-
1965 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Rus yazar Mihail Aleksandrovic Solohov’un olum yildonumu (21 Subat 1984)
"Cocukken kislari ocagin ustune cikardim , ninem de (o zamanlar yuzu askindi) parmaklariyla basimda bit arar, benimle konusurdu ‘benim kucuk Maksimim’ derdi, a canim benim! Eskiden insanlar simdiki gibi yasamiyorlardi, dirlik duzen icinde yasiyorlardi, gam, kasvet cekmiyorlardi. Ama sen benim minik yavrum yasayip goreceksin. Bir gun gelecek yeryuzu hep tellerle ortulecek, havalarda demirden gagali kuslar ucacak, kargalar karpuzlari nasil gagalarsa onlarda insanlari oyle gagalayacak. Insanlar acliklan, vebadan kirilacak, kardes agabeyine, ogul atasina bas kaldiracak, yangindan cikmis yonca tarlasi gibi tek insan kalmayacak ..."
https://pictures.abebooks.com/isbn/9...754-uk-300.jpg
“When I was a lad I used to climb up on the stove in winter time, and my grandmother (she was a hundred years old then) would search for lice in my head with her fingers, and tell me : ‘My little Maksim, my darling I In the old days the people didn't live like they do now ; they lived well, lawfully, and nobody dared attack them. But you, my little child, will live to see a time when all the earth is covered with wire, and birds with iron noses will fly through the air and peck at the people like a rook pecks at a water-melon. And there will be hunger and plague among men, brother will rise against brother, and son against father. The people will be left like grass after a fire… "
-
-
Amerikali oyun yazari Neil Simon'in Pulitzer Odullu Muziksiz Evin Konuklari (Lost in Yonkers) oyunu, 21 Subat 1991'de 780 kez sahnelenecegi New York, Richard Rodgers Theater'da perdelerini acti.
https://uaplayclubwest.files.wordpre...tinyonkers.jpg
https://static01.nyt.com/images/2012...LOST-popup.jpg
-
Kubali roman ve deneme yazari, cevirmen, senarist ve elestirmen Guillermo Cabrera Infante’nin olum yildonumu (21 Subat 2005)
“Estela ve ben bu kitapta, bu sayfada, bu kelimelerde birlestik. Bizi bir bosluk birlestiriyor: o oldu, bense bu kitabi yazmak icin yasiyorum. Bizi bu cennet kurtaracak, cezamizi bu cehennem verecek: bir kitap, hayat.” Vefasiz Peri
http://www.ruasmagazine.es/wp-conten...13531_5547.jpg
“Estela y yo estamos unidos en este libro, en esta página, en estas palabras que se suceden. Un abismo nos une: ella murió y yo vivo para escribir este libro. Nos salvará este paraíso, nos condenará este infierno: un libro, la vida.”
“Hafiza, icine girilen, bazen de icinden cikilamayan baska bir labirenttir. Fakat hafizanin muhtesem, sayisiz koridorlari vardir, tek sorun sadece tek bir gercek zaman olmasidir, ki o da hatirlanan zamandir – yani tek gercek zaman makinesi simdi elimin altinda duran daktilo.”
https://www.litro.co.uk/wp-content/u...-almendros.jpg
"La memoria es otro laberinto en que se entra y a veces no se sale. Pero sonfantásticos, innúmeros, los corredores de la memoria, fuera de la que hay un solo tiempo real y es aquel que se recuerda –es decir, yo mismo ahora en que la máquina de escribir es la verdadera máquina del tiempo."
