halihazırda satılan benzinin 6.26 ya da mazotun 5.70 tl.lık fiyatı içinde ötv yok mu ki..?
petrol ürünlerindeki ötv devlet tarafından karşılanıyor olsun, tanımlama yanlış..
Printable View
halihazırda satılan benzinin 6.26 ya da mazotun 5.70 tl.lık fiyatı içinde ötv yok mu ki..?
petrol ürünlerindeki ötv devlet tarafından karşılanıyor olsun, tanımlama yanlış..
Görünen köy kılavuz istemez.
Büyümede ısrarcı olunduğu herkes tarafından açıkça anlaşılmıştır. Dışarıdan yeni kaynak temini giderek zorlaşıyor ve maliyeti de yükseliyor. Açıklanacak eylem planları ve OVP da büyüme hedeflerine yönelik olacaktır. Bu da daha çok teşvik (kamu gelirlerinde kayıp, parasal teşviklerle transfer harcamalarında artış), parasal, mali genişleme ve daha çok enflasyon demek.
Faizlerde artış istenmediği şimdiye kadar anlaşılmış olmalı. Bu durumda TL'de değer kayıpları, döviz kurlarında yükseliş kaçınılmaz görünüyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Güney Afrika ziyareti sırasında gazetecilere ABD'li rahip Brunson krizine ilişkin açıklamalar yaptı. Brunson krizi nedeniyle ABD'ye "Biz göbeğimizden Amerika'ya bağlı değiliz" ifadelerini kullanan Erdoğan, "Brunson'u hiçbir zaman pazarlık konusu yapmadık" dedi.
https://tr.sputniknews.com/turkiye/2...URL_shortening
ilk cümlenizi okursanız tanımın yanlış olduğunu anlarsınız
devlet tarafından karşılanan ötv, fiyat artışından kaynaklanan kısmıdır
sağlamasını da şöyle yapabiliriz, eğer petrol fiyatı 50 dolara düşseydi
devlet tarafından karşılanan herhangi bir meblağ da söz konusu olmayacaktı
Viop başlığında Deniz 43 nick ile yazan ve degerli paylasımlari olan ark.yazısını alıntıladım.
Eksi büyüme beklentim var ama TUİK'in yayınladığı verileri ,başta enflasyon işsizlik ve gsyih verileri olmak üzere güvenilir bulmuyorum,güvenilir bulduğum tek verileri dış ticaret dengesi verileri,onu da dünya ticaret örgütü üzerinden doğruluğunu denetlemek mümkün olduğu için güvenilir sayabiliyoruz.TUİK,örneğin ABD'nin BLS'si gibi bağımsız ve özerk yönetilen bir kurum değil.Buna karşı bağımsız olmamasına rağmen Hazine'nin ve kanun nezdinde bağımsız olan Merkez Bankasının yayınladığı verileri güvenilir bulduğumu daha önce de yazmıştım.(Merkez Bankasının hesaplamasını doğru bulmadığım tek verisi reel efektif kur tabloları ,onu da niye yanlış bulduğumu daha önce nedenleriyle yazmış ve forumda kendi hesaplamamı sunmuştum)
TUİK'in yayınladığı veriler içinde özellikle gsyih hesaplamasındaki tutarsızlıkları forumda hem kendim yazdım hem de ülkemizin önde gelen saygın ekonomistlerinin ciddi eleştirilerini buraya alıntı yaptım.Hem prensip hem de ölçme hataları var,çapraz kontrolda uyumsuzluklar ortaya çıkıyor.
En yakın örnek TUİK'in yayınladığı sanayi üretimi rakamları ile,bağımsız bir kurum tarafından yayınlanan Markit PMI rakamları arasındaki uyumsuzluk.Normal koşullar altında sanayi üretimi PMI'ı takip eder hep,zira, PMI endeksi sanayi üretiminin öncü göstergesidir.PMI İmalat'a göre Nisan'da ve Mayıs'ta ve Haziran'da sert (50,0 altı) küçüldük,ama TUİK'in sanayi üretimi başka telden çalıyor.
