-
15 Mart 1945 tarihinde duzenlenen 17.Akademi Odul Toreninde; Yolumda Giderken (Going My Way) En Iyi Film; Ingrid Bergman, Isiklar Sonerken (Gaslight) filmi ile En Iyi Kadin Oyuncu; Bing Crosby, Yolumda Giderken (Going My Way) filmi ile En Iyi Erkek Oyuncu odulunu aldilar.
https://m.media-amazon.com/images/M/...4,1000_AL_.jpg
https://cbsnews1.cbsistatic.com/hub/...4503150114.jpg
-
-
My Fair Lady muzikali ilk kez 15 Mart 1956'da Julie Andrews ve Rex Harrison ile New York, Mark Hellinger Theatre'da sahnelendi.
http://operetta-research-center.org/...Myfairlady.jpg
-
Aga Khan ve Man Booker Odulu de dahil olmak uzere bircok odul kazanan Nijeryali sair ve roman yazari Ben Okri'nin dogum gunu (15 Mart 1959)
"Aglarimizi karanliga saliyoruz ve kendimizi cekiyoruz. Bazen eger sansliysak biraz da parlak mercanlar cekiyoruz. / We cast our nets out into the darkness and draw in ourselves. Sometimes, if we are fortunate, we also bring back. . .bright corals." Tehlikeli Ask
"Cogu kisi nesnelerin karanlik taraflarina, varolan gerceklere bakmaktan korkar. / Too many people are afraid to look at the dark side of things, to look at the things that are there."
" 'Cirkin seylere yeterince bakmiyoruz' dedi. 'Cirkinlik hep basimizi cevirdigimiz taraf.' / 'We don’t look at ugly things enough,' he said. 'Ugliness is the face we alwaysturn away from.' ”
"Insanin icindeki karanlik disindaki karanliktan cok daha karanliktir. / An inner darkness is darker than an outer darkness."
https://i.harperapps.com/hcanz/cover...82543/y648.jpg
"Gercegi soylersen basin derde girer. Ama gercegi gorur de sessiz kalirsan ruhun olmeye baslar. / If you tell the truth you are in trouble. But if you see the truth and you keep quiet your spirit begins to die."
"Kusursuzluk detaylardan olusur, ama detay kusursuzluk demek degildir. / Perfection is made up of details, but details is not perfection."
"Nasýl mutlu oluruz, kendimize yalan soyleyeceksek? / How can we be happy if we lie to ourselves?"
"Insanlari olduklari gibi gormek cok zor ve belki olduklari gibi sevmek de. / It's hard to see people for what they are; and maybe to love them for what they are."
-
The Beatles, Lady Madonna sarkisini 15 Mart 1968'de Odeon Records etiketiyle yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/DYUBu_1X4AEOIYU.jpg
-
-
Uyumsuz tiyatro'nun onde gelen savunucularindan Rus asilli Fransiz oyun yazari Arthur Adamov'un olum yildonumu (15 Mart 1970)
“Her sey sanki buyuk,anlasilmaz ve temel bir varligin belirli olusumlarindan yalnizca biriymisim gibi meydana geliyor..Bazen yasamin bu buyuk butunlugu beni bir esriklige sokacak carpicilikta guzel gorunuyor. Ama daha cok, icime isleyip, beni asan ve her yerde, icimde ve disimda olan korkunc bir canavara benziyor…Ve korku her an daha guclu yakalayip, sariyor beni …Tek cikis yolum, bunu tek basima duyumsamak zorunda kalmamak ve ne denli kucuk olursa olsun bir parcasindan kurtulmak icin yazmak, baskalarinin bunun ayrimina vardirmak!”
https://oneiricrealism.com/wp-conten...0-1024x630.jpg
"Tout se passe comme si, d’un grand être incompréhensible et central, je n’étais qu’une des existences particulières...Parfois, cette grande vie totale me semble si dramatiquement belle qu’elle me plonge dans le ravissement. Mais plus souvent elle m’apparaît comme une bête monstrueuse, qui me pénètre et me déborde, et qui est partout, en moi et hors de moi... Et la terreur m’étreint et m’enserre plus fort, d’instant en instant...mon seul recours est d'écrire, d'en faire part pour ne plus l'éprouver toute entière."
