Amerikali aktris Allison Williams'in dogum gunu (13 Nisan 1988)
https://pbs.twimg.com/media/D4CquvbW4AAmnpY.jpg
Printable View
Amerikali aktris Allison Williams'in dogum gunu (13 Nisan 1988)
https://pbs.twimg.com/media/D4CquvbW4AAmnpY.jpg
Ingiliz heavy metal grubu Iron Maiden, 9.studyo albumu Fear of the Dark'in ilk single'i Be Quick or Be Dead'i 13 Nisan 1992'de EMI Records ettiketiyle yayinladi.
https://pbs.twimg.com/media/D4BLnMYXsAEssRO.jpg
Pulitzer Odullu Amerikali roman ve kisa oyku yazari Wallace Stegner’in olum yildonumu (13 Nisan 1993)
“Basibos olmanin bizi her zaman heyecanlandirmis oldugu inkar edilmemeli. Bu kavram zihnimizde gecmisten ve baskidan, kanun ve usandirici yukumluluklerden kacisla birlikte, mutlak bir ozgurlukle de ilintilenmistir. Ve tum yollar her zaman batiya cikar." Bir Yasam Alani Olarak Amerika’nin Batisi
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“It should not be denied... that being footloose has always exhilarated us. It is associated in our minds with escape from history and oppression and law and irksome obligations, with absolute freedom, and the road has always led West.”
http://izquotes.com/quotes-pictures/...ner-177123.jpg
“Kalp de dahil olmak uzere bircok sey kirilir. Yasamdan alinan dersler fikir olarak degil, yara izi ve nasir olarak birikir.”
Italyan roman ve deneme yazari, sair, editor ve uluslararasi entelektuel Giorgio Bassani’nin dogum yildonumu (13 Nisan 2000)
“Uzak, ulasilmaz yalnizligina hapsolmus su celimsiz ciplak sirtin onunde bu dusuncelere daldigim o ilk anda, icimden bir ses bana aniden Luciano Pulga gerceklerle yuzlesmeyi kabul edecek olsa bile benim kabul etmeyecegimi soylemeliydi. Ayriligin ve nefretin dogustan yazilmis bir kader oldugunu, ardina kadar acmayi dusundugum ayni kapinin ardinda bir kez daha saklandigimi anlamak bana zor geliyordu. Yapacak bir sey yoktu, ben bunu yapamazdim. Ne simdi ne de baska bir zaman.” Kapinin Ardinda
http://www.feltrinellieditore.it/med...117_quarta.jpg
“Senonché, nel momento stesso in cui, dinanzi a quel gramo dorso nudo, remoto, a un tratto, inattingibile nella sua solitudine, mi abbandonavo a questi pensieri, già qualcosa doveva pur dirmi che se Luciano Pulga era in grado di accettare il confronto della verità, io no. Duro a capire, inchiodato per nascita a un destinodi separazione e di livore, la porta dietro la quale ancora una volta mi nascondevo inutile che pensassi di spalancarla. Non ci sarei riuscito, niente da fare. Né adesso, né mai.”
"Tiberina ugruna Flaminia'dan vazgecmekle aslinda ben karakterimin suclanmaya musait hafifligini ve istikrarsizligini, dahasi ona ve aileme karsi giderek zayiflayan bagliligimi sanki bin birinci kere kanitlamisim gibi." Kuru Otlarin Kokusu
http://feltrinellieditore.it/media/c...00_upscale.jpg
"Come se in quell'abbandono della Flaminia in pro della Tiberina. di slancio. negarle di sostituirmi al volante fino a Perugia. nonché. in vena di mettere la testa oltre la soglia. del mio sempre più debole attaccamento a lei e alla famiglia."
"Alevlerin bizde de sonmeye yuz tuttugu ve buyuk bir ulusal parti olarak teskilatlanan fasizmin gec kalan herkese uygun fiyatla yerlesim yeri sunduðu 1925 senesinde, muhtesem ozel bir klinigin sahibi ve ayrica yeni Arcispedale Sant’Anna Hastanesi'nin kulak-burun-bogaz bolum baskani olarak Alhos Fadigati’nin, Ferrara’ya coktan saglam bir sekilde yerlesmis oldugu bir gercekti." Altin Gozluk
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Fatto sta che nel '25, quando la scalmana anche da noi cominciò a placarsi, e il fascismo, organizzandosi in grande partito nazionale, fu in grado di offrire vantaggiose sistemazioni a tutti i ritardatari, Athos Fadigati era già solidamente impiantato a Ferrara, titolare di un magnifico ambulatorio privato, e per di più direttore del reparto orecchio-naso-gola del nuovo Arcispedale Sant'Anna."
Arjantinli politik kuramci Ernesto Laclau'nun olum yildonumu (13 Nisan 2014)
"Duygu bakimindan yabancilasma ile ayrilma arasindaki fark, sucluluk ile kaygi arasindaki farka esittir: ozne, suclulugu buyuk otekinin onunde yasar; kaygi ise, bizzat otekinin yoksun, iktidarsiz oldugunun bir gostergesidir-kýsaca, sucluluk, kaygiyi maskeler. Bu nedenle, psikanalizde sucluluk, eninde sonunda aldatan-karsiti olan sucsuzluktan geri kalmayan-bir kategoridir." OlumsallÝk, Hegemonya, Evrensellik
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"En términos de afectos, la diferencia entre la alienación y la separación iguala la diferencia entre culpa y angustia: el sujeto sienre culpa ante el gran Otro, mientras que la angustia es un signo de que el Otro mismo está en falta, que es impotente -en suma, la culpa disimula la angustia-·. En pslcoanáli sis, la culpa es por lo tanto una categoría que en defmitíva engaña -no menos que su opuesto, la inocencia-"
1999 yilinda Nobel Edebiyat Odulunu kazanan, Alman romanci, sair, oyun yazari, illustrator, grafik sanatcisi ve heykeltiras Gunter Grass’in olum yil donumu (13 Nisan 2015)
http://www.literaturplakate.de/Bilde...0px-k/2042.jpg
Iste hikayemiz boyle dostlarim
Su parasiz yapilan alisveris
Iste borc kartimiz, cakiverin imzayi
Yorgan daima kisa gelirmis
Bu uc, su uca ulasamazmis
Diyebilir misiniz amma da is
Aramak onu ufuklarin ardinda
Arada dusmus yapraklari tekmelemek
Ovmak bir ciplak ayagi
Butun yurekleri kiraya vermek
Ya da bir aynali odada
Bir otomobilde
Kaporta aya dogru dikilmis
Masumluk, duruversin istedigi yerde
Nerede baslatirsa baslatsin cumbusunu
Sesler tiz perdeden kadincil ve sonsuz
Bir baskalik belirir her seferinde
Giselerin onunde, henuz acilmamis
Kenetlenmis eller durmadan citirdar
Kuyrukta sungusu dusmus bir adam
Bir zayif yasli bayan
Ve sinemadaki film
Bir buyuk aski ilan eder neonlu isiklar
Carsaf gibi reklamlarda
Senaristin de garantisi var.
