https://pbs.twimg.com/media/D2nph9TWoAAstUx.jpg
"Birini sevdiginde onlara guvenmelisin. baska yol yok. Onlara senin olan her seyin anahtarini vermelisin. Aksi halde, mesele nedir?"
Casino (1995) Martin Scorsese
Printable View
https://pbs.twimg.com/media/D2nph9TWoAAstUx.jpg
"Birini sevdiginde onlara guvenmelisin. baska yol yok. Onlara senin olan her seyin anahtarini vermelisin. Aksi halde, mesele nedir?"
Casino (1995) Martin Scorsese
Unlu maceraci ve yazar Giovanni Giacomo Casanova'nin dogum yildonumu (2 Nisan 1725)
"Sevdim ve sevildim. Sagligim yerindeydi. Cok param oldu, cok harcadim. Mutlu oldum ve bunu kendime itiraf etmekten hic cekinmedim"
https://upload.wikimedia.org/wikiped...hael_Mengs.jpg
"Amavo, ero amato, stavo bene, avevo molto denaro e lo spendevo, ero felice, e me lo dicevo, ridendo degli sciocchi moralisti che dicono che non c'è vera felicità sulla terra."
Danimarkali masal, oyun, roman, siir, gezi kitabi, biyografi yazari ve Kibritci Kiz, Kucuk Deniz Kizi, Cirkin Ordek Yavrusu gibi eserlerin yaraticisi Hans Christian Andersen'in dogum yildonumu (2 Nisan 1805)
https://pbs.twimg.com/media/C8VxMYfWAAYIiPY.jpg
"Bir zamanlar bir prens varmis, bir prensesle evlenmek istiyormus ama bu hakiki bir prenses olmaliymis. Boyle birini bulmak icin butun dunyayi dolasmis ama her seferinde bir eksiklik cikmis karsisina. Prenses bulmus ama bunlar hakiki prenses mi degil mi, bir turlu anlayamiyormus prens.Hep aksayan bir seyler oluyormus. Sonunda yurduna donmus, cok uzgunmus, cunku hakiki bir prensesle evlenmeyi cok istiyormus.
Bir gece korkunc bir firtina cikmis; simsekler cakiyor, gok gurluyor, bardaktan bosanircasina yagmur yagiyor, kýyametler kopuyormus. Derken sehrin kapisi calinmis, yasli kral gidip kapiyi acmis. Bir prensesmis gelen. Fakat aman Tanrim, yagmurdan, firtinadan ne hale gelmis zavalli! Saclarindan, elbisesinden sular akiyormus, tepeden tirnaga sirilsiklam olmus ama gercek bir prenses oldugunu soyluyormus iste." Prenses ve Bezelye Tanesi
https://pbs.twimg.com/media/C8YufYdXsAAJb5m.jpg
"Once upon a time there was a prince who wanted to marry a princess; but she would have to be a real princess. He travelled all over the world to find one, but nowhere could he get what he wanted. There were princesses enough, but it was difficult to find out whether they were real ones. There was always something about them that was not as it should be. So he came home again and was sad, for he would have liked very much to have a real princess.
One evening a terrible storm came on; there was thunder and lightning, and the rain poured down in torrents. Suddenly a knocking was heard at the city gate, and the old king went to open it.It was a princess standing out there in front of the gate. But, good gracious! what a sight the rain and the wind had made her look. The water ran down from her hair and clothes; it ran down into the toes of her shoes and out again at the heels. And yet she said that she was a real princess."
