-
Ekonomi öğrencilerini toplamışsın, labaratuvarda ders anlatıyorsun.
"Osman tahtaya gel. Bak oğlum(kızım), masaya bir fabrika maketi koydum, şimdi tahtaya bak, kaç yazıyor orada.?"
"1 hocam"
"Şimdi masaya bir fabrika daha koydum, tahtada kaç yazıyor.?"
"2 oldu hocam"
"Peki masaya bir fabrika daha koysam, tahtada kaç yazacak.?"
"3 hocam."
"Demekki fabrika sayısı arttıkça, tahtadaki rakam büyüyor. Peki masaya bakmadan rakama baktık 4 yazıyor. Ne anlayacağız çocuklar.?"
"Masada 4 fabrika olduğunu hocaaaam."
"Çocuklar, fabrikalar ekonomi, tahtadaki rakam ise gösterge. Birine bakıp diğerini tahmin edebilirsin. Tahtadaki rakam büyümüşse, fabrikalarımızın sayısı artmıştır, herkes bu fabrikalarda işe girmiş, ailesine para götürmüş, çocuklarını bu para ile iyi şekilde okutabilmiştir. Ülke refaha ulaşmış, iyi eğitilen çocuklarımızla ilerlemiştir. Rakamın büyümesi, iyiye işarettir. Ders bu kadar daaalın."
Ertesi günü derse girmişim, bakmışım masada 3 fabrika maketi var, tahtada 10 yazıyor.
"Osman ooolum ne bu 10 rakamı.?"
"Hocam siz fabrikalarla boşuna uğraşmışsınız, tebeşiri alıp 10 yazdım, gösterge arttı. 3 saniyede büyük başarı yakaladım. Siz dün yok fabrikaya bak, yok tahtaya bak, yarım saaat bizi terlettiniz. Kusura bakmayın hocam ama biraz mal sınız galiba."
İşte devletin merkez bankalarında basıp finansa dağıttığı para, tahtaya yazılan 10 dur. Bu para üretime değil para piyasalarında spekülasyona gidiyor.
Üretim ile finans arasındaki bağ kopuk. Finans kesimi 40 harami olmuş, TR dede batıdada, özellikle abd de ve bizde. Doğuyu bilmiyorum.
Kapasitesiz devlet yönetimleri ise sadece göstergeleri değiştirerek, tahtaya 10 yazarak kendilerini başarılı göstermeye çalışıyorlar.
Medya tamamen finans kurumlarının kontrolunde olduğu için, tahtaya tebeşirle her 10 yazıldığında alkışlıyorlar.
Kalkınma için tebeşirin (devlet ve ortağı medya) yeterli olacağını düşünüyorlar. 10 yazdınmı tamam.
Halk yani sürü ise ağzı açık medya ve devleti dinliyor.
Halbuki keçiyi dinlemelisiniz. Tek yetkili satıcı benim.
Ben, ben, ben. (Son 3 satırı yazmasam iyiymiş.)
-
Sayın Naci Ağbal bence bugün açıkça diyemese de bizim bankalardaki dövize göz koymuş.......Bankada döviz bulundurmak bu saatten sonra tehlikeli........
-
MB başganı kendine güvensiz, diken üzerinde oturur gibiydi. Sözlüye kalkmış dersi bilmeyen öğrenci gibiydi.
Politik cevaplar verdi.
Silik bir karakter, kullanışlı tip olarak tayyip tarafından konulmuş oraya. Bilgili kendine güveni olan adam artık tayyiple çalışmaz.
Bebecan'a kaç kez yalvarmış "gel ekonomiye bakan ol bizi kurtar" diye, Bebecan gitmemiş.
Bebecan bakanken, USd 2 TL lerde, her şey bolken, tayyip Bebecan ı bakanlar toplantılarında fırçalayıp duruyormuş.
"Sende adammısın, ekonomi benim sayemde iyi. Onu öyle yapmayacaksın, bunu böyle yapmayacaksın."
mehmet şimşek de İngiltere de. Büyük ihtimalle tayyip onuda çağırmıştır, gelmemiştir.
