-
Haper Lee Odullu Amerikali roman yazari ve avukat James Grippando'nun dogum gunu (27 Ocak 1958)
"Cantada bir suru harita ve seyahat kitabi vardi ama bunlarý ortaya cikarip herkese Kolombiya'ya yalniz basina giden basit bir turist oldugumu ilan etmek istemiyordum. Kitaplari zaten birkac kez okumustum. Bogota'nin bazi bolgelerinin Miami'yi andirdigini ve bazi semtlerde ise vahsetin kol gezdigini ogrenmistim. Bogota'da gelecegin mimarisi, eski koloni kiliseleri ve Kolombiya oncesinden cagdas sanata kadar cok sey sergileyen dunya capinda muzeler oldugunu biliyordum. Sehrin sokaklarinda cesitli zenginle fakiri, yuk katirlariyla pahali Porsche arabalarý bir arada gorebiliyordunuz. Sehirde pek cok buyuk ve luks restoran vardi. Aslinda bir turist olarak gelip gorebilecegim bir yerdi ama insani korkutan bir de istatistigi vardi; her saat bir insan olduruluyordu sehirde. Olumlerin bazilari kaza sonucuydu ama gunde en az sekiz cinayet isleniyordu; yilda iki bin bes yuz kisinin de 'bilinmeyen nedenler' sonuncu oldugu dusunulurse bu sayi daha da artabilirdi. Yillik cinayet olaylarinin orani Miami, New York, Atlanta ve Los Angeles toplamindan yuksekti." Kral Fidyesi
https://images-na.ssl-images-amazon....11G2PUzXgL.jpg
"The bag was filled with maps and travel books, things I didn’tdare pull out in public and effectively announce to the worldthat I was a naive American tourist traveling alone to Colombia.I’ d already read all of them several times anyway. The travelhype made Bogotá sound vaguely like Miami, sophisticated insome segments, crude and violent in others. It boasted futuristicarchitecture and old colonial churches, world-class museumsthat showcased everything from pre-Columbian to contempo-rary art. It was a vibrant mix of all things Colombian—cultur-ally diverse, an intellectual center, its busy streets a forum for thedaily clash between rich and poor, pack mules and Porsches.There was no shortage of great restaurants either. It seemed likea city I might have actually liked to visit under different circum-stances, save for one glaring statistic: Every hour someone gotkilled. Some deaths were accidents, but as many as eight a daywere homicides—more, if you counted at least a portion of thetwenty-five hundred annual deaths from “unknown causes.”The confirmed homicides alone added up to an annual murderrate higher than that in Miami, New York, Atlanta, and Los Angeles combined."
-
Golden Globes ve Emmy adayliklari bulunan Amerikali aktris Bridget (Jane) Fonda’nin dogum gunu (27 Ocak 1964)
https://media3.giphy.com/media/26BkN...8Ixy/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/QP1Ons4en4fC0/giphy.gif
-
Amerikali muzisyen, sarkici, soz yazari, akror, plak yapimcisi, coklu enstruman sanatcisi ve film muzigi bestecisi (Michael Allan) Mike Patton'in dogum gunu (27 Ocak 1968)
https://pbs.twimg.com/media/Dx58illWwAYnqZr.jpg
-
27 Ocak 1979’da duzenlenen 36.Golden Globes Odul toreninde Jane Fonda, Eve Donus (Coming Home) filmi ile Drama Dalinda En Iyi Aktris; Jon Voight, yine ayni film ile Drama Dalinda En Iyi Aktor Odulunu kazandi.
http://images.vogue.it/imgs/gallerie...0437_0x440.jpg
-
Bond Kizi Miranda Frost karakteriyle unlenen Ingiliz akrtis Rosamund (Mary Ellen) Pike'in dogum gunu (27 Ocak 1979)
http://2.bp.blogspot.com/-O3IxalMuSl...ollage2013.jpg
-
Italya'nin en sevilen tiyatro ve komedi ustalarindan Peppino De Filippo'nun olum yildonumu (27 Ocak 1980)
https://img.discogs.com/xyZlEuwkT2zn...-9014.jpeg.jpg
https://4.bp.blogspot.com/-2yp_ciQzf...pbgvo1_400.gif
-
-
Amerikali sarkici Cyndi Lauper, Time After Time sarkisini 27 Ocak 1984'de Epic Records etiketiyle yayinladi.
