-
Robert Downey Jr., Jude Law ve Jared Harris'in rol aldigi Sherlock Holmes: Golge Oyunlari (Sherlock Holmes: A Game of Shadows - Sherlock Holmes: Gioco di ombre), 16 Aralik 2011'de Kanada, Ingiltere, Irlanda, Italya, Isvec, Turkiye ve Amerika'da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...4,1000_AL_.jpg
https://pbs.twimg.com/media/DuiVjr3XQAAf6fK.jpg
-
Saturday Night Live'da dun gece (Alec Baldwin, Ben Stiller, Matt Damon ve Robert De Niro):):)
https://youtu.be/AdQl7SxOHek?t=2
-
-
Fars kokenli Islam ve tasavvuf sairi, Mevlana Celaleddin Rumi’nin olum yildonumu (17 Aralik 1273)
https://pbs.twimg.com/media/C-b8IXfXUAAJhZ-.jpg
Onlar, bu Aski hissetmeyen
onlari kendine ceken bir nehir gibi;
onlar, safak sokumunu icmeyen
bir bardak kaynak suyu gibi;
onlar, gunbatimini yemeyen,
aksam yemegi gibi;
degismek istemeyen onlar,
birakin uyusunlar.
https://poetyca.files.wordpress.com/...pg?w=700&h=525
"Sesini degil, sozunu yukselt; cicekleri buyuten yagmurdur, gok gurlemesi degil."
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...st-house-2.jpg
Insan kismi bir misafirhane,
Her sabah yeni birisi gelir.
Bir sevinc, bir bunalim, bir zalimlik,
Aniden farkina varmak birseyin,
Hepsi beklenmedik misafir.
Hepsini karsilayip eyle!
Evini vahsetle supurup,
Butun mobilyalarini bosaltan
Bir kederler kalabaligi bile gelse.
Her geleni alninin akiyla misafir et.
Olur ki yeni bir zevk getirmek icin
Bosalttilar evini.
Karanlik dusunce, utanc ve garez,
Hepsini gulerek karsila kapida
Ve buyur et iceri.
Minnettar ol her gelene
Kim gelirse gelsin.
Cunku bunlarin her birisi
Ote taraftan bir kilavuz
Olarak gonderildi.
-
Fransiz matematikci, fizikci, yazar ve XIV. Louis'nin kizi (Gabrielle Émilie Le Tonnelier de Breteuil, marquise du Châtelet) Émilie du Châtelet'nin dogum yildonumu (17 Aralik 1706)
“Beni kendi meziyetlerimle ya da meziyetlerimin olmamasi ile degerlendirin, fakat, beni su buyuk generalin, bu buyuk bilginin, Fransa’da bir parlayan bir yildiz veya meshur bir yazara eklenti olarak gormeyin. Ben kendi dogrumla tum soyledikleri ve yaptiklari ile sadece kendisine sorumlu olan butun bir kisiyim. Henuz karsilasmamis olmama ragmen benden bilgisi daha fazla olan metafizikci veya filozoflar olabilir. Ancak, onlar da beseri zafiyetleri olan insanlardir. Dolayisiyla, tum faziletlerimin toplamini aldigimda, itiraf etmeliyim ki, kimseden asagi kalmamaktayim.”
https://fr.cdn.v5.futura-sciences.co...duchatelet.jpg
"Jugez moi sur mes propres mérites, ou sur mes manques, mais ne considérez pas comme un simple appendice de ce grand général ou de ce savant renommé cette étoile qui brille à la cour de France ou cet auteur célèbre Je suis, par moi-même une personne complète, seule responsable de tout ce que je suis, tout ce que je dis, tout ce que je fais. Il se peut qu'il existe des métaphysiciens et des philosophes plus savants que moi, bien que je ne les ai jamais rencontrés. En sorte, que lorsque j'effectue le total de mes qualités, je confesse n'être inférieure à personne."
-
-
Amerikali sair ve kolelik karsiti John Greenleaf Whittier’in dogum yildonumu (17 Aralik 1807)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...the-desert.jpg
Nereye gidiyoruz? Nereye gidiyoruz,
Nereye gidiyoruz biz, Rubee?
Insanlarin hakimi, topraklarin hakimi
Bak arasindan bu parlayan kumlarin,
Icinde bu ogle cehenneminin,
Solgun isiklari arasindan mehtabin,
Ghiblee ruzgari kuvvetle esmekte,
Dunya garip ve cabuk buyumekte!
Konus ve soyle bize nereye gittigimizi,
Nereye gidiyoruz biz, Rubee?
