Miley Cyrus, Liam Hemsworth ve Greg Kinnear’in rol aldigi Son Sarki (The Last Song), 31 Mart 2010’da Amerika ve Kanada’da vizyona girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...1MDE@._V1_.jpg
Printable View
Miley Cyrus, Liam Hemsworth ve Greg Kinnear’in rol aldigi Son Sarki (The Last Song), 31 Mart 2010’da Amerika ve Kanada’da vizyona girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...1MDE@._V1_.jpg
2002 yilinda Kadersizlik romaniyla Nobel Edebiyat Odulunu kazanan Macar yazar Imre Kertesz'in olum yildonumu (31 Mart 2016)
"Onlar da istasyondan banyoya gitmislerdi.Bizim gibi onlara da elbise askilari,numaralar ve banyo da nasil davranilacagina iliskin bilgi verilmisti.Iddialara gore berberler de oradaydi ve onlara da sabun verilmisti.Sonra onlar da borularin ve vanalarin bulundug banyo bolumune girmisleri. Yalniz onlara yukaridan su degil gaz vermislerdi."
https://1001bookreviews.files.wordpr...z-fateless.jpg
"They too had proceeded from the station to the baths. They too had been informed about the hooks, the numbers, and the washing procedure, just the same as us. The barbers were also there, so it was alleged, and the bars of soap were handed out in just the same way. Then they too had entered the bathroom itself, with the same pipes and showerheads, so I heard, only out of these came, not water, but gas."
“Ifade tarzima sasirmayin. Martens'in gozunde dunya gerceklik olmus bir ucuz roman gibi gorunuyor olmaliydi. Bu romanda her sey, korku oykulerinin o dehsete dusuren kesinligine ve dramaturjinin kuskulu yasalarina -ya da daha iyi olacaksa: koreografilerine gore- olup bitiyordu. Sunu da -bu kez onun savunma*si icin degil, yalnizca gercegi soylemek icin- eklememe izin verin: Bu korku oykusu Martens tarafindan tek basina degil, gerceklik tarafindan yazildi.” Polisiye Bir Oyku
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“Do not be surprised by his way with words. In Martens's eyes the world must have seemed like pulp fiction come true, with everything taking place in accordance with the monstrous certainty and dubious regularities of the unvarying dramatic form — or choreography, if you prefer — of a horror story. Let me add, not in his defense but merely for the sake of the truth, that this horror story was written not by Martens alone but by reality, too.”
Warner Bros. ve New Line Cinema, Annabelle 3 Comes Home'un fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/S_qYgjNE1mI?t=1
1 Nisan:):)
http://www.netanimations.net/april-fools-day-30.gif
https://im-01.gifer.com/T8gb.gif
1 Nisan 1957’de, BBC’nin haber programi Panorama’da, Isvicre’nin guneyindeki basarili spagetti hasadina dair bir program yapildi. Urunun basarisi, kis aylarinin olagandan daha yumusak gecmesine baglanmaktaydi. Programin saygin Anchorman’i Richard Dimbleby, spagetti hasadina dair ayrintilari buyuk bir ciddiyetle aktarirken, Isvicreli bir koy ailesinin, spagetti agaclarindan makarnalari cekistirerek, sepetlerine yerlestirmesi de arka planda gosterilmekteydi:kahkah:
(Il programma televisivo Panorama della BBC trasmette un servizio su degli Alberi di Spaghetti nel Canton Ticino. Č uno dei piů famosi Pesci d'aprile.)
https://secure.i.telegraph.co.uk/mul...e_1861930c.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=tVo_wkxH9dU
Anatomi ve fizyolojide onemli katkilari bulunan Ingiliz doktor William Harvey’in dogum yildonumu (1 Nisan 1578)
http://www.azquotes.com/picture-quot...y-68-75-95.jpg
“Sanat, yapilmasi gereken seylere atifta bulunarak bir aliskanlik oldugu icin, bilimin de bilinen seylerle ilgili bir aliskanligi vardir.”
“Insan dunyaya ciplak ve silahsiz gelir, sanki doga onu bir sosyal yaratik icin hedef ve ona adil kanunlar ve baris icinde yasama emri vermisti.”
https://www.thefamouspeople.com/prof...m-harvey-4.jpg
“Man comes into the world naked and unarmed, as if nature had destined him for a social creature, and ordained him to live under equitable laws and in peace.”
“Onceden var olan bilgiden kaynaklanmayan hicbir bilim yoktur ve mensei duyularýndan turetilmemis kesin bir fikir yoktur.”
https://todayinsci.com/H/Harvey_Will...lliam300px.jpg
“There is no science which does not spring from pre-existing knowledge, and no certain and definite idea which has not derived its origin from the senses.”
