Ankara’da İçişleri Bakanlığı’na düzenlenen bombalı saldırı sonrası Bakan Ali Yerlikaya’yı hedef alan gazeteci Fazıl Duygun gözaltına alındı.
Printable View
Ankara’da İçişleri Bakanlığı’na düzenlenen bombalı saldırı sonrası Bakan Ali Yerlikaya’yı hedef alan gazeteci Fazıl Duygun gözaltına alındı.
Beşar Esad:
•Kuzeydoğu Suriye (PKK/YPG) terör işgali altında.
•Amerikalılar teröristlerle işbirliği yaparak Suriye'nin kaynaklarını çalıyor.
https://twitter.com/eha_medya/status...85529294180463
Linkte video var.Alıntı:
EHA MEDYA
@eha_medya
PKK terör örgütüne ve elebaşı Öcalan'a destek açıklaması yapan Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan gözaltına alındı.
The Spectator Index
@spectatorindex
The New York Post reports 🇺🇲 Americans are defaulting on credit cards and auto loans at the highest levels since the financial crisis.
Alıntı:
Koray Pehlivanoğlu
@korayphlvglu
Prof. Dr. George J. Boyle ( Ph. D. D. Sc.):
"Sünnetin herhangi bir insana yapılmasını tamamen adaletsiz ve insafsızca bir eylem olarak görüyorum. Çocukların sünnet edilmesine şiddetle karşı çıkıyorum.
Şu an yasal olsa dahi sünnet tamamen suçtur.
Gerçekte suçtur. En sadist çocuk taciz biçimidir. Çünkü penisteki erojen dokunun kesilmesidir. Bu yapılan adalet değildir ve ele alınması gereken bir konudur.
Dünya devletlerinin artık ayağa kalkmaları, medeni cesaret göstermeleri ve yapılan bu acımasızlığı konuşmaları gerekiyor."
Alıntı:
Koray Pehlivanoğlu
@korayphlvglu
·
3d
Prof. Dr. Osman Inci (Ürolog): “Sünnet erken bosalmaya sebep olur. Sünnetsiz erkegin cinsel gücü sünnetli erkeğinkinden daha fazladir”
Koray Aga bugun sunnete takmiş be ya.Alıntı:
Koray Pehlivanoğlu
@korayphlvglu
·
7d
Ord. Prof. Op. Dr. Cemil Topuzlu (Cerrah) : “Sünnetten sonra sinir hastalıklarına tutulan çocuklar pek çoktur. Sünnetin asla faydası olmayıp, bilakis kötülüğü ve tehlikesi vardır.”
İran Dışişleri:
"Karabağ’dan göç etmek zorunda kalan Ermenilere insanî yardım göndereceğiz."
Menbiç'te ağır bombardiman var.
Ermenistan, Putin'in Ermenistan'a ayak bastığı anda tutuklanmasını sağlayacak olan Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Roma Statüsü'nü onayladı.
ibrahim Haskoloğlu
@haskologlu
·
1 sa
"Hatay'da depremzedelerin naaşları pis kokarken, içlerinden biri mis gibi kokuyormuş. O da Suriyeliymiş."
Sözlerini söyleyen imam hakkında soruşturma başlatıldı.
Dr. Özcan Yücel
@drozcanyucel
Sağlıklı beslenmenin dışında sağlığımız için arada bir beslenmemek de gerekiyor!!
Bugün 12 kişilik bir grupla su orucuna başladık.
Su orucu en az 48 saat süre ile sıfır kalorik yalnızca sıvı alınabildiği katı gıda almadığımız bir oruç çeşididir.
Vücutta gerçek bir detox etlisi yapıyor. Otofaji dediğimiz mekanizma ile arızalı defektif hücreleri vücuttan temizliyor.
Ardında kocaman bir bilim var‼️
Ben düzenli olarak ayda 48 saat yaparım.
