-
Portekiz asilli Amerikali roman ve oyun yazari John Dos Passos’un dogum yildonumu (14 Ocak 1896)
(Bir cinayet ve gasp olayi ile ilgili olarak suclanan ve 7 yillik mahkumiyet sonrasinda 23 Agustos 1927'de idam edilen iki Italyan gocmeni Nicola Sacco ve Bartolomeo Vanzetti icin yazdigi siir)
Onlar olu simdi
bu bir siir degil,
bu, gri mapus elbiseleri icinde iki adam,
biri yedi yildir islememis elinin hasta canina bakiyor.
bilir misin bir yilin kac cektigini
ya da
bir gun yirmi uc saatken mapus doseginde
parmakliklar bogarken insanin hayallerini
kac saat var bir gunde?
bilir misin hucredeki insanin hayallerini?
onlar olu simdi.
yine kazandi zift kokulu carklar,
yandi tum bedenleri.
etleri Massachusetts’in mavi gogune,
hayalleri ruzgara karisti.
“onlar olu simdi” diyerek
Vali’nin sekreteri durttu Vali’yi,
“onlar olu simdi” diyerek
yuksek mahkeme yargici durttu kendisini,
“onlar olu simdi” diyerek
universite rektoru durttu nefretini.
tum olulerin yuzunde kuru bir gulumseme belirdi;
oldu beyaz yakali,
ipek sapkali,
redingotlu adam.
atlayip otomobillerine,
gezdiler bir uctan bir uca Boston sokaklarini.
artýk ozgur hayalleri,
uzakta artik o zift kokan hucre.
sesleri, dillerine yabanci on binlerin nefesinde yankilandi
ve ayni sarkiyi hep bir agizdan soyledi on binler.
sarki ciglik olup patlatti Massachusetts’in kulak zarini.
simdi varsa cesaretin buna siir de!
http://www.washingtonindependentrevi...best-times.jpg
https://img.ibs.it/images/9788887583731_0_0_1107_75.jpg
Questa non è una poesia
Sono due uomini in grigie casacche di detenuti.
Un uomo siede guardandosi la carne malata delle mani
– mani che non hanno lavorato per sette anni.
Ma tu lo sai quant’è lungo un anno?
Lo sai quante ore ci sono in un giorno
quando il giorno è ventitré ore su una branda in una cella
in una cella in una fila di celle in un braccio di file di celle
tutte vuote del soffocante vuoto di sogni?
Tu li conosci i sogni di uomini in carcere?
Ora sono morti
I neri automi hanno vinto.
Loro sono completamente bruciati.
Le loro carni sono passate nell’aria del Massachusetts
i loro sogni sono passati nel vento
“Ora sono morti”, dà di gomito la segretaria
del governatore al governatore
“Ora sono morti”, dà di gomito il giudice della Corte d’Appello
al giudice della Corte Suprema
“Ora sono morti”, dà di gomito il rettore dell’università
al rettore dell’università
Una risata secca sale da tutti i morti,
morti in colletto bianco, morti in cappello da seta;
morti in mantello.
Salgono e scendono dalle automobili
respirano a fondo con sollievo
mentre vanno su e giù per le strade di Boston.
Essi sono liberi dai sogni
Dai sudici panni del carcere
Le loro voci esplodono in mille linguaggi
cantando una canzone
da far scoppiare i timpani al Massachusetts.
Scrivici su una poesia se te la senti!
-
Ingiliz yazar, matematikci, fotografci, ve Alice Harikalar Ulkesinde ile taninan Lewis Carroll'in (Charles Lutwidge Dodgson ) olum yildonumu (14 Ocak 1898)
"Gelen, Beyaz Tavsan'di; agir agir Alice'e dogru yuruyor, bir yandan da bir sey yitirmis gibi cevreyi kolacan ediyordu; Alice, onun kendi kendine, ''Ah Duses! Dusesim! Vah benim sevgili patilerim! Vaah benim kurkum, vah biyiklarim! Boynumu vurduracak. Sansar ne kadar sansarsa ben de o kadar eminim bundan! Acaba nerede dusurdum ki onlari?'' dedigini duydu. Alice, onun yelpazeyle beyaz eldivenleri aradigini hemen anlamisti; bir iyilik yapmak istegiyle o da aranmaya basladi, ama ortalýkta hicbirinden iz yoktu. Golcukte yuzdugunden bu yana her sey degismise benziyordu; cam masa, kucuk kapili kocaman dehlizde butun butune silinmisti." Alice Harikalar Ulkesinde
https://images-na.ssl-images-amazon....1-y3BDBxYL.jpg
"Era il Coniglio bianco che tornava trotterellando bel bello e guardandosi ansiosamente intorno, come avesse smarrito qualche cosa, e mormorando tra sè: «Oh la duchessa! la duchessa! Oh zampe care! pelle e baffi miei, siete accomodati per le feste ora! Ella mi farà ghigliottinare, quant'è vero che le donnole sono donnole! Ma dove li ho perduti?»Alice indovinò subito ch'egli andava in traccia del ventaglio e del paio di guanti bianchi, e, buona e servizievole com'era, si diede un gran da fare per ritrovarli. Ma invano. Tutto sembrava trasformato dal momento che era caduta nello stagno; e la gran sala col tavolino di cristallo, e la porticina erano interamente svanite." Alice nel paese delle meraviglie
-
Liberetosunu Luigi Illica ve Giuseppe Giacosa’nin yazdigi, Giacomo Puccini'nin Tosca operasi ilk kez 14 Ocak 1900’de Roma, Teatro dell'Opera’da sahnelendi.