http://images.45cat.com/cyndi-lauper...ortrait-12.jpg
https://media.giphy.com/media/jduHrjBMWXA7S/giphy.gif
-
John Lennon ve Yoko Ono, 8. Ve son albumleri Milk and Honey’i 27 Ocak 1984’de Polydor ve Geffen etiketleriyle piyasaya surduler.
https://www.beatlesbible.com/wp/medi...-and-honey.jpg
-
Michael Jackson, 27 Ocak 1984’de Pepsi icin yapilan reklam cekimleri sirasinda yasanan bir patlama ile saclari tutustu ve yaralandi.
http://www.feelnumb.com/wp-content/u...cial-19841.jpg
http://assets.nydailynews.com/polopo...50/jaxburn.jpg
-
Frank Zappa, Does Humor Belong in Music? albumunu 27 Ocak 1986’da EMI Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://images-na.ssl-images-amazon....1R-0wdn1XL.jpg
-
Ethan Hawke, Julie Delpy, Andrea Eckert'in rol aldigi romantik drama Gun Dogmadan (Before Sunrise) 27 Ocak 1995'de Amerika'da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...2,1000_AL_.jpg
https://pbs.twimg.com/media/DUjRfZYUQAAvE0x.jpg
-
Amerikali roman ve oyku yazari, sair, sanat ve edebiyat elestirmeni John Updike’in olum yildonumu (27 Ocak 2009)
“Guzel bir gundu. Gunesli. Butun Haziran ayi boyunca parlak gunes Maple’larin dramiyla dalga gecmisti sanki –isiktan gozleri kamasmis konusmalari, gunes isinlarinin dalga dalga aydinlattigi yesil tonlari ustunde kivrilarak ilerlemisti; miriltilarla cevrelenmis uzgun benlikleri Doga’daki yegane lekeler gibiydi. Genellikle yilin bu zamanlarinda coktan bronzlasmis olurlardi, ama bir yil Ingiltere’de kalan kizlarini havaalanindan almaya gittiklerinde neredeyse onun kadar solgundu yuzleri, ama Judith, kendini anavataninin zengin isigina kaptirdigindan bunu fark etmedi. Her seyi anlatarak eve donus sevincini kizlarinin kursaginda birakmak istemediler. Kapali pencerelerinin ardinda dunya onlardan habersiz her yil oldugu gibi kendini yenilerken, onlar kahve, alkollu kokteyller ya da Cointreau esliginde yaptiklari gri sohbetlerinin akisi icinde birkac gun beklemeyi, kizlarinin yol yorgunlugunu ustunden atmasina firsat vermeyi kararlastirmislardi. Richard Paskalya tatilinde evden ayrilmayi dusunmustu; Joan ise en azindan dort cocuklarinin da gelmesini beklemeleri gerektiginde israr etmisti. Cocuklar tum sinavlarini gecmis olacakti; bunu ailece kutlarlardi.”
https://images-na.ssl-images-amazon....1I9e3bLYsL.jpg
“The day was fair. Brilliant. All that June the weather had mocked the Maples’ internal misery with solid sunlight – golden shafts and cascades of green in which their conversations had wormed unseeing, their sad murmuring selves the only stain in Nature. Usually by this time of the year they had acquired tans; but when they met their elder daughter’s plane on her return from a year in England they were almost as pale as she, though Judith was too dazzled by the sunny opulent jumble of her native land to notice. They did not spoil her homecoming by telling her immediately. Wait a few days, let her recover from jet lag, had been one of their formulations, in that string of gray dialogues - over coffee, over cocktails, over Cointreau – that had shaped the strategy of their dissolution, while the earth performed its annual stunt of renewal unnoticed beyond their closed windows. Richard had thought to leave at Easter; Joan had insisted they wait until the four children were at last assembled, with all exams passed and ceremonies attended.”
http://izquotes.com/quotes-pictures/...ike-189023.jpg
“En siradan bir eylem bile, eger onu yapan, daha iyisini yapma cabasý icine girerse, yaratýciliga donusur.”
http://www.azquotes.com/picture-quot...-30-1-0197.jpg
“Eger bir insan cocuklarla gecinemezse, insan olmaktan cikar, tum gayesi yemek ve para kazanmak olan bir makineye donusur.”
