Sam (Robert De Niro) ve Ginger (Sharon Stone) Casino (1995) filminde. Yonetmen:Martin Scorsese.
https://pbs.twimg.com/media/D1SSjMeWsAA_50W.jpg
Printable View
Sam (Robert De Niro) ve Ginger (Sharon Stone) Casino (1995) filminde. Yonetmen:Martin Scorsese.
https://pbs.twimg.com/media/D1SSjMeWsAA_50W.jpg
(Shakespeare'e gore) 11 Mart 1302'de Romeo ve Juliet evlendi. Romeo Montecchi ve Giulietta Capelletto adinda gercek bir cift, Italya'nin Cittadella kentinde evlendi.
https://68.media.tumblr.com/b2c54156...u8sso1_500.png
Italyan Ronesans sairi Torquato Tasso’nun dogum yildonumu (11 Mart 1544)
Bu kiyilar yoksun
kadinimin dudaklari kadar
kirmizi ciceklerden.
Pinarlar, guller, zambaklar arasinda,
yaz ruzgarlarinin sesi,
tutmuyor onun tatli ezgisinin yerini.
O hos sarki beni tutusturur
onu yalniz opusmelerimiz susturur.
http://www.lombardiabeniculturali.it...83_inv1399.jpg
Non sono in queste rive
Fiori cosķ vermigli
Come le labbra de la donna mia,
Né ’l suon de l’aure estive
Tra fonti e rose e gigli
Fa del suo canto piś dolce armonia.
Canto che m’ardi e piaci,
T’interrompano solo i nostri baci!
Irlanda dogumlu Ingiliz filozof John Toland’in olum yildonumu (11 Mart 1722)
http://www.morefamousquotes.com/imag...and-quotes.jpg
“Evren bir birliktir. Her maddesel sey, her seyin icinde yer almaktadir. Butun seyler butunden olusmaktadir ve butun; her seyin icindedir.”
http://izquotes.com/quotes-pictures/...and-295782.jpg
“Tarihten alinacak basit dersler yoktur, tarih degil insan dogasi kendini tekrar eder.”
Mary Shelley, Frankenstein'i (Modern Prometheus) 11 Mart 1818'de Lackington, Hughes, Harding, Mavor, & Jones araciligiyla Londra'da yayinladi.
https://upload.wikimedia.org/wikiped...title_page.jpg
https://pbs.twimg.com/media/D1X2Vq3WoAEPmKj.png
Bazi Film uyarlamalari:
https://pbs.twimg.com/media/C6oeYbNV0AEKbqI.jpg
Italyanca liberetosunu Victor Hugo'nun Le roi s'amuse isimli oyunundan uyarlayarak Francesco Maria Piave'nin yazdigi, Giuseppe Verdi'nin besteledigi Rigoletto operasi ilk kez 11 Mart 1851 tarihinde Venedik, Teatro La Fenice'de sahnelendi.
https://pbs.twimg.com/media/C6oeffaWoAEdiYq.jpg
https://lh5.googleusercontent.com/pr...h630-p-k-no-nu
Giuseppe Verdi'nin Camille du Locle ve Joseph Mery'nin yazdiklari Fransizca liberetodan besteledigi Don Carlos operasi ilk kez 11 Mart 1867 tarihinde Paris, Salle Le Peletier'de sahnelendi.
https://pbs.twimg.com/media/C6pEJ-WWkAAF6Ky.jpg
Turk edebiyatinin onde gelen hikaye yazarlarindan, Turk yazar, asker ve ogretmen Omer Seyfettin'in dogum yildonumu (11 Mart 1884)
"Ihtiyar bekci yolda beyaz koskun tarihini kisaca anlattż. On senedir buraya girenler bir aydan ziyade oturamamislardi. Evvela peri gorunuyor, sonra buyuk buyuk taslar atiyor, nihayet gelip camlari kiriyor, iceridekilere geceleri hic rahat vermiyordu. Kiracilardan ikisinin yuregine inmis, ucunun evlatliklari carpilmis, birisinin karisi korkudan alti aylik cocugunu dusurmustu. Golgelerinde koyunlar otlayan cicekli badem agaclarżnżn altindan gectiler. Kirmizi koskun yežil kapisini caldilar.
Hacż Niyazi Efendi eski bir evkaf memuruydu. Hurriyet'te tazminat olarak daireden cekilmis, ev alip satmakla gecinmeye baslamisti. Fakat cok dogru bir adamdi. Senede belki yuz ev sattigi halde kendi perili koskunu haricten gelip Hanya'dan Konya'dan haberi olmayan enayi bir musteriye sokmuyor: 'Allah'tan korkarim neme lazim!' diyordu. Koskunun perili oldugunu hic saklamazdi. Kapżyi kendi acti. Bekci, Sermet Bey'in evi gezmek istedigini soyledi:
— Pekala, buyurun! dedi.