http://binrome.com/wp-content/uploads/2015/12/tosca.jpg
http://www.italianways.com/wp-conten...2-665x1000.jpg
-
Amerikali ozgurlukcu sosyalist, siyaset felsefecisi, hatip ve yazar Murray Bookchin'in dogum yildonumu (14 Ocak 1921)
"Toplumsal adaletsizligi ortadan kaldirabiliriz, ama toplumsal ozgurluge ulasamayiz. Siniflari ve somuruyu ortadan kaldirabiliriz, ama hiyerarsi ve tahakkumun kisitlamalarindan kurtulamayiz. Bir seytan cikarma ayini yapiyormuscasina pis islerimizden mal kazaniminin ve birikimin ruhunu def edebiliriz, fakat yine de icimizi kemiren bir sucluluk duygusunun, duyumsalliginin ahlaksizliga duyulan analiz edilmesi guc bir inancin ve feragatin yuku altinda ezilmeye devam ederiz." Ozgurlugun Ekolojisi
http://www.anarquista.net/wp-content...y-Bookchin.jpg
"We may eliminate social injustice, but we will not achieve social freedom. We may eliminate classes and exploitation, but we will not be spared from the trammels of hierarchy and domination. We may exorcize the spirit of gain and accumulation from our psyches, but we will still be burdened by gnawing guilt, renunciation, and a subtle belief in the "vices" of sensuousness."
"Ne kadar iyi dusunulmus olursa olsun kucuk adimlar evrensel, kuresel ve feci bir hal almis problemleri kismi olarak dahi cozemez. Eger kýsmý 'cozumler' denen birsey varsa bu sadece ekolojik krizin sabit dogasini gizlemek icin kullanilan makyaj malzemesidir. Onlar bu suretle halkin dikkatini ve teorik icyuzunu, gerekli degisikliklerin derinligi ve genisligi hakkindaki yeterli kavrayisdan alikoyarlar."
https://ecology.iww.org/images/Bookc...yofFreedom.jpg
"Nor do piecemeal steps however well intended, even partially resolve problems that have reached a universal, global and catastrophic character. If anything, partial ‘solutions’ serve merely as cosmetics to conceal the deep seated nature of the ecological crisis. They thereby deflect public attention and theoretical insight from an adequate understanding of the depth and scope of the necessary changes."
-
Japon roman ve oyun yazari (Kimitake Hiraoka) Yukio Mishima’nin dogum yildonumu (14 Ocak 1925)
“Beni ask konusunda, yani ugrunda olmeye degecek, insani bitirip tuketen ask konusunda gizliden gizliye dusunmeye yonelten deniz oldu. Evet, kesinlikle deniz.Tanri'nin gunu celik bir gemide kapali kalan bizler icin, deniz tipki kadin gibidir. Durgunlugu ve firtinalariyla, kaprisleriyle, batan gunesi yansitan gogsunun guzelligiyle bu benzerlik ortadadir. Daha da otesi, denizin uzerine uzanan ve denizin uzerinde gidip gelen, yine de denizin kendini vermeyi reddettigi bir geminin icerisindesiniz. Altinizdan akip gecen sonsuz miktardaki bu su, susuzlugunuzu gideremez. Doga, denizciyi kadina benzeyen bu unsurlarla sarmalar da, denizci yine kadinin sicak, diri govdesinden oldugu kadar uzak kalir denizden.” Yukio Misima, Denizi Yitiren Denizci
https://japaneseculturereflectionsbl...a-pg.jpg?w=474
“It was the sea that made me begin thinking secretly about love more than anything else; you know, a love worth dying for, or a love that consumes you. To a man locked up in a steel ship all the time, the sea is too much like a woman. Things like her lulls and storms, or her caprice, or the beauty of her breast reflecting the setting sun, are all obvious. More than that, you’re in a ship that mounts the sea and rides her and yet is constantly denied her. It’s the old saw about miles and miles of lovely water and you can’t quench your thirst. Nature surrounds a sailor with all these elements so like a woman and yet he is kept as far as a man can be from her warm, living body.”
-
-
Amerikali gerilim, korku ve kurgu yazari Richard (Carl) Laymon'in dogum yildonumu (14 Ocak 1947)
"Deniz kenarinda, sevimli bir tatil beldesi olan Boleta Korfezi eski rahat, sakin halini kaybetmistir. Sebebi aciklanamayan bazi kaybolma olaylari yazin keyfini cikaranlarin ustune karanlik bir golge gibi coker. Tatilcilerin dolastiklari mekanlar agzi bozuk serseriler tarafindan isgal edilmistir.
Bir sure sonra Boleta Korfezi kendini savunmaya baslar. Bolgedeki yasadisi olaylarin ardinda bu serserilerin bulundugunu dusunen gencler, siddete siddetle karsilik verme karari alirlar. Tanya adinda karizmatik bir liderleri olan gencler, serserileri dovmeyi yeterli gormeyip daha agir cezalar uygulamak amaciyla, terkedilmis bir barakada toplantilar yapmaya baslarlar; bu mekan onlari kayip olaylarinin ardindaki gercege goturecektir."
https://cdn.shopify.com/s/files/1/18...g?v=1516899293
"The seaside resort of Boleta Bay is not the carefree place it used to be. A series of unexplained disappearances has brought misery and fear to local families, casting, a dark shadow over the summer. And to add to the atmosphere of unease and foreboding, the tourists who throng the arcades and stroll along the board walk now have to pick their way through a growing army of leering, foul-mouthed bums who infest the dilapidated buildings of Boleta Bay's promenade.
