-
Fransiz sinemasinda Yeni Dalga akiminin buyukannesi (Grand-Mère de la Nouvelle Vague - La Nonna della New Wave) olarak kabul edilen Fransiz forografci ve sinemaci (Arlette Varda) Agnès Varda'nin dogum yildonumu (30 Mayis 1928)
http://todoaustin.com/wp-content/upl...da-678x381.jpg
-
Avusturyali ressam Marie Arnsburg’un olum yildonumu (30 Mayis 1940)
Das alte Kaiserbad am Donaukanal, 1899
https://upload.wikimedia.org/wikiped...kanal_1899.jpg
Pfingstrosen, 1940
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ingstrosen.jpg
-
Avusturyali yazar ve buyuk Modernistlerden Hermann Broch’un olum yildonumu (30 Mayis 1951)
“Tanri’dan yansiyan flut ezgileri; butun bunlar Vergilius icin, yeryuzunu saran gok kubbe gibi, onu sonsuzluga goturmek uzere kucaklamaya neredeyse hazir bir goruntuden daha ileri bir anlam tasimis miydi? Dogustan topragin adamiydi, yeryuzu hayatinin huzurunu seven biriydi; topraga bagli bir toplumda gececek, sade ve guven dolu bir omre uygun bir insan; kokleri geregi yerlesip kalmasina izin verilmis, dahasi yerlesmeye zorlanmis biri; ayni zamanda da, daha yuce bir kader geregi, yurdundan ne kopabilmis ne de orada kalabilmis biri; bu kader, onu otelere, toplumun disina suruklemis, kalabaliklar icersinde dusunulebilecek en ciplak, en kotu, en vahsi yalnizligin icine atmisti; onu kokeninin yalinligindan koparmis, ucsuz bucaksizliga, gittikce buyuyen bir cesitlilige dogru kovalamisti; boylece buyuyen, sinirsizliga acilan, sadece gercek hayat ile arasindaki uzaklik olmustu; evet, gercekten de yalnizca bu uzaklikti buyuyen: Vergilius, hep kendi tarlalarinin sinirlarinda gezinmis, her zaman kendi hayatinin sinirboylarinda kalmisti; huzur nedir bilmeyen bir insan; olumden kacarken olumu arayan, eser vermek isterken eserden kacan biri; bir asik, ama yine de hep kovalanmaya yargili, gerek ic gerekse dis dunyanin tutkulari arasinda yolunu kaybetmis, kendi hayatina sadece konuk olabilmis biri.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Hatte der Flötenton des Gottes ihm je etwas anderes bedeutet alsein Geschehnis, das wie ein Gefäß der Sphären ihnbald aufnehmen sollte, um ihn ins Unendliche zutragen? Ein Landmann war er von Geburt, einer, derden Frieden des irdischen Seins liebt, einer, dem einschlichtes und gefestigtes Leben in der ländlichenGemeinschaft getaugt hätte, einer, dem es seiner Abstammung nach beschieden gewesen wäre, bleibenzu dürfen, bleiben zu müssen, und den es, einemhöheren Schicksal gemäß, von der Heimat nichtlosgelassen, dennoch nicht in ihr belassen hatte; eshatte ihnhinausgetrieben, hinaus aus derGemeinschaft, hinein in die nackteste, böseste, wildeste Einsamkeit des Menschengewühles, es hatte ihnweggejagt von der Einfachheit seines Ursprunges, gejagt ins Weite zu immer größer werdender Viel falt,und wenn hierdurch irgend etwas größer oder weitergeworden war, so war es lediglich der Abstand vomeigentlichen Leben, denn wahrlich, der allein wargewachsen: bloß am Rande seiner Felder war ergeschritten, bloß am Rande seines Lebens hatte ergelebt; er war zu einem Ruhelosen geworden, den Todfliehend, den Tod suchend, das Werk suchend, das Werk fliehend, ein Liebender und dabei doch ein Gehetzter, ein Irrender durch die Leidenschaften des Innen und Außen, ein Gast seines Lebens."
-
Irlandali roman, kisa oyku, deneme ve oyun yazari, gazeteci, elestirmen ve sair Colm Tóibín’in dogum gunu (30 Mayis 1955)
“Dunyada yavas yavas buyumekte olan seyin ne oldugunu anlamiyorum, sorularinin gayesini gormuyorum saniyorlar, manasiz sozler, aptalca laflar ettigimde, bizi hicbir yere goturmeyen seyler soyledigimde, yuzlerinde ortulu, seslerinde sakli duran hiddetin korkunc golgesini fark etmiyorum saniyorlar. Ya da hatirlamam gerektigini dusundukleri seyleri hatirlamaz gorundugumde. O buyuk, o doymak bilmez ihtiyaclarina oyle kaptirmislar ki kendilerini, o gun birlikte duydugumuz korkunun kalintilari o kadar kor etmis ki gozlerini, her seyi hatirladigimi fark edemiyorlar. Oysa bedenim kanla kemikle oldugu kadar hatiralarla da dolu benim.”
https://img.washingtonpost.com/rf/im...EeK04DRih7flbA
“They think I do not understand what is slowly growing in the world; they think I do not see the point of their questions and do not notice the cruel shadow of exasperation that comes hooded in their faces or hidden in their voices when I say something vague or foolish, something which leads us nowhere. When I seem not to remember what they think I must remember. They are too locked into their vast and insatiable needs and too dulled by the remnants of a terror we all felt then to have noticed that I remember everything. Memory fills my body as much as blood and bones.”
