Anonymous Content ve Focus Features, Lucas Hedges, Nicole Kidman, Russell Crowe, Madelyn Cline, Victor McCay ve David Joseph Craig'in rol aldigi Boy Erased'in 2.fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/VUEaDUyeTR8?t=1
Printable View
Anonymous Content ve Focus Features, Lucas Hedges, Nicole Kidman, Russell Crowe, Madelyn Cline, Victor McCay ve David Joseph Craig'in rol aldigi Boy Erased'in 2.fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/VUEaDUyeTR8?t=1
The Rock (Dwayne Johnson) 2019'da vizyona girecek olan Hobbs & Shaw filminde birlikte rol alacagi Vanessa Kirby ile fotografini kendi instagram hesabindan paylasti.
https://pbs.twimg.com/card_img/10572...g&name=600x314
https://www.instagram.com/p/Bph6r2VhgC1/
FX CEO'su John Landgraf'in bugun acikladigina gore, Akademi odullu Cate Blanchett, FX Networks'un yeni dizisi Mrs. America'da Phyllis Schlafly karakterini canlandiracak.
https://cdn1-www.comingsoon.net/asse...tt-768x432.jpg
31 Ekim Dunya Tasarruf Gunu / Giornata mondiale del risparmio
https://www.independent.ng/wp-conten...avings-Day.jpg
http://www.italianways.com/wp-conten...02-665x944.jpg
https://flexxzone.fcmb.com/wp-conten.../517505745.jpg
Italyan Ronesans sanatcisi Michelangelo di Lodovico Buonarroti Simoni, Vatikan'daki Sistine Sapeli'nin Sunak duvarina yapimina basladigi Son Yargi (Il Giudizio Universale - The Last Judgement), freskini 31 Ekim 1541’de tamamladi.
https://www.analisidellopera.it/wp-c...Universale.jpg
Hollandali Barok ressam (Johannes) Jan Vermeer'in dogum yildonumu (31 Ekim 1632)
Ragazza col turbante - Ragazza con l'orecchino di perla (Girl with a Pearl Earring, 1665)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rl_Earring.jpg
Ragazza seduta al virginale (Lady Seated at a Virginal, 1665-1670)
https://www.settemuse.it/pittori_scu...inale_1665.jpg
George Frideric Handel’in uc perdelik Dramma per musica janrindaki Tamerlano operasi ilk kez 31 Ekim 1724’de Londra, The King's Theatre’da sahnelendi.
https://static.alfred.com/cache/9d/6...43a30a9455.jpg
Ingiliz romantik sair John Keats’in dogum yildonumu (31 Ekim 1795)
https://pbs.twimg.com/media/C5SMAe1WMAAgcJ_.jpg
"Sensiz var olamiyorum. Seni tekrar gorebilmek haricinde her seyi unutuyorum. Hayatim bu noktada durmus gibi gorunuyor. Onumu goremiyorum. Beni tukettin. Su anda sanki eriyormusum gibi bir sey hissediyorum. Yakin zamanda seni gorme umidi olmasaydi ben siddetli bir bicimde acinacak hale gelirdim. Seni kendimden ayirmaktan korkmaliyim. Su anda askimin hicbir siniri yok. Senden uzaktayken mutlu olamiyorum.Benim askim bencil bir Ask. Sensiz nefes alamiyorum."
https://pbs.twimg.com/media/C3irnaWXUAQlj9L.jpg
"...Guzel askimin olgun gogsunu yatirdim yastiga, yumusak inis ve cikislarini hissetmek icin sonsuza kadar... / ...Vorrei riposare sul guanciale del puro seno del mio amore sentirne per sempre la discesa dolce dell'onda e il sollevarsi..." John Keats, Parlak Yildiz / Stella Luminosa
“Guzellik gercektir, gercek guzelliktir, yeryuzunde bildigimiz ve bilmemiz gereken tek sey budur.”
http://izquotes.com/quotes-pictures/...eats-99600.jpg
“La bellezza è verità, verità bellezza, – è che tutti voi sapete in terra e tutti hanno bisogno di sapere voi.”
Amerikali cocuk kitaplari yazari Jacob Abbott’in olum yildonumu (31 Ekim 1879)
“Tarihteki guzel kadinlardan hicbiri Kleopatra kadar cazibesiyle iz birakmamistir. Cunku, Roma'nin ve buna bagli olarak da dunyanin gelgitlerle dolu kaderi onun guzelligiyle degismiþtir. Ordulari Kanopus'tan Thames'e kadar her yeri ele geciren Jul Sezar onun guzelligine teslim olmus, Mark Anthony onun guzelligine sahip olabilmek icin donanmasini, imparatorlugunu ve kendi gururunu hice saymistir.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Of all the beautiful women of history, none has left us such convincing proofs of her charms as Cleopatra, for the tide of Rome's destiny, and, therefore, that of the world, turned aside because of her beauty. Julius Caesar, whose legions trampled the conquered world from Canopus to the Thames, capitulated to her, and Mark Antony threw a fleet, an empire and his own honor to the winds to follow her to his destruction.”