Onlerine dustu. Bahceden gectiler. Haci Niyazi Efendi sokakta sari aba cubbesinin cebinden pirinc bir anahtar cikardi. Bahce kapisini acti. Sermet Bey'e:
— Bu anahtar kosku de acar. dedi.
Yuruduler, bahce hakikaten biraz vahsiydi. Bakimsizliktan, ayak basmamis bir dere icine donmustu. Koskun arkasindaki kucuk cam ormaninda da vahsi bir sukun vardi. Bekci koske girmedi. Kapida kaldi. Sermet Bey, ev sahibiyle gezdi. Tezyinata hic diyecek yoktu. Alt kat butun mermerdi. Sarnic, banyo, kuyu, kumes, ahir... Hepsi tamamdi."
https://content.babil.com/urun/e2664...ee3a/Front/Big
"On the way, the watchman mentioned the story of the white villa: It had been a decade that whoever rented this house couldn't stay more than a month. All began with the appearance of the spirit; it threw very big stones, then came to break the windows, and annoyed the residers continuously at nights. Two of the renters had a mortal blow, the foster children of the three were paralyzed, and a wife of another had a miscarriage in the sixth month of her pregnancy. They passed through the bloomed almond trees with sheep pasturing under the shade of them. They opened the garden gate of the red villa.
Hadji Niyazi Efendi used to be a civil officer. With the beginning of the constitutional period, he resigned from the office taking his separation pay and invested it in estate business. Yet, he was such an honest man that despite selling more than hundred houses per year, he never attempted to sell his haunted house to a complete fool in a complete ignorance. He used to say, "I still have a fear of God!" He had never concealed that his villa was haunted. It was Hadji Niyazi opening the door. Sermet Bey expressed his will to look around the house:
— All right, this way then! he said.
He went shortly ahead of them. They passed through the garden; they were in the street when Hadji Niyazi Efendi took a brass key out of the pocket of his yellow cloak. Then he unlocked the garden gate and addressed to Sermet Bey:
— This key also unlocks the door of villa. he said.
They kept walking; the garden was really a bit wild; the neglect of the garden caused it to become almost a deserted stream. The little pinewood behind the villa had a savage silence. The watchman didn't enter the villa. Instead he stood outside. Sermet Bey looked around with the landlord accompanying him. There was nothing to say about the decoration. Not only the floor, but also the cistern, bathroom, well, coop, barn, etc. were all made of marble… All was perfect."
Italyan roman, oyku yazari ve sair Edmondo De Amicis'in olum yildonumu (11 Mart 1908)
"Bu sehir, bu vatan uzun yillar boyunca senin butun dunyandi. Annenin yaninda ilk adimlarini orada attin, ilk heyecanlarini orada duydun, ilk kez orada dusunmeye basladin, ilk arkadaslarini orada buldun.Bu vatan senin icin bir anneydi; seni egitti, gelistirdi, korudu.O anneyi butun sokaklarda ara, Onu sev, haksizliga ugradiginiż gordugun zaman da mutlaka onu savun."¯ Cocuk Kalbi
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ont_matter.jpg
"La tua cittą, - la tua piccola patria, - quella che č stata per tanti anni il tuo mondo, - dove hai fatto i primi passi al fianco di tua madre, provato le prime commozioni, aperto la mente alle prime idee, trovato i primi amici. Essa č stata una madre per te: t'ha istruito, dilettato, protetto. Studiala nelle sue strade e nella sua gente, - ed amala, - e quando la senti ingiuriare, difendila."
"Iste karsimizda, Istanbul sehri. Sonsuz, yuce fevkalade! Kainatin ve insan soyunun ihtisami. Demek ki boyle bir guzellik sadece bir hayal degilmis. Haydi simdi bu ilahi goruntuyu tarif etmeye, kelimelerle kutsiyetini bozmaya calis bakalim. Kim Istanbul'a tarife curet edebilir ki.Chateaubriand, Lamartine, Gautier. Hepsi de nasil kekelemisler?" Istanbul
http://alessandria.bookrepublic.it/a...58408544/cover
"Ecco Costantinopoli! Costantinopoli sterminata, superba, sublime! Gloria alla creazione ed all'uomo! Io non avevo sognato questa bellezza! Ed ora descrivi, miserabile! profana colla tua parola questa visione divina! Chi osa descrivere Costantinopoli? Chateaubriand, Lamartine, Gautier, che cosa avete balbettato?"
