-
Cemal Paşa suikasti
Cemal Paşa ile birlikte yaverleri Nusret ve Süreyya Beyler Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin Tiflis temsilcisi Ahmet Muhtar Bey’in verdiği yemekten çıktıktan sonra sokak köşesini dönerlerken pusu kurmuş meçhul kimselerin yaylım ateşi sonucu öldürülmüşlerdir.
https://i.hizliresim.com/P1zJEd.jpg
Cinayet 21 Temmuz 1922 gecesi saat 22:00 ’ye doğru kalaba lık bir cadde olan Büyük Petro Caddesi’nde işlenmişti. Almanya’nın o tarihlerdeki Gürcistan temsilcisi Hesse, bir Gürcü gazetesi olan “Prawda Grusii”ye dayanarak cinayet anını şöyle anlatmaktadır:
https://i.hizliresim.com/7aZ38L.jpg
“Cemal Paşa, Nusret Bey ile kol kola girmiş, Süreyya Bey’in arkasından yürüyordu. Şukovski (Shukowsky) Caddesi’nin köşesinde birden iki veya daha fazla adam ortaya çıkarak hiçbir şeyden haberleri olmayan Cemal Paşa ve Nusret Bey’i yaylım ateşine tuttular. Katiller o kadar hızlı davranmışlardı ki, Cemal Paşa ve Nusret Bey’in kendilerini savunmalarına hiç zamanları kalmamıştı. Hatta ikisi de yere yığıldığında kollarını bile birbirlerinden çözememişlerdi. İkisi de kaldırım üzerinde ayağa aldırılmaya çalışılırken can vermişlerdi.
https://i.hizliresim.com/v67WoA.jpg
İlk kurşunlar sıkılmaya başlandığında Süreyya Bey, yardım isteyen çığlıklarla, Sololaki (Ssololaki) Caddesi yönünde yaklaşık 50 adım koşmuş; ancak o da sırtından ağır yara aldığından yere yığılıp ölmüştü.
https://i.hizliresim.com/160OnB.jpg
Katillerin ateş etmesiyle birçok insan yaralandı; yaralananlar arasında, kaçan katilleri yakalamaya çalışan yakınlardaki bir itfaiye nöbetçisi ile yolda yürüyen bir bayan vatandaş da bulunuyordu.
https://i.hizliresim.com/r5vzda.jpg
İtfaiye nöbetçisi ağır yaralandığından birkaç saat sonra öldü. Ölenlerin cesetleri önce belediyeye ait Michael hastanesine kaldırıldı, sonra da Cemal Paşa ve yaverlerinin cesetleri Azerilerin yoğunlukta olduğu bir semtte bulunan Şah Abbas camiine götürüldü. 24 Temmuz’da yapılan cenaze törenine Alman, İtalyan, İran ve diğer bazı ülkelerin Tiflis temsilcilerinin yanı sıra yabancı tüccarlar da katılmışlardı. Sıkı bir soruşturma başlatıldı ve yaklaşık 30’a yakın kişi tutuklandı.”
https://i.hizliresim.com/nQo0GN.jpg
Her ne kadar Gürcü gazetesi “ sıkı bir soruşturmadan” ve 30 tutukludan bahsetse de cinayetin kalabalık bir caddede işlenmesine rağmen Cemal Paşa’nın katilleri, yakalanamamıştı
Şah Abbas camiindeki cenaze töreninde de Kafkas ordusundan Sovyet ve Gürcü bölükleri bando ve mızıka takımı hazır bulunmuş ve Ermenistan temsilcisi ile çok sayıda Komünist Parti yetkililerinin olması dikkatleri çekmişti.
Ayrıca cinayetten bir gün sonra başta Azerbaycan, İran ve Sovyetler olmak üzere bütün elçilikler Tiflis’teki Büyük Millet Meclisi temsilcisi Ahmet Muhtar Bey’e taziyelerini iletmişlerdi
Almanya’nın Moskova temsilcisi Radowitz’in, Tiflis temsilcisi Hesse’ye dayanarak 8 Ağustos 1922’de bildirdiğinegöre, cenazeler hemen gömülmemiş, Ankara’dan gelecek olan direktifler beklenmişti
Nitekim Büyük Millet Meclisi Hükümeti Başvekili Rauf Orbay, Cemal Paşa ve şehit olan iki yaverinin naaşlarının Erzurum’a naklini kararlaştırmış ve bu hususta ilgililere gereken emri vermişti.