Bornou ciftligi iyi ve verimliydi,
Kuyular su dolu, tarlalar yiyecek,
Dourra tarlalari, fasulye cicekleri,
Serin ve yesildi palmiyeleri:
Bornou ciftligini artik goremiyoruz.
Aciz burada, burada sususuz,
Kizgin darbeleri altinda Arab’m, inliyoruz:
Nereye gidiyoruz biz, Rubee?
Bornou ciftliginden ayrildigimiz zaman,
Kum ve yapraklar kadar,
Cok idik, aziz simdiyse;
Olum ikiymis, hayat birse:
Beyazlasmis kemikler dar yollarimizi gusteriyor simdi
Sen herseyi goruyor, herseyi biliyorsun!
Isit bizi, soyle bize, nereye gidiyoruz,
Nereye gidiyoruz, Rubee?
Gozlerimizden simdi aylarca uzakta
Bornou ciftligi arkamizda uzanmakta;
Garipce etrafimizda gunbegun
Kapanmakta gri cemberi colun;
Kum dalgalari savrulmakta hircin,
Sicak esmekte ruzgarlar uzerinden kumlarin,
Herseyin hakimi! Nereye gidiyoruz?
Nereye gidiyoruz, Rubee?
Biz gucsuzuz, ama sen kuvvetli;
Biz faniyiz, ama sen ebedi;
Bizler koruz: ama sen gorusun;
Bizler budala; ama sense degilsin!
Bu garip dunyanin icinde etrafimizda buyuyen,
Isit bizi, soyle bize nereye gidiyoruz,
Nereye gidiyoruz, Rubee?
-
Fransiz edebiyatinin kardes romancilari Edmond ve Jules de Goncourt kardeslerden Jules de Goncourt’un dogum yildonumu (17 Aralik 1830)
https://qqcitations.com/images-citat...urt-166640.jpg
“Kadinin icinde iki kadin vardir. Salt kadin ve adetli kadin. Ilki yumusak, iyi, dogasi geregi ozverili bir hayvandir; ikincisi ise cilgin, kotu, yasamini paylasanin cektigi acilardan buruk bir zevk alan bir hayvandir. / There are two women in the woman. The first is an animal, gentle, devoted by nature; the second a mad animal, wicked, finding a bitter pleasure in the sufferings of what is associated with it in life.”
-
Charles Dickens, Bir Noel Sarkisi (A Christmas Carol) kitabini 17 Aralik 1843’de Chapman & Hall yayinevi araciligiya yayinladi.
“Bazilari ondaki degisimi gordukce guldu; ama Scrooge onlarin gulmesine ses etmedi, onlari pek de onemsemedi. Zira bu dunyada, bazi insanlarin en basta doyasiya gulmedigi hicbir seyin kalici olmayacagini bilecek kadar gormus gecirmisti; boylelerinin zaten kor oldugunu da bildiginden, goze bu kadar hos gorunemeyecek sekillerde gelen dertlerdense, siritarak gozlerini kiristirmalarinin onlar hakkinda daha hayirli olacagini dusunuyordu. Kendi kalbi guluyordu ve bu onun icin gayet yeterliydi.”
http://www.loyalbooks.com/image/deta...tmas-Carol.jpg
“Some people laughed to see the alteration in him, but Scrooge let them laugh, and little heeded them; for he was wise enough to know that nothing ever happened on this globe, for good, at which some people did not have their fill of laughter in the outset; and knowing that such as these would be blind anyway, he thought it quite as well that they should wrinkle up their eyes in grins, as have the malady in less attractive forms. His own heart laughed: and that was quite enough for him.”
Guzel gelin, `Fred, dayin cok zengin olsa gerek,’ dedi. `Daha dogrusu sen hep oyle dersin de.’
Kocasi, `Ne cikar bundan, sevgilim! ’ dedi. "Parasi hicbir ise yaramiyor ki! Iyilik yapmaya harcamiyor, daha rahat yasamak icin de kullanmiyor. Hele bu parayla bizi sevindirmenin kendisine nasil buyuk bir mutluluk verecegini aklinin ucundan bile gecirmiyor! ’
Karýsi, `Uf, cok kiziyorum bu adama! ’ dedi. Orada olan kardesleriyle obur konuklar da ayni dusunceyi belirttiler.
Yegen, `Yok, ben kizmiyorum,’ dedi. `Aciyorum ona, istesem de kizamam. Huysuzlugun, kotu yureginin zararini kim cekiyor: Kendisi! Iste, ornegin, ille bizden hoslanmamayi kafasina koymus, bu yuzden gelip soframiza oturmuyor. O zaman ne oluyor? ’
Karisi, `Cok guzel bir yemekten yoksun kaliyor.’ dedi.