-
“Ben hep 'Ya yapamazsam?' diye dusunurum. Sonra da hep,'Of, kahretsin, boyle dusunme,'diye dusunurum. Cunku bir seyi dusunmek o seyin gerceklesmesine yol acabilir. Bu, cok SIK olmuyor belki. Ama olmasindan korkuyorum. Hepimiz korkariz. Korkmadigini soyleyene inanmayin. Olabilir diye korkarlar aslinda. Sonra ben hep ' Bu kiz burada olmasaydi bu konuda kaygilanmazdim bile,' diye dusunurum. Sonra da sinirlenirim. Sanki benden bir sey bekleniyormus gibi gelir. Orada oyle beklentiyle yatmasa , meraklanmasa ve beni degerlendirir gibi olmasa, hic farkina varmam sanirim. Sonra neredeyse ofkelenirim. Oyle ofkelenirim ki , yapip yapamayacagima aldirmayi birakirim. Ona gununu gostermek istermisim gibi. 'Tamam o zaman, surtuk bunu sen istedin.' gibisinden. Sonrasinda her sey yolunda gider.'' David Foster Wallace, Igrenc Adamlarla Kisa Gorusmeler
https://images-na.ssl-images-amazon....L._SL1500_.jpg
“Sometimes it's like, I think, "Hey, what if I can't?' And then I think, "Oh, shit, don't think that," you know, 'cause thinking can make it happen. Not that it happens that often, but I get scared about it. We all do. Anybody tells you different is full of shit. You can tell 'em I said so. It's like, I always think, you know, "I wouldn't even be worried about it if she wasn't here." It's like she's expecting something. You know, that if she wasn't lying there, expecting it, wondering, like, evaluating, it wouldn't even occur to me. You know, and then I get kind of pissed off. I get so pissed off, I don't give a shit anymore, "Can l, or can I not?' I just want to show her up. You know, and then it's like, "All right. "You asked for it. "Here we go, bitch. Here we go!" What does today's woman want? That's the big one.”
-
“Hicbir zaman bir kadini gercekten tanimak istemedim. Hicbiriyle kalmak istemedim. Bir kadinin cekiciligini tutkulu bir iliski icin degil, bir erkekle uzun sureli bir iliskiye girmek icin evlilik gibi ornegin ya da en azindan birliktelik sonucta bir cesit huzur, sahiplik elde etmek icin kullandigimi dusunuyordum. Beni korkutan buydu grande amoureuse'un arkasina gizlenen, askta guvenlik arayan bir kucuk burjuva. Beni sana ceken sey, senin hep metres olarak kalman. Arzuyu ve yogunlugu devamli kiliyorsun. Butun ask savasindan kendini esit hissetmeyince cekiliyorsun. Ayrica, beni sana baglayan sey sana verebilecegim zevk degil. Duygusal olarak tatmin olmadigin zaman bunu reddediyorsun. Oysa sen her seye yatkinsin, her seye. Bunu hissediyorum. Yasama aciksin. Seni actim. Ilk kez kadinlari yasama, aska acma gucum oldugu icin uzgunum. Vucutla iletisime gecmeyi reddedip, tum varliga ulasmanin diger yollarini aradiginda seni oyle seviyorum ki. Zevke olan direnisimi kirmak icin her seyi yaptin. Evet, ilk basta bu gucu benden cekmene dayanamiyordum. Gucumu kaybediyormusum gibi geliyordu...” Anaïs Nin, Venus Ucgeni
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“I never wanted to really know a woman. I never wanted to stay with one. My feeling was always that a woman used her charms not for the sake of a passionate relationship but to win from a man some durable relationship – marriage, for instance, or at least companionship – to win, finally, some kind of peace, possession. It was this that frightened me – the sense that behind the grande amoureuse lay concealed a little bourgeoise who wanted security in love. What attracts me to you is that you have remained the mistress. You maintain the fervor and the intensity. When you feel unequal to the great battle of love, you stay away. Another thing, it is not the pleasure I can give you which attaches you to me. You repudiate it when you are not emotionally satisfied. But you are capable of all things, of anything. I feel that. You are open to life. I opened you. For the first time I regret my power to open women to life, to love. How I love you when you refuse to communicate with the body, seeking other means to reach into the entire being. You did everything to break down my resistance to pleasure. Yes, at first, I could not bear this power you had to withdraw. It seemed to me that I was losing my power…”