http://www.azquotes.com/picture-quot...-111-79-12.jpg
“Orada ne var ? Her seyden once ben varim, biliyorum. Ama ben kimim? Kendimle ilgili butun bildigim aci cektigim. Ve eger aci cekiyorsam, bunun nedeni, kendi kaynagimda kopma, ayrilma olmasi. Ayriyim. Neden ayri oldugumu soyleyemem. Ama ayriyim!"
http://www.azquotes.com/picture-quot...-111-79-16.jpg
"Zamanimizin krizi aslinda bir dini krizdir. Yasam meselesi ya da olumudur."
-
-
Ingiliz yazar, gazeteci, edebi elestirmen ve seyahat yazari Rebecca West'in olum yildonumu (15 Mart 1983)
http://www.quotehd.com/imagequotes/a...n-it-is-an.jpg
"Insanlar arasinda konusma diye bir sey yoktur. Bu bir illuzyondur. Kesisen monologlar var, hepsi bu.”
http://assets2.bigthink.com/system/i...jpg?1386698403
"Benim bildigim, ne zaman bir paspastan ya da fahiseden farkimi ortaya koysam insanlar bana feminist dedi. / So solo che la gente mi definisce femminista ogni volta che esprimo sentimenti che mi differenziano da uno zerbino o da una prostituta.”
https://i3.wp.com/lh3.googleusercont...As/s0/0107.jpg
"Insanin iki turlu derdi vardir: Cok karisik gercekleri ogrenemez, cok basitlerini de unutur."
-
Isvec asilli Amerikali-Fransiz roman yazari (Edith Dagmar Emilia) Edita Morris'in olum yildonumu (15 Mart 1988)
"Evet hayaletler bunlar! On bes yil once kacarken de kosmustum buralarda.On bes yildir kafamin icinde kosuyordu o hayaletler, ama Hirosima ya donmusler bu gece, aralarina almislar beni kosuyorlar - kararmis yuzleri, omuzlarindan akmis, dokulmus derileriyle. Kabuslardan taniyorum hepsini. Butun yuzu yanmis su kizi, sirtinda karisini tasiyan adami, hepsini. Kosuyorlar. Yan yana diz cokmus ogrencileri geciyoruz hepsi olmus. Iste o kopek. Ah! Cekil yolumdan kopek. Eriyen asfalta mi yapismis pencelerin? Kosmazsak biz de oyle olacagiz. Senin gibi diri diri yanacagiz. Yardim edemeyecegim sana kopek! Kendimi kurtarmaliyim.Mama-sani bulmaliyim.Otede ileride irmak gorunuyor; suya atlayanlar var. Canli mesaleler. Saclari alev alev yanan kadinlar. Annem de orada mi? Nerede Mama-san?" Hirosima'nin Cicekleri
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Il y a des fantômes. Il y a quinze ans, je courais ainsi dans les rues au milieu de la foule éperdue, et pendant quinze ans, ils ont continué à courir dans ma tête. Cette nuit, ils me poursuivent avec leurs visages carbonisés, avec des lambeaux de chair arrachés de leurs épaules. Je les reconnais. Ce sont eux que je vois dans mon cauchemar. Cette fille au visage rongé par les flammes, cet homme qui porte sa femme morte sur son dos, ils couraient avec moi ce jour-là. Ici, c'est un groupe d'écoliers écroulés, les uns sur les autres, tous morts. Là, c'est un chien, les pattes prises dans l'asphalte fondu. C'est ce qui nous attend tous si nous ne courons pas assez vite. Vite, vite, ou nous serons rôtis vivants. Il faut aussi que je retrouve maman. Loin devant moi, j'aperçois la ligne noire du fleuve et des ombres qui plongent dans ses eaux. Comme des torches vivantes, les cheveux en flammes, les femmes s’élancent du rivage en grappes serrées. Est-ce que maman est parmi elles ? Où est maman?"
