-
James Stewart, Charlton Heston ve Betty Hutton’in rol aldigi romantik drama Harikalar Sirki (The Greatest Show on Earth), 10 Ocak 1952’de New York’ta gosterime girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....2MjE@._V1_.jpg
https://www.oldtimeradiodownloads.co...-heston-16.jpg
-
Cezayirli yazar Yasmina Khadra’nin dogum gunu ( 10 Ocak 1955)
“Bildigimizi saniyoruz. O yuzden tedbiri elden birakiyor ve her sey yolundaymis gibi davraniyoruz. Zamanla, olaylara gereken onemi vermiyoruz. Kendimizi guvende hissediyoruz. Daha ne isteriz ki? Hayat da sans da bize gulumsuyor, seviyoruz ve seviliyoruz. Hayallerimizi gerceklestirebiliyoruz. Her sey mukemmel... Sonra sessiz sedasiz, gok kubbe ustumuze cokuyor. Ancak oldugumuz zaman farkina variyoruz ki hayat, butun hayatimiz -inisleri, cikislari, huzunleri mutluluklari, yeminleri ve basarisizliklari- bir orumcek agi kadar ince ve gorunmez bir ipe bagli. Aniden en kucuk bir gurultu bizi urkutuyor ve hicbir seye inanmak istemiyoruz. Butun istedigimiz, gozlerimizi kapatmak ve hicbir sey dusunmemek.” Saldiri
https://images-na.ssl-images-amazon....1-YtnBtw9L.jpg
“On croit savoir. Alors on baisse la garde et on fait comme si tout est au mieux. Avec le temps, on finit par ne plus prêter attention aux choses comme il se doit. On est confiant. Que peut-on exiger de plus ? La vie nous sourit, la chance aussi. On aime et on est aimé. On a les moyens de ses rêves. Tout baigne, tout nous bénit... Puis, sans crier gare, le ciel nous tombe dessus. Une fois les quatre fers en l’air, nous nous apercevons que la vie, toute la vie - avec ses hauts et ses bas, ses peines et ses joies, ses promesses et ses choux blancs - ne tient qu’à un fil aussi inconsistant et imperceptible que celui d’une toile d’araignée. D’un coup, le moindre bruit nous effraie, et on n’a plus envie de croire à quoi que ce soit. Tout ce qu’on veut, c’est fermer les yeux et ne plus penser à rien.”
“Her zaman denize bakmalisin. O, bize yalan soylemeyi bilmeyen bir ayna gibidir. Ben arkama hic bakmamayi boyle ogrendim. Onceleri omzumun uzerinden arkama dogru goz attigimda, huzunlerimi ve sevinclerimi hic dokunulmamis halde buluyordum. Hayattan zevk almama engel oluyorlardi, anliyor musun? Kullerimden yeniden dogma sansimi ziyan ediyorlardi.”
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...PbWC3k2Dq7bCO7
"Il faut toujours regarder la mer. C’est un miroir qui ne sait pas nous mentir. C’est aussi comme ça que j’ai appris à ne plus regarder derrière moi. Avant, dès que je jetais un coup d’œil par-dessus mon épaule, je retrouvais intacts mes chagrins et mes revenants. Ils m’empêchaient de reprendre goût à la vie, tu comprends ? Ils gâchaient mes chances de renaître de mes cendres."
-
Ispanyol Dili Kraliyet Akademisi asil Uyesi ve Ispanyol yazar Antonio Muñoz Molina’nin dogum gunu (10 Ocak 1956)
"Kimse kim oldugunu bilmez. Tek basina yolculuk ediyorsan ya da seni kimsenin tanimadigi bir sehrin sokaklarinda dolasiyorsan hic kimsesindir, kimse senin sikintinin ve istasyon kahvesine bakisindaki gerginliginin nedenini anlayamaz." Sefarad
https://2.bp.blogspot.com/-koMz-Vi0V...0/DSC02325.JPG
“Si viajas solo en un tren o caminas por una calle de una ciudad en la que nadie te conoce no eres nadie: nadie puede averiguar tu angustia” porque “la parte más onerosa de nuestra identidad se sostiene sobre lo que los demás saben o piensan de nosotros.”