“Vahsi hayvanlar bir kere kiskirtildiginda bir aslan, bir kaplan ya da bir panter, korkuyu kesinlikle hissetmez. Dusmanlarin sayisi ne denli cok olursa olsun ve dusmanlar ne denli iyi silahlanmis olursa olsunlar bir hayvan, dusmanlarina karsi gozu kapali harekete gececektir. Dogru, kendi yok olusunu da hazirlar; fakat ayni zamanda dusmanlarindan birini yada daha fazlasini da yok eder.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“But it is not so with wild beasts. A lion, a tiger, or a panther, once aroused, is wholly insensible to fear. He will rush headlong upon his foes, however numerous they may be, and however formidably armed. He makes his own destruction sure, it is true, but, at the same time, he renders almost inevitable the destruction of some one or more of his enemies, and, in going out to attack him, no one can be sure of not being himself one of the victims of his fury.”
Yunan sair Napoleon Lapathiotis’in dogum yildonumu (31 Ekim 1888)
Sonbahar, sevdim seni duserken yapraklarin
ve birakirken dallari cirilciplak, kisin soguk dislerine,
ucusurken aksamlar, dallar elma gibi kirmizi,
ve yapayalniz geceler...
ve ben yalniz soruyorum simdi : hangi kader ve hangi firtina
suzulurken dipsiz sonsuzlugunda olumun,
garip bir sekilde umitsizce getirdi beni sahipsiz
bir dilenci gibi senin avluna....
Aksam yemegi bittiginde, dustugunde gece,
sessizce, kitaplar gibi, isik olu gokyuzunde
Yukseklerden verilen bir sadakaymis gibi...
Sevdim seni sonbahar, duserken yapraklarin ve
terk ederken dallari, yapayalniz her bir gece.
Gercekten sevdim mi seni? Yoksa sadece titreyisi miydi
yaklasan soguk kisin dislerinin...
http://www.babelmatrix.org/upload/im...apathiotis.jpg
Autumn, I loved you when the leaves fall
And leave the branches naked for winter's icy bites,
When the evenings flee, the poms are apple red,
And lonely are the nights....
And stand I now and ask: what fate and what storm,
While alone sailing the abysmal depths of mort,
Strangely and hopelessly has brought me now forlorn
A beggar in your court....
And when the dinner ends and night falls,
And quietly, like books, the light dies in the sky
I come back looking for my lost peace of old,
Like a charity from up high....
I loved you fall, when the leaves fall and
Leave the branches, and lonely is each night.
But did I really love you - or is just the shiver
Of the coming winter's icy bite....
Brezilyali sair ve yazar Carlos Drummond de Andrade’nin olum yildonumu (31 Ekim 1902)
Sarhostu sair, tramvaya binmisti.
Bahceler arkasindan sokuyordu safak.
Neseli pansiyonlar huzurla uyuyordu.
Gecen evler de sarhostu, ne olacak!
Ne varsa ortalikta, onarilmazdi.
Kimseler bilmiyordu ama yikilacakti dunya
(bir tek cocuk biliyordu bunu, soylemiyordu) ,
yikilacakti dunya sekize ceyrek kala.
Son dusunceler! Son telgraflar!
Zamirleri ustalikla kullanan José,
erkeklere bayilan Helena,
iflas bayragini ceken Sebastiao,
agziniý bile acmayan Artur,
cekip gideceklerdi sonsuzluga.
Sair korkutuk sarhos gerci
ama bir ciglik duyuyor safakta:
Dansa var misiniz hadi
tramvayla agaclar arasinda?
Tramvayla agaclar arasinda
dansedin kardeslerim!
Muzik olmasa da ne cikar
dansedin kardeslerim!
Sanki kendi kendilerine
sira sira doguyor cocuklar.
Dunyanýn en guzel seyidir ask
(ask ve askin sonuclari) .
Dansedin kardeslerim, dansedin!
Olum arkadan gelsin!
https://etpoetica.files.wordpress.co...-andrade-2.png
The poet rode the trolley drunk.
The sun came up behind the yards.
The small hotels slept very sadly.