Ekonomideki gidişatı takip etmek açısından bağımsız meslek örgütlerinin raporlarını önemsiyorum orada da durum şöyle:
************************************************** **********************************
Otomobil
https://www.dunya.com/sektorler/otom...-haberi-422490
Türkiye'de toplam otomotiv üretimi yılın ilk yarısında 2017'nin aynı dönemine göre yüzde 3 azalarak 843 bin 193 adet oldu. Söz konusu dönemde otomobil üretimi ise yüzde 7 azalarak 557 bin 269 adet olarak gerçekleşti.
Toplam üretim haziran ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7 azalarak 131 bin 194 adet olarak gerçekleşti. Haziranda toplam ihracat yüzde 5 gerileyerek 109 bin 695 adede düşerken, iç pazardaki daralma yüzde 39'a ulaştı.
Beyaz eşya
http://beyazgazete.com/video/webtv/e...du-571433.html
Beyaz eşya sektörü 2018 yılının ilk 6 aylık (Ocak-Haziran) döneminde yüzde 0,9 oranında küçüldü. Alt bilenlerde ise ihracat yüzde 5,4 oranında artarken iç pazarda yüzde 15'lik bir küçülme gerçekleşti.
Konut
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBulte...16179?id=27754
Yapı ruhsatı verilen yapıların yüzölçümü %32,9 azaldı.
2 Milyonu aşkın konut stoku satılmayı beklerken sektörün yavaşlaması kaçınılmaz.
Bu sektörlerin tamamında gerileme ikinci çeyrekte hız kazandı.
Krediler
Özel sektör banka kredilerinde sert frene basıldı.Geçen yıl sonunda 713.595 milyar tl olan özel banka kredileri Mayıs sonu itibariyle sadece %7.97 artarak 770.450 milyar tl'ye çıkabildi ve yıllar sonra ilk defa %9.17 enflasyon oranının gerisinde kalarak reel olarak küçüldü.
************************************************** *************************************
Ekonomideki yavaşlama ve küçülme taşıyıcı temel sektörlerde net bir şekilde gözüküyor.Ödemelerde vadeli çeklerin süresinin 2 yıla kadar çıkması büyük sıkıntı,kurlarda ve faizlerde sert yükselme nedeniyle öz kaynağına göre çok yüksek kaldıraç kullanarak aşırı borçlanan şirketlerde büyük sıkıntı var.Büyük birkaç şirketin batması durumda bunlardan alacaklı aralarında sağlamların da olma ihtimali olan ,çok sayıda küçük şirketi de peşinden sürükleme tehlikesi var.Küçülen ekonomide nakit yaratmakta zorluk çekecek şirketlerin borçlarını da ödemeleri çok daha zor olacak.
Kısaca önümüzdeki sonbahardan itibaren dış konjonktörün de kötüleşmesi,dışarıdan borç bulmanın da daha zorlaşacağı ve maliyetinin yükseleceği bir dönemde bir yandan yüksek enflasyon ve cari açık da varken zor bir döneme gireceğiz.
Muhakkak içinde sert bir kemer sıkma politikası ve yapısal reformların da yer aldığı kapsamlı bir ekonomik programı hayata geçiremezsek her şey daha kötüye gider.
Benim uzun vadeli projeksiyonumda eğer gerekli tedbirler zamanında alınmaz ise Türkiyenin gelecek yılın son çeyreği ile 2020 yılının ilk çeyreği arasında bir dönemde Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizine gireceği gözüküyor.Bu krizden 1994 ve 2001 de olduğu gibi kısa zamanda da çıkamayacağız,yıllarca hem ekonomi küçülecek hem de yüksek enflasyon olacak.
Niye bu tarih dilimi içinde,çünkü:
-Fed bu tarihe kadar bilançosunu 1.05 trilyon dolar küçültmüş,politika faizini %3'ün üzerine çıkarmış ABD 10 yıllık tahvilleri %4'lere gelmiş olacak.
-Daha önce blogumda yazmıştım:
https://www.ft.com/content/ec3c6562-...d-d8b934ff5ffa
US tax reform drains more dollars from global economy than Fed
Data show embattled emerging markets cannot simply blame QE retreat for their plight
US tax reform drains more dollars from global economy than Fed
Data show embattled emerging markets cannot simply blame QE retreat for their plight
US companies repatriating profits drained more dollars from global markets in the first quarter of the year than did the Federal Reserve's actions to shrink its balance sheet, according to data that suggests embattled emerging markets cannot simply blame the Fed for their plight.