-
Amerikali heavy metal grubu Motley Crue, 6.studyo albumu Motley Crue'yu 15 Mart 1994'de Elektra Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/DYVKO-rWsAEE4tQ.jpg
-
-
Motorhead heavy metal grubunun kurucusu Ingiliz muzisyen, album yapimcisi ve soz yazari Lemmy Kilmister'in hayatini anlatan Lemmy filmi 15 Mart 2010'de South by Southwest Film Festival'inde gosterime sunuldu.
http://img.moviepostershop.com/lemmy...1020682323.jpg
https://pbs.twimg.com/media/DYVT0MDW0AIlYb8.jpg
-
Don Scardino'nun yonettigi, Steve Carell, Luke Vanek ve Steve Buscemi'nin rol aldigi aksiyon-komedi Muhtesem Burt Wonderstone (The Incredible Burt Wonderstone) 15 Mart 2013'de Amerika, Kanada, Ingiltere, Irlanda ve Hindistan'da vizyona girdi.
https://planetdp.org//covers/big/dp45646.jpg
https://media.giphy.com/media/vPoT0h3bhz60g/giphy.gif
https://24.media.tumblr.com/2bcd2d82...xo1_r1_500.gif
-
Frank Zappa'nin 1973'de kaydettigi canli albumu Roxy by Proxy, 15 Mart 2014'de Zappa Records etiketiyle piyasaya cikti.
https://pbs.twimg.com/media/DYVNrJeWkAEBIBY.jpg
-
Eastern Promises (2007) David Cronenberg
https://66.media.tumblr.com/3c74c631...45c1o2_400.gif
Nikolai Luzhin (Viggo Mortensen).
-
Andrew Dominik’in yeni filmi Blonde’da Marilyn Monroe’yu son olarak Blade Runner 2049’da rol alan Ana de Armas canlandirabilir.
https://pbs.twimg.com/media/D1tYImBU8AAZuVW.jpg
Yeni Zelandali yonetmen Andrew Dominik, Armas ile gorusmelere basladi.
https://theplaylist.net/ana-de-armas...medium=twitter
-
1999-2007 yillari arasinda yayinlanan The Sopranos’un oncesinde yasananlarý konu alan Newark, 25 Eylul 2020’de vizyona girecek.
https://www.indiewire.com/wp-content...5-pm.png?w=780
https://www.breitbart.com/news/sopra...-release-date/
-
https://pbs.twimg.com/media/D1tGvhmXcAAVdK5.jpg
“S*ktir et gururu! Gurur sadece aciya sebebiyet verir. Hic yardimi dokunmaz.”
Ucuz Roman (Pulp Fiction, 1994) Quentin Tarantino
-
Paolo Sorrentino’nun Silvio Berlusconi’nin hayatini anlatan yeni filmi Loro'dan Turkce altyazili fragman geldi.
https://youtu.be/v_1hwhQiMh4?t=4
-
-
Italyan besteci, keman ve org sanatcisi Giovanni Battista Pergolesi'nin olum yildonumu (16 Mart 1736)
http://biografieonline.it/img/bio/g/..._Pergolesi.jpg
https://pbs.twimg.com/media/C6-RTP9WkAAGUPn.jpg
-
Fransiz ressam Rosa Bonheur'nun dogum yildonumu (16 Mart 1822)
La foire du cheval (The Horse Fair, 1852-55)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...ir_1835_55.jpg
-
Romantik akim uyesi Fransiz sair, roman ve oyun yazari Victor Marie Hugo, Notre Dame'ýn Kamburu (Notre Dame de Paris) romanini 16 Mart 1831'de yayinci Charles Gosselin araciligiyla Paris'te yayinladi.
Surata bakma,
genc kiz, Sen kalbe bak.
Yakisikli bir gencin kalbi cogu kez cirkindir.
Kalpler vardir, icinde sevgi barinmaz.
Genc kiz, koknar guzel degildir,
Guzel degildir kavak gibi,
Ama kisin da dokmez yapragini.
Heyhat! Neye yarar bunu soylemek?
Guzel olmayanin var olmasi hata;
Ancak guzelligi sever guzellik,
Ocak ayina sirtini doner Nisan.
Guzellik kusursuzdur,
Guzellik her seye kadir;
Yarim olmayan tek seydir guzellik.
Karga ancak gunduz ucar,
Baykus ancak geceleri,
Kuguysa hem gece hem de gunduz vakti.
https://images-na.ssl-images-amazon....1F3taqewTL.jpg
Ne regarde pas la figure,
Jeune fille, regarde le cœur.
