-
Irlandali roman ve oyun yazari, senarist Roddy Doyle'un dogum gunu (8 Mayis 1958)
"Adam simdi cekip gitse, bir daha asla geri donmezdi. Adam cekip giderdi, kadinin ruhu bile duymazdi ya da umursamazdi bunu. Adam geri donse,yine ayni sey. Kadin umursamazdi. E,o zaman ne anlami vardi gitmenin? Hicbir yere girmeyecekti adam."
https://www.trysterobooks.com/pictur...um/A400447.jpg
"If he went now, he'd never come back. If he went now, he'd never come back. He'd go and she wouldn't know or care.He'd come back and the same thing; she wouldn't care. So, what was the point? He wasn't going anywhere."
"Dunya, bir karatahta ustunde art arda dizilmis birkac kelimeyle basitlestirilebilecek kadar dolambacsiz, anlasilir bir yerdi eskiden. / The world was a straightforward, decent place that could be simplified into a line of words running down a blackboard."
https://i.dr.com.tr/cache/500x400-0/...00590390-1.jpg
"Hayat bizimle – yani insanlarla– doga arasindaki bir savastir. Simdilik kazaniyoruz, ama daha kazanmadik. Asla kazanamayacagiz. / Life is a fight between us – the humans, like – and nature. We've been winning but we haven't won. And we never will."
-
Horror of Dracula (Dracula'nin Dehseti / Olumu), 8 Mayis 1958 ‘de Milwaukee, Wisconsin’de gosterime girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...5,1000_AL_.jpg
https://pbs.twimg.com/media/C_TfgdrUMAIhkaV.jpg
-
Kanadali yazar ve gazeteci Naomi Klein’in dogum gunu (8 Mayis 1970)
"Dusuncelerine katilmadigimiz insanlarin sadece yanilmakla kalmadiklarini, ayni zamanda zalim, fasist ve soykirimci olduklarini soylemek cok kolaydir. Fakat ayni zamanda su da bir gercektir ki, bazi ideolojiler halka karsi bir tehdittir ve bunun boyle bilinmesi gerekir. Baska inanc sistemleriyle bir arada olamayacak kapali ve fundamentalist doktrinler vardir: Boylesi doktrinlerin taraftarlari farklilik karsisinda kedere kapilmakta ve kendi kusursuz sistemlerini hayata gecirmek icin mutlak bir hareket ozgurlugu talep etmektedirler. Purist icatlarinin yolunu acmak icin de, halihazirdaki haliyle dunyanin silinmesi gerekmektedir. Buyuk capli sellerin ve yanginlarin incilsel fantazilerinde kok salan, kacinilmaz olarak siddete varan bir mantiktir bu. Ancak buyuk bir felaketle ulasilabilecek, nafile bir temiz sayfayi arzulayan bu ideolojiler tehlikeli ideolojilerdir. Bu tur gorusler nitelik itibariyle genellikle asiri dincidir ve saf bir dunya gorusunu hayata gecirmek amaciyla, asil olarak butun halklarin ve kulturlerin yok olmasini isteyen dusunce sistemlerine dayanir."
http://www.defenddemocracy.press/wp-...aomiklein2.png
“It is too easy to assert that those with whom we disagree are not just wrong but tyrannical, fascist, genocidal. But it is also true that certain ideologies are a danger to the public and need to be identified as such. These are the closed, fundamentalist doctrines that cannot coexist with other belief systems; their followers deplore diversity and demand an absolute free hand to implement their perfect system. The world as it is must be erased to make way for their purist invention. Rooted in biblical fantasies of great floods and great fires, it is a logic that leads ineluctably toward violence. The ideologies that long for that impossible clean slate, which can be reached only through some kind of cataclysm, are the dangerous ones. Usually it is extreme religious and racially based idea systems that demand the wiping out of entire peoples and cultures in order to fulfill a purified vision of the world.”
