Mart ayı itibariyle sene başı paylaştığımız makro büyüklük beklentilerimizde ciddi bir risk gözükmüyor...sadece enflasyonda aşağı yönlü riskler oluşabilir.
Printable View
Değişen bir şey yok;geçen hafta ve önceki haftalardaki yönelim devam ediyor:
Merkez Bankasının haftalık olarak yayınladığı istatistiklere göre:
-Geçen hafta yurt dışı yerleşikler 198.7 milyon dolarlık hisse senedi aldılar,50.9 milyon dolarlık Hazine kağıdı sattılar.
-Geçen hafta bankaların verdikleri TL cinsinden kredi hacminde %0.45 artış oldu,1 yıl önceye göre nominal artış %0.96 oldu.( TL kredi hacminde ;%19.67 yıllık enflasyon ve yıllık ortalaması %28 civarında kredi faizine rağmen nominal olarak yıllık %0.96 artan bankaların TL cinsinden kredi hacmi,reel olarak kredilerde sert bir daralmanın olduğunu gösteriyor)
-Geçen hafta TL mevduatlar haftalık olarak %0.69 azalarak döviz cinsinden mevduatların altında bir seviyeye geriledi..(Yılbaşına göre %2.76 düşüş var)
-Geçen hafta yurt içi yerleşiklerin döviz tevdiat hesapları artmaya devam etti.Bu artış 1.026 milyar dolar oldu.Yılbaşına göre döviz tevdiat hesaplarındaki artış ise 11.084 milyar dolar oldu.
Friday March 08 2019 Actual Previous Consensus
04:30 PM
US
Average Hourly Earnings YoY FEB 3.4% 3.2% 3.3%
04:30 PM
US
Average Hourly Earnings MoM FEB 0.4% 0.1% 0.3%
04:30 PM
US
Average Weekly Hours FEB 34.4 34.5 34.5
04:30 PM
US
Building Permits MoM JAN 1.4% 0.3% -2.9%
04:30 PM
US
Building Permits JAN 1.345M 1.326M 1.289M
04:30 PM
US
Government Payrolls FEB -5.0K 8K 10K
04:30 PM
US
Housing Starts MoM JAN 18.6% -11.2% 9.9%
04:30 PM
US
Housing Starts JAN 1.230M 1.078M 1.197M
04:30 PM
US
Participation Rate FEB 63.2% 63.2% 63.2%
04:30 PM
US
Manufacturing Payrolls FEB 4K 13K 11K 12K
04:30 PM
US
Non Farm Payrolls FEB 20K 304K 180K 190K
04:30 PM
US
Nonfarm Payrolls Private FEB 25K 296K 170K 180K
04:30 PM
US
Unemployment Rate FEB 3.8% 4% 3.9%
ABD'de %3.8 ile son 49 yılın en düşük işsizlik oranına inilirken,aylık %0.4 artan ortalama saatlik kazançlar ile yıllık ortalama kazançlar %3.4 ile son 10 yılın en yüksek yıllık artış seviyesine geldi.ABD'de istatistiksel olarak ortalama saatlik kazançların %3.5-%4 bandına girmesi bardağı taşıran son damla olarak enflasyonun kontroldan çıkıp koptuğu bölgedir.Bu bölgenin sınırına gelinmesi nedenle Fed yeniden politikalarını sıkılaştırma yönünde değiştirmek zorunda kalacaktır.Şubat ayının istihdam artışının 20 bin ile sınırlı kalması( son 25 yılın en ağır kış koşulları nedeniyle 31 bin inşaat işçisi çalışmasına devam etseydi 51 bin istihdam artışı olacaktı) bir problem değil,çünkü önceki 2 ay'ın rakamlarının yukarı yönde revize edilmesiyle son 3 ayın ortalama istihdam artışı 186 bin ve işsiz sayısının üzerinde 7.335 milyon kişilik çalışılmaya hazır boş iş pozisyonu var ancak işsizlerin nitelikleri aranan iş pozisyonlarına uymuyor.Dip yapan bu işsizlik oranında -işgücüne katılım oranı yükselmedikçe- artık çok yüksek istihdam artışları beklememek gerekir.
Diğer taraftan yeni ev başlangıçlarında büyük zıplama,yakın zamanda oldukça güçlü gelen imalat dışı PMI verileri,yükselen tüketici güveni,bölgesel Fed başkanlıklarından gelen Şubat ayına ait olan Dallas ve Richmond imalat endeksleri verilerinin iyi gelmesi imalat sanayi sektörü için iyi bir öncü gösterge olarak öne çıkıyor ,raporlar ABD ekonomisinde işlerin iyi gittiğini gösteriyor.
Bu hafta da önceki haftalara göre değişen bir şey yok;geçen hafta ve önceki haftalardaki yönelim yine devam ediyor:
Merkez Bankasının haftalık olarak yayınladığı istatistiklere göre:
-Geçen hafta yurt dışı yerleşikler 46.3 milyon dolarlık hisse senedi aldılar,112.6 milyon dolarlık Hazine kağıdı sattılar.
-Geçen hafta bankaların verdikleri TL cinsinden kredi hacminde %0.13 artış oldu,1 yıl önceye göre nominal artış %0.92 oldu.( TL kredi hacminde ;%19.67 yıllık enflasyon ve yıllık ortalaması %28 civarında kredi faizine rağmen nominal olarak yıllık %0.92 artan bankaların TL cinsinden kredi hacmi,reel olarak kredilerde sert bir daralmanın olduğunu gösteriyor)
- TL mevduatlar geçen hafta da , haftalık olarak %0.11 azalarak döviz cinsinden mevduatların altında kalmaya devam etti..(Yılbaşına göre %2.87 düşüş var)
-Geçen hafta da yurt içi yerleşiklerin döviz tevdiat hesapları artmaya devam etti.Bu hafta artış 834 milyon dolar oldu. Hane halkının döviz tevdiat hesabı 22 haftadır aralıksız artarken,Ağustos ayında sistemden çıkarak yurt dışına kayan(Merkez bankasının ödemeler dengesine ait finans tablosunda görüyoruz),küçük bir bölümü de yastık altına giden dövizlerin,TL cinsi mevduatlardan geçiş yapılarak yeniden 171.804 milyar dolar ile rekor seviyeye çıktığını görüyoruz.
