Printable View
Sayın Jondowes
Aşağıda yazan teknik analiz çıkarımları sanırım. Siz pratikte bu durumla karşılaştınız mı ?
If the 50-day moving average cross above the 200-day moving average, which is called a bullish crossover, this may be taken as an indicator to buy the stock.
rica ederim.Alıntı:
Originally Posted by rxpu
Pratikte bütün finansal veriler (hisseler, kurlar, ve diğer fiyatlar) düzenli olarak hem bunu hem tersini yaşar. 200 günlüğün üstüne atarak kesiyorsa alım yönlü, altına doğru kesiyorsa satım yönlü teknik sinyal anlamına gelir. 50 ve 200 günlük ortalamalar birbirini ara sıra kesmiyorsa zaten orada bir sakatlık var demektir (ya şirket batmıştır, ya da hisse fiyatı hiç hız kesmeden uzaya gitmiştir)Alıntı:
Originally Posted by inti
Sayın @Jondowes
1-Ekonomik analizde, daha çok döviz kuru hareketlerinin yönünü görmede hangisi kullanılmaktadır ?
Implied volatility mı ? Historical volatility ? Özellikle USD/TL
2-İki veriyi ücretsiz sağlayan platform var mıdır ?Nereden izleyebiliriz?
3-https://tr.investing.com/tools/forex-volatility-calculator adresinde
USD/TRY 453.04 pip'den anlamalıyız ?
1. İkisi de kullanılmaz. Bunlar öncü gösterge değil çünkü. Kurdaki ani volatilite artışı, genel olarak kurun hızlı yükseldiği dönemlerde olur. Düşüşler ise daha adım adım ve düşük volatiliteye sahiptir. Ancak her iki yönde de önce kur hareket eder, sonra volatilitede bunun etkisini görürsünüz.Alıntı:
Originally Posted by inti
2. Son 10 haftalık ortalama kur değerine göre günlük değişimler üzerinden hesaplanmış standart sapma = 453 pip = %1,23
Bu iki rasyo pratikte nerede kullanılır ? (makro analiz)Alıntı:
Originally Posted by JonDowes
Burada standart sapma %1.23 günlük müdür ?
Makroda değil teknik analizde ve getiri hesaplamada kullanılabilir. "Dönemsel getiri/Volatilite" oranı en temel "riske göre düzeltilmiş getiri" ölçütüdür. Özellikle fonlarda ve hisselerde.Alıntı:
Originally Posted by inti
Evet günlük.
Sayın JonDowes ve forumdaşlar,
Soracağım soruların saçma olma ihtimaline karşılık peşinen özür diliyorum :)
Bu başlıkta tartışılan konuların çoğunu anlayamayacak kadar finans bilgisinden yoksun bir kişiyim...
Doların 2017 yılındaki seyrine etki edebilecek faktörler arasında aşağıdaki data'yı sayabilir miyiz ?
Garanti Yatırım Araştırma Bölümünün 7 Mart 2017 tarihli "2017 yılı Türkiye Dış Borç ödeme Projeksiyonu" raporunda aylara göre dış borç ödemeleri şu şekilde belirtilmiş;
Ocak : ...6.9
Şubat:....6.6
Mart: .... 8.3
Nisan:.....6.7
Mayıs:...10.7
Haziran:..7.1
Temmuz.:8.5
Ağustos:.5.3
Eylül:.....9.0
Ekim:.....7.6
Kasım:...8.7
Aralık:....7.2
Rakamlar milyar dolardır , Kamu Bankaları ve Ticari Krediler hariçtir.
Bu tabloya bakarak doların ödemelerin yüksek olduğu aylarda yükselebileceği, ödemelerin düşük olduğu aylarda da düşebileceği gibi bir öngörü yapılabilir mi. Buna göre dolarda pozisyon almak mantıklı olur mu.
Saygılar,
Sorunuz güzel, forumda çok fazla kez "dış borç ödeme ayları şunlar demek ki kur şöyle böyle olacak" diye yazı gördüm. Bu pek de doğru bir yöntem olmaz. Çünkü:
1. Dış borcun büyük kısmını bankalar alıyor, sonra yerlilere farklı vadelerde kredi veriyor. Bunlar birebir örtüşmez, dağınıktır. Bankaların çok dış borç ödeyeceği ay, yerlilerin dolar alması şart değil.
2. Dış borç mutlaka "son gün döviz satın alarak" ödenmek zorunda değil. Hazır kaynaklar kullanılabilir, veya satın alma işlemi forward'lar ile çok daha önceden yapılabilir. Şubatta dış borç ödeme sıfırdır, Mart'ta rekor düzeydedir: ama bakarsanız Şubatta kur patlar, Mart'ta düşer. Piyasa kur seviyesi bu tip geçişkenliklere çok açıktır.
3. Türkiye'de cari açık son dönemde azalmıyor, artıyor. Bu da, "yeni dolar borçlanıyoruz" demek. Toplam borcumuz artıyor: yani tüm piyasayı bir oyuncu gibi görüp tutarları netleştirerek düşünürsek; eski borç yeni borçla ödeniyor (dolar alarak değil). Sadece faizler için dolar satın alınıyor gibi düşünürsek, anapara geri ödeme aylarında kur hareketi olması beklenmez.
4. Yüksek borç olan ayların sıkıntı yaratması için, ara sıra da olsa "ödeyememe" durumuna düşülmesi lazım. Bizde bu yok. Şirket ve bankaların borç çevirme oranları hep %100 ve civarında seyrediyor 2008 krizinden beri.
5. Dış borcun çok büyük kısmı devlet dışı aktörlere ait olsa da... devlet ve hazinenin verdiği "garanti"ler sayesinde (özellikle büyük yol, köprü, enerji vb projelerde) firmalara ödemeler dövize endeksli yapılıyor. Dövize endeksli olmasa bile, enflasyon düzeltmeleri uygulanıyor. Bu da özünde; yüksek dış borç ödemelerinde "kur riski"nin kısmen devlete ait olduğu sonucunu getirir. Devlet bütçesi elverdiği sürece bu borçların büyük kısmı bir şekilde ödenebilir. Bu anlamda tek başına cari açık değil de; bütçe açığıyla beraber ikisinin takibi daha doğru olacaktır orta-uzun vadede.