Alman sair Karl Krolow’un dogum yildonumu (11 Mart 1915)
Tatlż anitlari
Mavi renge boyayacak
kimse yok artik.
Sarisin saclari oksayacak
Hasir sapkalar
Unutuldu artik.
Yorgun otucu kuslara
Parklarda omuzlarini veren
Cocuklar buyuduler.
Zaman degisti.
Zamani artik yumusak eller
Oksamiyor.
Lambalar bugun baska ampuller tasiyor.
Tenis toplari da donmedi goklerden.
Sari mayolar
Soldu kelebekler gibi,
Mektup zarflari da
Toz oldu ince ince.
Sokaklari, hepsinin yerine simdi
Yabancilar dolduruyor, ceplerinde biletleri.
http://faustkultur.de/index.php?rex_...karlkrolow.jpg
Es gibt niemanden mehr
der die Denkmäler der zärtlichkeit
mit blauer farbe anstreicht.
Die liebkosungen blonder Frisuren
und Strohhüte sind vergessen.
Die Kinder, die den ermüdeten Singvögeln
im Park ihre schulter hinhielten,
wuchsen heran.
Die Zeit verändert sich.
Sie wird nicht mehr von jungen händen
gestreichelt.
Die Lampen tragen nun andere Glübirnen.
Die Tennisbälle kehren aus dem Himmel
nicht wider zurück.
Die gelben Badeanzüge
sind den schmetterlingstod gestorben
und alle briefumschläge zerfallen heissen
zu sanftem staub.
Aber dafür sind die Strassen voller Fremden,
mit Fahrkarten in den Taschen.
Italian besteci Ottorino Respighi, senfonik siiri Fontane di Roma (Fountains of Rome), 11 Mart 1917'de yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/D1YASH_W0AMyHHi.jpg
Ingiliz akademisyen, sair, roman yazari ve elestirmen Dennis Joseph 'D. J.' Enright'in dogum yildonumu (11 Mart 1920)
Siirin basligi 'Hanoi Sokaklari'ydi,
Konusu dusen bombalar, olum ve yikim,
Cile ve sefalet, aci ve hasar.
Bestelendi siir, bestenin konusu da olum
Ve yikim, cile ve sefalet, aci ve hasar.
Salon bulundu, sarkiyi okuyacak birisi de
Eslik edecek bir orkestra, program basacak
Bir basimevi... O zaman dusunduler ki
Olup bitenlere,bakilirsa sarkinin adi
'Saygon Sokaklari' olsa daha uygun.
Iyi soylendi sarki, iyi calindi, iyi karsilandi.
Siir gercekten evrenseldir, musiki gibi
Dusen bombalar da olum ve yikim da.
Cile ve sefaletle aci ve hasar da
Gercekten tek sair gerektir dunyaya,
Belirli yerlerde adlari yayimcilar degistirir,
Tiyatro yonetmenleri, katipler, kultur bakanliklari.
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
The poem was entitled 'The Streets of Hanoi',
It told of falling bombs and death and destruction
And misery and pain and wastage.
The poem was set to musics, which told of death
And destruction and misery and pain and wastage.
A hall was found to play it in, a singer to sing it,
An orchestra to accompany the singer, and a printer
To print the programme ... Whereupon it was felt
(Things being what they happened to be) that
The song had better be called 'The Streets of Saigon'.
It was well sung, von played, and well received.
Truly poetry is international, just like music,
And falling bombs and death and destruction
And misery and pain and wastage,
Truly we only need one poet in the
Since local references can be inserted by editors,
Theatre managers or clerks in the Culture Ministries.
Istanbul dogumlu Yunan asilli Fransiz filozof Cornelius Castoriadis'in dogum yildonumu (11 Mart 1922)
"Dine duyulan gereksinim aslinda, mutlak baskaligin taninmasinin insanlar tarafindan reddedilmesi, kurulu anlamlandirmanin sinirliligina, insanin girebilecegi her yerde [endroit] olusturulmus girilemez alt alanlara, her yasamin icinde mesken tutmuž olume, her duyunun icine sinmis duyusuz cercevelere karsilik gelmektedir."
https://products-images.di-static.co...-475x500-1.jpg
"Ce que l’on a pu appeler le besoin de religion correspond au refus des humains de reconnaītre l’altérité absolue, la limite de toute signification établie, l’envers inaccessible qui se constitue pour tout endroit oł l’on accčde, la mort qui loge dans toute vie, le non-sens qui borde et pénčtre tout sens."