“Bir resim albumundeki anlati zenginligi, bu dunya yuzunde baska nerede vardir? Hamarat bir amator fotografci kimligiyle bizi her pazar yukardan asagi, yani boylarimizi alabildigine kisaltip, isik durumunu biraz iyi, biraz kotu ayarlayarak resimlerimizi ceken ve kendi albumune yapistiran Aziz Tanri, dilerim elimden tutsun." Teneke Trampet
https://images-na.ssl-images-amazon....1TmjE95SIL.jpg
“Cosa mai a questo mondo, quale romanzo avrebbe l’epica vastità di un album fotografico? L’unica possibilità di flirtare con la nostra tristezza ci si offriva per il tramite delle foto, poiché su quelle istantanee realizzate in serie trovavamo noi stessi, se non palpabili, almeno, cosa più importante, passivi e neutralizzati.”
Uruguayli gazeteci ve yazar Eduardo Germán Hughes Galeano'nun olum yil onumu (13 Nisan 2015)
"Yasam, isimsiz ve ansizken, yapayalnizdi. Elleri vardi, ama dokunacak kimsesi yoktu. Agzi vardi, ama konusacak kimsesi yoktu. Yasam hicbir cag ile tanimlanamiyordu henuz. Iste o zaman arzu yayini gerdi ve firlattigiý arzu oku yasami ikiye boldu ve yasam iki kisi oldu. Bu ikisi bulustular ve gulustuler. Birbirlerine bakmak gulduruyordu onlari ve birbirlerine dokunmak da." Aynalar
https://imagessl1.casadellibro.com/a...8432313141.jpg
"La vida, sin nombre, sin memoria, estaba sola. Tenía manos,pero no tenía a quién tocar. Tenía boca, pero no tenía con quién hablar. La vida era una, y siendo una era ninguna. Entonces el deseo disparó su arco. Y la flecha del deseo partió la vida al medio, y la vida fue dos. Los dos se encontraron y se rieron. Les daba risa verse, y tocarse también."
"2004 Temmuz’unda Cadiz’deki San Roque Koyu ikiye bolundu: Koyun yarisi ozel mulk olan bir inekten, diger yarisiysa belediyeye ait olan esekten yanaydi. Mevzu su ki, bir koy sakini, esegin namussuz niyetlerle inegini takip ettigi gerekcesiyle adli sikâyette bulunup tazminat talep etti. Inek tacizden kacarken ucuruma dusmus ve olmustu. Esegin avukati, inegin kirlara memeleri ortalikta, cirilciplak bir sekilde cikarak muvekkilini tahrik etttigini ileri surdu.
Merhum inegin avukatiysa tazminat talep ediyordu, cunku musterisi cinsel taciz kurbani olmustu. Diger avukatlar da, hukuk kasiginiý konuya daldýrmanin bastan cikarýciligiýna karsi koyamadilar. Merhum inek ve esek unutulup gitti." Hikaye Avcisi
https://www.cuspide.com/content/cove...pg?id_com=1113
"En julio del año 2004, el pueblo de San Roque, en Cádiz, se partió en dos: una mitad estaba con la vaca, de propiedad privada, y la otra mitad era favorable al burro, que pertenecía al municipio. El hecho es que un vecino planteó una demanda judicial, exigiendo una indemnización porque el burro había perseguido a la vaca con deshonestas intenciones. La vaca, huyendo del acoso, se precipitó al vacío y murió. El abogado del burro alegaba que la vaca lo había provocado al salir al campo completamente desnuda y con las tetas al aire.
El abogado de la difunta vaca exigía una indemnización, porque su cliente había sido víctima de acoso sexual. Otros abogados se sintieron tentados de meter la jurídica cuchara en el asunto. La difunta vaca y el burro quedaron sumidos en el olvido."
Enduluslu hekim, hukukcu, matematikci ve filozof Ibn Rusd'un dogum yildonumu (14 Nisan 1126)
"Yasa bize evrenin Tanri tarafindan ortaya cikarildigi ve yaratildigini; tesaduf olarak ya da kendiliginden olusamayacagini ogretir."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
The Law teaches that the universe was invented and created by God, and that it did not come into being by chance or by itself.
"Eger dunyanin teleolojik incelenmesi felsefe ise ve [Tanrisal] Yasa bize boyle bir incelemeyi emrediyorsa o halde Yasa felsefeyi emretmektedir."
http://ismek.ist/files/ismekOrg/wp-c...ibn-rusd/1.jpg
"If teleological study of the world is philosophy, and if the Law commands such a study, then the Law commands philosophy."
https://www.azquotes.com/picture-quo...s-64-98-61.jpg
"Bilgi, nesne ile kavrayisin uyumudur."
https://pbs.twimg.com/media/DddDQDGXkAEHi-n.jpg
“Thoughts have wings, no one can prevent them from flying."
Alman klasik bati muzigi bestecisi George Frideric Handel'in olum yildonumu (14 Nisan 1759)
https://pbs.twimg.com/media/C5VhZCIWEAAefYD.jpg
https://www.youtube.com/watch?v=Kuw8YjSbKd4
Amerikali fantezi kurgu yazari James Branch Cabell’in dogum yildonumu (14 Nisan 1879)
http://izquotes.com/quotes-pictures/...bell-29626.jpg
“Iyimserler mumkun olan en iyi dunyada yasadigimizi savunur, kotumserler de bunun dogru olabileceginden korkar. / Der Optimist erklärt, dass wir in der besten aller Welten leben, und der Pessimist fürchtet, dass dies wahr ist.”