Le cœur d'un beau jeune homme est souvent difforme.
Il y a des cœurs où l'amour ne se conserve pas.
Jeune fille, le sapin n'est pas beau,
N'est pas beau comme le peuplier,
Mais il garde son feuillage l'hiver.
Hélas ! à quoi bon dire cela ?
Ce qui n'est pas beau a tort d'être ;
La beauté n'aime que la beauté,
Avril tourne le dos à janvier.
La beauté est parfaite,
La beauté peut tout,
La beauté est la seule chose qui n'existe pas à demi.
Le corbeau ne vole que le jour,
Le hibou ne vole que la nuit,
Le cygne vole la nuit et le jour.
-
Perulu sair, yazar, gazeteci ve oyun yazari César Vallejo’nun dogum yildonumu (16 Mart 1832)
Kimse gelmedi bugun bana sorular sormaya;
kimse bir sey istemedi benden bu ikindi.
Bir tek mezarlik cicegi gormedim
butun o neseli fener alayinda.
Affet beni, tanrim: ne kadar az oldum!
Herkes, herkes gecip gidiyor bu ikindi
sorular sormadan bana, beni sormadan.
Bilmiyorum ne unuttular, ellerimde
kalan bu fenalik yabanci bir nesne gibi.
Kapiya cikip,
bagirmak istiyorum herkese:
Aradiginiz biri varsa, iste burada!
Butun ikindilerinde hayatimin,
anlatamam ne kapilar kapandi yuzume,
ve ruhum yabanci bir seyle doldu.
Kimse gelmedi bugun;
ve cok az oldum bu ikindi.
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
Oggi nessuno mi ha fatto domande;
né questa sera mi hanno chiesto nulla.
Neanche un fiore di cimitero ho visto
in un corteo così allegro di luci.
Dio, perdono: son morto così poco!
In questa sera tutti, tutti passano
e non domandano o chiedono nulla.
E non so cosa scordano e mi resta
appena in mano, come cosa d’altri.
Sono andato alla porta,
e mi vien voglia di gridare a tutti:
Se vi manca qualcosa, qui è rimasto!
Perché tutte le sere in questa vita,
non so che porte sbattono su un viso,
e cosa d’altri prende la mia anima.
Nessuno oggi è venuto;
oggi son morto poco in questa sera!
-
Librettosu Felice Romani tarafindan yazilan, Vincenzo Bellini’nin besteledigi iki perdelik Beatrice di Tenda operasi ilk kez 16 Mart 1833’de Venedik, Teatro La Fenice’de sahnelendi.
https://upload.wikimedia.org/wikiped...r_premiere.jpg
-
1901 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan, Fransiz sair Sully Prudhomme’un (René Francois Armand Prudhomme) dogum yildonumu (16 Mart 1839)
http://www.assignmentpoint.com/wp-co...el-prize-1.jpg
Meneksenin soldugu su billurdan vazocuk
Yelpazenin ucuyla birdenbire catladi;
Hafiften mi, hafiften dokunmustu fiskecik,
Gozle gormek bir yana, ses bile duyulmadi.
Acilan hafif catlak gerci kucuk bir seydi,
Fakat ince billuru gunden gune yiyerek
Sinsi bir yuruyusle boyuna ilerledi.
Kusatti her yanini yavasca kemirerek.
Vazodaki taze su bosaldi damla damla
Menekse cicekleri kurudukca kurudu,
Ilgilenmedi kimse bu kucucuk olayla,
Dokunayim demeyin, billur vazo kirildi.
Seven el de cok defa, sevdigini oksarken,
Farkinda olmayarak, kalbinde yara acar.
Kirilir kalp sessizce, hic mi hic sezdirmeden,
Sevginin cicegi kisa zamanda solar.
Kimsecikler goremez olup biten bu isi,
Yara buyur gizlice, isler hep daha derin,
Kahredici derdine deva bulmaz o kisi:
Billur gonul kirildi, dokunayim demeyin.
https://upload.wikimedia.org/wikiped...-Prudhomme.jpg
Il vaso dov’è morta questa verbena
Per un colpo di ventaglio s’è incrinato;
Il colpo l’ha scalfito appena,
E nessun suono lo ha rivelato.