https://i.hizliresim.com/JZBbYW.jpg
Şark Cephesi Kumandanı Kazım Karabekir Paşa da, 8 Ağustos 1922 günü Erkan-ı Harbiye Riyasetine başvurarak cenazelerin Erzurum’a getirilmelerini talep etmiş, bu talebi 12 Ağustos’ta kabul edilmişti
Neticede Cemal Paşa’nın kardeşi Kemal (Doğuluoğlu) Tiflis’e gitmiş ve cenazelerle birlikte Erzurum’a dönmüş, 28 Eylül 1922’de Cemal Paşa ve yaverleri Erzurum Şehitliği’nde defnedilmişlerdir
-
Topun ağzında olmak
“Topun ağzında olmak” deyiminin kaynağının İngilizlerin Hindistan’da bu yöntemle gerçekleştirdiği idamlar olduğuna dair çeşitli paylaşımlar olsa da bu deyimin doğrudan buna dayandığının tespiti güç.
https://i.hizliresim.com/5az6mA.jpg
Fakat aynı idam yönteminin İngiliz Hindistanı öncesinde de, biri Osmanlı İmparatorluğu olmak üzere, çeşitli ülkelerde yüzyıllardır uygulandığı görülebiliyor.
Örneğin, yine Hint yarımadası ve etrafında, Babür İmparatorluğu’nda, bu metodun İngilizler öncesinde de uygulandığını belirten kaynaklara rastlamak mümkün.
Yine Portekizliler de Brezilya’da aynı yönteme başvurmuşlar.
Osmanlı İmparatorluğu’nda da topun ağzına bağlanmak İngilizlerden çok önce bir idam yöntemi olarak kullanılmış. Örneğin 1596 yılında bir imamın oğlunu kaçıran bir yeniçerinin, Tophane’de ağzına bağlandığı bir topun ateşlenmesi suretiyle idam edildiği biliniyor.
Yine 1683 yılında Fransızların, Osmanlı’ya bağlı olan Cezayir (Algiers) şehrini bombalaması üzerine Osmanlı kaptanı Mezzomorto Hüseyin Paşa’nın, 26 Temmuz 1683 tarihinde, Fransız esirleri topun ağzından ateşleyerek karşılık verdiği bilinmekte.
https://i.hizliresim.com/dvEgZQ.jpg
İdam edilenlerden bir tanesi de Cezayir’deki Fransız konsülü Jean Le Vacher. Jean Le Vacher’in idamı Hollandalı ressam Jan Luyken tarafından 1698 yılında yukarıdaki gibi resmedilmiş.
-
Afyon ovasına inen süvari kolordusu
Yunan Ordusu İznik Gölünden-Uşak güneyine kadar çok güçlü savunma mevziileri yaptılar, savunma hattında sadece Ahır dağları kesimi çok sarp, yolsuz ve geçilmesi imkansız diye boş bırakıldı.
İşte bu geçitten Koca bir süvari kolordusu bir gecede Afyon ovasına düşmanın arkasına geçti
https://i.hizliresim.com/bVR7kV.jpg
Süvari Kolordusu’nun sol tarafında mevzilenmiş olan 6.Tümen’in akıncıları yöreyi çok iyi biliyorlardı. Fahrettin Paşa bu tümenin komutanı ile ilişki kurdu. Yapılan keşif ve inceleme sonunda, Ballıkaya denilen yerden, Sincanlı Ovası’na inilen dar, uçurumlu, gerçekten geçilmez gibi görülen bir keçi yolu olduğu öğrenildi.
25 Ağustos 1922 gecesi, henüz daha ordu taarruza başlamadan Süvari Kolordusu’nun 1.Süvari Tümeni tek sıra olup yöre köylülerinden birer kılavuz eşliğinde Ballıkaya’dan yola çıktı. Bu tümeni Kolordu Komutanı Fahrettin Paşa ve karargâhı izledi. Ardından diğer iki tümen, toplar, telsiz arabası ve diğer savaş malzemeleri takip etti
https://i.hizliresim.com/alRrN4.jpg
Ahır Dağı’nın kuzey eteğine yakın Yörükmezarı adlı köyde bir kadın küçük bahçesine yayılmış tavuklara yem veriyordu. Dağ yolundan gelen bir uğultu duydu. Uğultu büyüyerek yaklaşıyor, yer titriyordu. Köpekler havlamaktan vazgeçip sindiler. Tavuklar ürküp kümeslerine kaçtılar. Neydi ki bu? Birden dağın içinden kalpaklı süvariler çıkıverdiler. Kadın çığlığı bastı.