Italyan ressam Pietro Faccini'nin olum yildonumu (1 Nisan 1602)
Matrimonio Mistico (Mystical Marriage, 1595), Musei capitolini Roma
https://upload.wikimedia.org/wikiped...io_mistico.jpg
Fransizca konusan Savoyard (Isvicre Valais kantonu) filozofu, yazar, avukat ve diplomat Joseph de Maistre’in dogum yildonumu (1 Nisan 1753)
http://izquotes.com/quotes-pictures/...tre-375556.jpg
“Kadinlarin en yanildiklari nokta, erkeklere benzemek istemeleridir.”
http://www.azquotes.com/picture-quot...e-18-42-95.jpg
“Her memleketin hak ettigi bir hukumet vardir.”
http://citation-celebre.leparisien.f...eric/42764.png
“Abartma, durust insanlarin yalanidir. / Exaggeration is the lie of educated people.”
Ukrayna asilli Rus roman ve oyun yazari Nikolay Vasilyevic Gogol'un dogum yildonumu (1 Nisan 1809)
“Fakat, havyarin tadina baktim, olaganustuydu! Dogrusu diyecek yok, cok guzeldi! Sonra, bin turlu otla karistirilarak hazirlanan seftali votkasindan ictim. Safran votkasi da vardi; fakat bildiginiz gibi bunu ben kullanamiyorum. Bakin o, cok guzel bir seydir; dedikleri gibi, oncelikle istahi acmali, sonra tamamlamali.’
Yargic, bu sirada iceri giren Ivan Ivanovic'i gorunce: ‘A! Ne goruyorum, gozlerime inanamiyorum’ diye bagirdi.
Ivan Ivanovic, kendine ozgu incelikle her yana egilerek: ‘Tanri kolayliklar versin! Merhaba efendim!’ dedi.
Tanrim, davranislariyla herkesi nasil etkileyecegini biliyordu. Ben, kimsede bu kadar incelik gormedim. O, kendi degerini cok iyi bilir ve cevreden kendisine gosterilen saygiyi, yapmak zorunda olduklari bir gorev sayardi. Yargic, Ivan Ivanovic'e kendisi iskemle verdi ve burnuyla ust dudagindaki butun burunotu cekti; bunu genellikle buyuk bir hosnutluk duydugu anlarda yapardi.” Nikolay Vasilyevic Gogol, Ivan Ivanovic ile Ivan Nikiforovic'in Oykusu
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“But I did try the caviar—wonderful caviar! No to say excellent! Then I drank some peach vodka flavored with centaury. There was also saffron vodka, but, as you yourself know, I don't drink saffron vodka. It's very nice, you see: first to arouse the appetite, as they say, and then to finish.’
‘Ah! it's been ages, ages...’ the judge suddenly cried out, seeing Ivan Ivanovich come in.
‘God be with you! I wish you good day!’ said Ivan Ivanovich, bowing to all sides with a pleasantness proper only to himself.
My God, how he's able to charm everyone with his manners! Such refinement I've never seen anywhere. He knew his own worth very well, and therefore regarded general respect as his due. The judge himself offered Ivan Ivanovich a chair, and his nose drew all the snuff from his upper lip, which with him was always a sign of great pleasure.”
"Keske hic olmasaydin su dunyada, keske sana hic rastlamasaydim, keske canli bir varlik olacak yerde esinli bir ressamin yarattigi bir tablo olsaydin. O zaman resminin onunden hic ayrilmaz, sonsuzcasina sana bakardým.Oper, operdim seni. Sonsuz guzel bir dus gibi seni yasar, seni solur ve mutlu olurdum."ť Petersburg Oykuleri
https://upload.wikimedia.org/wikiped...840s,_GIM).jpg
"Meglio che tu non fossi mai esistita! Che tu non fossi venuta al mondo, che fossi soltanto la creazione di un artista ispirato! Io non mi allontanerei dalla tela, ti guarderei eternamente e ti bacerei. Vivrei e respirerei di te come d'un meraviglioso sogno, e sarei felice." Racconti di Pietroburgo
Amerikali sair ve yazar Edgar Allan Poe, Morgue Sokagi Cinayetleri (The Murders in the Rue Morgue ) Oyku kitabini 1 Nisan 1841'de yayinladi.