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
`I’m sure he is very rich, Fred,’ Fred's beautiful bride confesses. `At least you always tell me so.’
`What of that, my dear.’ said Scrooge’s nephew. `His wealth is of no use to him. He don’t do any good with it. He don’t make himself comfortable with it. He hasn’t the satisfaction of thinking -- ha, ha, ha. -- that he is ever going to benefit us with it.’
`I have no patience with him,’ observed Scrooge’s niece. Scrooge’s niece’s sisters, and all the other ladies, expressed the same opinion.
`Oh, I have.’ said Scrooge’s nephew. `I am sorry for him; I couldn’t be angry with him if I tried. Who suffers by his ill whims. Himself, always. Here, he takes it into his head to dislike us, and he won’t come and dine with us. What’s the consequence. He don’t lose much of a dinner.’
`Indeed, I think he loses a very good dinner,’ interrupted Scrooge’s niece.
-
Ingiliz roman yazari, sair, elestirmen ve dergi editoru Ford Madox Ford’un dogum yil donumu (17 Aralik 1873)
"Hicbir sey -su dunyada hicbir sey- bilmiyorum insan yuregine dair. Yapayalniz oldugumu biliyorum bir tek- korkunc yalniz. Hicbir somine basi bir daha benim dostca iliskime taniklik etmeyecek. Butun sigara odalari bir daha benim icin duman celenkleri arasinda sayisiz hayaletlerden olusmus bir kalabaliktan baska sey olmayacak. Oysa, Tanri askina, butun omrum bu yerlerde gectigine gore somine basindaki, sigara odasindaki omru tanimiyorsam neyi taniyabilirim ben?"
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“I know nothing--nothing in the world--of the hearts of men. I only know that I am alone--horribly alone. No hearthstone will ever again witness, for me, friendly intercourse. No smoking-room will ever be other than peopled with incalculable simulacra amidst smoke wreaths. Yet, in the name of God, what should I know if I don't know the life of the hearth and of the smoking-room, since my whole life has been passed in those places?”
"Duydugum en acikli hikaye bu. Ashburnhamlari Nauheim kentinde son dokuz mevsimdir oldukca yakindan- ya da hem yarim yamalak ve ustunkoru hem de elinize giydiginiz guzel bir eldiven kadar yakin bir ahbapligimiz vardi diyelim- taniyorduk. Esimle ben, Yuzbasi ve Bayan Ashburnham'i insanlari ne kadar taniyabilirseniz o kadar taniyorduk ve gene de baska bir acidan dusununce, kendileriyle alakali hiçbir sey bilmiyorduk."
https://publishingperspectives.com/w...addox-ford.png
“This is the saddest story I have ever heard. We had known the Ashburnhams for nine seasons of the town of Nauheim with an extreme intimacy – or, rather, with an acquaintanceship as loose and easy and yet as close as a good glove’s with your hand. My wife and I knew Captain and Mrs. Ashburnham as well as it was possible to know anybody, and yet, in another sense, we knew nothing at all about them.”
-
Sinifsal temelli politik tiyatro turunun kurucusu ve cagdas anlamda Epik ve Belgesel Tiyatro turlerinin Bertolt Brecht ile birlikte ilk temsilcilerinden Alman tiyatro yonetmeni, yazar ve yapýmci Erwin Friedrich Maximilian Piscator’un dogum yildonumu (17 Aralik 1893)
https://media.bloomsbury.com/rep/bj/9780413411501.jpg
http://www.thedramateacher.com/erwin...r-the-theatre/
-
Orville ve Wilbur Wright kardesler, 17 Aralik 1903’de Kitty Hawk, North Carolina'da Flyer isimli ucaklariyla 12 saniye suren ve 37 metre mesafeli ilk ucuslarini gerceklestirdiler.
https://media.giphy.com/media/10QGikPE4pIRwY/giphy.gif
https://thumbs.gfycat.com/BossyDownrightDore-small.gif
-
Amerikali roman ve kisa oyku yazari Erskine (Preston) Caldwell'in dogum yildonumu (17 Aralik 1903)
"Iyi din ogutculeri Tanri'dan yana, cennetten yana falan konusmazlar. Hep bir seye karsi durum alirlar; diyelim, cehenneme karsi, seytana karsi. Karsi cikilacak seylerdir bunlar. Tanri'dan yana konusmak olmaz bir din ogutcusu icin. Ille seytana karsi, butun kotu seylere, gunah islere karsi konusacak. Ahali de iste bunlari dinlemekten hoslanir. Kotu seylerden soz edilmesini ýster." Tutun Yolu
https://kbimages1-a.akamaihd.net/081...bacco-road.jpg
“Good preachers don’t preach about God and heaven, and things like that. They always preach against something, like hell and the devil. Them is things to be against. It wouldn’t do a preacher no good to preach for God. He’s got to preach against the devil and all wicked and sinful things. That’s what the people like to hear about. They want to hear about the bad things.”