Daha önce 7 gün de yapmıştım. Bununla ilgili kısa videolar yaptım. İlgi duyanlar aşağıdaki linkten videolara ulaşabilir. Videolarda onlarca soruya cevap veriyorum.
https://youtu.be/ddLBJtEQGdY?si=gxOhV-UlbnQLn0le
Alıntı:
Bireysel Silah Edinme Hakkı
@dgnucak
·
33d
Günün sorusu gelsin.
Size göre savunma amaçlı alınacak yivsiz tüfek, hangisi olmalı?
Pompalı mı?
Yarı otomatik mi?
https://resmim.net/cdn/2023/10/03/Sp99JZ.jpg
Bence gazlı yarı otomatik.
Pompalıda her beslemede, nişan bozulur. Her defasinda yeniden nisan almak gerekir.
100 metre gibi kisa mesafelerde, gazli yar otomatikle ve uygun muhimmatla cok yuksek ateş gücü elde edebilirsiniz.
Bu salak da gözaltına alınmış.Alıntı:
Ayşenur Arslan, Halk TV'deki programda, Ankara'daki söz konusu terör saldırısına ilişkin şu ifadeleri kullanmıştı: “Belki kendisini patlattı denilen kişi, terörist üzerinde ya da arabada uzaktan kumandalı patlayıcı olduğunu bilmiyordu. Çünkü o kadar manasız ki gelip hiçbir şey yapamadan ölünmez.
Ahmet
@AhmetBeyefendi
TÜİK aylık %4.75, ENAG %6.24 enflasyon açıkladı. Aradaki süregelen farkı bir kenara bırakalım, TCMBnin son dönem yüksek faiz artışlarına rağmen TÜİK enflasyonuna göre bile eksi reel faiz %30un üstünde seyretmeye devam ediyor. Ortada çözülmüş bir şey yok..
https://resmim.net/cdn/2023/10/03/Sp9ziF.png
5 0 7
@e507
2 yıllık kümülatif tüketici enflasyonu (Eylül 2021-23)
TÜİK %196
İTO %359
ENAG %559
Eylül 2021'de 100 TL olan birim hizmet/mal bugün:
TÜİK'e göre 296 TL,
İTO'ya göre 459 TL,
ENAG'a göre 659 TL oldu.
Eylül 2021'de vadesizde unutulan 100 TL'nin alım gücü bugün:
TÜİK'e göre 33,8 TL'ye,
İTO'ya göre 21,8 TL'ye,
ENAG'a göre 15,2 TL'ye düştü.
[Şahsi fikrim: TÜİK taban, ENAG tavan artış oranlarını temsil ediyor. Ortalama olarak İTO'yu daha gerçekçi buluyorum]
Hindistan , 40 Kanadalı diplomatı sınır dışı ediyor .
ibrahim HaskoloğluAlıntı:
ibrahim Haskoloğlu
@haskologlu
·
15s
CHP İstanbul İl Başkan Adayı Cemal Canpolat, Kılıçdaroğlu ile Atatürk’ü bir tuttu:
• Kemal Kılıçdaroğlu'nun oturduğu koltuk Mustafa Kemal Atatürk'ün koltuğudur.
• Kılıçdaroğlu'na saldırmak, Mustafa Kemal'e saldırmaktır.
@haskologlu
·
15s
Bu zihniyetin, "Erdoğan'a oy vermeyen öbür tarafta hesabını verir" diyenden ne farkı var?
Yobazlığın ve cahilliğin dini, ırkı, düşüncesi yoktur. Hepsi aynı zihniyetin ürünü. Yazık.
https://resmim.net/cdn/2023/10/03/SpG82R.jpg
Abdullah Çiftçi
@abdullahciftcib
Bilim insanları, yeni araştırmalar sayesinde dünyanın sekizinci kıtası olarak da adlandırılan Zelandiya kıtasınının varlığını tam olarak kanıtladı.
Uzmanlar yaklaşık olarak 5 milyon metrekare alana sahip kıtanın, 500 milyon yıl önce Batı Antartika ve Doğu Avusturalya’nın büyük bölümünü kapsayan Gondwana adlı ‘süper kıtanın’ parçası olduğunu duyurdu. Zelandiya kıtasının yaklaşık olarak Avusturya’nın yarısı büyüklüğünde olduğu bilgisi de paylaşıldı.