-
"Seks gozyaslariyla, kahkahayla, sozcuklerle, vaatlerle, olaylarla, kiskanclikla, hasetle, korkunun, yabanci diyarlara yapilan yolculuklarin, yeni yuzlerin, romanlarin, oykulerin, duslerin, fantezilerin, muzigin, dansin, afyonun, sarabin heyecaniyla karismalidir. / Il sesso non prospera nella monotonia. Senza sentimento, invenzioni, stati d'animo non ci sono sorprese a letto. Il sesso deve essere innaffiato di lacrime, di risate, di parole, di promesse, di scenate, di gelosia, di tutte le spezie della paura, di viaggi all'estero, di facce nuove, di romanzi, di racconti, di sogni, di fantasia, di musica, di danza, di oppio, di vino. / Sex must be mixed with tears, laughter, words, promises, scenes, jealousy, envy, all the spices of fear, foreign travel, new faces, novels, stories, dreams, fantasies, music, dancing, opium, wine." Anaïs Nin, Venus Ucgeni / Delta of Venus / Il delta di Venere
https://kbimages1-a.akamaihd.net/056...a-of-venus.jpg
-
Paramount Pictures, Taron Egerton’in, Elton John’in genclik yillarina hayat verdigi Rocketman’den yeni fragman yayýnlandi.
https://youtu.be/S3vO8E2e6G0?t=1
-
STX Entertainment, Diane Keaton, Pam Grier, Charlie Tahan'in rol aldigi komedi Poms'in fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/-9PypHxfY_M?t=2
-
Italyan kasif Amerigo Vespucci'nin olum yildonumu (22 Subat 1512)
https://pbs.twimg.com/media/C5M3L-CXAAIDq_P.jpg
-
Amerikali ressam ve muzeci Rembrandt Peale'in dogum yildonumu (22 Subat 1778)
The Court of Death, 1820
https://upload.wikimedia.org/wikiped...eale-1820.jpgf
-
Alman filozof Arthur Schopenhauer'in dogum yildonumu (22 Subat 1788)
"Okurken bir baska kimse bizim icin dusunur: Biz sadece onun zihin surecini takip etmekle yetiniriz. Nasil ki yazmayi ogrenirken ogrenci ogretmen tarafindan kalemle cizilmis cizgileri takip eder; okurken de tipki bunun gibidir; dusunme isinin buyuk bolumu zaten bizim icin bitirilmistir. Bunun icindir ki kendi dusuncelerimizle mesgul olduktan sonra elimize bir kitap almak her zaman bizi bir parca rahatlatir. Fakat okurken zihnimiz aslinda baska birisinin dusuncelerinin oyun alanindan baska bir sey degildir. Ve dolayisiyla oyle olur ki cok fazla okuyan ve arada dusunmeksizin gecirilen eglence yahut mesgale ile kendisini eglendiren kimse, yavas yavas kendi kendine dusunme yetenegini kaybeder, tipki at ustunden inmeyen bir adamin sonunda yurumeyi unutmasi gibi. Bircok egitimli insanin durumu bundan pek farkli degildir." Yasam Bilgeligi Uzerine Aforizmalar
https://static.nadirkitap.com/upload...6_319254_2.jpg
"Wann wir lesen, denkt ein Anderer für uns: wir wiederholen bloß seinen mentalen Proceß. Es ist damit, wie wenn beim Schreibenlernen der Schüler die vom Lehrer mit Bleistift geschriebenen Züge mit der Feder nachzieht. Demnach ist beim Lesen die Arbeit des Denkens uns zum größten Theile abgenommen. Daher die fühlbare Erleichterung, wenn wir von der Beschäftigung mit unsren eigenen Gedanken zum Lesen übergehn. Eben daher kommt es auch, daß wer sehr viel und fast den ganzen Tag liest, dazwischen aber sich in gedankenlosem Zeitvertreibe erholt, die Fähigkeit, selbst zu denken, allmälig verliert, - wie Einer, der immer reitet, zuletzt das Gehn verlernt. Solches aber ist der Fall sehr vieler Gelehrten: sie haben sich dumm gelesen. Denn beständiges, in jedem freien Augenblicke sogleich wieder aufgenommenes Lesen ist nicht geisteslähmender, als beständige Handarbeit, da man bei dieser doch den eigenen Gedanken nachhängen kann."