19.Yuzyil Avusturyali ressam Friedrich von Amerling'in olum yil donumu (14 Nisan 1887)
La giovane donna orientale (Die Morgenländerin - The Young Eastern Woman,1838)
https://pbs.twimg.com/media/C9SRi-4XUAAholQ.jpg
Ilk sinema filmi gosterimi Broadway'de Holland Bros´un kineteskop salonunda 14 Nisan 1894 tarihinde gerceklesti. 25 sent odeyen her seyirci bes film izleyebiliyordu. Butun filmleri izlemek isteyenlerden iki misli ucret alindi.
https://pbs.twimg.com/media/C9XI9haUIAAdukx.jpg
Buyuk Buhran donemini anlatan kati romanlariyla taninan Amerikali yazar Horace McCoy'un dogum yildonumu (14 Nisan 1897)
"Islahcilarin kizlari genelde boyle isler yapar. Onunde sonunda bu yola duserler. Baslarina bir cocuk belasi acmayacak kadar bilgili de degildirler. Kahrolasi namus ve iffet edebiyatinizla onlari evden uzaklastirisiniz. Ve onlara hayatin gerceklerini ogretemeyecek kadar mesgulsunuzdur hep." Atlari da Vururlar
https://anokatony.files.wordpress.co...c98b34b9_z.jpg
“That’s generally what happens to the daughters of reformers. Sooner or later they all get laid and most of ’em don’t know enough to keep from getting knocked up.You drive ‘em away from home with your goddamn lectures on purity and decency, and you’re too busy meddling around to teach ‘em the facts of life."
"Bana asil tuhaf gelen, insanlarin yasama o kadar onem verip, olumu hic takmamasi. O buyuk bilimadamlari hayati uzatmak icin o kadar ugrasacak yerde, neden daha mutlu bir sekilde olmenin yolunu bulmaya calismazlar ki sanki? Dunyada benim gibi, olmek isteyen ancak yeterli cesareti bulamayan yiginla insan vardir herhalde."
https://img1.od-cdn.com/ImageType-40...1%7DImg400.jpg
“It's peculiar to me, that everybody pays so much attention to living and so little to dying. Why are these high-powered scientists always screwing around trying to prolong life instead of finding pleasant ways to end it? There must be a hell of a lot of people in the world like me--who want to die but haven't got the guts.”
"Rihtimda balik tutanlar, gunbatimi ile ilgilenmiyordu bile. Ahmaklar. 'Bu gunbatimöina baliktan daha cok ihtiyaciniz var,' dedim icimden onlara."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Several people were fishing off the pier, not paying any attention to the sunset. They were fools. 'You need that sunset worse than you do fish' I told them in my mind."
Doneminin en buyuk yolcu gemisi RMS Titanic, 14 Nisan 1912 Pazar saat 23.40 da bir buz dagina carparak batmaya basladi. (2224 kisiden 1.514'u hayatini kaybetti.)
https://pbs.twimg.com/media/D4HvJCzX4AE3gRD.jpg
Humanist fotografci Robert Doisneau'nun dogum yildonumu (14 Nisan 1912)
https://pbs.twimg.com/media/C9YBMmJUIAESkRL.jpg
https://pbs.twimg.com/media/C8P32mSXcAArVrl.jpg
Polonyali goz doktoru, filolog ve dunyada en cok kullanilan yapay dil olan Esperanto'yu yaratan Ludwik Lejzer Zamenhof'un olum yildonumu (14 Nisan 1917)
https://upload.wikimedia.org/wikiped...f_portrait.jpg
https://img1.od-cdn.com/ImageType-10...B%7DImg100.jpg
Amerikali yazar, egitimci, egitim uzmani ve genclik haklari teorisyeni John Caldwell Holt'un dogum yildonumu (14 Nisan 1923)
"Cogumuzun dikkatimiz uzerindeki kontrolu cok zayiftir. Aklimiz biz daha farkina varmadan gorevini birakir. Kendi aklimizin bu ozelligini ve kendi anlayis kabiliyetimizin derecesini kontrol edebilmeyi ogrenebilmemiz iyi bir ogrenci olmamizi belirleyen bir faktordur." Cocuklar Neden Basarisiz Olur?
https://www.designer-daily.com/wp-co...-John-Holt.jpg
"Most of us have very imperfect control over our attention. Our minds slip away from duty before we realize that they are gone. Part of being a good student is learning to be aware of that state of ones own mind and the degree of one's own understanding."
"Cocuklara neyi ogrenmeleri gerektigini soylemenin gorevimiz ve hakkimiz oldugunu dusundugumuz surece okullarda gercek ogrenme diye bir sey soz konusu olamaz. Bir cocugun ne zaman neyi en iyi sekilde ogrenebilecegini ancak cocugun kendisi bilir. Bunu cok basarili sekilde yapamayabilir ama bizden coktan daha iyi yapar."
https://i.pinimg.com/originals/73/21...61202167b1.jpg
"We cannot have real learnin in school if we think it is our duty and our right to tell children what they must learn. We cannot know, at any moment, what particular bit of knowledge or understanding a child needs most, will most strengthen and best fit his model reality. Only he can do this. He may not do it very, he can do it a hundred times better than we can."
Gurcu asilli Rus sair, oyun yazari, film ve tiyatro aktoru Vladimir Vladimirovic Mayakovski’nin olum yildonumu (14 Nisan 1930)
https://pbs.twimg.com/media/CJUty97WoAAlTlH.png
Hicbir sey silemez aski,
ne tartismalar ne ayrilik.
bir de bakarsin
yeniden gozden gecirilmis, olculup bicilmis,
ustunde dusunulmustur.
Ve simdi duzyazi parmakli
sancagimi kaldiriyor,
dogdum dogali ve yurekten,
sevdigime,
olene dek de sevecegime yemin ediyorum.
Tutun dumani kemiriyor havayi.
Oda, Krucyonih'in Cehennem' inden bir bolum gibi.
Animsiyor musun
Ilk kez
ardinda bu pencerenin
tutkudan cildirmiscasina
oksamistim ellerini.
Simdi
oturuyorsun ayni yerde,
yuregin
demirden bir kilif icinde.
Ve yarin
paralayan sozlerle
kovacaksin belki beni
Ve los antrede
uzun sure
titreyislerle sarsilan bir kol
bulamayacak
ceketteki yerini.
