-
Usluluk, usluluk, usluluk, ah, ne guzeldir!
Birak biraz dinlensin bu alevli arzular.
En doyumsuz aninda bile sevdanin, ey yar
Kadin bizi ablaca terkedebilmelidir.
Opsun yorgun tenimi uykulu oksayislar,
Sicak solugun, salinan bakisin bence bir
Git, uzun bir opcugun tadinda degildir
Inatci titreyisler, cilgin kucaklayislar!
Ama sen haylaz cocugum, diyorsun ki bana:
'Yureginde tutkunun borulari calmada! '
Aldirma sen borular bildigi gibi calsin!
Alnini alnima koy, ellerini elime
Yarin bozsan bile gel and icelim seninle,
Ve aglayalim sabaha dek, ey kucuk capkin!
http://artgitato.com/wp-content/uplo...3%ABl-1904.jpg
Un poco di dolcezza, dolcezza, sě, dolcezza!
Calma un momento, cara, questi slanci febbrili.
Talvolta, sai, l’amante, nel pieno del piacere,
deve aver l’abbandono quieto di una sorella.
Sii languida, accarezzami fino a farmi assopire,
sono uguali i sospiri e gli sguardi cullanti.
Eh sě, la gelosia e l’ossessivo spasimo
non valgono un bel bacio, anche se menzognero.
Ma tu mi dici, amore, che nel tuo cuore d’oro
la passione selvaggia suona il corno da caccia…
E lasciala suonare, la povera accattona!
Appoggia la tua fronte sulla mia fronte e dammi
la mano, e giura cose che presto scorderai.
Piangiamo fino all’alba, mia piccola focosa!
Paul Verlaine
-
Netflix, Stanley Tucci ve Kiernan Shipka’nin basrollerini paylastigi The Silence’in ilk fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/Ob1J1u7Hnh0?t=2
-
-
https://i.pinimg.com/originals/b9/5c...d713683d48.png
“Van Gogh bir keresinde olum bizi baska bir yildiza goturur demisti. / Un jour, disait Van Gogh : Nous prendrons la mort, pour aller dans une autre étoile."
Van Gogh ve Anna Karina
Kucuk Asker (Le petit soldat, 1963) Godard
-
-
https://pbs.twimg.com/media/D22bbX2XcAg-qdm.jpg
https://lh3.googleusercontent.com/-D.../sociopath.gif
“Ben psikopat degilim, yuksek islevli bir sosyopatim; arastir biraz.” Sherlock Holmes ("Sherlock" TV dizisi)
-
Fransiz filozof,matematikci ve, bilimadami René Descartes'in (Renatus Cartesius - Renato Cartesio) dogum yildonumu (31 Mart 1596)
“Oysa acgozlunun biri kendi kasasi icin kiskanclik duysa, yani birileri calar diye devamli gozu kasasinda olsa, yanindan bir an bile ayrilmak istemese, alaya alinir; cunku para o kadar itinayla korunmaya degmez. Ayni sekilde karisini kiskanan bir adami da ayiplariz, cunku bu onun karisini gerektigi gibi sevmediginin ve hem karisina hem de kendisine iyi hisler beslemediginin bir isaretidir. Karisina gereken sevgiyi gostermedigini soyluyorum, cunku ona karsi gercek bir Sevgi beslemis olsaydi, ona asla guvenmemezlik etmeyecekti. Ama bu adamin sevdigi, karisi degil ki sadece tek basina sahip oldugunu sandigi bir nimet. Zaten kendisinin bu nimete layik olmadigina ve karisinin da sadakatsiz olduguna kanaat getirmis olsaydi, onu kaybetme endisesi de duymayacakti. Kisacasi bu duygu yanlizca kuskularini ve guvensizliklerin bir urunudur. Cunku soz konusu adamin endiselenmesi icin hakli bir gerekcesi olsa, bundan sakinmaya calismasi kiskanclik sayilmaz.”
https://www.jnorman.com/pictures/medium/41445.jpg
"Mais on se moque d'un avaricieux lorsqu'il est jaloux de son trésor, c'est-ŕ-dire lorsqu'il le couve des yeux et ne s'en veut jamais éloigner de peur qu'il lui soit dérobé, car l'argent ne vaut pas la peine d 'ętre gardé avec tant de soin; et on méprise un homme qui est jaloux de sa femme, pour ce que c'est un témoignage qu'il ne l'aime pas de la bonne sorte, et qu'il a mauvaise opinion de soi ou d'elle. Je dis, qu'il ne l'aime pas de la bonne sorte, car s'il avait une vraie amour pour elle, il n'aurait aucune inclination ŕ s'en défier; mais ce n'est pas proprement elle qu'il aime c'est seulement le bien qu'il imagine consister ŕ en avoir seul la possession; et il ne craindrait pas de perdre ce bien s'il ne jugeait pas qu'il en est indigne ou bien que sa femme est infidčle. Au reste, cette passion ne se rapporte qu'aux soupçons et aux défiances, car ce n'est pas proprement ętre jaloux que de tâcher d 'éviter quelque mal lorsqu'on a juste sujet de le craindre."
