https://scontent.fist6-3.fna.fbcdn.n...Fg&oe=61BD6F83
https://scontent.fist6-3.fna.fbcdn.n...tg&oe=61BD1591
https://scontent.fist6-3.fna.fbcdn.n...0Q&oe=61BDC029
Printable View
şimdide yandaşları aracılığı ile
OHALE HAZIRLIKLI OLUN mesajını pompalamaya başladılar
İşte bende buna kızıyorum,yahu bizlerin haberi olan konularda muhalefet lider ve partileri neden yumurta kapıya gelene dek sessiz kalır? Neden koskoca bir ülke bir kişinin istekleri yüzünden bir aydan kısa bir sürede neredeyse %50 fakirleşir ve bu yönetimin tek çözüm önerisi istifa edip yönetimi bilenlere devretmek yerine suçu hayali düşmanlara atıp kamuoyuna olta atmak olur ohal vb konularla?
Muhalefet bu yemlemeye çok sert tepki vermelidir,çünkü şu andaki yönetimin taktiği hep bu olmuştur,önce ortaya bir konu atmışlar,eğer yeterli tepki gelmezse uygulamaya geçmişlerdir.
Hoşuma gitti, paylaşayım dedim.
BELİRSİZLİKLE BAŞA ÇIKMAK
“Sonsuz seçeneğe sınırlı kavramlarla baktığımız için zorlanıyoruz” diyor kaos ve karmaşıklık konusunda çalışan Todd R. LaPorte. Bence çok da doğru söylüyor.
Mevcut bilgimizle açıklayıp çözüm bulamadığımız şey bizi korkutuyor. Sürüngen beynimiz devreye giriyor, savaş ya da kaç tepkisi ile sınırlanıyoruz. Bazen de Einstein’ın dediği gibi “hep ayın şeyi yaparak farklı sonuç bekliyoruz”. Bence belirsizlikle başa çıkma tam bu korku ve iç karmaşayı hissettiğimiz yerde başlıyor.
Bu otomatik tepkilerden kurtulmak ve belirsizlikle başa çıkmak önerilerim ne yapılabilir? Benim bulduğum yol şöyle;
Birinci aşama;
· İlk yapmamız gereken seçeneklerimizin savaş ya da kaç tepkisi ile sınırlı olmadığını hatırlamak. ”İlk tepkimize” güvenmemek ve sorgulamak.
· Geçmişte çözümler işe yaramıyor, geçmiş tekrarlanmıyor onun için durum belirsiz. Bu yüzden geçmişle bağınızı koparın; neden, niçin, kim sorularını bu aşamada sormayın. Bu sorular geçmişten bilgi getiriyor. Önemliler ama şimdi işe yaramıyorlar. Sonra belki işe yarayacaklar ama şimdi değil.
· “Ne oluyor?” sorusunu sorun. Bu soru size şimdi ne olduğuna objektif olarak bakmanızı sağlar. Şimdinin bilgisine ulaşırsınız. Bravo birinci aşamayı geçtiniz.
İkinci aşama;
· Sisin içindesiniz. Nereye bakarsınız? Arkadaki ayak izlerine mi, ileriye mi, pusulaya mı? İzlerin yararı yok geçmişte kaldılar, ileriye de bakınca bir şey görünmüyor. O zaman? Bakılacak tek yer pusula.
· Ya pusula? “Şu anda” yok mu? Merak etmeyin her zaman cebinizde ama belki oraya bakmadınız. Unutmayın herkesin pusulanı kendine has, kendi cebinde. Başkalarının pusulalarına güvenmeyin. Onlarla yakın yerlere gitseniz bile aynı yerlere gitmeyeceksiniz.
· Pusulayı nasıl bulacağız? Basit… Bir bakın… İş ve özel hayatınızda sizi mutlu eden, yapmaktan keyif aldığınız, usanmadığınız, zamanın su gibi akıp gittiği, uykusuz ya da yorgun olsanız bile yapacağınız şeylere bakın. Üzerlerindeki tozu biraz alın. Altındaki ana fikri bulmaya çalışın. Soru şu; ben bu şeyi niye bu kadar keyifle yapıyorum. Beni bu yaptığım şeye çeken ne? Biraz burada kalın ve bu soruları sıkça sorun. Cevap hemen gelmeyecek ama mutlaka gelecek. Bravo ikinci aşamayı da geçtiniz. Artık sizi siz yapan temel yere bakıyorsunuz. O sizi belirsizlikten çıkaracak. Ona güvenin.
Üçüncü aşama;
· “Başka ne mümkün” diye sorun, cevap hemen gelmeyecek. Sabır. Mutlaka gelecek. Her zaman başka bir şeyin mümkün olduğunu göreceksiniz.
Sonrası basit tek bir adım atın. Korkacaksınız. Tekrar sürüngen beyin devreye girecek. Hadi yine baştan başlayın. Bravo çaktırmadan üçüncü aşamayı da geçtiniz.
Hadi şimdi tekrar birinci aşamaya
Hep diyorlar ya en uzun yolculuklar ilk adımla başlar. İşte ilk adım bu adım.
Kısa ve Öz: "Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim." Mustafa Kemal Atatürk