"Ilk karsilasmamiz Montmartre Sokagi'ndaki karanlik bir kitaplikta oldu. Ikimiz de ayni kitabi ariyorduk, ender bulunan, pek onemli bir kitapti. Bu olay bizi birbirimize yakinlastirmaya yetti. Tekrar tekrar bulustuk. Bir Fransiz'in kendisinden soz ederken takinacagi tam bir acik yureklilikle anlattigi aile oykusu, beni pek ilgilendirmisti. Okudugu kitaplarin cokluguna da sasip sasip kaliyordum, ama asil ruhumu bir ates gibi saran yaratici hayallerinin sýcakligi, canliligi, tazeligiydi. Paris'te o zaman aramakta oldugum seyleri ararken, boyle bir adamin dostlugu, benim icin degeri olculmez bir hazineydi, bu dusuncemi acikca ona soyledim. Sonunda kentte kaldigim surece beraber oturmaya karar verdik, ben onun kadar darlik icinde olmadigimdan, bir ev tutup ruhlarimizin karanlik havasina uyacak bir bicimde dosemeyi uzerime aldigim ev, St Germain'in dis mahallelerinde issiz bir yerdeydi, zamanin asindirdigi cirkin, neredeyse yikilacak eski bir yapiydi, ne oldugunu sorup ogrenmedigimiz bazý bos insanlar yuzunden yillarca bos kalmisti."ť
https://upload.wikimedia.org/wikiped...dgar_Poe_1.jpg
"Ci incontrammo la prima volta in un'oscura libreria di Rue Montmartre, dove il fatto fortuito di essere entrambi alla ricerca dello stesso volume, raro quanto singolare, ci portň a intrattenere piů stretti rapporti. Da allora ci rivedemmo spesso. Mi interessň vivamente la sua piccola storia familiare, che egli mi narrň nei minimi particolari, con tutta quella franchezza di cui e capace un francese, ogniqualvolta discorre di se stesso. Mi stupě la vastitŕ delle sue letture; e, soprattutto, sentii il mio spirito infiammarsi a contatto dello stravagante fervore, della vivida freschezza della sua immaginazione. Considerando ciň che allora mi interessava scoprire a Parigi, pensa, che la compagnia di un uomo simile sarebbe stata per me un tesoro inestimabile, e francamente glielo confidai. Alla fine combinammo di abitare insieme durante il mio soggiorno nella capitale; e poiché la mia situazione finanziaria era meno precaria della sua, potei addossarmi le spese dell'affitto e dell'arredamento, in uno stile che si confacesse alla tetraggine un po' fantastica del mio e del suo carattere, di una casa grottesca, rosa dal tempo, da lungo disabitata a causa di certe superstizioni che trascurammo di indagare, che sorgeva, semidiroccata ormai, in una zona solitaria e squallida del Faubourg Saint-Germain."ť
Ingiliz yazar Charles Dickens, 10'uncu romani olan Zor Zamanlar'i (Hard Times) kendi cikardigi haftalik Household Words dergisinde 1 Nisan 1854'den itibaren yayinlamaya basladi.
https://upload.wikimedia.org/wikiped...dwordsvol2.jpg
"Stephen'in aklindan gecenlerin arasina yasamda karsilasabilecekleri icinde en adaletsiz dagitimin 'olum' konusunda yapildigi karisti. Dogum'un esitsizligi bile onun yaninda bir hicti.Diyelim ki, kralin cocuguyla dokumacinin cocugu ayni gecede doguyor. Bunu sevilen, gereksinim duyulan birinin olumuyle, kimsesiz bir kadinin olumu arasindaki celiskiyle nasil karsilastirirsin ki."
http://thehundredbooks.com/hardtimes.jpg
"Stephen added to his other thoughts the stern reflection, that of all the casualties of this existence upon earth, not one was dealt out with so unequal a hand as Death. The inequality of Birth was nothing to it. For, say that the child of a King and the child of a Weaver were born to-night in the same moment, what was that disparity, to the death of any human creature who was serviceable to, or beloved by, another, while this abandoned woman lived on!"
Amerikali yazar Herman Melville, kapitalizmin mesum govdesini uzatmaya basladigi Vahsi Bati’nin ehlilestirilme surecini felsefi, alegorik ve postmodern bir sekilde anlatan romani Saglam Adam’i (The Confidence-Man) 1 Nisan 1857’de New York’ta Dix, Edwards & Co araciligiyla yayinladi.
"Inanin bana, insan kalabaliga karismalý, baskalarinin yaptigini yapmalidir. Biraz eglenmeye karsi direnmek hazin bir tutum. Hayat maskeli bir pikniktir; kisi bir rol almali, bir kisilik takinmali ve budala tavirlar icin makul bir tavirla sira beklemeli. Bir bilgic gibi sivil kiyafetle ve asik suratla gelmek, insanin kendi rahatini kacirmaktan ve sahneyi lekelemekten baska bir ise yaramaz. Sarap karaflari arasinda bir soguk su surahisi gibi, cakir keyiflerin arasinda ayik kalmaniza neden olur. Yok, yok. Bu suya sabuna bulasmayan tavri surduremezsiniz. Hem, laf aramizda, sunu da soyleyeyim, icki alemi her zaman sarhos etmez insani ama, ayikligin asiri dozu bir nevi ayyasliga donusebilir. Bu ayik ayyasligi da bana kallirsa ancak, boynuzun diger ucundan baslayarak, hergun birkac kadeh yuvarlamakla tedavi edilir."
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Title_Page.jpg
"Trust me, one had better mix in, and do like others. Sad business, this holding out against having a good time. Life is a picnic en costume; one must take a part, assume a character, stand ready in a sensible way to play the fool. To come in plain clothes, with a long face, as a wiseacre, only makes one a discomfort to himself, and a blot upon the scene. Like your jug of cold water among the wine-flasks, it leaves you unelated among the elated ones. No, no. This austerity won't do. Let me tell you too--en confiance--that while revelry may not always merge into ebriety, soberness, in too deep potations, may become a sort of sottishness. Which sober sottishness, in my way of thinking, is only to be cured by beginning at the other end of the horn, to tipple a little."
