Amerikali sarkici, soz yazari ve gitarist Bruce Springsteen'in dogum gunu (23 Eylul 1949)
https://media.giphy.com/media/TpftJNuBLtFoA/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/l41lPv...VSRG/giphy.gif
https://www.youtube.com/watch?v=EPhWR4d3FJQ
Printable View
Amerikali sarkici, soz yazari ve gitarist Bruce Springsteen'in dogum gunu (23 Eylul 1949)
https://media.giphy.com/media/TpftJNuBLtFoA/giphy.gif
https://media.giphy.com/media/l41lPv...VSRG/giphy.gif
https://www.youtube.com/watch?v=EPhWR4d3FJQ
Hanna-Barbera'nin ilk renkli animasyon dizisi The Jetsons, 23 Eylul 1962 tarihinde ABC kanalinda basladi.
http://cartoon-characters.com/wp-con...e-Jetsons.jpeg
https://media.giphy.com/media/PbK1Ie4NpCL8k/giphy.gif
https://68.media.tumblr.com/b15c6f17...ixyoo1_500.gif
George Roy Hill'in yonettigi, Paul Newman, Robert Redford, Katharine Ross'un oynadigi biyografi-suc-drama Butch Cassidy and the Sundance Kid (Sonsuz Olum) 23 Eylul 1969 tarihinde vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....yMDE@._V1_.jpg
https://68.media.tumblr.com/0148df6a...6qs9o1_500.gif
https://thumbs.gfycat.com/SnoopyBoil...on-max-1mb.gif
Silili sair Pablo Neruda’nin olum yil donumu (23 Eylul 1973)
https://pbs.twimg.com/media/DGOAeX_XUAAGL8x.jpg
Burada seviyorum seni.
O kasvetli camlarda arastiriyor ruzgar kendini.
Ay firlatıyor soluk savkini devinen sulara.
Gunler tekduze geciyor, izliyor birbirini.
Raks eden bicimlerde ozgurlestiriyor sis kendini.
Balikcil marti cakiliyor aksamin gogune.
Bazen bir yelken. Yuksekte, yuksekte yildizlar.
Ah, kara haciyla bir gemi.
Yalniz.
Erken kalktigim oluyor, ve ruhum bile nemli.
Yankilanan sesler uzak denizden.
Bir limandir burasi.
Burada seviyorum seni.
Burada seviyorum seni, ve bosuna sakliyor ufuk seni.
Bu soguk seylerin arasinda seviyorum seni hala.
http://www.lovers-poems.com/neruda-noche-isla.gif
Butun gece seninle yattim
denizin yakininda, adada.
Yabanil ve uysaldin sevincle uyku arasinda,
atesle su arasinda.
Belki cok gec
birlesti duslerimiz
dorukta ya da dipte,
ayni ruzgarla kimildayan dallar gibi yukarida
Bob Marley, son konserine 23 Eylul 1980 tarihinde Pittsburgh, Stanley Theatre'da cikti.
https://images-na.ssl-images-amazon....CL._SX450_.jpg
https://media.giphy.com/media/l2JJva...OWVa/giphy.gif
Frank Darabont'in yonettigi, Tim Robbins ev Morgan Freeman'in oynadigi The Shawshank Redemption (Esaretin Bedeli), 23 Eylul 1994 tarihinde bazi sehirlerde vizyona girdi.
https://images-na.ssl-images-amazon....2,1000_AL_.jpg
https://img02.imgsinemalar.com/image...1302463264.jpg
https://cdn-media-1.lifehack.org/wp-...the-255198.png
Ingiliz lirik sair Thomas Wyatt'in olum yil donumu (24 Eylul 1542)
https://www.poemhunter.com/i/poem_im...ewell-love.jpg
Ask, sana da, butun kurallarina da elveda!
Artık sallandirmasin beni sendeki o cezbedici, keskin bakislar
Seneca ve Eflatun beni senin buyunden yanlarina cagiriyorlar,
Bilginin gercek zenginligine merhaba!
