-
Fransiz ressam Valentin de Boulogne’nin dohum yildonumu (3 Ocak 1591)
Concerto (Concert, 1626)
http://i2.res.24o.it/images2010/Edit...e24Ore-Web.jpg
Allegoria di Roma (Allegory of Italy, 1628)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...2C_c._1628.jpg
-
Italyan sair ve librettist Pietro Metastasio’nun (Pietro Antonio Domenico Bonaventura Trapassi) dogum yildonumu( (3 Ocak 1698)
Ah ! animsa tatli Irene ,
Yemin etmistin bana bagli kalacagina.
Ah ! Geri don askim ,
Ah ! Geri don ilk askina.
Tanrim , simdi ben neyle avunayim ,
Umut mu kaldi bende?
Kimin icin yasayayim ,
O kalp benim olmadiktan sonra?
Kim bilebilir ki ,
Bu kalbin gizlerini ;
Gormedikten sonra ,
Askimin guzel gozlerini.
Sen ki ,
Sana asik oldugum ilk andan beri ,
Biliyordun kalbimdeki
Gizli atesi.
https://pictures.abebooks.com/SALVAL...0460997221.jpg
Ah! rammenta, o bella Irene,
Che giurasti a me costanza.
Ah! ritorna, amato bene,
Ah! ritorna al primo amor,
Qual conforto,
oh! Dio, m'avanza,
Chi sarà la mia speranza?
Per chi viver più degg'io,
Se più mio non è quel cor?
Chi mai di questo core
Saprà le vie secrete,
Se voi non le sapete,
Begl'occhi del mio ben,
Voi che dal primo istante,
Quando divenni amante,
Il mio nascosto foco
Mi conosceste in sen.
Iste geldi o zalim an
evlada Nice, ah sevgili Nice,
nasil yasayacagim sensiz, her seyim
senden boylesine uzakta?
Hep cile cekecegim,
hep iyiliklere yabanci,
oysa sen belki de hic
animsamayacaksin beni!
Birak, dusuncem
yitirdigi huzurun
ardindan yurusun hic degilse
izleyerek adimlarini.
Hep senin yolunda
bulacaksin beni, hep yakininda
oysa sen belki de hic
animsamayacaksin beni!
http://biografieonline.it/img/bio/Pi...tastasio_2.jpg
Ecco quel fiero istante;
Nice, mia Nice, addio.
Come vivrò, ben mio,
così lontan da te?
Io vivrò sempre in pene,
io non avrò più bene;
e tu, chi sa se mai
ti sovverrai di me!
Soffri che in traccia almeno
di mia perduta pace
venga il pensier seguace
su l’orme del tuo piè.
Sempre nel tuo cammino,
sempre m’avrai vicino;
e tu, chi sa se mai
ti sovverrai di me!
-
Ingiliz yazar, sair, filolog ve profesor J. R. R. Tolkien'in (John Ronald Reuel Tolkien) dogum yildonumu (3 Ocak 1892)
https://3.bp.blogspot.com/-2BjsIHZrz...en%2Bquote.jpg
"Sende bilebileceginden cok daha fazla iyilik var nazik batinin cocugu. Dogru oranda karismis bir miktar cesaret, bir miktar bilgelik. Eger daha fazlamiz yiyecegi, neseyi ve sarkiyi altin yiginlarina yegleyebilseydi, burasi cok daha mutlu bir dunya olurdu."
https://pbs.twimg.com/media/DIpSrlvWsAEywIh.jpg
"Dunyanin butun gelgitlerine hakim olmak bizim elimizde degil. Bizim rolumuz, bizim rolumuz icine birakilmis oldugumuz yillari sikintidan kurtarmak icin elimizden geleni yapmaktir."
-
Ihtiyar Adam ve Deniz (The Old Man and the Sea, 1958) ve Yedi Silahsorler (The Magnificent Seven, 1960) gibi filmlerin yonetmeni John Sturges’in dogum yildonumu (3 Ocak 1910)
https://images-na.ssl-images-amazon....14,317_AL_.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....9,1000_AL_.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....6,1000_AL_.jpg
-
Cek mizah ve taslama yazari Jaroslav Hasek’in olum yildonumu (3 Ocak 1923)
“Bir gece U Banzetu’dan donuyordum tam Nusle’de, Botic Koprusu’nun orada, ansizin karsima cikan bir adam elindeki kayisla kafama oyle bir vurdu ki kendimi yerde buldum. Fenerini yuzume tuttu, ‘Hay Allah, yanilmisim. Bu o degil,’ dedi. Yaptigi yanlisliga oyle ofkelenmiþti ki, bir tane de sirtima indirdi. Insanoglu boyledir, hayat boyu yanlistan basini alamaz.” Aslan Asker Schweik
http://img.radio.cz/8lmUOiBb441YgvL-...k_svejk_en.jpg
“Once in Nusle, just by the bridge across the Botič, a gentleman came up to me in the night.. and hit me over the head with a knout. When I was lying on the ground he flashed his torch on me and said ‘It’s a mistake. It’s not him.’ And he got so angry because he’d made a mistake that he hit me on the back again. It’s only human nature that a chap should go on making mistakes until he dies.”
