altro fico era Costantin, Socrate, Attila e tutta una schiera di amanti dai nomi bizzarri e dai mestieri anticonvenzionali, un altro fico era la campionessa olimpionica di vela, e dietro e al di sopra di questi fichi ce n’erano molti altri che non riuscivo a distinguere. E vidi me stessa seduta alla biforcazione dell’albero, che morivo di fame per non saper decidere quale fico cogliere. Li desideravo tutti allo stesso modo, ma sceglierne uno significava rinunciare per sempre a tutti gli altri, e mentre me ne stavo lě, incapace di decidere, i fichi incominciarono ad avvizzire e annerire, finché uno dopo l’altro si spiaccicarono a terra ai miei piedi.”
-
http://media.pronetsrl.it/uploads/20...sie/poesia.jpg
Fakat yatay durmayi yeglerdim.
Mineralleri ve anne sevgisini sogurarak
Her Mart piril piril yaprak acacak
Bir agac degilim ben; toprakta degil koklerim.
Payima dusen Ah'lari cezbeden
Ve yakinda yapraksiz kalacaginiý bilmeyen
Ihtisamla resmedilmis bahce tarhinin guzelligi de degilim.
Olumsuzdur bir agac, kiyaslandiginda benimle
Ve bir cicek basi daha bir irkiltir, uzun olmasa bile,
Birinin uzun omrunu, digerinin curetini isterim.
Bu gece, yildizlarin miniminnacik isiklari altinda,
Agaclarla cicekler serin kokularini yaymakta.
Farkina varmaz hicbiri, yururum aralarinda.
Uyurken en mukemmel sekilde onlara
Benzemek zorundayim diye dusunurum ara sira
Dusunceler bulanmakta.
Uzanip yatmak, daha dogal geliyor bana.
Sonra gokle ben konusuruz acikca,
Ve faydali olacagim ben en son kez yattigimda:
O vakit dokunur bana agaclar ilk kez, ve cicekler zaman ayirir bana.
-
-
Kuzey Avrupa Ronesansi'nin onemli ustasi ve klasik edebiyat arastirmacisi, humanist bilgin ve ilahiyatci Erasmus’un (Erasmo da Rotterdam - Desiderius Erasmus Roterodamus) dogum yildonumu (28 Ekim 1466)
“Oyleyse soruyorum, kendisinden nefret eden adam baskasini sevebilir mi? Kendisiyle anlasamayan kisi baskasiyla anlasabilir mi? Kendisinden bile bikmis usanmis kisi baskasina keyif verebilir mi? Bana gore, insan Delilikten daha deli degilse bu sorular karsisinda sadece susar.”
https://pbs.twimg.com/media/Cv101OmXEAA4Si7.jpg
“Now tell me: can a man love anyone who hates himself? Can he be in harmony with someone else if he's divided in himself, or bring anyone pleasure if he's only a disagreeable nuisance to himself? No. one, I fancy, would say he can unless there's someone more foolish than Folly”
-
-
17. yuzyilin en onemli dusunurlerinden, dusunce ozgurlugunu, insan eylemlerini akla gore duzenlemek anlayisini en genis olcude yayan ilk dusunur, Ingiliz klasik liberal filozof John Locke’un olum yildonumu (28 Ekim 1704)
“Cocugun gosterisliligi sebebiyle yeni giysi arzulamasi saglanir; ve kucuk kiz yeni elbisesini giydiginde anne ona kucuk kralicem ve prensesim diyerek onun kendisini begenmesini ogretmekten baska ne yapabilir? Boylece kucukler daha kendileri giyemeden kýyafetlerinden gurur duymayý ogrenirler. Ebeveynleri o kadar erken yaslarinda onlara ogretmisken neden buyuduklerinde terzinin yaptigi bir elbisenin dis gorunusuyle kendi degerlerini bicmeye devam etmesinler ki?”
https://2.bp.blogspot.com/-lU6amkrTn...oughts%2B2.jpg
“A child is set a-longing after a new suit, for the finery of it; and when the little girl is tricked up in her new gown and commode, how can her mother do less than teach her to admire herself, by calling her, her little queen and her princess? Thus the little ones are taught to be proud of their clothes, before they can put them on. And why should they not continue to value themselves for their outside fashionableness of the taylor or tirewoman's making, when their parents have so early influenced them to do so?”