-17 ağustos 2018- 08 mart 2019 arasında mevduatlar geçişlere bakarsak: Aynı dönem içerisinde TL mevduatları 47.2 milyar lira azalırken, döviz mevduatları 18.6 milyar dolar artış gösterdi. (Aradaki farkın bir bölümü de Ağustos ayındaki 1.035 trilyon tl mevduatın, yaklaşık 6.5 aylık faiz getirisinin tl mevduata eklenmesinden kaynaklanıyor)
-Bu haftanın fark yaratan verisi,merkez bankasının -altın hariç-brüt döviz rezervleri oldu.Önceki haftalarda Hazinenin borçlanarak Merkez Bankasındaki hesabına aktardığı kabaca 8 milyar dolar civarındaki para ile brüt döviz rezervleri artan merkez bankasının rezervleri bu hafta 2.133 milyar dolar azalarak 79.096 milyar dolardan 76.963 milyar dolara indi,bu rakam 1 yıl önce 90.576 milyar dolar idi.
Hazinenin bu ay yaklaşık 3.8 milyar dolarlık dış borç ana para ve faiz ödemesi var hocam. Muhtemelen ona gitmiştir bu ödeme. Daha 1.5 milyar dolar civarı bir ödemesi var bu ay için.
Hazinenin Merkez Bankasında ki döviz hesabı 28 Şubat tarihinden 13 Marta kadar 22.3 milyar lira kadar azalmış. Bu ödemeden daha fazlası MB ye bozdurulup TL hesabına aktarılmış.
Hazinenin mevcut hesabında yaklaşık 31 milyar TL karşılığı döviz bulunmakta 13 Mart itibariyle.
https://resmim.net/f/k4sjCj.png
bütçe her ay ortalama 25 milyar tl açık veriyor son iki aydır...eger hazinenin 31 milyar tl si akldı ise mart sonunda kasa tamtakır olacak demektir..hadi gelirde elde etti diyelim sonu ne olacak ..hiç anlamam ekonomiden ama..sizin veya deniz hocanın fikrini sormak isterim.
İçinde bulunduğumuz ekonomik krizi öncekilerden ayıran farklar
-İşsizlik oranı çok yükseldi.1994 krizinde %8.5,2001 krizinde %11.3 olan işsizlik oranı şu anda resmi olarak %13.5.Ancak işini kaybettikten sonra 2 yıl içinde iş bulamayanlar ya da iş bulmaktan umudunu kesenler de dahil edildiğinde(yaklaşık 2.5 milyon kişi) ''geniş işsizlik oranı'' %19.3'e kadar yükselmiş durumda.( İşsiz Tanımı: Referans dönemi içinde istihdam halinde olmayan (kâr karşılığı, yevmiyeli, ücretli ya da ücretsiz olarak hiç bir işte çalışmamış ve böyle bir iş ile bağlantısı da olmayan) kişilerden iş aramak için son 4 hafta içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan 15 ve daha yukarı yaştaki fertler işsiz nüfusa dahildirler.)
-Önceki ekonomik krizlerde kendi kendini doyuran bir Türkiye vardı.Tarım ve hayvancılık yaparak geçinemeyen kırsal nüfusun ekmeyi,üretmeyi bırakarak kentlere göç etmesiyle 2008 başında nüfusun %29'nu oluşturan kırsal nüfus 2018 yılı sonunda %7.7'ye geriledi.Bu nedenle Türkiye ,2018 yılında 405 bin buğday,2.119 milyon ton mısır,656 bin ton arpa,146 bin ton prinç,355 bin ton mercimek,93 bin ton nohut ,12 bin ton kuru fasulye,712 bin ton ayçiçeği ithal etmek zorunda kaldı.Süt fiyatlarının yem fiyatlarının gerisinde kalması ve et ithalatı nedeniyle üretici hayvanlarını kestirmek zorunda kaldı ya da kestirmek için sırada bekliyor.Bu nedenle önümüzdeki yıllarda et arzının azalmasıyla fiyatlar fırlayacak ya da daha fazla ithalat yapmak zorunda kalacağız.
Bunun sonucu olarak, daha önceki ekonomik kriz dönemlerinde kırsal kesimdeki akrabalarından gıda desteği alan işini kaybeden ya da büyük ekonomik sıkıntı içinde olan kentlerdeki alt gelir hane halkı bu sefer krizi çok daha sert yaşayacak.
Biliyoruz ki iş olmayınca gelir,gelir olmayınca tüketim de olmaz veya kısılır,bu da talebin daha da düşmesiyle üretimin düşmesine,üretimin düşmesi de yeni işten çıkarmaları yaratarak fasit daireye dönüşür,ekonominin toparlanmasını frenler.
-Önceki ekonomik krizlerde bütçe dışı gelir sağlayan,Ereğli,Tüpraş,Türk Telekom gibi KİT'ler vardı,şimdi bunlar özelleştirildiğinden devlet buralardan gelen gelirlerden mahrum.
-Üretimde 2000 yılı öncesi %30'larda olan ithal girdi oranı 2003-2013 yılı arası türk lirasının aşırı değerlenmesiyle ithal girdi oranı %70'e kadar çıkmış,bu nedenle kurlardaki değişim enflasyon ve cari açık üzerinde çok daha etkili hale gelmiştir.Üretimde yerli girdi oranının yeniden yükselmesi ekonomi politikalarının radikal olarak değiştirilmesini gerektiriyor ,ancak bu politika değişikliği yapılsa bile sonuçlarını almak zamana ihtiyaç duyuluyor.
-2 Milyon'a yakın bir konut stokunun birikmesi,bu stokun bir bölümü erimedikçe kısa vadede bu sektörde hareket olmayacağını istihdam yaratamayacağını gösteriyor.