-
Bruce Springsteen, 16.studyo albumu Working On A Dream'i 27 Ocak 2009'da Columbia Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/Dx59KoxX4AAPOV5.jpg
-
Cavdar Tarlasi'nin Amerikali yazari J. D. Salinger'in (Jerome David Salinger) olum yildonumu 27 Ocak 2010)
"Buyuk bir cavdar tarlasinda oyun oynayan cocuklar getiriyorum gozumun onune. Binlerce cocuk, baska kimse yok ortalikta -yetiskin hic kimse, yani- benden baska. Ve cilgin bir ucurumun kenarinda durmusum. Ne yapiyorum, ucuruma yaklasan herkesi yakaliyorum; nereye gittiklerine hic bakmadan kosarlarken, ben bir yerlerden cikiyor, onlari yakaliyorum. Butun gun yalnizca bu isi yapiyorum. Ben, cavdar tarlasinda cocuklari yakalayan biri olmak isterdim. Cilgin bir sey bu, biliyorum, ama ben yalnizca boyle biri olmak isterdim. Biliyorum, bu cilgin bir sey."
http://metra.dipintra.it/wp-content/...06/holden1.jpg
"Io mi immagino sempre tutti questi bambini che giocano a qualcosa in un grande campo di segale e via dicendo. Migliaia di bambini e in giro nessun altro - nessuno di grande, intendo - tranne me, che me ne sto fermo sull'orlo di un precipizio pazzesco. Il mio compito è acchiapparli al volo se si avvicinano troppo, nel senso che se loro si mettono a correre senza guardare dove vanno, io a un certo punto devo saltar fuori e acchiapparli. Non dovrei fare altro tutto il giorno. Sarei soltanto l'acchiappatore nella segale e via dicendo. So che è una pazzia, ma è l'unica cosa che mi piacerebbe veramente fare".
-
Alman thrash metal grubu Kreator, 14.studyo albumu Gods of Violence'i 27 Ocak 2017'de Nuclear Blast etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/Dx58AuMWwAAWKLe.jpg
-
Hasbi Tembel Er (Beetle Bailey) ve Hi and Lois cizgi romanlarinini yaraticisi, Amerikali karikaturist (Addison Morton) Mort Walker'in olum yildonumu (27 Ocak 2018)
https://static0.srcdn.com/wordpress/...tle-Bailey.jpg
https://www.stripes.com/polopoly_fs/..._900/image.jpg
https://www.weeklystorybook.com/.a/6...6a55970b-800wi
-
Ingiliz roman yazari Jane Austen, Gurur ve Onyargi (Pride and Prejudice) romanini 28 Ocak 1813’de yayinci Thomas Egerton aracciligiyla Ingiltere’de yayinladi.
http://www.loyalbooks.com/image/deta...ane-Austen.jpg
"Gercekten sevdigim pek az insan var; hele saygi duydugum daha da az insan var. Dunyayi tanidikca hosnutsuzlugum daha da artiyor; her gecen gun insan karakterinin tutarsizligina ve akilli, duygulu gorunenlere bile guvenilmeyecegine olan inancim gucleniyor. / Sono poche le persone che amo veramente, e ancora meno quelle di cui penso bene. Più conosco il mondo più ne sono scontenta; ogni giorno conferma la mia opinione sull'incoerenza degli esseri umani e sull'impossibilità di fare affidamento su ciò che sembra meritevole o sensato. " Jane Austen, Gurur ve Onyargi / Orgoglio e pregiudizio
-
Fransizca librettosu Eugène Scribe tarafindan, guney Italya'da faaliyet gosteren Fra Diavolo ismiyle un yapmis Napoli'li "Michele Pezza adli haydutunun hayat hikayesinden uyarladigi, Fransiz besteci Daniel Francois Auber'in besteledigi 3 perdelik opera-comique tarzindaki Birader Seytan veya Terracina'daki Hanci (Fra Diavolo ou L'hôtellerie de Terracýna - Fra Diavolo, or The Inn of Terracina) operasi ilk kez 28 Ocak 1830'da Paris, Salle Ventadour'da sahnelendi.