Geriye kalanlarda işte naci ağbal gibi, sırf ballı maaş, cukka(karakteri müsaitse) ve kariyer için tayyip gibi birine katlanabilecek kullanışlı tipler.
Arkada emri tabiki tayyip veriyordur. Ana hatları belirliyordur. "güçlüyü görünce emret diceksiniz, güçsüzü görünce sırtına çıkacaksınız"
-
Dün ve bugün, BIST isteksiz diye yazmıştım. Longları boşaltıp dalgaya oynamalıyım diye yazmıştım.
Bugün 1400 üzerinde longları kapadım. Bugün için yeterli artı yazmıştım.
Sonra dalgaya oynayayım dedim, bugünki bütün kazanç buhar oldu. :oleyo:
Zararlı kapamadım diye sevinmeye başladım.
Kış geldi, artık sabahları 8:30 da ekranı erkenden açamıyorum. O sebeple yarına dair fikrimi, bu akşamdan yazayım.
BIST yükselmeye isteksiz diyorum 2 gündür. Olması gereken düzeltmede bir türlü gelmemişti.
Bugünki satış, yabancıların etkin olduğu holding ve bankalarla geldi. Eğer satan yabancılarsa, çıkışa çok geç katıldıkları için, düzeltme yapmaları akıllıca olmaz. Düzeltmeyi 1100 lerden yukarı taşıyan BISTin manipulatörünün yapması gerekir.
Geçen haftalardada yabancı yüksek satarken hep BISTi tutmaya çalışmışlardı.
Hali ile bugünki görüntü yabancı satışı gibi göründüğünden, düzeltme başlangıcına benzemiyordu. Diğer taraftansa, BISTi tutmaya çalışan pek kimsede yoktu. Yabancı satışına sessiz kaldılar sayılabilir.
Ben kararsız kaldım.
BIST 1400 lerde, ucuz değil. Cesur davranmamın anlamı yok. Ucuz olan bankalar ve bazı merkez senetler. Onlar da yabancıların kontrolunde. yabancı almazsa yükselmiyorlar. (2 istisna hariç. O ara yabancı satarken birileri aldı bankaları yükseltti. Sonraki hafta MB verisinden anlaşılıyor.)
Yarın için yön veremiyorum.
Eğer DAX olsaydık, 1335 e kadar %5,5 düşer, düzeltmemizi yapar sonra çıkmaya başlardık derdim. ama orman kanunlarının işlediği, piyasa yapıcı 3 bankanın hiç bir halt etmediği rezil BIST deyiz. Düzeltmeye kalksalar hepimizi dümdüz edip sonra çıkmaya başlıyorlar. O ara sağ kalanlarıda çekiçle hallediyorlar.
DAX olmadığımızdan, bugünki hareketlerde net olmadığından bir şey diyemiyorum.
BIST de dalgaya oynamayıda beceremedim. Zaten S&P gibi temiz dalgası yok.
Yarın kenarda durup, durumu anlamaya çalışacağım.
---
ONS altın short için fena yerde değil. 908 milyarlık paket haberlerini takip ediyorum. Paket hakkında Olumsuz gelişme olursa shorta gireceğim. 1860 ve üzerinden short kovalamayı düşünüyorum. tabi önemli olan 908 milyarlık paket. Onda olumsuzluk görürsem shota girerim, yoksa kenardayım.
-
Akşam haberine bakılırsa, 908 milyarlık pakette, 2 parti elemanıda öyle yada böyle anlaşacağız demiş. Paket onaylanana kadar ons da short almaktan vaz geçtim.
Sadece olumsuz haber gelirse, fiyatda o esnada kelepirse shorta girerim.
-
Bugün sabahtan bir müddet kenarda olacağımı yazmıştım.
Son günlerde BIST de yorgunluk belirtisi var ve dünki hareketi çözemedim. O sebeple bugün biraz kenarda kalacağım. Tekrar hatırlatayım, orta vade trend yukarı.
Benim korkum düzeltme başlarmı diye. Öyle bir görüntüde NET olarak yok. Kimseyide fazla korkutmayayım. Ben martdan beridir çok dayak yediğimden yoğurdu üflemeye başladım.