Fransiz romanci, oyun yazari ve gazeteci Émile Zola'nin dogum yildonumu (2 Nisan 1840)
"Genclik! Genclik! Babalarinin cektigi acilari animsa. Simdi senin yararlandigin ozgurlugu elde etmek icin onlarin kazanmak zorunda kaldiklari korkunc savaslari dusun. Bugun kendini bagimsiz hissediyorsan, diledigin gibi geziyorsan, dusundugunu basinda aciklayabiliyorsan, bir kani sahibi olabiliyor ve bunu halka duyurabiliyorsan unutma ki atalarin bunun icin kafalarini ve kanlarini vermislerdir. Sen zorba bir yonetim altinda dunyaya gelmedin. Her sabah gogsunde bir efendinin cizmesiyle uyanmanin ne demek oldugunu bilemezsin." Dreyfus Davasi
http://www.repubblica.it/images/2011...5a5746a811.jpg
"Gioventù, gioventù! Ricordati delle sofferenze che i tuoi padri hanno sopportato, delle terribili battaglie che hanno dovuto vincere, per conquistare la libertà di cui tu in questo momento gioisci. Se ti senti indipendente, se puoi andare e venire come t'aggrada, dire sulla stampa tutto ciò che pensi, avere un'opinione ed esprimerla pubblicamente, è perché i padri hanno offerto la loro intelligenza e il loro sangue. Tu non sei nato sotto la tirannia, tu ignori che cosa voglia dire svegliarsi ogni mattina con lo stivale di un padrone sul petto, tu non ti sei battuta per sfuggire alla sciabola del dittatore, ai falsi pesi del cattivo giudice." J'accuse. Il caso Dreyfus
Ingiliz ressam William Holman Hunt'in dogum yildonumu (2 Nisan 1827)
Isabella e Il Vaso di Basilico (Isabella and the Pot of Basil, 1868)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...5/Basilpot.jpg
Alman ressam, heykeltras, grafik sanatcisi ve sair Max Ernst'in dogum yildonumu (2 Nisan 1891)
Au rendez-vous des amis (Incontro degli amici - The Rendezvous of Friends, 1922)
https://d32dm0rphc51dk.cloudfront.ne...THw/larger.jpg
(André Breton, Louis Aragon, Paul Éluard, Gala Éluard, Giorgio de Chirico, Jean Arp)
Verso la Pubertà o Le Pleiadi (Approaching puberty or The Pleiades, 1921)
https://pbs.twimg.com/media/C8Y1X54XYAE-PFx.jpg
L'Angelo del Focolare (The Angel of Hearth and Home, 1937), Neue Pinakothek, Munich
https://pbs.twimg.com/media/C8WzJ3aXUAAV5na.jpg
Turk yazar ve gazeteci Peyami Safa'nin dogum yildonumu (2 Nisan 1899)
“Simeranya’da okul yoktur. Her seviyeye gore okuma salonlari,laboratuvarlar, atolyeler, muzik, tiyatro, sinema ve spor evleri vardir. Bu etkinliklere her yastan insan katilabilir. Merak ettikleri konulari kendilerinin ogrenebilmeleri icin kendileri incelerler. Diger taraftan kilavuz ogretmenler vardir.Bunlar, cocuklar ve gencler icin arastirma yontemlerini gosterirler. 'Amacin, bir bilgiyi ogrenciye yaklastirmak ve hic yorulmadan onu elde etmesini saglamak olmasin. Cunku bu, onun ezber yetenegini gelistirir, cikarim yapma yetenegini ise yok eder. Bunun yerine ona isik tut ve dusunerek bulmasi icin imkan tani. Ona dogru yolu goster, rehberlik et. Bir seyi bilmedigini fark ettiðinde, bilgiyi hazýr olarak sunmak yerine onunu ac.' ifadesi ile uygun bir biçimde egitim-ogretim faaliyetleri yerine getirilmektedir. Simeranya pedagojisi, insanin kendi arastirmalari sonucunda ve kendi istedigi zaman ogrendigini bilir. Gunumuzun klasik okulundan eser yoktur. Diploma da bu egitim anlayisinda yoktur. Ayrýca kursu, profesor, sinif, ders programi, nutuk atar gibi ders veren ogretmen de bu anlayista gorulemez."
https://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/...00061061-1.jpg
"En Simeranya, il y a des salles de lecture, des laboratoires, des ateliers, des maisons de musique, de théâtre, de cinéma et de sport, pour tous les niveaux. Des hommes de tous âges les fréquentent. Ils étudient tout seuls chaque matière qui les passionne et ils les acquièrent. Pour les enfants et les jeunes il y a des enseignants guides qui leur montrent les méthodes de recherche. Leur mission n’est pas d’enseigner mais de leur apprendre les méthodes d’apprentissage. Car la pédagogie en vigueur en Simeranya reconnaît que ce que l’homme apprend pendant toute sa vie, il ne l’apprend qu’au moment où il veut l’apprendre et à la suite de ses recherches personnelles. Mais dans les écoles anciennes, c’est-à-dire du monde d’aujourd’hui par rapport à Simeranya, on ne trouve plus de trace d’écoles classiques puisqu’on reconnaît que tout ce qu’on enseigne aux enfants et aux jeunes ne sert à rien, tant que cela ne répond pas à des capacités et à des besoins déterminés : en Simeranya il n’y a pas de classe, de bureau, de programme, d’enseignant et de professeur d’université qui font des cours magistraux, comme s’ils faisaient des discours. Pas de diplômes."