-
-
-
Led Zeppelin'in bas gitaristi ve klavyecisi Ingiliz muzisyen, soz yazari John Paul Jones’un dogum gunu (3 Ocak 1946)
https://media.giphy.com/media/fpxrHqjbYgvg4/giphy.gif
https://78.media.tumblr.com/785141b2...0fllo1_500.gif
-
Dallas dizisinin Pamela Barnes Yewing’i Amerikali aktris ve yazar Victoria Principal’in dogum gunu (3 Ocak 1950)
http://www.myconfinedspace.com/wp-co...rincipal-3.gif
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i..._PNqmOHPII-XKb
-
-
Amerikali sarkici ve muzisyen Aretha (Louise) Franklin, 3 Ocak 1987'de Rock and Roll Hall of Fame'e dahil edilerek bu basariyi gosteren ilk kadin sanatci oldu.
https://pbs.twimg.com/media/Dv-0rOuX4AAGn80.jpg
-
Netflix, Sex Education’in fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/zyuA5E-IdJ0?t=1
-
Ingiliz fizikci, matematikci, astronom, mucit, filozof, ilahiyatci Isaac Newton'in 376.dogum yildonumu (4 Ocak 1643) (Yeni takvime gore)
http://www.crystalinks.com/newton110.jpg
https://i.makeagif.com/media/10-14-2015/dESRVQ.gif
https://pbs.twimg.com/media/DwDgSYiWkAEuqUW.png
-
Italyan besteci, keman ve org sanatcisi Giovanni Battista Pergolesi'nin dogum yildonumu (4 Ocak 1710)
http://biografieonline.it/img/bio/g/..._Pergolesi.jpg
https://pbs.twimg.com/media/C6-RTP9WkAAGUPn.jpg
-
Fransiz heykeltiras Francois Rude'nin dogum yildonumu (4 Ocak 1784)
Marcia dei volontari (March of the Volunteers of 1792)
https://pbs.twimg.com/media/DSrn_xIX0AABDO6.jpg
-
Alman yazar Grimm kardeslerden filolog, dilbilimci ve yazar Jacob Ludwig Karl Grimm'in dogum yildonumu (4 Ocak 1785)
https://pbs.twimg.com/media/DSr-M5QWkAEIBOa.jpg
https://www.traunsteiner-tagblatt.de..._Titelbild.jpg
-
Alman Aydinlanma Cagi filozofu Moses Mendelssohn'un olum yildonumu (4 Ocak 1786)
"Evliliklerin cennette kararlastirildigina siz de inaniyor musunuz?"
"Kesinlikle" diye yanitladi filozof. Ve konusmaya devam etti: "Biliyorsunuz bir cocuk dogdugunda cennette seslenirler: 'bu cocuk, su kizi es olarak alacaktir.'ben dogdugumda da gelecekteki esim boyle belli olmustu. Sonra eklemislerdi: 'ne yazik ki bu kizin bir kamburu olacak. 'ben bagirdim:'yuce Tanrim, kamburu olan bir kiz kolayca acimasiz ve sert huylu birine donusebilir. Bir kiz guzel olmalidir. Iyi Tanrim, kamburu bana ver, onu guzel ve iyi sekillenmis olarak yarat.'"
https://www.mendelssohn-gesellschaft...-1600x1309.jpg
"Glauben Sie auch, dass Ehen im Himmel geschlossen werden?"
Er: "Gewiss." Bei der Geburt jedes Kindes werde im Himmel ausgerufen, wer später wen bekommt. "Wie ich nun geboren wurde, wird mir auch meine Frau ausgerufen, aber dabei hieß es, sie wird, leider Gottes, einen Buckel haben. Lieber Gott, habe ich da gesagt, gib mir den Buckel und lass das Mädchen schlank gewachsen und wohlgefällig sein."