But now Boleta Bay is fighting back. Convinced that the loathsome down and outs, nicknamed 'trolls', have been abducting its citizens for their own grim purposes, a gang of local teenagers decide to wreak their own violent revenge on what they see as a hive of murderous parasites. Led by the charismatic Tanya, the gang soon graduate from simple beatings to other, more ambitious forms of punishment. And as they grow more daring, their campaign inexorably leads them to the old abandoned Funhouse, where the appalling truth about the disappearances awaits them."
-
Amerikali suc gerilim romanlari yazari John Lescroart'in dogum gunu (14 Ocak 1948)
"Tabii ki adaletin gozu kordu falan ama guclu insanlari gereksiz yere kiskirtmamak basit bir sagduyu ornegiydi. / Of course justice was blind and all that, but in fact it was simple prudence not to needlessly antagonize powerful people." Hasat Zamani
https://images.gr-assets.com/books/1...9l/8549518.jpg
"Ozellikle hukuk, ayni suctan dolayi, sectiginiz insanlari tutuklayip, digerlerini tutuklamayacaginiz bir arac degildi. / And the law was specifically not a tool that you used selectively to arrest some people but not others who did the same thing."
-
-
Ingiliz yazar ve gazeteci Edward St Aubyn'in dogum gunu (14 Ocak 1960)
“Babasinin hiriltiyla soludugunu ve karyola basþnþn duvara carptigini duyuyordu. Derken, yesil kuslu perdenin arkasindan bir geko (kertenkele) belirdi ve acik pencerenin yanindaki duvarin kosesinde hareketsizce kaldi. Patrick ona dogru atildi. Catinin obur yanina gecip uzaklasti; kimse onu bir daha asla bulamayacak, nerede aramalari gerektigini ve bir gekonun bedenine girdigini bilemeyecekti.”
https://k60.kn3.net/E9F0F5DB3.jpg
"He could hear his father wheezing, and the bedhead bumping against the wall. From behind the curtains with the green birds, he saw a gecko emerge and cling motionlessly to the corner of the wall beside the open window. Patrick lanced himself towards it. Tightening his fists and concentrating until his concentration was like a telephone wire stretched between them, Patrick disappeared into the lizard’s body."
-
Amerikali yazar ve sair Sylvia Plath, Sirca Fanus (The Bell Jar - La campana di vetro) romanini 14 Ocak 1963'de Heinemann Publishing araciligiyla yayinladi.
"Yasamimin, oykudeki yesil incir agaci gibi onumde dallanip budaklandigini goruyordum.Her dalin ucunda tombul, mor bir incir gibi essiz bir gelecek beni cagiriyor, goz kirpiyordu. Incirlerden biri, bir es, mutlu bir yuva ve cocuklardi. Bir baskasi, unlu bir ozan, oteki parlak bir profesor, biri sasirtici editor Esther Greenwood, oburu Avrupa, Afrika ve Guney Amerika, biri Constantin, Sokrates, Attila ve garip adlari degisik meslekleri olan daha bir yigin asik, bir baskasiysa Olimpiyat takim sampiyonu bir kadindi. Bu incirlerin uzerinde ve otesinde, ne olduklarini pek cikaramadigim daha bir suru incir daha vardi. Kendimi dallarin catallandigi noktada otururken goruyordum.Ve incirlerden hangisini sececegime bir turlu karar veremedigim icin acliktan oluyordum. Hepsini ayri ayri istiyordum incirlerin, ama birini secmek otekilerin hepsini kaybetmek demekti. Ve ben orada karar veremeden otururken incirler burusup kararmaya basliyor ve birer birer topraga, ayaklarimin dibine dusuyorlardi.” Sylvia Plath, Sirca Fanus
https://edajeapristoblogsu.files.wor...camp.jpg?w=620
“Vidi la mia vita diramarsi davanti a me come il verde albero di fico del racconto.Dalla punta di ciascun ramo occhieggiava e ammiccava, come un bel fico maturo, un futuro meraviglioso. Un fico rappresentava un marito e dei figli e una vita domestica felice, un altro fico rappresentava la famosa poetessa, un altro la brillante accademica, un altro ancora era Esther Greenwood, direttrice di una prestigiosa rivista, un altro era l’Europa e l’Africa e il Sudamerica, un altro fico era Costantin, Socrate, Attila e tutta una schiera di amanti dai nomi bizzarri e dai mestieri anticonvenzionali, un altro fico era la campionessa olimpionica di vela, e dietro e al di sopra di questi fichi ce n’erano molti altri che non riuscivo a distinguere. E vidi me stessa seduta alla biforcazione dell’albero, che morivo di fame per non saper decidere quale fico cogliere. Li desideravo tutti allo stesso modo, ma sceglierne uno significava rinunciare per sempre a tutti gli altri, e mentre me ne stavo lì, incapace di decidere, i fichi incominciarono ad avvizzire e annerire, finché uno dopo l’altro si spiaccicarono a terra ai miei piedi.”