https://kbimages1-a.akamaihd.net/b9f...lse/yalnzz.jpg
Arjantinli yazar Roberto (Emilio Gofredo) Arlt'in dogum yildonumu (2 Nisan 1900)
"Varolma bilinci, icinde bir santimetrekare duyarliktan baska bir yer tutmuyordu. Geriye kalani, karanlikta yok olup gidiyordu. Evet, bir santimetrekarelik bir adam, duyarli yuzeyinden bir hayaletin elle tutulamaz yasamina uzanan bir santimetrekarelik bir varlikti." Yedi Deliler
https://http2.mlstatic.com/roberto-a...3_082015-F.jpg
"Sí, todo su cuerpo sólo vivía, estaba en contacto con la tierra, por un centímetro cuadrado de sensibilidad. El resto se desvanecía en la oscuridad. Sí, él era un centímetro cuadrado de hombre, un centímetro cuadrado de existencia prolongando con su superficie sensible, la incoherente vida de un fantasma."
"Yalnizca aci cekmeyi biliyorlardi; bu dunya yorgun insanlarin, ilk caglarin tembel ve dev canavarlari gibi uyanir uyanmaz dunyayi yuklu uyusukluklariyla kirleten dev hayaletlerin dunyasiydi. Iste, ucmaya tutkun ruhunun kendisinden sonra dunyaya geleceklerin dumduz edici yararsizliklariyla ezilmis hissetmesi, buradan kaynaklaniyordu."
http://www.cervantesvirtual.com/imag..._portada_s.jpg
"Tenían exclusivamente capacidad para el sufrimiento, éste era un mundo de gente fatigada, fantasmas apenas despiertos que apestaban a tierra con su grávida somnolencia, como en las primeras edades los monstruos perezosos y gigantescos. De allí que toda su alma voladora se sintiera aplastada por la inutilidad de los prójimos."
1910 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan, Alman yazar ve cevirmen Paul Johann Ludwig von Heyse'nin olum yildonumu (2 Nisan 1914)
"Gecen yuzyilin ortalarina dogruydu, Venedik'in 'Bella Cortesia' diye hos bir adi olan dar bir sokaginda tek katli, basit, kucucuk bir evi vard,. Alcacik kapisinin uzerinde tahtadan, kivrimli iki sutunla barok biciminde pervazlarin cercevelendigi girintide bir Meryem Ana yontusu durur, kirmizi siseli bir lambacik da soluk bir isikla surekli yanardi.Cunku buraya ancak dis kapi acildikca gun isigi girerdi. Bayan Giovanna Danieli kendisine miras kalan bu evde, kocasinin olumunden beri biricik kizi Marietta ile oturuyor,kullanilmayan bir iki odayi kendi halinde yasayan kimselere kira vermiyordu. Merdivenin ustu, gunun her saatinde yari karanlik olmasina karsin,Bayan Giovanna'nin en cok sevdigi yerdi.Dedigine bakilirsa, sevgili kocasi icin gozyasi dokmekten gozleri adamakilli zayiflamis, gun isigina dayanamaz duruma gelmisti. Oysa komsularina kalirsa, butun gununu ust sahanlikta gecirmesinin tek nedeni, girip cikanlari yolundan alikoymak, merakinin, bos bogazliginin karþiligini almadikca onlarý birakmamakti. Biz onu tanýidigimiz siralarda, salt bu nedenin, onu rahat koltugunu birakip merdivenin sert basamaginda oturmak zorunda birakacagi olasiligi aklimiza bile gelmezdi." Andrea Delfin
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"In jener Gasse Venedigs, die den freundlichen Namen 'Bella Cortesia' trägt, stand um die Mitte des vorigen Jahrhunderts ein einfaches, einstöckiges Bürgerhaus, über dessen niedrigem Portal, von zwei gewundenen hölzernen Säulen und barockem Gesims eingerahmt, ein Madonnenbild in der Nische thronte und ein ewiges Lämpchen bescheiden hinter rotem Glas hervorschimmerte. Trat man in den unteren Flur, so stand man am Fuße einer breiten, steilen Treppe, die ohne Windung zu den oberen Zimmern hinaufführte. Auch hier brannte Tag und Nacht eine Lampe, die an blanken Kettchen von der Decke herabhing, da in das Innere nur Tageslicht eindrang, wenn einmal die Haustür geöffnet wurde. Aber trotz dieser ewigen Dämmerung war die Treppe der Lieblingsaufenthalt von Frau Giovanna Danieli, der Besitzerin des Hauses, die seit dem Tode ihres Mannes mit ihrer einzigen Tochter