-Türkiye ekonomisinin en büyük sorunlarından biri ,rekabet ettiği ülkelere göre, üretimde verimlilik düşüklüğüdür.Verimliliği sağlayacak 2 temel etken ; ileride işgücüne katılacaklara okul hayatında iyi bir eğitim verilmesi diğeri de teknolojik yatırımların yapılmasıdır.
Türkiye 2002-2018 arası dış borcunu 129 milyar dolardan 448 milyar dolara yükseltmiş,ancak alınan borç dış ticarete konu üretim alanlarında kullanılmadığı için teknolojik olarak rekabet gücü sağlayacak alanlarda yatırım yapılmamış,eğitim kalitesi ise daha geriye gitmiştir.Bunun sonucu olarak Türkiyenin dış ticarette rekabet gücü azalmış,rekabet gücünü arttırmak için parasını 'devalüe' ihtiyacı doğmuştur.
-Bundan önceki krizlerde hane halkı ve özel sektörün borcu düşük ya da makul düzeylerdeydi.2002 yılında hane halkının borcu sadece 6.6 milyar TL idi,bu rakam 2018 yılında ise 535.5 milyar TL'ye çıkmıştır(Artış oranı 81.13 kat,aynı dönemde enflasyon ise 4.48 kat artmış.GSYİH'ya oranlarsak ise %1.8'den %14.5'a çıkmış) Reel sektörün borcu ise 87.8 milyar TL'den 2635.7 milyar TL'ye çıkmış(30.2 kat artış. GSYİH'ya oranlarsak ise %24.4'den %71.2'a çıkmış.).Reel sektör +Bankalar'ın dış borcu ise 66.7 milyar TL'den 1.549 trilyon TL'ye çıkmış(23.22 kat)( GSYİH'ya oranlarsak ise %18.6'den %41.8'e çıkmış)
Mevcut hane halkı borç yükü,toplumdaki gelir dağılımı ve kişisel gelirlerle tüketimi teşvik etmek ve bu yolla ekonominin büyümesine destek sağlamayı hedefleyen politikalar büyük ihtimalle bankaların batık kredi oranını yükselteceği için risk yaratır.
Şirketlerin yüksek kaldıraç kullanması ve aşırı borçlu olması ise ,küçülen bir ekonomide düşen cirolar ve karlar ile hem borç geri ödemelerini yapmasını zorlaştıracak hem de daha fazla borçlanarak yeni yatırım yapmalarına ve istihdam yaratmalarına imkan vermeyecek düzeyde.
-Türkiye'nin 1 yıl içinde ödemesi gereken kısa vadeli borcu(177.2 milyar dolar) dünyadaki emsal ülkelere göre yükselerek en yüksek oranlardan biri haline geldi.2002 yılında bu oran GSYİH'sımızın %7.13 ü iken 2018 sonunda %22.6'sına yükseldi ve herhangi bir politik ve jeostratejik riskin tetiklemesiyle borcunu çevirememe riskini yükseltti.
-Ekonomi çok sert daralıyor.TUİK'in son yayınladığı dördüncü GSYİH rakamlarında mutabık değilim,özellikle tarım(
************************************************** ***********************************
Bunlar TUİK'in kendi yayınladığı verilerden:-Tahıl ürünleri üretim miktarları 2018 yılında bir önceki yıla göre %4,8 oranında azalarak yaklaşık 34,4 milyon ton olarak gerçekleşti
Bir önceki yıla göre buğday üretimi %7 oranında azalarak 20 milyon ton, arpa üretimi %1,4 oranında azalarak 7 milyon ton, çavdar üretimi değişim göstermeyerek 320 bin ton, yulaf üretimi %4 oranında artarak 260 bin ton oldu.
Baklagillerin önemli ürünlerinden yemeklik bakla %13,8 oranında azalarak yaklaşık 5,9 bin ton, kırmızı mercimek %22,5 oranında azalarak 310 bin ton, yumru bitkilerden patates ise %5,2 oranında azalarak yaklaşık 4,6 milyon ton olarak gerçekleşti.Yağlı tohumlardan soya üretimi değişim göstermeyerek 140 bin ton oldu.Tütün üretimi %14,4 oranında azalarak 80 bin 200 ton, şeker pancarı üretimi ise %10,6 oranında azalarak 18,9 milyon ton olarak gerçekleşti.
-Sebze ürünleri üretim miktarı 2018 yılında bir önceki yıla göre %2,6 azalarak yaklaşık 30 milyon ton oldu.Sebze ürünleri alt gruplarında üretim miktarları incelendiğinde, yumru ve kök sebzeler %2,5, meyvesi için yetiştirilen sebzeler %2,9 azalırken, başka yerde sınıflandırılmamış diğer sebzeler ise %1,4 oranında arttı.
Meyveler, içecek ve baharat bitkileri üretim miktarı 2018 yılında bir önceki yıla göre %0,8 oranında artarak yaklaşık 22,3 milyon ton olarak gerçekleşti. Toplanan inek sütü miktarı Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %5,3 azaldı.Aralık ayında ticari süt işletmeleri tarafından içme sütü üretimi 140 bin 734 ton olarak gerçekleşti ve bir önceki yılın aynı ayına göre %11,3 azalış gösterdi.
-Tavuk yumurtası üretimi Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %1,3 azaldı.
Takvim etkisinden arındırılmış seriye göre ise tavuk eti üretimi bir önceki yılın aynı ayına göre %7,4 azaldı.
-Toplam kırmızı et üretimi kurban bayramının gerçekleştiği bir önceki çeyreğe göre %23,5, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %12,1 oranında azaldı.
Sığır eti üretimi bir önceki çeyreğe göre %21,8, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %7,8 oranında azaldı.
Koyun eti üretimi bir önceki çeyreğe göre %37,3, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %31,2 oranında azaldı.)
************************************************** ******************************
ve dış ticaretten gelen katkı paylarında -bana göre- yanlış ölçüm ya da hesaplama var,benim hesaplamam dördüncü çeyrekte gsyih'da bir önceki yılın aynı dönemine göre küçülmeyi %5.1 civarında gösteriyor.Ancak TUİK'in rakamlarını esas alsak bile burada bile ekonomi oldukça sert daralıyor.