-
-
Ingiliz roman yazar kardeslerde Emily Brontë Ugultulu Tepeler ve Anne Brontë Agnes Grey romanlarinin el yazmalari 4 Ocak 1847'de basilmasi icin yayinci T.C. Newby'ye gonderdiler.
https://ichef.bbci.co.uk/news/660/cp...eb2015_009.jpg
https://smhttp-ssl-53905.nexcesscdn....10500-60_1.jpg
-
-
Ingiliz roman, oyun ve kisa oyku yazari William Wilkie Collins'in Aytasi (The Moonstone - La pietra di Luna) romani, Charles Dickens'in haftalik yayinladigi edebiyat dergisi All the Year Round'da 151 yil once, 4 Ocak 1868'de yayinlanmaya baslandi.
https://pbs.twimg.com/media/DSsAlnzU0AA_rPw.jpg
"Savas ganimeti olarak Ingiltere'ye getirilen paha bicilmez Hint elmasi 'Aytasi', on sekizinci yas gununde Rachel Verinder'e hediye edildigi gece ortadan kaybolur. Kuskular kambur hizmetçi kizin, Rahcel'in kuzeni Franklin Blake'in, esrarengiz uc Hintli hokkabazin, hatta Rachel'in kendisinin uzerinde toplanmistir. Scotland Yard elemani, sogukkanli Cavuþ Cuff cagrilir ve Robinson Crusoe okumaya merakli, cok bilmis kahya Betteredge'in yardimlariyla kayip elmasin sirri aydýnlanir."
https://images-na.ssl-images-amazon....1PE449SOLL.jpg
"The Moonstone, a priceless Indian diamond which had been brought to England as spoils of war, is given to Rachel Verrinder on her eighteenth birthday. That very night, the stone is stolen. Suspicion then falls on a hunchbacked housemaid, on Rachel's cousin Franklin Blake, on a troupe of mysterious Indian jugglers, and on Rachel herself. The phlegmatic Sergeant Cuff is called in, and with the help of Betteredge, the Robinson Crusoe-reading loquacious steward, the mystery of the missing stone is ingeniously solved."
-
Nobel Edebiyat Odulu sahibi Cin asilli Fransiz roman, oyun yazari ve elestirmen Gao Xingjian'in dogum gunu (4 Ocak 1940)
"Insanlarin arasýna donmeliyim, sicagi ve gunesi bulmaliyim, neseyi, kalabaligi, gurultuyu; bana cektirdikleri sikintilari, acilar ne olursa olsun, onlar insanligin solugu." Ruh Dagi
https://images.gr-assets.com/books/1...382l/45961.jpg
"I must return to the smoke and fire of the human world to search for sunlight, warmth, happiness, and to search for human society to rekindle the noisiness, even if anxiety is regenerated, for that is in fact life in the human world."
"...hic alinmamis bir randevuyu, gunduz gorulen bir dus misali iz birakmadan kaybolmus bir kadini bekliyorsun."
https://images-na.ssl-images-amazon....1oiqMfMUiL.jpg
"...faisant semblant d'attendre un rendez-vous qui n'a jamais été fixé, une femme qui a disparu sans laisser de trace, comme un rêve en plein jour."
-
1927 yili Nobel Edebiyat Odulu sahibi, ozellikle 20. yuzyilin ilk yarisinda ve 2. Dunya Savasi'ndan sonra kita felsefesinde etkili olan Fransiz filozof Henri Bergson’in dogum yil donumu (4 Ocak 1941)
https://pbs.twimg.com/media/DSoLFTsWkAAIbIZ.jpg
"Tragedya yazarlari kahramanlarinin fiziksel yonune dikkat cekebilecek her seyden ozenle sakinirlar. Bedenle ilgili bir dusunce uyanir uyanmaz gulduru unsuru kapida demektir. Bu sebeple tragedya kahramanlari yemezler, icmezler, isinmazlar. Hatta mumkun mertebe oturmazlar bile. Tiradin orta yerinde oturmak bir bedeni oldugunu hatirlamaktir. Bos zamanlarýnda psikologluk eden Napolyon sýrf oturmak sayesinde trajediden güldürüye gecilebildiðini saptamisti. Baron Gourgaud’nun Journal inedifsinde (Jena muharebesinden sonra Prusya kralicesiyle olan gorusme soz konusudur) Napolyon bakin bunu nasil anlatiyor: “Kralice beni Chimene gibi, trajik bir havada karsiladi: ‘Adalet! Majesteleri, adalet! Magdeburg!’ diyordu. Beni pek rahatsiz eden bu tonda konusmayi surdurdu. Nihayet durumu degistirmek icin oturmasini rica ettim. Trajik bir sahneyi kesmek icin bundan iyi yol bulunmaz; oturuldugunda is gulduruye doner.”