-
Irlandali deneme yazari ve hiciv ustasi Jonathan Swift, Gulliver'in Seyahatleri (Gulliver's Travels - I viaggi di Gulliver) romanini 28 Ekim 1726 tarihinde Londra’da Benjamin Motte yayinevi araciligiyla yayinladi.
http://www.kidsmomo.com/wordpress/wp...rs-travels.jpg
“Bu ulke halkinin bilgileri cok eksik: sadece ahlak, tarih, siir ve matematikten olusuyor; bunlarda da herkesten ustun olduklarini kabul etmek gerek. Ama matematik yalniz hayata faydali olacak seylere, tarim islerinin gelismesine ve mekanik sanatlarina uygulaniyor.”
http://www.mainlesson.com/books/lang...r/zpage010.gif
“The learning of this people is very defective, consisting only in morality, history, poetry, and mathematics, wherein they must be allowed to excel. But the last of these is wholly applied to what may be useful in life, to the improvement of agriculture, and all mechanical arts; so that among us, it would be little esteemed.”
https://78.media.tumblr.com/add73b39...rha3o1_400.gif
-
Rus sair ve oyun yazari (Viktor) Velimir Khlebnikov’un dogum yildonumu (28 Ekim 1885)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...nikov_1908.jpg
Yildizlara bakmak uzun uzun.
Bir olum hukmu imzalamaktan.
Cok daha hos gelir.
Ciceklerin sesini dinlemek
“Iste Hlebnikov!” diye mirildanan sesini
Bahcede dolasirken
Cok daha hos gelir evet
Beni oldurmek isteyenleri olduren
Tufekleri gormekten
Nicin hicbir zaman
Yonetici olamayacagini
Anladiniz mi simdi.”
http://image.anobii.com/anobi/image_...f70cbafbac487f
Per me č molto piů piacevole
guardare le stelle
che firmare una condanna a morte.
Per me č molto piů piacevole
ascoltare la voce dei fiori,
che sussurrano <<Č lui>>
chinando la testolina,
quando attraverso il giardino,
che vedere gli scuri fucili della guardia
uccidere quelli
che vogliono uccidere me.
Ecco perché io non sarň mai,
e poi mai, un Governante.
-
Romanlar, biyografiler ve seyahat kitaplarinin Ingiliz yazari ve ayni zamanda uretken bir gazeteci ve kitap elestirmeni (Arthur) Evelyn (St. John) Waugh’un dogum yildonumu (28 Ekim 1903)
https://izquotes.com/quotes-pictures...ugh-194258.jpg
“Her ogretinin, dunyevi zevklerin tadini alan herhangi biri icin yasanmasi kesinlikle mumkun olmayacak bir cenneti vaat ediyor olmasi cok tuhaf.”
https://www.azquotes.com/picture-quo...h-44-60-51.jpg
“Bir baska insani bilmek ve sevmek, tum bilgeligin kokudur.”
https://www.azquotes.com/picture-quo...h-38-83-65.jpg
“Bazen, gecmisin ve gelecegin her iki tarafa da o kadar sert baski yaptigini hissediyorum ki, simdiki ana hic yer kalmiyor.”
https://www.brainyquote.com/photos_t...nwaugh1-2x.jpg
“Dakiklik, SIKILANLARIN erdemidir.”
-
Ingiliz ekspresyonist ressam Francis Bacon’in dogum yil donumu (28 Ekim 1909)
Studio dal ritratto di Innocenzo X stilo Velázquez (Study after Velázquez's Portrait of Pope Innocent, 1953)
http://www.settemuse.it/pittori_scul...zquez_1953.jpg
Self Portrait, 1973
http://barbarainwonderlart.com/wp-co...trait_1973.jpg
-
John Ford’un (John Martin Feeney) yonettigi, Walter Pidgeon, Maureen O'Hara ve Anna Lee’nin rol aldigi drama filmi Vadim O Kadar Yesildi ki (How Green Was My Valley - Com'era verde la mia valle), 28 Ekim 1941 tarihinde New York’ta gosterime girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....yMjg@._V1_.jpg
https://2.bp.blogspot.com/-cHirel49Y...g-howgreen.gif
https://media.giphy.com/media/gp5djMFBdbp28/giphy.gif
-
Amerikali yazar Ernest (Miller) Hemingway, 28 Ekim 1954 tarihinde “En son The Old Man and the Sea adli eseri ile gosterdiđi anlati sanatindaki ustaligi ve cagdas stil uzerindeki etkisinden dolayi”gerekcesiyle Nobel Edebiyat Odulunu kazandi.