-
-
-
Elvis Presley'in 14 Ocak 1973'de verdigi 'Aloha from Hawaii' isimli muhtesem konseri dunyaya uydudan yayinlanmis ve 1 milyar kisi tarafindan izlenmistir.
(Konser bittikten ve herkes gittikten sonra Kral sahnede kalmis ve yayinlanmak uzere bes sarki daha kaydetmistir.)
http://images6.fanpop.com/image/phot...41-500-388.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....yL._SY355_.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=AlcOKtYM_wQ
-
Ispanyol, Kuba, Danimarka ve Fransiz kokenli Amerikali diarist, denemeci, romanci ve yazar Anaïs Nin’in (Angela Anaïs Juana Antolina Rosa Edelmira Nin y Culmell) olum yildonumu (14 Ocak 1977)
“Ask hicbir zaman dogal nedenlerle olmez. Olur, cunku biz onun kaynagini beslemeyi bilmeyiz; korluk ve hatalar ve ihanetler yuzunden olur. Hastaliklardan, aldigi yaralardan olur; bikkinliktan, bakimsizliktan, susuzluktan, donukluktan olur, ama asla dogal nedenlerle degil. Her asik, kendi askinin katili olarak mahkemeye cikarilmaliydi. Bir sey seni incittigi, uzdugu zaman, hemen onu bertaraf etmeye, degistirmeye kosuyorum; kendimi senin yerine koymaya, senin gibi hissetmeye kosuyorum, sense sabirsiz bir el hareketiyle sirtini donuyor, anlamiyorum, diyorsun.” Dort Odali Kalp
http://ecx.images-amazon.com/images/I/71kNTDO29%2BL.jpg
“Love never dies of a natural death. It dies because we don’t know how to replenish its source, it dies of blindness and errors and betrayals. It dies of illnesses and wounds, it dies of weariness, of witherings, of tarnishings, but never of natural death. Every lover could be brought to trial as the murderer of his own love. When something hurts you, saddens you, I rush to avoid it, to alter it, to feel as you do, but you turn away with a gesture of impatience and say: ‘I don’t understand.”
“Diger kadinlarin sadece coraba harcadiklari parayla guzel giyinebilmek gibi, Parislilere has dogal bir yetenegi vardi. Sakaci gozleri, kivircik siyah saclari ve yuvarlak hatlariyla cekici bir kizdi. Iki tutkusu vardi, birincisi parfum bolumunden birkac damla parfum ya da kolonya calmak, digeri ise magazanin kapanmasini bekleyip en yumusak yataklardan birine yatarak orada uyuyacakmis gibi yapmasiydi. Ustu kapali olanlari tercih ediyordu. Perdeler altinda yatarken kendini daha guvenli hissediyordu. Sef tezgahtar genelde gitmek için acele ettiginden bu fanteziye birkac dakikaligina dalacak kadar yalniz kalabiliyordu. Boyle bir yatakta yatarken kadinsi cekiciliginin bir milyon kez arttigini dusunuyor ve Champs Elysees'de gormus oldugu SIK erkeklerin, onu bu yatakta gorup guzel bir yatak odasinda nasil guzel duracagini fark etmelerini istiyordu.” Venus Ucgeni
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“She had a natural Parisian gift for appearing charmingly dressed on the money other women spent on stockings alone. She was attractive, with humorous eyes, curly black hair and well-rounded curves. She developed two passions, one to steal a few drops of perfume or cologne from the perfume department, another to wait until the store was closing so she could lie down on one of the softest beds and pretend she was to sleep there. She preferred the canopied ones. She felt more secure lying under curtains. The floorwalker was usually in such a hurry to leave that she was left alone for a few minutes to indulge in this fantasy. She thought that while lying in such a bed her feminine charms were a million times enhanced, and she wished certain elegant men she had seen on the Champs Élysées could see her there and realize how well she would look in a beautiful bedroom.”
-
1978 yilinda Trt kanalinda da yayinlanan komedi-drama Hayal Adasi (Fantasy Island) dizisi, 14 Ocak 1977'de ABC kanalinda yayinlanmaya basladi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...zMQ@@._V1_.jpg
https://cdn3-www.comingsoon.net/asse...asy-Island.jpg
-
Ingiliz punk rock grubu Sex Pistols, 14 Ocak 1978 aksami San Francisco, Winterland Ballroom'da son konserine cikti.
Grup dort gun sonra dagildi.
http://4.bp.blogspot.com/_ah63153bXx...winterland.jpg
https://i.ytimg.com/vi/xaO3WmxGNJ0/maxresdefault.jpg
-
Tommy DeSimone, Billy Batts'i oldurdugu icin 14 Ocak 1979’da olduruldu (Queens, New York)
SIKI Dostlar - Goodfellas - Quei bravi ragazzi
http://cdn.cnn.com/cnnnext/dam/asset...-super-169.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=Dk-a1RAX2mU
-
Kanadali progressive rock grubu Rush, 7.studyo albumu Permanent Waves'i 14 Ocak 1980'de Anthem etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/Dw4DGLOVYAA4IvX.jpg
-
Amerikali oyun yazari Eugene O'Neill'in dort perdelik Anna Christie oyunu, Natasha Richardson ve Liam Neeson'in basrollleriyle 14 Ocak 1993'de Criterion Theater'da perdeyi acti.