http://img.over-blog-kiwi.com/0/93/1...04-203-200.jpg
"Aussi le poète tragique a-t-il soin d'éviter tout ce qui pourrait appeler notre attention sur la matérialité de ses héros. Dès que le souci du corps intervient, une infiltration comique est à craindre. C’est pourquoi les héros de tragédie ne boivent pas, ne mangent pas, ne se chauffent pas. Même, autant que possible, ils ne s’assoient pas. S’asseoir au milieu d’une tirade serait se rappeler qu’on a un corps. Napoléon, qui était psychologue à ses heures, avait remarqué qu’on passe de la tragédie à la comédie par le seul fait de s’asseoir. Voici comment il s’exprime à ce sujet dans le journal inédit du baron Gourgaud (il s’agit d’une entrevue avec la reine de Prusse après Iéna) : 'Elle me reçut sur un ton tragique, comme Chimène : Sire, justice! justice! Magdebourg! Elle continuait sur ce ton qui m’embarrassait fort. Enfin, pour la faire changer, je la priai de s’asseoir. Rien ne coupe mieux une scène tragique; car, quand on est assis, cela devient comédie.' ”
https://kbimages1-a.akamaihd.net/6d2...le-rire-19.jpg
-
Alman roman ve kisa oyku yazari Thomas Mann'in Yusuf ve Kardesleri (Joseph und seine Bruder - Giuseppe e i suoi fratelli - Joseph and His Brothers) Tetralojisinin yazimini 4 Ocak 1943'de tamamladi.
https://bilder.buecher.de/produkte/2.../22793267z.jpg
http://www.mondadoristore.it/img/Giu...ut=Thomas+Mann
-
Amerikali populer yazar ve konusmaci Natalie Goldberg'un dogum gunu (4 Ocak 1948)
https://www.azquotes.com/picture-quo...g-11-22-60.jpg
"Stres aslinda topraktan bir kopustur. Nefes almayi unuttugumuz bir an, cahil bir haldir. Stres her seyin acil oldugunu zanneder. Hic bir sey bu kadar onemli degildir. Uzan."
https://quotefancy.com/media/wallpap...e-to-do-it.jpg
"Sevdigin seye guven, onu yapmaya devam et ve seni gitmen yere goturur."
-
Kral (Elvis Aaron Presley), ilk demosunun kaydini 4 Ocak 1954 tarihinde Tennessee, Nashville Sun Records Memphis Recording Service'de yapti. 10 dakikalýk demoda Casual Love Affair ve I’ll Never Stand in Your Way'i soyledi.
http://infoboxx.info/wp-content/uploads/2016/01/Elv.jpg
-
-
Fransiz yazar ve filozof Albert Camus'nun olum yildonumu (4 Ocak 1960)
https://pbs.twimg.com/media/DwDeIpiXcAAdhkR.jpg
"Ne zamandir ilk kez olarak, anacigimi dusundum. Hayatinin sonlarinda nicin bir "Nisanli" edinmisti, nicin hayata yeniden basliyormus gibi oyunlara girismisti, anlar gibi oluyordum. Orada, orada da birtakim omurlerin sona erdigi bu Ihtiyarlar Yurdunun cevresinde de aksamlar, huzunlu bir savas araligi gibiydi. Anacigim, olumun esiginde, kendini orada serbest ve her seyi yeni bastan yasamaya hazir hissetmis olmaliydi. Kimsenin, kimseciklerin onun arkasindan aglamaya hakki yoktu. Ben de herseyi yeni bastan yasamaya kendimi hazir hissettim."
https://static.fnac-static.com/multi...L-etranger.jpg
"Pour la première fois depuis bien longtemps, j’ai pensé à maman. Il m’a semblé que je comprenais pourquoi à la fin d’une vie elle avait pris un «fiancé», pourquoi elle avait joué à recommencer. Là-bas, là-bas aussi, autour de cet asile où des vies s’éteignaient, le soir était comme une trêve mélancolique. Si près de la mort, maman devait s’y sentir libérée et prête à tout revivre. Personne, personne n’avait le droit de pleurer sur elle. Et moi aussi, je me suis senti prêt à tout revivre."