-
Alman sosyalist politikaci, gazeteci ve yazar August Ferdinand Bebel'in dogum yildonumu (22 Subat 1840)
"Kral Roderich, Centa valisinin Toledo'da yetismis olan kizina zorla sahip oldu. Kizin babasi bu ayibi duydu ve oc almaya yemin etti. Halife adina Kuzey Afrika'yi yöneten Ebu Musa'nin yaveri Tarik bin Ziyad ile irtibata gecen vali, onu Ispanya'yi istilaya cagirdi. Tarik bin Ziyad, Musa ile anlasarak 711 yilinda Ispanya'nýn kendi adiyla anilacak olan Cebeli Tarik bogazindan gecti. Xeres Dela Frontela'da, Rodorich ile Tarik bin Ziyad arasinda kanli bir carpisma oldu. Hristiyanlarin cogunlukta olmasina karsin Araplar ihanetin de yardimiyla savasi kazandilar ve Roderich burada hayatini kaybetti."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Roderich, ein Wüstling, tat der Tochter des Gouverneurs von Ceuta, die in Toledo erzogen wurde, Gewalt an. Der Vater erfuhr diesen Schimpf und schwur sich zu rächen. Er sezte sich mit Tarik, dem Unterfeldherrn des Emirs Musa, der Namens des Kalifen die Provinz Nordafrika verwaltete, in Verbindung und lud diesen zum Einfall in Spanien ein. Tarik sezte, im Einverständnis mit Musa, im Jahre 711 an jener Stelle nach Spanien über, die nach ihm Dschebel al Tarik (verballhornt Gibraltar) benannt wurde. Bei Xeres de la Frontera kam es zwischen ihm und Roderich zu einer mehrtägigen Schlacht, in welcher die Araber, troz christlicher Ueberzahl, aber mit Hilfe von Verrat, Sieger blieben und Roderich selbst das Leben verlor."
-
Italyan ressam Emilio Gola'nin dogum yildonumu (22 Subat 1851)
Naviglio, 1880
https://pbs.twimg.com/media/DWkxu5_W4AEUNE7.jpg
-
Fransiz yazar Jules Renard'in dogum yildonumu (22 Subat 1864)
"Yapragin kendisine yeten bir bagi vardir. Beyin gocebedir. Memleket diye bir sey yoktur. Olacaga boyun egen bir kacis. Herhangi bir yerde olmali, evrendeki bir nokta bize ayrilmiscasina bir yere yerlesmeye boyun egmemeli. Gururlu olmayalim! Acikca dusunebildigimiz anda, enayi oldugumuzu gorur, kendimize acir dururuz. Birakalim kendimizi evrensel savrulma yasasina. Koyune buyutecle bakan insan olmayalim."
https://pictures.abebooks.com/isbn/9...874-us-300.jpg
"La feuille a une attache qui lui suffit. Le cerveau est nomade. Pas de petite patrie. Une fuite résignée. Etre n'importe où, ne jamais consentir à se fixer comme si un point dans l'univers nous était réservé. N'ayons pas d'orgueil ! Au premier éclair de lucidité nous verrions que nous sommes dupes, et nous serions pleins de pitié pour nous-mêmes. Livrons-nous à l'universelle loi d'éparpillement. Ne pas être un homme qui regarde son village avec une loupe."
https://qqcitations.com/images-citat...ard-160195.jpg
"Mutlulugun evi insa edilse, en buyuk odasi bekleme salonu olurdu. / Se si costruisse la casa della felicità, la stanza più grande sarebbe la sala d’attesa. / If one were to build the house of happiness, the largest space would be the waiting room."