The houses too were drunk.
Everything was a total wreck.
Nobody knew that the world was going to end
(only a child did but kept it quiet),
that the world was going to end at 7:45.
Last thoughts! Last telegrams!
Joe who listed pronouns,
Helen who loved men,
Sebastian who ruined himself,
Arthur who never said anything,
set off for eternity.
The poet is drunk, but
he hears a voice in the dawn:
Why don't we all go dancing
between the trolley and the tree?
Between the trolley and the tree
dance, brothers!
Even without music
dance, brothers!
Children are being born
with so much spontaneity.
Love is fantastic
(love and what it produces).
Dance, brothers!
Death will come later
Avusturyali deneme yazari Jean Améry’nin (Hanns Chaim Mayer) dogum yildonumu (31 Ekim 1912)
“Bedenimin sinirlari, benligimin sinirlaridir. Tenimin yuzeyi beni dis Dunya'ya karsi korur: Eger guven duyacaksam, o tenin uzerinde yalnizca hissetmek istedigim seyi hissedebilmem gerekir.” Suc ve Kefaretin Otesinde
https://pictures.abebooks.com/isbn/9783423109239-de.jpg
“Die Grenzen meines Körpers sind die Grenzen meines Ichs. Die Hautoberfläche schließt mich ab gegen die fremde Welt: auf ihr darf ich, wenn ich Vertrauen haben soll, nur zu spüren bekommen, was ich spüren will.”
Alman-Avustralya asilli fotograf sanatcisi Helmut Newton’in dogum yildonumu (31 Ekim 1920)
https://pleasurephoto.files.wordpres...olker-hinz.jpg
https://www.foam.org/userfiles/heade...on-estate2.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....%2BHUgv9gL.jpg
http://59magazine.nl/wp-content/uplo...mutNewton6.jpg
Dallas dizisini Bayan Ellie’si, Broadway'de tiyatro oyunculugu da yapmis Amerikali aktris Barbara Bel Geddes’in dogum yildonumu (31 Ekim 1922)
https://images-na.ssl-images-amazon....14,317_AL_.jpg
https://static1.squarespace.com/stat...1408198732976/
Italyan yazar, aktor, eski yuzucu, sarkici, besteci, sanayici, avukat, senarist, stilist ve album yapimcisi (Il Gigante Buono del cinema italiano) (Semento) Bud Spencer’in (Carlo Pedersoli) dogum yildonumu (31 Ekim 1929)
https://pbs.twimg.com/media/Cl_By0CWYAAHqEe.jpg
http://images6.fanpop.com/image/phot...-1206-1070.jpg
https://24.media.tumblr.com/1e3b8950...5o1_r1_500.gif
https://78.media.tumblr.com/a54642dc...xxj7o1_400.gif
Kucuk Ev (Little House on the Prairie - La casa nella prateria) dizisinin Charles Ingalls karakteri; Bonanza dizisinin Little Joe Cartwright karakteri Amerikali aktor Michael Landon (Eugene Maurice Orowitz) dogum yildonumu (31 Ekim 1936)
https://imagesvc.timeincapp.com/v3/m...&poi=face&q=85
https://www.latimes.com/resizer/bZJj...O5PTXNWEZM.jpg
Kanadali komedyen ve aktor John Franklin Candy'nin dogum yildonumu (31 Ekim 1950)
https://media.giphy.com/media/XMYJltFK7BING/source.gif
http://replygif.net/i/97.gif
https://media.tenor.com/images/65f3e...44e9/tenor.gif
Ilk yaya gecidi 31 Ekim 1951’de Ingiltere, Berkshire, Slough’ta kullanilmaya baslandi.
https://thumbs-prod.si-cdn.com/xHoNa...abbey_road.jpg
https://www.wired.com/images_blogs/t...ing_630px.jpeg
Amerikali roman ve makale yazari Neal Town Stephenson’in dogum gunu (31 Ekim 1959)
"Guzellik, bulutlarin icinden gelen su isik huzmesi gibi insanin icinden gecer. Gozun isigi yansitabilme yetenegine sahip bir sey gordugu zaman oraya yonelir. Aklinsa isigin daglardan veya kulelerden kaynaklanmadigini bilir. Aklin, iceride parlayan seyin baska bir dunyadan geldigini bilir. Guzelligin bakanin gozunde oldugunu soyleyenleri dinleme."
https://i.harperapps.com/covers/9780061694943/y648.jpg
“Beauty pierces through like that ray through the clouds. Your eye is drawn to where it touches something that is capable of reflecting it. But your mind knows that the light does not originate from the mountains and the towers. You mind knows that something is shining in from another world. Don’t listen to those who say it’s in the eye of the beholder.”