“Bizimkiler! Kemal’in askerleri!”
Baştaki subay seslendi. “Bacım, buralarda Yunan askeri var mıdır?”
Kadın cevap verdi. “Yok! Tokuşlar Köyü’ne kadar rahat. Yunan askerleri ondan sonra.”
Köylüler dışarı uğramışlardı. El sallıyor, sesleniyor, ağlıyor, dua ediyorlardı. Binlerce süvari, arkası kesilmeksizin sel gibi ovaya akıyordu.
Dar patikalarda, orman ve çalılıklar arasından yol alınarak, uçurum kenarlarından geçilerek zifiri karanlıkta yapılan bu zahmetli yürüyüş bütün gece sürdü. Çoğu zaman atlardan inilmiş, atlar yedeğe alınarak yaya yürünmüştü. Toplar askerlerin yardımı ile götürülebilmiş, fakat at arabasında taşınan kolordunun biricik telsizi ve tekerlekli topçu taburunun dört topu zorunlu olarak yarı yolda bırakılmıştı.
26 Ağustos 1922 sabahının ilk saatlerinde bütün güçlüklere rağmen öndeki 1.Süvari Tümeni’nin ilk atlıları, bütün gece süren yorucu bir yürüyüşten sonra yirmi kilometrelik dağ yollarını aşarak Sincanlı Ovası’na inmiş bulunuyorlardı. Yani bir bakıma Yunan işgal sahasının yirmi kilometre içine girilmişti
İbrahim Artuç, Büyük Taarruz, s.84-85, Kastaş Yayınevi, İstanbul, 2005
-
Üstadım, Yunanlılar, bu milletin atalarının bir zaman önce gemileri bir gecede karadan yürüterek Haliç'e indirdiğini unutmuş olmalı :)
Alıntı:
Originally Posted by
metin
Yunan Ordusu İznik Gölünden-Uşak güneyine kadar çok güçlü savunma mevziileri yaptılar, savunma hattında sadece Ahır dağları kesimi çok sarp, yolsuz ve geçilmesi imkansız diye boş bırakıldı.
İşte bu geçitten Koca bir süvari kolordusu bir gecede Afyon ovasına düşmanın arkasına geçti
-
5.Kafkas Tümeni 13.Alay şehitleri
-
İngiliz casusu Mustafa Sagir
İngiliz gizli servisi, Hint asıllı casusu Mustafa Sagir’i, Aralık 1920’de Ankara’ya gönderir.
https://i.hizliresim.com/P1A4Jb.jpg
Amaç Ankara’daki faaliyetleri takip etmek, fırsatını bulursa da direnişin lideri Mustafa Kemal Paşa’ya suikast düzenlemektir.
Hint Hilafet Komitesi adına İstanbul’a geldiğini belirten Sagir, burada bir de Türk-Hint Uhuvvet-i İslâmiye Cemiyeti’ni kurar.
Halkı kazanmak için yoksullara ve göçmenlere para ve gıda yardımında bulunur.
Milli Mücadele’ye destek vermek için geldiğini belirtir. Millicilere ulaşır.
Karakol Cemiyeti’ne de sızan Sagir, burada direnişçi birçok ismi tespit ederek İngilizlere bildirir ve bunların tutuklanmasını sağlar.
Ayrıca Saray mensuplarının direnişe destek verip vermediklerini de takip eder. Asıl amacı ise Ankara’ya gitmektir.
https://i.hizliresim.com/v6ldWD.jpg
https://i.hizliresim.com/163mOb.jpg
https://i.hizliresim.com/LlX75z.jpg
https://i.hizliresim.com/7apE3r.jpg
https://i.hizliresim.com/r5aBzz.jpg
-
Irak Cephesi Kahramanları
-
Nurettin Peker'in hatıraları
Küçük Zabit Mektebi’nden mezun olur olmaz Balkan Savaşı’na katıldı. Hemen ardından da, Çanakkale Savaşları’nda görev aldı.. Irak Cephesi’ne gitti. İngilizlere esir düştü. “Kemalist” olduğu gerekçesiyle Irak’tan Hindistan’daki esir kampına sürüldü. Esaretten işgal altındaki İstanbul’a döndü.
https://i.hizliresim.com/oXaPbk.jpg
İlk fırsatta Anadolu’ya geçip Kurtuluş Savaşı’na katıldı. Sakarya Savaşı’nda tekrar yaralandı. İnebolu’da, Adana’da, Halep’te ve sınır bölgelerinde görev yaptı. Adana ve İnebolu gezilerinde Gazi’nin güvenliğini sağladı.