Herkes cennete gitmek istiyor ama kimse ölmek istemiyor.!!!!!!
:drunk::drunk:
Kendime masallar.!!
Masallar dünyası.!!!
Herkes değişim istiyor ama kimse kendini değiştirmeyi düşünmüyor.!!!!:drunk::drunk:
Kendime masallar.!!!
Masallar dünyası.!!!
Herkes bilmek istiyor ama kimse öğrenmek istemiyor.!!!!!
:drunk::drunk:
Kendime masallar.!!!
Masallar dünyası.!!!
https://resmim.net/cdn/2023/10/03/SpaC32.jpgAlıntı:
Tarih Saka
@tarihsaka2
1960’LI YILLARDA VARLIKLI OLMAK VE İSRAF
Dedem Ahmet Ural ve anneannem Sabiha Ural 1962 yılında Bostancı’da bahçeli, üç katlı, müstakil bir ev alıp, Adapazarı’ndan İstanbul’a taşınmışlardı. 60’lı yılların ortalarında bu evin garajında son model bir Mercedes ya da sekiz silindirli bir Amerikan arabası duruyor olurdu. O yıllarda arabayla bütün Avrupa’yı dolaşmışlar, bir de Akdeniz’de gemi turu yapmışlardı. Evin içinde buzdolabı, çamaşır makinesi, müzik seti (aslında müzik dolabı !) vardı. 60’lı yıllar bitmeden televizyon da gelmiş ve Bulgaristan’ın yaptığı yayınları devasa bir anten yardımıyla seyretmeye başlamıştık. Kısacası, kendi dönemlerine göre oldukça varlıklı sayılırlardı.
Şimdi bu “varlıklı” evindeki harcama alışkanlıklarından söz etmek istiyorum.
Alıntı:
Evde hiçbir zaman herhangi bir yiyeceğin eksikliği söz konusu olmamıştı ama örneğin çikolatalar yuvarlak gümüş bir kabın içinde, cila kokan yemek odası dolabının içinde durur ve biz torunların her gelişimizde bir iki tane almamıza ses çıkarılmazdı. Daha fazlasına ise nedense cesaret edemezdik.
Ekmekler eve az olmayacak miktarlarda alınır ve eğer bayatlamaya başlarlarsa bunlardan ya kızartıp, üzerine vişne şerbeti dökülerek özel ve nefis bir fırın tatlısı yapılır, ya da ekmek dilimleri yumurtaya bulanıp yağa atılarak bizlere çayın yanında servis edilirdi. Sadece kızartılıp kahvaltıya çıkarıldığı da sıkça olurdu. Tabii ki bayat ekmekler köfte yapımında da kendini gösterirlerdi. Özetle, evden ekmek atıldığını hiç hatırlamıyorum.
Bir gün önceden kalan pilavlar yayla çorbası ya da kadın budu köfte olarak ertesi gün karşımıza çıkardı.
Yenen tüm etlerin kemikleri bahçede duran cins av köpeğine, karpuz, kavun kabukları ise bahçenin başka bir köşesindeki kümesteki tavuklara giderdi. Sanırım birçok sebze kabukları ve salata artıkları da onlara verilirdi
Alıntı:
Eve gelen paketlerin iplikleri elde küçük bir fiyong yapılıp gerektiğinde kullanılmak üzere hep aynı mutfak çekmecesine konurdu. Parlak paket rafyaları da daha sonra çıkmalarına rağmen aynı çekmeceye aynı şekilde yerleşmeye başlamıştı. Naylon torbalar ise saklanmazdı çünkü henüz naylon torbalar ortada yoktu.