—Kinagramlar ve Logotipler arasinda aslinda hicbir farklilik yok.
—Ama var, birbirleriyle uyumlu degiller! Ama ne demek istedigini anliyorum. Logotip kullanmaya devam ediyor olabilirdik.
—Öyleyse neden artik eski moda oldugunu dusunuyorsunuz?
—Bizlere Kinagramlari getiren insanlar pazar payi kazansinlar diye.
—Bu da boktan bir sey gibi gorunuyor.
—Para kazansinlar diye!
—Pekala. Bu insanlar bu amaclarina nasýl ulastilar?
—Logotip kullanmayi daha zorlastirip buna karsilik Kinagram kullanmayi daha kolay hale getirerek.
—Ne kadar rahatsiz edici. Insanlar nicin isyan etmediler?
—Zamanla Kinagramin gercekten daha iyi olduguna inandirildik. Bu yuzden, sanirim haklisin. Bu gercekten de...
https://images-na.ssl-images-amazon....1sf0on769L.jpg
—There’s no real distinction between Kinagrams and Logotype.
—But there is, they are incompatible. But I see what you mean. We could have gone on using Logotype.
—Why do you suppose it became obsolete, then?
—So that the people who brought us Kinagrams could gain market share.
—That sounds like bulshytt too.
—So that they could make money.
—Very well. And how did those people achieve that goal?
—By making it harder and harder to use Logotype and easier and easier to use Kinagrams.
—How annoying. Why did the people not rise up in rebellion?
—Over time we were led to believe that Kinagrams really were better. So, I guess you’re right. It really is bul. But he stopped in mid-word.
Bette Davis, Joan Crawford ve Victor Buono’nun rol aldigi drama-gerilim-korku Küçük Bebege Ne Oldu? (What Ever Happened to Baby Jane? - Che fine ha fatto Baby Jane?), 31 Ekim 1962’de Ohio, Cincinnati’de gosterime girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...9,1000_AL_.jpg
Brian De Palma’nin yonettigi, Paul Williams, William Finley ve Jessica Harper’in rol aldigi komedi- drama Cennetteki Hayalet (Phantom of the Paradise - Il fantasma del palcoscenico), 31 Ekim 1974 tarihinde vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....zNDI@._V1_.jpg
https://media.giphy.com/media/ftLAPmeJ6J6W4/giphy.gif
https://3.bp.blogspot.com/-xfLXgxpuL...ruts%2Bass.gif
Ingiliz rock grubu Queen, A Night At The Opera albumunden, Freddie Mercury’nin yazdigi Bohemian Rhapsody sarkisini 31 Ekim 1975 tarihinde EMI etiketiyle Londra’da yayinladi.
http://ajournalofmusicalthings.com/w...n-Rhapsody.jpg
https://25.media.tumblr.com/tumblr_m...m49yo1_500.gif
https://www.youtube.com/watch?v=fJ9rUzIMcZQ
Buyuk Italyan yonetmen Federico Fellini'nin olum yildonumu (31 Ekim 1993)
“Sinema ruyanin dillerini kullandigindan beri ruyalar hakkinda konusmak filmler hakkinda konusmak gibi; yillar saniyeler icinde gecebilir ve kendinizi bir anda baska bir yerde bulabilirsiniz.”
http://biografieonline.it/img/bio/Fe..._Fellini_1.jpg
“Parlare di sogni è come parlare di film, il cinema utilizza il linguaggio dei sogni: anni possono passare in pochi secondi e possono saltare da un posto all'altro.”
https://images-na.ssl-images-amazon....7,1000_AL_.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....9,1000_AL_.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....6,1000_AL_.jpg
https://www.gstatic.com/tv/thumb/mov...71_p_v8_aa.jpg
Amerikalý aktor ve muzisyen River (Jude) Phoenix’in olum yildonumu (31 Ekim 1993)
https://media.giphy.com/media/8PUEeZiMbenqo/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/kjik9xCC8UByM/giphy.gif
https://78.media.tumblr.com/365211db...oYr1qz4rgp.gif
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...have-fears.jpg
Sona erebilecegimin korkulari ellerine gecirince beni
Kalemim kaynasan beynimden bilgiyi azar azar toplamazdan once,
Ustuste yuksekce yigilmis kitaplarin onunde dizilmis karakterlerde,
Iyice olgunlasmis tahili tutan zengin bugday ambarlari gibi;
Farkina vardigim zaman gecenin yildizli yuzunun uzerinde,
Yuce bir ask oykusunun dev gibi bulutlu sembollerini,
Ve dusundugum zaman asla yasamayabilecegimi izinden gitmeye
Onlarin golgelerinin, rastlantinin buyulu eliyle;
Ve hissettigim zaman, bir zamanin guzel yaratigi,
Senin ustune bir daha bakmayacagimi,
Asla keyfini cikarmayacagimi perilerle ilgili guclulugunun icersinde
Isigi yansitmayan askin;-- o zaman sahilinin ustunde
Engin dunyanin tek basina durur, ve dusunurum
Yoklugun icine batip kayboluncaya dek ask ve un.