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
https://upload.wikimedia.org/wikiped...mique_2009.jpg
-
Ingiliz ressam Sir William Beechey'in olum yildonumu (28 Ocak 1839)
Mrs Siddons with the Emblems of Tragedy, 1793
https://pbs.twimg.com/media/Dx_5LwaW0AELqN3.jpg
-
Kubali sair José Julián Martí Pérez’nin dogum yildonumu (28 Ocak 1853)
https://image.slidesharecdn.com/isma...?cb=1428515881
Acik gozle dus goruyorum,
Gece ve gunduz dus goruyorum,
Kah bir okyanus var karsimda
Sonsuz ve isyanci,
Kah sonsuz kumlar.
Ve bir aslan, collerin hakimi
Ustýnde kumlarin.
Ve boynunda aslanin
Mutlulukla sakiyarak
Ruhumun hakimi
Yuzuyor uykumda,
Ve cagiriyor beni,
Cagiriyor durmaksizin!
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...ismaelillo.jpg
-
Fransiz roman ve oyun yazari Sidonie-Gabrielle Colette’nin dogum yildonumu (28 Ocak 1873)
"Yazmak... pencerenin gumus hokkadaki akisleriyle dalginlasan, havada kalan bakistir, tatli bir olum kagidi karalayan eli dondururken yanaklari, alni saran kutsal bir ates. Bu ayni zamanda, gecen saatleri unutmak, sedirin bir kosesinde uyusup kalmak, bir yaratma sefahati icinde yuzmektir; insan bu sefahatten bitkin, sersemlemis ama mukafatini da bulmus bir halde, abajurun altina siginan kucuk isik yuvarlagi icinde el degmemis kagida agir agir bosaltilan hazinelerin sahibi olarak cikar..." Avare Kadin
https://www.babelio.com/couv/CVT_La-Vagabonde_5998.jpeg
"Ecrire… C’est le regard accroché, hypnotisé par le reflet de la fenêtre dans l’encrier d’argent, la fièvre divine qui monte◡aux joues, au front, tandis qu’une bienheureuse mort glace sur le papier la main qui écrit. Cela veut dire aussi l’oubli de l’heure, la paresse au creux du divan, la débauche d’invention d’où l’on sort, courbatu, abêti, mais déjà récompensé et porteur de trésors qu’on décharge lentement sur la feuille vierge, dans le petit cirque de lumière qui s’abrite sous la lampe…"
"Senden sonra rastgele birinin olurum, bir ya da bircok kadinin...Ama hicbir zaman backa bir kediyi sevmem."
https://www.livraddict.com/blog/wp-c.../lachatte1.jpg
"Après toi je serai sans doute à qui voudra... A une femme, à des femmes. Mais jamais à un autre chat."
-
Italyan ressam Giuseppe Moricci'nin olum yildonumu (28 Ocak 1879)
Il Mercato Vecchio di Firenze (Florence the old market, 1860) Galleria d'arte moderna, Firenze
https://pbs.twimg.com/media/DyAFuXWXQAEDtzc.jpg
-
Efsane piyano virtuozu Polonya dogumlu Amerikali Artur Rubinstein'in dogum yildonumu ( 28 Ocak 1887)
https://pbs.twimg.com/media/C3PUwrSWQAAFTac.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=WnFs85pLmj4
-
Amerikali soyut ekspresyonist ressam (Paul) Jackson Pollock'in dogum yildonumu (28 Ocak 1912)
La Donna Luna Taglia il Circolo (The Moon Woman Cuts the Circle, 1942)
https://pbs.twimg.com/media/C3N438AWEAMBFu1.jpg
-
Ispanyolca librettosunu Fernando Periquet y Zuaznabar'in yazdigi, Ispanyol besteci Enrique Granados'un 1915 yilinda besteledigi tek perdelik operasi Goyescas, ilk kez 28 Ocak 1916'da New York, Metropolitan Opera'da sahnelendi.
https://cps-static.rovicorp.com/3/JP...er=allrovi.com
-
Kanadali sair, doktor ve yazar John McCrae’nin olum yildonumu (28 Ocak 1918)
https://carleton.ca/remember/wp-cont...es_jm_725w.jpg
Flander kirlarinda gelincikler acar
Sira sira, hacli mezarlar arasinda,
Yerlerimizi gosteren; ve gokyuzunde
Hala cesurca oten tarla kuslari ucar
Hafifce duyulur asagida silahlar ortasinda
Bizler olduk. Birkac gun once
Yasiyorduk, safagi hissettik, gunbatiminin kizilligini gorduk
Sevdik ve sevildik, ve simdi yatiyoruz
Flander kirlarinda.