Fransiz sair, oyun yazari ve Cyrano De Bergerac'in yaraticisi Edmond Eugčne Alexis Rostand'in dogum yildonumu (1 Nisan 1868)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...gerac.djvu.jpg
"Nedir ki buse? Biraz daha yan yana yapilan bir vaattir. Yemindir kanmayana. Bir itirafin candan delil bulmasidir; sevismek mastarinin gul pembe noktasidir. Bir sirdir ki soylenir agza, kulak yerine. Bir gonul hazzidir ki, hep derinden derine yayilir. Bir visaldir karanfil lezzetinde. Dudaklarin ucundan tatmaktir ruhu biraz.”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Cos'č poi un bacio? Un giuramento un pň piů da vicino, una promessa piů precisa, una confessione che cerca una conferma, un'apostrofo roseo fra le parole t'amo, un segreto soffiato in bocca invece che all'orecchio, un frammento d'eternitŕ che ronza come l'ali d'un ape, una comunione che sa di fiore, un modo di respirarsi il cuore e di scambiarsi sulle labbra il sapore dell'anima!"
Rus besteci, orkestra sefi, piyanist Sergey Rahmaninov'un dogum yildonumu (1 Nisan 1873)
https://cdn.shopify.com/s/files/1/16...g?v=1496843332
Ingiliz yazar (Horatio) Edgar Wallace’in dogum yildonumu (1 Nisan 1875)
"Bir adamin bir yerini kesersin ama yarasi zamanla kapanir. Birini kamcilarsin ama o insan onun acisini da zamanla unutur gider. Ama bir adami korkutur, endiselendirir, sevdigi birine kotu bir sey olacagini soylersen, ona kolayca unutamayacagi kadar buyuk bir aci vermis olursun. Korku bir zalimdir, despottur, harap etmekten daha muthis, kaziga cakilmaktan daha gucludur. "
https://images.gr-assets.com/books/1...0l/8158030.jpg
“Cut a man's flesh and it heals. Whip a man and the memory of it passes, frighten him, fill him with a sense of foreboding and apprehension and let him believe that something dreadful is going to happen either to himself or to someone he loves—better the latter—and you will hurt him beyond forgetfulness. Fear is a tyrant and a despot, more terrible than the rack, more potent than the stake."
http://izquotes.com/quotes-pictures/...ace-192309.jpg
“Entellektuel, yasaminda seksten daha ilginc birseyler bulmus kimseye denir.”
Yunan sair Maria Polydouri’nin dogum yildonumu (1 Nisan 1902)
Beni sevdigin icin sadece gecmis yillarda sarki soyluyorum
Ve guneste, yazin kehanetinde,
yagmurda ve karda
Beni sevdigin icin sadece sarki soyluyorum
Cunku elin uzerimdeydi bir gece sadece
ve dudaklarimdan optun
Sadece onun icin, acan bir nilufer kadar guzelim
Ve ruhum titriyor
Cunku elin uzerimdeydi sadece
Cunku gozlerin bana bakti sadece
Varligimi onurla susledim
Seken bir ruhla,
cunku gozlerin bana baktý sadece
Cunku ben gecince beni fark ettin sadece
Ve senin bakisinla gecisi gordum
Ve benim silik golgem
Oynayan, acitan bir ruya
Cunku ben gecince beni fark ettin sadece
Cunku cekinerek cagirdin beni
Ve sen ellerime uzandin
Ve sen gozlerinde pus
eksiksiz bir ask
Cunku cekinerek cagirdin beni
Cunku onu begendin sadece
Ondan benim gecisim guzel oldu hep
Her yerde sen beni izliyorsun gibi
Her hangi bir yerde yanima yanasmissin gibi
Cunku onu begendin sadece.
Sadece beni sevdigin icin dogdum
Boyleydi yasamim verildi.
Acimasiz doyumsuz hayatta
Boyleydi yasamim doyuma ulasti
Sadece beni sevdigin icin dogdum
Sadece sana olan askim icin
Guller verdi elime tanyeri
Yolunu bir anligina aydinlatmak icin
gozlerimi yildizlarla doldurdu gece
Sadece sana olan askim icin
Sadece beni harika sevdigin icin
Senin duslerini yesertip
Cogaltmak icin yasadim, guzel kral
Ve simdi ne guzel oluyorum
Sadece beni harika sevdigin icin.
https://husrevsahi.files.wordpress.c...07/maria-2.jpg
I only sing because you loved me
in the past years.
And in the sun, in summer ’s prediction
and in rain, and in snow,
I only sing because you loved me.
Only because you kept your hands on me
one night and you kissed me on my lips,
only for that, am I as fine as an open lily
And I have a shiver in my soul,
only because you kept your hands on me.
Only because your eyes looked at me
with the soul glancing,
proudly I adorned the ultimate
crown of my being,
Only because your eyes looked at me
Only because you noticed me as I passed
And by your look I saw passing
my svelte shadow as a dream
playing, hurting
Only because you noticed me as I passed
Because you hesitantly called me
And you stretched to my hand
And you had in your eyes the blur
A complete love
Because you hesitantly called me
Only because you liked it,
That’s why my passing kept being nice.
As if you were following me wherever
As if you came close to me somewhere
Only because you liked it.
Only because you loved me I was born,
so my life was given.
In graceless unfulfilled life
so my life was fulfilled.
Only because you loved me I was born.
