uzun olsa da benim nick tavsiyem: mehmet abi bizim eve ne zaman geliyorsun ya da
geldin de benim mi haberim yok..?
Printable View
Bora abinin örneklediği futbolcu transfer ücretlerinin anlamsız yüksekliği gibi..WSJ bol para konusuna değinmiş:
Bu para bolluğunda bitcoin-itcoin'in olmadık değerlere gitmesi pek şaşırtıcı değil..fakat para muslukları azalsa yada dolar tedirgin olsa akıbetleri ne olur bilinmez..Alıntı:
A da Vinci sells for $450 million, one bitcoin is worth $7,700 and 99-year-old Austria issues a 100-year bond at an interest rate of 2.1%. Clearly there is too much money in the world.
Bize gelince bu para musluklarından iyi yararlandık..halada yararlanıyoruz derken..vede doların(DXY) bu kadar düşük olduğu bir durumda, biz bugünleri yaşıyorsak, tersi durumda vay halimize..:(
Özellikle gittim baktım yazdığım yorumu yayınlamış mı diye? Tabi ki yayınlamamış! Ben bu şahsı tarihçi bilirdim ancak iktisat mezunuymuş. İbret-i alemlik bu yazıyı ileri de olur da siler diye buraya yapıştırıyorum ki silerse unutulmasın:
http://www.haberturk.com/yazarlar/mu...-degil-liradir
PAYLAŞIM
99
GooglePlus
Mail Gönder
11.10.2017 - 06:45 | Güncelleme: 11.10.2017 - 09:39
Galiba unuttuk: Türk parası ‘dolar’ değil, ‘lira’dır!
ETRAFTA bir korku, bir endişe, bir telâştır gidiyor. Neymiş efendim, dolar yükselmiş, Amerika ile aramızın bozulması üzerine daha da artabilirmiş!
Dolar sanki memleketin resmî parası; bakkaldan ekmek, kasaptan kıyma, manavdan limon alırken “Borcum kaç dolar?” diye soruyormuşuz gibi...
Bazı kişilerin unutmuş oldukları bir hususu hatırlatayım: “Lira” denen bir para birimi vardır, Türkiye’de bu para kullanılır, ismine “Türk Lirası” denir ve kısaltılmış şekli de “TL” diye geçer...
İktisat’taki öğrencilik senelerimde, isimleri şimdi klâsikleşmiş olan hocalarımızın unutmamamız için sık sık tekrar ettikleri bir kuralı iyice bellemiştik: “Dövizin artışı fiyatları, özellikle de ithal malların fiyatlarını yükseltir ama asıl etkisi psikolojiktir. Halk ‘Döviz yükseliyor, perişan oluruz’ endişesine bir kapıldı mı bozulan moralleri yerine getirmek zordur, toplumun endişesi katlanarak devam eder, gider” derlerdi.
Özal’lı senelerden itibaren artık hemen her gün, hattâ her an bu endişe ile yaşıyoruz! Dolar nâdiren de olsa az biraz düştüğü takdirde sanki meydan muharebesi kazanmış gibiyiz, ortalıkta bir bayram havasıdır gidiyor ama yükseldiği takdirde eyvah da eyvah, kıyamet alâmeti, felâket...
KENDİ DÜŞEN AĞLAMAZ
Türkiye’de evini, bürosunu vesairesini dolar ile kiralama cesaretini gösterenlere, İstanbul’u New York yahut Los Angeles vesaire zannedip bu işe kalkıştıktan sonra her ay başı geldiğinde ödeyecekleri yeşil banknotları sayarken karalar bağlayanlara artık birşey diyemeyiz, zira kendi düşen ağlamaz. Türk parası dururken dolar, euro vesaire ile borçlananlara yahut ithal ettikleri lüks malların satışından servet kazanma hevesinde olup da satamayanlara da...
Doların artışı tabii ki fiyatları tetikler ve öncelikle iki kalemi etkiler: Doğalgaz ile petrolü! İran ile gerçi yeni bir para ve ödeme sistemi üzerinde anlaşmaya vardık ama anlaşmanın hayata geçirilmesi zaman alacağı için doğalgaza yine dolar üzerinden ama biraz daha fazla para yatıracağız, bu iş evlerde kullanılan doğalgazın faturalarını da arttıracak; benzin, mazot, vesairenin fiyatları da biraz yükselecek ve bunların çaresi yok.
Ama diyelim ki Avrupa’ya tatile gidilecek.. Uçak bileti ve otel fiyatları fazla geldiği takdirde o taraflara değil de kendi memleketinizdeki dünya kadar tesisten kesenize uygun olanına gidersiniz, Yunan Adaları vesaire hayâlinizi ertelersiniz, olur biter... Otomobilin lüks modelini mi alacaksınız? Daha ucuz ve her keseye uygun olanlarının envai çeşidi mevcut ve Türk parası ile hepsi emrinize âmâde...