Cikacagim, ezilmis.
Firlatacagim vucudumu sokaga.
Yabanil
cilgin
umutsuzlukla paramparca.
Hayir
gerek yok buna,
sevgilim,
biricigim,
gel
vedalasalim simdiden.
Agir bir gulle gibi
askim
nereye kacarsan kac
asilidir sana
nasil olsa.
Birak
son bir haykirisla uluyayim
horlanmisligin aci yankisini.
Calismaktan
anasi agladiginda okuzun
gider
salar kendini soguk sulara.
Askindan baska
deniz yok bana,
ve gozyaslari da
bir erinc
koparamiyor ondan.
Yorgun fil
sessizligi aradiginda
yatar
kizgin kumlara saltanatla.
Askindan baska
gunes yok bana.
Ve bilmiyorum bile
neredesin simdi ve kiminle.
Eger
bir baska sair olsaydi
boylesine uzdugun,
onarirdi acisini
parayla ve unle.
Fakat
sevinc vermiyor bana hicbir cinilti
senin sevgili adinin
ciniltisindan baska.
Atmayacagim
bir bosluga kendimi,
zehir icmeyecegim.
Ve dayayip
sakagima namluyu
cekmeyecegim tetigi.
Agzi hicbir bicagin
bakislarin kadar senin
kesemez beni.
Yarin unutacaksin
seni taclandýrdigimi,
ve yakip tukettigimi
ciceklenmis bir ruhu
askla.
Ve ucari gunlerin firtinali karnavali
dagitacak
sayfalarini kitaplarimin.
Sozlerimin kurumus yapraklari mi
durduracak seni
cirpinan soluguyla.
Birak hic degilse
son bir sevgi dalgasi sereyim
beni birakip giden adimlarinin altina.
https://www.illibraio.it/wp-content/...ajakovskij.jpg
Il fumo del tabacco ha roso l’aria.
La stanza
è un capitolo dell’inferno di Kruchenych.
Ricordi?
Accanto a questa finestra
per la prima volta
accarezzai freneticamente le tue mani.
Oggi, ecco, sei seduta,
il cuore rivestito di ferro.
Ancora un giorno,
e mi scaccerai,
forse maledicendomi.
Nella buia anticamera, la mano, rotta dal tremito,
a lungo non saprà infilarsi nella manica.
Poi uscirò di corsa,
e lancerò il mio corpo per la strada.
Fuggito da tutti,
folle diventerò,
consunto dalla disperazione.
Ma non è necessario tutto questo;
cara,
dolce,
diciamoci adesso addio.
Il mio amore,
peso così schiacciante ancora,
ti grava sopra
lo stesso,
dovunque tu fugga.
Lasciami sfogare in un ultimo grido
l’amarezza degli offesi lamenti.
Se lo sfiancano di lavoro, un bue,
se ne va
ad adagiarsi sulle fredde acque.
Ma, al di fuori del tuo amore,
per me
non c’è mare,
e dal tuo amore neanche col pianto puoi impetrare tregua.
Se l’elefante sfinito cerca pace,
si stende regalmente sulla sabbia arroventata.
Ma, al di fuori del tuo amore,
per me
non c’è sole,
e io non so neppure dove sei e con chi.
Se così tua avessi ridotto un poeta,
lui
avrebbe lasciato la sua amata per la gloria e il denaro
ma per me
non un solo
suono è di festa
oltre a quello del tuo amato nome.
Non mi butterò nella tromba delle scale,
non ingoierò veleno,
non saprò premere il grilletto contro la tempia.
Su di me,
al di fuori del tuo sguardo,
non ha potere la lama di nessun coltello.
Domani dimenticherai
che ti ho incoronato,
che l’anima in fiore ho incenerito con l’amore,
e lo scatenato carnevale dei giorni irrequieti
socompiglierà le pagine dei miei libri
Potranno mai le foglie secche delle mie parole
trattenerti un momento
per aspirare avidamente?
Ma lascia almeno
ch’io lastrichi con un’ultima tenerezza
il tuo passo che s’allontana.
Isvicreli yazar Erich von Däniken'in dogum gunu (14 Nisan 1935)
"Ancak tanrilarin torelerini ve yasayis bicimlerini butun Misirlilardan iyi bilen Firavun, o cag icin cilginca sayilabilecek bu dusunceyi cok iyi biliyordu: Kendime binlerce yil korunabilecek ve cok uzaklardan gorunebilecek bir mezar yaptirmalýyim. Tanrilar geri donup beni uyandiracaklarina soz verdiler. (Belki de cok ileride yasayacak doktorlar beni, yeniden yasatacak bir yol bulurlar.)
Bu konuda uzay cagi insani olarak neler soyleyebiliriz? Fizikci ve astronom Robert C. W. Ettinger, 1965’te yayinladigi 'The Prospect of Immortality' (Olumsuzluk Umudu) isimli kitabinda, insan govdesi hucrelerinin tip ve biyoloji acisindan birkac milyar kere yavaslatýlarak yasayabilecegi bir dondurma yolu gosteriyor. Bu dusunce gunumuz icin utopik gorunebilir, ancak dunya yuzundeki her buyuk klinikte insan kemiklerini donmus olarak yillarca saklayabilen ve gerektiginde yeniden kullanilmasini saglayan bir 'kemik bankasi’ vardir. Yine dunyanin bircok yerinde, taze kan, eksi 196 derece santigratta sonsuz bir sure saklanabilmektedir. Canli hucreler de sivi nitrojen isisinda sonsuza kadar korunabilmektedirler. Acaba Firavunun pek yakinda uygulama alanina konacak olan bu gorusler hakkinda bilgisi mi vardi?" Tnarilarin Arabalari
https://images-na.ssl-images-amazon....128hY93DCL.jpg
"Kann sich der Pharao, der ganz gewiß mehr über Wesen und Sitten der »Götter« wußte als seine Untertanen, nicht diese, möglicherweise ganz irrwitzigen, Vorstellungen gemacht haben: ich muß mir eine Grabstätte schaffen, die jahrtausendelang nicht zerstört werden kann und die weithin sichtbar über dem Lande liegt? Die Götter versprachen, wiederzukommen und mich aufzuwecken. (oder Mediziner einer fernen Zukunft werden Möglichkeiten finden, mich wieder lebendig zu machen).
