Printable View
Halka açık olmayan, Enerjisa Üretim Santralları A.Ş. de, 12 si Hidroelektrik olmak üzere rüzgar, doğalgaz, güneş ve termik santralları sayısı toplam 25 adet. Üretim kapasitesi 3911 MW/yıl dır. Üretim 23 adet santralda 3713 MW/yıl olarak gerçekleşmektedir. Yeni yatırımlarla 5000 MW a kısa sürede ulaşması çok normal.
Holding'in yurtdışı enerji yatırımları 1000 MW hedefle açıklanmışsa bir takım sermaye hareketleri beklenir. Bütçelerini 3 yıllık ve 5 yıllık periyodlarda yapıp ( yıllık bütçe yapmiyorlarmis) her yıl 3 -5 yıl perspektifinde guncelliyorlarmis. 5 yıl bile desek ciddi bir yatırım programı sadece renewables'a gider. Nereden finanse ederler henüz göremiyoruz. Eğer sn Vali'nin yazdığı gibi Akbank'in ( bir kisminin) satışı mümkün olabilseydi hikaye başka bir yere evrilirdi. Senaryolar ceptedir diye düşünüyorum.Alıntı:
Originally Posted by miami
Geçen gün Ceo'nun aciklamalarini izledimAlıntı:
Originally Posted by noreply
9 aylik Borç/Favök 0.7
Son 5 yilda yaptığımizdan çok daha büyük yatirimlar yapilacak dedi önümüzdeki 5 yilda.
Renewables muhtemelen yuksek miktarda kredi ile finans edilecek.
Turkiyede Cds ne olmus , USDTL yarin ne olur gibi dertleri yok.
Texas'ta sanırım teşvikler var. Kontrolmatik bile Abd yatırımlarını hedefe koymuş. Finansmanında da bir takım kolaylıklar olabilir. Yine de güçlü bir teminat/özsermaye gösterilmeden finansmana erisim kolay olmayabilir. Turkiyede en iyi zamanda 1/3 özsermaye 2/3 kredi ile yatırım yapılabilirdi. Bu yatırımlara spesifik karma ne olur bilmiyorum. Unutmayın içeride de 1000 MW bir yenilenebilir yatırım programlandı. Ayrıca Kordsa ve Cimsa'nin sermaye enjeksiyonlari olabilir, sarj işi buyuyebilir, Temsa hatlarını büyütebilir.Akbank satilsin demiyorum, eğer alıcı varsa em kolay sermaye edinimini Akbank hisse satışında görüyorum.Alıntı:
Originally Posted by miami
Sahol, uzun yıllardır Akbank'ın sahibi ve bankacılık tecrübeleri fazla. Ortaklık oranı %40,75 kısmen bir satış gerçekleşmesi biraz düşündürücü ve zor karar. Piyasada yer edinmiş sistemi oturmuş iyi bir bankayı tamamen satmak ta mantıklımı.? Tartışılır. Holding içinde ki büyümeyi, yatırımları yönlendirerek bankacılık dışında başka alanlarda sağlamak en iyisi, bunu yapıyorlar. Bankanın holding içindeki mali etkinliği zaman içinde böylece azaltılıyor.
Akbank vasıtası ile iç ve dış finansman olanaklarına kavuşmak zaman zaman daha kolay ve ucuz olabiliyor. Finans sektöründeki bir kuruluşa sahip olmak uluslararası alanda yatırımlar yapmaya odaklanmış şirketler için bulunmaz bir nimet.
Sadece kredi tedariki için değil, olaya dış ticaret işlemlerindeki aracılık pozisyonu olarak ta bakılması gerekiyor. Ülkede döviz sıkıntısının olduğu zamanlarda bankanız olmazsa elinizdeki dövizinizi bile istediğiniz zamanda, istediğiniz miktarda kullanamazsınız. İşler engellenebilir. Yatırım işlemlerinde büyük rakamlar dönüyor. Banka sahibi olmanın başka avantajları da var.
Banka sahibi olmak uluslararası ticarette bir ayrıcalık ve itibardır, avantajları saymakla bitmez..
Yatırımların planlamasına gelirsek,
Genelde, Holdingler kuruluşlarından her yıl beş yıllık Mastır Planlar yapmasını isterler ve bu planlar her yıl sonu revize edilir, bir yıl uzayarak gider. Master Planlar içinde yatırımların kaynakları nereden ve nasıl karşılanacağı açıklanır açıklanmıyor ve gizli tutuluyorsa şifa en öğrenilir. Bu planlar Genel Müdür ve Mali işler en üst düzey yetkilileri eliyle hazırlanır, elde ele de dolaşmaz. İştiraklarının, Yönetim Kurullarını holdiglerin atadığını unutmayalım.
Stratejik adımlar için stratejik kapasite gerekir. Bu yıl Davos'ta temsil çok sınırlı iken Koç Holding ve Sabancı oradaydı. Sadece bir networking gezisi olduğunu düşünmüyorum. Bizim borsacı olarak yapabileceklerimiz henüz görülmeyeni, gosterilmeyeni sezmeye çalışmak. Koç Tupras'i alırken stratejik bir adım attı ve inek gibi sağdığı Migros'u fona satarak Tüpraş alımını finanse etti. Bugün geriye dönük baktığımızda bu işten zarar etmediğini görüyoruz. Akbank sektöründe çok iyi konumlanmış, iyi yönetilen bir banka. Türk bankacılık sistemi de üzerine gelen, gelecek olan bütün yüklere rağmen hazırlıklı bir sektör. Buna rağmen bankacılığın uzun vadesinde bir takım sorunlar varsa ( fin techlerin daha fazla çözüm üretmesi, kamu bankacılığının ve merkez bankası rolünün yükselmesi, kredi mekanizmalarının büyük ölçüde otomatiklesmesi, şubesiz bankacılığın maliyet avantajları vb) stratejik bakışı etkileyebilir. O bakışı ben bilemem, sadece fikir yürütebilirim. Küresel olarak borçlanmanın maliyeyi artıyor, Tc Hazinesi 10 yıllık borç aradığında %9,75 yıllık faizle ve küçük miktarlarda borçlanabiliyor. Sabancı son 5 yılda yaptığı yatırımın 2 katını hedeflemişse yol planını da belirlemiştir düşüncesindeyim. Bundan sonrası kendi acımdan ( kendi düşüncelerim açısından) lafâ€ı güzaf olabilir.
Büyük işlerde Uluslararası kredi temini farklı bir durum.
Günlük kredi oranları ile mukayese etmeyelim, bu gün böyle yarın öyle olabiliyor. Yatırımları orta ve uzun vadeli oluyor, en çok işin içindekiler biliyor. Kredi sözleşmesi yapılır işi bağlarlar.
Öğle durumlar oluyor ki, ilgili yabancı veya yerli hükümetlerin o anlık yatırıma olan tercihi veya siyasi neden ile sıfır faizli yatırım teşviği bile verebiliyor, kredi yerine geçen olanaklar sağlanabiliyor. Hatta resmi kurumlar dışında da uygun krediler bulabiliyorsunuz. Özellikle yurt dışından kredi temininde bankanız ve itibarınız varsa durum farklı oluyor tabii.
Bakalım, bekleyip göreceğiz. Yabancının bu dönemde gelip Akbank'tan büyük hisse alması sürpriz olurdu, seçim sonuçlarına göre şekillenecek ekonomi hakkında yeterli veri ve projeksiyona sahip olduklarını düşündürürdü. Yine de olmaz demiyorum, böyle bir olasılık varsa bile secimden önce gerçekleşmesinin çok düşük olasılık olduğunu vurgulamak isterim.