-
Ingiliz sair, hiciv ustasi ve politikaci Andrew Marvell’in dogum yildonumu (31 Mart 1621)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...y-mistress.jpg
Olsaydi eger yeterince yerimiz ve biraz zamanimiz
iste belki o zaman, sevgili hanimefendi, cekilirdi naziniz
oturur dusunurduk, ne yapip ne etsek de
uzun ask gunlerini hosca gecirsek diye.
Sen Hindistan’da, ganj kiyisinda
yakutlar bulurdun, bense akintisinda
Humber nehrinin, yakinirdim senden gunduz gece.
Seviyor olurdum seni tufandan on yil once
ve sen - eger lutfedersen reddederdin
Yahudiler ikna olup dinden donene degin.
askim bir bitki gibi buyur yayilirdi
Imparatorluklar bile yaninda ufak kalirdi
gozlerine ovguler duzmek alirdi yuzyilimi
ve tabii seyredecegim o muhtesem alnini
iki yuzyil surerdi tapmak goguslere tek tek
gerisi icinse tam otuz bin yil gerek.
en az yuzyil vermeli her uzvuna ayri ayri
ancak sonuncusunda acilmali kalbinin sirri
cunku, sevgili bayan, sizin hakkiniz budur
zaten ben de baska turlu sevemezdim, dogrudur.
Ama bir ses var ki, hep duyuyorum ardimda
zaman ustumuze geliyor kanatli arabasinda
ve ondan sonra her seyin otesinde serilip yatan
sonsuzlugun ucsuz bucaksiz colleri olacak inan
ne bir eser kalacak guzelliginden
ne de var gucumle seslenirken ben
duyacaksin mermerlerin altinda yankilanan sesimi
solucanlar kemirecek onca sakindigin bekaretini.
Bir avuc toz olacak erdem dedigin seyler
benim arzum durur mu, o da kul olur gider
mezar ozel mulkundur, yalniz kalabilirsin
ama orada kimse sana sarilir mi hic dersin?
Iste o zaman, henuz gencligin rengi
isiyorken teninde cig taneleri gibi
ve hala fiskiriyorken istekli ruhun
sabirsiz bir atesle butun hucrelerinden vucudunun
iste o zaman birak gonlumuzce davranalim
ve bir cift sevdali sahin olalim
onlar gibi yutalim bir lokmada vaktimizi
beklemeyelim onun yavas yavas tuketmesini bizi.
Gel butun gucumüzu, butun guzelligimizi yuvarlayalim seninle
ve topa tutup hayatin celik kapilarini
gecirelim sevgimizi oteye.
Boylece durduramasak da gunesi gokte
birakiriz kossun bizimle birlikte.
-
Ingiliz sair John Donne’nun olum yildonumu (31 Mart 1631)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...and-angels.jpg
Iki uc kez sevmistim seni,
Yuzunu gurmeden, adini duymadan once.
Hani tapariz ya meleklere, bize gorunduklerinde
Kimi oyle bir ses, kimi belirsiz bir alev gibi.
Gene de senin bulundugun yere geldigimde,
Gordugum cok guzel, gorkemli bir hiçti!
Ama ruhum etten kemikten olduguna
Ve onlarsiz bir sey yapamayacagima gore,
Bir bedene burunmeli ruhumun cocuklugu olan ask da,
O da bensiz olamaz annesi gibi.
Bu yuzden senin icin, nedir, kimdir, diye
"Bir sor bakalim" dedim ask'a once,
Sonra biraktim burunsun artik bedenine,
Yerlessin dudaklarina, gozlerine, alnina.
Iste boyle, aska biraz safra yuklesem de,
"Daha dengeli olsa" derken gidisi,
Baktim oyle yuklemisim ki ask teknesini,
Hayranligim bile batacak hale gelmis neredeyse.
Sacinin bir teli bile aska oyle cok is cikariyor ki,
Daha uygun bir beden bulmak gerek bunun yerine.
Cunku ask ne hiclikte barinabilir, ne de
Asiri yogun, asiriparlak varliklarda.
O halde; nasil bir melek kendi kadar olmasa bile,
Saf ve cisimsiz, havadan yuz ve kanatlar takinirsa,
Benim askimin kuresi olabilir senin askin da.
Iste havanin safligiyla meleklerinki arasinda
Ne fark varsa,
Sonsuza dek
O fark
Olacak aslinda,
Kadinin askiyla
Erkegin aski arasinda
http://izquotes.com/quotes-pictures/...nne-282566.jpg
Hic kimse bir ada degildir.
