Burada yazanlar da dahil... Müslümanların hiçbiri diğerini beğenmiyor.
Demokrasi ile işi olmayan tüm örgütlenmelerde olduğu gibi...
Geçmişte sol örgütlenmelerin yaşadığı fraksiyon sorunu gibi, mikro seviyede bölünmüşlük daimi sorunudur bu türden yapılanmaların.
Söz gelimi:
Irak, Suriye vb.... Bölünüp parçalanan coğrafyalarda en ılımlısından, en radikaline İslam savunusu iddiasında hemen tüm İslami yapılanmalar bulunmuştur. Ancak en temel seviyede bile ortak paydada buluşamamışlar, diğerlerini alt etmek adına ABD başta en büyük İslam düşmanları ile iş birliğine gitmekten de çekinmemişlerdir. Hatta bunların çoğu ilgili ülkelerin maşasına dönüşmüştür.
"Arap Baharı" diye başlayan kalkışmaların güncel sonuçlarına bakarsak, her türden kalkışma radikalizmi davet etmiş,
sonra bu kalkışmaları geri planda organize edenlerce sözde o coğrafyalar radikallerden kurtarılmak adına "demokrasi" ile tanıştırılmıştır.
Kanımca diğer coğrafyalardaki milliyet, mezhep vb. tartışmaları Türkiye'yi zerre ilgilendirmemeli,
"kör-topal da olsa yürüyen 'demokrasi' ve bütünlüğümüzün değerinin bilincine varmalıyız " diye düşünüyorum.
Gelinen noktada dünyanın sorunlu coğrafyalarını "gezen" on binlerce/yüz binlerce silahlı psikopat mevcut...
Önce sınır güvenliği, bunu sağlamak için de birlik, bütünlük önemli.