https://2.bp.blogspot.com/-41kBcT56C...e-cervello.jpg
"Ask bir kum saati gibidir; kalp dolarken beyin bosalir. / 'L' amour est comme un sablier, avec le coeur remplir le vide du cerveau."
http://izquotes.com/quotes-pictures/...ard-152760.jpg
"Bir kadina guzel oldugunu soylemeyin; ona baska bir kadinin onun gibi olamadiginiý soyleyin ve goreceksiniz ki butun kapilar size acilacak. / Ne dites pas à une femme qu'elle est jolie. Dites-lui seulement qu'elle ne ressemble pas aux autres, et toutes ses carrières vous seront ouvertes."
-
Fransiz ressam Jean-Baptiste-Camille Corot'nun olum yildonumu (22 Subat 1875)
Trinità dei Monti (La Trinite des Monts - Trinity Mountains, 1825-28)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...RF2041_n02.jpg
-
Alman sair, denemeci, oyun yazari ve elestirmen ve Dadacilik hareketinin kurucularindan Hugo Ball'in dogum yildonumu (22 Subat 1886)
"Dilin nasil eklemlenmis oldugunu ortaya koymak ise yarar. Ben birakiyorum seslileri aylak aylak dolassinlar. Birakiyorum seslileri, basbayagi olagelsinler, tipki bir kedinin miyavlamasý gibi. Sozcukler belirir, sozcuklerin omuzlari, bacaklari, kollari, sozcuklerin elleri. Au, oi, uh. Insan cok fazla sozcuk ortaya salmamali. Bu lanet olasi dile, sanki borsacilarin para tutmaktan asinmis elleriyle bulastirilmis gibi yapisan butun pislikleri temizlemeye bir siir dizesi yeter. Sozcugu basladigi ve bittigi yerde istiyorum..."
https://images-na.ssl-images-amazon....1owYvUnaLL.jpg
"Da kann man nun so recht sehen, wie die artikulierte Sprache entsteht. Ich lasse die Vokale kobolzen. Ich lasse die Laute ganz einfach fallen, etwa wie eine Katze miaut... Worte tauchen auf, Schultern von Worten, Beine, Arme, Hände von Worten. Au, oi, uh. Man soll nicht zu viel Worte aufkommen lassen. Ein Vers ist die Gelegenheit, allen Schmutz abzutun. Ich wollte die Sprache hier selber fallen lassen. Diese vermaledeite Sprache, an der Schmutz klebt, wie von Maklerhänden, die die Münzen abgegriffen haben. Das Wort will ich haben, wo es aufhört und wo es anfängt."
-
Egitim almadan kendi basina resim yapmayi ogrenen Amerikalý ressam Horace Pippin'in dogum yildonumu (22 Subat 1888)
Domino Players, 1943
https://teachers.phillipscollection....0Players_0.jpg
-
Irlandali oyun, roman ve kisa oyku yazari Oscar Wilde'in Lady Windermere'in Yelpazesi (Lady Windermere's Fan - Il ventaglio di Lady Windermere) oyunu ilk kez 22 Subat 1892'de Londra, St James's Theatre'da sahnelendi.
https://pbs.twimg.com/media/Cb0pRUoW0AA_Jpr.jpg
-
Pulitzer Odullu Amerikali sair ve oyun yazari Edna St. Vincent Millay'in dogum yildonumu (22 Subat 1892)
https://pbs.twimg.com/media/DWnw0SOXkAAx2dV.jpg
https://i.pinimg.com/736x/f5/f3/e0/f...cf2253b109.jpg
Ask gitti, birakti beni, gunler hep birbirinin ayni
Yemek gerek, uyuyacagim, isterim ki gece olsun
Fakat heyhat! Uyanigim, saatin agir vuruslarini duyuyorum
Isterim ki gün olsun gene, agarsin karanlik
Ask gitti, birakti beni, ne yapacagimi bilmiyorum
Su ya da bu, hepsi bir benim icin
bitirmeden birakiyorum basladigim her seyi
Ise yarar bir sey yok benim bildigim.