Ma il taglio pur se poco inciso,
Mordendo il cristallo ogni giorno,
Con moto invisibile e deciso
L’ha percorso tutto intorno.
La sua fresca acqua è colata via,
Il succhio dei fiori è interrotto;
Nessun dubbio ha più chicchessia,
Non toccarlo, perché è rotto.
Spesso anche la mano amata
Sfiorando il cuore lo ferisce;
Poi dal cuore la ferita è ampliata,
Il fiore del suo amore perisce;
Sempre intatto agli occhi del mondo,
Sente crescere e piangere a dirotto
La sua ferita sottile e profonda:
Non toccarlo, perché è rotto.
-
Nathaniel Hawthorne, 169 yil once bugun The Scarlet Letter (Kirmizi Leke - La lettera Scarlatta) romani Ticknor & Reed & Fields. Co tarafindan Boston, Massachusetts’te yayinladi.(16 Mart 1850)
https://www.cbp.gov/sites/default/fi..._melville4.jpg
"Sen yedi yildir cektigin acilarin yuku altinda ezilmissin. Fakat buradan gidince hepsini arkanda birakmis olacaksin! Ormanin yolunu tuttugunda yukun agir gelip adimlarini yavaslatmayacak, denize acilip gitmeyi secersen bindigin gemi batmayacaktir.Sirtinda, gonlunde tasidigin yuku ustlenmis oldugun bu yerde birak, onunla artik ugrasma! Onu dusunme! Her þeye yeniden basla! Bir kere yanilmis olmak her seyin bittigi anlamina gelmez! Gelmemeli! Onunde calisip cabalayip basariya ulasabilecegin bir gelecek uzaniyor. Mutlu olabilir; insanlara iyilik edebilirsin.Yillarin gölgesinde gecen bu hayatin yerine dogruyu ve durustlugu seç. Icinden geliyorsa Kýzýlderililere dogru yolu goster, onlara onderlik etmeyi ustlen. Ya da sana cok daha fazla yakisacak bilimle ugraþ; egitim dunyasinda yer yapmis un sahibi, bilge kisilerden daha ileride oldugunu kanitla, ikazlar ver! Yazýlar yaz! Calis, hareketlen! Uzanip olumu bekleyecegine bir seyler yap! Arthur Dimmesdale adini birak, korkup utanmadan tasiyabilecegin onurlu bir ad kullan! Hayatini kemiren uzuntuleri bir gun daha fazla cekmek icin mi agirdan aliyorsun? Iradeni yok edip elini kolunu baglayan, pismanligini bile aciklayamayacak kadar seni gucsuz kilan o uzuntuler degil mi! Hadi, davran, ayaga kalk!" Kirmizi Leke / Kizil Damga /Kizil Leke / Kirmizi Damga
https://d28hgpri8am2if.cloudfront.ne...3487566_hr.jpg
"Thou art crushed under this seven years' weight of misery," replied Hester, fervently resolved to buoy him up with her own energy. "But thou shalt leave it all behind thee! It shall not cumber thy steps, as thou treadest along the forest-path: neither shalt thou freight the ship with it, if thou prefer to cross the sea. Leave this wreck and ruin here where it hath happened. Meddle no more with it! Begin all anew! Hast thou exhausted possibility in the failure of this one trial? Not so! The future is yet full of trial and success. There is happiness to be enjoyed! There is good to be done! Exchange this false life of thine for a true one. Be, if thy spirit summon thee to such a mission, the teacher and apostle of the red men. Or, as is more thy nature, be a scholar and a sage among the wisest and the most renowned of the cultivated world. Preach! Write! Act! Do anything, save to lie down and die! Give up this name of Arthur Dimmesdale, and make thyself another, and a high one, such as thou canst wear without fear or shame. Why shouldst thou tarry so much as one other day in the torments that have so gnawed into thy life? that have made thee feeble to will and to do? that will leave thee powerless even to repent? Up, and away!"
https://pbs.twimg.com/media/DDy_MGEXkAEAEPy.jpg
“Mutluluk tipki bir kelebek gibidir; ne kadar kovalarsan, o kadar sakinir senden, fakat dikkatini baska seylere cevirdiginde, nazikce gelip omuzuna konacaktir.”