"Kisin ortasinda, en sonunda icimde yenilmez bir yaz bulundugunu ogrendim."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Nel bel mezzo dell'inverno ho infine imparato che vi era in me un'invincibile estate"
https://1.bp.blogspot.com/-JHESuRRNg...bert+Camus.png
"Dunya aydinlik olsaydi, sanat olmazdi"
-
1933 yilinda Nobel Fizilk Odulunu kazanan Avusturyali fizikci Erwin Schrodinger'in olum yildonumu (4 Ocak 1961)
https://pbs.twimg.com/media/DSkY0zcXkAUunls.jpg
"Biz bilimin bize insa ettigi bu materyal dunyaya ait degiliz. Biz onun icinde degil, disindayiz. Sadece gozlemciyiz. Dunyanin icinde oldugumuza inanma nedenimiz ise resme ait olmamiz, vucudumuzun bu resmin icinde bulunmasi. Vucutlarimiz dunyaya ait. Sadece benim degil arkadaslarimin, kedimin diger tum insanlar ile hayvanlarin. Ve bu b enim onlarla tek iletisim aracim." Doga ve Eski Yunanlilar: Bilim ve Humanizm
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“We do not belong to this material world that science constructs for us. We are not in it; we are outside. We are only spectators. The reason why we believe that we are in it, that we belong to the picture, is that our bodies are in the picture. Our bodies belong to it. Not only my own body, but those of my friends, also of my dog and cat and horse, and of all the other people and animals. And this is my only means of communicating with them.”
-
Amerikali gizem ve korku romanlari yazari Harlan Coben'in dogum gunu (4 Ocak 1962)
" 'Sir Arthur Conan Doyle'u bilir misiniz?' diye sordum.
"Sherlock Holmes'u yazan adam.'
'Aynen. Sherlock'un kanitlanamayan ama dogrulugu kabul edilen onermelerinden biri sudur: Bir kisinin elinde veri olmadan teorilerden yola cikmasi buyuk bir hatadir. Cunku sonra o kisi teorileri gerceklere uydurmak yerine gercekleri teoriye uydurmak icin carpitmaya baslar.' "
https://images-na.ssl-images-amazon....1rqIu779DL.jpg
" 'Are you familiar with Sir Arthur Conan Doyle?' I asked.
'The guy who wrote Sherlock Holmes'
"Exactly. One of Sherlock’s axioms goes something like this: ‘It is a big mistake to theorize before one has data – because one begins to twist facts to suit theories, instead of theories to suit facts.’ ”
"Olum sizi daha genc, daha yasli, daha huzurlu ya da acinasi gostermez. Olum sizi bos, her seyiniz ucup gitmis ve aniden terk edilmis bir ev gibi gosterir. Olum bir bedeni sandalye, dosya dolabi, kaya gibi bir seye çevirir. Topraktan topraga, degil mi?
https://images-eu.ssl-images-amazon....1lhFHtjV3L.jpg
"Death does not make you look younger or older or peaceful or agitated. Death makes you look empty, hollow, like everything has fled, like a house suddenly abandoned. Death turns a body into a thing—a chair, a filing cabinet, a rock. Dust to dust, right?"
-
-
Amerika dogumlu Ingiliz sair, oyun yazari ve edebiyat elestirmeni Thomas Stearns Eliot'in olum yildonumu (4 Ocak 1965)
https://pbs.twimg.com/media/C7l0vMDVQAEX2sF.jpg
Simdiki zamanin ve gecmis zamanin
Her ikisi belki de icindedir gelecek zamanin,
Ve gelecek zaman kapsanir gecmis zamanda.
Eger zaman hep buradaysa
Yakasi býrakilmaz butun zamanlarin.
Bellekte adimlarin yankisi
Gecmedigimiz gecitten asagi gecerek
Hic acmadigimiz kapidan
Girelim gul bahcesine.
"Erimekle donmak arasinda titrer ruhun ozsuyu.Yoktur topragin kokusu ya da yasayan bir seyin kokusu. / Tra disgelo e gelo la linfa dell'anima trema. Non c'è odore di terra o odore di cosa viva."
https://pbs.twimg.com/media/DNSWkNFXcAA7hWN.jpg
Foto: Thomas S. Eliot ve Virginia Woolf
-
Amerikali rock grubu The Doors, kendi ismini verdigi ilk albumunu 4 Ocak 1967'de Elektra etiketiyle piyasaya surdu.