Marietta das ererbte Häuschen bewohnte und einige überflüssige Zimmer an ruhige Leute vermietete. Sie behauptete, die Tränen, die sie um ihren lieben Mann geweint, hätten ihre Augen zu sehr geschwächt, um das Sonnenlicht noch zu vertragen. Die Nachbarn aber sagten ihr nach, daß sie nur darum von Morgen bis Abend auf dem oberen Treppenabsatz ihr Wesen treibe, um mit jedem, der aus- und einginge, anzubinden und ihn nicht vorüberzulassen, eher er ihrer Neugier und Gesprächigkeit den Zoll entrichtet habe. Um die Zeit, wo wir sie kennen lernen, konnte dieser Grund sie schwerlich bewegen, den harten Sitz auf der Treppenstufe einem bequemen Sessel vorzuziehen."
Fransiz sarkici, soz yazari, piyanist, film bestecisi, sair, ressam, senarist, yazar, aktor ve yonetmen Serge Gainsbourg’un (Lucien Ginsburg) olum yildonumu (2 Nisan 1928)
https://pbs.twimg.com/media/DZydSa3VAAE1743.jpg
"Hayatim disinda her seyde basarili oldum. / J'ai tout réussi sauf ma vie. / I've succeeded at everything except my life."
https://media.giphy.com/media/xcyb4Lk6LRveo/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/11q3cNicRt4P0A/source.gif
Ingiliz sair T. S. Eliot, Burnt Norton siir kitabini 2 Nisan 1936'da Londra'da Faber & Faber araciligiyla yayinladi.
Simdiki zamanin ve gecmis zamanin
Her ikisi belki de icindedir gelecek zamanin,
Ve gelecek zaman kapsanir gecmis zamanda.
Eger zaman hep buradaysa
Yakasi birakilmaz butun zamanlarin.
Bir soyutlama olabilecek sey
Olumsuz bir olasilik olarak kalakalir
Husnu kuruntularin dunyasinda yalnizca.
Olabilecek olan ve olmus olan sey
Isaretler her daim varolan ayni seyi.
Bellekte adimlarin yankisi
Gecmedigimiz gecitten asagi gecerek
Hic acmadigimiz kapidan
Girelim gul bahcesine.
Boylece, zihninde...
https://www.manhattanrarebooks.com/p...g?v=1354507285
Time present and time past
Are both perhaps present in time future,
And time future contained in time past.
If all time is eternally present
All time is unredeemable.
What might have been is an abstraction
Remaining a perpetual possibility
Only in a world of speculation.
What might have been and what has been
Point to one end, which is always present.
Footfalls echo in the memory
Down the passage which we did not take
Towards the door we never opened
Into the rose-garden. My words echo
Thus, in your mind...
Ingiliz yazar ve mizahci Susan Lillian 'Sue' Townsend'in dogum yildonumu (2 Nisan 1946)
2 Ocak Cuma
Iskocya’da resmi tatil. Dolunay
"Bugun kendimi berbat hissettim. Suc, sabaha karsi saat ikide, merdivenin basinda dikilip, ‘My Way’ sarkisini soyleyen annemindi. Boyle bir annem olmasi benim sansizligim. Annemle baba-min alkolik olma olasiliklari var. Gelecek yil kendimi, kimsesiz cocuklar yurdunda bulabilirim. Kopek yine babamin basina bela oldu. Babamin yaptigi maket geminin uzerine atlayip onu parcaladi. Daha sonra da geminin yelken halatlari ayagina dolanmis bir halde bahceye kostu. Babam ise, 'Uc aylik emegim bosa gitti!' diye soylenip durdu.Cenemdeki sivilce giderek buyuyor. Suc, vitaminler hakkinda bilgi sahibi olmayan annemde." Bir Yeniyetmenin Gizli Gunlugu
https://pbs.twimg.com/media/D3BAgizWwAIfkEz.jpg
Friday January 2nd
Bank Holiday in Scotland. Full Moon
"I felt rotten today. It’s my mother’s fault for singing ‘My Way’ at two o’clock in the morning at the top of the stairs. Just my luck to have a mother like her. There is a chance my parents could be alcoholics. Next year I could be in a children’s home. The dog got its own back on my father. It jumped up and knocked down his model ship, then ran into the garden with the rigging tangled in its feet. My father kept saying, ‘Three months’ work down the drain’, over and over again.The spot on my chin is getting bigger. It’s my mother’s fault for not knowing about vitamins."