Only for your special love
dawn gave roses in my hands.
To illuminate for a moment your way
night filled my eyes with stars
Only for your special love.
Only because you loved me wonderfully
I lived to pullulate
your dreams, beautiful king
And so sweet I’m dying
Only because you loved me wonderfully.
Henry MillerTiyatrosu (Stephen Sondheim Theatre), 1 Nisan 1918’de New York, 124.Bati, 43.Cadde’de acildi.
https://2.bp.blogspot.com/-x_uKOXIqK...ler%2B1919.jpg
170 filmde rol alan Japon aktor Toshirô Mifune’nin dogum yildonumu (1 Nisan 1920)
https://media.giphy.com/media/5gjGk5uuhRuVi/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/qSAG5REUB9kli/source.gif
https://media.giphy.com/media/uhSyVaR60xtp6/giphy.gif
Amerikali bilim kurgu yazari Anne McCaffrey’nin dogum yildonumu (1 Nisan 1926)
“Ejderlere binen adamlar farkli bir soydandi. Ejderler yumurtadan ilk ciktiklarinda secilirlerdi ve kontrol ettikleri bu devasa, muhtesem hayvanlarla omur boyu ruh arkadasi olurlardi. Ejderler Pern Gezegenini, kan kirmizi yildizdan koruyabilecek tek yaratiklardi. Fakat Kralice olmazsa ejderlerin soyu tukenecekti. Yalniz dev, altin Kralice yeni kusaklari dunyaya getirebilirdi. Ve Kralice zayifliyor... oluyordu...Ardinda buyuk, altin bir yumurta birakarak...”
https://images.gr-assets.com/books/1...243l/61975.jpg
“The men who rode the dragons were a breed apart. Chosen when the dragons were first hatched, they became soulmates for life with the huge, magnificent beasts they controlled - the green, blue, brown and bronzes - beautiful - terrible - the only creatures who could defend the planet Pern from the blood-red star. But without the Queen, the dragons would become extinct. Only the gigantic, golden Queen could breed the new flights. And the Queen was fading . . . dying . . . leaving behind one last, huge, golden egg…”
Cek asilli Fransiz yazar Milan Kundera'nin dogum yildonumu (1 Nisan 1929)
"Butun ask iliskileri, birbirlerini sevenlerin asklarinin ilk haftalarinda dusuncesizce kabul ettikleri yazin olmayan anlasmalara dayanir. Henuz bir cesit dus icindedirler, ayni zaman da, bilmeden, tartisma kabul etmeyen bir hukukcu gibi, sozlesmelerinin en ince ayrintilarini bile saptamaktadirlar. Ey asiklar, bu tehlikeli ilk gunlerde cok ihtiyatli olmalisiniz! Kahvaltisini yatagina goturecek olursaniz, artik hep oyle yapmak zorunda kalirsiniz, yoksa, sevgisizlik ve ihanetle suclanirsiniz."ť Gulusun ve Unutusun Kitabi
https://media.adelphi.it/spool/6490f...h_cs_cx_cy.jpg
"Ogni relazione amorosa si fonda su un patto tacito che viene inconsapevolmente concluso dagli innamorati nelle prime settimane del loro amore. Sono sempre piuttosto trasognati perň allo stesso tempo, a loro insaputa, giŕ abbozzano le disposizioni dettagliate del loro contratto, simili ad avvocati spietati. Oh innamorati, state attenti in questi primi giorni pericolosi! Una volta che portate la colazione a letto, dovrete portarla sempre a meno che vogliate essere accusi della mancanza dell'amore e del tradimento."ť Il libro del riso e dell'oblio
“Ask, tanim olarak, hak edilmemis bir armagandir; hak etmeden sevilmek, gercek askin eksiksiz kanitidir. Bir kadin bana, ‘Seni seviyorum, cunku zekisin, cunku namuslusun, cunku bana armaganlar alýyorsun, cunku zamparalik yapmýyorsun, cunku bulasik yikiyorsun,’ derse, hayal kirikligina ugrarim; bu askta cikarci bir yan vardir. Soyle bir cumle duymak kim bilir ne guzeldir: ‘Zeki olmamana, namuslu olmamana karsin, yalanci, bencil, alcak olmana karsin senin icin deli oluyorum.” Milan Kundera, Yavaslik
https://images.gr-assets.com/books/1...122l/26097.jpg
“Love is by definition an unmerited gift; being loved without meriting it is the very proof of real love. If a woman tells me: I love you because you're intelligent, because you're decent, because you buy me gifts, because you don't chase women, because you do the dishes, then I'm disappointed; such love seems a rather self-interested business. How much finer it is to hear: I'm crazy about you even though you're neither intelligent nor decent, even though you're a liar, an egotist, a bastard.”
