Ingiliz heavy metal grubu Black Sabbath, 12.studyo albumu Seventh Star'i 28 Ocak 1986'da Vertigo VE Warner Bros. (Amerika / Kanada) etiketleriyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/Dx_KlgGWsAAvngI.jpg
Printable View
Ingiliz heavy metal grubu Black Sabbath, 12.studyo albumu Seventh Star'i 28 Ocak 1986'da Vertigo VE Warner Bros. (Amerika / Kanada) etiketleriyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/Dx_KlgGWsAAvngI.jpg
28 Ocak 1989’da duzenlenen 46. Golden Globes Odul torenlerinde, Yagmur Adam (Rain Man), Drama Dalinda En Iyi Senaryo; Jodie Foster, Sanik (The Accused) filmi ile Drama Dalinda En Iyi Aktris; Dustin Hoffman, Yagmur Adam (Rain Man) filmi ile Drama Dalinda En Iyi Aktor Odulunu aldilar.
http://www.moviefanfare.com/wp-conte...01/RainMan.jpg
https://media.gettyimages.com/photos...re-id105909106
Rus asilli Amerikali sair Joseph Brodsky’nin olum yildonumu 28 Ocak 1996)
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
https://internetpoem.com/img/poems/6...ph-brodsky.png
Iki kere uyandim geceleyin,
ve isiltili sokak lambalar, duruyordu
duslerin yarim tumcelerini tamamlayamayan
ve havsalami dindiremeyen uc nokta gibi.
Gebe oldugunu dusledim.
Yillardir ayri olsak da birbirimizden,
gene de biliyordum sucumu,
ve ellerim oksuyordu gergin kasigini,
fakat gene de yataktaki pantolonu
ve elektrik dugmesini buldu ellerim. Ve gider gitmez,
anlamistim ki seni karanlikta yuzustu birakarak
terk etmistim, bir duste, fakat beni beklemeyi
istiyordun sen, ve bir bakisla bile
kinamiyordun beni bu apacik
sucumdan oturu. Cunku – karanlikta olur
isigin parcaladiigi seyin sucu.
Orada evlendik ve iki sirtli iki hayvani
taklit ettik, ve gelecekteki cocuklarimiz
yalnizca bahanesiydi ciplakligimizin.
Bir keresinde, baska bir gece, duruyordun
bakisim icin boylece, bitkin, siska,
ve goruyordum henuz adi olmayan
bir kiz ya da bir oglan cocugunu, ve o vakit
uzatamiyordum ellerimi
elektrik dugmesine dogru, hakkim yoktu
sizleri golgelerin ulkesinde birakmaya,
gunun duvarlari onunde dilsizdim
ve sizler icin ulasilmaz oldugum
o gercek dunyaya bagliydiniz sizler.
Isvecli cocuk kitaplari yazari Astrid (Anna Emilia) Lindgren’in olum yildonumu (28 Ocak 2002)
“ 'Ben okul diye Arjantin’dekilere derim,' dedi etrafindaki cocuklari gururla suzerek. 'Asil orada okula gitmeliydiniz. Noel tatilinden uc gun sonra, Paskalya tatili baslar. Paskalya tatili bittikten uc gun sonra da yaz tatili baslar. Yaz tatili 1 Kasim’da biter. Tabii 11 Kasim’da baslayan Noel tatiline kadar biraz zorlanirsiniz. Ama hic degilse ev odevi diye bir sey yok. Arjantin’de ev odevi yapmak kesinlikle yasak! Tamam, bazen gardiroba saklanip da ev odevi yapan bir ya da iki Arjantinli cocuk cikar ama anneleri onlari bir yakalarsa, vay hallerine. Hele toplama islemi, oradaki okullarda adi bile anilmaz. Eger bir cocuk 7 arti 5’in kac ettigini bilir de, bir de ogretmene soyleyecek kadar budala olursa, butun bir gun utanc kosesinde tek ayak uzerinde dikilmek zorunda kalir. Yalnizca Cuma gunleri ders yaparlar, tabii ders yapacak kitap bulabilirlerse. Ama neyse ki orada hic kitap yok.' ”
https://www.nobelkitap.com/img/2000/...4a550fb50d.jpg
" 'You ought to know about the schools in Argentina,' said Pippi, looking down at the children. 'That's where you should go. Easter vacation begins three days after Christmas vacation ends, and when Easter vacation is over there are three days and then it's summer vacation. Summer vacation ends on the first of November, and then you have a tough time until Christmas vacation begins on November 11. But you can stand that because there are at least no lessons. It is strictly against the law to have lessons in Argentina. Once in a while it happens that some Argentine kid sneaks into a closet and sits they're studying a lesson, but it's just too bad for him if his mother finds him. Arithmetic they don't have at all in the schools, and if there is any kid who knows what seven and five are he has to stand in the corner all day— that is, if he's foolish enough to let the teacher know that he knows. They have reading on Friday, and then only if they have some books, which they never have.' "
Anthony Hopkins'li Ayin (The Rite) 28 Ocak 2011'de Amerika ve Kanada'da vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....5,1000_AL_.jpg
https://pbs.twimg.com/media/DUoo4AjV4AAET0Q.jpg
https://78.media.tumblr.com/b99e71a7...8o1_r1_500.gif
"Seytana inanmamayi secmek seni ondan korumaz. / Scegliere di non credere nel Diavolo non ti proteggerà da lui."