https://cdn.shopify.com/s/files/1/11...g?v=1536270057
-
Italyan ressam, yazar, doktor, aktivist Carlo Levi'nin olum yildonumu (4 Ocak 1975)
https://pbs.twimg.com/media/DwD-PHtX4AA-G7V.jpg
“Hicbir aliskanlik, hicbir kural, hicbir kanun zorunlu bir ihtiyaca, coskun bir istege dayanamaz: Bu adet de nihayet gorunus kurtaran bir kalip olmakla kaliyor; ama bu kaliba ister istemez giriyor herkes. Bununla beraber ova alabildigine genis; kadinla erkegin bulusma firsatlari cok, ihtiyar araci kadinlar, yuzu gozu acilmis genc kizlar da yok degil. Ortulere burunup kendilerini saklayan kadinlar vahsi hayvanlar gibidir; Yalniz cinsel sevgiyi dusunurler, hem de hic isi buyutmeden, nazlanmadan: Bu isi oyle serbestce, oyle rahatca konusurlar ki sasar insan. Sokakta kara gozleriyle size alttan alttan, erkekliginizi olcer gibi bakarlar, arkanizdan fisildastiklarini, sakli degerlerinizden soz ettiklerini duyarsiniz. Arkaniza dondunuz mu elleriyle yuzlerini kapar ve parmaklari arasindan bakarlar size. Bu arzuya hicbir duygu karismaz; oyle guclu bir istektir ki bu, kara gozlerinden tasar ve doldurur koyun havasini. Duyduklari olsa olsa kendilerini asan, karsi konmaz bir guce boyun egme duygusudur. Asklarinda bile coskunluktan, umuttan cok bir cesit tevekkul vardir. Ellerine gecen firsat ucan kus gibi de olsa kacirmamak isterler; hic konusmadan sip diye anlasiverirler. Ahlakin yirtici sertligi, Turklerinkine benzer kiskancliklar, adam oldurmeler, oc almalara goturen vahsi bir onur duygusu ustune anlattiklari ve benim de onceleri dogru sandigim seyler birer masaldir orada. Belki de cok eskiden bir gercekti bunlar ve anlattigim kuru kalip onlardan kalmadir. Ama gocler degistirmis her seyi. Erkekler azalmis ve memleket kadinlara kalmis.” Isa Bu Koye Ugramadi
https://images-na.ssl-images-amazon....1cjKnlMPRL.jpg
“Non c’è abitudine o regola o legge che resista a una contraria necessità o a un potente desiderio: e anche quest’uso si riduce, praticamente, a una formalità: ma la formalità è rispettata. Tuttavia la campagna è grande, i casi della vita molteplici, e non mancano le vecchie mezzane accompagnatrici né le giovani compiacenti. Le donne, chiuse nei veli, sono come animali selvatici. Non pensano che all’amore fisico, con estrema naturalezza, e ne parlano con una libertà e semplicità di linguaggio che stupisce. Quando passi per la via, ti guardano con i neri occhi scrutatori, chinati obliquamente a pesare la tua virilità, e le odi poi, dietro le tue spalle, mormorare i loro giudizi e le lodi della tua nascosta bellezza. Se ti volti, celano il viso tra le mani e ti guardano attraverso le dita. Nessun sentimento si accompagna a questa atmosfera di desiderio, che esce dagli occhi e pare riempire l’aria del paese, se non forse quello della soggezione a un destino, a una potenza superiore, che non si può eludere. Anche l’amore si accompagna, più che all’entusiasmo o alla speranza, a una sorta di rassegnazione. Se l’occasione è fuggevole, non bisogna lasciarla svanire: le intese sono rapide e senza parole. Quello che si racconta, e che io stesso credevo vero, della severità feroce dei costumi, della gelosia turchesca, del selvaggio senso dell’onore familiare che porta ai delitti e alle vendette, non è che leggenda, quaggiù. Forse era realtà in tempo non molto lontano, e ne resta un residuo nella rigidezza dei formalismi. Ma l’emigrazione ha cambiato tutto. Gli uomini mancano e il paese appartiene alle donne.”
https://upload.wikimedia.org/wikiped...rlo_Levi_5.JPG
Lucania 61 (Museo nazionale d'arte medievale e moderna della Basilicata, Matera, Italya)
-
Trt'de de yayinlanan, Yargic Harry'nin maceralarini konu alan Gece Mahkemesi (Night Court), 4 Ocak 1984'de NBC kanalinda basladi.