-
The Beatles, 12. ve son albumu Let It Be'yi 8 Mayis 1970 tarihinde Ingiltere'de Apple Records etiketiuyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/C_TfN7jWsAEGRbp.jpg
https://38.media.tumblr.com/3475c6c7...id0zo1_500.gif
-
Italyan asilli Amerikali roman ve kisa hikaye yazari, senarist John Fante'nin olum yildonumu (8 Mayis 1983)
"Dislerinin beyazligini hesaba katmazsan cok guzel oldugu soylenemezdi. Ama o anda yasli musterilerden birine gulumsemisti ve dudaklarinin arasinda bir beyazlik belirip kaybolmustu. Burnunun delikleri genis. Dudaklari asiri rujlu ve siyahi bir kadinin dudaklari gibi dolgun. Irkinin tum ozelliklerini tasiyordu ve o sekilde degerledendirdiginizde harikuladeydi, ama fazla tuhafti benim icin. Gozleri hayli cekik, teni koyuydu, ama siyah degildi. Yurudugunde gogusleri diriliklerini belli eder sekilde sallaniyorlardi. Ilk isaretimi gormezden gelmisti. Bara gitti, suzgun barmene siparisi verip biralari doldurmasini bekledi. Beklerken islik caliyordu. Ben isaret etmekten vazgecmistim ama yanima gelmesini istedigimi de yeterince belli etmistim. Birden agzini tavana dogru kaldirip cok garip bir kahkaha atti, barmenin bile dikkatini cekmisti kahkahasi. Sonra masalarin arasindan dans eder gibi gecerek arka tarafta oturan bir gruba dogru gitti. Elindeki tepsiyi muthis bir zerafetle tasiyordu. Barmen de onu izliyordu, kahkahasina anlam verememisti hala. Ben vermistim ama. Benim icin atilmisti o kahkaha. Gorunumumde bir tuhaflik olmaliydi. Yuzumde, durusumda, orda oturuyor olmamda onu eglendiren bir sey vardi. Bunlari dusunurken yumruklarimi SIKMIS, asagilanmis olmanin ofkesi ile gorunumumu gozden geciriyordum. Sacimi elledim, taraliydi. Gomlegimin yakasini ve boyun bagimi kontrol ettim: yerli yerinde ve temizdiler. Kendimi barin aynasinda gorebilecek kadar one egildim. Gordugum yuz kesinlikle endiseli ve solgundu ama komik degildi. Cok kizmistim. Gozumu ona diktim, her hareketini izliyor, gozumu ustunden ayirmiyordum. Masama gelmedi. Yaklasti, bir keresinde komsu masaya geldi ama o kadar. Esmer yuzunu, alayci gulumseme dolu siyah gozlerini her gordugumde dudak bukup pis pis bakiyordum. Bir oyuna donustu. Kahve sogudu, buz gibi oldu, ustunde sut tabakasi olustu ama elimi bile surmedim. Masalar arasinda dans eder gibi yuruyor, yipranmis ayakkabilari mermerin ustunde kayarken guclu ipek bacaklarina talas bulasiyordu. Ust kismi deri orguden yapilmis Meksikali'lara ozgu cariklardan vardi ayaginda, deri orgu yer yer yipranmisti." Toza Sor
http://image.anobii.com/anobi/image_...6&time=&type=6
"A parte il contorno del viso e il candore dei denti, non erra bella. I denti li notai quando si voltò a sorridere a uno degli avventori, rivelando una striscia bianca tra le labbra dischiuse. Aveva il naso degli indios, piatto, con le narici larghe. Le labbra, spesse come quelle di una negra, erano cariche di rossetto. Apparteneva a un'altra razza, e forse ne era un esemplare pregevole, ma era troppo strana per me. Aveva gli occhi a mandorla, la carnagione scura, anche se non nera, e quando camminava i seni si muovevano rivelando la loro sodezza.Dopo quella prima occhiata, mi ignorò. Proseguì verso il bar, dove ordinò delle altre birre e aspettò che il barista, un tipo smilzo, riempisse i bicchieri. Nell'attesa si mise a fischiettare, lanciandomi un'occhiata distratta. Decisi di smetterla con i cenni, ma la guardai in modo tale da non lasciarle dubbi sul fatto che volevo che si avvicinasse. Improvvisamente gettò indietro la testa e scoppiò in una risata incomprensibile, che lasciò perplesso anche il barista. Poi si allontanò quasi danzando, facendo dondolare con grazia il vassoio, diretta verso un gruppo seduto all'estremità opposta del locale. Il barista la seguì con gli occhi, ancora stupito per il suo scoppio di risa. Ma io sapevo che cosa l'aveva provocato. Ero stato io. C'era qualcosa nel mio aspetto, forse il mio viso o il modo in cui me ne stavo lì seduto che l'aveva divertita e, al solo pensiero, strinsi i pugni e mi esaminai con irosa umiliazione. Mi toccai i capelli, erano pettinati. Passai le dita sul colletto e sulla cravatta, tutto a posto. Mi allungai fino a specchiarmi nello specchio che stava dietro il bancone, dove vidi riflessa la mia faccia, sicuramente pallida e preoccupata, ma non certo buffa, e mi adirai.Cominciai a sogghignare; la guardai attentamente e sogghignai. Ma lei non venne. Arrivava vicino, persino al tavolo accanto al mio, ma non si avventurava oltre. Ogni volta che vedevo il suo viso scuro e i grandi occhi neri che mandavano lampi di ilarità, piegavo le labbra in un sogghigno. Diventò un gioco. Il caffè si raffreddò, continuò a raffreddarsi, la panna si raggrumò in una specie dio schiuma sulla superficie, ma io non lo toccai. La ragazza si muoveva come se danzasse e le gambe lisce e forti sollevavano vortici di segatura ogni volta che le scarpe consunte scivolavano sul pavimento di marmo.Erano "huarachas", quelle scarpe, ed erano trattenute da lunghi lacci di cuoio attorno alle caviglie. Erano ridotte in uno stato pietoso, la fascetta era tutta sfilacciata."