Kor bir inatla, sana direndigimde,
Senin keskin karsi hamlen canimi acitti.
Bana ivir zivir islerle ugrasmamam gerektigini anlatti
Ve kacmayi.Ozgurluk cazibesini gosterdiginde.
Bu yuzden elveda, git ve taze gonullerle ugras
Benden cek ellerini
Git ve o genclere ver o yalanci sekerini
Sonra da kalplerini o mizraginla es.
Simdiye kadar kaybetmis olsam da zamanimi,
Bundan sonra curuk tahtaya basmam ayagim
Ingiliz sanat tarihcisi, gotik yazar, antikaci ve politikaci Horace Walpole'un dogum yil donumu (24 Eylul 1717)
"Gecen Haziran'in baslarinda bir sabah bir dusle uyandim ve bu dusten animsayabildigim tek sey kendimi eski bir satoda gormem (Gotik oykulerle dolu benimkisi gibi bir beyin icin cok dogal bir dus) ve buyuk bir merdivenin en ust basamaginda devasa bir zirhli ele bakmamdir. Aksam ustu oturup yazmaya koyuldum, neler soyleyecegimi ve anlatacagimi hic bilmeden."Otranto Satosu
http://1.bp.blogspot.com/_WE6Zjj0fTk...00/otranto.jpg
"I waked one morning at the beginning of last June from a dream, of which all I could recover was, that I had thought myself in an ancient castle (a very natural dream for a head filled like mine with Gothic story) and that on the uppermost bannister of a great staircase I saw a gigantic hand in armour. In the evening I sat down and began to write, without knowing in the least what I intended to say or relate."
Genc Conrad'in dugununun, dogum gununde yapilmasina karar verilmisti. Topluluk, satonun sapelinde toplanmisti, ama kutsal torenin baslamasi icin her seyin hazir olmasina ragmen Conrad ortalarda yoktu. En ufak gecikmeye bile dayanamayan ve oglunun, odasina cekildigini fark etmemis olan Prens, hizmetkarlardan birini genc Prens'i cagirmasi icin gonderdi. Hizmetkar henuz Conrad'in odasina giden avludan gececek kadar bile uzaklasmamisti ki nefes nefese geri dondu; delirmis gibiydi, bakislari sabitti ve agzindan kopukler saciyordu. Hicbir sey soylemiyor, avluyu isaret ediyordu. Topluluk dehset ve saskinlik icinde oldugu yerde kalmisti. Konunun ne oldugunu anlamayan, ama oglu icin kaygilanan Prenses Hippolita bayginlik gecirdi. Kaygilanmaktan cok dugun toreninin gecikmesine ve hizmetcisinin aptalligina kizan Manfred, emir verircesine neler olup bittigini sordu. Hizmetkar cevap vermiyor, hala parmagiyla avluyu isaret ediyordu; en sonunda, pes pese sorulan sorularin ardindan, "Ah! Migfer! Migfer!" diye bagirdi. Bu arada toplulugun bir kismi, birbirine karis- mis cigliklarin, korku ve saskinlik dolu seslerin geldigi avluya akin etmisti.
http://shinynewbooks.co.uk/wp-conten...of-Otranto.jpg
Young Conrad's birthday was fixed for his espousals. The company was assembled in the chapel of the Castle, and everything ready for beginning the divine office, when Conrad himself was missing. Manfred, impatient of the least delay, and who had not observed his son retire, despatched one of his attendants to summon the young Prince. The servant, who had not stayed long enough to have crossed the court to Conrad's apartment, came running back breathless, in a frantic manner, his eyes staring, and foaming at the mouth. He said nothing, but pointed to the court.The company were struck with terror and amazement. The Princess Hippolita, without knowing what was the matter, but anxious for her son, swooned away. Manfred, less apprehensive than enraged at the procrastination of the nuptials, and at the folly of his domestic, asked imperiously what was the matter? The fellow made no answer, but continued pointing towards the courtyard; and at last, after repeated questions put to him, cried out, éOh! the helmet! the helmet!"