-
Pulitzer Odulunun yani sira, 2006 yilinda ‘Brokeback Dagi’ filminin senaryosu ile Akademi Odulu kazan Amerikali roman, deneme yazari ve senarist Larry McMurtry’nin dogum gunu (3 Haziran 1936)
“Tam Vernon kendini pek kotu hissederken, ihtiyar Schweppes onun omzunu tipisladi. ‘Ona bir armagan al’ dedi.'Kadinlarla politikacilarin ortak yonu pek fazla degildir ama, ikiside rusvete dayanamazlar'. “ Sevgi Sozcukleri
https://d28hgpri8am2if.cloudfront.ne...4853901_hr.jpg
“Then, just when Vernon was feeling darkest, Old Schweppes patted him on the shoulder. “Buy her a present,” he said. “Women and politicians ain’t got much in common, but they can’t neither one of ’em totally resist bribes.”
-
Amerikali roman yazari (Kathleen Erin Hogg) Kathleen E. Woodiwiss’in dogum yildonumu (3 Haziran 1939)
“28 Ekim 1066
Savasin gumburtusu artik cinlamiyordu. Yaralilardan yukselen cigliklar ve iniltiler teker teker sessizlige gomulmustu. Gece sessizce uzanmis, zamansa durmus gibiydi. Sonbahar ayi, renkli ve bitkin, belli belirsiz ufkun uzerinde parildiyor ve avlanan bir kurdun uzaklardan gelen ulumasi geceyi titretip, tuhaf sessizligi zemine daha siki hapsediyordu. Sis parcaciklari bataklik boyunca, parcalanmis ve dogranmis olulerin uzerindeydi. Taslarla hafifce desteklenmis balciktan alcak duvar, kasabanin parcalanmis erkekleriyle bir kefen gibi ortulmustu. On ikiden buyuk gostermeyen genc bir oglan babasinin yaninda yatiyordu. Darkenwald Malikanesi’nin muazzam govdesi bunun otesinde uzaniyor, kulesinin diregi gogu deliyordu.
Aislinn malikanenin icinde, kizila boyanmis zeminde, Darkenwald’in bir onceki lordu olan babasinin derebeyligini idare ettigi tahtin onunde oturmaktaydi. Incecik boynuna kalin bir ip gecirilmisti. Bu iple, Lord Erland’in makaminda dinlenen, zirhli, uzun, esmer bir Norman’in sol bilegine baglanmisti. Ragnor de Marte, bes para etmez seyler icin bile malikaneyi altust edip deliler gibi kosturan, yatak odalarinin merdivenlerine tirmanip, arayislari icin agir kapilari kirarcasina acan, hazine sandiklarinin altini ustune getirip daha degerli seyleri onune serili bir ortunun ustune koyan adamlarini izliyordu. Aislinn kisa bir sure once belinden cekip alinan mucevher kakmali hancerini ve telkari kemerini, bir zamanlar evini onurlandiran diger hazinelerin olusturdugu yiginin icinden tanidi.” Kurt ve Kumru
https://i.harperapps.com/covers/9780...9/y450-300.jpg
“October 28, 1066
The clash of battle rang no more. The screams and the moans of the wounded were silenced one by one. The night lay quiet and time seemed suspended. The autumn moon, bloody hued and weary, shone upon the indistinct horizon, and the distant howl of a hunting wolf shivered down the night, locking the eerie silence tighter upon the land. Shreds of fog drifted through the marsh over the split and hewn bodies of the dead. The low wall of earth, weakly buttressed by stones, was covered with the heroic shroud of the town’s butchered manhood. A young boy of no more than twelve summers lay beside his father. The great black bulk of Darkenwald’s hall rose beyond this, the shaft of its single watchtower piercing the sky.
Within the hall Aislinn sat upon the rush-covered floor before the chair from which her father, the late lord of Darkenwald, had ruled his fief. A rough rope was knotted about her slender neck. It bound her by its length to the left wrist of a tall, dark Norman who rested his mail-clad frame upon the rough-hewn symbol of Lord Erland’s status. Ragnor de Marte watched as his men tore the hall apart in a rampaging search for the smallest item of value, climbing the stairs to the bedchambers, slamming heavy doors open in their search, rummaging through coffers, then casting on a cloth spread before him the more worthy trophies. Aislinn recognized her jeweled dagger and gold filigree girdle, torn from her hips only a short time ago, thrown into the pile among the other treasures that had graced her home.”
https://images.gr-assets.com/books/1...76l/896622.jpg
"Bir kadin dunyanin en yumusak ama ayni zamanda en keskin bicagidir. / A woman is the softest yet the sharpest steel this earth can bear."
