ekonomide yeni donemde SADECE Baskanin dedigi olacak. O yuzden bakanlarin ne yaptigini pek bir onemi yok.
Bunun icin Cumhurbaskanin EKONOMI BasDanismani CEmil Ertemin yazilarini okudum, ORada yalniz kotu bir ibare var. ARTIK KAmu bankalari yeni donemde diger bankalar gibi yuksek KAR elde etmeye deil, KAMU yararina calisacaklar diyor. Yani Yeni donemde Artik Yuksek KARLI kamu bankalari olmayacak. EV Kredileri icin verilen 0.98 lik zararina krediler bunun bir ornegi. Bunun baska turlu devamlari da gelecek,
2. OLARAK bir kriz ongoruyor ama bunun yeniden Turkiyeyi teget gececegini soyluyor.
KENDISI siradan biri deil. Cumhurbaskani Ekonomi DANISMANI :
rneğin, ekonomide kimlerin bakan olacağının bu kadar yoğun tartışılması çok anlaşılır değil.
Çünkü bakanlık yeni sistemde mazruf değil zarf.
O çok söylenen söz gibi; zarfa değil mazrufa bakınız;
çünkü zarf kıymetini mazruftan alır.
Burada mazruf, milletin demokratik seçimidir; yani başkanın milletten aldığı demokratik yürütme yetkisidir.
Bu anlamda yeni sistemde siyasi olan bakanlıklar değil,
başkanın iradesi doğrultusunda şekillenecek yapılardır.
Eski sistemde bakanlar, seçilmiş meclis üyelerinden oluşuyordu ve
bürokratik güçlerini doğrudan kendi seçmenlerinden alıyorlardı.
Şimdi böyle bir şey yok. Bakanlıklar, doğrudan siyasi iradenin
(Başkanlığın) siyasi hedefleri doğrultusunda hareket ederler,
dolayısıyla amaç olarak buraya bağlıdırlar; ancak,
kendi icra alanları için bu amaç uygunluğunda araçlar geliştirmek konusunda bir “bağımsızlıkları†vardır.
Dolayısıyla, yeni sistemde, bakanlar atanmış bürokratlardır.
2009 yilinda gibi beklenen Kuresel KRIZ CIKACAK
Başta Avrupa olmak üzere, dünyanın gelişmiş ülkeleri bu zorlukları, mikro (şirketler ve hane halkları) ve
makro bazda (işsizlik, kamu ve genel borçluluk, büyüme sürdürülebilirliği) aşma kapasitesine artık sahip değiller.
Yaşlanan nüfus nedeniyle talep bileşenleri zayıf ve yüksek teknoloji yanlısı değil.
Ayrıca bu ülkeler, en önemlisi olarak, teknoloji rantı ayrıcalıklarını yitirdiler.
Oysa Türkiye, bu başkanlık sistemi öncesi de uzun bir süredir hem mikro hem de makro bazda bu yeni dönemin altyapı yatırımlarını yaptı.
Şimdi de bu yatırımları daha etkinlikte ve daha yüksek verimlilikte devam ettirecek başkanlık sistemine adımını attı.
Türkiye’nin dinamik nüfus yapısı da yüksek ve yaygın teknolojiyi talep ediyor;
bu anlamda Türkiye, gelişmiş ülkelerin yakın zamanda yaşayacağı zorlukları yaşamayacak.
Yani bize kriz, tıpkı 2009’da olduğu gibi, teğet geçecek.
Devrim gibi adımlar!
Çünkü yeni başkanlık sistemi, dışa tam açık, rekabetçi dinamik ve dış yatırımları, her düzeyde, çekecek siyasi ve ekonomik ortamı hızlı bir şekilde
oluşturacak/oluşturmaya da başladık.
Türkiye ise tıpkı, 2008 krizinin başlangıç yıla olan, 2009 ve sonrasında olduğu gibi bu çalkantılardan uzak kendi güvenli yolunu çiziyor.
Seçimlerden sonra gündeme gelecek olan Başkanlık Sistemi, yatırım yapılabilirlik katsayısını, bürokrasiyi azaltarak en üst seviyeye çıkartacak.
Merkez Bankası’nın ve diğer bağımsız iktisadi kurumlarımızın yolu ise bellidir. Para politikaları konusunda en ufak bir belirsizlik yoktur.
Maliye politikaları ise bellidir ve bütçe olarak Türkiye, dünyanın en sağlam bütçe gerçekleşmelerine sahiptir.
erecelendirme kuruluşlarının ve onlara eşlik eden tetikçilerin manipülatif raporları ile bugün Türk banka sisteminin borsada da değerlenmesi çok alt düzeylere inmiştir. Marka ve defter değerlerini hiç yansıtmayan çarpan oranlarıyla fiyatlanan banka hisselerinin biz önümüzdeki günlerde çok hızlı değerleneceğinin tahmin ediyoruz. Çünkü bu alanda seçimlerden sonra sistemi daha da iyileştirecek, güvence altına alacak reformlar gelecektir.