https://assets.nflxext.com/us/boxsho...s/70157318.jpg
http://www.comedyseries.info/bestsit...t-sitcom-3.jpg
-
Ingiliz heavy metal grubu Judas Priest, 9.albumu Defenders of the Faith'i 4 Ocak 1984'de Columbia etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/DwDfpSPX0AAbsAD.jpg
-
Ingiliz asilli Amerikali yazar Christopher Isherwood'un olum yildonumu (4 Ocak 1986)
"Ama eger bu benimse, gercekten icimdeyse... O zaman... Iste o zaman... Ve bu anda, ama cok silik, cok uzak, bulutlarin arasindaki daglarda zar zor secilen bir keci yolu gibi, bir sey daha goruyorum: Guvene giden bir yol. Korkunun, yalnizligin olmadigi, J.'ye, K.'ye, L.'ye, M.'ye ihtiyac duymadigim bir yere gidiyor. Bir saniyeligine goruyorum. Hatta bir anligina cok net gorunuyor. Sonra bulutlar kapaniyor, zirvenin acimasiz sogugu yuzunden donmus buzulun solugunu yanagimda hissediyorum. 'Yok,' diyorum kendi kendime, 'bunu asla yapamam. Tanidigim korkuyu, bildigim yalnýzligi tercih ederim... Diger yolu secmek, kendimi kaybetmek demek. Artik bir kisi olmayacagim demek. Artik Christopher Isherwood olmayacagim. Yok hayir. Bu, bombalardan bile korkunc. Sevgilim olmamasindan bile korkunc, bununla asla yuzlesemem.' " Prater'in Meneksesi
https://s3-us-west-2.amazonaws.com/t...quare-1536.jpg
"But if it is mine, if it is really within me... Then... Why then... And, at this moment, but how infinitelyfaint, how distant, like the high far glimpseof a goat track through the mountains between clouds, I see something else: thewaythatleads tosafety. To where there is no fear, no loneliness, no need of J., K., L., or M. For a second, I glimpse it. For an instant, it is even quite clear. Then the clouds shut down, and a breath ofthc glacier, icy with the inhuman coldness of the peaks, touches my check. 'No' I think 'I could never do it. Rather the fear I know, the loneliness I know... For to take that other way would mean that I should no longer be a person. I should no longer be Christopher Isherwood. No, no. That's more terrible than the bombs. More terrible than having no lover. ThatI can never face.' ”
GRANT: Iyi bir siginagimiz oldugu duyulursa bir sey oldugu taktirde herkes iceri girmeye calisacaktir.
GEORGE: Yani?
GRANT: Ruslar fuze saldirisina basladiginda duygusalliga yer olmayacak.
GEORGE: Duygusalliga yer olmayacak bir dunya olacaksa, zaten oyle bir dunyada yasamak istemem.
https://bookmebookblog.files.wordpre...isherwood2.jpg
GRANT: If word gets out that youʼve got a better shelter, then everyone will try to get in when something happens.
GEORGE: And so?
GRANT: There will be no time for sentiment when the Russians fire a missile at us.
GEORGE: If itʼs going to be a world with no time for sentiment Grant, itʼs not a world that I want to live in.
-
Bill Gambini (Ralph Macchio) ve Stan Rothenstein (Mitchell Whitfield) 4 Ocak 1992'de Kaliforniya'daki universiteye baslamak uzere otomobille yola cikti. Yol uzerindeki bir kasabada mola verip yollarina devam ettiler. Ancak yolda polis tarafindan durdurulup ve cinayet sucundan hapse atildilar. Billy'nin kuzeni Vinny Gambini (Joe Pesci) nisanlisi Mona Lisa Vito (Marisa Tomei) ile birlikte kasabaya gelip ve genclerin savunmalarini ustlendi. Daha sonra bolge savcisi suclamalari geri cekti. (Beechum County, Alabama. Kuzenim Vinny - Mio cugino Vincenzo filmi)
https://m.media-amazon.com/images/M/...3,1000_AL_.jpg
https://images.justwatch.com/backdro...y-cousin-vinny
-
Dogaustu kurgu ve tarihi cocuk romanlarinda uzmanlasmis Ingiliz yazar Joan (Delano) Aiken’in dogum yildonumu (4 Ocak 2004)
“Bir zamanlar, issiz bir sahilde bir balikciý yasarmis. Her gun kucuk kayigiyla denize acilip balik yakalar, her aksam da bu baliklari pisirip karnini doyururmus. Gunleri boyle gecermiþ. Sonunda dayanamayip kendi kendine, ‘Havadaki kuslarin ve denizdeki baliklarin bile hayati benimkinden daha iyi, cunku onlarin esleri var,’ demiþ. ‘Bana daha rahat bir hayat vermesi icin Safak Kizi Zora’ya dua edecegim.’ ” Denizin Dibindeki Krallik
https://images-na.ssl-images-amazon....1fwcCHDjFL.jpg
“Once a fisherman lived on the lonely shore. Every day he went out to sea in his little boat and caught fish; every night he cooked and ate the fish; so he lived. At last he said to himself, ‘Even the birds of the air and the fish of the sea have a better life than I, for at least they have companions. I will pray to Zora-djevojka, the Dawn Maiden, to bring some comfort into my life.’ ”
“Boylece Emma'ya biri kirmizi, biri mavi ve biri de gri, uc tane elbise verdi.