"Bir erkek eve kadin getirdi mi, sekiz oda da olsa, on iki oda da olsa, evi onun yasayamayacagi kadar kucuk bir yer oluverir." Sicak Nehir (Oyku)
https://pulpcovers.com/wp-content/up...04e6c204_o.jpg
"Just as soon as a man brings home a woman, his house is too small a space for him to live in, eight rooms or twelve rooms."
-
-
Olumunden sonra, 1981 yilinda Pulitzer Odulu'nu kazanan Amerikali roman yazari John Kennedy Toole’un dogum yildonumu (17 Aralik 1937)
"Bu kent cagdas dunyanin ahlaksizlik baskentiyken polisin beni rahatsiz etmekten baska isi yok mu?" Ignatius magazanin onundeki kalabaliga dogru bagirarak konusmustu. "Bu kent kumarbazlari, fahiseleri, teshircileri, alkolikleri, escinselleri, uyusturucu bagimlilari, tapinmacilari, sapiklari, acik sacik film oynaticilari, dolandiricilari, yasli ******lari, kamuya acik yerleri kirletenleri ve sevici kadinlariyla unludur; hepsi de verdikleri rusvetlerle gayet guzel korunurlar. Zamaniniz varsa sizinle suc sorunun uzerinde derinlesmek isterim, ama sakin beni rahatsiz etme hatasina dusmeyin." Aliklar Birligi
http://www.idoc.co/files/3fd59cdb2297f415de-0.jpg
“Is it the part of the police department to harass me when this city is a flagrant vice capital of the civilized world?" Ignatius bellowed over the crowd in front of the store. "This city is famous for its gamblers, prostitutes, exhibitionists, alcoholics, sodomites, drug addicts, fetishists, onanists, pornographers, frauds, jades, litterbugs, and lesbians, all of whom are only too well protected by graft. If you have a moment, I shall endeavor to discuss the crime problems with you, but don't make the mistake of bothering me.”
“Bati dunyasinin duzen, huzur, birlik, Gercek Tanrisi'yla ve ucluyle birlesmek gibi cesitli nimetlerden yararlanmasinin ardindan yakin gelecekteki kotu gunlerin habercisi olan degisim ruzgarlari esmeye basladi. Abelard, Thomas à Beckett ve Everyman'in aydinlattigi yillar kararmisti. Fortuna'nin (Sans Tanricasi) carki insanlara sirt cevirdi, insanlarin koprucuk kemigini kirdi, kafatasini ezdi, bedenini burdu, legen kemigini un ufak etti, ruhunu kederle doldurdu. Bir zamanlar oylesine yuce olan insanlik tepetaklak olmustu. Eskiden ruha adanmis olan sey simdi satisa sunulmustu.”
https://pictures.abebooks.com/isbn/9780394179698-uk.jpg
“After a period in which the western world had enjoyed order, tranquility, unity, and oneness with its True God and Trinity, there appeared winds of change which spelled evil days ahead. An ill wind blows no one good. The luminous years of Abelard, Thomas à Beckett, and Everyman dimmed into dross; Fortuna's wheel had turned on humanity, crushing its collarbone, smashing its skull, twisting its torso, puncturing its pelvis, sorrowing its soul. Having once been so high, humanity fell so low. What had once been dedicated to the soul was now dedicated to the sale.”
-
Sean Connery, Gert Frobe, Honor Blackman’in rol aldigi 3.James Bond filmi Altinparmak (Goldfinger - Agente 007 - Missione Goldfinger) 17 Aralik 1964’de Londra’da gosterime girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....6,1000_AL_.jpg
https://media.giphy.com/media/12VfmVXLCoARCo/giphy.gif
https://media1.tenor.com/images/d109...itemid=9291075
-
The Walking Dead dizisinin Andrea Harrison karakteri Amerikali-Kanadali aktris Laurie Heather Holden'in dogum gunu (17 Aralik 1969)
https://static.independent.co.uk/s3f...0.jpg?w968h681
-
Sean Connery, Jill St. John ve Charles Gray’in rol aldigi 7.James Bond filmi Olumsuz Elmaslar (Diamonds Are Forever - Agente 007 - Una cascata di diamanti) 17 Aralik 1971’de Amerika, Danimarka ve Italya’da vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....6,1000_AL_.jpg
https://1.bp.blogspot.com/-b0xOupQpq...boh9o2_500.gif
https://78.media.tumblr.com/ca498ff0...ult6o1_500.gif
-
-
-
The Walking Dead dizisinin Amy Harrison karakteri; Frozen filminde Parker O'Neil karakteri ve Son Durak 5 (Final Destination 5) filminin Molly karakteri, Amerikali aktris Emma Jean Bell'in dogum gunu (17 Aralik 1986)
https://www.pkbaseline.com/wp-conten...6852386419.jpg
http://www.gotceleb.com/wp-content/u...03-662x883.jpg
-
Belcika dogumlu Fransiz Roman ve deneme yazari Marguerite Yourcenar'in (Marguerite de Crayencour) olum yildonumu (17 Aralik 1987)
"Yeter Alessandro!" dedi Marcella birden, tutkulu bir kederle. "Gecmisi rezil yatak kavgalarina indirgemeyelim.Bizi ayiran siyasetti, o kadar. Daha once ben sizi sevdigimi saniyordum."