The Fed reduced its stockpile of bonds, amassed under quantitative easing, by an annual rate of $160bn in the first three months of the year as it continued unwinding its crisis-era stimulus.
However, data published by the central bank shows that foreign earnings held by companies abroad fell at a much steeper annual rate of $633bn in the same period, after rising by $235bn in 2017.
Steven Blitz, an economist at the consultancy TS Lombard, said that while foreign central banks blamed the combination of a shrinking Fed balance sheet and higher US government borrowing for their difficulties, the figures showed that ''the greater force draining dollars appear to be the recent change in US tax law''.
The Trump administration's tax changes impose a one-off levy on past profits held offshore and are intended to make companies bring cash stashed overseas back to the US.
As well as the one-off effect of repatriation, the new law reduces incentives for multinationals to overpay for goods they import from foreign subsidiaries. Transferring profits to overseas subsidiaries has been a common form of tax avoidance.
''Banks in these countries will not be getting the same growth in dollar deposits as in the past for a given level of activity,!! Mr Blitz said, adding that this would limit such banks capacity to lend.
Intra-firm trading is extensive in 2015, imports of goods from groups overseas affiliates totalled more than 15 per cent of overall US goods imports.
The Fed's actions to phase out and reverse quantitative easing have worried emerging markets investors for years notably in the ''taper tantrum'' of 2013 when Ben Bernanke, Fed chairman at the time, outlined initial plans to halt asset purchases.
At present, after 10 years of stimulus that quadrupled the size of its balance sheet, the central bank is gradually reversing the process by letting bonds mature rather than reinvesting them.
Urjit Patel, India's central bank governor, argued this month that such quantitative tightening, together with the rise in US debt issuance to fund Mr Trump's tax cuts, had increased pressure on emerging markets, risking a crisis.
This combination of factors right now is not great for emerging markets,said Christian Keller, head of economics research at Barclays. Mr Keller agreed that profit repatriation could have a one-off effect on dollar liquidity, and potentially a more lasting effect to the extent that it led US companies to invest more at home and less abroad.
The UN Conference on Trade and Development estimated this year that the tax changes could lead companies to repatriate up to $2tn parked overseas, with lasting effects on global investment flows
James Zhan, who leads the UN body's work on investment, noted that three-quarters of this money was held in developed countries and small tax havens. But he acknowledged that the amounts held in emerging markets could still matter to smaller economies.
However, the Institute for International Finance, an industry association, believed the impact on emerging markets would be ''limited and shortlived'' because US companies did not seem to keep substantial amounts of excess cash in emerging markets and would still have an incentive to invest in high growth markets.
Financial Times'in haberine göre açıklanan son verilere göre küresel pazarda karlarını ABD'ye geri döndüren ABD'li şirketler, gelişmekte olan piyasalara Fed'in bilanço küçültme ve faizleri normalleştirme çabasından daha fazla zarar vererek daha çok likidite çekiyorlar. Dolayısıyla, gelişmekte olan ekonomiler yaşadıkları zorluklar için sadece Fed'i sorumlu tutmamalılar.
Fed miktarsal genişleme yoluyla yarattığı trilyonlarca doların 160 milyar dolarını sadece bu yılın ilk çeyreğinde geri çekti. Ve tabi bu süreç devam edecek faiz artışlarıyla beraber.
Ancak, merkez bankalarının açıkladığı verilere göre, ABD'li şirketlerin yabancı ülkelerde elde ettikleri kazançların 633 milyar dolarını ülkelerine geri götürmüş durumdalar; 2017'deki 235 milyar dolarlık artışın üzerine hem de.
TS Lombard'ın ekonomisti Steven Blitz, yabancı merkez bankalarının Fed'in bilanço küçültme işlemlerini ve yükselen ABD tahvil faizlerini suçladıklarını; ancak, küresel piyasalardan dolar çıkışını etkileyen asıl faktörün ABD vergi kanununda yapılan son değişiklikler olduğunu söylüyor.