https://lh3.googleusercontent.com/-R...-hemingway.jpg
“Hem bu hatiri sayilir bir gunahtir bence.Aklina gunahi getirmenin sýrasi mi simdi? Gunahi anmadan dusunecek bunca dert var.Hem ben ondan bir sey anlamam ki.Gunahin ne oldugunu anlamam, ona pek inanmam da.Belki balik tutmak da gunahtir.Gecimimi saglamak, baskalarini doyurmak icin yaptigim halde bu isin gunah oldugunu saniyorum.Ama o zaman her sey gunah sayilirdi.Gunahi munahi dusunmenin sirasi degil simdi.Bunun icin cok gec kaldik, hem millet bununla doyuruyor karnini.Baskasi dusunsun, bir ben mi kaldim aklini yoracak? Balik nasil balik olarak yaratiliyorsa, sen de balikci olmak icin yaratilmissin.''
http://www.difesaonline.it/sites/def...?itok=Z4BkmFfK
"Č stupido non sperare, pensň. E credo che sia peccato. Non pensare ai peccati, pensň. Ci sono abbastanza problemi adesso, senza i peccati. E poi non riesco a capirli. Non riesco a capirli e non sono certo di credervi. Forse č stato un peccato uccidere il pesce. Credo proprio che sia cosě, anche se l'ho fatto per vivere e per nutrire molta gente. Ma allora tutto č un peccato. Non pensare ai peccati. Č troppo tardi per pensarci e c'č chi č pagato apposta per farlo. Lascia che ci pensino loro. Tu sei nato per fare il pescatore e il pesce č nato per fare il pesce."ť
-
Amerikali yazar, yazilimci, girisimci, yatirimci ve is adami ve Microsoft Corporation’in kurucusu Bill (Henry) Gates’in dogum gunu (28 Ekim 1955)
https://4.bp.blogspot.com/-3z8Cg1f81...n%2Bvalley.jpg
“Fakir dogmak senin sucun degil; ama fakir olmek senin sucun.”
http://computerstories.net/wp-conten...quote-2004.jpg
“Sanirim kisisel bilgisayarlarin bugune dek yarattigimiz en yetkilendiren arac haline geldigini soylemek yanlis olmaz. Hem iletisim araclari, hem yaraticilik araclari, ve kullanicilari tarafindan sekillendirilebilirler.”
-
Irlandali yazar, oyun yazari, elestirmen ve sair Samuel (Barclay) Beckett’in yazdigi Krapp'in Son Bandi (L'ultimo nastro di Krapp - Krapp's Last Tape) oyunu promiyerini 28 Ekim 1958’de Londra, Royal Court Theatre’da yapti.
http://www.billwolf.org/images/i01267i.JPG
https://www.teatrobismantova.it/wp-c...pp-214x300.jpg
-
Ingiliz roman yazari Mark Haddon’in dogum gunu (28 Ekim 1962)
“Ve bu yuzden satrancta, matematikte ve mantikta iyiyim, cunku cogu insan kor gibidir ve cogu seyi gormezler ve kafalarinda bir suru bos alan vardir ve kafalari genellikle ‘Acaba evde ocagi acik mi biraktim?’ gibi birbiriyle baglantisiz ve sacma seylerle doludur.” Super Iyi Gunler
https://images-na.ssl-images-amazon....1GsIUt7AfL.jpg
“And that is why I am good at chess and maths and logic, because most people are almost blind and they don't see most things and there is lots of spare capacity in their heads and it is filled with things which aren't connected and are silly, like, "I'm worried that I might have left the gas cooker on.”
“Becky anneme sandvici benim attigimi soyledi. Annem yiyecek ziyan ettigim icin bana demedigini birakmadi. Becky onemli olanýn yiyecek ziyan etmek degil yiyecegi Kratersurat'in yuzune atmak oldugunu vurguladi. Annem de Kratersurat'in yuzune piyano da atilsa fazla bir sey fark etmeyecegini soyledi.”
https://images.gr-assets.com/books/1...6l/6116753.jpg
“Becky told Mum it was my sandwich. Mum tore me off a strip for wasting good food. Becky said wasting food wasn’t the point. The point was dropping it on Craterface. So Mum said you could drop a piano on Craterface and it wouldn’t make much difference.”
-
-
-
-
Ingiliz rock grubu Queen, 6. studyo albumu News Of The World’u 28 Ekim 1977 tarihinde EMI ve Elektra etiketleryle piyasaya surdu.
https://goldrecordoutlet.com/wp-cont...31834151-2.JPG