Ne de butunuyle kendisi,
Her insan kitanin bir parcasidir,
Govdenin bir bolumu;
Bir toprak parcasi deniz tarafindan alip goturulse,
Avrupa azalir.
Tipki haritadaki burun gibi,
Tipki senin veya bir arkadasinin sahip oldugu mulk gibi;
Bir insanin olumu de beni azaltir,
Cunku ben insanligin kendisinde icerigim,
Oyleyse asla haber gonderip sordurma
Canlar kimin icin caliyor diye;
Onlar senin icin caliyor.
-
Barok donemin Alman bestecisi ve muzisyeni Johann Sebastian Bach'in dogum yildonumu (31 Mart 1685)
https://pbs.twimg.com/media/C8Lo0QAVoAAR92K.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=-ywL_zokELE
-
-
"Senfoninin Babasi (Il Padre della Sinfonia) ", Klasik donemin bestecisi Avusturyali Franz Joseph Haydn'in dogum yildonumu (31 Mart 1732)
https://images.slideplayer.com/18/56...es/slide_1.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=tF5kr251BRs
-
Iskoc asilli, sair, roman ve hikaye yazari Andrew Lang'in dogum yildonumu (31 Mart 1844)
“Ah, Lancelot, kilic cekmis en zarif sovalye sendin, bir at dizginlemis en sadik dost da sendin. Insanligin gordugu en iyi sovalye sen, bir kadini sevmis en hakiki asik yine sendin."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Ah, Lancelot, thou wert the courtliest Knight that ever drew sword, and the faithfulest friend that ever bestrode a horse. Thou wert the goodliest Knight that ever man has seen, and the truest lover that ever loved a woman.”
https://quotefancy.com/media/wallpap...we-thought.jpg
"Hayat, dusundugumuzden daha eglenceli cikti."
-
Ingiliz roman yazari ve sair Charlotte Brontë'nin olum yildonumu (31 Mart 1855)
https://pbs.twimg.com/media/C8LY_dSU0AIZ2be.jpg
"Hayat,bana gore kin beslemek ya da sana yapýlan kotuluklerin cetelesini tutmak için cok kisa gibi gorunuyor."ť
"Hele boyle, simdiki gibi, yakinimda oldugun zamanlar. Sanki sol kaburgamin altinda bir yerde bir ip varmis da bu ip, senin sol kaburgana simsiki bir kordugumle baglanmis. Oyle saniyorum ki aramiza daglar, denizler girerse bizi birbirimize baglayan bu ip kopacak. O zaman da icin icin kanlarim akacakmis gibi bir kuruntuya kapiliyorum.Sana gelince...Sen hemen unutursun beni!"
http://media.thinkerviews.com/jane-e...o-1024x576.jpg
"Perchč qualche volta, soprattutto quando mi siete vicina, come ora, ho nei vostri confronti una sensazione strana: mi sembra di avere una corda, sotto le costole, a sinistra, strettamente, inestricabilmente annodata a una corda analoga situata nella stessa zona del vostro corpo esile. E se quel tempestoso tratto di mare e tre, quattrocento chilometri di terra si metteranno con tutta la loro vastitŕ tra noi, ho paura che quella corda che ci unisce verrŕ spezzata; e allora temo che comincerei a sanguinare internamente. Voi, perň… mi dimenticherete "
-
Deneysel Spiritualizm'in kurucusu Fransiz yazar Allan Kardec’in (Hippolyte Leon Denizard Rivail) olum yildonumu (31 Mart 1869)
“Gozlemlerimin ilk sonuclarindan birisi, insan ruhu olmak hasebiyle, bu bedensiz varliklarin da, ne en yuksek hikmet, ne de en yuksek bilgiye sahip olmadiklarini gormek oldu. Bilgileri sinirli idi. Evrimleri ile orantiliydi ve herhangi kisisel bir yorumdan daha fazla degere sahip degildi.”
https://images-na.ssl-images-amazon....1xFM1VrtDL.jpg
“Un des premiers résultats de mes observations fut que les Esprits, n'étant autres que les âmes des hommes, n'avaient ni la souveraine sagesse, ni la souveraine science ; que leur savoir était borné au degré de leur avancement et que leur opinion n'avait que la valeur d'une opinion personelle.”