---
ONS a biraz odaklanayım, dün akşam hem short hem long bir kaç küçük başarılı operasyon yaptım.
---
USDTRY artık dikiş tutmayacağa benziyor. tayyip batıya biat ettiğine göre, sık sık siyasi kriz çıkmayacak demektir.
MB yede emri verdi, oda boyun eğdi. Ayın 24 ünde büyük ihtimalle faizide tekrar artıracaklar.
Mevduat faizleride %18 e çıkmış deniyor. Dovizin garantili alternatifi var, faiz.
Doviz ise ancak bir kriz çıkarsa yeniden yükselmeye başlar.
Yükselten bankalardı, bankalarada her istediklerini verdiler, yükseltmek için sebepleri kalmadı.
Şu an yukarda tutmalarının sebebi, bugüne kadar hep üfüren iktidarın, yine üfürüp üfürmediğini anlamaya çalışıyorlar.
-
https://cdn-korkusuz.sozcu.com.tr/cd...takl%C4%B1.jpg
Can Ataklının yazısından. Adam magazin yazarı gibi ama arada güzel şeylerde yakalıyor.
TR firmalarının çok fazla yabancılara satıldığını biliyordum, ama görünce yine şok oldum. Bilmek başka, karşılaşmak başka etki yaratıyor.
Firmalar satılıyor. Yüzmilyonlarca USD yi firma sahipleri kazanıyor. Sonra patronlardan bazıları o parayı alıp yurtdışına gidiyor orada yaşıyor. Türk devletine güvenemiyor, birbirinden nefret eder hale getirilmiş bu halk içinde yaşamak istemiyor.
Hem satış parasının bir kısmı yurt dışına çıkıyor, hemde bu firmaların kazancı her yıl yurt dışına çıkıyor.
Özellikle teknoloji firmalarımızın yabancıya satışı cinayet.
Satın alan global firmalarda, senin ülkenin sahibi oluyorlar. Hükümete ne isterlerse yaptırıyorlar.
Bakın doviz seviyesi, bakın faiz seviyesi.
Pek çok Afrika ülkesi ile aynıyız.
Sırf doviz girsin diye tayyip bu ülkenin her şeyini satıyor, satanlarada engel olmuyor.
Sonra o dovizleri alıp har vurup harman savuruyor. kaç milyon suriyeli besliyoruz, her yıl kaç afrikalı getirip bedava okutup besliyoruz, her yıl kaç başka ülkeye yardım ismi altında kaç yüz milyon dolar para aktarıyoruz.
Bi ara TR de sefalet yüzünden intihar edenleri ve kendini yakanları medya yazıyordu.
Ya bu yıl acaip zenginleşti millet, yada o haberlere yasak geldi.
-
abd milletvekillerinin gelir kaynaklarından biri, lobicilik faaliyetlerinden gelen para.
Küçük bir örnek vereyim. Bugünki Soner Yalçın ın yazısından.
"1998 - 2014 tarihleri arasındaki 16 yılda global ilaç firmaları 3 milyar USDlik siyasal lobi için para harcamışlar."
Lobi demek, abd li vekillere, kendi fikrini dile getirsin, kendi fikrine oylamalarda oy versin diye para vermek demek. Türkiye gibi ülkelerde her yıl onmilyonlarca USD para veriyorlar bu lobi kuruluşlarına, abd de kendileri adına vekiller satın alınsın diye.
Sadece ilaç firmalarında 3 milyar USD. Bunun üçte ikisi vekillere gitse.
500 vekil dedik, 5 yılda bir değiştir 14 yılda 1500 vekil. Böl 2 milyarı 1500 vekile. Sadece ilaç firmalarından kelle başına 1milyon 300 bin USD cebe indirmiş olur.
Devletler, tarım, petrol, silah ve finans firmaları... say say bitmez.. bunların hepsi her yıl para yağdırıyor lobi için.
abd de vekil olmak acaip bişey.
Tabi benim hesap tamamen dışarıdan bu konuda az bilenin hesabı. Belki hesap başka türlü yapılıyordur.
Gereksiz yazı oldu ama yazdık silmeyelim.