Dusmanla savasimizi yuceltmek icin
Vurulan ellerimizden mesale firlatiyoruz size
Sizlerin yuksekte tutmaniz icin
Olen bizlere sozunuzden donerseniz
Biz uyumayacagiz, gelincikler acsa da
Flander kirlarinda.
-
Ispanyol roman yazari, gazeteci ve politikaci Vicente Blasco Ibáñez’in olum yildonumu (28 Ocak 1928)
"Sanirim hayati yalniz bize sundugu zevkler icin sevmemeliyiz. Ozveride de, kendimizi baskalarina adamakta da buyuk bir zevk var; hem de bu zevk, bilmem neden, belki de yeni oldugundan, bana oburlerinden ustunmus gibi geliyor." Mahserin Dort Atlisi
https://www.yesterdaysgallery.com/pi...dium/13407.jpg
“I believe that we must not love life only for the pleasures that it brings us. We ought to find satisfaction in sacrifice, in dedicating ourselves to others, and this satisfaction--I don't know just why, perhaps because it is new--appears to me superior to all other things."
-
Ingiliz Sovalyelik Nisani sahibi Ingiliz roman ve oyun yazari David (John) Lodge'in dogum gunu (28 Ocak 1935)
"Tek gercek mobilya hasir bir sandalye ve kucuk bir masaydi. Geri kalan her sey resmedilmisti. Benim demek istedigim, orada olmayan mobilyalarin resmedildigidir. O kadar akillica yapilmisti ki ilk bakista neredeyse aldaniyordum. Resmi yapilmis gardirobu, kitaplari olan rafi acmaya calistim. Hafif ruzgarda sallanmis gibi duran bir perdesi vardi; ama gercek bir perde olsaydi sallanir dururdu… Bu tek boyutlu mobilyalarin tumunun ic karartici bir etkisi vardi, birisinin burnunu cam bir kapiya carpmasi gibi." Kurgu Sanati
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"The only real furniture was a wicker chair and a small table. All the rest was painted. What I mean is that the walls were painted with the furniture that wasn't there. It was so clever that I was almost taken in at first. I tried to open the painted wardrobe, a bookcase with books and their titles. An open window with a curtain fluttering in the breeze, or rather it would have fluttered if it were a real curtain . . . All this one-dimensional furniture had a strangely depressing effect, like banging one's nose against a glass door."
-
Arnavuluk vatandasi sair ve yazar Ismail Kadare’nin dogum gunu (28 Ocak 1936)
Icimi bir Arnavutluk ozlemi kapladi
Bu aksam troleybusle donerken
Icilen o partizan cýgarasinin dumani
Mavi mavi kivriliyor, halkalar yapiyor
Yurttaslarim Arnavutlarin dilinden gizlice
Kulagima bir seyler soylemek istercesine.
Bu aksam Tiran sokaklarinda dolasmak istiyor canim
Kimi kez yaramazlik yaptigim, eskiden
kimi kez uslu uslu gectigim sokaklarda.
Tanir beni o tahta kapilar
Ve gorunce dislerini gicirdatip
‘seni gidi seni’ diye bana kafa sallayacaklar.
Ama kotuye almayacagim ben bunu
https://images.gr-assets.com/books/1...l/13810256.jpg
I was filled with longing for Albania
Tonight as I returned home on the trolley,
The smoke of a Partizani cigarette in the hand of a Russian
Curled bluish, twirled upwards
As if whispering to me, its compatriot,
In the language of the Albanians.
I long to stroll through the streets of Tiranë in the evening,
Where I used to get into mischief,
And through the streets where I never got into mischief.
Those old wooden doorways know me,
They will still hold a grudge against me
And will snub their noses at me,
But I won't mind
-
7 Nobel Edebiyat Odulu adayligi bulunan, 1923 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Irlandali sair ve oyun yazari Sair William Butler Yeats'in olum yildonumu (28 Ocak 1939)
Benim olsaydilar altin ve gumus isigin
Islemesiyle nakisli gogun ortuleri,
Gece ve aydinligin ve alaca isigin
Mavi renkli ve solgun ve koyu ortuleri,
Onlari ayaklarinin altina sererdim;
Yoksulum fakat, sahibim yalniz duslerime;
Ayaklarinin altina duslerimi serdim,
Uzerindesin zira usul bas duslerime.