‘Elbiselerin yaninda, ‘dedi peri, ‘sana oynaman icin bir de kedi yavrusu verecegim.’
Kedi yavrusunun adi Sam'di ; yesil gozlu, siyah bir kediydi. Emma ona ilk goruste bayildi, cunku kucucuk, yumusacik ve kipir kipirdi.
Daha sonra peri, hosckal, deyip bastonuna abana abana agir agir uzaklasti. Lou Teyze eve gelip elbiseleri gorunce cok memnun oldu. Kirmizi ve mavi olanlari kesip Emma icin yeni elbiseler dikti. Elbiseler cok hos.” Yagmur Damlalarindan Kolye
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“So the fairy gave Emma three dresses, one red, one blue, and one gray.
‘And as well as the dresses,’ she said, ‘I will give you a kitten to play with.’
The kitten was called Sam, and he was black, with green eyes. Emma loved him at once because he was so small and soft and bouncy.
Then the fairy said good-bye and walked slowly away with her stick. Aunt Lou was very pleased when she came home and saw the dresses. She cut up the red one and the blue one and made new dresses for Emma. They looked lovely.”
-
Romanya dogumlu Kanadali sair Irving Peter Layton'in olum yildonumu (4 Ocak 2006)
Ben siir yazinca mutlu oluyorum en cok.
Ask, iktidar, zafer cigliklari da
bir sey, hem de bir hayli;
ama bir siir, tipki bir havuz gibi
suyu da iceriyor, yansimayi da.
Dogada bolunmus ne varsa benim cimdedir,
agac da agacin kufu de
bende kivama varir;
ben caneviyim onlarin. Degissinler,
atissinlar, saga sola sapsinlar alev gibi
ben onlarin agziyim, hizmetindeyim onlarin.
Iyice goruyorum, kosnulu pervaneler
kokuyla ve gunes aydinligiyla kocaman
daliyorlar tehlikeli caliliklarin icine
ya da gelip duran golgelerini dusuruyorlar
yillardan bir yil, dort basi mamur tanrilar
ayaklarini koysunlar diye,
ciceklerden yaptigim bahcenin ustune:
o tanrilar, yukselen duzenlerin dostudurlar,
onlar destekler bu coskulu dusunceleri
ve ta oralardan bagisladiklarini bildirirler
baskaldiran kanlari.
Ben sessiz bir deliyim, gozyaslarinin yanibasinda,
canina kiyilmis bir sey gibi yatiyorum
agaclarin evi olan
yesil havada ya da yaslanmisim carcabuk alev alan
havanin nice ardiclarin kanatlariyla
ustune devrildigi bir iskemleye;
biliyorum, tam mevsimi,
yapraklarla tomurcuklar fiskiriyor
ve canli ne varsa hazirliyor kendi olumunu
bir yandan da ta uzaklarda bir yerden
gelmis birisi sonduruyor dunyanýn dogum gunu mumlarini.
https://images.randomhouse.com/cover/9780771049484
And me happiest when I compose poems.
Love, power, the huzza of battle
Are something, are much;
yet a poem includes them like a pool
water and reflection.
In me, nature’s divided things—
tree, mould on tree—
have their fruition;
I am their core. Let them swap,
bandy, like a flame swerve
I am their mouth; as a mouth I serve.
And I observe how the sensual moths
big with odour and sunshine
dart into the perilous shrubbery;
or drop their visiting shadows
upon the garden I one year made
of flowering stone to be a footstool
for the perfect gods:
who, friends to the ascending orders,
sustain all passionate meditations
and call down pardons
for the insurgent blood.
A quiet madman, never far from tears,
I lie like a slain thing
under the green air the trees
inhabit, or rest upon a chair
towards which the inflammable air
tumbles on many robins’ wings;
noting how seasonably
leaf and blossom uncurl
and living things arrange their death,
while someone from afar off
blows birthday candles for the world.