Kurtuluş’tan sonra askerliği bırakıp yeni kurulan devlete sivil memur olarak hizmet etmeye devam etti.
Görevi gereği İkinci Dünya Savaşı’nda Karadeniz kıyılarına inen Alman savaş pilotlarıyla ilk teması o kurdu.
Bir kaza neticesinde Karadeniz kıyılarına çıkmak zorunda kalan Sovyet donanmasından denizcilerle üç ay geçirdi.
https://i.hizliresim.com/lq82Mb.jpg
https://i.hizliresim.com/V9G5kr.jpg
https://i.hizliresim.com/nQaVXl.jpg
https://i.hizliresim.com/v6ldO6.jpg
https://i.hizliresim.com/163m8p.jpg
https://i.hizliresim.com/LlX7BG.jpg
https://i.hizliresim.com/r5aBAN.jpg
-
büyük Yunanistan haritası
Yunan Rizopastis gazetesinde çıkan savaş karşıtlığı karikatürü. 14 Eylül 1920..
Küçük kız babasına "Açız, yiyecek bir şey getirdin mi" diye soruyor.
Babasının cevabı "Hayır ama büyük Yunanistan haritası getirdim."
https://i.hizliresim.com/pba4Yr.jpg
-
Ganimet
Yunan askerleri Sivrihisar muharebeleri sonrası ölülerden tüfek topluyor.1921
https://i.hizliresim.com/k9arYq.jpg
-
Yunan Ordusunun Bandırma'ya girişi.
Yunan Ordusunun Bandırma'ya girişi. 1919
https://i.hizliresim.com/NndVba.jpg
-
Yunanistan kralının Bandırma ziyareti.
Yunanistan Kralı Alexander'ın, Yunan işgali altındaki Bandırma'yı ziyareti.. 1920
https://i.hizliresim.com/alaqB4.jpg
-
Oğluna veda eden anne.
Yunan-İtalyan Savaşı'na giden oğluna elinde ikona tutarak veda eden yaşlı bir Yunan kadın - 1940.
https://i.hizliresim.com/YQaPj2.jpg
-
Yunanlılara esir düşen Osmanlı askerleri
Yunanlılara esir düşen Osmanlı askerleri 1912
https://i.hizliresim.com/8a3n9n.jpg
-
Köyden indim şehire 1974
Zeki Alasya ve Metin Akpınar “Köyden İndim Şehire” filminin çekimleri.
Kavaklıdere’deki eski İş Bankası Genel Müdürlüğü binası inşaatı, 1974
https://i.hizliresim.com/DYrX8o.jpg
-
Zeki Müren ve annesi Hayriye hanım Bursa Heykel de gezerken
Zeki Müren ve annesi Hayriye hanım Bursa Heykel de gezerken
https://i.hizliresim.com/mMalr8.jpg
-
Zincir Köprüsü Budapeşte
Zincir Köprüsü (Budapeşte) 18 Ocak 1945'teki bombalamadan sonra.
https://i.hizliresim.com/EmBlzz.jpg
-
Ruslara esir düşen sancak
87. Alay Komutanı Ali Lütfullah Bey sancak esir düşmesin diye patiskaya sarıp tümene gönderdi.
O gün son 20 askeri ile şehit düştü.
Ancak Erzurum'da depoda unutulan sancak Ruslara esir düştü.
https://i.hizliresim.com/LlXPga.jpg
-
Türk keskin nişancı.