Amerikali akademisyen ve sosyal elestirmen Camille Paglia’nin dogum gunu (2 Nisan 1947)
“Baslangicta doga vardi. Tanri hakkindaki fikirlerimizin kendisinden cikarak ve kendisine karsi bicimlendigi arka plan olan doga, en yuce ahlaki sorun olarak kalir. Dogaya karsi tutumumuzu acikliga kavusturmadikca, cinsellik ve cinsiyeti anlamayi umamayiz. Cinsellik doganin bir alt kumesidir. Cinsellik insanda dogal olanin ta kendisidir. Yapay bir insa olan toplum, doganin gucu karsisindaki bir korunaktir. Toplum olmasaydi, doga denen barbar denizin kasirgalarinda perisan olurduk. Toplum, doga karsisindaki o asagilayici edilginligimizi azaltan, miras alinmis bir bicimler sistemidir. Bu bicimleri tedricen ya da hizlica degistirebiliriz, ama toplumdaki hicbir degisiklik dogayi degistiremeyecektir. Insanlar, doganin ozel kayirmasina mazhar degildir. Biz insanlar, doganin ustlerinde herhangi bir ayrim gozetmeden kudretini sergiledigi cok sayidaki turden biriyiz sadece. Doganin bizim ancak birazcik farkinda olabilecegimiz bir temel isleyisi vardir.” Cinsellik ve Siddet, ya da Doga ve Sanat
https://pictures.abebooks.com/isbn/9...249-uk-300.jpg
“In the beginning was nature. The background from which and against which our ideas of God were formed, nature remains the supreme moral problem. We cannot hope to understand sex and gender until we clarify our attitude toward nature. Sex is a subset to nature. Sex is the natural in man.Society is an artificial construction, a defense against nature’s power. Without society, we would be storm-tossed on the barbarous sea that is nature. Society is a system of inherited forms reducing our humiliating passivity to nature. We may alter these forms, slowly or suddenly, but no change in society will change nature. Human beings are not nature’s favorites. We are merely one of a multitude of species upon which nature indiscriminately exerts its force. Nature has a master agenda we can only dimly know.”
Turk roman ve kisa oyku yazari, sair ve gazeteci Sabahattin Ali'nin olum yildonumu (2 Nisan 1948)
“Almanya'ya nicin geldigimi unutmus gibiydim. Sabunculuk meselesini babamdan mektup aldikca hatirliyor, henuz lisan ogrenmekle mesgul oldugumu, yakinda bu neviden bir muesseseye muracaat edecegimi yazarak hem onu, hem kendimi avutuyordum. Gunlerim birbirine tipki tipkisina benzeyerek geciyordu. Butun sehri, hayvanat bahcesini, muzeleri dolasmistim. Bu milyonluk sehrin birkac ay icinde tukenivermesi bana adeta yeis veriyordu. Kendi kendime: "Iste Avrupa! Ne var burada sanki?" diyor ve esas itibariyle dunyanin pek SIKICI olduguna hukmediyordum. Ekseriya ogleden sonralari buyuk caddelerde, kalabaligin icinde dolasir, yuzlerinde cok muhim isler yapmis insanlara mahsus bir ciddilikle evlerine donen veya bir erkegin koluna asilarak baygin gozleriyle etrafa tebessum sacan kadinlari ve yuruyuslerinde hala asker adimlarini muhafaza eden erkekleri seyrederdim.”
https://img.ibs.it/images/9788897924173_0_0_1409_80.jpg
“I almost forgot why I had come to Germany. Whenever I got a letter from my father the soap business came back to mind, and I would assuage him and myself by claiming that I was still learning the language, and that I would be applying to an establishment of that sort very soon. My days passed, one identical to the next. I had seen the entire city, the zoo, and the museums. It almost brought me to despair to think that I had consumed this city of millions within a few months. I told myself: “Europe! So what?” and I concluded that the world was essentially a very boring place. Often, I wandered the broad thoroughfares among the crowds, and I watched the women casting smiles with their languorous eyes while pulling on their men’s arms: women returning home with the earnestness common only among those who accomplish important things; men who still maintained their proper soldier’s gait.”