"Hayir," dedi Alessandro, "hayir. Bir erkekle bir kadin arasinda siyaset daima kotu bir bahanedir sadece. Siz beni taniyordunuz.Deli degildim, partiye kaydolacaktim elbette. Ayrica ikiyuzluluk bir yana, ben bir halk yaratmaya calisan o eski duvarciyi takdir ediyorum .Basari dalkavuklugu kadar asagilik bir sey olamaz, ama butun basarilar gecici olduguna gore, ben sadece zamanimin ilerisindeyim; bu adam da butun galipler gibi tarihte buyuk bir maglup olarak yerini alacak sonunda.Ben de bu arada pratik sonuclara sonsuz saygi duyuyorum.Bu adamin yukselisi sizi hic etkilemiyor mu?" Dus Parasi
http://images.gr-assets.com/books/13...29l/103203.jpg
"Enough, Alessandro!" Marcella said sharply, with aching sadness."Let's not reduce the past to pitiful bedroom squabbles.Politics drove us apart, that's all. Before that I thought I loved you."
"No, no," Alessandro said. "Politics between a man and a woman is never more than a pretext. You knew me. I wasn't foolish enough not to enroll in the party. Besides, all hypocrisy notwithstanding, I rather admire this former mason who's trying to build up a nation. Nothing is more despicable than the adulation of success, but since success is always fleeting, I'm only anticipating that time in history when this man like all winners, will figure as a great loser. Meanwhile, I don't deny bestowing on practical results my temporary esteem. Aren't you the least bit impressed by this man who made it?"
"Yani basimda oldugunu biliyorum; elbisesini en kucuk ayrintisina kadar tarif edebilirim; karamsar oldugunu, suratinin biraz asik oldugunu, su anda hayatinin en onemli deneyini kacirmis oldugunu dusunen bir buyucunun huznunu tasidigini biliyorum, ama gormuyorum onu; cunku yan yana, basimizi bir an olsun birbirimize cevirmeden yuruyoruz, gozlerimiz ufkun ayni noktasina dikili.”
https://booklife.com/image-factory/h...6.jpg/w204.jpg
“I know that he is very close to me; I could describe his apparel down to the smallest detail; I know that he is melancholy, a little sullen, filled at this moment with the grief of a sorcerer who believes himself to have failed at the experiment of his lifetime, but I do not see him for we are walking side by side without ever turning our heads toward each other, and our eyes are fixed on the same point of the horizon.”
https://www.coppadicitazioni.it/citazioni/193934.jpg
"Ask bir cezadir. Yalniz kalmayi beceremedigimiz icin cezalandiriliyoruz.”
-
Amerikali karikaturist Matt Groening'in yarattigi, Amerikanin en uzun soluklu sitcom'i The Simpsons, 17 Aralik 1989'da Fox kanalinda yayina basladi.