Asıl mesele peynir, ekmek, nohut, domates, vesaire gibi maddelerin fiyatlarının artmasıdır; tarım üretiminde gereken hemen herşeyi otuz küsur seneden buyana dışarıdan getirttiğimiz; tohumu, gübreyi vesaireyi ithal ettiğimiz için bu maddelerde az da olsa bir artış olacaktır ama nisbî fiyat yükselmeleri felâketin kapımızı çaldığı mânâsına gelmez.
ÜSTELİK FAYDASI DA VAR!
Dolardaki yükselmenin bize aslında pek telâffuz edilmeyen bir de faydası vardır: Yemeden içmeye, giyimden kuşama, otomobilden cep telefonlarının son modellerine kadar sirayet eden ithal mal kullanma merakımızı törpüleyecek olması!
Bunu, Türkiye’de senelerce zihinlere yerleştirilmesine çalışılan “yerli malı kullanma” kavramı yahut “kendi yağımız ile kavrulmak” gibisinden savaş senelerinin sloganları ile karıştırmayın. Hazır ve ithal malı kullanma alışkanlığını bir tarafa bırakıp dışarıdan aldığımız mallar kalitesinde üretim yapabilme, ortaya geç de olsa günlük tüketim malından yerli ve modern silâha kadar uzanan kalemlerde birşeyler koyabilme çabalarına girişmeyi kastediyorum.
Dolayısı ile ortada öyle telâş edilecek bir durum yoktur, doların dört lirayı görmesi bile öyle âfet, felâket vesaire değildir ve asıl mesele tek bir senti bile olmayanların “Dolar yükseldi, ne hal edeceğiz?” derdine düşmeleridir.
Cds 218.44 olmus..
ABD'deki ÇOOK Gizli 35'lik Azeri Sözde İşadamı Reza Sarrafzadenin Dosyasından Sızma Mı Var ?
Kemal Bey'den Reisi Kızdıracak Salvo Gibi İdaalar :
Ailen Milyonlarca Dolar Kaçırdı
http://www.diken.com.tr/wp-content/u...lu-erdogan.jpg
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ailesi ve yakınlarının bir vergi cennetindeki off-shore şirkete milyonlarca dolar gönderdiğini öne sürdü.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında şöyle konuştu: “ Sevgili Erdoğan, ‘ Bila’e anlatır gibi’ soruyorum sana : Çocuklarının, eniştenin, kardeşinin, dünürünün ve eski özel kalem müdürünün bir vergi cennetindeki bir off-shore şirkete milyonlarca dolar gönderdiğini biliyor musun?”
CHP lideri söz konusu şirketin kuruluş sermayesinin 1 sterlin olduğunu da söyledi.
Kılıçdaroğlu, “ Sen misin yerli ve milli, ben miyim? Cevabını bekliyorum ” dedi ve ekledi: “ Kaç milyon doların var ? Paralar nerede? Söyle bakalım. ”
’30 milyar dolara nereye gitti?
CHP lideri, Erdoğan’ın bugüne kadar Suriyeli mülteciler için harcandığını söylediği 30 milyar doların hesabını da sordu: “Nereye gitti bu para? Sayıştay bilmiyor. Ben bilmiyorum. Maliye bakanı bilmiyor. Hazine bilmiyor. Merkez Bankası bilmiyorum. Ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı bilmiyor. Tek bir milletvekili bilmiyor. Nereye, nasıl harcandı bu paralar? ”
http://www.diken.com.tr/kilicdaroglu...ini-one-surdu/
Savaş konsepti gibi ekonomik kriz konsepti de değişti.
Cephe savaşları ile savaşlar olup bitmiyor
Develüasyon ile ekonomik kriz bir gecede olup birmiyor
Sıcak savaş,soğuk savaş,asimetrik savaş aynı anda yürütülüyor.
Develüasyon her güne yayılarak bir süreç halinde gerçekleşiyor.
Kriz bir anda veya kısa sürede olup biten birşeydir,sara krizi,kalp krizi gibi
Uzun zamanlara yayılan sorunlar kronik süreçlerdir
Şu anda dünyada bir savaş yok ama dünyanın her yerinde bir savaş var.
Şu anda bir ekonomik kriz gelmedi ancak hergün bir kriz ortamı var.
Kronikleşen problemlerin çözümünü takvime bağlamak zordur.
Sonunda iyileşme olup olmayacağı da meçhuldür.