Was ist im Raumfahrtzeitalter dazu zu sagen? Der Physiker und Astronom Robert C. W. Ettinger deutet in seinem 1965 erschienenen Buch 'The Prospect of immortality' einen Weg an, wie wir Menschen des 20. Jahrhunderts uns so einfrieren lassen können, daß nach medizinischer, biologischer Sicht unsere Zellen billionenfach verlangsamt weiterleben. Mag dieser Gedanke einstweilen noch utopisch klingen, tatsächlich aber verfügt heute bereits jede große Klinik über eine 'Knochenbank', die jahrelang menschliche Knochen in tiefgefrorenem Zustand konserviert und bei Bedarf wiederverwendungsfähig macht. Frischblut - auch dies bereits allerorts praktiziert - kann bei minus 196 Grad unbegrenzte Zeit aufbewahrt werden, ja, und die Lagerfähigkeit lebender Zellen ist bei der Temperatur des flüssigen Stickstoffs nahezu unendlich. - Dachte der Pharao einen utopischen Gedanken, der in Bälde vor seiner Realisierung steht?"
"Bin Bir Gece Masallari’nin yazarlari, inanilmaz konu zenginligini neye borcluydular? Sahibi istedigi zaman lambadan cikan bir dev hayal etmek, hangi bilgilere dayaniyordu? Hangi curetkar beyin, Ali Baba ve Kirk Haramiler’deki 'Acil susam acil!' olayini dusunmustu? Elbette boyle dusuncelerin, gunumuzde sasirtici bir yani kalmamistir; cunku televizyonun dugmesine basar basmaz konusan resimler cikmakta, bircok buyuk binanin giris kapisi fotohucreler araciligiyla kendi kendine acilmaktadir. Ancak cok eski hikayecilerde oyle bir hayal gucu vardi ki, gunumuzun kurgubilim yazarlari onlarin yaninda bombos kimseler gibi kalirlardi. Demek ki bu insanlarin hayal gucunu atesleyecek ve yasanmis birtakim bilgilerden olusan bir kivilcim vardi."
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
"Woher nahmen die Erzähler der Märchen von Tausendundeiner Nacht ihren verblüffenden Einfallsreichtum? Wie kam man zu der Beschreibung einer Lampe, aus der auf Wunsch ein Zauberer sprach? Welch kühne Phantasie erfand das 'Sesam öffne dich!', in dem sich Ali Baba mit seinen Räubern versteckte? Heute freilich verblüffen uns solche Ideen nicht mehr, seit das Fernsehgerät uns mit einem Knopfdruck sprechende Bilder liefert. Und seit sich in jedem größeren Warenhaus die Türen durch Fotozellen öffnen, birgt auch das »Sesam öffne dich« keine besonderen Rätsel mehr. Die Vorstellungskraft der alten Erzähler allerdings muß so unvorstellbar gewesen sein, daß unsere zeitgenössischen Autoren von utopischen Romanen dagegen recht stümperhafte Arbeiten liefern. Es sei denn, die alten Erzähler hätten ihnen zum Teil schon Bekanntes, Gesehenes, Erlebtes für die Initialzündung ihrer Phantasie parat gehabt!"
Amerikali romn yazari John Steinbeck, Gazap Uzumleri (The Grapes of Wrath ) romanini 14 Nisan 1939'da The Viking Press-James Lloyd araciligiyla yayinladi.
"Kamp birlikleri, aksam birlikleri ve gece birlikleri oluyorlar. Bir battaniyenin icinden bir gitar cikariliyor ve akort ediliyor, sarkilar, herkesin bildigi turkuler, geceleri soyleniyor. Erkekler turkuleri sozleriyle soyluyor, kadinlar melodileri mirildaniyorlar. Her gece bir dunya, butun ayrintilariyla yaratiliyor. Dostluklar kuruluyor, dusmanliklar yerlesiyor. Palavracilariyla, korkaklariyla, sessiz adamlariyla alcakgonulluleriyle, terbiyeli adamlariyla, tam bir dunya.Her gece her sabah bu dunya bir sirk gibi dagiliyor."
https://images.genius.com/5j59r0a0yh....371x574x1.jpg
"They grew to be units of the camps, units of the evenings and the nights.A guitar unwrapped from a blanket and tuned, and the songs, which were all of the people, were sung in the nights. Men sang the words, and women hummed the tunes.Every night a world created, complete with furniture, friends made and enemies established; a world complete with braggarts and with cowards, with quiet men, with humble men, with kindly men. Every night relationships that make a world, established; and every morning the world torn down like a circus."
Amerikali cevre dostu bir bilim insani Rachel Louise Carson’in olum yildonumu (14 Nisan 1964)
https://quotefancy.com/media/wallpap...ing-in-the.jpg
“Doganin bitmeyen nakaratlarinin iyilestiren bir yani vardir.”
http://www.azquotes.com/picture-quot...-105-74-05.jpg
“Ne yapmis oldugumdan cok, ne yapiyor oldugumla devamli ilgileniyorum.”
14 Nisan 1969'da duzenlenen 41. Akademi Odul toreninde, Oliver! - Masum melekler (Oliver!, 1968. Yonetmen: Carol Reed), En Iyi Film; Katharine Hepburn, Kis Aslani Norma Rae (1979) filmi ile ve Barbra Streisand, Komiz Kiz (Funny Girl, 1968) En Iyi Kadin Oyuncu; Cliff Robertson, Charly (1968) filmi ile En Iyi Erkek Oyuncu Odulunu aldilar.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...6,1000_AL_.jpg
https://d2m3klzcmjgreb.cloudfront.ne...isand-1969.jpg
https://upload.wikimedia.org/wikiped..._promo_pic.jpg
https://st-listas.20minutos.es/image...jpg?1373080131
Akademi Odullu Amerikali aktor, yapimci Adrien Brody'nin dogum gunu (14 Nisan 1973)
https://www.myfilmviews.com/wp-conte...rien-Brody.jpg
https://pbs.twimg.com/media/C9Y212RXcAIYoep.jpg
Italya'nin en iyi ve en sevilen cocuk edebiyatcisi, yazar ve gazeteci Gianni Rodari'nin olum yildonumu (14 Nisan 1980)
Mincio tepelerindeki Mantova'da,
Duklukk Sarayi'nda
Yasar buyuk buyuk beyler,
Tam bes yuz odada.