"Ne gariptir ki, tecrubenin bu ozelligi, benzerlerimizle, bizden once yasadiklari veya henuz dogmadiklari icin hic goremeyecegimiz, bizden habersiz suc ortagimiz olacak kadar bize benzeyen kadin ve erkeklerle aramizdaki en guclu, ortak baga donusur sonunda. Bu kisilerin bazilari, bizimle ayni cagda yasar, hatta belki ayni kentin havasini teneffus eder; buna ragmen, onlarla hic karsilasamayacagimiz icin, oluler ve henuz dogmamislar kadar uzagimizdadirlar." Emevilerin Kordobasi
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...F4z75PXqDK65u3
"Paradójicamente, esa singularidad de la experiencia acaba volviéndose el vínculo más poderoso y común con nuestros semejantes, con quienes se parecen tanto a nosotros que son nuestros cómplices sin que lo sepamos, mujeres y hombres a los que nunca veremos porque vivieron antes que nosotros o porque no han nacido. Algunos de ellos viven en nuestro mismo tiempo y acaso respiran el aire de la misma ciudad, y sin embargo nos son tan lejanos como los muertos y los no nacidos, porque no los llegaremos a encontrar.”
-
1945 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Silili sair (Lucila de María del Perpetuo Socorro Godoy Alcayaga) Gabriela Mistral’inolum yildonumu (10 Ocak 1957)
https://usercontent1.hubstatic.com/5855508_f520.jpg
Ciplak yatiyor gece
dagla deniz arasinda.
Ama besik sallayan ben
yalniz degilim!
Ciplak uzaniyor gok
ve dusuyor ay denize.
Ama seni bagrina basan ben
yalniz degilim!
Ciplak yatiyor dunya
ve ten huzunlu.
Ama seni sarmalayan ben
yalniz degilim!
https://elegomata.files.wordpress.co...4/la-manca.jpg
Bir midye kapiverdi serce parmagini,
midye kumlara dustu,
deniz kumlari yuttu,
balina avcisi tuttu onu denizde,
balina avcisi Cebelitarik'a geldi,
Cebelitarik'da turku cigirdi balikcilar:
"Duyduk duymadik demeyin, denizden
parmagini cikardik kucuk bir kizin,
sahibi kimse gelsin alsin!"
Bir tekne verin bana, gidip alayim,
tekneye bir kaptan verin,
kaptana aylik verin,
kentten toplayin kaptanin ayligini:
kuleleri, alanlari, tekneleri var Marsilya'nin,
butun dunyanin en guzel kenti
guzel olur mu hic parmaksiz bir kizla,
balina avcilari susmak bilmiyor,
beklesip duruyorlar Cebelitarik'da.
-
Dedektif romanlari ve kisa oykuleri ile taninan Amerikali polisiye yazari (Samuel) Dashiell Hammett’in olum yildonumu (10 Ocak 1961)
"Ates ettim.
Iki elini gobeginin uzerine kavusturdu, iki buklum olup halinin uzerine devrildi.
Isin bu kadari tamamdi. Ama bu her sey bitmis demek, degildi. Beni hala tutan kaim iplere asilirken,
neler olacaginihesaplamaya calisiyordum.
Kiz bonolari yurutup divanin altina gizlemisti, orasi kesindi. Ben kurtulmadan donup almak niyetindeydi. Ama Hook daha once donmustu ve kiz planinidegistirmek zorundaydi simdi. Buyuk bir olasilikla bonolarin yerini Hook'un degistirdigini soyleyecekti. O zaman ne olacakti? Bir tek yanit vardi, bonolari almak icin Tay donecekti, birlikte doneceklerdi. Tay artik silahli oldugumu biliyordu, ama bonolarin yuz bin dolar degerinde oldugunu soylemislerdi. Geri donmelerine yeter de artardi bu.
Son iplerden de kurtulup divana saldirdim. Bonolar altindaydi, kalin lastik bantlarla sarilmis dort koca paket. Paketleri kolumun altina SIKISTIRIP kapinin yakininda olmekte olan adamin yanina gittim. Tabancasi bacaklarindan birinin altindaydi. Cekip aldim, ustunden atlayarak karanlik koridora girdim. Sonra durup dusundum.” Turk Sokagi’ndaki Ev
https://4.bp.blogspot.com/-wL8jYyOWU...2BOp%2B600.jpg
"I fired.
He caught both hands to his belly, bent double, and slid out across the carpet. That was over.But that was far from being all. I wrenched at the plush ropes that held me, while my mind tried to sketch what lay ahead.