"Keske kelebek olup uc yaz gunu kadar bir omur gecirseydik. Bu uc gunu seninle oyle dolu dolu yasardim ki, elli yillik sýradan bir hayata kiyasla daha buyuk mutluluklar sigdirirdim o kisitli zamana. / Vorrei quasi che fossimo farfalle e vivessimo appena tre giorni d'estate, tre giorni così con te li colmerei di tali delizie che cinquant'anni comuni non potrebbero mai contenere." John Keats'ten Fanny Brawne'a Mektuplar
https://pbs.twimg.com/media/C9xJ32rXUAEFpLB.jpg
https://pbs.twimg.com/media/DNdJW4IXUAAVyh-.jpg
"Son yok. Baslangic yok. Sadece hayatin sonsuz tutkusu var. / Non c’è fine. Non c’è inizio. C’è solo l’infinita passione per la vita" Fellini
https://pbs.twimg.com/media/DNdewJJWsAE1LhI.jpg
“Icimi titreten, bana guc veren bu ani mutluluk dalgasi nedir? Sizden ozur dilerim sevgililerim... anlamamistim... bilemiyordum. Sizi kabullenmek ne kadar dogru bir sey, sizi sevmek ne kadar basit. Luisa kendimi oyle ozgur hissediyorum ki: her sey iyi gorunuyor, her seyin bir anlami var, her sey gercek. Kendimi anlatabilmeyi ne cok isterdim... ama yapamiyorum. Iste her sey basa donuyor, her sey yine karmasik, ama bu karmasa 'ben'im! 'ben', benim olmak istedigim degil ve artik korkmuyorum. Gercegi soylemekten, bilmedigimi, aradigimi henuz bulamadigimi soylemekten. Yalnizca bu sekilde canli oldugumu hissediyorum. Ve sadik gozlerine utanc duymadan bakabiliyorum. Bir senliktir hayat, birlikte yasayalim! Luisa sana baska ne diyecegimi bilmiyorum, ne sana, ne de digerlerine. Mumkunse beni oldugum gibi kabullen, birbirimizi bulmaya calismanin tek yolu bu.”
https://m.media-amazon.com/images/M/...xMzE@._V1_.jpg
“Ma che cos'è questo lampo di felicità che mi fa tremare e mi ridà forza, vita? Vi domando scusa dolcissime creature, non avevo capito, non sapevo... com'è giusto accettarvi, amarvi... e com'è semplice. Luisa, mi sento come liberato: tutto mi sembra buono, tutto ha un senso, tutto è vero. Ah, come vorrei sapermi spiegare... ma non so dire. Ecco, tutto ritorna come prima, tutto è di nuovo confuso, ma questa confusione sono io!... io come sono, non come vorrei essere e non mi fa più paura. Dire la verità: quello che non so, che cerco, che non ho ancora trovato. Solo così mi sento vivo e posso guardare i tuoi occhi fedeli senza vergogna. È una festa la vita, viviamola insieme. Non so dirti altro Luisa, né a te né agli altri. Accettami così come sono se puoi, è l'unico modo per tentare di trovarci.”