TUİK GSYİH hesaplarını bir önceki yılın aynı dönemine göre yapıyor,aynı verileri ABD istatistik kurumunun yaptığı standartlarda bir önceki çeyreğe göre hesaplayarak yıllıklandırılmış olarak yaparsak Türkiye ekonomisinin içine girdiği krizin derinliği daha iyi anlaşılacaktır:
2009 Zincirlenmiş hacim rakamlarıyla:
(mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış endeksler)
üçüncü çeyrek gsyih/ikinci çeyrek gsyih= 173.6/176.4=-% 1.5873^4=-%6.35'lik küçülme
dördüncü çeyrek gsyih =/üçüncü çeyrek gsyih=169.4/173.6=-%2.41935^4=-%10.03'lük küçülme.
Yani ABD istatistik standartlarıyla, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış olarak üçüncü ve dördüncü çeyrek gsyih değişimlerini yıllıklandırılmış olarak hesaplarsak sırasıyla üçüncü çeyrekte %6.35,dördüncü çeyrekte %10.03'lük sert küçülmeler görüyoruz.
SONUÇ:Veriler ekonominin kısa zamanda toparlanamayacağı uzun sürecek bir resesyona ilave olarak yüksek işsizlik ve yüksek enflasyonun da bir arada olması nedeniyle ekonominin aynı zamanda depresyona da girmiş olduğunu söyleyebiliriz.Bu nedenle ekonomimiz için -şu andaki- öngörüm,devam etmekte düşüşün tamamlanıp dibi bulmamızdan sonra ekonomimizin L şeklinde devam edeceği önceki kriz dönemlerinde gördüğümüz V tipi bir toparlanmanın olmayacağı şeklindedir.
Ancak seçimler sonrasında 1994 krizinden sonraki 5 Nisan,1980'deki 24 Ocak,ya da 2001 krizinden sonra Kemal Derviş Programı gibi içinde yapısal reformlar da içeren,hukuktan eğitime farklı alanlarda da Avrupa Birliği normlarını hayata geçiren kapsamlı bir ekonomik program uygulamaya sokulur,yatırımcı güveni sağlanır,Türkiye'ye dışarıdan doğrudan yatırımlar akmaya başlarsa o zaman ekonominin de görünümü değişir,düştüğümüz yerden çıkar ekonomimiz yeniden yükselişe geçebilir.Ama ekonomide herhangi bir sorunun olmadığı tezinde ısrar edilir,kozmetik ve palyatif kararlar ile gün kurtarılmaya çalışılırsa o zaman çok uzunca bir süre ekonomik krizin içinde yaşamaya devam edeceğiz demektir.
deniz43 hocam,
ellerinize ve emeklerinize sağlık...müthiş bilgiler yine hemde bedava :)
Sn. deniz43,
Tekrar itibar puanı veremediğim için buraya yazıyorum, çok teşekkür ederim emek ve vakit ayırarak yazıp paylaştığınız için.
TUİK'e göre
İhracat birim değer endeksi Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %5,5 azaldı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde %4,8, ham maddelerde (yakıt hariç) %4,7, yakıtlarda %16,5 ve imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) %5,1 azaldı.
İhracat miktar endeksi Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %11,9 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde %4,2, yakıtlarda %65,1 ve imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) %11,4 artarken, ham maddelerde (yakıt hariç) %13,7 azaldı.
Yani;TÜİK verilerine göre, % 11,9 daha fazla miktarda ürün satarken %5,5 daha düşük gelir elde ettik.
Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Ocak
7.1 7.7 7.8 7.7 4.9 3.8 2.1 -0.6 -2.2 -2.4 -3.0 -4.2 -5.5
Tabloyu analiz ettiğimizde Ağustos ayına kadar değer endeksi (+) iken,Ağustos ayından sonra değer endeksinin eksiye döndüğü ve takip eden her ay bu eksinin arttığını görüyoruz.Bunun sebebi de muhtemelen ihracatçılarımızın 1 usd=6.5 TL iken sattıkları ürün ve hizmetlerin birim bedellerinde indirim yapmalarından ama daha sonra döviz kurları bu seviyeden geri gelince ihracatçıların karlarının silinmesinden kaynaklanıyor.
Bakan Albayrak: Eylül ayı gibi tek haneli rakamları göreceğiz
Bakan Albayrak, "Enflasyonla mücadelede katı ve kararlıyız. Enflasyonu yüzde 19'lu seviyelere getirdik. Tanzim satışların devreye girmesiyle fiyatlar yarı yarıya düşmeye başladı. Eylül ayı gibi tek haneli rakamları göreceğiz" dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Adım Adım Ekonomi Toplantısı’nda önemli açıklamalarda bulunuyor. Bakan Albayrak'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
-Ülkemize yönelik finansal dalgalanmalar karşısında güçlü duruş sergiledik.
-Türkiye sistemini çok daha güçlendiren ekonomik adımları uyguladı.
-Ekonomi Yeni Ekonomi Planı'nda ne öngördüysek ondan da iyi durumda ilerliyor.
-Son 2 ayda verdiğimiz hızlı reaksiyonlarla sıkıntıların üstesinden gelmeyi bildik.
-Bu yılın ilk çeyreğinde çok daha iyi performans görüyoruz.
-Ocak, sanayi ve perakende rakamları arttı, Şubat'ta 5-6-7 puan daha iyi durumda. Mart, Şubat'tan daha iyi. En kötü geride kaldı dememizin sebebi o.
-Ekonomimizi ikinci çeyrekten itibaren çok daha güçlü potansiyel büyüme sürecine taşıyacağız.
-Bu yılın ilk çeyreğinde büyümede çok daha iyi bir performans göreceğiz.
-Seçim dönemine rağmen finansal istikrar, para ve mali politikadaki dik duruştan taviz vermedik.
-İhracat ve turizmde göstergeler çok olumlu.