-
Fransiz yazar Frédéric Lenoir’in dogum gunu (3 Haziran 1962)
"Aslinda, tarihsel varliklarinin kesin bir kaniti yoktur. Adi ‘Uyanik’ anlamina gelen ‘Buda’ Hindistan'in kuzeyinde iki bin bes yuz yil once yasiyordu. Yunan Sokrates Atina'da yaklasik olarak iki bin uc yuz yil once yasamisti. Isa ise Filistin'de dogali yaklasik iki bin sene olmustur. Ne mezarlari ne de kemikleri korunmamistir. Aynen Jules Cesar ve Buyuk Iskender'de olduðu gibi varliklarini ispatlayabilecekleri ya da yasadiklari olaylari doðrulayabilen arkeoloji bir ize ya da cagdasi olan bir para birimine rastlanmamistir. "
https://images-na.ssl-images-amazon....1HW4Xdb-EL.jpg
“En réalité, il n'existe aucune preuve définitive de leur existence historique. Celui que l'on appelle ‘le Bouddha’, titre qui signifie ‘L'Éveillé’, aurait vécu dans le nord de l'Inde il y a deux mille cinq cents ans. Le Grec Socrate aurait vécu à Athènes il y a environ deux mille trois cents ans. Jésus serait né en Palestine il y a un peu plus de deux mille ans. Leurs tombes ni leurs ossements n'ont été conservés. Il n'existe nulle monnaie, nulle trace archéologique qui leur soient contemporaines et qui puissent attester de leur existence ou valider les événements de leur vie, comme ce fut le cas pour les grands monarques tels Alexandre le Grand ou Jules César.”
''Babasina mutlulugun sirrini soran cocugun otkusu de boyledir. Babasý ogluna pesinden gelmesini soyler ve birlikte evden cikarlar. Babasi yasli eseklerinin sirtinda, oglu yaninda yuruyerek yola duserler. Koy ahalisi onlar nefretle birbirine gosterir: ‘Ne kotu bir baba, oglunu yaninda yurutuyor!''
‘Duydun mu, oglum? Haydi, eve donelim.’
Ertesi gun baba oglunu esege bindirip kendi de basindan yurumeye koyulur. Koy ahalisi bu sefer de soyle soylenir: '’Ne hayirsiz evlat, yasli babasini yurutup de kendi esek sirtinda geziyor!"
‘Duydun mu, oðlum? Haydi, eve donelim.''
Ertesi gun her ikisi birden esegin sirtina binerler. Koyluler bu sefer de soyle der: ''Ikisinde de hic vicdan yok, zavalli hayvancigin uzerine cokmusler!''
‘Duydun mu, oðlum? Haydi, eve donelim.’
Bir sonraki gun her ikisi de kendi esyalari sirtlarinda yaya olarak cikarlar yola, esek de arkalarindan gelir. Koy ahalisi bu durumu da soyle yorumlar: ’Dünya tersine donmus, adamlar yuklerini tasiyorlar, esek de peslerinde!"
‘Duydun mu, oglum? Haydi, eve donelim.’
Eve doduklerinde baba ogluna soyle der: ‘Bana mutlulugun sirrini mi sormustun? Sen ne yaparsan yap mutlaka birileri yanlis yaptigini soyleyeceklerdir. Sen ne yapmayi seviyorsan neyi yapmayi dogru buluyorsan onu yap, o zaman mutlu olursun!’ “ Dunya'nin Ruhu,
https://images-na.ssl-images-amazon....1fM2wTlp9L.jpg
“Voici l'histoire d'un enfant qui demande à son père le secret du bonheur. Alors le père dit à son fils de le suivre; ils sortent de la maison, le père sur leur vieil âne, le fils à pied. Et les gens du village de s'indigner : 'Quel mauvais père qui oblige ainsi son fils à aller à pied !'
'Tu as entendu mon fils ? Rentrons à la maison.'
Le lendemain, le père installe son fils sur l'âne tandis que lui marche à côté. Les gens du village lancent alors : 'Quel fils indigne, qui ne respecte pas son vieux père et le laisse aller à pied !'
'Tu as entendu, mon fils ? Rentrons à la maison.'
Le jour suivant, ils montent tous les deux sur l'âne. Les villageois de dire : 'Ils n'ont donc aucun coeur pour surcharger ainsi cette pauvre bête !'