Kanada asilli Amerikali yazar ve sair Jean-Louis 'Jack' Kerouac'in dogum yildonumu (11 Mart 1922)
"Basim donunceye kadar dolastim. Sanki ruyadaydim da ucurumdan yuvarlaniyordum. Icimden ah, sevdigim kiz nerede, diye gecirdim, asagidaki kucuk dunyada bakmadigim gibi bakindim etrafa. Onumde Amerika kitasinin buyuk dogal girinti cikintilari, uzaklarda bir yerlerde de havaya toz bulutu ve kahverengi duman puskurten manyak, heybetli New York. Doguda bir kahverengilik ve bir kutsallik vardi, California ise badana yapilmis gibi beyaz ve bos kafaliydi, en azindan o siralar boyle dusunuyordum." Yolda
http://indianapublicmedia.org/nightl...ad-611x940.jpg
"I spun around till I was dizzy; I thought I'd fall down as in a dream, clear off the precipice. Oh where is the girl I love? I thought, and looked everywhere, as I had looked everywhere in the little world below. And before me was the great raw bulge and bulk of my American continent; somewhere far across, gloomy, crazy New York was throwing up its cloud of dust and brown steam. There is something brown and holy about the East; and California is white like washlines and emptyheaded -- at least that's what I thought then."
Federico Fellini'nin Sekiz Bucuk (Otto e mezzo -8½, 1963) filminde Carla karakterini canlandiran Italyan aktris (Salvatrice Elena Greco) Sandra Milo'nun dogum gunu (11 Mart 1933)
https://media.gettyimages.com/photos...7795?s=612x612
http://media.sinematurk.com/person/3...andra-milo.jpg
Alman yazar Luiz Heinrich Mann'in olum yildonumu (11 Mart 1950)
"Hayatinin tamamini okullarda gecirdigi icin cocuklara ve onlarin yaptigi seylere, olgun birinin gorus acisindan bakmaktan yoksun kalmisti. Iclerinden biriymis ama yanlislikla yetkiyle donatilmis ve kursuye cikarilmis gibi, yakindan goruyordu onlari." Mavi Melek
https://s3-eu-west-1.amazonaws.com/c...SV2KYI_xxl.jpg
"Da er sein Leben ganz in Schulen verbracht hatte, war es ihm versagt geblieben, die Knaben und ihre Dinge in die Perspektive des Erfahrenen zu schieben. Er sah sie so nah wie einer aus ihrer Mitte, der unversehens mit Machtbefugnissen ausgestattet und aufs Katheder erhoben wäre."
"Iste boyle mucadele etmek istiyoruz. Her zaman var olacak egemenlere karsi degil, baskalari icin tuzukler, kararnameler hazirlayan ve mesakkati ve isleri baskalarinin sirtina yuklenenlere karsi degil. Onlari, sirtlarinda dans ettiklerinden, kalin kafaliliklari ve her zaman hosnut olmalariyla bu ulkenin basina gelen felaketlerde kabahati olanlardan, cicekli terliklerinden memleketin tozunu silkmesini gormek istediklerimizden yoksun birakmak istiyoruz. Yani tebaadan!" Tebaa
https://www.pop.de/media/catalog/pro.../20308_0_4.jpg
"So wollen wir kämpfen. Nicht gegen die Herrscher, die es immer geben wird, nicht gegen Menschen, die Verordnungen für andre machen, Lasten den andern aufbürden und Arbeit den andern. Wir wollen ihnen die entziehen, auf deren Rücken sie tanzten, die, die stumpfsinnig und immer zufrieden das Unheil dieses Landes verschuldet haben, die, die wir den Staub der Heimat von den beblümten Pantoffeln gerne schütteln sähen: die Untertanen!"