Turk Is Adami Ali (Yildirim) Koc’un dogum gunu (2 Nisan 1967)
https://pbs.twimg.com/media/C8XPL-WXgAEn13w.jpg
Stanley Kubrick’in yazip yonettigi, kadrosunda Keir Dullea, Gary Lockwood ve William Sylvester’in bulundugu 2001: Uzay Yolu Macerasi (2001: A Space Odyssey) 2 Nisan 1968’de Washington'da gosterime girdi.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...5,1000_AL_.jpg
https://thumbs.gfycat.com/UnlawfulHo...restricted.gif
https://media.giphy.com/media/IpJJFgZxRwuS4/source.gif
2 Nisan 1974’de duzenlenen 46. Akademi Odul toreninde, Belalilar (The Sting, 1973. Yon: George Roy Hill), En Iyi Film; Glenda Jackson,Yastik kavgasi (A Touch of Class, 1973) filmi ile En Iyi Kadin Oyuncu; Jack Lemmon, Kaplani Kurtarmak (Save the Tiger, 1973) fimi ile En Iyi Erkek Oyuncu Odulunu aldilar.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...xODI@._V1_.jpg
https://media.vanityfair.com/photos/...imit/image.jpg
https://media.gettyimages.com/photos...2VfYstyWLfnj0=
Alman-Irlanda asilli aktor Michael Fassbender’in dogum gunu (2 Nisan 1977)
https://media.giphy.com/media/ePKH9wQabyOR2/giphy.gif
https://78.media.tumblr.com/tumblr_m...MFe1qh95r3.gif
Amerikali fantastik kurgu yazari Scott Lynch'in dogum gunu (2 Nisan 1978)
" 'Asil neyin gerceklesmesi icin dua ediyorum biliyor musunuz?' Locke masanin kenarini kavradi; parmak eklemleri hizla bembeyaz kesildi. 'Bir gun sizlerden birinin de askin pantolunuzla fermuarinizin arasindaki bir sey olmadigini anlamasi icin.' / 'You now what I do pray?' Locke set his hands on the edge of the table; his knuckles rapidly turned white. 'That maybe someday one of you finds out what love is when it travels farther up than the buttons of your trousers.' " Locke Lamora'nin Yalanlari
"Biri sana eski aliskanliklarindan vazgecmenin zor bir sey oldugunu soylerse bil ki yalan soyluyordur Locke. Cunku boyle bir sey sadece zor degil, busbutun imkansizdir. / When anyone tells you habits die hard, Locke, they’re lying—it seems they never die at all.”
https://images-na.ssl-images-amazon....1pbvnDj5FL.jpg
"Ama hic kimse, sahiden de hic kimse bu isi yapmaya o cocuk kadar ac olmamistir.Bogazinda kanayan bir kesik olsa ve bir hekim o kesigi dikmeye calissa Lamora igneyle ipligi calar ve kahkahalar atarak geberip gider. Cocuk... cok fazla caliyor. / I mean nobody--has ever been hungry for it like this boy. If he had a bloody gash across his throat and a physiker was trying to sew it up, Lamora would steal the needle and thread and die laughing. He...steals too much.”
" 'Locke,' dedi Nazca, 'senin o acayip kalbinin anahtarina sahip tek kadinin binlerce kilometre uzakta oldugunu biliyorum. Baska biriyle mutlu olmaktansa onunla perisan olmayi yegleyecegini de.' / 'Locke,' said Nazca, 'I know that the only woman with they key to that peculiar heart of yours is a thousand miles away. And I know you'd rather be miserable over her than happy with anyone else.' "
"Peki bir inekten daha mi tehlikelisin? Bir tavuktan? Ya da bir koyundan?"
"Gel comertlik edip evet diyelim."
"Oyleyse neden en yakindaki ciftliðe gidip kafana bir tac takmiyor ve kendini hayvanlarin imparatoru ilan etmiyorsun?" Hirsizlar Cumhuriyeti
https://img1.od-cdn.com/ImageType-10...5%7DImg100.jpg
“Are you more dangerous than a cow? A chicken? A sheep?”