http://static.playbill.com/dims4/def...istieProd1.jpg
https://i.pinimg.com/originals/83/62...8d4623c9cb.jpg
-
Julia Roberts, Jude Law, Natalie Portman ve Clive Owen'in rol aldigi Daha Yaklas (Closer), 14 Ocak 2005'te Avusturya, Ingiltere, Meksika ve Guney Afrika'da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...4,1000_AL_.jpg
-
Reese Witherspoon, Romola Garai, James Purefoy ve Romola Garai'in rol aldigi Gurur Dunyasi (Vanity Fair), 14 Ocak 2005'te Ingiltere, Irlanfa ve Tayvan'da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...2,1000_AL_.jpg
-
Arjantinli sair Juan Gelman'in olum yildonumu (14 Ocak 2014)
https://i.pinimg.com/originals/35/67...a4d752efe0.jpg
Eger secme sansim olsaydi,
cok hasta oldugumuzu bilme sagligini secerdim ben,
cok mutsuz oldugumuzu bilme mutlulugunu.
Eger secme sansim olsaydi,
su masum olmama masumiyetini secerdim ben,
kan ter icinde yurumenin getirdiði bu kirlenmemisligi.
Eger secme sansim olsaydi,
ben su nefret ettigim aski secerdim,
umutsuzluktan beslenen bu umudu.
Iste boyle efendiler,
olumle oynuyorum ben.
http://4.bp.blogspot.com/-_AIDXeG93-...1600/gotan.jpg
Kim demis susuzluk buraya kadardir,
buradan sonrasinda gayri sular akar?
Kim demis hava buraya kadardir,
diye, ates de buraya kadar?
Kim demis ask buraya kadardir,
buradan sonra nefret baslar?
Kim demis insan buraya kadardir,
sonrasi, artik insanliktan cikar?
Yalnizca umudun dizleri beresizdir.
Ama yine de kanarlar.
https://www.toonsmag.com/wp-content/...UAN-GELMAN.jpg
¿Quién dijo alguna vez: hasta aquí la sed,
hasta aquí el agua?
¿Quién dijo alguna vez: hasta aquí el aire,
hasta aquí el fuego?
¿Quién dijo alguna vez: hasta aquí el amor,
hasta aquí el odio?
¿Quién dijo alguna vez: hasta aquí el hombre,
hasta aquí no?
Sólo la esperanza tiene las rodillas nítidas.
Sangran.
-
-
“Biz ucumuz Ortacag'a aitiz. Bizim bu kahramanliga gereksinimimiz var; ve cagdas yasamda boyle seylere yer yok. Bu bizim trajedimiz. Bir zamanlar evliya olmak isterdim. Yapilabilecek en mutlak davranis bu gibi gelmisti, cunku bende en guclu olan sey saflik ve buyukluk arayisiydi. Ben yeryuzunde yasamiyorum. Kardeslerim de oyle. Biz oluyuz. Sevgide oyle bir doruga ulastik ki, bu bize sevdiklerimizle birlikte olmek istegi verdi; biz de olduk. Biz baska bir dunyada yasiyoruz. Bedenlerimizin olmasý bir sacmalik, bir tarih yanilgisi. Ustelik biz hic dogmadik. Siradan tensel duygulara sahip degiliz, gercekle iliskimiz de yok. Evliligim bir sacmalikti, kardeslerimin evlilikleri ise anlamsiz.” Anaïs Nin, Cam Fanusun Altinda
https://pictures.abebooks.com/LELIVRE/18662147669.jpg
“We three belong to the Middle Ages. We have this need of heroism, and there is no place for such feelings in modern life. That is our tragedy. Once I wanted to be a saint. It seemed the only absolute act left to do, for what is most powerful in me is the craving for purity, greatness. I am not living on earth. Neither are my brothers. We are dead. We reached such heights in love that it made us want to die altogether with the loved one, and so we died. We are living in another world. Our having bodies is a farce, an anachronism. We were never even born. We have no ordinary sensual life, no contact with reality. My marriage was a farce, my brothers' marriages meaningless.”