-
Rus diplomat, Sovyetler Birligi Norvec Elcisi, Sovyet hukumetindeki ilk kadin bakan Aleksandra Mihayilovna Kollontay'in dogum yildonumu (31 Mart 1872)
"Yeni (bekar) kadinlar, gri giysilere burunmus, isci mahallelerinden sonu gelmez kafilelerle safak vakti fabrikalara ve imalathanelere, garlara ve tramvaylara dogru yola cikan milyonlarca kisidir. Yeni (bekar) kadinlar, sayilari onbinlere ulasan, genc ya da daha simdiden solmus, buyuk sehirlerdeki hucre-odaciklarinda yalniz yaţayan, 'bagimsiz evler'in sayisini artiran kisilerdir. Yasam icin sessizce ve kesintisiz mucadele surduren, gunlerini buro masasi basinda, telgraf araclari yaninda, dukkan tezgahlari arkasinda geciren genc kizlar ve kadinlardir bunlar. Yeni (bekar)kadinlar, taze ruhlu, kafalari dusler ve gozupek projeler dolu, bilim ve sanat tapinaklarinin kapilarini calan, saglam erkeksi bir yuruyusle, dusuk ucretli bir ders aramak, herhangi bir rastlanti is bulmak icin kenti bastan basa dolasan genc kadinlardir. Bekar kadini, calisma masasinda oturmus olarak, laboratuvarda bir deneyi tamamlarken, arsivleri karistirirken, klinik calismasina yetismek icin acele ederken, siyasal bir konusma hazirlarken goreceksiniz."
https://images-na.ssl-images-amazon....1z-rp71DkL.jpg
"Single women. They are the million figures, wrapped in drab clothing, who pour out of the working-class quarters in an endless train on their way to work sites and factories, who set out for the circular railways and the tramcars in that hour before daybreak in which dawn still battles with the darkness of night. Single women. They are those tens of thousands of young, already fading, women who settle down in the big cities in lonely roomcages and increase the statistic of 'independent' households. They are girls and women who ceaselessly wage the grim struggle for existence, who spend their days sitting on the office chair, who bang away at telegraph apparatuses, who stand behind counters. Single women: they are the girls with fresh hearts and minds, full of bold fantasies and plans who pack the temples of science and art, who crowd the sidewalks, searching with vigorous and virile steps for cheap lessons and casual clerical jobs. We see single women seated at a worktable preparing a laboratory experiment, burrowing through archival material, rushing off to hospital patients, drafting a political speech."
-
-
1990 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu alan Meksikali yazar, sair Octavio Paz'in dogum yildonumu (31 Mart 1914)
https://pbs.twimg.com/media/D251qwPWsAMv2UF.jpg
"Modern dunyanin onlerine dikmis oldugu duvarlari yikmaya cabalayan pek cok sair yitik dinleyicileri arayip durdu: 'Insanlara gitmek'. Ama artik ortada insanlar yok, orgutlenmis kalabaliklar var. Ve artik 'insanlara gitmek', bu kalabaliklari 'orgutleyenler' arasinda bir yer kapmak demektir. Sairler artik memurdur. Ne sasirtici bir degisim. Gecmis zamanlarin sairleri, peygamberler veya din adamlari, beyler veya asiller, soylular veya azizler, hizmetkarlar veya dilencilerdi. Burokratik duzen yaraticilarini, 'kulturel cephenin' tepesine yerlestirdigi ucretlilerden olusturmayi uygun buldu. Evet, bugun sairin toplumda bir 'yeri' var ama ya siirin?" Yay ve Lir
https://images-na.ssl-images-amazon....%2B9h37YYL.jpg
"Muchos poetas contemporáneos, deseosos de salvar la barrera de vacío que el mundo moderno les opone, han intentado buscar el perdido auditorio: ir al pueblo. Sólo que ya no hay pueblo: hay masas organizadas. Y así, 'ir al pueblo' significa ocupar un sitio entre los 'organizadores' de las masas. El poeta se convierte en funcionario. No deja de ser asombroso este cambio. Los poetas del pasado habían sido sacerdotes o profetas, seńores o rebeldes, bufones o santos, criados o mendigos. Correspondía al Estado burocrático hacer del creador un alto empleado del 'frente cultural'. El poeta ya tiene un 'lugar' en la sociedad. żLo tiene la poesía?"
https://www.buscapalabra.com/images/poemas/3200a.jpg
Iki govde yuzyuze
bazen iki dalga
ve okyanustur gece.
Iki govde yuzyuze
bazen iki tas
ve bir coldur gece.
Iki govde yuzyuze
bazen iki kok
dantellenmis geceye.
Iki govde yuzyuze
bazen iki bicak
ve kivilcim cakar gece.