-
Amerikali fantezi, bilimkurgu ve korku yazari Theodore Sturgeon’in olum yildonumu (8 Mayis 1985)
“Yavasca dedim ki, 'hepimiz ayni saatte uyanir, baskasinin istedigi seyleri yapardik. Bir gunu baskasinin yasayacagi gibi yasar, baskalarinin dusuncelerini dusunur, baska insanlarin sozlerini soylerdik. Janie, baska birilerinin resimlerini yapar, Bebek de kimseyle konusmazdi. Ve bu durumdan mutluyduk. Simdi anliyor musun?' Insandan Ote
https://pictures.abebooks.com/VOLUNT...8469904327.jpg
“I said slowly, "We all woke up at the same time. We all did what somebody else wanted. We lived through a day someone else's way, thinking someone else's thoughts, saying offher people's words. Jane painted someone else's pictures, Baby didn't talk to anyone, and we were all happy with it. Now do you see?"
“Agacin ozu akar, ayi uyur, kuslar guneye ucar, hepsi bunlari beraber yapar, ayni seye ait olduklari icin degil, ayni sey tarafindan incitilmis yalniz varliklar olduklari icin.”
https://i.gr-assets.com/images/S/com...i/23583641.jpg
“The sap falls and the bear sleeps and the birds fly south, not because they are all members of th same thing, but only because they are all solitary things hurt by the same thing.”
-
Amerikali bili kurgu roman yazari Robert Anson Heinlein’in olum yildonumu (8 Mayis 1988)
“Currie Kampi'nda cok onemli bir kesfim oldu. Mutluluk yeterince uyumaya baglidir. Sadece bu, daha fazlasi degil. Tanidiginiz zengin ve mutsuz insanlarin hepsi uyku ilaci kullanir; Cevik Piyade'de bunlara ihtiyac yoktur. Kapsul erine bir yatak ve uyuyabilmesi icin biraz zaman verirseniz, bir elma kurdu kadar mutlu olacaktir.” Yildiz Gemisi Askerleri
https://images-na.ssl-images-amazon....1LFWqiZaVL.jpg
“I made a very important discovery at Camp Currie. Happiness consists in getting enough sleep. Just that, nothing more. All the wealthy, unhappy people you’ve ever met take sleeping pills; Mobile Infantrymen don’t need them. Give a cap trooper a bunk and time to sack out in it and he’s as happy as a worm in an apple—asleep.”
“Insan kalbinin derinliklerinde digerlerinin istedigi seyi yapmasini engellemeye yonelik bir arzu olsa gerek. Kurallar, kanunlar -hep 'obur' insanlar icin. Agactan inmeden once icimizde olan, ayaga kalktigimizda da koparip atamadigimiz karanlik bir parca. Cunku o insanlardan biri bile cikip: ‘Lutfen bunu (kanunu) gecirelim ki birakmam gerektigini bildigim seyleri artik yapamiyor olayim!’ demedi. Nyet, yoldaslar, her zaman komsularinin yaptigini gormekten nefret ettikleri bir seydi. 'Onlarin iyiligi icin' onlari durdurmak -konusan kisi ondan zarar gordugunu iddia ettigi icin degil.” Ay Zalim Bir Sevgilidir
https://pictures.abebooks.com/isbn/9780425030134-us.jpg
“Must be a yearning deep in human heart to stop other people from doing as they please. Rules, laws — always for other fellow. A murky part of us, something we had before we came down out of trees, and failed to shuck when we stood up. Because not one of those people said: 'Please pass this so that I won't be able to do something I know I should stop.' Nyet, tovarishchee, was always something they hated to see neighbors doing. Stop them 'for their own good' — not because speaker claimed to be harmed by it.”
-
Amerikali cocuk edebiyati desinatoru ve yazari Maurice Bernard Sendak'in olum yildonumu (8 Mayis 2012)
https://s3.amazonaws.com/sitecdn/quo...y-says.fw_.png
"Ben cocuklar icin yazmiyorum. Ben yaziyorum ve birisi cikip, 'bunlar cocuklar icin' diyor."
https://www.raptisrarebooks.com/imag...ned-1963-2.jpg