-
“Hicbir zaman bir kadini gercekten tanimak istemedim. Hicbiriyle kalmak istemedim. Bir kadinin cekiciligini tutkulu bir iliski icin degil, bir erkekle uzun sureli bir iliskiye girmek icin evlilik gibi ornegin ya da en azindan birliktelik sonucta bir cesit huzur, sahiplik elde etmek icin kullandigimi dusunuyordum. Beni korkutan buydu grande amoureuse'un arkasina gizlenen, askta guvenlik arayan bir kucuk burjuva. Beni sana ceken sey, senin hep metres olarak kalman. Arzuyu ve yogunlugu devamli kiliyorsun. Butun ask savasindan kendini esit hissetmeyince cekiliyorsun. Ayrica, beni sana baglayan sey sana verebilecegim zevk degil. Duygusal olarak tatmin olmadigin zaman bunu reddediyorsun. Oysa sen her þeye yatkinsin, her seye. Bunu hissediyorum. Yasama aciksin. Seni actim. Ilk kez kadinlari yasama, aska acma gucum oldugu için uzgunum. Vucutla iletisime gecmeyi reddedip, tum varliga ulasmanin diger yollarini aradiginda seni oyle seviyorum ki. Zevke olan direnisimi kirmak icin her seyi yaptin. Evet, ilk basta bu gucu benden cekmene dayanamiyordum. Gucumu kaybediyormusum gibi geliyordu...” Anaïs Nin, Venus Ucgeni
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“I never wanted to really know a woman. I never wanted to stay with one. My feeling was always that a woman used her charms not for the sake of a passionate relationship but to win from a man some durable relationship – marriage, for instance, or at least companionship – to win, finally, some kind of peace, possession. It was this that frightened me – the sense that behind the grande amoureuse lay concealed a little bourgeoise who wanted security in love. What attracts me to you is that you have remained the mistress. You maintain the fervor and the intensity. When you feel unequal to the great battle of love, you stay away. Another thing, it is not the pleasure I can give you which attaches you to me. You repudiate it when you are not emotionally satisfied. But you are capable of all things, of anything. I feel that. You are open to life. I opened you. For the first time I regret my power to open women to life, to love. How I love you when you refuse to communicate with the body, seeking other means to reach into the entire being. You did everything to break down my resistance to pleasure. Yes, at first, I could not bear this power you had to withdraw. It seemed to me that I was losing my power…”
-
Jessica Chastain, Colin Farrell, Common, John Malkovich, Geena Davis ve Joan Chen'in rol aldigi aksiyon-suc-drama Eve'den þlk goruntu geldi.
https://pbs.twimg.com/media/Dw329PxUcAAsI_Z.jpg
-
Paramount Pictures, komedi What Men Want'dan 1 klip ve 1 tv spotu yayinladi.
https://youtu.be/OxWbNi59Aqw?t=1
https://youtu.be/m0fXlriDIVw?t=2
-
Fransiz oyun yazari ve oyuncu Molière'in (Jean-Baptiste Poquelin) dogum yil donumu (15 Ocak 1622)
“Zeki kadin bir kusur isleyebilir, fakat hic olmazsa bunu dusunerek ve isteyerek yapar; halbuki aptal kadin genellikle istemeden ve ne yaptigini bilmeden gunaha girer.” Kadinlar Mektebi
https://alexandrin.org/static/img/frontispiceEDF.jpg
"Une femme d'esprit peut trahir son devoir; Mais il faut pour le moins, qu'elle ose le vouloir; Et la stupide au sien peut manquer d'ordinaire, Sans en avoir l'envie et sans penser le faire."
"Param! Zavalli paracigim! Canim, sevgilim benim! Aldilar elimden seni! Sen olmayinca ben neye siginirim artik, neyle avunurum, neyle sevinirim? Her sey bitti benim icin; dunyada yapacak isim kalmadi benim! Sensiz ne yaparim, nasil yasarim? Olacak sey mi? Yaptilar bana yapacaklarini! Dayanamam bu aciya, oluyorum; oldom, gomduler beni!" Cimri
http://1.bp.blogspot.com/-ecdopy8M7E...1600/Avare.jpg
"Hélas! mon pauvre argent, mon pauvre argent, mon cher ami! on m’a privé de toi; et puisque tu m’es enlevé, j’ai perdu mon support, ma consolation, ma joie; tout est fini pour moi, et je n’ai plus que faire au monde: sans toi, il m’est impossible de vivre. C’en est fait, je n’en puis plus; je me meurs, je suis mort, je suis enterré."
-
Avusturya tiyatrosunun en onemli trajedi yazarlarindan Franz (Seraphicus) Grillparzer'in dogum yildonumu (15 Ocak 1791)
" 'Bana bakiyor ve bir seyler dusunuyorsunuz,' dedi. 'Hayat hikayenizi merak ediyorum.' 'Hikaye mi? Benim hikayem filan yok. Bugün dunden, yarin bugunden farksiz benim icin. Obur gun ve daha obur gun ise kim bilir nasil olacak? Orasini ancak Tanri bilir ve Tanri kerimdir.' 'Bugun hayatiniz yeknesak olsa gerek.' " Yoksul Calgici
https://www.der-audio-verlag.de/cont...3862318643.jpg
" 'Sie sehen mich an', sagte er, 'und haben dabei Ihre Gedanken?' 'Daß ich nach Ihrer Geschichte lüstern bin', versetzte ich – 'Geschichte?' wiederholte er. 'Ich habe keine Geschichte. Heute wie gestern, und morgen wie heute. Übermorgen freilich und weiter hinaus, wer kann das wissen? Doch Gott wird sorgen, der weiß es.' 'Ihr jetziges Leben mag wohl einförmig genug sein.' "
"...nasil Tanri'nin cocuklari yeryuzu kizlariyla birlesiyorsa, tipki oyle ruhlarin soluk alis verisi olan muzigi bir yigin soz ekleyerek bozuyorlar. Bunlar ancak nasirli ruhlari kavrar, onlari sarar."
https://images-na.ssl-images-amazon....t4L._SS500.jpg
"...wie die Kinder Gottes sich verbanden mit den Töchtern der Erde; daß es hübsch angreife und eingreife in ein schwieliges Gemüt."
-
Rus oyun yazari, besteci, sair ve diplomat Aleksander Sergeyevic Griboyedov'un dogum yildonumu (15 Ocak 1795)
"Hizmet etmekten memnuniyet duyardim; usaklik yapmak ise midemi bulandiriyor. / It would be nice to serve, it's sickening to serve."