Emil Jannings, Marlene Dietrich ve Kurt Gerron’un rol aldigi Mavi Melek ( Der blaue Engel - The Blue Angel), 1 Nisan 1930’da Berlin’de vizyona girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...4,1000_AL_.jpg
Singin' in the Rain filmiylr unlenen Amerikali aktris, dansci ve sarkici, iskadini ve koleksiyoner Mary Frances 'Debbie' Reynolds'in dogum yildonumu (1 Nisan 1932)
https://pbs.twimg.com/media/D3EF4A5WwAgEJGx.jpg
https://pbs.twimg.com/media/D3EF8dBX4AE6W4J.jpg
Ask Hikayesi (Love Story, 1970) filminin Jennifer Cavelleri / Jenny karakteri, Amerikali model ve aktris Elizabeth Alice 'Ali' MacGraw'in dogum gunu (1 Nisan 1939)
http://2.bp.blogspot.com/-mtXtWXb5SF...Untitled-1.jpg
https://ophelinhap.files.wordpress.c...ory4.gif?w=547
Jennifer Cavelleri: You look stupid and rich. / Zengin ve aptal gorunuyorsun.
Oliver Barrett IV: Actually I'm smart and poor. / Ya akilli ve fakirsem?
Jennifer Cavelleri: Uh-uh, I'm smart and poor. / Akilli ve fakir olan benim.
Oliver Barrett IV: What makes you so smart? / Seni akilli yapan ne?
Jennifer Cavelleri: I wouldn't go for coffee with you. / Senle kahve icmeye gelmiyorum. Onun icin.
Oliver Barrett IV: Yeah well I wouldn't ask you. / Ya ben hic senle kahve icmeyi teklif etmezsem?
Jennifer Cavelleri: Well, that's what makes you stupid. / Iste bunun icin aptalsin.
Errol Flynn ve Olivia de Havilland'in basrollerini paylastigi western Kahramanlar Diyari (Dodge City - Gli avventurieri) 1 Nisan 1939'da Dodge City, Kansas'ta gosterime girdi.
https://m.media-amazon.com/images/M/...yMjg@._V1_.jpg
https://pbs.twimg.com/media/D3EqzzTWoAIjoVB.jpg
Macaristan dogumlu, Amerikan vatandasi roman ve oyun yazari Ferenc Molnár’in dogum yildonumu (1 Nisan 1952)
"Gozlerine ucsuz bucaksiz gibi gorunen arsa ve yaninda kerestelerle dolu arazi tatli bahar gunesinin altinda piril pirildi. Burayi, bu kucuk toprak parcasini sevdikleri, gerekirse onu savunmaya hazir olduklari cocuklarin gozlerinden okunuyordu. Yurtseverligin bir turuydu bu. 'Yasasin Arsa' diye bagirirken aslinda 'Yasasin Vatan' diye bagiriyor gibiydiler. Gozlere yansiyan bu piriltiydi, kalpleri dolduran bu sevgiydi." Pal Sokagi Cocuklari
https://pbs.twimg.com/media/C7l8PoVUwAITrN4.jpg
"Intanto guardavano il loro regno, meraviglioso nella luce chiara del giorno, con le cataste illuminate dal caldo sole di primavera. Si sarebbe potuto leggere nei loro occhi che, se fosse stato necessario, lo avrebbero difeso fino all'ultimo sangue. Gridavano "viva il nostro campo" con lo stesso vigore e convincimento che avrebbero impiegato per gridare "viva la nostra patria". In effetti quello era bene una specie di amor di patria."
Italyan roman ve deneme yazari, gazeteci Sandro Veronesi’nin dogum gunu (1 Nisan 1959)
“Gianni Orzan, otuz yedi yasinda, Trieste’de yasayan, karisi ve ogluyla sakin bir hayat suren basarili bir yazardir. Bir gun kendisine verilecek bir edebiyat odulunu almak uzere tasrada bir sehre gider.Odulu aldigi gun ani bir kararla, odul cekini cocugu hasta olan bir kadina verir. Orzan, Trieste’ye dondugunde de bu jestinin anlamini cozmeye ugrasirken, endise verici biriyle karsilasir. Bu, calinti bir arabayi suren silahli bir taksi soforudur. Adam Orzan’a ogluyla ilgili sorular sorar, dahasi oglu hakkinda ayrintili bilgi sahibi oldugunu da hissettirir. Panige kapilan Orzan taksiden atlar ve esi ile oglunu Trieste’den uzaklastirir. Tekrar geri donen Gianni Orzan, gorunuse gore aralarinda pek baglanti olmayan butun bu olaylarin esrarini cozmeye girisir. Bu arada yine ayný taksi soforuyle karsilasir ve sasirtici bir dizi gercegi ogrenir.”
https://circololetturecorsare.files....el-passato.jpg
“Gianni Orzan č uno scrittore di libri per bambini, ha una moglie, un figlio di otto anni, vive a Trieste. La sua č una vita tranquilla. Da circa una settimana č morto suo padre, un generale dell’esercito col quale non ha mai avuto un buon rapporto, né durante l’infanzia, né nell’etŕ adulto (periodo nel quale si aggiungono le divergenze politiche: Gianni č di sinistra e parla del padre come di un fascista). Una sera lo scrittore č avvicinato da uno strano tipo, Gianni Bogliasco, il quale pare conoscere molti particolari della sua vita. Bogliasco dice anche di essere un amico del padre, ma soprattutto racconta una storia che per Gianni Orzan č assurda: suo padre sarebbe stato una spia del Kgb e non un vero fascista, un ufficiale dell’esercito russo che al termine del secondo conflitto mondiale avrebbe ucciso un militare italiano prigioniero prendendone il posto. La vita dello scrittore č poi ulteriormente messa alla prova dalla moglie Anna che con una lettera gli confessa d’averlo tradito.”