Trump yönetiminin yaptığı vergi değişiklikleri, yabancı ülkelerde tutulan geçmiş karlar için bir defaya mahsus vergi indirimi getiriyor ve şirketlerin ABD'ye denizaşırı nakdi geri getirmesini amaçlıyor.
Geri dönüşün bir defaya mahsus vergi avantajının yanı sıra, yeni yasa çokuluslu şirketlerin yabancı iştiraklerden ithal ettikleri mallar için fazla ödeme yapma teşviklerini azaltıyor. Karları yurtdışındaki iştiraklere transfer etmek, ABD şirketleri açısından yaygın kullanılan bir vergi indirimi biçimiydi Trump yasası öncesinde.
Blitz, ''(paranın geri döndüğü) bu ülkelerdeki bankalar, belirli bir faaliyet düzeyinde geçmişte olduğu gibi dolar mevduatı ile aynı büyümeyi elde etmeyecek'' derken söz konusu bankaların borç verme kapasitesinin sınırlanacağını ekledi.
2015 yılında, ABD'li şirketlerin denizaşırı iştiraklerinden yapılan malların ithalatı, ABD mallarının toplam ithalatının yüzde 15'inden fazlasını oluşturmuştu.
Fed'in bilançosunu dört katına çıkartan parasal genişleme sürecini aşamalı olarak sona erdirme ve tersine çevirme eylemleri, 2013'te o zaman ki Fed başkanı Bernanke planları açıkladığından bu yana gelişmekte olan piyasa yatırımcılarının endişe duymasına neden oluyor.
Hindistan'ın merkez bankası başkanı Urjit Patel, bu ay ABD'nin yeni vergi kanununun niceliksel sıkılaşmayla birleşince gelişmekte olan piyasalar üzerinde baskı yarattığını ve krize yol açabileceğini söylemişti.
Barclays araştırmanın başekonomisti ve IMF eski Türkiye masası şefi Christian Keller, bu birleşimin gelişmekte olan piyasalar açısından olumlu olmadığını doğruluyor. Keller, ABD'ye kar geri dönüşünün dolar likiditesi üzerinde bir defaya mahsus bir etkisi olabilir diyor ;orta ve uzun vadedeyse ABD şirketlerinin yurt içinde yurt dışına göre daha fazla yatırım yapmalarına yol açacak şekilde daha kalıcı bir etkide bulunabileceğini ekliyor.
BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı'nın tahminlerine göre ABD'de yapılan vergi değişiklikleri şirketlerin küresel yatırım akışları üzerinde kalıcı etki yaratacak şekilde denizaşırı ülkelerde park edilmiş 2 trilyon doların ABD'ye geri dönmesine yol açabilecek. Bu miktarın yaklaşık dörtte üçü gelişmiş ülkelerde ve vergi cennetlerinde bulunuyor. Ancak gelişmekte olan ülkelerde bulunan az kısmının geri dönüşü bile bu ülkelerin ekonomilerini olumsuz etkileyebilecek boyutta. Ancak, Uluslararası Finans Enstitüsü, gelişmekte olan piyasalar üzerindeki etkinin ''sınırlı ve kısa süreli'' olabileceğine inanıyor, çünkü ABD şirketleri hem gelişmekte olan piyasalarda önemli miktarda fazla nakit bulundurmuyorlar hem de bu piyasalardaki yüksek büyüme potansiyeli nedeniyle bu pazarlarda yatırım yapma arzusunu koruyorlar.
Yani özetle ABD'li şirketler yurt dışındaki 2 trilyon dolar paranın 633 milyar dolarını çekmiş durumdalar,gerisini de gelecek yıl sonuna kadar ana vatanlarına geri döndürmeleri bekleniyor.