"Mutlu insan saatin ne olduguna bakmaz. / Happy people don't notice the time."
"En iyi yer neresi? Bizim olmadigimiz yerdir. / Well, where is a better place? A place where we don't find ourselves."
Binalar yeni ama onyargilar eski. / The houses are new, the prejudices are old."
https://images-na.ssl-images-amazon....1Gl-RpTheL.jpg
-
Fransiz ekonomist ve filozof Pierre-Joseph Proudhon'un dogum yildonumu (15 Ocak 1809)
“Kolelik nedir?” sorusuna cevap vermem gerekseydi ve tek kelimeyle, kolelik cinayettir deseydim, ne kastettigim derhal anlasilirdi. Bir insandan dusunme yetisini, iradesini, sahsiyetini almak kudretinin hayat memat meselesi oldugunu ve bir insani kolelestirmenin onu oldurmek oldugunu gostermek icin uzun soze gerek olmayacakti. Oyleyse nicin 'Mulkiyet nedir?' sorusuna, anlasilacagimdan emin olarak, hirsizliktir diye cevap veremiyorum; ne de olsa ikinci soru ilkinin sekil degistirmis halinden ibaret degil mi? Mulkiyet Nedir?
https://images-na.ssl-images-amazon....1WY8GzssML.jpg
Si j'avais à répondre à la question suivante : Qu'est-ce que l'esclavage ?et que d'un seul mot je répondisse : C'est l'assassinat,ma pensée serait d'abord comprise. Je n'aurais pas besoin d'un long discours pour montrer que le pouvoir d'ôter à l'homme la pensée, la volonté, la personnalité, est un pouvoir de vie et de mort, et que faire un homme esclave, c'est l'assassinat. Pourquoi donc à cette autre demande : Qu'est-ce que la propriété ?ne puis-je répondre de même : C'est le vol,sans avoir la certitude de n'être pas entendu, bien que cette seconde proposition ne soit que la première transformée ?
"Insan dusunur, cunku gozlemlemek, tecrube etmek hep dusunmektir; insan muhakeme eder, cunku baska turlusu elinden gelmez. Dusunurken kendine yanilgilar yaratir; muhakeme ederken yanilir, ama hakli olduguna inandigindan yanlislarinda israr eder. Goruslerine kaptirir gider kendini, kendini ciddiye alir, baskalarini ise hor gorur. Bu yuzden yanlizlasir, cunku cogunluga uymasinin tek yolu kendi aklindan ve iradesinden vazgecmek, yani kendini yadsimaktir ki bu da olanaksizdir. Bu yalnizlik, bu akilci egoizm ve nihayet goruslerdeki bu ferdiyet deneyim ve gozlemle hakikat kendisine gosterilinceye kadar surup gider."
https://images-eu.ssl-images-amazon....1TCziWhAUL.jpg
"Mais l'homme ne devient habite qu'à force d'observations et d'expériences. Il réfléchit donc, puisque observer, expérimenter, c'est réfléchir ; il raisonne, puisqu'il ne peut pas ne pas raisonner ; et en réfléchissant il se fait illusion ; en raisonnant, il se trompe, et il croit avoir raison, il s'obstine, il abonde dans son sens, il s'estime lui-même et méprise les autres. Dès lors il s'isole, car il ne pourrait se soumettre à la majorité qu'en faisant abnégation de sa volonté et de sa raison, c'est-à-dire qu'en se reniant lui-même, ce qui est impossible. Et cet isolement, cet égoïsme rationnel, cet individualisme d'opinion enfin, durent aussi longtemps que la vérité ne lui est pas démontrée par l'observation de l'expérience."
-
Rus Yazar Fyodor Dostoyevski, 9 ayda yazdigi ilk romani Insanciklar (Poor Folk - Povera gente) romanini 15 Ocak 1846’da yayinladi.
“Ah Veranka edebiyat harika birsey. Onceki gun bu insanlarla beraber olunca bunu daha iyi anladim. Cok esrarli sey! Insanlarin kalplerini guclendirir, ders verir. Ellerindeki kucucuk bir kitapta bir suru sey var. Harika bir kitap! Edebiyat bir resimdir ya da daha dogrusu hem resim hem aynadir. Duygunun ifade edilmesidir, ince bir elestiridir, ogretici bir belgedir. Butun bunlari onlarla beraber yavas yavas ogrendim…”
https://images.gr-assets.com/books/1...90l/640363.jpg
"Oh literature is a wonderful thing, Varenka, a very wonderful thing: I discovered that from being with those people the day before yesterday. It is a profound thing. It strengthens people’s hearts and instructs them,… Literature is a picture, or rather in a certain sense both a picture and a mirror; it is an expression of emotion, a subtle form of criticism, a didactic lesson and a document…”
“Dondurucu soguklarda bile cizmesiz - paltosuz dolasabilirim. Hic onemli degil bu. Neyim ki ben? Siradan, basit bir insan... Ama baskalari ne dusunur? Dusmanlarim, beni cekistirmeye dunden hazir olan o zehir dilliler, sokakta cizmesiz gorurlerse, hakkimda neler soylerler? Insan cizmeyi de paltoyu da kendinden cok baskalari icin giyer zaten.”
https://images.gr-assets.com/books/1...372l/67326.jpg
“I should have to walk through the bitter cold without an overcoat or boots — I could bear it, I could well endure it, for I am a simple man in my requirements; but the point is — what would people say, what would every envious and hostile tongue exclaim, when I was seen without an overcoat? It is for other folk that one wears an overcoat and boots.”