Modern siyaset biliminin temellerini atan Fransiz yazar, dusunur, yargic ve siyasetci Étienne de La Boétie'nin olum yildonumu (1 Kasim 1563)
"Halklar kendini sevene karsi kuskulu, kendisini aldatana karsi ise saftir. Agizlarina calinan iki parmak bal ile cezbedilen halklarin; avci dudugune kanip tuzaga dusen bir kustan daha saf, yem icin oltaya takilan bir baliktan daha alik olabilecegini dusunmeyin. Pohpohlandiklarinda, hemen kendilerini teslim etmeleri sasilacak seydir. Tiyatrolar, oyunlar, gosteriler, acayip hayvanlar, madalyonlar, tablolar ve diger uyusturucular eski halklar icin kulluklasmanin yemi, ozgurlugu yitirmenin bedeli, tiranligin araclaridir. Eski tiranlar bu careyi, bu uygulamayi, bu yemleri uyruklari boyunduruk altinda tutmak icin kullanirlardi." Gonullu Kulluk Uzerine Soylev
https://images-na.ssl-images-amazon....1lmMkhUgHL.jpg
"Tel est le penchant naturel du peuple ignorant qui, d’ordinaire, est plus nombreux dans les villes : il est soupçonneux envers celui qui l’aime et confiant envers celui qui le trompe.Ne croyez pas qu’il y ait nul oiseau qui se prenne mieux à la pipée, ni aucun poisson qui, pour la friandise du ver, morde plus tôt à l’hameçon que tous ces peuples qui se laissent promptement allécher à la servitude, pour la moindre douceur qu’on leur fait goûter. C’est chose merveilleuse qu’ils se laissent aller si promptement, pour peu qu’on les chatouille. Le théâtre, les jeux, les farces, les spectacles, les gladiateurs, les bêtes curieuses, les médailles, les tableaux et autres drogues de cette espèce étaient pour les peuples anciens les appâts de la servitude, le prix de leur liberté ravie, les outils de la tyrannie. Ce moyen, cette pratique, ces allèchements étaient ceux qu’employaient les anciens tyrans pour endormir leurs sujets sous le joug. "
William Shakespeare'in yazdigi trajedilerden Othello, ilk bilinen performansini 1 Kasim 1604 tarihinde Londra, Whitehall Palace’da gerceklestirdi.
https://images.genius.com/4010480cac....387x556x1.jpg
http://images.slideplayer.com/31/962...es/slide_2.jpg
https://franklefblog.files.wordpress...resdefault.jpg
http://www.wishafriend.com/quotes/up...rokenheart.jpg
“Soyuldugu halde gulen, hirsizdan bir sey calmis demektir.”
https://www.coppadicitazioni.it/citazioni/60600.jpg
William Shakespeare'in romantik komedisi Firtina (The Tempest), ilk kez 1 Kasim 1611 tarihinde Londra, Whitehall Palace’da sahnelendi.
http://slideplayer.com/3058796/11/im...Whitehall..jpg
https://cdn.someecards.com/someecard...pest-1c485.png
"Cehennem bosalmis, seytanlarin hepsi burada!"
https://www.coppadicitazioni.it/citazioni/7243.jpg
Fransiz sair ve elestirmen Nicolas Boileau-Despréaux'nun dogum yildonumu (1 Kasim 1636)
Sadik bir dostlugun sarhosluklarý arasinda,
Mutlu gunlerim akip gidiyordu Iris'in yaninda:
Iris'i hala severim ve hep de sevecegim,
O da ayni atesten yaniyordu benim icin:
Ne zaman gogun emriyle, bir acimasiz tutku
Guzel asklarimin icinde benden bu askiý ucurdu;
Ve, butu zevklerimin akisini keserek,
Pismanliklardan bana, sonsuz bir keder birakti,
Ah ! Siddetli bir darbe aklimi basimdan aldi!
Cok gozyasi döktüm ! Cok ciglik attim!
Acimi daha sonra ne acilar izledi !
Iris, benden daha az acinacak haldeydi :
Ve, uzucu bir kaderle hayati kaybetse de,
Heyhat ! Daha cok ben kaybettim, onu kaybetmekle.
https://i.ytimg.com/vi/e28rIyXvpoA/maxresdefault.jpg
Parmi les doux transports d’une amitié fidèle,
Je voyais près d’Iris couler mes heureux jours.
Iris que j’aime encore, et que j’aimerai toujours,
Brûlait des mêmes feux dont je brûlais pour elle.
Quand, par l’ordre du Ciel, une fièvre cruelle
M’enleva cet objet de mes tendres amours ;
Et, de tous mes plaisirs interrompant le cours,
Me laissa de regrets une suite éternelle.
Ah ! qu’un si rude coup étonna mes esprits !
Que je versai de pleurs ! que je poussai de cris !
De combien de douleurs ma douleur fut suivie !
Iris, tu fus alors moins à plaindre que moi.
Et, bien qu’un triste sort t’ait fait perdre la vie,
Hélas ! en te perdant j’ai perdu plus que toi.