-
Fransiz para-surrealist yazar ve sair René Daumal'in dogum yildonumu (16 Mart 1908)
Oluyum, cunku hicbir arzum yok,
Arzum yok cunku sahip oldugumu dusunuyorum,
Sahip oldugumu dusunuyorum, cunku vermeye calismiyorum;
Vermeye calistigimizdaysa hicbir þeye sahip olmadigimizi goruruz,
Hicbir seye sahip olmadigimizi gordugumuzdeyse, kendimizi vermeye calisiriz,
Kendimizi vermeye calistigimizdaysa, bir hic oldugumuzu anlariz,
Bir hic oldugumuzu anladigimizdaysa, olmayi arzulariz,
Olmayi arzuladigimizdaysa, yasamaya baslariz.
https://pictures.abebooks.com/LELIVR...4422768677.jpg
Je suis mort parce que je n’ai pas le désir,
Je n’ai pas le désir parce que je crois posséder,
Je crois posséder parce que je n’essaye pas de donner ;
Essayant de donner, on voit qu’on n’a rien,
Voyant qu’on n’a rien, on essaye de se donner,
Essayant de se donner, on voit qu’on n’est rien,
Voyant qu’on est rien, on désire devenir,
Désirant devenir, on vit.
-
-
Federico Fellini, Michelangelo Antonioni, Vittorio de Sica, Marco Bellecchio, Andey Tarkovski gibi unlu yonetmenlerin basarilarinin arkasindaki senaryo doktoru, Italyan sair, senaryo yazari ve yazar Tonino Guerra'nin dogum yildonumu (16 Mart 1920)
Bir evin ne demek oldugunu bilmiyorum.Bir ceket mi? Ya da semsiye eger yagmur yagarsa?
Siselerle, yirtik pirtik giysilerle, tahta ordeklerle, perdelerle, vantilatorlerle doldurdum icni
Sanki hic ayrilmak istemiyorum. O zaman bir kafes?
Ugrayan herkesi esir eden
Senin gibi bir kusu bile, kardan kirlenmis.
Ama birbirimize soyledigimiz
O kadar acik ki sir olarak kalamaz.
http://www.nuoviargomenti.net/wp-con...Tarkovskij.jpg
Io non so che cos'è una casa. Un cappotto? O è un ombrello se piove?
L'ho riempita di bottiglie stracci anatre di legno tende ventagli.
Sembra che non voglia uscire mai. Allora è una gabbia?
Che chiude tutti quelli che passano
anche un uccello come te sporco di neve.
Ma la roba che ci siamo detti
è così leggera che non resta chiusa qui
http://www.viaggiovero.com/img9/santarcangelo_frase.JPG
"Her gidiste bir donus saklidir."
-
Amerikali komedyen, sinema oyuncusu, yapimci, yazar, yonetmen ve sarkici (Joseph Levitch) Jerry Lewis'un dogum gunu (16 Mart 1926)
https://pbs.twimg.com/media/C7CcGdpV4AAO7kK.jpg
https://media.giphy.com/media/VHCGdOaakiaEU/giphy.gif
-
Figaro'nun Dugunu 'nun (Le nozze di Figaro) Cherubino'su, Cezayir'deki Italyan Kiz'in (L'Italiana in Algeri) Isabella'si Ispanyol mezzosoprano Teresa Berganza'nin dogum gunu (16 Mart 1936)
http://www.bach-cantatas.com/Pic-Bio...-Teresa-05.jpg
http://www.teresaberganza.com/cosas2/images/noticia.jpg
-
1909 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan ilk kadin, efsane ve masallara dayanan yapitlarin Isvecli yazari Selma Lagerlof’un olum yildonumu (16 Mart 1940)
“Bir zamanlar bir cocuk vardi, adi Nils Holgersson’du. Guney Isvecli fakir bir ciftcinin ogluydu. Uzun boylu, sari sacli, iri yapiliydi. Fazla bir ise yaramayan bir cocuktu, en sevdigi seyler ise yemek yemek ve uyumakti. En cok da ortaligi karistirmaktan zevk alirdi.Bir pazar sabahi kiliseye giden anne babasi onu evde yalniz basina birakti. Onlar donene kadar bir dinsel ogut okuyup ezberlemesi gerekiyordu. Nils okumaya basladi, ancak kafasi bir sey almiyordu, zaten kýsa bir sure sonra da uykuya daldi. Uyandiginda, annesinin buyuk demir sandiginin kapaginin acik oldugunu gordu, sandigin kenarinda ata biner gibi minnacik sisman bir cuce oturuyordu. Nils buldugu kucuk bir agla usulca cuceye yaklasti, ani bir hamleyle agi ustune atip onu yakaladi. Cuce kendisini serbest birakmasi icin Nils’e yalvardi, ailesine bir suru iyilik yaptigini soyleyip para