“Let’s be generous and say yes.”
“Then why don’t you go to the nearest farm, put a crown on your head, and proclaim yourself emperor of the animals?”
Dallas dizisi, 2 Nisan 1978’de CBS kanalinda yayinlanmaya basladi.
https://alchetron.com/cdn/dallas-197...esize-750.jpeg
https://activator-production.s3.amaz...iginal/770.gif
https://activator-production.s3.amaz...iginal/769.gif
Amerikali hard rock grubu KISS, ilk buyuk hit albumu Double Platinum’u 2 Nisan 1978’de Casablanca Record and FilmWorks etiketiyle piyasaya surdu.
http://www.kissmonster.com/discograp...m-nf_large.jpg
Steve Guttenberg, Mickey Rourke ve Kevin Bacon'in rol aldigi komedi-drama Diner 2 Nisan 1982'de New York Film Festival'inde gosterime sunuldu.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...zNDI@._V1_.jpg
https://static01.nyt.com/images/2016...mbo1600-v3.jpg
https://secure.i.telegraph.co.uk/mul...r_1914318i.jpg
Ingiliz rock grubu Pink Floyd, 11. studyo albumu The Final Cut'i 2 Nisan 1983'de Amerika2da piyasaya surdu. (Ingiltere, 26 Mart 1983)
https://pbs.twimg.com/media/D3IHHqpXQAAA6Vx.jpg
Ingiliz rock grubu Queens, 11. studyo albumunden I Want to Break Free'yi 2 Nisan 1984'de EMI ve Capitol etiketleriyle yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/D3IG9zBX4AALrIc.jpg
Roma Acik Sehir’in (Roma città aperta, 1945) Don Pietro Pellegrini karakteri; Birbirimizi Oyle Cok Sevmistik ki (C'eravamo tanto amati, 1974) Romolo Catenacci karakteri Italyan aktor Aldo Fabrizi’nin olum yildonumu (2 Nisan 1990)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...brizi_1952.jpg
https://upload.wikimedia.org/wikiped...DonPietro.jpgf
Alman Neue Deutsche Härte grubu Rammstein, 3.studto albumu Mutter'i 2 Nisan 2001'de Motor Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://pbs.twimg.com/media/D3IF5SGWsAAKGv9.jpg
Karikaturist Sergio Bonelli ile birlikte Zagor’u yaratan Italyan karikaturist Gallieno Ferri’nin olum yildonumu (2 Nisan 2016)
https://2.bp.blogspot.com/-_HEIIOkdh...1600/Ferri.jpg
http://www.primocanale.it/immaginine...33-420x236.jpg
"Bir de ben bu halimle kalkip baþka bir insanÝn kafasinin icini tahlil etmek, onun duz veya karisik ruhunu gormek istiyordum. Dunyanin en basit, en zavalli, hatta en ahmak adami bile, insani hayrete dusurecek ne muthis ve karisik bir ruha maliktir! Nicin bunu anlamaktan bu kadar kaciyor ve insan dedikleri mahluku anlasilmasi ve hakkinda hukum verilmesi en kolay seylerden biri zannediyoruz? Nicin ilk defa gordugumuz bir peynirin esvafi hakkinda soz soylemekten kactigimiz halde ilk rast geldiðimiz insan hakkinda son kararimizi verip gonul rahatiyla oteye geciveriyoruz?” Sabahattin Ali, Kurk Mantolu Madonna
https://images-na.ssl-images-amazon....IL._SX195_.jpg
"Tout ce que je voulais moi, c’est tâcher d’analyser ce qui se passait dans la tête d’un autre, dans la clarté ou la confusion de son esprit. Car l’homme le plus simple, le plus misérable, voire le plus sot du monde possède une âme dont la complexité m’étonnera toujours. Pourquoi refusons nous de l’admettre, et qu’est-ce qui peut nous faire croire que rien n’est plus facile que de comprendre les autres et les juger ? Pourquoi sommes-nous ainsi ? Nous nous gardons bien de nous prononcer sur les qualités d’un fromage que nous goûtons pour la première fois, mais dès la première rencontre, nous portons sur les autres un jugement catégorique dont nous faisons état sans le moindre scrupule."