https://media.giphy.com/media/3o6Mbo...c9Qk/giphy.gif
https://static.tumblr.com/06e56ec707...lename_640.gif
-
Alman filozof, gazeteci, deneme yazari ve sair Gunther Anders'in olum yildonumu (17 Aralik 1992)
"Diktatorluk donemini, savasi, toplama kamplarini, isgal guclerini, atese verilmis kentleri 'korku devri' olarak niteleme hakkina iliskin tek bir soz dahi etmek yakisik almazdi. Ote yandan savasin finalindeki felaketi izleyen on yilda bu 'korku devri' teriminin tuhaf denebilecek asiri gercekdisi kariyerine tanik olduk. Bugun Viyana’da, Paris’te, Londra’da, New York’ta — 'Age of anxiety'nin revacta oldugu yerlerde - korkuyu, gercek korkuyu aramaya ciksak neredeyse elimiz bos donerdik. Kuskusuz, 'korku' — sozcugunu basilmis halde bulurduk, suruyle hem de, balyalarca - her gun yuzlercesi hurda kagida donusen, yuzlerce yenisi cikan - yayinda. Cunku korku bugun artik bir metaya donusmustur. Korku hakkinda herkes konusuyor. Lakin korkudan konusan cok az kisi var." Insanin Eskimisligi
https://media1.jpc.de/image/w600/fro...3406723162.jpg
"Über die Berechtigung, die Zeit der Diktatur und des Krieges, der Lager, der Besatzungen, der brennenden Städte, das 'Zeitalter der Angst' zu nennen, auch nur ein Wort zu verlieren, wäre unerlaubt. Aber unterdessen, in den zehn Jahren, die der Schlußkatastrophe gefolgt sind, hat der Ausdruck eine merkwürdige Karriere gemacht, eine höchst unreelle. Ginge man heute in Wien, in Paris, in London, in New York — wo immer die Redensart „Age of Anxietj" geläufig ist, auf die Suche nach Angst, nach wirklicher Angst — die Ausbeute würde äußerst bescheiden ausfallen. Gewiß : das gedruckte Wort 'Angst' würde man finden, in Schwärmen sogar, in Ballen von Publikationen, von denen Hunderte täglich in die Makulatur wandern, um von anderen Hunderten ersetzt zu werden. Denn Angst ist heute zur Ware geworden; und über Angst spricht heute jedermann. Aber aus Angst sprechen nur sehr wenige."
-
“Butun kadinlar bir kadini sever: Kendilerini severler delicesine, guzel bulmaya razi olduklari tek bicim her zaman kendi vucutlaridir. / Tutte le donne amano una donna: amano perdutamente se stesse, il loro stesso corpo è infatti di solito l'unica forma in cui siano d'accordo nel trovare qualche bellezza.” Marguerite Yourcenar, Atesler - Fuochi
https://i2.wp.com/www.scripta-volant...size=598%2C371
"Toutes les femmes aiment une femme : elles s’aiment éperdument elles-mêmes, leur propre corps étant d’ordinaire la seule forme où elles consentent à trouver de la beauté. / All women love one woman: they love themselves madly, consenting to find beauty only in the form of their own body.” Marguerite Yourcenar, Feux - Fires
-
"Yasli Giulio gipta edilecek bir durumda olduguna, karisinin iyi bir es olduguna inanmaya calisiyordu, ama dukkanin iflasa dogru gittigi, Giuseppa'nin da ona aci cektirdigi gun gibi asikardi. Karisi mutlu olsun diye elinden geleni yapmisti; hastaliklariyla, cocuklariyla evine coreklenen kayinbiraderlere, baldizlara tahammul etmisti.; varini yogunu ugruna harcadigi bu insanlara yardim etti diye simdi Giuseppa ona sitem ediyordu. Karisi zor dogurduysa, balayi seyahati boyunca Paris'te yagmur dinmediyse Giulio'nun ne kabahati vardi?" Marguerite Yourcenar, Dus Parasi
https://www.giunti.it/media/729a704d...7-MMY76KWI.jpg
"Il vecchio Giulio si sforzava di credere che il suo fosse un destino invidiabile e sua moglie una brava donna, ma doveva riconoscere che il negozio andava a rotoli e che Giuseppa lo faceva soffrire. Aveva fatto del suo meglio per renderla felice: aveva sostenuto cognati e cognate, che gli entravano in casa portandosi dietro malattie e figli; si era svenato per quelle persone che lei ora gli rimproverava di avere aiutato. E non dipendeva da lui se i parti della moglie erano stati difficili, né se non aveva mai smesso di piovere a Parigi."
-
Amerikali aktor Jeff Bridges (The Dude), Hollywood Yabanci Basýn Birligi'nin (HFPA - Hollywood Foreign Press Association) Golden Globe Odullerinde, sinema dunyasina onemli katkilari olan kisilere verilen Cecil B. DeMille Odulune layik goruldu.