Evin bahçeye bakan iki köşesinde, çatıdan gelen yağmur suyu borusunun altında birer adet, 200’er litrelik varil dururdu. Nedense hep ağzına kadar dolu olduğu için biz torunların üstünde oyuncak gemilerimizi yüzdürüp, uzun saatler oynayabildiğimiz ve çok keyif aldığımız bir yerlerdi. Ancak asıl varlık nedenleri, bahçeye düzenli bir bahçıvan geldiği yıllarda güllerin, çiçeklerin ve diğer bitkilerin sulanabilmesi için yağan yağmur sularının toplanması olmalıydı. Yağmur suyunun bile ziyan edilmemesine gayret edilen bir dönemdi. Çünkü normal kullanım suyu da motopomp ile çekilen, bahçedeki kuyudan sağlanıyordu.
O günlerde pek şarap içildiğini hatırlamıyorum. Evde sıklıkla bira, ender olarak da rakı tüketilirdi. Bira şişeleri depozitoluydu. Yani içildikten sonra boş şişeler bakkala götürülüp dolularıyla değiştirilirdi. Rakı şişeleri ise şimdiki deyişiyle “kullan-at”, o zaman ki anlayışa göre ise “Bir –kenara-istifle” idiler. Yanlarına okunmuş gazeteler de yerleştirilir. Bu her iki mal gurubu yeterince miktara ulaşınca mahalleye belli günlerde gelen eskicilere verilirlerdi. Bu alış veriş ilginçti, çünkü para geçmiyordu. Eski yıllarda, verilen gazete ve şişelere karşılık olarak eskiciden mandal alınıyordu. Yani, “değiş-tokuş” ticareti yapılıyordu. Daha sonraki yıllarda mandalların yanında yeni yaygınlaşmaya başlayan plastik ev eşyalarının da verilmeye başladığını görmüştüm.
Alıntı:
Almanya’da evsel atıkların evde farklı cinslere ayrılmasına daha yıllar varken biz bu uygulamayı evlerimizde zaten yapıyorduk.
Dikiş makinesi olmayan ev düşünülemezdi. Zaten o günlerin sıkça duyulan reklamlarından birisi de “Zetina dikiş makinesi, her gelin kızın rüyası” idi. Anneannemde vardı, bizde vardı, misafirliğe gittiğimiz her evde de vardı. Eve BURDA adındaki özel dikiş mecmuaları alınır, içlerinden devasa bir kağıt çıkar (Yüzeyi herhalde bir m2’den fazlaydı). Bu kağıtta onlarca farklı çizgi ile yapılmış karmaşık desenler bulunurdu. Bu desenler derginin içindeki bayan giysilerinin “patronlarıydılar”, yani o kağıttaki uygun desenleri bir kumaşa uygulayıp keser ve sonra da doğru dikerseniz istenen giysileri elde ediyordunuz. Kısacası ev içinde pek çok giysi, bu arada akşamları özel davetlere gidilecek kadar kalitelileri bile, dikilebiliyordu. Daha da özenli olunursa her mahallede bulunan terzilere gidiliyordu. Nedendir bilinmez çocukken gittiğim bu terziler resmi iş yerleri değil, mahallede başka bir ev oluyordu. Genellikle annemlerin “matmazel” dediği, 40’lı yaşlarda, zarif ama gösterişsiz hanımlardı bu terziler.
Alıntı:
Gene o dönemlerde örgü örmeyen kadın düşünülemezdi. Her kadın mutlaka bir şeyler örebiliyordu ve kadınlar bir araya geldiklerinde yanlarında çoğunlukla örgü şişlerini ve yünlerini de getiriyorlar ve sohbetle geçen zaman ev içi üretimin durması anlamına gelmiyordu.
Buraya kadar giyim konusunda bir gariplik yok. Asıl bundan sonrası ilginç. Evden giysi de atılmıyordu. Eskiyen gömleklerin yakaları ters yüz ediliyor. Çok daha eskiyince düğmeleri sökülüp özel bir kutuya (düğme kutusu tabii ki) konuyor (Annemin düğme kutusunu hala saklıyor ve seyrek de olsa içinden kullanıyorum), kumaşı ise kenarları bastırılıp yer bezi oluyordu. Parlak kadın giysileri de kesilip çocuk giysisi de olabildiği gibi iyice küçülen parçalardan (patchwork tarzında) kareler kesilip, sonra bunlar birleştirilip yatak örtüsü ya da büyük yastıklar haline geliyorlardı. Anneannemin yakası kürklü, iyi bir kumaştan dikilmiş mavi bir mantosu vardı. Öyle ucuza alınmış bir giysi değildi ama senelerce kullandı. “Moda değişti her şeyi yenileyelim” diye bir düşünce ortada yoktu.