Iki govde yuzyuze
iki yildiz dusen
bos bir gokyuzunde.
https://pbs.twimg.com/media/DBQW8ywXYAA7d4b.jpg
-
Amerikali yazar ve motivasyon kocu Felice Leonardo 'Leo' Buscaglia'nin dogum yildonumu (31 Mart 1924)
"Resi ogretmeni obur siniftan bize kosarak gelir, ancak basini biraz egerek selam verme firsati bulur ve konusmaya baslardi: 'Cocuklar, bugun bir agac resmi cizecegiz. Kara tahtaya yaklasir, buyuk bir yesil top ve kucuk bir kahverengi govde halince kendi agacini cizerdi. Elma sekeri bicimindeki o agaclari dusunun. Yasamim boyunca ben bu bicimde bir agaci hic gormedim. Oysa ogretmen agacini boyle cizer ve 'Haydi cocuklar, siz de cizin' derdi. Herkes ugrasmaya baslar, resmi cizerdi.
O kucuk yasta bile bir sagduyunuz varsa, kadin ogretmenin sizden onun agacini cizmenizi istedigini sezinlerdiniz. Cunku cizimde onun agacina yakinlastikca daha iyi notlar alirdiniz. Eger bu durumu daha birinci inifta sezinlemisseniz, kucuk bir elma sekeri sekli cizer ve ogretmen de, 'Oh! Bu cok guzel olmus. Neredeyse Tanrisal bir agac!' derdi. Oysa siniftan, bu ogretmenin yasaminda hic agacç gormemis oldugunu anlayacak kadar agaclari taniyan ogrenciler de cikardi. Boyle ogrenciler agaca tirmanmis, govdesini kollariyla sarmis, dalindan yere dusmus ve agacin yapraklari arasinda esen ruzgarin sesini dinlemis cocuklar olurdu. Bunlar agaci gercekten tanir ve elma sekeri olmadýigini bilirlerdi! Bu yuzden once ellerine mor, sari, turuncu, yesil ve morumsu kirmizi renkleri alir; sonunda guzel ve farkli bir resim cizip ogretmene verirlerdi. Kadin boyle bir resme bakar bakmaz cocuđa haykirýidi: Beyni arizali cocuk seni!"
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"The art teacher comes racing in from another class and has time only to nod to the teacher, turn around and say, 'Boys and girls, today we are going to draw a tree.' She goes to the blackboard, and she draws her tree which is a great big green ball with a little brown base. Remember those lollipop trees? I never saw a tree that looked like that in my life, but she puts it up there, and she says, 'All right, boys and girls, draw.' Everybody gets busy and draws.
If you have any sense, even at that early age, you realize that what she really wanted was for you to draw her tree, because the closer you got to her tree, the better your grade. If you already realized this in grade one, then you handed in a little lollipop, and she said, 'oh, that’s divine.' But here’s Junior who really knows a tree as this little woman has never seen a tree in her life. He’s climbed a tree, he’s hugged a tree, he’s fallen out of a tree, he’s listened to the breeze blow through the branches. He really knows a tree, and he knows that a tree isn’t a lollipop! So he takes purple and yellow and orange and green and magenta crayons and he draws this beautiful freaky thing and hands it in. She takes one look and shrieks. 'Brain damaged!' ”
-
Ingiliz roman ve deneme yazari John Robert Fowles’un dogum yildonumu (31 Mart 1926)
“Zenginlik bir canavardir. Bunu finansal anlamda kontrol etmeyi ogrenmek insanin bir ayini alir. Psikolojik olarak kontrol etmeyi ogrenmekse uzun yillar. Bu uzun yillar boyunca bencil bir hayat surdum. Her tur zevki tattim. Bol bol seyahat ettim. Tiyatroda biraz para kaybettim, ama cok daha fazlasini borsada kazandim Kimisi su an epey meshur olan pek cok dost edindim. Ama hicbir zaman cok mutlu olmadim. Ote yandan bes yilin sonunda bazi zenginlerin asla kesfedemedigi bir seyi kesfettim-—her birimizin belli bir mutluluk ve mutsuzluk kapasitesi oldugunu. Ve hayatin bize sundugu ekonomik kosullarýn fazla etkilemedigini.”
https://pics.cdn.librarything.com/pi...4341587343.jpg
“Wealth is a monster. It takes a month to learn to control it financially. And many years to learn to control it psychologically. For those many years I lived with a selfish life. I offered myself every pleasure. I traveled a great deal. I lost some money dabbling in the theatre, but I made much more dabbling on the Bourse. I gained a great many amusing friends, some of whom are now quite famous. But I was never very happy. I suppose I was fortunate. It took me only five years to discover what some rich people never discover — that we all have a certain capacity for happiness and unhappiness. And that the economic hazards of life do not seriously affect it.”
-
Rumen sair Nichita Stănescu’nun dogum yildonumu (31 Mart 1933)
Dogrusu, bir zaman gelecek
hayatim olecek benim icin.
Sadece cimen bilir topragin tadini.
Dogrusu, cekip gittiginde yuregim
sadece kanim ozler onu.
Hava uzun, sen uzunsun,
huznum uzun.