https://images-na.ssl-images-amazon....KL._SY450_.jpg
E avessi un abito ricamato del cielo,
Ornato di luce d'oro e d'argento,
Un abito blu e pallido e scuro
Della notte della luce e della penombra,
Stenderei quest'abito sotto i tuoi piedi:
Ma essendo povero, ho soltanto i miei sogni;
Quindi ho disteso i sogni sotto i tuoi piedi;
Cammina leggera, cammini sui miei sogni.
https://pbs.twimg.com/media/C19Tk4cWIAAdd2H.jpg
Soyledigim ve yazdigim tum sozcukler,
Yorulma nedir bilmeksizin
Acmalilar goklere kanat,
Ve uzgun kalbinin oldugu yere gidene degin
Dinlenmemeliler kavgalarinda asla,
Ve sana sarki yapmalilar geceleyin,
Firtina karanligini veya yildizli aydinligi,
Otesinde sularin devindigi yerin.
-
Amerikali yazar John Perkins'in dogum gunu (28 Ocak 1945)
"...bu ulke buyuk bir borcun altina sokulmus olur. Bu o kadar buyuk bir borctur ki odenmesi imkansizdir. Plan boyle isler. Sonunda ekonomik danismanlar/tetikciler olarak gider onlara deriz ki; 'Bize buyuk borcunuz var odeyemiyorsunuz. O zaman petrolunuzu satin, dogal gazinizi bize verin, askeri uslerimize yer gosterin, askerlerinizi birliklerimize destek olmalari icin savastigimiz bolgelere gonderin, Birlesmiþ Millletler de bizim icin oy verin! Elektrik su kanalizasyon sistemlerinizi ozellestirin! Onlari Amerikan sirketlerine ya da diger cok uluslu sirketlere satin...' sosyal hizmetleri, teknik sistemleri, egitim kurumlarini, saglik kurumlarini hatta adli sistemleri ele geciririz. Bu, ikili, uclu, dortlu bir darbeler serisidir." Bir Ekonomik Tetikcinin Itiraflari
https://jamesclear.com/wp-content/up...ohnPerkins.jpg
"...those people (the whole country), are left holding a huge debt. It’s such a big debt they can’t repay it and that’s part of the plan (that they can’t repay it). And so at some point, we economic hit men go back to them and say, 'Listen, you lost a lot of money, you can’t pay your debt so sell your oil very cheap to our oil companies, allow us to built a military base in your country or send troops in support of ours to some place in the world or vote with us in the next United Nations vote; we induce them to have their electric utility company privatized and their water and sewage system privatised and sold to US corporations or other multinational corporations...' including many of their social services, their utility companies, their school systems, their penal and insurance systems; to foreign corporations. So it’s a double, triple, quadruple whammy!"
-
Turk neyzen ve sair (Tevfik Kolayli) Neyzen Tevfik'in olum yildonumu (28 Ocak 1953)
Izdirabin sonu yok sanma, bu alem de gecer,
Gecici omur gibidir, gun de gecer, zaman da gecer,
Keder kararli duramaz, nes'eli gulus de gecer,
Sevincli devir de gecer, kederli yas da gecer,
Gece gunduz yok olur, su guzelligin de gecer.
Bu gorunen hayat ask ile buktu belimi,
Caglayan goz yasimi, yoksa ayrilik seli mi?
Inleyen kaza sazinin acaba bam teli teli mi?
Cevrilir kaderli elle bu olayin filmi,
Ney susar, icki dokulur, gurultulu toplanti da gecer.
Ibret aldin,okudunsa su yaman dunyadan,
Nefsini kurtaragor avlanmakta oldugun aractan.
Yaradilanin niyeti dunyada yasayanlarýn aski bu,
Onu yoktan, sonu boktan, bu kuru iddiadan,
Utanir Tanri'nin aciyan bagisiyla cehennem de gecer.
Ne bilgi, ne Tanri yolu, ne hakikat ne tore,
Suremez hukmunu bunlar yasadikca bu dunya.
Cahilin korku kokan defterini Tanri dure!
Ustalik mahkemesinde verilen hukme gore,
Cennet iflas eder, Adem'in masali da gecer.
Serseri Neyzen'in askinla kulak ver sozune,
Girmemistir bu dunyam, bu yaratanýn gozune,
Bilmezligin kudreti baktirmadý, kendi ozune.