-Şubat sonu yıllıklandırılmış cari açık 17 milyar dolar olur.
-Ekim-Kasım ve Aralık aylarında yaşanan daralmaya karşın atılan adımlarla yeniden likidite sağlandı.
-Kredi büyümesinde toparlanma başladı.
-Faizler 20'lerin altına inmeye başladı. 2003 yılında faizler 4-5-6 seviyelerine inmişti.
-Gezi süreci bir başladı, faizler 7-8-9'a çıktı.
-Köklü ve kalıcı dönüşüm için şu an ilk adımları atıyoruz.
-Şubat'ta kredi tarafındaki artış 43,5 milyar TL civarında.
-Son üç senede 5 tane seçim oldu. 6 ayda bir seçim oldu. Bundan sonra 4.5 sene seçim yok. Bu çok önemli. Bu süreç çok daha istikrarlı bir döneme girecek.
-En kısa sürede faizleri ve enflasyonu tek haneli rakamlara indireceğiz.
-Geçenlerde mesaj atmışlar, Türk Hava Yolları batıyor diye. Hemen kaynağını araştırın dedim. Emniyet araştırdı, enteresan bir hücre evinden çıktı.
-Bu mesajlar atıldıktan 3 gün sonra THY tarihinin en büyük karıyla manşet oldu.
-İlk 2,5 ayda yaklaşık 70 milyar lira piyasaya sıcak para girdi.
-Yüksek enflasyon yaşamanın çok sancısını çektik. Uluslararası rekabeti de olumsuz etkiliyor, faizi de olumsuz etkiliyor.
-Bu yıl borç, finansman ihtiyacımız yok.
-Enflasyon üzerindeki baskının gıda fiyatlarındaki spekülatif artışı sınırlamak amacıyla tanzim satış noktalarını devreye aldık. Özellikle bu mevsimsel etkilerden de kaynaklanan enflasyonist baskıları azalttı.
-Hazine'nin parası bol, rahat, bu yılı kapattık.
-Enflasyonla mücadelede katı ve kararlıyız.
-Enflasyonu yüzde 19'lu seviyelere getirdik.
-Tanzim satışların devreye girmesiyle fiyatlar yarı yarıya düşmeye başladı. Eylül ayı gibi tek haneli rakamları göreceğiz.
-Enflasyonda 2019 hedefi 15,9 idi ancak çok daha iyi sonuç alacağız, faiz de aynı şekilde düşecek.
Birileri insanların gözünün içine baka baka yalan söylüyor neden ?
https://resmim.net/f/G4CjdN.png
Hazine piyasaya 5,4 milyar lira borçlandı
Hazine, bugün düzenlediği 2 tahvil ihalesinde toplam 5 milyar 386,7 milyon lira borçlandı.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, ilk ihalede 9 ay (266 gün) vadeli, kuponsuz devlet tahvilinin yeniden ihracını yaptı.İhalede basit faiz yüzde 19,47, bileşik faiz yüzde 19,97 oldu. Nominal teklifin 2 milyar 52 milyon lira olduğu ihalede, nominal satış 1 milyar 117 milyon lira, net satış 977,8 milyon lira olarak gerçekleşti.Kamu kuruluşlarından gelen 632 milyon liralık teklifin tamamının karşılandığı ihalede, piyasa yapıcılarından 1 milyar 440,5 milyon liralık teklif alındı ve bu kesime 1 milyar 150 milyon liralık satış yapıldı. İkinci ihalede de ise 5 yıl (1757 gün) vadeli, 6 ayda bir kupon ödemeli TÜFE'ye endeksli devlet tahvilinin yeniden ihracı gerçekleştirildi.İhalede reel basit faiz yüzde 3,89, reel bileşik faiz yüzde 3,92 oldu.Nominal teklifin 1 milyar 73,1 milyon lira olduğu ihalede, nominal satış 810 milyon lira, net satış 826,9 milyon lira olarak gerçekleşti.Kamu kuruluşlarından gelen 500 milyon liralık teklifin tamamının karşılandığı ihalede, piyasa yapıcılarından 1 milyar 630,2 milyon liralık teklif alındı ve bu kesime 1 milyar 300 milyon liralık satış yapıldı. Hazine böylece piyasaya toplam 5 milyar 386,7 milyon lira borçlandı.
Hazine tl yerine döviz borçlanmayı tercih ediyor.
Niye?
Sebebini kendimce aradım.
-Özel sektör döviz borçlarını piyasadan daha rahat döviz bularak çözebilsin.
-Psikoloji rahatlasın.
-Böylece döviz sert hareketler yaşamasın.
31 aralıkta dolar 5.26 tl idi.
Aradan yaklasık 3 ay geçti.
Enflasyon yıllık %18 hedeflersek
3 ay karsılıģı %4,5
5,26 × 1.04,5 = 5.50 tl
mart ayı sonunda dolar (parite hesabına girmeden) 5.5 tl olursa bu normal.
diye düşünmekteyim.
DIBS faizlerinde artış baskısı yaratmamak ana neden diye düşünüyorum. Hazine bu yıl 147 milyar lira iç borç servisi yapacak toplamda. Birde mevcut bütçe açıklarına binaen tl cinsi borçlanmaya gidilirse tahvil faizleri zıplar. Maliyet katlar. PY bankalardan ROT ile bu meblağı karşılayamazsınız bu kez piyasaya verecekleri kredi kanalları kapanır. İşsizlik fonu kapısı da kapalı ancak vadesi gelenler yenilenir. Ama borç döviz girdisiyle piyasayı ne kadar rahatlatabilirsin. Girenin fazlası çıkacak zaten. Ya cari fazla vereceksin ya da doğrudan yatırım çekeceksin döviz tarafını rahatlatmak için başka yolu yok. Gerisi günü kurtarma geleceği ipotek altına almaktan başka birşey değil.
sn.tospa yaklaşımınız da bütünün tamamlayıcı önemli bir parçası.
mb tl'ye egemen. istedigi kadar piyasaya verebilir.matbaası onda [emoji4]
2018 yılında yaşadığımız kriz dolardaki sert hareketlerden çıktı. sonunda faizleri artırarak ateş düşürüldü.
ben bu sebeple "dolar bulamama paniği yaşamakta olan şirketlerin stresini atma cabası" olarak görüyorum hazine davranışını.
endirekt yoldan, döviz üretemeyecek şirketlerin borçlarının bir kısmını uzun vadede hazinenin devralması sonucunu verebilir bu çaba.
saygılar.