-
Ilk buyuk kadin Rus matematikci Sofia Vasilyevna Kovalevskaya'nin dogum yildonumu (15 Ocak 1850)
https://izquotes.com/quotes-pictures...aya-104816.jpg
"Bildigini soyle,yapman gerekeni yap,ne olursa olsun gel."
-
Romen romantik sair, roman yazari ve gazeteci Mihai Eminescu'nun dogum yildonumu (15 Ocak 1850)
Uykulu kuslar
Yuvalara toplanirlar,
Filizlere saklanir, rahat ederler
Iyi geceler!
Kara orman susarken,
Sadece Kaynaklar inler;
Bahcede cicekler de uyur
Sakin uykulu geceler!
Kugu gecer su ustunden
Sazlar arasinda yatmak icin
Meleklerin yakin olsun,
Yukun derin!
Gecenin o periliginde
Gururlu ay yukselir, gecer,
Hepsi dus ve hepsi ahenk
Iyi geceler!
http://www.baricada.ro/fisiere/stiri...ddc500aa90.jpg
All those sleepy birds
Now tired from flight
Hide among the leaves
Good-night!
Only the spring whispers
When the wood sleeps silently;
Even flowers in the gardens
Sleep peacefully!
Swans glide to their nest
Sheltering among the reeds
May angels guard your rest,
Sweet dreams!
Above a night of sorcery
Comes the moon's graceful light,
All is peace and harmony
Good-night!
-
Italyan ressam Giovanni Segantini’nin dogum yildonumu (15 Ocak 1858)
Savognino d'inverno (Winter View Of Savognino, 1890)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...%27inverno.jpg
-
Italyan devlet adami, yazar ve ressam Massimo Taparelli marchese d'Azeglio’nun olum yildonumu (15 Ocak 1866)
http://www.luoghipensanti.it/wp-cont...zeglio-tmb.jpg
https://slideplayer.it/slide/1028128...r+iniziare.jpg
“Italya’yi kurduk, simdi sira Italyanlari olusturmakta.”
-
Rus sair Osip Mandelstam'in dogum gunu (15 Ocak 1891)
Hala yasiyorsun, yalniz degilsin daha,
o hala yaninda, bombos elleriyle
ve bir sevinc ulasiyor ikinize de
genis ovalardan, sislerin, acligin, ucusan karlarin icinden...
http://image.anobii.com/anobi/image_...7e5da619a36289
Ancora non sei morto, ancora non sei solo,
finché con l'amica-mendicante
godi la grandiosità delle
pianure, buio, freddo e bufere...
https://78.media.tumblr.com/ada6f99a...HOx1rmqgas.jpg
Isigin orumcek agi icindeyim simdi.
Insanlar saclarinin butun golgeleriyle
isiga, soluk mavi havaya, ekmege
ve Elbruz'un dorugundaki kara hasretler.
Ve kimseler yok bana yol gosterecek.
Tek basima neyi arayabilirim?
Gozyasi doken bu parlak taslar
bizim daglardan degil.
Insanlar kendi gizleri olacak
ve onlari sonsuza dek uyanik tutup
solugunun parlak sacali dalgasinda yikayacak
siire hasretler.
-
-
Buyuk Turk sairi Nazim Hikmet Ran'in dogum yildonumu (15 Ocak 1902)
https://pbs.twimg.com/media/C7Ncb6_XUAARGIB.jpg
En guzel deniz: henuz gidilmemis olanidir,
En guzel cocuk: henuz buyumedi,
En guzel gunlerimiz:henuz yasamadiklarimiz,
Ve sana soylemek istedigim en guzel soz:
henuz soylememis oldugum sozdur.
https://2.bp.blogspot.com/-2Bd8nNm1C...relefoglie.jpg
Yaprak dokumune rastlamak yine de burar icimi
hele bulvarlarda yaprak dokumune
hele kestaneyseler
hele cocuklar geciyorsa oralardan
hele gunesliyse hava
hele iyi bir haber almissam o gun dostluk ustune
hele o gun sancimiyorsa yuregim
hele sevdigimin beni sevdigine inanþyorsam o gun
hele o gun insanlarla ve kendimle aram iyiyse yaprak
dokumune rastlamak burar icimi
hele bulvarlarda yaprak dokumune
hele kestaneyseler.
http://italyanca.info/wp-content/upl...na-900x600.jpg
"Yurumek iyiye, hakliya, dogruya
Dovusmek yolunda iyinin, haklinin, dogrunun
Zaptetmek iyiyi, hakliyi, dogruyu."
https://pbs.twimg.com/media/C7ebqvcXUAYlTzW.jpg
Bu sonbahar gecesinde
kelimelerinle doluyum;
zaman gibi, madde gibi ebedi,
goz gibi ciplak,
el gibi agir
ve yildizlar gibi piril piril
kelimeler.
Kelimelerin geldiler bana,
yureginden, kafandan, etindendiler.
Kelimelerin getirdiler seni,
onlar : ana,
onlar : kadin
ve yoldas olan...
Mahzundular, aciydilar, sevincli, umutlu, kahramandilar,
kelimelerin insandilar.