Altta oturur cuceler,
Oyle bir kattir ki burasi,
Sanki tavan yere deger.
Kafese kapatilmis
hayvanlar gibi
Tikilmislar oraya
Ve fena halde ofkeli hepsi
Cuce olarak dogduguna.
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
A Mantova sul Mincio,
nel Palazzo Ducale,
vivono i gran signori
in cinquecento sale.
I nani stanno sotto,
in un appartamento
dove il soffitto quasi
toccava il pavimento.
Vivono là sepolti
come animali in gabbia
e d'essere nati nani
provano immensa rabbia.
Yalanlari severim...
Seninkileri degil, benimkileri degil.
Dilsizin sagira soylediklerini
Sagirin olu fareye anlattiklarini.
https://imgv2-1-f.scribdassets.com/i...7f6/1507863565
A me piacciono le bugie...
Non le tue, non le mie:
quelle che il muto può dire al sordo
e il sordo narrare a un topo morto.
https://1.bp.blogspot.com/-KLvGAdjfh...gia-verita.jpg
“Ulkede yalan, gercek bir hastalikti.”
http://www.mammaebambini.it/wp-conte...anno-nuovo.jpg
Tahmin et, ben de edeyim,
sen ki kaderi okursun:
Yeni yil nasil olacak dersin?
Guzel, cirkin, hem guzel hem cirkin?
Bunlar benim devasa kitaplarimda:
Yeni yilin dort mevsimi olacak,
herbiri yerli yerinde on iki ayi olacak,
bir karnavali ve bir Agustos ortasi olacak
ve Pazartesinden sonra gelen
hep bir Sali olacak.
Yeni yilin kaderine
simdilik bulamam
baska yazili;
bu yil da cunku digerleri gibi,
insanlar nasil olmasini isterse oyle olacak.
14 Nisan 1980’de duzenlenen 52. Akademi Odu toreninde, Kramer Kramer'e Karsi (Kramer vs. Kramer. 1979.Yonetmen: Robert Benton), En Iyi Film; Sally Field, Norma Rae (1979) filmi ile En Iyi Kadin Oyuncu; Dustin Hoffman, Kramer Kramer'e Karsi filmi ile En Iyi Erkek Oyuncu Odulunu aldilar.
https://ia.media-imdb.com/images/M/M...zNDI@._V1_.jpg
https://media.gettyimages.com/photos...re-id515124858
Amerikali gazeteci, roman ve oyun yazari, film yönetmeni, senarist Norman Mailer, 14 Nisan 1980’de Celladin Sarkisi romai ile Pulitzer Odulunu kazandi.
“Yapraklar, sari, kahverengi, gri ve kirmizi ve olu beyazliginda beyaz yapraklar, kupkuru ruzgara hayalet gibi dizilerek gecip gittiler; ugultulariyla kuslari urkuttuler.Uzun uzadiya tahmin yurutmek niye? Hata, cehalet ve cekismeyle dolu bu hayatta gercek olan bir sey var mi? Yalnizca gercegin golgeleri olan bizlerden baska?”
https://images-na.ssl-images-amazon....4,203,200_.jpg
“And the leaves, brown, yellow and gray, and red and white with the whiteness of what is dead, like troops of ghosts on the dry wind passed; Their whistling noise made the birds aghast I dare not guess; but in this life Of error, ignorance, and strife, Where nothing is, but all things seem, And we the shadows of the dream.”
Ingiliz heavy metal grubu Judas Priest, 6.studyo albumu British Steel’i 14 Nisan 1980’de CBS Records International etiketiyle piyasaya surdu.
https://img.wennermedia.com/920-widt...089d79fed9.jpg
Amerikali hard rock grubu Van Halen, 5.studyo albumu Diver Down’i 14 Nisan 1982’de Warner Bros. Records etiketiyle piyasaya surdu.
https://upload.wikimedia.org/wikiped...r_Down.svg.png
Fransiz Roman, felsefe politik ve sosyal deneme, biyografi ve otobiyografi yazari, gazeteci Simone de Beauvoir'nun olum yildonumu (14 Nisan 1986)
"Eger olumlu olsaydin, dunyanin sonuna kadar sende yasardim, cunku senin olumun benim icin dunyanin sonu olurdu. Oysaki ben bitmeyecek bir dunyada olecegim.''
https://pbs.twimg.com/media/C9Tiz_wXcAQDgh_.jpg
"Si tu étais mortel, je vivrais en toi jusqu'à la fin du monde, car ta mort serait pour moi la fin du monde. Tandis que je vais mourir dans un monde qui ne finira pas."
“Cunku su an buradayim, ama asla geri donmeyecegim; cunku dunya hem cok zengin hem de cok yoksul, gecmis ise hem cok yogun hem de cok hafif; cunku su guzelim ani mutluluga donusturemiyorum. Cunku askim oldu ve ben ona ragmen yasamimi surdurecegim."
http://cdn.ipernity.com/141/85/49/31...bec.640.jpg?r2
"Parce que je suis la, parce que je ne reviendrai pas, parce que le monde est trop riche, trop pauvre, le passe trop lourd, trop leger; parce que je ne peux pas fabriquer du bonheur avec cette heure trop belle, parce que mon amour est mort et que je lui survivrai."
https://pbs.twimg.com/media/DLJVrgjXUAAxH5x.jpg
"Kadini kurtarmak, ozgur kilmak, onu erkekle arasindaki ilintilerin daracik dunyasina kapatmamak demektir, yoksa bu ilintileri yadsimak degil; kadin, kendisi icin var olmaya devam edecektir: iki cins de, hem birbirlerini ozne olarak kabul edecek, hem de karsilarindaki varlik icin baskasi olarak kalacaktir; iliskilerindeki karsiliklilik , insanogullarinin birbirinden ayri iki kategoryaya bolunusunun dogurdugu arzu, tutku, ask, dus, seruven gibi mucizeleri yok etmeyecektir; ve hepimizi heyecanlandiran vermek, elde etmek, birlesmek gibi sozcukler yine ayni anlama gelecektir; insanligin yarisinin koleligi ve bunun getirdigi butun o iki yuzluluk yok edildigi zaman ortaya cikacaktir insanlik denen 'varlik kesimi'nin gercek anlami ve yine ancak o zaman kadinla erkek arkadasligi gercek yuzune kavusacaktir." Kadin
https://pbs.twimg.com/media/DLJVrgaXoAAM7Qb.jpg
Felice Casorati, La donna e l'armatura (Woman with armour, 1921)
Ingiliz heavy metal grubu Judas Priest, 10.studyo albumu Turbo’yu 14 Nisan 1986’da CBS Records International etiketiyle piyasaya surdu.