Portekizli roman yazari, universite ogretim uyesi ve gazeteci José Rodrigues dos Santos'un dogum gunu (1 Nisan 1964)
"Bilinen en eski gizleme sifreleri eski caglara dayanir. Mesaj bir kolenin tiras edilmis kafasina yazýlirdi. Mesaji yazan, kolenin saclarinin uzamasini bekler, sonra da onu yollardi. Mesaji tasiyan kisi dusmanin arasindan herhangi bir problem olmadan gecerdi cunku kimse sacinin altinda bir mesaj olacagini dusunmezdi." Tanri'nin Formulu
https://pictures.abebooks.com/isbn/9788496940598-uk.jpg
"El sistema de ocultación más viejo que se conoce es uno que se utilizó en la Antigüedad, cuando se escribía el mensaje en la cabeza rapada de un mensajero, en general un esclavo. Los autores del mensaje dejaban que el pelo del mensajero creciese y sólo entonces le ordenaban ir al encuentro del destinatario. El mensajero pasaba fácilmente junto a los enemigos, que no se enteraban de que había un mensaje escrito bajo el pelo."
"Demeter kizi Persephone’yi bulmak icin dokuz gun dolasti. Zeus’un dokuz gece sevismesinden dokuz muz dogdu. Insanin dogmasi icin dokuz ay gerekli. Tek sayilarin sonuncusu, sonun ve baslangicin habercisi, zinciri kapayan sayi, dokuz." Kodeks 632
https://imagessl0.casadellibro.com/a...8496940130.jpg
"Deméter recorrió el mundo en nueve días en busca de su hija Perséfone. Las nueve musas nacieron de Zeus como consecuencia de las nueve noches de amor. Son necesarios nueve meses para que nazca un ser humano. Por ser el último de los números primarios, el nueve anuncia a la vez."
Louis de Funčs, Yves Montand ve Alice Sapritch’in rol aldigi komedi Buyuk Soytari (La folie des grandeurs- Delusions of Grandeur) 1 Nisan 1972’de Bati Almanya’da vizyona girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...zODY@._V1_.jpg
http://img.over-blog-kiwi.com/0/79/3...bedab_fldg.gif
https://bigreblog.files.wordpress.co.../a31.gif?w=620
http://img.over-blog-kiwi.com/0/79/3...20grandeur.gif
Steve Wozniak ve Steve Jobs, 1 Nisan 1976’da Apple Computer'i Jobs'un Cupertino, California'daki ailesinin evinin garajinda kurdu.
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/i...rodpIQtCdaT9qI
http://www.itspossible.gr/wp-content...-jobs-1976.jpg
https://img.wennermedia.com/article-...0-80823058.jpg
Fransiz fotograf sanatcisi Robert Doisneau'nun olum yildonumu (1 Nisan 1994)
https://pbs.twimg.com/media/C8P32mSXcAArVrl.jpg
https://assets.community.lomography....26ea350bbeca0f
Mickey Rourke, Clive Owen ve Bruce Willis'in rol aldigi Gunah Sehri (Sin City 1 Nisan )2005'te Kanada ve Amerika'da vizyona girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...zNDI@._V1_.jpg
https://thumbs.gfycat.com/SomePeriod...restricted.gif
https://avatars.mds.yandex.net/get-p...5c335f6d5/orig
https://actionagogo.com/wp-content/u...sin-city-2.gif
Vin Diesel, Paul Walker ve Dwayne Johnson 'in rol aldigi Hizli ve Ofkeli 7 (Furious Seven), 1 Nisan 2015'te Avustralya-Brisbane, Belcika, Isvicrae, Almanya, Finlandiya, Fransa, Endonezya, Guney Kore, Kuveyt, Hollanda, Norvec, Peru, Sirbistan, Tayvan, Isvec ve Amerika-California'da vizyona girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...1,1000_AL_.jpg
https://78.media.tumblr.com/200ba842...zt15o1_500.gif
https://media.giphy.com/media/4MYLXKKOWkR7W/giphy.gif
Rus sair Yevgeny Yevtushenko’nun olum yildonumu (1 Nisan 2017)
Genclere yalan soylemek yanlistir
Yalanlarin dogru oldugunu gostermek yanlistir.
Tanri’nin gokyuzunde oturdugunu ve yeryuzunde
islerin yolunda gittigini soylemek yanlistir.
Gencler anlar ne demek istediginiz. Gencler halktir.
Gucluklerin sayisiz oldugunu soyleyin onlara,
yalniz gelecek gunleri degil, birakin da
yasadiklari gunleri de acikca gorsunler.
Engeller vardir deyin, kotulukler vardir.
Varsa var, ne yapalim. Mutlu olamazlar ki
degerini bilmeyenler mutlulugun.