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...rown-penny.jpg
Fisildadim ‘Cok gencim, ‘ diye
Sonra da, ‘Yasliyim’ diye, ‘ oldukca’;
Ask olasiligim var mi bilmek icin
Bir Peni firlattim havaya.
‘Git ve sev, git ve sev, genc adam,
Eger gencse ve guzelse kadin.’
Ah Peni, ah kahverengi Peni,
Dugumlendim dugumune sacinin.
Cetrefil bir seydir ah ask,
Yoktur icindekileri bilecek kadar
Yeterli bilgelikte kimse,
Ta ki uzaga gidinceye yildizlar
Karanlik yuzu ayi yiyinceye dek
Aski tefekkur edeceklerinden.
Ah Peni, kahverengi Peni,
Baslayamaz kisi aska pek erken.
Kral, elmas suslu, celikten buyuk calisma masasindan kafasini kaldirdi.
'Ne soyluyor askerlerim ?’ diye sordu. Disaridaki Culus Meydani'ndan boluk boluk askerler geciyordu sinira dogru, yururken turku soyluyorlardi. Yasam guluyordu hepsine cunku dusman kacisa gecmisti ve oralarda, irak cayirlarda, donuste baslarina takacaklari zafer taclarindan baska bir sey yoktu dertlenecek. Bu nedenle kral da olaganustu saglikli, guvenli hissediyordu kendini. Dunya boyundurugu altina girmek uzereydi.
‘Turku soyluyorlar hasmetlim' dedi basdanisman, o da zirhlar, demirler kusanmisti, cunku savas duzeni boyle gerektiriyordu. Kral guldu 'Daha neseli bir sey bilmiyorlar mi? Schroeder, ordularim icin ne guzel marslar besteledi. Hepsini dinledim. Tam askerlere gore!’
‘Elden ne gelir Hasmetlim’ dedi yasli danisman. Kusandiklarinin agirligiyla gercekte oldugundan daha da kambur gorunuyordu. ‘Askerler bir seyi tuttururlar, tipki cocuklar gibi. Yeryuzunun en guzel marslarini bile versek hep kendi turkulerini yeglerler.” Dino Buzzati, Tanriyi Goren Kopek
http://image.anobii.com/anobi/image_...b&time=&type=4
"l re sollevò il capo dal grande tavolo di lavoro fatto d'acciaio e diamanti. ‘Che cosa diavolo cantano i miei soldati?’ domandò.
Fuori, nella piazza dell'Incoronazione, passavano infatti battaglioni e battaglioni in marcia verso la frontiera, e marciando cantavano. Lieve era ad essi la vita perché il nemico era già in fuga e laggiù nelle lontane praterie non c'era più da mietere altro che gloria: di cui incoronarsi per il ritorno. E anche il re di riflesso si sentiva in meravigliosa salute e sicuro di sé. Il mondo stava per essere soggiogato.
‘E la loro canzone, Maestà’ rispose il primo consigliere, anche lui tutto coperto di corazze e di ferro perché questa era la disciplina di guerra. E il re disse: ‘Ma non hanno niente di più allegro? Schroeder ha pur scritto per i miei eserciti dei bellissimi inni. Anch'io li ho sentiti. E sono vere canzoni da soldati.’
‘Che cosa vuole, Maestà?" fece il vecchio consigliere, ancora più curvo sotto il peso delle armi di quanto non sarebbe stato in realtà. " I soldati hanno le loro manie, un po' come i bambini. Diamogli i più begli inni del mondo e loro preferiranno sempre le loro canzoni. "
Dogum Gunu Cocugu
Yonetmen Frank Darabont
"1966 yilinda Andy Dufresne, Shawshank Hapishanesi’nden kacti.Hakkinda bulabildikleri tek sey giysileri, bir kalip sabun ve eski bir tas cekiciydi... / In 1966, Andy Dufresne escaped from Shawshank prison. All they found of him was a muddy set of prison clothes, a bar of soap, and an old rock hammer, damn near worn down to the nub..."
https://youtu.be/h3XM9taF9Ek
https://www.youtube.com/watch?v=Bjqmg_7J53s