The girl had switched the bonds, hiding them under the couch—there was no question of that. She had intended coming back for them before I had time to get free. But Hook had come back first, and she would have to change her plan. What more likely than that she would now tell the Chinese that Hook had made the switch? What then? There was only one answer. Tai would come back fort he bonds—both of them would come. Tai knew that I was armed now, but they had said that the bonds represented a hundred thousand dollars. That would be enough to bring them back!
I kicked the last rope loose and scrambled to the couch. The bonds were beneath it: four thick bundles, done up with heavy rubber bands. I tucked them under one arm, and went over the man who was dying near the door. His gun under one of his legs. Ipulled it out, stepped over him, and went into the dark hall. Then I stopped to consider.”
-
1984 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Cekoslovakyali yazar, sair ve gazeteci Jaroslav Seifert’in olum yildonumu (10 Ocak 1986)
O guzel gunler
hani kent bir zara, bir yelpazeye, bir kus turkusune
ya da deniz kiyisindaki bir tarak kabuguna benzer
– elveda, elveda guzel kizlar
bugun tanismistik
bir daha gorusmeyecegiz hic.
O guzel Pazar gunleri
hani kent bir topa, bir iskambil kagidina, bir okarinaya
ya da sallanip duran bir cana benzer
– gunesli caddelerde
opusurdu golgeleri gelip gecenlerin
ve birbirlerini tanimadan gecip giderdi insanlar.
O guzel aksam saatleri
hani kent bir gule, bir satranc tahtasina, bir kemana
ya da aglayan bir kiza benzer
– domino oynamistik
kara noktali taslarla, bardaki o zayif kizlarla
dizlerine bakarak
jartiyerlerinin ipek birer tac gibi susledigi
iki kuru kafayi andiran bir deri bir kemik dizlerine
umarsiz kralliginda askin.
https://images.gr-assets.com/books/1...64l/905341.jpg
Those beautiful days
when the city resembles a die, a fan and a bird song
or a scallop shell on the seashore
– goodbye, goodbye, pretty girls,
we met today
and will never meet again.
The beautiful Sundays
when the city resembles a football, a card and an ocarina
or a swinging bell
– in the sunny street
the shadows of passers-by were kissing
and people walked away, total strangers.
Those beautiful evenings
when the city resembles a rose, a chessboard, a violin
or a crying girl
– we played dominoes,
black-dotted dominoes with the thin girls in the bar,
watching their knees,
which were emaciated
like two skulls with the silk crowns of their garters
in the desperate kingdom of love.
-
James Gandolfini'nin gangster Tony Soprano karakterine hayat verdigi The Sopranos dizisi HBO Tv kanalinda 10 Ocak 1999’da basladi.
https://benhenleysmith.files.wordpre...os_stern01.jpg
https://pbs.twimg.com/media/DbUVnZAV...jpg&name=small
"Eski bir Italyan atasozu vardir: 'Bir kere sicip sivazladin mi, iki disini kaybedersin.' / Come dice un vecchio detto italiano, 'sbagli una volta perdi due denti.' "
-
Siir, roman, hikaye, deneme, tiyatro, gunce gibi pek cok edebi turde eserler ureten, cok yonlu Turk yazar Necati Cumali'nin olum yildonumu (10 Ocak 2001)
Gunaydin tavuklar, horozlar
Artik memnunum yasamaktan
Sabah erkenden kalktigim zaman
Siz varsiniz;
Gunduz, isim var, arkadaslarim,
Gece, yildizlar var, karim var,
Gunaydin tavuklar, horozlar!
https://cdn1.dokuzsoft.com/u/ilknokt...5787d969f1.jpg
Good morning chickens
Good morning roosters
I feel so happy with my life.
In the morning when I get up
I have greetings from you.
During the day I have my work
I have my friends.
And at night I have the stars
But best of all my lovely wife.
Karartarak kanatlari altinda,
Bir uctan bir uca bozkiri,
Konar gecenin kusu
Daglari gagalar ara sira,
Dinler karni altinda,
Yerin atardamarini.
Basini kaldirip baktikca,
Erir gozlerinde yildizlar,
Akarlar karanliga
https://cdn1.dokuzsoft.com/u/cumhuri...1573558321.jpg
The night-bird settles,
under her wings
the stepe darkens from end to end.
Now and then she pecks at the mountains.
Under her belly she hears
The arteries of the earth.
When she looks up
The stars in her eyes dissolve
And flow into darkness.