Anzak mevzilerine yaklaşırken yakalanan kamuflaj yapmış bir Türk keskin nişancı. Gelibolu 1915
https://i.hizliresim.com/V9GpER.jpg
-
Japon imparatoru Hirohito
Japonya'nın 63 yıl boyunca (1926 - 1989) en uzun süre tahtta kalan imparatoru Hirohito, geleneksel sokutai kıyafeti içerisinde. 1928
https://i.hizliresim.com/nQaPEa.jpg
-
Arap yağmacılar tarafından talan edilmiş şehit mezarları
Arap yağmacılar tarafından talan edilmiş şehit mezarları Şubat 1918
https://i.hizliresim.com/v6lzZD.jpg
-
Arapgir, Malatya
-
Arap-İsrail savaşı
Arap-İsrail savaşı sırasında AK-47 tipi tüfeği ile siper içinde bekleyip Kur’an okuyan Mısırlı bir asker. 1973
https://i.hizliresim.com/LlXPQz.jpg
-
asker kıyafeti giymiş çinli çocuklar.
1937 yılındaki Çin - japonya savaşında ordu kıyafeti giymiş çinli çocuklar.
https://i.hizliresim.com/DYrXd1.jpg
-
Atlantik Duvarı normandiya savasi
1942 yılında Almanya tarafından savunma amaçlı olarak Batı Avrupa kıyılarına inşa edilen Atlantik Duvarı normandiya-savasi
https://i.hizliresim.com/mMalky.jpg
-
Atlantik Duvarı
1942 yılında Almanya tarafından savunma amaçlı olarak Batı Avrupa kıyılarına inşa edilen Atlantik Duvarı
https://i.hizliresim.com/EmBlR9.jpg
-
THK-5 ambulans uçağı
1944-1946 yılları arasında Türk Hava Kurumu Uçak Fabrikası'nda tasarlanan THK-5 ambulans uçağı
https://i.hizliresim.com/jgaJWG.jpg
İhraç Ettiğimiz İlk Yerli Uçağımız THK-5
1944-1946 yılları arasında Türk Hava Kurumu Uçak Fabrikası'nda tasarlanan THK-5A yurt dışına ihraç edilen ilk uçağımızdır.
THK-5A altı yolcu kapasiteli hafif nakliye uçağı olup , 1949 yılında Paris Air Show’a gönderilmiş ve büyük ilgi toplamıştır. Bu esnada
Danimarka’dan bir adet sipariş alınmıştır.Bu sipariş üzerine THK–5 Ambulans uçağı modelinin imalatına başlanmış ve Eylül 1951 tarihinde tamamlanmıştır.
https://i.hizliresim.com/26R790.jpg
İçinde hastalar için iki sedye ve bir sağlık görevlisi taşıyabilecek kapasitede tasarlandı. Danimarka'ya ihraç edilen uçak burada ambulans, posta uçağı olarak kullanılmış. Bir defaya mahsus olarak mahkum nakli amacıyla da kullanılmıştır.
https://i.hizliresim.com/Ba1XAj.jpg
18 Kasım 1961’de Aalborg Havalimanı’na inişi sırasında büyük kırım geçirmiş ve servis dışı kalmıştır.Gövdesi, 1962 yılında bir çocuk parkına dekor olarak yerleştirilmiş ve bir süre sonra yakılarak ortadan kaldırılmıştır.
-
1950'li yıllarda Boğaziçi Üniversitesi
-
ilk kadın subayımız İnci Arcan
1955 yılı Ağustos ayında Türk ordusuna ilk muvazzaf kadın subayların alınması kabul edilmişti.
Fotoğrafta, ön sırada ilk kadın subayımız İnci Arcan
https://i.hizliresim.com/NndVGO.jpg
-
1958 yılı İstanbul’da bir eczane iç mekan tasarımı
1958 yılı İstanbul’da bir eczane iç mekan tasarımı
https://i.hizliresim.com/alaqgz.jpg
-
1960 larda arabalarda plakçalar
-
Ankara’da bir paraşüt atlayışı
1960’lı yıllarda Ankara’da bir paraşüt atlayışı... Aşağıdaki nizami yerleşim Yenimahalle
https://i.hizliresim.com/8a3nXa.jpg
-
Atatürk'ün Burdur ziyareti
Bugün, Atatürk'ün 6 Mart 1930'da Burdur'a gelişinin yıl dönümü kutlanıyor.
Ancak Atatürk 6 Mart'ta Isparta'dan Antalya'ya giderken Burdurluları şöyle bir selamlayıp geçmişti.