Örgü konusu da aynı felsefeye tabiydi. Eskiyen kazaklar sökülüp yeniden yumak haline gelir ve büyük bir torbaya doldurulurdu. Sonra bunlardan yeni kombinasyonlar yapılıp yeni kazaklar örülürdü. Kaliteli ve sağlam ipliklerin 4-5 tur döndüklerini görmek mümkündü. Çocukken ve ortaokul çağlarımda arkası başka, önü başka renkten, ya da renkli çizgileri olan kazaklarımın olmasının nedeni evde o sırada kazağın bütününü yapacak kadar tek renk yün ipliği olmamasından kaynaklanabiliyordu. Rengi iyice azalan iplikler son aşamada ya hamam bezi oluyorlar ya da farklı ipliklerden yapılmış büyük yatak örtülerine katılıyorlardı. 1970’li yıllarda annemin ve anneannemin yaptığı bu tür iki örtüyü hala büyük sevgi ile evde kullanıyorum.
Birden fazla çocuğu olan ailelerde aynı elbiselerin büyük yaştakinden küçüğe doğru el değiştirmesi sadece doğal değil, resmen “zorunluluktu”. Başka türlü bir davranış düşünülemezdi.
Erkek çorapları delindikçe tamir edilirdi. Dikiş makinesinin bir gözünde tahtadan yapılmış, bir tarafında boydan boya bir kanalı olan, bir yumurta dururdu. Özel olarak çorap tamirinde kullanılırmış.
60’lı yıllarda kağıt kıymetli bir malzemeydi ve henüz ıslak mendi, selpak mendil, tuvalet kağıdı, kağıt peçete, kağıt havlu gibi kavramları hiç duymamıştık. Bunların her birinin, tabii ki, kumaştan yapılmış bir karşılığı vardı. Belki şaşıracaksınız ama tuvalet kağıdının da karşılığı bulunuyordu. Adına “Taharet mendili” denen bu kumaşın boyutlarının 35 x 35 cm gibi olduğunu ve kenarlarının iğne oyası olduğunu hatırlıyorum. Tuvalette klozete yakın bir yerde duvarda asılı dururdu. Nasıl kullanıldığını bilmiyorum. Öğrenmem gereken yaşa geldiğimde ise artık ortada yoktular.
Çocuk bezinin de olmadığını herhalde tahmin edersiniz. Yeni bebekli evler balkonlarında kuruyan onlarca beyaz, küçük, kare kumaşlardan anlaşılırdı.
Biz torunların bakkala ya da yakınlardaki bir takım dükkanlara “Koş, kap şunu getir” mantığı ile yollandığımızı hatırlıyorum ama çöp dökmeye gönderildiğimizi hiç hatırlamıyorum. Günümüz mutfaklarının bir köşesinde devasa boyutlarda duran (ve yazın kötü kokabilen) çöp kutusunu da hatırlamıyorum. Anneannemin evinin her köşesini, her eşyasını, kendi kokuları ile hatırlarken çöp kutusunun evde nerde durduğunu bilmemek ilginç geliyor. Mahalleye gelen sucunun arabasını, sütçünün eşeğini, eskiciyi hatırlarken belediyenin çöpleri nasıl topladığı konusunda da zihnimde hiçbir kayıt yok (Bu kadar mı az çöp çıkıyordu evlerden?).