Atlarin olecegi bir zaman gelir.
Makinalarin ihtiyarlacagi bir zaman.
Soguk yagmurlarin yagacagi bir zaman gelir,
ve butun kadinlar senin basini kusanir
ve giysilerini.
Beyaz dev bir kus da gelir
ve yatirir ayi bulutlara.
http://www.catchy.ro/wp-content/uplo...a_stanescu.jpg
Only my life will die for me, in truth,
sometime.
Only the grass knows the taste of the earth.
In truth, only my blood misses
my heart when it leaves.
The air is tall, you are tall,
my sadness is tall.
There comes a time when horses die.
There comes a time when machines grow old.
There comes a time when cold rains fall,
and every woman wears your head-
and clothes.
There also comes a huge white bird
and lays the moon in the sky.
-
-
Amerikali roman yazari Judith (Louise Perelman) Rossner'in dogum yildonumu (31 Mart 1935)
https://www.azquotes.com/picture-quo...r-53-43-62.jpg
"Bir sefer daha ayaga kalkmaktan ziyade kendini oldurmek cok daha az cesaret gerektirir. Oldugun yerde kalmak, bulundugun durumdan cikmaktan daha zordur."
-
Amerikali sair, yazar ve aktivist Marge Piercy'nin dogum gunu (31 Mart 1936)
"Connie, sizin eski yonteminiz, bedenin curumesini engellemeye calisţmak bize barbarca geliyor. Sanki toprak kadar eski elementlerden olusmamisiz ve bu elementleri yine canlilar agina borclu degilmisiz gibi... BÝzim icin iyi bir olum yas kemale erdiginde, agrisiz ve zihni acik olarak olmektir. Tam bir yasam kullanilmis bir yasamdir! Kisi yorgun olmali." Zamanin Kiyisindaki Kadin
https://images-na.ssl-images-amazon....1LjCyulpsL.jpg
"Connie, your old way appears barbaric to us, trying to keep the rotting body. To pretend we are not made of elements ancient as the earth, that we do not owe those elements back to the web of all living ... For us a good death is one come in the fullness of age, without much pain, and in clear mind. A full life is a used life! Person should be tired."
"Toplumsal bir inanc olmadan cocuk sahibi olmak ne buyuk bir yuk olurdu! Cocuklar herkesin varisidir, herkesin mesguliyetidir, herkesin gelecegidir. / Without that social faith, what a burden it would be to have children! The children are everyone’s heirs, everyone’s business, everyone’s future."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Ataerkil zihin-beden ayrimi bedeni makineye, tum evrenin geri kalanini da insan iradesinin yagmalayacagi, kullanacagi, bertaraf edecegi, yok edebilecegi bir ganimete donusturdu. / The patriarchal mind/body split turned the body to machine and the rest of the universe into booty on which the will could run rampant, using, discarding, destroying."
-
-
Amerikali oyun yazari Tennessee Williams’in Sirca Kumes (Glass Menagerie - Lo zoo di vetro) oyunu ilk kez 31 Mart 1945’de Broadway, Playhouse Theatre’da sahnelendi.
http://image.ourclipart.com/1382/138...ummary-pdf.jpg
https://media.newyorker.com/photos/5...agerie-580.jpg
-
Avustralyali hard rock grubu AC/DC’nin kurucu uyelerinden, soz yazari ve gitaristi Angus Young'in dogum gunu (31 Mart 1955)
http://imgc.allpostersimages.com/ima...young-live.jpg
https://68.media.tumblr.com/80d97d2e...qnbmo1_400.gif
-
Amerikali Humanist yazar Kurt Vonnegut'in Mezbaha 5 (Slaughterhouse-Five) romani ilkmkez 31 Mart 1969'da The New York Time'da yayinlandi.
"Hepsi yasandi bunlarin. Asagý yukari. En azindan savas kisimlari gercek. Tanidigim biri, baskasina ait bir demligi aldigi icin sahiden vuruldu Dresden'de. Bir digeri, sahsi dusmanlarini savastan sonra kiralik katillere oldurtecegi tehdidini sahiden savurdu. Vesaire. Isimlerin hepsini degistirdim."
https://images-na.ssl-images-amazon....1gdrTOo6EL.jpg
"All this happened, more or less. The war parts, anyway, are pretty much true. One guy I knew really was shot for taking a teapot that wasn't his. Another guy I knew really did threaten to have his personal enemies killed by hired gunmen after the war. And so on. I've changed all their names."
" 'Gemimize hos geldiniz Bay Pilgrim,' dedi, hoparlorden yukselen ses.
'Soracaklariniz var mi?'
Billy bir an dusundu, sonunda sordu:
'Nicin ben?'
'Gercekten bir Dunyali tepkisi, Bay Pilgrim.'