Pîr olur icki sunan gul cehreli bakilmaz yuzune,
Hak olur yillanmis meyhaneci, sohbet arkadasi da gecer.
https://www.talebemektebi.com/wp-con...vfik-Gecer.jpg
Don't think this suffer is endless, this world also passes
Like the mortal one, the day passes, the moment also passes
The happiness of the one who cannot feel sorrow also passes
The age of the happiness also passes, the grief of the mourning also passes
The day and night disappear, the man of the moment also passes
This manifestation of life has bended me with love
Are these gurgling teardrops or the flood of blues?
Is this howling sound of the instrument of life belongs to the lowest note?
Are these the deeds of all kinds which surrounded by destiny?
Reed gets silent, drink spills over, the sound of the Solomon also passes
If you draw a lesson and read this extreme world
So save your soul from this mortal world and beyond
Find your purpose of creation at the place of earth love
Starting from nowhere and ends in the shit, this dead case
The hell ashamed with feeling of forgiveness and let it pass away
Neither religious law, nor cult, neither truth, nor justice
This world cannot rule as long as these are alive
Let the god settle smells fear ignorant's hash
According to the judgement at the court of talent
The heaven fails, the legend of the man also passes
Listen this vagabond Neyzen's words with love
None of them the beauties of these worlds would be seen
The power of his ignorance did not let him to look his own
Gets older the one whose face beautiful as roses
The innkeeper returns to dust, the conversation of the friend will also passes.
-
Amerikali yazar Rick Warren'in dogum gunu (28 Ocak 1954)
https://www.azquotes.com/picture-quo...n-51-78-95.jpg
"Sadece ne kadar yol kat etmeniz gerektigini degil, ne kadarini kat ettiginizi hatirlayin."
"Eger her seyi yapamiyorsanýz Tanri'nin sizden istediginden daha fazlasini yapmaya calisiyorsunuz demektir (ya da belki cok fazla televizyon seyrediyorsunuz)."
https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/...17736001-1.jpg
"If you can’t get it all done, it means you’re trying to do more than God intended for you to do (or, possibly, that you’re watching too much television)."
-
-
2 Akademi Odul adayligi (Esaretin Bedeli-The Shawshank Redemption, 1994 ve Yesil Yol - The Green Mile, 1999) bulunan Amerikan film yonetmeni, senarist ve yapimci Frank Darabont’in dogum gunu (28 Ocak 1959)
https://images.complex.com/complex/i...eeektsuues.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....2OTU@._V1_.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....2NTY3._V1_.jpg
-
Amerikali roman, kisa hikaye yazari ve antropolog Zora Neale Hurston’in olum yildonumu (28 Ocak 1960)
“Ufuktaki gemilerde, her adamin arzulari vardir. Bazilari icin umutlar dalgalarla yanasir. Digerleri icin ise, ruyalar sonsuza kadar ufukta yol alir, gozden hic kaybolmadan seyredilir ve onlari gozleyenler SIKILIP gozlerini baska tarafa cevirinceye, zaman onlari alayli bir sekilde silinceye kadar, asla kiyiya yanasmazlar. Insan hayati budur iste.” Tanriya Bakiyorlardi
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Ships at a distance have every man's wish on board. For some they come in with the tide. For others they sail forever on the same horizon, never out of sight, never landing until the Watcher turns his eyes away in resignation, his dreams mocked to death by Time. That is the life of men.”
-
Amerikali heavy metal grubu Anthrax'in lead gitaristi Daniel Alan Spitz'in dogum gunu (28 Ocak 1963)
https://pbs.twimg.com/media/Dx_KGo5X4AAj-Ie.jpg
-
Sean Connery, Richard Harris ve Samantha Eggar’in rol aldigi drama Ihanet (The Molly Maguires - I cospiratori), 28 Ocak 1970’de Pennsylvania’da gosteriem girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....3NDc@._V1_.jpg
https://www.moviemem.com/images/pict...AGUIRESLC1.jpg
-
Italyan romanci, oyku yazari, ressam, sair ve gazeteci, Tatar Colu kitabi ile taninan Dino Buzzati Traverso'nun olum yil donumu (28 Ocak 1972)
"O zaman degin, cocukken insana sonsuz gibi gorunen bir yolda, yillarin yavas yavas ve hafifce gectigi, boylece hic kimsenin akip gittiklerinin ayirdina varmadigi bir yolda, hep ilk gencliginin kaygisizligiyla ilerlemisti. Insan bu yolda sakin sakin, cevresine merakla bakarak ilerlerdi, aceleye gercekten hic gerek yoktu, ne arkanizda sizi SIKISTIRAN ne de tabi, bekleyen birileri bulunurdu, arkadaslariniz da kaygisiz, oynamak icin SIK SIK durarak ilerlerdi. Evlerinin kapisindan buyukler size dostca selam verir ve suc ortakligi dolu guluslerle ufku gosterirlerdi; boylece yurek yigitce ve tatli arzularla carpmaya baslar ve insan kendisini az otede bekleyen harikulade umudunu tadar; gerci o seyler henuz uzaktadir ama bir gun onlara ulasilacagi kesin, tartismasiz bir bicimde kesindir.