Gereksiz hiçbir lambanın yakılmadığı ve çocukların bu nedenle sürekli uyarıldığı 60’lı yılların dünyasında tutumlu olmak fakirlikten kaynaklanan bir zorunluluk değil, doğal bir yaşam biçimiydi. 1928 doğumlu babamın eski nüfus cüzdanında “Mehmet Feridun efendiye ekmek karnesi verilmiştir” ibaresini gözümle görmüştüm
Alıntı:
Savaşların yokluğunda, bir gün en önemsiz nesnenin bile ihtiyaç olabileceği bir ortamda yetişmiş olan büyüklerim bu yaşam biçimini en doğal halleriyle yaşıyorlardı. Çevreci falan değillerdi ama zaten özel yaşamlarında yukarda saydıklarımı yaptıktan sonra olmaları da gerekmiyordu.
Sanki bu alışkanlıkların hiç olmazsa bir bölümünü yeniden hatırlasak iyi olacakmış gibi duruyor.
HALDUN AYDINGÜN'den ALINTIDIR.
Rusya Tam Ölçekli Nükleer Savaş uyarı simülasyonuna devam ediyor.
Rusya, ülkesinin tamamında büyük bir Nükleer Savaş tatbikatına başladı.
Bu Nükleer Savaş tatbikatları müdahaleyi, iletişimi, komuta ve kontrolü test ediyor ve aynı zamanda tüm sivil savunma yapılarını da kapsıyor.
Mert Başaran
@MertBasaran_inv
·
4d
Dolari olan dolari bozmadan bu ons rakamı ile çapraz kurla altına geçebilir! Unutma altin bu kadar düşüşe rağmen 1 yılda dolar bazi %12 yaptı...dolari altına döndürmek için güzel noktalar olabilir! Ama uzun vade için! Yarin düşünce ay ay mahvoldum diyenlere uymaz
Kemal Kılıçdaroğlu:
"Kadın erkek eşitliğinde CHP olarak bir devrim yapacağız. Kurultaya götüreceğim, fermuar sistemi gelecek, bir kadın bir erkek. Hiç endişe etmeyin."
https://halktv.com.tr/yasam/hastaned...nlarca-773856h
Enfeksiyondur. Baska ne olabilir?Alıntı:
Hindistan'ın Maharaşta eyaletinde bulunan bir hastanede 4 gün içinde 16'sı bebek olmak üzere 31 kişi henüz belirlenemeyen nedenlerden dolayı yaşamını yitirdi, onlarca hastanın durumu ise kritik... Esrarengiz ölümlerin araştırılması için komite kuruldu.
Bakalım Mel Gibson ne diyecek?Alıntı:
Karabağ'da sivillere yönelik şiddete ilişkin herhangi bir rapora rastlanmadı. Altyapı tahribatı veya hayvan ölümü görülmedi. Hastane, konutlar, okullar, kültürel ve dini yapılar zarar görmedi.
- BM sözcüsü Stéphane Dujarric
https://resmim.net/cdn/2023/10/03/SpU0Q7.jpg
"Helal hisseler" demiş.
GENÇ ADAMIN EVLİLİK KARARI
Genç bir adamın dört kız arkadaşı vardı ve bir türlü hangisiyle evleneceğine karar veremiyordu.
En sonunda doğru kararı verebilmek için bir test yapmaya karar verdi.
Her birine 1000$ verdi ve;
“Bu parayı istediğiniz gibi harcayın” dedi..
Birinci kız arkadaşı kendisine yeni elbiseler ve ayakkabılar aldı, kuaföre ve güzellik salonlarına gitti. Genç erkeğe geri geldiğinde söyle dedi:
- Senin için en güzeli ben olmak istiyorum, çünkü seni seviyorum!
İkinci kız arkadaşı ise genç erkeğin tuttuğu takımın iki kombine biletini, en sevdiği türden bir suru video CD ve bir ay yetecek bira ile geri geldi ve söyle dedi;
- Bunlar senin için aldığım hediyeler, eminim seni mutlu edecektir, senin mutlu olmanla bende mutlu olacağım.