Asıl ziyareti 12 Mart günü Antalya'dan dönerken olmuş ve şehirde bir kaç saat kalmıştı.
https://i.hizliresim.com/V9GEVB.jpg
https://i.hizliresim.com/k9aEJJ.jpg
-
Vecihi Hürkuş filminin arka planı
Vecihi Hürkuş'un hayatını anlatan " Vecihi Hürkuş Göklerdeki Kahraman" filminin arka planında neler yaşanmış?
Torunu anlatıyor:
https://i.hizliresim.com/Wqyq7Y.jpg
1-) Dedem Vecihi Hürkuş’un hayatının filme çekildiği ile ilgili bilgiyi Türkiye’de yaşayan araştırmacı Stuart Kline verdi. (Daha sonraki günlerde kendisinin yapımcıdan haberimiz olmadan para aldığını öğrendim.) Kendisi beni arayarak Seni yapımcıyla görüştürmemi istermisin?” dedi.
2-) Biraz sevinç ve şaşkınlık içinde “Evet, elbette.” dedim. Bir iki gün sonunda eşimle birlikte filmin yapımcısı olan “İlkem Şahin” beyin söylediği yerde buluşmak amacı ile İstanbul'a gittik.
3-) İlkem Şahin, bizimle tanıştığı için çok memnun olduğunu, dedemin öyküsünü duyduğunda çok heyecanlandığını ve o güne kadar kendisiyle ilgili hiçbir filmin çekilmemiş olmasına şaşırdığını belirterek, filmin çekimini gerçekleştirmekten büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.
4-) Ardından da “Zaten filmin çekimi aşağı yukarı %80 bitti, birkaç tane sahne kaldı, ondan sonra da montaja geçeceğiz” dedi. Donduk kaldık. Bize hiç bir şey sorulmadan, edilmeden, dedemin hayatını filme alıyorlar, hatta bitti sayılır diyorlar.
5-) Eşim bu arada “Bize dedemizle ilgili bir film çekmekte olduğunuz hakkında neden bilgi vermediniz?” sorusunu yöneltti. Bize büyük bir soğukkanlılıkla, “Neden bilgi vereyim ki? Sosyal medyada takip edebilirdiniz.” İlkem Bey bize “Neden bilgi vereyim ki?” diyor.
6-) “La Havle” çekerek görüşmeyi sürdürdük. Senaryoyu görmek istediğimizi belirttik, “Arkadaşlarım size temin ederler, yalnız sizden çok rica ediyorum, senaryoyu başkalarına vermeyin.” dedi. Fakat senaryoyu bize film çekimi tamamen bitince gönderdiler.
7-) Ardından da, bizi film setini görmek için bir adrese yönlendirdi. Kendisi bizimle gelme nezaketinde bile bulunmadı.
https://i.hizliresim.com/3636EA.jpg
8-) İlkem Bey’den ayrıldıktan sonra film setinde gerek yönetmen Kudret Sabancı, gerekse de ortak yapımcı Mehmet Çetin, bize gerek filmin çekimi, gerekse de sahneler ve dekorlarla ilgili bilgiler verdi. Hilmi Cem İntepe de çok büyük bir saygı gösterdi.
9-) Filmi izlerken de çok başarılı bir oyunculuk gösterdiğine şahit olduk. Fakat İlkem Bey’in setteki asistanı bizi mümkün olduğunca oyunculardan ve setten uzak tutmaya gayret gösterdi.
10-) İlkem Şahin bey bize, "film dedenizin tanınması için mükemmel bir proje olacak, senaryo mükemmel ve kesinlikle gerçek olaylar çarpıtılmıyor" dedi. Kendisiyle daha sonra tekrar görüştük senaryoyu yine alamadık.
11-) Kendisinden haklı olarak taleplerimiz oldu, kuzenlerim ve kardeşlerim adına. Bize bir çok sözler verdi. Maddi manevi çok sözler verdi. Fakat ne yazık ki en son görüşmemizde resmen bize "Dedenizi yüceltiyorum, daha ne istiyorsunuz?" gibi bir cevap verdi.
12-) Filmin galasına bile tabiri caizse kendimizi zorla davet ettirdik. Daha galada başladı bütün saygısızlıklar. Filmin kahramanı benim dedem; ben, kardeşlerim, kuzenlerim ve üyesi olduğum Vecihi Hürkuş Müzesi Derneği Başkanı Av. Bahadır Gürer gibi birinci derece yakınları
13-) olmamıza rağmen hiç bir saygı ve sevgiyle karşılanmadık. İlkem Şahin yanımıza gelmeyi bırakın, resmen kaçtı. Filmin oyuncularının, kimin hayatını oynadıklarından haberleri yok. Filmi izlediğimizde ise bir hayal kırıklığı ve bir üzüntü daha yaşadık.