Ingiliz bilimkurgu yazari Douglas Noel Adams'in dogum yildonumu (11 Mart 1952)
http://www.azquotes.com/public/pictu...ams-364808.jpg
"Adamin birinin, degisiklik olsun diye bundan boyle halka nazik davranmanin ne kadar iyi olacagini dile getirdigi icin bir agaca civilenmesinden yaklasik iki bin yżl sonra, bir persembe gunu, Rickmanswort'de kucuk bir kafede tek basina oturan bir kiz, bunca zamandir ters giden seyin ne oldugunu birden fark edip en sonunda dunyanin nasil iyilestirilebilecegini ve mutlulugun hukum surdugu bir yere donusturulebilecegini anlamisti. Bu sefer dogru olani bulmustu, ise yarayacak ve hic kimsenin bir yerlere civilenmesi gerekmeyecekti." Otostopcunun Galaksi Rehberi
"Icinde yasamaya cok iyi uyum sagladigimiz icin evrenin tanri tarafindan, bizim icin bir sekilde hazżrlandigi seklindeki kibirli inancin boslugunu soyle gostermisti: Camurlu bir su birikintisinin, her nasilsa kendisiyle tipatżp ayni bicime sahip bir cukura rahat ve guvenli bir sekilde siginisinin, muhtesem komiklikte bir taklidini yapmisti. Buyuk bir zevkle anlattigi bir baska sey de mesajini aciklamaya gerek olmayan su kisa oykudur: Bir adam televizyonun nasil calistigini bilmiyormus ve kutunun icinde, goruntuleri buyuk bir hizla elle hareket ettiren bir suru adam olmasi gerektigine kendisini inandirmis. Bir mühendis ona elektromanyetik spektrumun yuksek frekans modulasyonlarini, vericileri, alicilari, yukselticileri, katot isin tuplerini, fosforlu ekranda bir yandan obur yana ve asagidan yukariya hareket eden tarama cizgilerini anlatmis. Adam, muhendisi dikkatli bir ilgiyle, anlattiklarinin her asamasinda basini sallayip onaylayarak dinlemis. Sonunda ikna oldugunu bildirmis. Artik bir televizyonun nasil calistigini gercekten biliyormus. Emin olmak icin sormus: 'Ama umarim, iceride o kucuk adamlardan hic olmazsa birkac tane kalmistir, degil mi?' "Kuskucu Somon
http://cdn.star2.com/wp-content/uplo...1_MUST-USE.JPG
"He was gently able to poke fun without wounding, and it would be aimed not at individuals but at their absurd ideas. To illustrate the vain conceit that the universe must be somehow preordained for us, because we are so well suited to live in it, he mimed a wonderfully funny imitation of a puddle of water, fitting itself snugly into a depression in the ground, the depression uncannily being exactly the same shape as the puddle. Or there's this parable, which he told with huge enjoyment, whose moral leaps out with no further explanation. A man didn't understand how televisions work, and was convinced that there must be lots of little men inside the box, manipulating images at high speed. An engineer explained about high-frequency modulations of the electromagnetic spectrum, transmitters and receivers, amplifiers and cathode ray tubes, scan lines moving across and down a phosphorescent screen. The man listened to the engineer with careful attention, nodding his head at every step of the argument. At the end he pronounced himself satisfied. He really did now understand how televisions work. 'But I expect there are just a few little men in there, aren't there?"
Kurgusal karakter Thomas Anderson (Neo) Capital Sehrinde 11 Mart 1962 Pazar gunu dunyaya geldi.(The Matrix filmi)
https://vignette.wikia.nocookie.net/...20140624112752
Amerikali genē yetiskin roman yazari Libba Bray'in dogum gunu (11 Mart 1964)
“Bana karanfil getirdigine inanabiliyor musunuz? Cicek dilinde ne anlama geldigini biliyor musunuz? Hayranlik! Tam da bir kizin kalbini kazanmayi saglayacak sey. / Can you Believe that he Brought me red carnations? Do you know what that means in the language of flowers? Admiration! That will certainly win a girl's heart.” Muthis Ve Korkunc Guzel
“Kurallari ve sonu onceden belirlenmis bir oyunu oynuyoruz.Ama ya kendimizinkiler disinda hic kimsenin kurallarina aldirmamiz gerekmeyen bir yerimiz olsaydi? / We're playing their predetermined little game. But what if we had a place where we played by no one's rules but our own?”
“Geceleri sizi susturmak icin böyle hikayeler anlatan sadist ruhlu dadilariniz olmadi mi sizin?Tanrim,eger kucuk kizlari korkutma aliskanliklarini dahi kaybediyorlarsa bu ulkenin dadilarina neler oluyor boyle? / Didn't you have any sadistic nannies who told you these tales to keep you quiet and well behaved at night? Heavens, what's to become of the Empire if governesses have lost their touch for scaring the wits out of their girls?”
http://s3.foreveryoungadult.com.s3.a...uty__span.jpeg
“Kisi ask icin olmenin romantik oldugunu iddia edebilir. Elbette, o zaman olmus oldugundan Alpler'de diger genc ve saygin ciftlere hava atarak balayi yapmak gibi bir sansi da olamaz.Ne uzucu. / One could argue that it's romantic to die for love. Of course, then you're dead and unable to take that honeymoon trip to the Alps with all the other fashionable young couples, which is a shame.”
“Hintcemin babaminki kadar iyi olmadigini ve pazaryeri nerede diye sornayż denerken komsumuzun inegini dogradim deme riskim oldugunu bilmeme karsin onlara pazar yerine nasil gidecegimi sorabilirim. Denemeye deger. / I could ask them for directions back to the marketplace, though my Hindi isn’t nearly as good as Father’s and for all I know Where is the marketplace may come out as I covet your neighbor’s fine cow. Still, it’s worth a try.”