teklif etti. Cocuk buna razi oldu, ancak sisman cuce agdan henuz yari yariya kurtulmusken verdigi sozden dolayi pisman olunca agi tekrar kapatti. Tam o sirada suratina korkunc bir tokat yedi, tokatin tesiriyle de adeta yerinden uctu ve basini duvara carpip oldugu yere yigilip kaldi. Bayilmisti. Kendine geldiginde, oda ona garip bir degisiklige ugramis gibi geldi: daha buyuk ve daha yuksekti, sanki butun cisimler olaganustu buyumustu. Daha once birkac adimda ulastigi masaya ulasabilmesi icin simdi eskisinden on misli daha fazla adim atmasi gerekmisti. Bir sandalyenin uzerine, ancak sandalyenin bacagina guclukle tirmanarak cikabildi. Sonunda masanin uzerine ulastiginda, orada bulunan bir aynaya gozu takildi. Birden aynanin icinden bir baska cucenin kendine baktigini gordu.”
http://media.bonnierforlagen.se/bokb...9143511697.jpg
“Once there was a boy. He was, let us say, something like fourteen years old; long. He wasn't good for much, that boy. His chief delight was to eat and sleep, and after that he liked best to make mischief.It was a Sunday morning and the boy's parents were getting ready for church.The boy read and nodded and fought against drowsiness. But somehow he fell asleep. He did not know whether he had slept a short while or a long while; but he was awakened by hearing a slight noise back of him. Now the boy saw distinctly – in the glass – that the chest-lid was open. He could not understand how this had happened, for his mother had closed the chest before she went. She never would have left that precious chest open with only him here. At the first moment the boy hadn't the least idea as to what he should do with his catch; but he was only careful to swing the snare backward and forward, to prevent the elf from getting a foothold and clambering up.The elf began to speak, and begged, oh! so pitifully, for his freedom. He had brought them good luck these many years, he said, and deserved better treatment. Now, if the boy would set him free, he would give him an old penny, a silver spoon, and a gold coin, as big as the case on his father's silver watch.The boy didn't think that this was much of an offer; but it so happened that after he had got the elf into his power, he was afraid of him. He felt that he had entered into an agreement with something weird and uncanny; something which did not belong to his world; and he was only too glad to rid himself of the horrid creature.”
-
Italyan yonetmen Bernardo Bertolucci'nin dogum gunu (16 Mart 1941)
http://sensesofcinema.com/assets/upl...Bertolucci.png
"Film yonetmeni bir bakima rontgenci gibidir. Kamera sanki anne babanin yatak odasinin anahtar deligi, onlarý gozetliyorsun, sucluluk duyuyorsun ama yine de bakmadan edemiyorsun. / Un regista è come un guardone, un voyeur. È come se la macchina da presa fosse il buco della serratura della porta dei tuoi genitori. E tu li spii, non puoi farne a meno."
https://media.gettyimages.com/photos...-OEXsESM8L6tM=
(Bernardo, sair babasi Attilio Bertolucci ile)
-
Amerikali fantezi ve bilim kurgu yazari Margaret Weis’in dogum gunu (16 Mart 1948)
"Karanlik istila edebilirdi ama umudu hicbir zaman yok edemezdi. Bir tek mum veya daha fazlasi alevlenip sonebilirdi ama eski mumlardan yenileri yanacakti. Iste boyle tutusurdu umudun alevi hep, gelen gune kadar karanligi aydinlatarak."
https://cdn.shopify.com/s/files/1/13...g?v=1481206745
“The darkness might conquer, but it could never extinguish hope. And though one candle, or many, might flicker and die, new candles would be lit from the old. Thus hope’s flame always burns, lighting the darkness until the coming of day.”