'Nicin siz? Ve de oyleyse, nicin biz? Nicin geri kalanlar?
Cunku yasadigimiz bu an var sadece. Kehribarin icine yerlestirilmis bocekleri gordunuz mu hic?'
'Evet.'
Gercekten de Billy, calisma odasinda kagit tutacak niyetine, icinde uc tane uc uc bocegi olan parlak bir kehribar parcasi bulunduruyordu.
'Iste Bayim, yadadigimiz bu anin kehribarinda tutsagiz. Nicin diye bir sey yok.' "
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
" 'Welcome aboard, Mr. Pilgrim,' said the loudspeaker.
'Any questions?'
Billy licked his lips, thought a while, inquired at last:
'Why me?'
That is a very Earthling question to ask, Mr. Pilgrim.
Why you? Why us for that matter? Why anything?
Because this moment simply is. Have you ever seen bugs trapped in amber?'
'Yes.'
Billy, in fact, had a paperweight in his office which was a blob of polished amber with three ladybugs embedded in it.
'Well, here we are, Mr. Pilgrim, trapped in the amber of this moment. There is no why.' "
-
Iskoc aktor Ewan McGregor'in dogum gunu (31 Mart 1971)
https://4.bp.blogspot.com/-GA9j4vohV...or_OFFmag3.gif
-
Cekoslavak sair Vladimír Holan'in olum yildonumu (31 Mart 1980)
Hic dikkat ettin mi yatagini yapisina
yasli annenin,
bir tek burusuk kalmasin diye
nasil ceker, duzeltir, gerer carsafini?
Soluk alip verisi oylesine icten,
ellerinin hareketi, avuclari
o denli sevecen ki
gecmiste Persepolis'teki atesi hala onlar sondurmekte,
su an ise Cin kiyilarindan ya da
bilinmeyen denizlerden kopup gelebilecek
bir firtinayi onlar yatistirmaktadir.
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
As-tu jamais observé ta vieille mčre
quand elle faisait ton lit,
la maničre dont elle tend le drap,
l'arrange, le borde et la caresse
pour qu'il ne reste pas sur lui le moindre pli?
Sa respiration, le geste de ses mains et de sa paume
débordent d'une telle tendresse
que du fond des temps elle n'en
finit pas d'éteindre l'incendie de Persepolis
et qu'aujourd'hui elle apaise déjŕ quelque tempęte future
au large de la mer de Chine et d'une mer encore inconnue
-
Alman rock grubu Scorpions, 7.studyo albumu Animal Magnetism'i 31 Mart 1980’de Mercury Records etiketiyle piyasaya surdu.
http://www.musicrecords.cz/upload/ca...8322070375.jpg
-
31 Mart 1981’de duzenlenen 53. Akademi Odul toreninde Siradan Insanlar- Buyuk Ceza (Ordinary People, 1980. Yon: Robert Redford) En Iyi Film; Sissy Spacek, Madencinin Kizi (Coal Miner's Daughter, 1980) filmi ile En Iyi Kadin Oyuncu; Robert De Niro, Kizgin Boga (Raging Bull, 1980) En Iyi Erkek Oyuncu Odulunu aldilar.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...1NTc@._V1_.jpg
https://images-na.ssl-images-amazon....3NDc@._V1_.jpg
-
Ingiliz yazar Enid Bagnold’un olum yildonumu (31 Mart 1981)
https://quotefancy.com/media/wallpap...ry-morning.jpg
“Insanin zevki, her sabah yeniden dogar.”
http://www.azquotes.com/picture-quot...ld-1-53-03.jpg
“Bir baba bebegini hep kucuk kadin haline getirir. Bir kez kadin oldu mu da geriye dondurmeye calisir.”
-
Amerikal, yazar Toni Morrison, 31 Mart 1988 tarihinde, Sevilen (Beloved) romaniyla Pulitzer Odulunu kazandi.
“Ben Sevilen’im ve Sethe bana ait; o benim. Comelmeden once, orada cicekleri, sari cicekleri toplayan, Sethe idi. Onlari yesil yapraklarindan kopardi. Simdi uyudugumuz yerde, yorganin uzerindeler. Tam bana gulumsemek uzereydi ki, derisiz adamlar geldi, bizi olulerle birlikte gunes isigina cikardilar, sonra da oluleri denize ittiler. Sethe suya girdi. Suyun icine. Onu itmediler. Kendisi girdi. Bana gulumsemeye hazirlanýyordu; olulerin denize itildigini gorunce kendisi suya girdi ve beni orada onsuz, yuzsuz birakti. Buldugum, sonra da koprunun altindaki o suda yitirdigim yuz Sethe’dir. Suya girince, yuzunun bana yaklastigini gordum; ayni zamanda benim de yuzumdu. Simdi onu buldum bu evde. Bana gulumsuyor; bana gulumseyen bu yuz, benim yuzum. Onu bir daha asla yitirmeyecegim. O benim.”