Aşağıdaki yorumu dün 21.28'de ABD borsaları artıda iken yapmıştım:
''ABD piyasalarının geçmiş tarihine baktığımızda Fed ne zaman faiz artırımlarına son vermiştir,piyasalara sert satış gelmiştir,bakalım tarih yine tekerrür edecek mi!....
Bunun mantığı şudur:
Piyasalar Fed'in faiz arttırımlarına son vermesini ekonominin momentumunu kaybetmeye ve yavaşlamaya başladığı şeklinde değerlendirecektir.Ekonominin büyüme hızının düşmesi de şirketlerin satışlarının ve karlarının düşmeye başlaması manasına geleceği için borsalardaki satın alma iştahını frenleyecektir.Geçmişte de genellikle böyle olmuştur.
https://tradingeconomics.com/united-.../interest-rate
Fed'in politika faizini gösteren grafikte 'compare' tıklatıp 'stock market ' S&P 500 grafiği ile 'max' seçip uzun vadeli olarak karşılaştırın,Fed politika faizini arttırdıkça borsaların da yükseldiğini,Fed'in ekonomiye destek vermek için(ekonomi kötüye gittiği için) faizleri düşürdüğünde borsaların da düştüğünü göreceksiniz.
Faiz artırımı büyüme ile birlikte yapılırsa ısınmayı engelleme ve enflasyonu dizginleme şeklinde borsalar faiz artırımına rağmen yükselir. Faiz artışı zamanındaki geri çekilmeler düzeltme şeklinde kalır ve sonra büyüme beklentisiyle ralli yaşanır.
Fazi arttırımlarına son verilmesi ise ekonominin büyümesinin duracağı şeklinde yorumlanır,ve borsalar faiz indirimine rağmen çöküşe geçer.''
20 Mart 2019 Fed kararları yorumu:
Fed piyasaların ve siyasetin baskısına boyun eğerek ABD ekonomisini ateşe attı.ABD ekonomisi ,küresel ekonomideki yavaşlamaya rağmen,ekonomisinde dış ticaretin payı olarak dünyadaki en düşük ülkelerden biri olması,devasa iç pazarı ve sahip olduğu bilimsel teknolojik alt yapısı,finansal alt yapısı ile ve insan kaynağıyla dünyanın kendi kendine yeten tek ekonomisi olarak ,-eğer Fed geçen yıl uyguladığı politikaları bu yıl da devam ettirseydi- yılbaşında yaptığım projeksiyonlara paralel biçimde dünyanın geri kalanından farklı olarak güçlü bir şekilde büyümeye devam edecekti.
Ama şimdi Fed kararlarından sonra her şey değişmiş görünüyor.Çünkü dün alınan Fed kararlarının en önemli etkisi tüketici güveninin düşmesi olacaktır.Tüketici güveninin düşmesi demek tüketici harcamalarının düşmesi,tüketici harcamalarının düşmesi ise ABD gsyih'sının kabaca üçte ikisini tüketici harcamalarının oluşturması nedeniyle ABD ekonomisinin büyüme hızının düşmesi,ABD ekonomisinin büyüme hızının düşmesi de şirketlerin yatırımlarının fren yapması,böylece istihdam artışının zayıflaması,tüketici harcamalarının azalması nedeniyle talep kaynaklı enflasyon baskısının kalkması ve deflasyonist patikanın önünün açılması ve birbirini besleyen geri beslemeli bir döngü olarak yeniden tüketici harcamalarının düşmesi ve ABD ekonomisinin büyüme trendinin geri dönmesi yolunu açacaktır.Bu durumda gelecek yılın ikinci yarısından itibaren ABD ekonomisinin bir resesyona girme yolu da açılmış oldu.Burada takip edeceğimiz en önemli ana gösterge tüketici güveni olacak,her şeyi o belirleyecek.
Bu durumda yılbaşında yaptığım ABD ekonomisi ile ilgili projeksiyonların da hiç bir geçerliliği kalmamış oldu,çöp oldu.Yeni revize projeksiyonlarımı tüketici güveni verisindeki değişimleri izleyerek Haziran ayında yapacağım.
Merkez Bankasının haftalık istatistiklerine göre geçen hafta;
-Yurt dışı yerleşikler 106.5 milyar dolar hisse senedi, 121.6 milyar dolar Hazine tahvili sattılar.
-Yurt içi yerleşikler 4.020 milyar dolarlık döviz aldılar.Döviz tevdiat hesaplarındaki artış yılbaşına göre 14.799 milyar dolara yükseldi.
Son veri ile birlikte yurt içi yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı 175.822 milyar dolara,döviz tevdiat hesabının tamamı ise 207.337 milyar dolara çıkmış oldu.
-Geçen hafta Merkez Bankasının -altın hariç- brüt döviz rezervleri 3.181 milyar dolarlık azalış ile 76.963 milyar dolardan 73.782 milyar dolara indi. Geçen hafta da 2.133 milyar dolarlık bir azalma olduğundan rezervler 2 hafta içinde 5.314 milyar dolarlık azalış ile 79.096 milyar dolardan 73.782 milyar dolara inmiş oldu.
MB net rezervden de yiyor hocam. Hesabıma göre daha 1.860 milyar dolar kadar dış borç ödemesi var hazinenin bu ay. 1 milyar dolar eurobond borçlanması 26 sında hesaba girecek ama yine de eksi bakiye yapacak MB rezervlerine. İşin ilginci MB nin net rezervleri de yemesi hızla hemde.