"Umut gercekleri reddetmektir. Umut, yuk beygirinin onunde sallanip, atin ona ulasmak icin nafile cabayla surekli yurumesini saglayan havuctan baska bir sey degil."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Hope is the denial of reality. It is the carrot dangled before the draft horse to keep him plodding along in a vain attempt to reach it."
-
Amerikali genc yetiskin ve cocuk romanlari yazari Alice Hoffman'in dogum gunu (16 Mart 1952)
"Bazen ask, tek kapisi olmayan bir ev gibidir; Yildizlarla dolu bir gokyuzu gibi tek bir tane goremezsiniz."
https://images.gr-assets.com/books/1388299278l/5159.jpg
"Sometimes love is like a house without any doors. It's a sky filled with so many stars it's impossible to see a single one."
-
Michelangelo Antonioni’nin yonettigi, David Hemmings, Vanessa Redgrave ve Sarah Miles’in rol aldigi drama-gizem-gerilim Cinayeti Gordum (Blowup) 16 Mart 1967’de Londra’da gosterime girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...3NzY@._V1_.jpg
https://78.media.tumblr.com/ecdeedbe...1xifo2_500.gif
https://78.media.tumblr.com/5171a004...g6sbo1_500.gif
-
Isvecli sair Gunnar Ekelof’un olum yildonumu (16 Mart 1968)
https://w.cdn-expressen.se/images/b8...d/16x9/680.jpg
Bir dunyadir her insan
Onlara hukmeden kralin zatina karsi yurutulen
kasvetli bir isyandaki
kor yaratiklarla donanmis bir dunyadir her insan.
Her bir ruhta binlerce ruh hapsolmus,
her bir dunyada binlerce dunya gizli
ve bu kor, bu alttaki dunyalar
gercek ve canlidirlar, tamamlanmamis olsalar bile
benim gercek oldugum kadar gercektirler. Ve biz
icimizdeki binlerce olasiligin krallari ve kontlari
tebaaya mensubuz gene de, hapsedilmis ruhlariz
daha buyuk bir yaratikta, ki O’nun benligiyle varligi
ustamizi anladigimiz kadar az anliyor ustasini.
Onlarýn olumunden ve sevdasindan
oturudur bizim duygularimizin bir renk tonu almasi.
Gecer gibi bir buyuk vapur
otede, ufkun altinda, durur orada
aksam isiltisi gibi. – Ve orada oldugunu
sahilde bize bir dalga ulasmadan once bilmiyoruz daha,
once bir dalga, sonra bir tane daha ve niceleri daha
carpar ve cagildar her sey yeniden
ayni olana dek. – Gene de farklidir her sey.
Insanlar gitti, bazi olasiliklar serbest kaldi
dediginde bize bir sey,
iste boyle kavrar garip bir huzurluk biz golgeleri.
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...TiLtPriFx-fMeu
Everyone is a world, peopled
by blind beings in dark commotion
against the self the king who rules them.
In every soul thousands of souls are trapped,
in every world thousands of worlds are hidden
and these blind, these underworlds
are real and living, though incomplete,
as true as I am real. And we kings
and princes of the thousand possibilities in us
are ourselves servants, trapped
in some greater creature, whose self and being
we grasp as little as our own superior
his superior. Our own feelings have taken
the color of their love and death.
As when a mighty steamship passes
far out, under the horizon, lying
in the evening glitter- - And we don’t know about it
until the swell reaches us on the shore,
first one, then another, and then many
which strike and boom until everything has become
as before. – Yet everything is different.
So we shades are troubled by a strange unease
When something tells us that others have gone ahead,
That some of the possibilities have been released.
-
Illinois’li rock grubu REO Speedwagon, 7 studyo albumu You Can Tune a Piano, but You Can't Tuna Fish’i 16 Mart 1978’de Epic Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://s3.amazonaws.com/product-ima...32-regular.jpg
https://i.scdn.co/image/b4e41f8d0c5d...3cbba93dc98663