Ask gitti, birakti beni, komsular borc aliyorlar kapi calip
Hayat surup gidiyor gene, kemirip durmasi gibi farenin
Yarin gene yarin gene yarin gene yarin
Kucuk bir sokak ve bu kucuk ev var.
-
-
Isvicreli dilbilimci Ferdinand de Saussure'nun olum yildonumu (22 Subat 1913)
"...konunun, gorus acisindan once varolmasi soyle dursun, neredeyse gorus acisi konuyu yaratir. Kaldi ki soz konusu ol*guyu ele alis bicimlerinden hangisinin oncelik tasidigi ya da ustun oldugunu da onceden bize hic bir sey gosteremez. Ustelik konuyu hangi acidan ele alirsak alalim, dil olayinin her zaman iki yuzu vardir; bunlar birbirinin karsiligidir bir*birinin degerini belirlerler."
https://cup-us.imgix.net/covers/9780231157261.jpg?w=350
...it would seem that it is theviewpoint that creates the object; besides, nothing tells us inadvance that one way of considering the fact in question takesprecedence over the others or is in any way superior to them. Moreover, regardless of the viewpoint that we adopt, the lin-guistic phenomenon always has two related sides, each deriving itsvalues from the other."
-
Amerikali yazar Jane Bowles'un dogum yildonumu (22 Subat 1917)
"Cocuklugumuzda agaclarin ustune yaptigimiz evleri hatirlarsin... Cocukken tirmanip icine girer, yapraklarin arasinda gozlerden uzak kalinca da evden kacma planlari yaparsin. Cocuklar agac evleri severler. Mesela lafi hic gevelemeden sana son derece orijinal ama bir o kadar da sig bir kadin oldugumu soylesem... bir anlamda, cok sig. Rezaletten korkarim."
https://www.williamreesecompany.com/...g?v=1440797393
"You remember tree houses from your younger days... You climb into them when you're a child and plan to run away from home once you are safely hidden among the leaves. They're popular ... Suppose I tell you pointblank that I'm an extremely original woman, but also a very shallow one...in a sense, a very shallow one. I am afraid of scandal."
-
Sonsuz Sokaklar'in (La Strada) Gelsomina'si ve Federico Fellini'nin sevgili esi, Italyan sinema ve tiyatro aktrisi Giulietta Masina'nin dogum yildonumu (22 Subat 1921)
https://www.amicidiromeo.com/wp-cont...co-fellini.jpg
https://24.media.tumblr.com/9131f40f...m5l6o1_500.gif
https://68.media.tumblr.com/97064b52...d7lko1_500.gif
-
-
Shirley Temple, Lionel Barrymore, Evelyn Venable'in rol aldigi komedi-muzikal Küçük Albay (The Little Colonel - Il piccolo colonnello) 22 Subat 1935'te Amerika'da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...3,1000_AL_.jpg
-
1935 yilinda En Iyi Film, En Iyi Senaryo, En Iyi Yonetmen ve En Iyi Aktor Akademi Odullerini kazanacak olan, Frank Capra'nin yonettigi, Clark Gable ve Claudette Colbert'in rol aldigi Bir Gecede Oldu (It Happened One Night - Accadde una Notte), 22 Subat 1934'de New York'ta gosterime girdi.