Bridges, odulunu 6 Ocak 2019 Pazar gunu yaðilacak Golden Globe Odul toreninde alacak.
https://pbs.twimg.com/card_img/10746...g&name=600x314
http://www.justjared.com/2018/12/17/...n-globes-2019/
-
Shout Studios, Maisie Williams, Asa Butterfield, Nina Dobrev, Tyler Hoechlin, David Koechner, Peyton List, Tituss Burgess, Sonya Walger, Margot Bingham ve Ken Jeong'in rol aldigi aksiyon-komedi-drama Then Came You'nun fragmanini yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/Duk32r6V4AARv0o.jpg
https://youtu.be/_LBI0pFOCTg?t=2
-
-
HBO, Benedict Cumberbatch'li Brext'in fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/y7UuBhNhJ54?t=2
-
Buyuk Selcuklu Devleti doneminin Islam alimi, filozofu, mutasavvifi (Huccetu’l-Ýslam Ebu Hamid Muhammed bin Muhammed bin Muhammed bin Ahmed el-Gazzali et-Tusi) Imam Gazali'nin olum yildonumu (18 Aralik 1111)
https://i.pinimg.com/originals/bb/9a...88810b530e.jpg
“Oyle hayatima donup baktigimda iyi bir seyden mahrum edildigimi dusundugum her seferinde aslinda daha iyi seylere yonlendirilmis oldugumu fark ettim. Her ne olursa olsun Allah’in hukmunun sizin icin en uygun ve en yararli oldugu hususunda kalbinizi ikna etmelisiniz”
http://iquotepics.com/munee.php?file...;750]q[99]
"Gercek dost, 'kalk gidelim' dendiginde 'nereye?' diye sormayandir."
https://scontent-sea1-1.cdninstagram...NzUxNg%3D%3D.2
"Istedigin kadar yasa. Nasil olsa bir gun oleceksin; diledigini sev, nasil olsa bir gun ayrilacaksin; istedigini yap, nasil olsa bir gun hesabini vereceksin."
-
Italyan Galileo Galilei'nin besteci kardesi Michelagnolo Galilei'nin dogum yildonumu (18 Aralik 1575)
https://pbs.twimg.com/media/DusNZMMWoAAS6rc.jpg
http://he3.magnatune.com/music/Paul%...ilei/cover.jpg
-
Modern anlamda palyacolugun babasi, Commedia dell'Arte'nin usta temsilcilerinden Ingiliz aktor, komedyen ve dansci Joseph Grimaldi’nin dogum yildonumu (18 Aralik 1778)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...John_Cawse.jpg
https://publicdomainreview.org/wp-co...s/grimaldi.jpg
-
Alman filozof, dinbilimci, sair ve edebiyatci Johann Gottfried von Herder'in olum yildonumu (18 Aralik 1803)
https://gutezitate.com/zitate-bilder...der-228972.jpg
"Senin kaderin karakterinin bir yansimasi ve sonucudur."
https://gutezitate.com/zitate-bilder...der-227452.jpg
“Akil, mantikli bir yasamin amacini, ancak gercegi dusunmede, guzeli duymada, iyiyi istemede bulur.”
https://medien.spireo.de/uploads/201...ch_17970_1.png
“Biz kendi yarattigimiz bir dunyada yasiyoruz.”
-
Amerikali teolog, editor ve yazar Lyman J. Abbott'in dogum yildonumu (18 Aralik 1835)
https://www.azquotes.com/picture-quo...t-51-77-84.jpg
"Cocuklariniza asla ofkelenmemeyi degil, nasil ofkelenmeleri gerektigini ogretin."
-
Amerikali yazar Hector Hugh Munro’nun (Saki) dogum yildonumu (18 Aralik 1870)
Sicak bir aksamustuydu, bu nedenle vagon fazlasiyla bunalticiydi ve siradaki istasyon Templecombe'a neredeyse bir saat vardi. Vagonda biri digerinden daha buyuk iki kiz, bir de oglan vardi. Cocuklarin teyzesi, kosedeki koltuga yerlesmisti, diger kosedeki koltukta da onlara yabanci olan yalniz bir adam oturuyordu, ama kucuk kizlarla kucuk oglan, kompartimani kesinlikle ele gecirmislerdi. Hem teyze hem de cocuklarin sohbeti sinirli, israrci bir sekilde suruyor, pes etmeyi reddeden bir karasinegin tacizleri misali, bitmek bilmiyordu. Teyzenin iki lafindan biri “Yapma”yla basliyor gibiydi, cocuklarin laflari da “Neden?”le. Adam bir sey soylemiyordu. Kucuk oglan, koltugun minderlerine vurmaya, her vurdugunda da bir toz bulutu olusmaya baslayinca teyze, “Yapma Cyril, yapma!” diye bagirdi.
“Gel de pencereden disari bak,” diye ekledi.
Cocuk, pencereye isteksizce yanasti. “O koyunlari neden tarladan disari cikariyorlar?” diye sordu.
“Daha fazla ot olan baska bir tarlaya goturulduklerini zannediyorum,” dedi teyze belirsizce.
“Ama o tarlada bir suru ot var,” diye diretti cocuk; “orada ottan baska bir sey yok ki. Teyze, o tarlada bir suru ot var.”