Dünyaca tanınan ekonomistlerden Daron Acemoğlu ile yapılan röportaj:
(Bizim de hep söylediğimiz,yazdığımız bilinen şeyler ama belki Acemoğlu söylediği için Ekonomi Yönetimi dikkate alır!..)
Türkiye ekonomisinin resesyona girdiğini ve reform dışında çaresinin olmadığını anlatan MIT İktisat Profesörü Daron Acemoğlu, krizde derinleşme riskine dikkat çekti. Acemoğlu, "Ekonomik resesyonun ortasındayız ve kolay bitecek bir şeye de benzemiyor" dedi
Haftayı yeni bir kur dalgası ile kapatan Türkiye ekonomisinde yatırımlar durma noktasına gelirken, krizde derinleşme riski artıyor. Türkiye'nin artık ciddi reform sürecine girmekten başka çaresinin kalmadığına dikkat çeken, politik ekonomi alanındaki çalışmalarıyla dünyada en çok alıntı yapılan ilk 10 ekonomist arasında gösterilen, Massachusetts Institute of Technology (MIT) İktisat Profesörü Daron Acemoğlu, "Ekonomik resesyonun ortasındayız ve kolay bitecek bir şeye de benzemiyor. Yapısal problemler bunlar. Adım atılırsa gelecek 20 yılı da, şu dönemi de çözer" diye konuştu.
BÜYÜME MÜMKÜN DEĞİL
Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin ikinci gününe katılarak soruları yanıtlayan Acemoğlu, normal şartlarda resesyon ortasında reform yapılamadığını ancak Türkiye'nin de başka çaresinin kalmadığını söyledi. "Makro ekonomik politikaları, para politikalarını, reformları, kurumları düzeltmekten başka çaremiz yok. Adım atılmayınca, reformlar yapılmayınca tabii kriz derinleşir" uyarısını yapan Acemoğlu, Türkiye ekonomisinin bu yıl büyümesinin mümkün olmadığını da söyledi.
Türkiye'nin yabancı sermaye gelmeden toparlanmasının çok daha zor olduğunu kaydeden Acemoğlu, "Yabancı sermayenin gelmesi için de onlara yargının çalıştığını, belirsizliğin ortadan kalktığını, para politikalarının daha rasyonel hale geldiğini gösteren şeyler yapmak lazım. Aynı zamanda kendi sermayemiz için de aynısını yapmamız lazım" dedi.
SERMAYE ÇEKİLİYOR
Cuma günü yaşanan kur hareketlerini de değerlendiren Acemoğlu, şöyle devam etti:
"Cari açık olunca, sermayede gelmeyince tabii ki kur artar. O kadar az gelen sermaye kaldı ki. Onları da korkuttuğun anda tabii ki para çekiliyor, kur artıyor. Yabancı sermayenin hepsi çıkmaz ama daha az gelir. Bu yüzden de cari açığı kapatmak daha zor olur. Şu anda ekonomi resesyona girince ithalat düştüğü için cari açık biraz daralıyor. Ama Türkiye'ye gelen para azalacak."
Küresel büyüme önünde risk yaratan ticaret savaşlarının Türkiye ekonomisi için de bir problem oluşturduğunu anlatan Acemoğlu, bir savaş durumunda Türkiye ekonomisinin tıpkı 2009 yılındaki gibi durma noktasına geleceğini vurguladı.
"DEMOKRASİ OLMADAN KALİTELİ BÜYÜNEMEZ"
Daron Acemoğlu, sunumunda Türkiye'nin krizin ortasında olduğuna dikkat çekerek, yüksek ve kaliteli büyümeye odaklanması gerektiğine dikkat çekti. Türkiye'nin bugüne kadar kredi ve inşaata dayalı bir model ile tüketime odaklanarak büyüdüğünü kaydeden Acemoğlu, demokrasi olmadan Türkiye'nin kaliteli büyüyemeyeceğini belirtti. Kaliteli olmayan büyümenin bir anda sürpriz yaparak zikzak çizdiğine ve küçülmeye döndüğüne işaret eden Acemoğlu, şunları söyledi:
"Demokratik rejimlere geçişte kişi başı gelir yüzde 25 artıyor. Çünkü ülkeye yatırım geliyor. Diktatörlükte ise yatırımları kendi iş adamlarına veriyor. İkincisi demokrasilerde vergi gelirleri artıyor ve bunlar eğitim, sağlık gibi alanlarda yatırıma gidiyor. Diktatörlükte vergiler artırılamıyor çünkü diktatör kendi adamlarından vergi isteyemez. Şimdi Çin gibi ülkelerden ya da bazı insanlardan gelen "Diktatörlük ve kuvvetli liderler iyidir' görüşü var ama hayır daha önemli olan siyasi rekabet, doğru kurumsallaşma ve kurumsallaşan karar mekanizmaları."
TÜRKİYE GERİYE GİDİYOR
Türkiye'nin son 12 yılda sermaye ve istihdam dışında kalan toplam faktör büyümesinin sıfır olduğunu anlatan Daron Acemoğlu, artık Türkiye'nin kaliteli istihdam getiren, tüm işgücü ücretlerinde artış yaratabilecek, yüksek kaliteli ve verimli büyümeye odaklanması gerektiğini dile getirdi. "Türkiye'de kaydedilen büyümenin kaliteli büyüme olmadığı kesin. Eğitim ve sağlıkta 2006 yılına kadar olan adımlar geri gidiyor. İnşaat sektörü büyüyor. Peki bu nereden geliyor? Bir tek kredi var. Kredi veriyoruz, tüketim artıyor. Sanayiye yatırım yok. Sanayiye yatırım olmayınca faktör verimliliği artmıyor. Yüksek kaliteli büyüme teknolojiyi, krediyi doğru kullanmakla gelir" diyen Acemoğlu, doğru kurumlar ve demokrasi olmadan kaliteli büyüme yaşanmayacağını sözlerine ekledi.
