Makro ve Temel Analiz Ne kadar Etkili?
Geçtiğimiz günlerde dini bütün bir kardeşimiz borsanın durumu hakkında fikrimi sordu. Pek ilgimi çekmediğini, bu faiz getirileriyle acele yatırım kararı alma zorunluluğu duymadığımı söyledim. Arkadaş faizle işinin olmadığını çok net biçimde ortaya koyma ihtiyacı hissetti doğal olarak. Ben de şirket performanslarının, bazı fiyatları destekleyecek kadar iyi gitmediğini hatırlatmaya çalışırken kendinden emin biçimde, borsanın sadece spekülasyonla hareket eden, bilanço gibi konuların hiç bir öneminin olmadığı, kişilerin keyfine göre ödüllerin verildiği bir mecra olduğuna hükmetti ve maniplatif organizasyonların içinde olmaktan keyif aldığı belliydi.
Borsanın sadece spekülatif güçlerin kontrolünde olduğu düşüncesi doğru değil. Daha iddialı bir tespitte bulunacağım; özellikle gelişmekte olan ülkelerin borsalarında, 80'li ve 90'lı yıllarda görülen aşırı şişme ve patlamalara artık pek rastlamayacağız. Çok kötü yönetilen ve demokrasiden sapmış ülkeler hariç elbette...
1-En büyük 500 varlık yönetimi şirketinin portföyünde 75 trilyon$'ı aşan varlık olduğu göz önüne alınırsa, bunun sadece %3'ünü ürkütüp hareket ettirecek bir gelişmede, teorik olarak 2 trilyon$ gibi bir meblağ yüksek riskli araçlardan kaçmak isteyecektir.
2-Finans araçları arasında çözülmesi güç, karmaşık bağlar ve geçişkenlikler söz konusudur bu da piyasa paniklerinin nerelere sıçrayabileceğini belirsizleştirir.
3-Geçmişte finansal krizler sıralı biçimde; Meksika, Brezilya, Asya, Rusya, Arjantin krizleri olarak meydana gelmişti. Şimdi piyasalar küreselleşti ve birlikte hareket söz konusu (zayıf halka dediğimiz istisnalar hariç). Böyle bir ortamda fon yöneticilerinin erken fark etme veya trilyonlarca doları aynı anda satıp kaçma olanakları pek yok. Zaten ABD'nin borca batmış ve aşırı açık veren federal bütçesi de bir süre sonra "güvenli liman" rolünü sorgulatacaktır.
Hızlı giriş ve çıkışlar artık zor olduğuna göre, geçmişte marjinal bir yatırım aracı olan borsa daha sağlam temellere oturmuş ve tahmin edilebilir bir mecraya dönüşmelidir. Yabancıların toplu giriş ve kaçışların olduğu dönemlerin aksine kurumlar, uzun vadeli yatırımlar tercih etmelidir. Bu zorunluluk borsada değerleme ve ekonomide makro bakış kavramlarını önemli hale getiriyor. Doğru değerlemeyle yapılmış yatırımlar kötü olasılıklara hazırlıklıdır, global fonlar da bu tür fırsatları kollayacaklardır. Bazı ülkeler için büyüme hikayelerini, yüksek fiyatlara rağmen alacaklar bazılarında ise daha fazla iskonto talep edecekler. Şirket değerlemelerinde oluşan çelişkiler ve zamanlama farkları ise küçük yatırımcılar için hızlı kazanç olanakları sunmaya devam edecek.