https://68.media.tumblr.com/203fef4d...06w5o4_500.gif
-
Amerikali yazar, akademisyen ve radikal feminist Joanna Russ'in dogum yildonumu (22 Subat 1937)
''Bazen ayakkabinizi baglamak için egilir, sonra ya baglar ya baglamazsiniz; ya aniden dogrulur, ya dogrulmazsiniz. Her secim en azindan iki olasilik dunyasi dogurur, yani icindeki hareketi yaptiginiz veya yapmadiginiz iki dunya; ya da buyuk olasilikla, cok daha fazla sayida dunya dogar, icinde hareketi cabucak yaptiginiz ve yavasca yaptiginiz, yapmayip tereddutte dustugunuz, tereddutte dusup hiddetlendiginiz, tereddutte dusup hapsirdiginiz vesaire dunyalar..'' Disi Adam
https://www.e-reading.club/illustrat...9321-pic_1.jpg
"Sometimes you bend down to tie your shoe, and then you either tie your shoe or you don't; you either straighten up instantly or maybe you don't. Every choice begets at least two worlds of possibility, that is, one in which you do and one in which you don't; or very likely many more, one in which you do quickly, one in which you do slowly, one in which you don't, but hesitate, one in which you hesitate and frown, one in which you hesitate and sneeze, and so on..."
-
Ispanyol sair Antonio Machado'nun olum yildonumu (22 Subat 1939)
https://pbs.twimg.com/media/DBf8APuXgAA5IN5.jpg
Yolcu, yol senin ayak izlerindir
yol, baska bir sey sanma
yolcu yol yoktur
yol yurudukce yol olur
yol olur yuruye yuruye
bakislarini geriye cevirince de
donup bir daha basilmayacak
keci yolu gorulur
yolcu yol yoktur
yalnizca geminin kopukleri denizde.
https://slideplayer.es/slide/4640313...DICE+Amor..jpg
Sevgilim, meltemdir soyleyen
firsatinin bembeyazligini...
Gozlerim seni gormeyecek;
bekliyor seni yuregim!
Ruzgar getirdi bana
adini sabah alacasinda;
dag tekrarliyor
ayak seslerinin yankisini...
Gozlerim seni gormeyecek;
bekliyor seni yuregim!
Kuytu can kulelerinde
alabildigine caliyor canlar...
Gozlerim seni gormeyecek;
bekliyor seni yuregim!
Cekic sesleri
anlatiyor tabutun kasvetini;
kuregin sesi de
mezar yerini...
Gozlerim seni gormeyecek;
bekliyor seni yuregim!
-
Avusturyali yazar Stefan Zweig, 22 Subat 1942 gecesi Brezilya'nin Petropolis kentinde esi Lotte Altmann ile birlikte intihar etti.
https://www.deutschlandfunk.de/media...jpg?key=35888a
http://www.morefamousquotes.com/imag...e-quotes-3.jpg
“Ama ask, bir cenin gibi bedenin karanliklarinda aciyla donup durmaktan kurtuldugu, nefes ve dudak araciligiyla kendini zikir ve itiraf edebildigi zaman gercek askti. Bu duygu cok israrci olursa, bir an gelir ilmek ilmek dokunmus tirtil yuvasini deler, yukseklerden en derinlere dogru yuvarlanir ve urkmus yurege var gucuyle carpardi. / Ma l'amore diventa reale nel momento in cui smette di essere un embrione che fluttua nelle profondità del corpo, e osa anche ardere e riconoscersi attraverso le labbra e il respiro. Per quanto ostinatamente si possa nascondere un simile sentimento, c'è sempre un momento in cui sfonda improvvisamente la trama confusa per poi precipitare da altezze inusitate negli abissi più profondi e presentarsi con un raddoppiato impeto al cuore sussultante.” Stefan Zweig, Gecmise Yolculuk / Il viaggio nel passato / Journey into the Past
-
Irlanda asilli Ingiliz akademisyen ve yazar Terence 'Terry' Eagleton'in dogum gunu (22 Subat 1943)
" 'Karakter' kelimesi gunumuzde sadece edebiyat figuru degil, isaret, harf veya sembol anlamlarina da geliyor. Terim antik Yunan'da ayirt edilir bir nisan birakmak icin kullanilan kase anlamina gelen kelimeden turemistir. Sonra bir bireyin imzasi da diyebilecegimiz, bireye has bir ozellik kazanmistir. Karakter, gunumuzdeki 'karakter referansindaki' gibi, bir insanin nasil biri oldugunun isareti, resmi, tasviriydi. Ondan sonra da, dogrudan insan anlamina gelmeye baslamistir. Yani birey yerine kullanilan isaret, bireyin kendisi demek olmustur..."Edebiyat Nasil Okununr?