-
Rus sair, roman ve oyun yazari Boris Pasternak'in olum yildonumu (30 Mayi 1960)
"Hele su yasamin degistirilecegi sozuyse cildirtiyor beni.Bu tur sozler isitince perisan oluyorum.Yasami degiþtirmek! Ne kadar iddiali bir soz.Oysa yasami zerre kadar anlamamis olan bir insan ancak boyle bir laf edebilir.Bunlar yasamin nasil surdugunu,kalbinin nasil carptigini hissedemeyenlerdir.Onlar yasami kendileri tarafindan islenebilecek bir ham madde olarak goruyorlar.Dusunemiyorlar ki yasam hic bir zaman bir ham madde olmamistir ve olamaz."
https://images-na.ssl-images-amazon....1ihXsrFu6L.jpg
"Reshaping life! People who can say that have never understood a thing about life - they have never felt its breath, its heartbeat - however much they have seen or done. They look on it as a lump of raw material that needs to be processed by them, to be ennobled by their touch. But life is never a material, a substance to be molded. If you want to know, life is the principle of self-renewal, it is constantly renewing and remaking and changing and transfiguring itself, it is infinitely beyond your or my obtuse theories about it."
"Hic dusmemis ya da tokezlememis insanlari sevmem. Onlarin bu meziyetleri yasamdan yoksun ve degersizdir. Yasam onlara kendi guzelligini acmamistir."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Io non amo la gente perfetta, quelli che non sono mai caduti, non hanno inciampato. La loro è una virtù spenta, di poco valore. A loro non si è svelata la bellezza della vita."
-
Yuzyillik Yalnizlik'in 53.yili
Kolombiyali yazar Gabriel García Márquez, Meksika’ya ilk gittiginde yazdigi basyapiti Yuzyillik Yalnizlik'i 30 Mayis 1967 tarihinde Editorial Planeta Argentina araciligiyla Buenos Aires’te yayimladi.
"Sevgisinin cogaldigini gordukce Petra Cotes de git gide onu daha cok sevdi ve omrunun son baharinda iki gonul bir olunca samanligin seyran olacagina bir kez daha inanmaya basladi. Ikisi de gecmisteki taskinliklara, o koca servete ve dizginlerinden bosanmis sevinmelerine birer gereksizlik, birer bas belasi olarak bakmaya ve paylasilmis yalnizlik cennetini bulabilmek icin omurlerinin onca yilini heder ettiklerine yanmaya basladilar. Yillar yili kisir bir karmasa icinde yasadiktan sonra sonra cilginca asik olarak birbirlerini yatakta oldugu kadar masa basinda da sevebilmek mucizesinin tadini cikarmaya koyuldular. Giderek oyle mutlu oldular ki isi bitmis iki pinpon olduklarinda bile cocuklar gibi cosmaktan ve kopek yavrulari gibi oynasmaktan geri kalmadilar."
https://images-na.ssl-images-amazon....1ruYlNHCfL.jpg
“Él profundizó tanto en sus sentimientos que en busca de interés encontró el amor, porque al tratar de hacer que ella lo amara, terminó enamorándose de ella. Petra Cotes, por su parte, lo amaba cada vez más a medida que sentía que su amor aumentaba, y así fue como en la madurez del otoño comenzó a creer una vez más en la superstición juvenil de que la pobreza era la servidumbre del amor. Ambos miraron hacia atrás en la juerga salvaje, la riqueza llamativa, y la fornicación desenfrenada como una molestia y se lamentaron de que les había costado tanto de su vida encontrar el paraíso de la soledad compartida. Locamente enamorados después de tantos años de complicidad estéril, disfrutaron el milagro de vivir el uno con el otro tanto en la mesa como en la cama, y se volvieron tan felices que incluso cuando eran dos personas desgastadas seguían floreciendo como Niños pequeños y jugando juntos como perros ”
-
Uruguayli roman yazari Juan Carlos Onetti’nin olum yildonumu (30 Mayis 1994)
(Dostu yazar Mario Vargas Llosa'ya her firsatta) “Bak Mario, sen, edebiyatla evlilik iliskisi yasiyorsun, gorev geregi yatiyor; bense zina isliyorum, canim cektiginde, sadece arzuladigimda sevisiyorum.”
http://blogs.peru21.pe/muevete/2009/...mb-400x562.jpg
“Mira Mario, lo que pasa es que tú con la Literatura tienes una relación conyugal. Tienes que cumplir de tal a tal hora con tu señora esposa. Y para mí, era una relación con una amante. Cuando tengo deseos de escribir, entonces escribo. Locamente, absurdamente, lo que sea".
-
https://pbs.twimg.com/media/DEW-8yhXsAAI26W.jpg
" ‘Olabilecek dunyalarin en iyisinde, birbirine baglanmistir butun olaylar; cunku, Matmazel Cunegonde'un aski icin guzel bir satodan kiciniza tekme yiyip kovulmamis olsaydiniz, Engizisyon zulmune ugramamis olsaydiniz, yaya olarak Amerika'yi dolasmamis olsaydiniz, Baron Hazretlerine bir kilic darbesi indirmemis olsaydiniz, guzel Eldorado ulkesinden aldiginiz butun koyunlari yitirmemis olsaydiniz, burada turunc receliyle fistik yiyemezdiniz.’
‘Bunlar guzel sozler, ama bahcemize bakmamiz gerek!’ diyerek yanitladi onu Candide. "
Voltaire, Candide (Iyimserlik)
https://images.genius.com/ba272e0b3e...665x1000x1.jpg