Nu vucutlari nazikce betimleyen mermer heykelleriyle taninan Italyan heykeltiras Antonio Canova’nin dogum yildonumu (1 Kasim 1757)
Le Tre Grazie (The Three Graces, 1813-1816) mermer, 182 cm, Ermitaj Muzesi, St. Petersburg
https://dueminutidiarte.files.wordpr...ti-di-arte.jpg
Amore e Psiche (Psyche Revived by Cupid's Kiss, 1793)
https://pbs.twimg.com/media/Dq2OjhRX4AA-_Rl.jpg
Amerikali sair, roman ve kýsa oyku yazari Stephen Crane’nin dogum yildonumu (1 Kasim 1871)
https://media.poetryfoundation.org/m...h=1200&fit=max
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...e-desert-2.jpg
Bir yaratik gordum, ciplak, hayvana benzeyen,
O, comelerek yerin uzerinde,
Kalbini ellerinin arasinda tuttu,
Ve ondan yedi.
Dedim, “Arkadasim, o iyi mi?”
“Aci- aci,” diye cevap verdi;
“Fakat ben severim onu,
Aci oldugu icin,
Ve cunku o benim kalbim.”
"Yasadigi mezbelelerde insan dogasini inceledi ve tipki dusundugu gibi inanacak bir sey bulamadi. Dunyaya karsi herhangi bir saygisi yoktu. Cunku zaten baslarken yikilacak umutlari olmamisti."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"He studied human nature in the gutter, and found it no worse than he thought he had reason to believe it. He never conceived a respect for the world, because he had begun with no idols that it had smashed."
http://www.loyalbooks.com/image/deta...he-Streets.jpg
Avusturyali yazar ve buyuk Modernistlerden Hermann Broch’un dogum yildonumu (1 Kasim 1886)
“Tanri’dan yansiyan flut ezgileri; butun bunlar Vergilius icin, yeryuzunu saran gok kubbe gibi, onu sonsuzluga goturmek uzere kucaklamaya neredeyse hazir bir goruntuden daha ileri bir anlam tasimis miydi? Dogustan topragin adamiydi, yeryuzu hayatinin huzurunu seven biriydi; topraga bagli bir toplumda gececek, sade ve guven dolu bir omre uygun bir insan; kokleri geregi yerlesip kalmasina izin verilmis, dahasi yerlesmeye zorlanmis biri; ayni zamanda da, daha yuce bir kader geregi, yurdundan ne kopabilmis ne de orada kalabilmis biri; bu kader, onu otelere, toplumun disina suruklemis, kalabaliklar icersinde dusunulebilecek en ciplak, en kotu, en vahsi yalnizligin icine atmisti; onu kokeninin yalinligindan koparmis, ucsuz bucaksizliga, gittikce buyuyen bir cesitlilige dogru kovalamisti; boylece buyuyen, sinirsizliga acilan, sadece gercek hayat ile arasindaki uzaklik olmustu; evet, gercekten de yalnizca bu uzaklikti buyuyen: Vergilius, hep kendi tarlalarinin sinirlarinda gezinmis, her zaman kendi hayatinin sinirboylarinda kalmisti; huzur nedir bilmeyen bir insan; olumden kacarken olumu arayan, eser vermek isterken eserden kacan biri; bir asik, ama yine de hep kovalanmaya yargili, gerek ic gerekse dis dunyanin tutkulari arasinda yolunu kaybetmis, kendi hayatina sadece konuk olabilmis biri.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Hatte der Flötenton des Gottes ihm je etwas anderes bedeutet alsein Geschehnis, das wie ein Gefäß der Sphären ihnbald aufnehmen sollte, um ihn ins Unendliche zutragen? Ein Landmann war er von Geburt, einer, derden Frieden des irdischen Seins liebt, einer, dem einschlichtes und gefestigtes Leben in der ländlichenGemeinschaft getaugt hätte, einer, dem es seiner Abstammung nach beschieden gewesen wäre, bleibenzu dürfen, bleiben zu müssen, und den es, einemhöheren Schicksal gemäß, von der Heimat nichtlosgelassen, dennoch nicht in ihr belassen hatte; eshatte ihnhinausgetrieben, hinaus aus derGemeinschaft, hinein in die nackteste, böseste, wildeste Einsamkeit des Menschengewühles, es hatte ihnweggejagt von der Einfachheit seines Ursprunges, gejagt ins Weite zu immer größer werdender Viel falt,und wenn hierdurch irgend etwas größer oder weitergeworden war, so war es lediglich der Abstand vomeigentlichen Leben, denn wahrlich, der allein wargewachsen: bloß am Rande seiner Felder war ergeschritten, bloß am Rande seines Lebens hatte ergelebt; er war zu einem Ruhelosen geworden, den Todfliehend, den Tod suchend, das Werk suchend, das Werk fliehend, ein Liebender und dabei doch ein Gehetzter, ein Irrender durch die Leidenschaften des Innen und Außen, ein Gast seines Lebens."