Daha cok yol var midir? Yoo, su ilerideki nehri gecmek, su yesil tepeleri asmak yeterlidir.Belki de varmisizdir bile. Su agaclar, kirlar, su beyaz ev belki de bizim aradigimiz seylerdir. Bir an bunun dogru olduguna inanip, orada durmak isteriz. Sonra, kulagimiza ilerde daha iyisinin oldugu calinir ve tasasiz bir bicimde yeniden yola koyuluruz.Insan, boylelikle, umut dolu, kendi yolunda gider durur; gunler uzun ve sakindir, gunes yukarida gokyuzunde parlamakta ve aksam bastiginda uzulerek yok olmaya yuz tutmaktadir.
Ama bir noktada, belkide icgudusel olarak, insan geri doner ve arkasindaki bir kapinin kapanarak donusu olanaksiz kildigini fark eder.Iste o zaman , bir seylerin degismis oldugunun ayirdina variriz, gunes eskisi gibi kipirtisiz degildir, hizla hareket etmektedir; ne yazik ki henuz bakmaya bile fýrsat bulamadan, onun ufkun ucuna dogru hizla kaydigini, bulutlarin da gokyuzundeki mavi koylarda hareketsiz durmadigini, birbirlerinin uzerine cikarak kactiklarini, iyice acele ettiklerini goruruz; zamanin gectigini ve gunu gelince yolun zorunlu olarak son bulacagini anlariz."
http://www.mondadoristore.it/img/Il-...t=Dino+Buzzati
"Fino allora egli era avanzato per la spensierata età della prima giovinezza, una strada che da bambini sembra infinita, dove gli anni scorrono lenti e con passo lieve, così che nessuno nota la loro partenza. Si cammina placidamente, guardandosi con curiosità attorno, non c'è proprio bisogno di affrettarsi, nessuno preme di dietro e nessuno ci aspetta, anche i compagni procedono senza pensieri, fermandosi spesso a scherzare. Dalle case, sulle porte, la gente grande saluta benigna, e fa cenno indicando l'orizzonte con sorrisi di intesa; così il cuore comincia a battere per eroici e teneri desideri, si assapora la vigilia delle cose meravigliose che si attendono più avanti; ancora non si vedono, no, ma è certo, assolutamente certo che un giorno ci arriveremo.
Ancora molto? No, basta attraversare quel fiume laggiù in fondo, oltrepassare quelle verdi colline. O non si è per caso già arrivati? Non sono forse questi alberi, questi prati, questa bianca casa quello che cercavamo? Per qualche istante si ha l'impressione di sì e ci si vorrebbe fermare. Poi si sente dire che il meglio è più avanti e si riprende senza affanno la strada.Così si continua il cammino in una attesa fiduciosa e le giornate sono lunghe e tranquille, il sole risplende alto nel cielo e sembra non abbia mai voglia di calare al tramonto.
Ma a un certo punto, quasi istintivamente, ci si volta indietro e si vede che un cancello è stato sprangato alle spalle nostre, chiudendo la via del ritorno. Allora si sente che qualche cosa è cambiato, il sole non sembra più immobile ma si sposta rapidamente, ahimè, non si fa tempo a fissarlo che già precipita verso il confine dell'orizzonte, ci si accorge che le nubi non ristagnano più nei golfi azzurri del cielo ma fuggono accavallandosi l'una sull'altra, tanto è il loro affanno; si capisce che il tempo passa e che la strada un giorno dovrà pur finire."
https://pbs.twimg.com/media/C3MMOzPW8AAY9ng.jpg