-Ticaret savaşları nedeniyle ABD'nin ithalatı azalacak
Tüm bu gelişmeler gelecek yıl sonuna kadar dünyada dolar arzının ciddi oranda azalmasına,ve Türkiye gibi cari açığı ve kısa vadeli borçları çok yüksek,borçlarını nefes nefese yeni aldığı borçlarla döndürmeye çalışan ülkeleri büyük sıkıntıya hatta borçlarını ödeyemez hale sokacak ve ekonomik krize girmesine neden olacak.Umalım aklı selim hakim olur da bundan sonra sınırlı kaynaklarımızı ''kanal istanbul' gibi döviz kazandırıcı bir getirisi olmayan 'dipsiz kuyu' harcamalarında çarçur etmez ,üstümüze gelmekte olan kasırgaya karşı elimizden gelen hazırlığı yapmış oluruz.
Haftaya bakış ve önemli gündem maddeleri
Global piyasalar açısından önümüzdeki hafta hem fiyatlamaları doğrudan etkileyecek önemli verilerin geleceği hem de önemli gündem maddelerinin olduğu bir hafta olacak.
Önümüzdeki hafta ABD'den Pazartesi günü;askıdaki ev satışları,Salı günü ;işgücü maliyet endeksi,S&P Corelogic Case-Shiller konut fiyat endeksi,tüketici güveni,kişisel gelirler,tüketici harcamaları,PCE ve çekirdek PCE,Çarşamba günü;ADP özel sektör istihdam,imalat PMI,imalat ISM,inşaat harcamaları,otomobil ve kamyon araç satışları,Perşembe günü ;fabrika siparişleri,Cuma günü ;dış ticaret dengesi,hizmetler PMI,imalat dışı ISM,tarım dışı istihdam raporu ve haftalık saatlik kazançlar verileri gelecek.
Önümüzdeki hafta Çin'den; Salı,Çarşamba ve Cuma günleri NBS ve Caixin imalat ve hizmetler PMI verileri gelecek.
Önümüzdeki hafta Euro bölgesinden gelecek önemli veriler Pazartesi günü;tüketici güveni ve sektörel hissiyatlar,Salı günü;ikinci çeyrek gsyih büyüme,enflasyon ve işsizlik ,Çarşamba imalat PMI,Perşembe;üretici fiyat endeksi Cuma;hizmetler ve bileşik PMI,perakende satışlar verileri gelecek.
İç piyasalar açısından bizim için önemli içeriden gelecek veriler ise Salı günü Haziran ayı dış ticaret dengesi ,Çarşamba imalat PMI ve Cuma günü enflasyon ve üretici fiyat endeksi verileri olacak.
Veri trafiği açısından gerçekten çok yoğun bir hafta,neredeyse tüm önemli veriler aynı haftaya sıkıştırılmış gibi.
Haftanın en önemli gündem maddesi ise Çarşamba günü Fed toplantısından sonra açıklanacak Fed kararı olacak.Bugün itibariyle piyasa Çarşamba günü için Fed'den bir faiz artışı beklemez iken,Eylül toplantısında %88.6 oranında yılın üçüncü faiz arttırımını yapmasını fiyatlıyor.
Ayrıca Perşembe günü İngiltere Merkez Bankasının toplantısı olacak,piyasalar 0.25 puanlık bir faiz arttırımı yapılmasını bekliyor..Salı günü yapılacak Japonya Merkez Bankası toplantısından bir faiz değişikliği beklenmiyor ancak parasal genişlemenin ne zaman sonlandırılacağına dair kurul içinde değerlendirilmeler yapılabilir ve bu tutanaklara yansıyabilir.
NOT:Moody's ,1 Haziran tarihinde Türkiye'nin uzun vadeli kredi notunu olası bir indirim için izlemeye aldığını açıklamıştı ve daha sonra sözlü olarak 2 ay içinde bir karara varabileceklerini açıklamıştı,2 ay bu hafta doluyor,eğer bu hafta bir karar çıkmaz ise muhtemelen notumuzda bir değişiklik olmayacak demektir,S&P'nin Türkiye'nin kredi notunu değerlendirmesi ise yıllık değerlendirme takvimine göre 17 Ağustos tarihinde olacak.
https://www.standardandpoors.com/en_...ype=REGULATORY
https://www.moodys.com/research/Mood...ade--PR_384169
Rating Action: Moody's places Turkey's Ba2 ratings on review for downgrade
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Türkiye'nin uzun vadeli kredi notunu olası bir indirim için izlemeye aldı.