https://images.gr-assets.com/books/1...2l/9654528.jpg
"Per lui la voce flautata del Dio aveva mai avuto altro significatose non di un evento che dovesse presto accoglierloin un abbraccio delle sfere celesti per trasportarlonell'immensità? Dalla nascita era stato un uomodella terra, un uomo che ama la pace dell'essereterreno, uno cui sarebbe bastata una vita sobria eancorata nella comunità agricola, uno a cui per suapropria origine sarebbe stato assegnato di poterrestare, di dover restare e, secondo un più altodestino, di non staccarsi dalla patria, pur nonrestandoci; era stato scacciato, fuori dallacomunità, dentro la più nuda, crudele, selvaggiasolitudine dell'inquietudine umana, era statoscacciato via dalla semplicità della sua origine,cacciato verso l'ampiezza di una molteplicitàsempre più dilatantesi, e se qualcosa era diventatopiù grande e più ampio, quello era statosemplicemente la distanza dalla sua vita vera, sì,solo quella distanza era cresciuta: lui,semplicemente, aveva camminato ai confini deipropri campi, aveva vissuto al margine della vita;era diventato un inquieto che fugge la morte ecerca la morte, che cerca il lavoro e fugge illavoro, un amante e insieme un affannato, un errabondo attraverso le passioni interne ed esterne,un ospite della propria vita."
Ingiliz ressam Laurence Stephen Lowry’nin dogum yil donumu (1 Kasim 1887)
Piccadilly Circus, London, 1960
http://www.penccil.com/files/table/U...es_limited.jpg
Ingiliz yazar ve sair Thomas Hardy, Adsiz Sansiz Bir Jude (Jude The Obscure - Jude l'Oscuro) romanini 1 Kasim 1895 tarihinde Osgood, McIlvaine, & Co. araciligiyla yayimladi.
“Olum onlari ayirana dek hayatlarinin her aninda, bundan onceki haftalarda hissettikleri ve arzuladiklari gibi, bundan sonra da aynen boyle kalacaklarina, hissedeceklerine ve arzulayacaklarina yemin ettiler. Dikkate deger olan, kimsenin onlarin yemin ettigi seye sasirmamasiydi.”
http://img.photobucket.com/albums/v6...r/33/58490.jpg
“The two swore that at every other time of their lives till death took them, they would assuredly believe, feel, and desire precisely as they had believed, felt, and desired during the few preceding weeks. What was as remarkable as the undertaking itself was the fact that nobody seemed at all surprised at what they swore.”
1902 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Alman tarihci (Christian Matthias) Theodor Mommsen'in olum yildonumu (1 Kasim 1903)
"Akil yoluyla herhangi bir seye erisilebilecegini kabul ediyorsaniz yaniliyorsunuz. Gecmis yillarda buna bizzat ben de inanmistim ve anti-semitizmin korkunc alcakligini protesto etmeyi surdurup durdum. ama yarasizdir bu, tamamen yararsiz. Benim veya baska herhangi birisinin soyleyecekleri, son kertede birtakim savlardan ibarettir; mantiki ve etik savlardir ve hicbir anti-semit bunlara kulak asmaz. onlar sadece kendi nefret ve kiskancliklarini, en asagi gudulerini isitirler. baska her sey, gecersizdir onlarin nezdinde. Akýl, hukuk ve ahlak karsisinda sagirdirlar. Onlara tesir edemezsininz... Korkun. bir salgindir bu, kolera gibi. Ne izah ne tedavi edebilirsiniz. Sabirla beklemek zorundasiniz, zehir kendi kendini yiyip bitirene ve bulasiciligini kaybedene dek."
http://www.lvz.de/var/storage/images...er_article.jpg
“Sie täuschen sich, wenn Sie glauben, daß ich da was richten kann. Sie täuschen sich, wenn Sie glauben, daß man da überhaupt mit Vernunft etwas machen kann. Es ist alles umsonst. Was ich Ihnen sagen könnte …, das sind doch immer nur Gründe, logische und sittliche Argumente. Darauf hört doch kein Antisemit. Die hören nur auf den eigenen Haß und den eigenen Neid, auf die schändlichsten Instinkte … gegen den Pöbel gibt es keinen Schutz – ob es nun der Pöbel auf der Straße oder der Pöbel im Salon ist, das macht keinen Unterschied. Kanaille bleibt Kanaille, und der Antisemitismus ist die Gesinnung der Kanaille. Er ist wie eine schauerliche Epidemie, wie die Cholera – man kann ihn weder erklären noch heilen, Man muß geduldig warten, bis sich das Gift von selber auflöst und seine Kraft verliert.”