Üçüncü kız arkadaşı ise bu parayla iyi bir yatırım yaptı ve kısa bir süre içerisinde para kendini ikiye katladı ve bu parayı da çeşitli yatırım alanlarında kullandı. Genç adama geri gelerek söyle dedi;
- Bana verdiğin parayı birlikte yaşayacağımız mutlu bir gelecek için çoğalttım, çünkü seni seviyorum!
Dördüncü kız arkadaşı ise bu paranın bir kısmıyla bir sürü kitap aldı, kalan kısmıyla ise fakirlere yemek dağıttı. Genç adama geri gelerek söyle dedi;
- Verdiğin paranın bir kısmıyla sana layık olabilmek için bir sürü kitap aldım diğer kısmıyla ise senin adına fakirlere yemek dağıttım.
Genç erkek dört kız arkadaşının yaptıklarından çok etkilenmişti.
Karar vermek için epey bir süre düşündü…..
Düşündü…..
Düşündü…..
Ve sonunda büyük memeli olanla evlenmeye karar verdi…
Dr. Yüksel Hoş | Jиуксел Xoш
@yukselhos
Devlet Bahçeli'nin bu çıkışı çok makul bir tanım ve kendisinden kaynaklı bir şey değildir diye düşünüyorum. Yani devletin derinlerinden bunu fısıldaması söylenmiş olmalıdır ki Karabağ zaferi sonrasında bunu bekliyordum.
Zira bu "Kıbrıs Devleti" kelimesi çok ciddi düşünülmüş bir aklın sonucudur. Doğrudur ve isabetlidir ve güneydeki yapıya ALTERNATİF bir tanımdır. Kıbrıs Cumhuriyeti diye adlandırılan Güney Kıbrıs'tan da farklılaşacak ve Dünyada da kabul görecek pratik bir tanımdır.
Resmi adlarıyla konuşmak gerekirse,
The Republic of Cyprus'a karşı The State of Cyprus olacak.
The State of Israel, The State of Eritrea gibi ülke tanımlarında "Republic" ön tanımı olmayan devletler mevcuttur. Kıbrıs Devleti de bunlar arasında olacak.
Peki bunun mala davara faydası nedir? Diyenleriniz olabilir. Bize karı nedir? Söylüyorum.
Nasıl Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tüm Kıbrıs üzerinde hak iddia ediyorsa, Kıbrıs Devleti de tüm Kıbrıs üzerinde hak iddiasına sahip olarak ismiyle bu iddiasını dile getirmiş olacaktır. Bu iki kelime koskoca bir iddiadır. Bu açıdan, bu isim, tüm ada üzerinde devam eden hak iddiamızın rumzu, remzi ve sembolüdür. Madem resmi bir ayrılma yok, madem uluslararası tanınma yok, öyleyse aynı adada iki hükumet ve tüm ada üzerinde iki ayrı hak iddiasını kabul edecekler. Kıbrıs Türk Devleti olsun? diyenlere de şunu söyleyeyim. Kıbrıs Devleti dediğinizde AYNI ALANA VE TOPRAKLARA DAİR dair alternatif bir egemenlik rumzunu tüm ada ve TÜM HALKI üzerinde iddia etmiş olursunuz. Kıbrıs Türk Devleti dediğinizde egemenlik alanınızı da kapsayıcılık iddianızı da bir millete indirir ve iddianızı bitirir bu. Zaten Kıbrıs Devleti dediğimizde Türk Devleti olduğunu herkes biliyor.
Ayrıca haritalarda Yeşil hat sınırıyla ayrılmış kısmı göstermemize de şu günden itibaren gerek yoktur.
#Kıbrıs Devleti hayırlı olsun!