Rastladiginiz kusurlari bagislamayin,
tekrarlanirlar sonra, cagalirlar,
ve ilerde cocuklarimiz, ogrencilerimiz
bagisladik diye o kusurlari, bizi bagislamazlar..
https://www.jta.org/wp-content/uploa...evtushenko.jpg
Telling lies to the young is wrong.
Proving to them that lies are true is wrong.
Telling them that God’s in his heaven
and all’s well with the world is wrong.
The young know what you mean. The young are people.
Tell them the difficulties can’t be counted
and let them see not only what will be
but see with clarity these present times
Say obstacles exist they must encounter,
sorrow happens, hardship happens.
The hell with it. Who never knew
the price of happiness will not be happy.
Forgive no error you recognize,
it will repeat itself, increase,
and afterwards our pupils
will not forgive in us what we forgave.
“Yillar sonra tekrar gorusen iki insanin heyecanini hayal ediyorum. Bir zamanlar SIK SIK gorusmuslerdir ve bu yuzden de, ayni yasanmisliklarla, ayni anilarla bagli olduklarini dusunurler. Ayni anilar mi? Yanlis anlamalar burada baslar: Anilari ayni degildir. Ikisi de gecmisten iki ya da uc durum hatirlamaktadir, ama herkesinki kendinedir; anlari birbirine benzemez, birbiriyle ortusmez; hatta nicel olarak bile birbirleriyle kiyaslanamazlar; biri oteki hakkinda, onun kendisi hakkinda hatirladigindan cok daha fazla sey hatirlar.” Milan Kundera, Bilmemek
https://media.adelphi.it/spool/84baf...h_cs_cx_cy.jpg
“Immagino l' emozione di due esseri che si rivedono dopo anni. Un tempo si frequentavano e quindi pensano di essere legati dalla stessa esperienza, dagli stessi ricordi. Gli stessi ricordi? Č qui che comincia il malinteso: non hanno gli stessi ricordi; del passato, a entrambi sono rimaste impresse due o tre situazioni particolari, ma non le stesse; i loro ricordi non si somigliano; non collimano; e anche dal punto di vista quantitativo non sono comparabili: l' uno si ricorda dell' altro piů di quanto questi non si ricordi di lui; anzitutto perché la capacitŕ di memoria varia da individuo a individuo.”
"Ask, bir zamanlar, bireysel, benzersiz olanin soleniydi, biricik olanin, hicbir tekrara katlanamayanin ihtisamiydi. Oysa gobek deligi tekrara bas kaldirmamakla kalmiyor, o bizzat, tekrara bir davet. Ve biz de, bu bin yilda, gobek deligi burcunun altinda yasayacagiz. Bu burcun altinda her birimiz, sevdigi kadina degil, tek bir anlami, tek bir amaci, her bir cinsel arzunun tek gelecegini ifade eden, karnin ortasindaki ayni kucuk delige sabitlenip bakan seks askerleriyiz." Milan Kundera, Kayitsizlik Senligi
https://img.ibs.it/images/9788845929397_0_0_1552_80.jpg
"Un tempo, l'amore era la festa dell'individualitŕ, dell'inimitabilitŕ, la gloria di ciň che č unico, di ciň che non tollera ripetizioni. Ma l'ombelico non solo non si ribella alla ripetizione, č un appello alle ripetizioni! Nel nostro millennio vivremo all'insegna dell'ombelico. Sotto questa insegna, siamo tutti indistintamente soldati del sesso, con lo stesso sguardo fisso non giŕ sulla donna amata ma sullo stesso buchetto tondo posto in mezzo al ventre che rappresenta l'unico significato, l'unico scopo, l'unico futuro di ogni desiderio erotico."ť
Village Roadshow, Rachel Griffiths'in yonettigi, Teresa Palmer ve Sam Neill'in rol aldigi, cocuk yastayken bir gun Melbourne Cup’i kazanmanin hayalini kuran Michelle, yasadigi zorluklari ve karsilastigi engelleri konu alan Ride Like a Girl’un fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/QJTZsCG7kv0?t=2
Paramount Pictures, Pet Sematary'nin final fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/GpJlRfzMBiY?t=2
Netflix, Dead to Me'nin 1.sezonundan fragman yayinladi.
https://youtu.be/BwYBw1raC2o?t=2
Focus Features, Chloë Sevigny, Adam Driver, Tilda Swinton, Steve Buscemi, Caleb Landry Jones, Selena Gomez ve Bill Murray'in rol aldigi komedi The Dead Don't Die'in fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/amM66XpMZ6g?t=6
Disney, Aladdin'den yeni tv spotu yayinladi.
https://youtu.be/c4UTt3mYEi8?t=1
“Her kalp, baska bir kalp geri fisildayana kadar eksik olan bir sarki soyler. Sarki soylemek isteyenler daima bir sarki bulurlar. Bir sevgili dokunusunda, herkes bir sair olur. / Every heart sings a song, incomplete, until another heart whispers back. Those who wish to sing always find a song. At the touch of a lover, everyone becomes a poet." Platon
https://media2.giphy.com/media/12A61R8NJipTBS/giphy.gif
Hirosima Sevgilim (Hiroshima, Mon Amour, 1959) Alain Resnais