Amerikalż avukat ve dedektif oykuleri yazari Erle Stanley Gardner'in olum yildonumu (11 Mart 1970)
Perry Mason ogle yemegini yedikten sonra ofise dondu ve Della Street’i telas icinde kendisini beklerken buldu.
— Sizi lokantadan cikmadan evvel bulmaya calistim. Saat iki bucuktaki randevunuz iptal edildi. Karsi taraf, sizin bu ise girdiginizi duyar duymaz, meseleyi, musterimizin arzu ettigi sekilde bitirmis. Fatura gondermenizi istedler.
— Ne kadara anlasmistik? Bes bin dolar miydi?
— Alti bin yedi yuz elli dolardi hesap.
— Bes yuz dolarlik bir fatura gonder. Yeni bir sey var mi?
— Burada izah edemedigimiz bir vaziyet oldu.
— Nasil yani?
— Bir kadin hayatinin tehlikede oldugunu soyledi. Sizin onu korumanżzż ve avukatligini yapmanizi istiyordu. Sizin sececeginiz hususi bir dedektifin de kendisine yardim etmesi lazimmis…
— Kim bu kadin? Simdi nerede?
— Adż Adelle Hastings. Fakat ikinci sualinize cevap verebilecek durumda degilim.
(Cesur Dul)
https://www.midwaybook.com/pictures/medium/42686.jpg
Perry Mason, having completed his luncheon conference, returned to his office to find a puzzled Della Street awaiting him.
I tried to get youon the phone before you had left the restaurant,” she said. “Your two-thirty appointment phoned to cancel, said that as soon as the other side knew Perry Mason was in the case the matter was satisfactorily adjusted. You are to send a bill.
— How much was involved?”Mason asked. “About five thousand dollars?
— Six thousand, seven hundred and fifty was the amount of the settlement.
— Send a bill for five hundred dollars,Mason said.
— What else is new, anything?
— We have an office mystery.
— What do you mean?
— This is a mystery that’s right in the office. A woman apparently feels that her life is in danger and wants your protection, counsel and guidance. She also wants the help of a good private detective whom you are to select and supervise.
— Who is it? And where is she?
— Her name is Adelle Hastings, but your second question is one to which we don’t have the answer.
Polis baskilari ile depresyona giren Amerikali sarkici, soz yazari, besteci ve sair Jim (Douglas) Morrison, 11 Mart 1971’de karisi Pamela ile Amerika’yi terk ederek Paris’e yerlesti. Ve Amerika’ya asla donmedi.
https://london-for-you.com/resources...aris/jm_02.jpg
Amerikali rock sarkicisi, soz yazari ve aktor Alice Cooper, 8.studyo albumu Welcome to My Nightmare'i 11 Mart 1975'te Atlantic Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://images.fineartamerica.com/im...-macdonald.jpg
Richard Lester’in yonettigi, Sean Connery ve Audrey Hepburn’un rol aldigi romantik drama Robin ve Marian, 11 Mart 1976’da New York’ta gosterime girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....5,1000_AL_.jpg
https://media.giphy.com/media/fmAW2mo9NNEZO/giphy.gif
https://78.media.tumblr.com/d7f60363...z6sgo1_500.gif
Disney'in animasyon filmi Winnie the Pooh'nun Maceralari (The Many Adventures of Winnie the Pooh) 11 Mart 1977'de Amerika'da vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...4MTY@._V1_.jpg
https://i.gifer.com/1Gtt.gif
https://i.gifer.com/1BWh.gif
https://data.whicdn.com/images/301263489/original.gif
Amerikan Guzeli (American Beauty, 1999) filminin Jane Burnham karakteri Amerikali aktris Thora Birch’in dogum gunu (11 Mart 1982)
http://gifimage.net/wp-content/uploa...uty-gif-12.gif
https://media.giphy.com/media/xcBlUcIPazkas/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/AzJyB9vL3JPFu/source.gif
Amerikali hard rock ve heavy metal grubu Quiet Riot, 3.studyo albumu Metal Health’i 11 Mart 1983’de Epic Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://t2.genius.com/unsafe/300x0/h....500x500x4.gif
Alman power metal grubu 4.studyo albumu Pink Bubbles Go Ape'i 11 Mart 1991'de EMI Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/D1XHLMtXQAMYBYQ.jpg