https://pbs.twimg.com/media/D2_i2AmWkAYd1FJ.jpg
“I am beloved and she is mine. Sethe is the one that picked flowers, yellow flowers in the place before the crouching. Took them away from their green leaves. They are on the quilt now where we sleep. She was about to smile at me when the men without skin came and took us up into the sunlight with the dead and shoved them into the sea. Sethe went into the sea. She went there. They did not push her. She went there. She was getting ready to smile at me and when she saw the dead people pushed into the sea she went also and left me there with no face or hers. Sethe is the face I found and lost in the water under the bridge. When I went in, I saw her face coming to me and it was my face too. Now I have found her in this house. She smiles at me and it is my own face smiling. I will not lose her again. She is mine.”
-
Ingiliz rock grubu Def Leppard, 5.studyo albumu Adrenalize'i 31 Mart 1992’de Mercury Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://media.giphy.com/media/3o7WTw...ized-large.gif
-
Ingiliz New Wave grubu Duran Duran, derleme albumu Night Versions: The Essential Duran Duran'i 31 Mart 1998'de EMI Recordsetiketiyle piyasaya surdu.
https://images-na.ssl-images-amazon....L._SL1280_.jpg
-
-
Heath Ledger, Julia Stiles ve Joseph Gordon-Levitt’in rol aldigi romantik komedi Senden Nefret Etmemin 10 Sebebi (10 Things I Hate About You ), 20 yil once bugun vizyona girdi. (31 Mart 1999)
https://pbs.twimg.com/media/C8PTLOsU0AEkhzK.jpg
http://16quotes.com/wp-content/uploa...talk-to-me.jpg
"Benimle konusma biciminden nefret ediyorum, sacininn kesiminden de, arabami kullanis seklinden nefret ediyorum. Bana gozunu dikip bakmandan nefret ediyorum. O kocaman komando botlarindan ve aklimi okumandan nefret ediyorum. Senden o kadar nefret ediyorum ki bu beni hasta ediyor hatta bana kafiyeler duzduruyor. Senin hep hakli olmandan nefret ediyorum. Yalan soylemenden nefret ediyorum. Beni guldurmenden nefret ediyorum hatta daha kotusu aglatmandan nefret ediyorum. Yanimda olmadigin zamanlardan nefret ediyorum ve beni aramamis olmandan da. Ama en cok senden nasil nefret edemedigimden nefret ediyorum. Nefrete yakin bir sey bile hissetmiyorum, azicik bile olsa, hem de hic!"ť
-
Sharon Stone, David Morrissey ve David Thewlis’in rol aldigi Temel Icgudu 2 (Basic Instinct 2) 31 Mart 2006’da Bulgaristan, Ingiltere, Izlanda, Italya, Romanya, Turkiye, Amerika ve Uruguay’da vizyona girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...9,1000_AL_.jpg
https://media.giphy.com/media/UiQMwT0VK5EhG/giphy.gif
-
Avusturyali-Amerikali filozof Paul Watzlawick'in olum yildonumu (31 Mart 2007)
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Herkes mutsuz olabilir; ama kendini mutsuzlastirmayi insan ancak ogrenerek gerceklestirebilir. / Anybody can be happy, but to make oneself unhappy needs to be learned."
"Kisinin disindaki dunyayla, ozellikle de yakin cevresindekilerle anlasmazlik ve catisma icinde yasayabilecegini herhalde herkes kabul edecektir. Ama mutsuzlugu butunuyle kendi kafamizin sessiz odacigi icinde uretebilecegimizi de genellikle bilinir; ama bunu anlamak cok daha guctur, Insan esini ya da arkadasini sevgiden yoksun olmakla suclayabilir, amirinin kendisi hakkinda kotu maksatlar tasidigini da dusunebilir, nezlesinden havayi sorumlu tutabilir. Ama asil kendimizi kendi rakibimiz, didismemiz gereken kisi durumuna her gun nasil sokar, bu isin ustesinden nasil geliriz?
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Dass man mit der Umwelt und ganz besonders seinen Mitmenschen im Konflikt leben kann, dürfte wohl niemand bezweifeln. Dass man Unglücklichkeit aber ganz im stillen Kämmerchen des eigenen Kopfes erzeugen kann, ist zwar auch allgemein bekannt, aber viel schwerer zu begreifen. Man mag seinem Partner Lieblosigkeit vorwerfen, dem Chef schlechte Absichten unterstellen und das Wetter für Schnupfen verantwortlich machen – wie aber bringen wir es alltäglich fertig, uns zu unseren eigenen Gegenspielern zu machen?"