“Burada bunalim dolu bir dakika yasanmis olmali. Dusunun ki General Billot hicbir kirli ise bulasmamisti, tertemiz gelmisti goreve, gercegi ortaya koyabilirdi. Hic kuskusuz kamuoyunun verecegi tepkinin dehseti icinde, gene hic kuskusuz tum Genelkurmayi, General Boisdeffre’i, General Gonse’u, daha alt duzeydeki gorevlileri ele vermek korkusu icinde, bunu goze alamadi. Sonrasi, vicdaniyla ordunun cikari oldugunu sandigi sey arasinda bir catisþma dakikasi olarak kaldi. Bu dakika gectikten sonra, cok gec olmustu bile. Baglanmisti artik, ise bulasmisti. Bu andan sonra, sorumlulugu yalnizca agirlasti, baskalarinin sucunu kendi ustune aldi, digerleri kadar suclu o da, hatta onlardan daha suclu cunku adaleti yerine getirmek elindeydi ama hicbir sey yapmadi. Bunu anliyor musunuz! Bir yildir General Billot, General Boisdeffre ve General Gonse Dreyfus’un sucsuz oldugunu biliyorlar ve bu tuyler urpertici seyi kendilerine sakliyorlar. Ustelik bu insanlar uyuyabiliyorlar, esleri ve cocuklari var, onlari seviyorlar!” Émile Zola, Sucluyorum
https://p5.storage.canalblog.com/52/.../112395877.jpg
"Il dut y avoir là une minute psychologique pleine d’angoisse. Remarquez que le général Billot n’était compromis dans rien, il arrivait tout frais, il pouvait faire la vérité. Il n’osa pas, dans la terreur sans doute de l’opinion publique, certainement aussi dans la crainte de livrer tout l’état- major, le général de Boisdeffre, le général Gonse, sans compter les sous-ordres. Puis, ce ne fut là qu’une minute de combat entre sa conscience et ce qu’il croyait être l’intérêt militaire. Quand cette minute fut passée, il était déjà trop tard. Il s’était engagé, il était compromis. Et, depuis lors, sa responsabilité n’a fait que grandir, il a pris à sa charge le crime des autres, il est aussi coupable que les autres, il est plus coupable qu’eux, car il a été le maître de faire justice, et il n’a rien fait. Comprenez-vous cela! Voici un an que le général Billot, que les généraux de Boisdeffre et Gonse savent que Dreyfus est innocent, et ils ont gardé pour eux cette effroyable chose! Et ces gens-là dorment, et ils ont des femmes et des enfants qu’ils aiment!"
Lionsgate, Seth Rogen ve Charlize Theron'in rol aldigi Long Shot'in yeni posterini yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/D3IdFLYVYAEdBfN.jpg
Neon, Julie Walters, Jessie Buckley ve Craig Parkinson'in rol aldigi Wild Rose'un fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/Uxqiv_4Ko0M?t=7
Warner Bros., Annabelle Comes Home'un teaser posterini yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/D3IV5GAUcAA0qgK.jpg
Marvel Studios, Avengers Endgame'in 3.fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/CG6oOxujlqo?t=1
Netflix, Top Boy'un 3.sezon fragmanini yayinladi.
https://youtu.be/7CLihgHs6cc?t=3
Smith Global Media, Ethan Hawke, Noomi Rapace, Mark Strong, Christopher Heyerdahl, Bea Santon, Thorbjorn Harr ve Shanti Roney'in rol aldigi Stockholm'un yeni posterini yayinladi
https://pbs.twimg.com/media/D3GxG5EXcAAl7Gk.jpg
HBO, Game of Thrones'un 8.sezon tv spotunu yayinladi.
https://youtu.be/vzn-O-z_lSI?t=1
Netflix, Extremely Wicked, Shockingly Evil and Vile'in yeni posterini yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/D3KC-9VX4Acou2K.jpg
James Franco’nun 2015 yilinda vizyona girmesi planlanan ancak finansal sorunlar nedeniyle yillardir dagitimci bulamayan kayip filmi Zeroville, Eylu ayinda gosterime giriyor.
https://www.indiewire.com/wp-content...resize=960,540
https://www.pastemagazine.com/articl...zeroville.html
Warner Bros., 4 Ekim'de vizyona girecek Joaquin Phoenix'li Joker'in yeni posterini yayinladi.
https://cdn2-www.comingsoon.net/asse...2019/joker.jpg