Disney'in animasyon filmi Marslilar, Annem ve Ben (Mars Needs Moms), 11 Mart 2011'de Kanada ve Amerikada vizyona girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...wNA@@._V1_.jpg
“Bu sabah Garrone gercek yuzunu gosterdi. Birinci sinif ogretmenim, beni yolda durdurup bizi ne zaman ziyarete gelecegini sordugu icin sinifa biraz gec girdim. Ogretmenimiz henuz gelmemisti. Bir de ne goreyim! Birkac cocuk Crossi'yi aralarina almis, ona eziyet ediyorlardi. Hani su kolu felcli, sebzeci kadinin cocugu. Cetvelleriyle ona vuruyorlar, ustune kestane kabuklari atiyorlardi. Bazisi da sakat kolunun taklidini yapiyor, ‘Colak canavar’ diye bagrisiyordu. Is giderek tatsiz bir hal aliyordu. Cocugu gittikce daha cok hirpaliyorlardi. Bu sirada, Crossi hirsindan kipkirmizi olmus, oldugu yerde titriyordu. Franti bir siranin uzerine cikti. Cocugun annesinin taklidini yapmaya basladi. Kadin, cogu kez kolunda sepetiyle okulun kapisina geliyor, oglunu aliyordu okuldan. Iste bu yaramaz cocuk, simdi o zavalli kadinin taklidini yapiyordu. Ama cocuklar, yapilan maskaraliga gulup duruyordu. Crossi, yapilanlara daha fazla dayanamadi. Elinin yakinindaki bir mürekkep okkasini kaptigi gibi Franti'nin kafasina firlatti. Ama cocuk, bunu gorup basini hizla egdi. Okka gitti, o sirada kapidan iceri giren ogretmenin gogsune carpti. Cocuklar bir an donup kaldilar. Sesler kesildi. Sonra da herkes yerine oturdu.” Edmondo De Amicis, Cocuk Kalbi
https://www.ibs.it/mpimg/5000000465150_0_0_0_768_75.jpg
“E si diede a conoscere appunto questa mattina, Garrone. Quando entrai nella scuola, — un poco tardi, chč m’avea fermato la maestra di prima superiore per domandarmi a che ora poteva venir a casa a trovarci, — il maestro non c’era ancora, e tre o quattro ragazzi tormentavano il povero Crossi, quello coi capelli rossi, che ha un braccio morto, e sua madre vende erbaggi. Lo stuzzicavano colle righe, gli buttavano in faccia delle scorze di castagne, e gli davan dello storpio e del mostro, contraffacendolo, col suo braccio al collo. Ed egli tutto solo in fondo al banco, smorto, stava a sentire, guardando ora l’uno ora l’altro con gli occhi supplichevoli, perchč lo lasciassero stare. Ma gli altri sempre pił lo sbeffavano, ed egli cominciņ a tremare e a farsi rosso dalla rabbia. A un tratto Franti, quella brutta faccia, salģ sur un banco, e facendo mostra di portar due cesti sulle braccia, scimmiottņ la mamma di Crossi, quando veniva a aspettare il figliuolo alla porta; perchč ora č malata. Molti si misero a ridere forte. Allora Crossi perse la testa, e afferrato un calamaio glie lo scaraventņ al capo di tutta forza; ma Franti fece civetta, e il calamaio andņ a colpire nel petto il maestro che entrava. Tutti scapparono al posto, e fecero silenzio, impauriti. “
"…gunesi, gemileri gorebiliyorduk, disarida aylak aylak dolanmakta olan ozgur insanoglunu, bunun cidden ne muhtesem bir sey oldugunu ve nasil olup da asla degerini bilmedigimizi, kaygilarimizin ve derilerimizin icinde kasvetten baska bir seyin olmadigini, gercekten tipki ahmaklar gibi oldugumuzu ya da korlesmis simarik tiksindirici veletler gibi, hani surat asarlar ya; cunku... istedikleri... butun... sekerleri... alamamislardir." Jack Kerouac, Yeraltż Sakin
https://4.bp.blogspot.com/-7-VgfjxQF...nsione0089.jpg
"…poter vedere il sole, vedere le navi lą fuori e libera amico di andarmene in giro, che gran cosa č veramente e non lo apprezziamo mai abbastanza tutti chiusi nel tetro involucro del nostro dolore e della nostra pelle, proprio come dei pazzi, o come ciechi bambini viziati odiosi pronti a fare il broncio perché... non possono avere... tutto... il dolce che vogliono."¯ Jack Kerouac, I sotterranei