14-) Film aslında iki zaman süreci içinde geçiyor. Birincisi Vecihi Hürkuş’un hayat hikayesi, gerçek bir yaşam, gerçek bir kahraman, gerçek bir mucit. Diğer yanda Vecihi ile ilişkilendirilen, gerçek olmayan, bir yandan da siyasal iktidara bir şekilde yaranmaya soyunan yapımcının
https://i.hizliresim.com/pbab60.jpg
15-) uydurduğu, zamanımızdan bir grubun içindeki bir genç erkek, Mehmet. Film Vecihi Hürkuş’un doğumu ile başlıyor ve süratle onu parçalanmakta olan Osmanlı İmparatorluğu’nun yaşadığı / ölmeye
16-) Vecihi yaralanıyor. Yaralıyken de gerçekte tanımadığı –filmde ise yakından tanıdığı ve saygı duyduğu Ratip Bey’in kızı Hadiye ile tanışıyor ve flörtleşmeye başlıyorlar.
17-) Bütün bunlar oldukça hızlı bir tempo ile geçerken, zamanımızdaki gençler Mehmet ile Selin’in aşk hikayesi oldukça ağdalı, Kemalettin Kamu öyküsü tadında dramatize edilmekte.
18-) Ardından http://1.ci Dünya Savaşı’nda yine Osmanlı İmparatorluğu’nun Basra cephesine geçiyoruz. Vecihi, burada gerçekte olduğu gibi bir motor teknisyeni olarak uçak bakımıyla ilgilenmekte.
19-) Yine süratle bir kaza oluşuyor ve Vecihi, yaralı olarak yine İstanbul'a, Ratip Bey'in ve kızı Hadiye'nin yanına ulaşıyor. Üstüne bir de pilot okuluna yazılıyor, pilot oluyor ve Rus cephesine tayin oluyor.
20-) Cephede çok başarılı oluyor ve hedef haline geliyor. Sonunda ise Rusların eline esir düşüyor ve senaryoya göre Azeri bir komutan yardımıyla kamptan kaçıyor. Hayır efendim. Hiçbiri doğru değil.
21-) Sevgili İlkem Bey zahmet edip aileden ve en önemlisi dernek Başkanımız Av. Bahadır Gürer'den yardım alarak biraz araştırsaydı ortaya böyle yalanlar ve yanlışlarla dolu bir film çıkmazdı. Daha sonra kız kardeşim kendisine ulaşarak bazı endişelerimiz olduğunu
https://i.hizliresim.com/3636W9.jpg
22-) ve ailenin telif hakkını ödemelerini istedi. Kardeşime çok saygısızca bir maille cevap vererek görüşmeyi reddetti. Bize telefon açarak (mesajları da hala bizde kayıtlı) "ben, dedenizi tanıttım, sizin yaptığınız çok ayıp,
23-) eğer istersem filmi kitaplığıma koyarım yayınlamam bile, çocuklarıma kalır cevabı verdi. Bir insan neden çocuklarına Hakkı olmadığı halde bir kahramanın hayatını film yapıp kitaplığında hatıra bırakır ki. Tabii ki böyle olmadı.
24-) Film yayınlandı, dvd ve film müzikleri satışa sunuldu. Bize göz dağı verip para benim siz kimsiniz ki demek istedi. Şimdi soruyorum size; film çekilirken hiç bir izin almayan, hiç bir sözleşme yapma gereği duymayan,
25-) aileyi yok sayan, ve en önemlisi bize hayatını anlatan kitaba uygun bir senaryo ile kahraman Vecihi'yi tanıtacağız diyerek ve maddi manevi sözler verip daha sonra sizi tanımam diyen, tamamen texas kovboy filmine çevirilen Vecihi Hürkuş'un hayatı ile
26-) karşımıza çıkıp boynumuzu büken İlkem Şahin'den mirasçılar olarak verdiği sözleri hiç bir şekilde tutmaması konusunda hakkımızı aramak ve dedemin hayatını gerçekçi olarak yansıtmadığı için utanması gereken biz miyiz?