“Muhtemelen diger arazideki ot daha iyi,” diye one surdu teyze caresizce.
“Neden daha iyi?” diye ani, kacinilmaz soru geldi.
“Ah, su ineklere bakin!” diye bagirdi teyze. Yol boyunca neredeyse her tarlada inek veya okuz vardi ama teyze, ender bir seye dikkat cekiyormuscasina konusmustu.
“Neden diger tarladaki ot daha iyi?” diye usteledi Cyril.
https://lh4.googleusercontent.com/pr...h630-p-k-no-nu
“It was a hot afternoon, and the railway carriage was correspondingly sultry, and the next stop was at Templecombe, nearly an hour ahead. The occupants of the carriage were a small girl, and a smaller girl, and a small boy. An aunt belonging to the children occupied one corner seat, and the further corner seat on the opposite side was occupied by a bachelor who was a stranger to their party, but the small girls and the small boy emphatically occupied the compartment. Both the aunt and the children were conversational in a limited, persistent way, reminding one of the attentions of a housefly that refuses to be discouraged. Most of the aunt's remarks seemed to begin with "Don't," and nearly all of the children's remarks began with "Why?" The bachelor said nothing out loud. "Don't, Cyril, don't," exclaimed the aunt, as the small boy began smacking the cushions of the seat, producing a cloud of dust at each blow.
"Come and look out of the window," she added.
The child moved reluctantly to the window. "Why are those sheep being driven out of that field?" he asked.
"I expect they are being driven to another field where there is more grass," said the aunt weakly.
"But there is lots of grass in that field," protested the boy; "there's nothing else but grass there. Aunt, there's lots of grass in that field."
"Perhaps the grass in the other field is better," suggested the aunt fatuously.
"Why is it better?" came the swift, inevitable question.
"Oh, look at those cows!" exclaimed the aunt. Nearly every field along the line had contained cows or bullocks, but she spoke as though she were drawing attention to a rarity.
"Why is the grass in the other field better?" persisted Cyril.
-
Alman asilli Isvicreli ressam Paul Klee’nin dogum yildonumu (18 Aralik 1879)
Natura (Still Life, 1940)
http://www.settemuse.it/pittori_scul...atura_1940.jpg
https://boardofwisdom.com/cachetogo/...uotes/1496.png
“Renk beni yakaladi; artik rengin pesinden kosma geregini duymuyorum. Her zaman icin beni yakaladigini biliyorum. Bu kutsal dakikanin anlami iste budur. Renk ile ben kaynastik. Ben Ressamim. / Die Farbe hat mich. Ich brauche nicht nach ihr zu haschen. Sie hat mich für immer, ich weiss das. Das ist der glücklichen Stunde Sinn: Ich und die Farbe sind eins. Ich bin Maler. / Il colore mi possiede. Non ho bisogno di tentare di afferrarlo. Mi possiede per sempre, lo sento. Questo è il senso dell'ora felice: io e il colore siamo tutt'uno. Sono pittore.”
-
Rus besteci Pyotr Ilyic Caykovski'nin Findikkiran (The Nutcracker - Lo Schiaccianoci) balesi ilk kez 18 Aralik 1892'de Saint Petersburg, Imperial Mariinsky Theatre'da sahnelendi.
https://pbs.twimg.com/media/DusxqiRWsAEPdUu.jpg
-
-
Amerikan bilim kurgu yazari, TV ve radyo senaristi, dergi editoru ve cizgi romanlar senaristi Alfred Bester’in dogum yildonumu (18 Aralik 1913)
"Her biri, uzay ve zamanda essiz olduguna dair magrur sanrilarla gelisen, sonu gelmeyen dunyalar ve kulturler var. Ayni megalomanliktan muzdarip sayisiz insan geldi bu hayata; kendisinin essiz, yeri doldurulamaz, benzersiz oldugunu dusunen. Daha da gelecek boyle insanlar... sonsuza kadar." Yikima Giden Adam
https://images-na.ssl-images-amazon....1LLX4GY0rL.jpg
"There are and have been worlds and cultures without end, each nursing the proud illusion that it is unique in space and time. There have been men without number suffering from the same megalomania; men who imagined themselves unique, irreplaceable, irreproducible. There will be more...more plus infinity."
"Icinizde milyon var, kuruslar harciyorsunuz. Icinizde bir dahi var, deliligi dusunuyorsunuz. Icinizde bir kalp var, bosluklar hissediyorsunuz."
https://www.e-reading.club/cover/73/73504.png
“Got a million in you and spend pennies. Got a genius in you and think crazies. Got a heart in you and feel empties.”