https://images-na.ssl-images-amazon....1qT-a8h6CL.jpg
"The word ‘character’ nowadays can mean a sign, letter or symbol as well as a literary figure. It derives from an ancient Greek term meaning a stamping tool which makes a distinctive mark. From there it came to mean the peculiar mark of an individual, rather like his signature. A character, like a character reference today, was a sign, portrait or description of what a man or woman was like. Then, after a while, it came to mean the man or woman as such. The sign that had stood for the individual became the individual herself..."
“Schopenhauer’a gore su apaciktir ki hayatin yasamaya deger oldugunu yalnizca bir aptal hayal edebilir. Onun deyisiyle, insan dedigimiz varligin en uygun simgesi kurek penceli kostebektir. Muazzam kureksi penceleriyle topragi bir gayret kazmak, kostebegin tum hayatinin isidir. Sonsuz gece onu cepecevre kusatir. Eglenceden yoksun, sikintiyla dolu bu hayat seyriyle ne mi elde eder? Yalnizca ayni melankolik seyrin yeni bir bireyde surmesini ve yeniden baslamasini saglayan beslenme ve ureme." Hayatin Anlami
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"It is self-evident to Schopenhauer that only an idiot could imagine that life was worth living. For him, the most fitting emblem of the human enterprise is the shovel-pawed mole: To dig strenuously with its enormous shovel-paws is the business of its whole life; permanent night surrounds it. What does it attain by this course of life that is full of trouble and devoid of pleasure? Nourishment and procreation, that is, only the means for continuing and beginning again in the new individual the same melancholy course."
-
Akademi Odullu (Kuzularin Sessizligi, 1991) Amerikali yönetmen, yapimci ve senarist (Robert) Jonathan Demme'in dogum gunu ( 22 Subat 1944)
https://addictedtohorrormovies.files...-the-lambs.jpg
https://pmcvariety.files.wordpress.c...0&h=563&crop=1
-
22 Subat 1951'de duzenlenen 4. BAFTA (British Film and Television Awards) Odul Toreninde Perde Aciliyor (All About Eve) En Iyi Film Odulunu kazandi.
https://images-na.ssl-images-amazon....6,1000_AL_.jpg
-
Marvel Comics icin Moon Knight, Punisher ve Cable serilerinin bazi bolumlerine yazarlik yapan Amerikali gazateci Duane Swierczynski'nin dogum gunu (22 Subat 1972)
"Bazen hayatin koskoca bir saka oldugunu dusunuyorum ve ona verilecek en guzel cevabin gulmek oldugunu."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Sometimes it feels like I'm the only one who can see the truth. That life is just an absurdist comedy. And the only appropriate response is to laugh."
-
Fransiz-Meksikali tenor Rolando Villazón'un dogum gunu (22 Subat 1972)
https://pbs.twimg.com/media/C5Qf4urXUAADvmm.jpg
-
Irlandali roman ve kisa oyku yazari Elizabeth Bowen'in olum yildonumu (22 Subat 1973)
http://izquotes.com/quotes-pictures/...owen-21938.jpg
"Sanat, acisi gectikten sonra hala onemli olmaya devam eden tek seydir!"
https://www.brainyquote.com/photos_t...bethbowen1.jpg
"Insan hic kavramadan bir dusuncenin golgesinde yasayabilir."
-
-
Avusturyali ressam, sair ve oyun yazari Oskar Kokoschka'nin olum yildonumu (22 Subat 1980)
Bambini che Giocano (Children playing,1909)
https://pbs.twimg.com/media/C5M5NwrXUAIF-ap.jpg
-
Ozzy Osbourne, 4.studyo albumu The Ultimate Sin'i 22 Subat 1986'da CBS Records International etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/DWpKyV1VAAAFrwO.jpg
-