World of Statistics
@stats_feed
The street price of a gram of cocaine:
🇦🇪 UAE: $286
🇸🇦 Saudi Arabia: $266
🇦🇺 Australia: $263
🇯🇵 Japan: $183
🇩🇿 Algeria: $157
🇭🇰 Hong Kong: $152
🇲🇦 Morocco: $112
🇬🇧 UK: $110
🇩🇪 Germany: $89
🇮🇳 India: $81
🇫🇷 France: $77
🇳🇱 Netherlands: $62
🇹🇷 Turkey: $44
🇵🇹 Portugal: $40
🇲🇽 Mexico: $14
🇧🇴 Bolivia: $6
World of Statistics
@stats_feed
Gasoline price (liter):
🇭🇰 Hong Kong: $3.06
🇸🇬 Singapore: $2.89
🇮🇸 Iceland: $2.39
🇳🇱 Netherlands: $2.34
🇩🇰 Denmark: $2.33
🇮🇹 Italy: $2.21
🇨🇭 Switzerland: $2.19
🇳🇴 Norway: $2.16
🇬🇷 Greece: $2.15
🇫🇷 France: $2.15
🇧🇪 Belgium: $2.12
🇫🇮 Finland: $2.10
🇩🇪 Germany: $2.10
🇦🇹 Austria: $2.05
🇸🇪 Sweden: $1.90
🇪🇸 Spain: $1.90
🇨🇿 Czechia: $1.82
🇭🇺 Hungary: $1.81
🇵🇱 Poland: $1.63
🇹🇷 Turkey: $1.44
🇲🇽 Mexico: $1.33
🇦🇺 Australia: $1.32
🇰🇷 South Korea: $1.32
🇨🇦 Canada: $1.28
🇯🇵 Japan: $1.26
🇿🇦 South Africa: $1.23
🇧🇷 Brazil: $1.21
🇬🇧 UK: $1.20
🇮🇳 India: $1.17
🇺🇸 USA: $1.01
🇵🇰 Pakistan: $0.96
🇨🇳 China: $0.95
🇦🇪 UAE: $0.82
🇳🇬 Nigeria: $0.80
🇦🇷 Argentina: $0.69
🇮🇩 Indonesia: $0.65
🇸🇦 Saudi Arabia: $0.62
🇷🇺 Russia: $0.57
🇮🇷 Iran: $0.36
🇪🇬 Egypt: $0.33
🇰🇼 Kuwait: $0.28
🇻🇪 Venezuela: $0.02
Bunu defalarca yazdım. Küreselleşme ve tek dünya devleti hayali çoktan bitti.Alıntı:
Abdullah Çiftçi
@abdullahciftcib
Fransa, Ermenistan’a askeri sevkiyat gerçekleştireceğini bildirdi.
Paris-Erivan arasında askeri anlaşma imzalandı. Anlaşma, Fransa Dışişleri Bakanı tarafından duyuruldu.
Anlamı?
Artık çok kutuplu bir dünya var.
Fransa, Afrika'dan cikacak, Akdeniz havzasina yerlesecek diye yazali enaz 7 sene oldu. Fransa; Kuzey Afrika, Guney Avrupa ve Turkiye'nin de bulundugu ortadogunun hegemonudur. Turkiye; Yunanistan, Bulgaristan, Gurcistan, Ermenistan ve Azerbaycan'in içinde bulundugu cografyanin bir alt hegemonu olmaya en yakin adaydir. Beceremezse ,Yunanistan'a verirler.
Ermenistan'a silah sevkiyati ve askeri anlasma Zengezur koridoru icin yapiliyor.
Hegemon, ortaasyaya acilan kapinin kontrolunu sadece Turkiye'ye birakmayacaktir.
Mesela Ingiltere, 100 yildan fazla dunyanin hegemonuydu ve Cebelitarik bogazini kontrol ederdi. Nasil?
Tam bogazin ustunde, kendine bagli bir ulke kurmustu: Cebelitarik.
Aynen Ruslarin Transdinyester bolgesi gibi.
Fransa, bir sekilde Zengezur koridorunda askeri bir üs olusturup, hukuken de soz sahibi olacaktir.
Yine bir baska ornek; Kibris'taki Ingiliz askeri üssü.
https://twitter.com/yirmiucderece/st...93743474462912
Linkte video var.Alıntı:
23 DERECE
@yirmiucderece
➖ "2 bin silahlı Selefi derneği var" demişti Cübbeli Ahmet: Emniyete ifade, 700 sayfalık bilgi notu ve belge verdiğini açıkladı!