“Eger kaptan size ‘Yarin sabah Istanbul'u gorecegiz,’ deseydi onu buyuk olasilikla, sogukkanlilikla ‘Bunu duyduguma sevindim,’ diye cevaplardiniz. Ancak, bu istegi tam on sene boyunca surekli beslemis, bircok kis gecesini Dogu haritasini uzuntuyle inceleyerek gecirmis, Avrupa'nin yarisini, diger yarisini goremediginiz icin kendinizi teselli etmeye calisarak gezmis, sirf bu amacla bir sene boyunca calisma masasina cakilip kalmis, binlerce kucuk fedakarlikta bulunmus, hesap yapmis, tekrar hesap yapmis, gokyuzunde sayisiz sato insa edip, aile ici savaslardan gecmis ve nihayet gozlerinizin onunde sehre dair ucsuz bucaksiz ve isikli bir goruntuyle denizli dokuz uykusuz gece gecirdikten sonra, geride bżraktiginiz sevdikleriniz icin vicdan azabi duyacak kadar mutlu hissetmis olsaniz, ‘Baylar yarin safak sokerken Istanbul'un ilk minarelerini gorecegiz,’ sozunun ne anlama geldigini anlar ve sakin bir tavirla ‘Bunu duyduguma sevindim,’ demek yerine benim yaptigimi yapar ve yumrugunuzu geminin kupestesine indirirdiniz.” Edmondo De Amicis, Istanbul
https://images.gr-assets.com/books/1...2l/1427029.jpg
“Se il capitano del bastimento ha detto anche a lei: – Domani mattina vedremo Stambul – lei avrą risposto flemmaticamente: – Ne ho piacere – Ma bisogna aver covato quel desiderio per dieci anni, aver passato molte sere d’inverno guardando melanconicamente la carta d’Oriente, essersi rinfocolata l’immaginazione colla lettura di cento volumi, aver girato mezza l’Europa soltanto per consolarsi di non poter vedere quell’altra mezza, essere stati inchiodati un anno a tavolino con quell’unico scopo, aver fatto mille piccoli sacrifizi, e conti su conti, e castelli su castelli, e battagliole in casa; bisogna infine aver passato nove notti insonni sul mare, con quell’immagine immensa e luminosa davanti agli occhi, felici tanto da provar quasi un sentimento di rimorso pensando alle persone care che si sono lasciate a casa; e allora si capisce che cosa voglion dire quelle parole: – Domani all’alba vedremo i primi minareti di Stambul; – e invece di rispondere flemmaticamente: – ne ho piacere – si picchia un pugno formidabile sul parapetto del bastimento.”
Tom Hardy’nin Al Capone’u canlandżrdigi Fonzo’dan yeni goruntuler yayinlandi,
https://scontent-yyz1-1.cdninstagram...ninstagram.com
https://i0.wp.com/whatsnew2day.com/w...34%2C640&ssl=1
https://scontent-atl3-1.cdninstagram...ninstagram.com
Annapurna Pictures, Superbad’e benzetilen Booksmart’in red band fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/Tck8i5JdmQM?t=7
Netflix, Drew Barrymorelu Santa Clarita Diet'in 3.sezon fragmanini yayinladi.
https://cdn2-www.comingsoon.net/asse...cd-768x432.jpg
https://youtu.be/MH0vgNhLSOg?t=4
Universal Pictures, komedi filmi Good Boys'un red band fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/O-FGqfdCkOM?t=1
"Neyse ki, sans ve gizem arasinda bir yerde hayal gucu var, ozgurlugumuzu koruyan tek sey, insanlarin onu azaltmaya veya tamamen ortadan kaldirmaya devam etmesine ragmen. / Fortunately, somewhere between chance and mystery lies imagination, the only thing that protects our freedom, despite the fact that people keep trying to reduce it or kill it off altogether." Luis Buńuel
https://media.giphy.com/media/BUz4OijhPg9r2/giphy.gif
El įngel exterminador / The Exterminating Angel (1962) Luis Buńuel
“Meleklerin adim atmaya korktuklari yere aptallar kosa kosa gelir. / Fools rush in where angels fear to tread.” Alexander Pope
https://thumbs.gfycat.com/UniformTau...restricted.gif
Buster Keaton One Week (1920) filminde. Buster Keaton, Edward F. Cline
"Simetriden biktim! / I’m fed up with symmetry!" Luis Buńuel
https://66.media.tumblr.com/1f5dcec9...9hlao1_500.gif
Los olvidados / The Young and the Damned (1950), Luis Buńuel.
"Gunleri degil, anlari hatirlariz. / Non si ricordano i giorni, si ricordano gli attimi. / We do not remember days, we remember moments." Cesare Pavese
https://i.pinimg.com/originals/7d/a3...68d827cff4.gif
Une étudiante d'aujourd'hui / A Modern Coed (1966) Eric Rohmer
The CW, Supergirl'un 4.sezon 15.bolumunden bir promo yayinladi.
https://youtu.be/sP0RzG7-NYo?t=2