Uğur Gürses'in yazısı
Kur neden patladı?
https://www.paraanaliz.com/2019/ekon...patladi-31507/
Merkez Bankası her gün 14.30'da bir gün öncesinin analitik bilançosunu açıklıyor.Cuma günü ,Perşembe'nin bilançosunu açıkladığında net rezervlerde keskin bir düşüş görmüştük.Bu durum piyasa oyuncuları için artık güncel olarak her gün bilançoya bakıp hesaplama yapmayı ve bilançonun nasıl değiştiğini görmeye ihtiyaç gösteriyor.Merkez Bankası biraz önce Cuma gününe ilişkin bilançosunu internet sitesinde yayınladı,ben de hemen hesaplamayı yaptım,Cuma günü de net rezervlerde erimeyi görüyoruz.Perşembe günü itibariyle 21.749 milyar dolar net rezervler Cuma günü erimesini sürdürerek altın rezervleri dahil 19.148 milyar dolara inmiş,altın rezervleri hariç ise merkez bankasının net rezerv olarak sadece 7.248 milyar doları kalmış.
*BİN 22 Mart 2019 Cuma Perşembe
Dış varlıklar 519,278,971.00
Dış yükümlülükler 37,175,415.00
Bankalar mevduatı 339,462,635.00
Kamu mevduatı 36,614,404.00
NET DÖVİZ REZERVİ(TL) 106,026,517.00
1USD=5.5373 19,147,692.38 21,749,208.00 NET DÖVİZ REZERVİ(USD)
Altın rezervi 11,900,000
Altın hariç net döviz rezervi 7,247,692.38
Yabancıların Türkiye Piyasalarındaki Pozisyonları(15 Mart 2019 tarihi itibariyle)
-Hisse senedi:33.524 milyar usd
Hisse senetleri piyasasının kabaca üçte ikisi yabancıların elinde,Türkiye piyasasından çıkmak istediklerinde satışlarını karşılayabilecek yeterli büyüklükte yerli kurumsal yatırımcılar yok,sadece yerli emeklilik fonları ve yatırım fonları bir miktar satın alma yapabilirler,bu nedenle kısa zamanda büyük tutarlı bir satış yapamazlar,yaparlarsa fiyatlar çok düşer büyük zarar yazarlar,-kısa zaman içinde- çıkışlarının en zor olduğu piyasa burası.
-Hazine tahvil ve bonoları:16.835 milyar dolar
Tahvil ve bono piyasasında ise yabancıların payı kabaca %15 civarında,burada yerli büyük bankalar piyasayı domine ediyor.Burada yabancıların Türkiye piyasasından çıkışı ,hisse senedi piyasasına göre daha kolay,bu piyasada bankaların dışında işsizlik fonu,emeklilik fonları gibi -fiyatlar fazla düşmeden-satışları karşılayabilecek oyuncular var.Ama yine de yabancılar bu piyasadan çıkmak isterlerse -büyük tutarlı satışlarda- hisse senetlerine göre daha az olsa da bir miktar zararla çıkabilirler.
-Özel şirket tahvileri:496 milyon dolar
Bu piyasa nispeten daha küçük bir piyasa,burada da tahvil ve bono piyasası için yazılanlar büyük ölçüde geçerli.
-usd cinsinden mevduat hesapları:19.303 milyar dolar
Bizim piyasamızda döviz fiyatlarına en çok etki edebilecek kalemlerden biri burası.Yabancılar yüklü miktarda döviz hesaplarını kapatıp,yurt dışına geri dönmek isterlerse,sistemden para çıkışı olacağı için döviz fiyatlarına yukarı yönde baskı yapar.
-TL cinsinden mevduat hesapları:24.011 milyar TL
usd cinsinden mevduat hesapları için söylenenenler burası için de geçerli.Yabancılar yüklü miktarda TL hesaplarını kapatıp,dövize çevirip,yurt dışına geri dönmek isterlerse,efektif olarak dolar talebi olacağı ve sistemden para çıkışı olacağı için döviz fiyatlarına yukarı yönde baskı yapar.
Merkez Bankasının Pazartesi gününe ilişkin analitik bilançosu açıklandı,buna göre-altın dahil- net rezervleri 19.012 milyar dolar,-altın hariç- net rezervleri 7.112 milyar dolar olmuş .
*1000 22 Mart 2019 Cuma 25 Mart 2019 Pazartesi
Dış varlıklar 519,278,971 527,967,278
Dış yükümlülükler 37,175,415 29,455,307
Bankalar mevduatı 339,462,635 353,646,084
Kamu mevduatı 36,614,404 37,334,062
NET DÖVİZ REZERVİ(TL) 106,026,517 107,531,825
1USD 5.5373 5.6559
NET DÖVİZ REZERVİ(USD) 19,147,692 19,012,328
Altın rezervi 11,900,000 11,900,000
Altın hariç net döviz rezervi 7,247,692 7,112,328
Yılbaşında 5.90'nı adil ve ihracatçıyı destekleyen minimum parite olduğunu yazmıştım,aradan geçen yaklaşık 3 ay içinde euro/usd paritesindeki gerileme ve ülkeler arasındaki enflasyon farkı dikkate alınırsa Mart sonu itibariyle kabaca 1 USD:6.10 TL adil değer olarak gözüküyor.
Deniz Hocam Merkez Bankası iki gündür teklif usulü döviz depo ihalesiyle piyasadan dolar alıyordu. Bugün için bir bilgi yok. Sosyal medyada ekran görüntüsü veriyorlardı. Bugün o da yok. Evds de de bulamadım. Sizin bir bilginiz var mı? Hayırlı akşamlar hocam.
Deniz Hocam,
Bu konuyu açıklayabilirmisiniz?
Benim aklıma takılanlar;
1) Bu krediler misal 1 yıllık ise, direkt alındığı zaman 1 yıllık sabit fiyat/faiz üzerinden hedge edilmiyor/edilemiyor mu?
2) %1800 faiz, gecelik %5 faiz yapıyor. 150 milyar dolar 5,3'dan 795 milyar tl, %5 faizden; 39 milyar 750 milyon tl / 1 gecelik faiz...
Bu doğru değildir di mi hocam???