'Tu as entendu, mon fils ? Rentrons à la maison.'
Le jour suivant, ils partent en portant eux-mêmes leurs affaires, l'âne marchant derrière eux.
Les gens du village commentent de plus belle : 'Voilà qu'ils portent eux-mêmes leurs bagages maintenant ! C'est le monde à l'envers !'
'Tu as entendu mon fils ? Rentrons à la maison.'
Arrivés à la maison, le père dit à son fils : 'Tu me demandais le secret du bonheur ? Peu importe ce que tu fais, il y aura toujours quelqu'un pour y trouver à redire. Fais ce que tu aimes ou ce que tu penses juste de faire, et tu seras heureux!"
-
Buyuk Turk sairi Nazim Hikmet Ran'in olum yildonumu (3 Haziran 1963) / I grande poeta Turco Nazim Hikmet muore il 3 giugno 1963. / The great Turkish poet Nazim Hikmet died on June 3, 1963
https://aforismi.meglio.it/img/frasi...-navigammo.jpg
"En guzel deniz: henuz gidilmemis olanidir,
En guzel cocuk: henuz buyumedi,
En guzel gunlerimiz:henuz yasamadiklarimiz,
Ve sana soylemek istedigim en guzel soz:
henuz soylememis oldugum sozdur."
https://www.azquotes.com/public/pict...met-792067.jpg
https://s-media-cache-ak0.pinimg.com...d17977af4f.jpg,,
Sen esirligim ve hurriyetimsin,
ciplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin,
sen memleketimsin.
Sen ela gozlerinde yesil hareler,
sen buyuk, guzel ve muzaffer
ve ulasildikca ulasilmaz olan hasretimsin.
https://2.bp.blogspot.com/-2Bd8nNm1C...relefoglie.jpg
Yaprak dokumune rastlamak yine de burar icimi
hele bulvarlarda yaprak dokumune
hele kestaneyseler
hele cocuklar geciyorsa oralardan
hele gunesliyse hava
hele iyi bir haber almissam o gun dostluk ustune
hele o gun sancimiyorsa yuregim
hele sevdigimin beni sevdigine inaniyorsam o gun
hele o gun insanlarla ve kendimle aram iyiyse yaprak
dokumune rastlamak burar icimi
hele bulvarlarda yaprak dokumune
hele kestaneyseler.
https://i.pinimg.com/474x/d4/ea/65/d...d68b230ed6.jpg
Ruhum benim,
Ruhum benim,
Gozlerini yavas yavas yum,
ruyanda derin sulara gomulur gibi,
ciplak teninde bembeyaz bir giysi,
ruyalarin en guzeli seni icine alacak.
Ruhum benim,
gozlerini yavas yavas yum,
Kendini benim guclu kollarima birakir gibi birak,
ruyanda beni hic unutma,
gozlerini yavas yavas yum,
O kahverengi gozlerini,
yemyesil bir atesin icinde yanan o gozlerin,
ruhum benim
-
Yeni Gercekcilik akiminin en onemli ve De Sica ve Visconti ile Italyan sinemasinin tarihini yazan eserlerin yonetmeni ve senaryo yazari Roberto Rossellini'nin olum yildonumu (3 Haziran 1977)
http://medias.unifrance.org/medias/4...page/media.jpg
-
1939 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Finli yazar Frans Eemil Sillanpä’nin olum yildonumu (3 Haziran 1964)
"Oluler bile kalkarlar, nicin ayri ayri mezarlara gomulduklerini hayretle sorarlar; bu ayriligin nedenini hatirlamalarý onlar icin imkansizdir."
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...MhtDbV9YN8LLKY
"Even the dead arise and wonder why they have been buried like this, in separate graves, for they cannot possibly remember what that was supposed to mean."
-
Ingiliz rock grubu Queen, 12.studyo albumu A Kind of Magic’i 3 Haziran 1986’da EMI Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://img.discogs.com/0Lb4OkpCZbZw...-8409.jpeg.jpg
-
Brian De Palma'nin yonettigi, Kevin Costner, Sean Connery, Robert De Niro ve Andy Garcia'nin rol aldigi suc-drama Dokunulmazlar (The Untouchables), 32 yil once bugun vizyona girdi. ( 3 Haziran 1987)
https://68.media.tumblr.com/8bc14e6a...kboko1_500.gif
https://i.gifer.com/8jYv.gif