https://cdn.shopify.com/s/files/1/15...g?v=1481719774
Madonna, yeni albumu 'Madame X'in teaserini kendi resmi Instagram hesabindan yayinladi.
https://pbs.twimg.com/card_img/11174...g&name=600x314
https://www.instagram.com/p/BwPcYnNhVvz/
15 Nisan Dunya Sanat Gunu
http://aiapi.it/wp-content/uploads/2...-aiapi-WEB.jpg
https://media.giphy.com/media/Si8FIB3riMRfa/giphy.gif
Italyan hezarfen, filozof, astronom, mimar, muhendisi, mucit, matematikci, anatomist, muzisyen, heykeltiras, botanist, jeolog, kartograf ve yazar Leonardo da Vinci'nin dogum yildonumu (15 Nisan 1452)
https://media.giphy.com/media/GzZLan6xjkp8Y/giphy.gif
Vitruvius Adami / L'Uomo Vitruviano / Vitruvian Man
"Uc sinif insan vardir: gorenler, gosterildiginde gorenler ve gormeyenler. / Ci sono tre classi di persone: quelle che vedono, quelle che vedono se suggerito, quelle che non vedono."
https://media.giphy.com/media/cp2v8HDrjgdlC/giphy.gif
https://i.pinimg.com/originals/02/16...14e0bf2af0.jpg
“Resim sessiz bir siirdir ve siir kor bir resimdir."
Librettosu Nicolo Minato tarafindan yazilan, Giovanni Bononcini besteledigi ve Silvio Stampiglia tarafindan yeniden uyarlanan, George Frideric Handel'in tekrar besteledigi Serse operasi nin promiyeri 15 Nisan 1738 tarihinde Londra, Haymarket'da bulunan King's Tiyatrosunda yapildi.
https://encrypted-tbn3.gstatic.com/i...5rOHUL5DXI3mKA
https://upload.wikimedia.org/wikiped...Hellespont.jpg
Alman mizahci, sair, ressam ve illustrator Heinrich Christian Wilhelm Busch'un dogum yildonumu (15 Nisan 1832)
Kulak kabartmis sair pencerededir
cicekler ve bitkicikler disarida
bahcede
aksam sohbetinde
ay gumusii onlukle
sessizce meþgul
ciy ve cicek cayi sunar
uyandirici ve guclu
kadehten kadehe
dolasir fisilti: demek ki yarin!
Bayan Ciban Otu :
evet, yarin kutlayacak
degerli filizlenme gununu
Tuy Karanfili
''asili gul ve komsu!
bu tebriki kabul buyurun
defalarca aynisi yazilmis
tum bitkilerce, ki hepsi sizi sevmekte
siz lutufluya gokyuzu bahsetsin
berdevam hafif bir gun isigi
ve taze ciy, ve bana kalirsa
biraz burada ve biraz orada yagmur
firtina ruzgarlari degil
cunku bu guzelliginize zarar verir
kalpten sadakat ve bal agizla
cicek celengi: fazilet destesi.''
https://images-na.ssl-images-amazon....2BZuQbYGvL.jpg
Lauschend am Fenster sitzt der Poet.
Draußen die Blumen und Pflänzchen
Halten ihr Abendkränzchen
Auf dem Gartenbeet.
Der Mond in Silberlivree,
Leise geschäftig,
Kredenzt den Tau, den Blütentee,
anregend und kräftig.
Und von Kelch zu Kelch
Geht ein Geflüster:
Also morgen ist er!
Frau Ehrenpreis:
Ja, morgen feiert sie
Ihren werten Ersprießungstag
Federnelke
"Veredelte Rose und Nachbarin !
Nehmet dies Brieflein gnädig hin,
Sintemalen dasselbe geschrieben
Von allerlei Pflanzen, welche euch lieben.
Verleihe der Himmel Euer Gnaden
Beständig ein sanftes Sonnenlicht
Und frischen Tau und meinetwegen
Auch hie und da ein wenig Regen,
Nur Sturmwind nicht,
Denn dieser tut der Schönheit schaden.
Ergebenst mit Herz und Honigmund
Das Blumenkränzchen: Tugendbund."
Amerikali yazar, filozof, sair, tarihci Henry James'in dogum yildonumu (15 Nisan 1843)
"Nasil da acimasiz geciyor zaman, degil mi? Kendi kendine mi geciyor; fark edilmeden, olculup bicilmeden? Ya da ona gelmesini saglayacak kurlar yapip tuzaklar mi kuruyorsunuz yoksa luletasi bacalarin agaran karartilari gibi izlediniz mi onu, suratlendirdiniz mi, belirdigi zaman ortaya ciktigi yerin altinda adaklik mum gibi bir aydinlik olusuyor mu, ona karsi direnebiliyor ya da her gun sukur edebiliyor musunuz? Onu cezalandiriyor, onunla kavga ediyor, ona karsi koyuyor buna ragmen kader gibi derinlerinize isleyisini hissedebiliyor musunuz?" Tutkun Seyyah
http://covers.feedbooks.net/book/298...e&t=1425660152
"How does the look of age come? "Does it come of itself, unobserved, unrecorded,unmeasured? Or do you woo it and set baits and traps for it, and watch it like the dawning brownness of a meerschaum pipe, and make it fast, when it appears, just where it peeps out, and light a votive taper beneath it and give thanks to it daily? Or do you forbid it and fight it and resist it, and yet feel it settling and deepening about you as irresistible as fate?"
Yunan asilli Fransiz sair, deneme yazari ve sanat elestirmeni Jean Moréas’in dogum yildonumu (15 Nisan 1856)
https://pbs.twimg.com/media/DRQ_eAGXUAIdj0s.jpg
Hicbir yerde gormedigim dusunceli deniz,
Saracaksin beni o hafif dumanlarinla;
Islak kumlarin ustunde ayaklarim, iz iz;
Unutacagim birden, þehri de, dunyayi da.