27-) Kaldı ki daha önce iki Tv kanalı dizisinde dedemle ilgili aslı astarı olmayan, tamamen kendilerine göre yarattıkları bir Vecihi tanıtıldı. Peki bu adaletsizliğin karşısında ailenin uğradığı mağduriyetin giderilmesi için yanında kim durur, kim yardımcı olur?
28-) Kimse .... Dedemin hayatını ise tamamen ticari amaçlarla değiştirerek lanse eden İlkem Şahin film sponsorları, reklamcılardan, filmin gişesinden ve en sonunda filmi bir TV kanalına satarak ziyadesiyle karşılığını aldı.
https://i.hizliresim.com/NndnZO.jpg
29-) Fakat haklı olarak biz de hakkımızı ve verilen sözlerin tutulmasını istediğimizde "UTANMIYOR MUSUNUZ?" cevabını aldık.
30-) Evet, dedemin hayatını film yapan, hatta izin alma gereği bile duymayan bu yapımcıdan haklarımızı istedik, hala da istiyoruz. Ama maddi olarak değil daha çok manevi olarak istedik.
31-) Yani bize dedemin tanıtımıyla ilgili projeler yapacağı, en önemlisi tanıdığı iş adamları olduğunu ve bu insanları bizimle tanıştırarak bir iş imkanı sağlayacağına söz veren İlkem Şahin sonra bizi tanımadı bile.
32-) Bırakın teşekkür etmeyi ne maddi, ne de manevi olarak verilen sözlerin hiç biri tutulmadı. Sizce kim utanmalı.? Olayları mümkün olduğunca kısaca yazdım.
https://i.hizliresim.com/alalzz.jpg
33-) Yaşadığımız mağduriyeti biz ve bizim gibileri hiçe sayan insanları herkes bilsin. Ben ve ailem bu konuda herkesden yardım bekliyoruz. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığına dilekçe yazacağız.
34-) Devletimiz ve Devlet büyüklerimizden yardımlarını ve desteklerini dileyeceğiz. Sizlerden de desteklerinizi bekliyoruz. Teşekkür ederiz.
Şarman ailesi.
Sayın @Kismetsarman ın paylaşımından alıntıdır.
https://i.hizliresim.com/YQaQg6.jpg
BENİM NOTUM: Bu paylaşımın altında yapılan yorumları okuduğumda;
Eğer senaryo yazımında yada bilgi-belge anlamında katkınız yoksa film hakkında da herhangi bir hakkınız olmuyor.
Sorun sadece Kısmet hanımın sorunu değil, Demek ki kişisel haklar konusunda genel bir sıkıntı var.
Anladığım kadarıyla, yarın benimde bir yakınım hakkında bir filmi yapılsa, kimse dönüp bana yada ailesine sormayacak..
İlginç geldi bana.. O yüzden paylaştım.
-
Türk idaresi isteyen Halepliler
1948 yılından bir gazete haberi
Halep'te yaşayan Arap ve Türkmenler şehir merkezinde bir gösteri düzenlemişler ve Halep kalesine Türk bayrağı çekmişlerdir
https://i.hizliresim.com/YQaQpk.jpg
-
1960 Darbesi öncesi dürtülen halk
1960 Darbesi öncesi dürtülen halk.. :)
https://i.hizliresim.com/8a3a51.jpg
-
çiçek hastalığının tesiri.
1960'larda aşısı geliştirilmeden önce çiçek hastalığının tesiri.
Bütün dinlerin hepsi birden, bu hastalığın aşısını bulan kafir kadar insanlığa faydası olmamıştır
https://i.hizliresim.com/mMaMp4.jpg
-
Beni zıvanadan çıkarma
1960'lı yıllar Tophane. Polisin içinde olduğu metal korumanın adı zıvana
"Beni zıvanadan çıkarma" lafı nerden geliyor diye merak edenlere
https://i.hizliresim.com/EmBmNg.jpg
-
1962 yılında İstanbul’da bulunan kara araçlarının dökümü
1962 yılında İstanbul’da bulunan kara araçlarının dökümü
https://i.hizliresim.com/jgagpW.jpg
-
Denize dökülen amerikan askerleri
1969 yılında Amerika'yı protesto eylemleri sırasında İstanbul'da bulunan 6.filoya bağlı Amerikan askerinin denize atıldıktan sonra kurtarılma anları
https://i.hizliresim.com/ZXaXp3.jpg