Önce dolar kurunun ne olması gerektiği konusu ile başlayalım.
Ek 23419
Geçenlerde doctor nickli bir forumdaş rasyonel kurların ne olması gerektiği konusunda gayet kapsamlı bir açıklama yapmıştı. Çoğu insan için bu yöntemler çok anlaşılır olmadığından Ayşe Teyzeler için çok kullanışlı bir yöntem geliştirildi. Mc Donald's ın Big Mac menüsünün fiyatından yola çıkılarak ulusal paraların ne kadar değerli ya da düşük değerli olduğuna dair çıkarımlar yapılmaya çalışılıyor. İşte bu endekse göre TL'nin dolar karşısındaki değerinin (şekildeki açıklamada da görüleceği gibi) 2.44 tl olması gerekiyor. Yani bu hesaba dolarcılar yanmış durumda.
ABD'de işgücü maliyetinin yüksek olması TL kurun daha düşük görünmesini sağlayan bir etken, bunu da düzeltirsek aslında 4-4.5 tl civarındaki bir kurun, satın alma gücü esasına göre yapılacak bir hesaplamanın mantıklı bir sonucu olacağını düşünüyorum.
Peki dolar kurunu 5.80'lerde tutan ve bizlerin daha da yüksek beklentiler içinde olmamızı sağlayan etken nedir? İşte burada iki husus ortaya çıkıyor, birincisi dış borç, cari açık, bütçe açığı gibi hususlardır. İkincisi ise (siyasal, sosyal, ekonomik ) beklentilerin kötüleşmesidir. Yani dolarcılar daha yüksek kur beklerken bu iki hususun desteğinden umut beklemektedir.
Doları belli bir vadede (enflasyon düzeltmesi akılda tutulmak kaydıyla) 4-4.5 seviyesine getirmek mümkün. Bütçe açığını ve cari açığını kapatacak kemer sıkma politikaları uygulanır. Bunun yanı sıra beklentileri iyileştirecek şekilde içerde ve dışarıda gerilimlere ve çatışmalara son verecek adımlar atılır. Böyle bir durumda kurların söylediğim seviyelere gelmesi kuvvetle muhtemeldir.
Peki bizi bekleyen gelişmeler nedir? Daha önce de yazdım. İktidar kendisini siyaset arenası dışına atacak kemer sıkma adımlarını atmayacak, tersine toplumu kendi etrafında kenetleyecek popülist genişlemeci bir politika izleyerek hem mali yapıyı hem de beklentileri kötüleştirerek yola devam edecektir.
Nereye kadar mı? İnsanımız Suriye politikasının faturası olur dendiğinde, olursa olsun deyip şarlayıp, daha sonra aynı gün vergi reformu adı altında planlanan vergi artışlarına "ya bu da nereden çıktı" demeyecek kadar basiret sahibi olduğu zamana kadar diye cevap verip konuyu kapatayım.
Peki dolarcının politikası ne olmalı sorusuna ne yanıt verilebilir. Piyasaları yakından takip edemeyen, siyasal riskleri okumasını bilmeyenler için önerim, TL varlıklarına enflasyonu telafi edebilecek getiri sağladıkları sürece tl'de kalmalarıdır. Yalnızca dolarcıların salya sümük ağladığı dönemlerde kademeli olarak alıma geçmelidirler. Bu hükümetin şu ana kadarki politikası ne pahasına olursa olsun dövizi gemleme yönündedir. Bu politikanın değişmesini beklemiyorsanız her türlü kur patlamasında kademeli olarak satışa geçilmelidir.
Hep söyledim bu hükümet gidinceye kadar, batmayacağız, ayağa kalkmayacağız, sürünmeye devam edeceğiz. Sürünürken tabi belli bir limit dahilinde kurlar hareket edecektir. Aşağı yönlü harketler kademeli alım, yukarı doğru hareketler kademeli satım fırsatı görülmelidir. Burada en büyük düşmanınız sizsiniz, sizin aç gözlülüğünüzdür. Alımlar ve satımlar hiç bir zaman portföyün büyük kısmıyla yapılamamalı. kademe kelime beyninize nakşolunmuş olmalıdır.
Büyük paralar kazanmayı umuyorsanız bu işten uzak durun, paranızı batırmaktan başka bir sonuca ulaşamazsınız. Hedefiniz varlıklarınız korumak ve üzerine % 3-5 puan koymak olmalı. Şunu aklınızdan çıkarmayın, gün başından gün sonuna kazançlar ve kayıpların toplamı sıfırdır. Yani sizin kazancınız başkalarının kaybının toplamı olacaktır. Bu hengamede büyük paralar kazanabilmeniz için, piyasadaki diğer oyuncuların IQ'lerini katlıyor olmanız lazım. Yoksa Sülün Osman'ın müşterileri gibi kendi aç gözlülüğünüzün kurbanı olursunuz.