Ey deniz, ey mahzun dalgalar, elinizde mi;
Vahsi kumlar ustunde soluyup inleyerek,
Avutabilir misiniz gonlumu, derdimi?
Gonlum ki tek zevki artik sulara gomulmek.
Sosyolojinin kurucularindan sayilan Fransiz sosyolog Émile Durkheim'in dogum yildonumu (15 Nisan 1858)
“Fakat bosanmanin verdigi bu sonuc erkege ozgudur. Kadini etkilemez. Cunku kadinin cinsel gereksinimleri o kadar zihinsel nitelikte degildir, cunku kadinin zihinsel yasami genel olarak daha az gelismistir. Onun cinsel istekleri organizmasinin istekleriyle dogrudan baglantilidir; organizmanin isteklerinin onunde gitmekten cok onlari izler; bu nedenle de onlarda etkili bir fren bulur. Kadin erkege göre daha icgudusel bir varlik oldugundan dinginlik ve baris bulmak icin icgudulerini izlemesi yeter. Yani evlenme kadar SIKI, hele tek esli evlenme kadar SIKI bir duzenleme ona gerekli degildir.’' Intihar
https://images-na.ssl-images-amazon....1a0cp3fvoL.jpg
"Mais cette conséquence du divorce est spéciale à l'homme ; elle n'atteint pas l'épouse. En effet, les besoins sexuels de la femme ont un caractère moins mental, parce que d'une manière générale sa vie mentale est moins développée. Ils sont plus immédiatement en rapport avec les exigences de l'organisme, les suivent plus qu'ils ne les devancent et y trouvent par conséquent un frein efficace. Parce que la femme est un être plus instinctif que l'homme, pour trouver le calme et la paix, elle n'a qu'à suivre ses instincts. Une réglementation sociale aussi étroite que celle du mariage et, surtout, du mariage monogame ne lui est donc pas nécessair."
"Hayat birdir ve dolayisiyla onun dayandigi bir butun olarak canli ozdektir. Hayat parcalarda degil, butunun icindedir. Beslenen, ureyen, tek kelimeyle yasayan sey hucredeki cansiz parcaciklar degildir; hucrenin kendisidir yasayan ve yalnizca odur. Hayat hakkinda soylediklerimiz butun muhtemel sentezler icin de soylenebilir." Sosyolojik Yontemin Kurallari
http://a51.idata.over-blog.com/1/18/...ciologique.jpg
"La vie ne saurait se décomposer ainsi ; elle est dans le tout, non dans les parties. Ce ne sont pas les particules non-vivantes de la cellule qui se nourrissent, se reproduisent, en un mot, qui vivent ; c’est la cellule elle-même et elle seule. Et ce que nous disons de la vie pourrait se répéter de toutes les synthèses possibles."
Empresyonist hareket, Monet'in basyapiti "Impression, Sunrise" ile 15 Nisan 1874'de dogdu.
https://pbs.twimg.com/media/C9c_cj5XkAAMALU.jpg
Empresyonist ressamlar Claude Monet, Edgar Degas, Pierre-Auguste Renoir, Camille Pissarro ve Berthe Morisot, 1 ay surecek olan ilk empresyonist sergilerini fotografci Nadar’in (Gaspard-Félix Tournachon) Paris, Boulevard des Capucines 35 numarada bulunan studyosunda, 15 Nisan 1874’de actilar. (Nadar onlardan ucret almadi.)
http://www.seminarbiz.kr/news/photo/...11999_1755.jpg
Alman asilli Isvicreli yazar Robert Walser’in dogum yildonumu (15 Nisan 1878)
"Zaman iyi niyetlere de, bir turlu denetlenemeyen kotu aliskanliklara da aldirmadan sasmaz bir bicimde gecip gidiyordu. Zamanin bu gecisinde kabullenen ve bagislayan bir yan vardi. Dilenciye de, Cumhurbaskanina da, gunahkar kadina da iffetli hanima da aldirmadan gecip gidiyordu. Pek cok seyi kucuk ve onemsiz hissettiriyordu; cunku yuce ve ulu olani temsil eden sadece zamandi. Neydi bu tum cabalar ve hayat, tepeye tirmanma gayreti neydi? O tepe ki, insanin adam mi yoksa hoduk mu oldugunu hic umursamiyor, dogruyu ve iyiyi yapip yapmadiginla ilgilenmiyordu" Tanner Kardesler
http://www.suhrkamp.de/cover/640/39982.jpg
"Die Zeit ging über alle guten Vorsätze ebenso sicher hinweg wie über die schlechten Eigenschaften, deren man nicht Herr werden konnte. Es lag etwas Schönes, Hinwegnehmendes und Verzeihendes in diesem Gehen der Zeit. Sie ging über den Bettler wie über den Präsidenten der Republik hinweg, über die Sünderin und über die Anstandsdame. Sie ließ vieles als klein und unbedeutend empfinden; denn sie allein stellte das Erhabene und Große dar. Was war denn das ganze Treiben und Leben, was all das Sich-Rühren, was das Vorwärtsstreben gegen die Höhe, die sich keineswegs darum bekümmerte, ob einer ein Mann wurde oder ein Simpel, der es gleichgültig war, ob man das Rechte und Gute wünschte oder nicht."
"Sana verdigim bu armagan, hareketli ve sonsuz bir armagan; cunku insan, en basiti bile ebedidir.Sen coktan yok olup gittiginde, bir toz zerresi kadar bile kalmadiginda yine sana ait olacagim; cunku bir armagan daima verildigi kisiden daha uzun yasar, sahibini yitirmenin yasini tutabilsin diye. "
http://www.loyalbooks.com/image/deta...ert-Walser.jpg
"Dieses Geschenk, das ich dir mache, ist ein bewegliches und ewiges; denn der Mensch, auch der simpelste, ist ewig. Ich werde dir noch angehören, wenn du längst nichts mehr bist, nicht einmal ein Stäubchen; denn das Geschenk überdauert immer den Beschenkten, damit es trauern kann, das es seinen Besitzer verloren hat. / This gift that I am giving you is a portable, eternal one; for man, even the simplest of men, is eternal. I shall belong to you even when you have long since ceased to be anything at all, not even a grain of dust; be-cause a gift always outlives its recipient so that it can mourn its lost owner."